25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 NİSAN 2000 PAZAR 14 J v L J L i l LJlı. kuttur@cumhuriyetcom.tr Istanbul Film FestivalVnin ikinci gün programında ustaların sıradışı yapıtlan ağırlıkta ChabroPdan yine taşra öyküsüCUMHUR CANBAZOGLU Festival'in ikinci gününde; EmekSi- neması programında Almodovar'ın An- nem Hakkındaki Herşey ı ıle Chen Ca- ige'nın İmparator veKanTı yer alıyor. Çın. Batılılar içın hâlâ zenguı kültürel bir malzeme olma özelliğini taşıyor. Caıge de bu gizem ve ihtişamdan ye- nıden yararlanmak için önce on milyon dolar bulmuş ve sonra Çin tarihinin en pahalı filmini çekmiş. Devletin de yardım ettiği yapım bir halk efsanesinden yola çıkıyor. Bu ülkede güncel konulu senaryola- n kabul ettırmek zor olduğundan Ca- ige tarihe dönüp fazla derin olmayan bir film çekmiş ve yanına da üçüncü kez Gong li'yi almış... Atlas-1'dc ise Claude Chabrol un Yalanlann Rengi'yle başlıyor gün. 69 yaşındakj Fransız yönetmen, çok iyi bıldığı taşra yaşamından ihanet, acıma- sızlık, kaypak duygular üzerine ilginç bir öykü anlatıyor. Bntanya'da bir ba- lıkçı köyünde on yaşındakı bir kızın ır- zına geçiliyor ve öldürülüyor. Cinaye- ti soruşturmak için köye gelen bayan komisere herkes bir şey anlaöyor ama.. kimse tam anlamıyla doğruyu söyle- miyor... Komiser rölündeki Valeria Bnıni-Tedeshi, Chabrol'un elinde ıyı bir oyuncu olmuş. A. Huston'un 2. yönetmenüği Bu salonun dığer filmı, Agnes Bıw- ne, Angelica Huston'ın ikinci uzun metrajlı yönetmenlik denemesi (Birin- cisi 1996 tarihli Bastard Out Of Caro- lina). Huston yenı filminde Brendan O'Carroll'un romanından yola çıka- rak, yaşlan iki ile 14 arasında olan ye- di çocuğuyla dul kalmış bir kadının ayakta durma savaşını anlatıyor. Agnes Browne, aılesinın geçimini sebze sa- tarak sağlamaya başladıktan bir süre sonra duygulanna ve aşklanna 'şans\er- meye' başlıyor... Bira, trlandabaladla- n, eğlence ve Tom Jones'u seviyorsa- nız tam size göre bir film. Atias-2'de yine Bir Kitano filmi var: HiçBecerebiKyormusun? Motosikiet kazası geçirdikten sonra setlere döndü- ğü ilk filminde Kitano'nun kahrama- ru, karşı cuısle yakınlaşmak içın aktör- lügü~seçen bir 'ddikanh'. Dün 'gece sanemasT bölümünde gös- terilen Mifune (Dogma 3) ise bugün İSTAMUl «yırm ve s«K*r VAKft 19.ULUSLARARASI İSTANBUl FİLM FESTİVALİ • • hı • 69 yaşındaki Fransız yönetmen Claude Chabrol 'Yalanlann Rengi'nde, çok iyi bildiği taşra yaşamından ihanet, acımasızhk, kaypak duygular üzerine ilginç bir öykü anlatıyor. Eleştirmenlerin gözdesi: Annem Hakkındaki Her Şey 'Ödüllere boğulan' film SUNGUÇAPAN 1999'un en iyi Avrupa yapımı (Felix) ve yabancı film Oscar'ı baş- ta olmak üzere ödüllere boğulan 'Annem Hakkındaki Her Şey', ge- çen yıllarda festivalin sinemasever- lere tanıtıp sevdirdiğı, Ispanyol si- nemasının haşan, haylaz çocugu PedroAlmodovar' ın arük olgunlaş- tığını örnekliyor. Cannes 99'da en iyi yönetmen seçilen ve film eleş- tirmenlerinin gözdesi halüıe gelen, 'anasuun kuzusa' Almodovar '1b- do Sobre Mi Madre - Annem Hak- kındaki Her Şey'de tek başına ço- cuğunu büyütme mücadelesindeki, yolun yansına varmış hemşire Ma- nuela'yla, ünlü Amenkalı eşcinsel yazar Truman Capote'ın hayranı olan, 18 yaşındaki oğlu Esteban'ın hikâyesini anlatıyor. Esteban bir ge- ce, otomobil çarpması sonucunda ölünce ağlamaktan gözleri kuru- yan, acılı anne Manuela, babasıru hep merak etmiş oğlunun anısına. kalkıp Esteban'a hamileyken teık ettiği, 18 yıl önceki baba- sını aramaya koyulur Mad- rid'le Barcelona arasında. Vaktiyle oğluna hiç söyle- yemediği gerçek, aslında babasının saf değiştirip eş- cinselliğe meylettığidır... Cecilia Roth, Marisa Paredes,CandetaPena, Pe- netopeCruz, Antonia San Juan'ın başlıca rollenni oynadığı 'Annem Hakkm- daki Her Şey', Pedro Al- modovar'ın şamatalı, eğ- lenceli, esprili ve oynak üslubundan keyif alanlar için kaçınlmayacak bir si- nemaşöleni. 'nonnal program'da tekrar ediliyor. Danımarka sinemasının sıradışı çocuk- lan Dogmacılar'dan olan yönetmen So- ren Kragb-Jacobsen sakin sakın sey- redilebilecek bir film çektiğinı söylü- yorama.. yuppileri yerden yere vurdu- ğu yapım için karar sizin... Bu salonun son filmı ise Jean Coc- teau'nun yanm yüzyıllık başyapıtı Or- fe. TV'de izlemeyen için büyük perde- de bulunmaz bir fırsat. Alkazar'da ise Kleimert'ın bılmedı- ğimız bir yapıtı. festıval broşüründe, boynu bükük bır aşkı ve bir adamın ruhunun yavaş yavaş tahrip olmasını şı- irsel dılle anlatan kent filmi olduğu yazıh... Programdaki Buz Pisti ise film sektöründeki yapıyı hicveden bir kara komedi. Yönetmen Belçikalı Jean-Phi- Kppe Toussaint. \ letnam'daki ilk ABD filmi Beyt>0u Sinemas'nın ilk seansı, okul- lu genç yönetmen Lynne Ramsay'ın Glasgow'da kanallar ve çöpler arasın- da günlerinı geçıren bir çocuğun dün- yası üzenne cesur ve derin çahşması Sıçajt Avcısı'na aynlmış. Ikinci film ise 12 dakikalık siyab-beyaz bir giriş- le açılan romantık bir masal Hayvan- lar,Meleklerwlnsanlar MkhadDiJi- acomo'nunfilmi,konusundan çok gör- sel denemeleriyle dikkat çekecektir. Kadıköy Reks'in bugünkü ilk filmi Insan Postundaki Hayvan Yüreği, He- lene Angel'e Locarno'dan büyük ödü- lü getiren, Fransız taşrasında ayakta kalmaya çabalayan bir ailenin öyküsü. Edebiyattan Beyazperdeye kuşağı- nın en önemli çalışmalanndan Şeytan- ia Yolculuk ise Hollywood'un yeni us- talanndan Ang Lee'nın çahşması. Bu kez geçıtrişe dönüp Amerikan içsava- şının ülkede ve yüreklerde yarattığı tahribatı inceliyor Ang Lee. Günün en iyilerinden... Üç Mevsinı ise Vietnam savaşmdan sonra bu ülkede cekilmış ilk Amerikan fihnı. Konu Vietnam savaşı sırasında yitirdiği kızını arayan babayla birlikte Amerikan kültüründen etkilenip geç- mışini özlemeye başlayan bir ülkenin etrafında gelişıyor. Yönetmen iki ya- şında Vietnam'dan ABD'ye göç etmiş 26lık Tony BuL Reks'in son filmi Zürafa. New York'ta yaşayan iki insanın aşkı ve bir- birine bağh bir dolu minik yaşam. Zü- rafa, hem sıyasi bir gerilim fîlmi hem de romantik bir öykü... Hale Tenger 'bireyin toplumdaki yeri ve içinde yaşadığı çelişkileri' yansıtmaya çalışıyor Leonard Cohen'in (üzelerindeacı huzur AYŞE KÖKSAL Sankı sonsuza dek sürecekmiş izlenimi veren tekdüze temposu ile Leonard Cohen'in yumu- şak sesi kaplamış bembeyaz odayı. Odada, si- yah renkli tek eşya olan televizyonun içindeki görüntüde beyazlık hâkım: Beyaz tüllerin orta- sında, küçük beyaz bir çocuk yatağı ve üzerin- de beyaz bir yastık. Yastığın içinden çıkan dı- kenlerin siyahlığı ıle yatağın ayak ucundaki per- vanenin sıyah rengi bütünleşmiş. Insam huzura yönelten, rahatlatan bu beyazhğm içinden fış- kıran dikenli yastık, bir anda insam 'iğnefcyen' bir sıkıntı, boğan bir darahna ve 'aa'ya doğru ıtiyor. Cohen yumuşak sesiyle söylüyor: "Nef- retimi her yerde harcadım/ Her işie ve her yflz- de/ Birisi benden bir dilek dilededi/Ben sevgi do- lu bir sarüış dikdim." Hale Tenger, geçen ay Şahkulu Sokak 39-1 'de yer alan ve küçücük bir odadan ıbaret sergi me- kânında, Ankara'da gerçekleştirdiği 'Kalp Ağ- rıa' seıgısi üzerine temellendirilmiş bır vıdeo gös- terisine Leonard Cohen'in 'Teachers' şarkısı ile eşlik ettiği bır proje sundu.. Tenger'le bu proje ve çalışmalan üzerine konuştuk: - Bu çahşmanızdaki iki obje, dikenli yastık ve pervane iki ayn sergiden bir araya getirilerek oluştunılmuş. Biraz eski çahşmalanmzdan da bahsedebilir misiniz? TENGER-Dikenli yastığı 'Kant'ın portresf adlı sergiyi 1994 yıhnda Sao Paolo Bienali'nde sergıledim. içinde normal kullanım şekli ve gö- rüntüleri ile bir sürü malzeme olan bir odada mü- dahale edilmış olan tek şey bu dikenli yastıktı, Kant'ın felsefesini değü kişiliğıni de ele alan bir iştı. Immanuel Kant, her gün aynı saatte yürü- yüşe çıkan, büyüdükçe bahçedeki ağaçlann göl- geleri değişiyor diye komşusundan onları kesmesini rica eden, hatta 'Kâbuslardan kaçın' diye yazacak kadar kendısini ve çevresim kont- rol etme arzusunda olan biriydı. Işte o dikenli • " Yaşamın kuralcı sertliği ve insanın içindeki çocuğun kınlganlığı arasında mücadele ömür boyu devam ediyor. Çalışmalanm bu zıtlığın bir yansıması." yastık bu kontrol arzusu ile kontrol edihnek is- tenen arasındakı çatışmayı sımgeliyor. tnsanlar, çevrelenndeb degışıklıklere uyum sâğlamada ına- nılmaz bir esnekliğe sahip ama öte yandan her şeyi kontrol etme arzusunu taşıyor.Pervane ise New Museum'daki 'Enclosures-Kefen' adh ça- lışmamdan geldi. Eşyalarla dolu bir salonda, ke- fene sanlı bir ölü halı üzerinde yatıyor ve başın- da bir pervane devamlı ona doğru usul usul üf- 'KalpAğna I9995ayraıö lüyordu. Burada da ölümün, sonluluğun insan üzerinde yarattığı ağırlığı hafıfletmeye çalışan bır kımlik yüklemyordu. - Buprojeye dönersek Leonard Cohen'in ağır- uğınedir? ' TENGER - Bu proje aslında tamamen Le- onard Cohen'in şarkısı üzerine kurulu. Şarkının yumuşak melodisi sonsuza kadar akıp giden bir nehir gibi. Ninnı gibi rahat ve huzur dolu bir akı- şı var. Fakat sözlere kulak verince müzikteki yu- muşaklığın aksine çok çarpıcı bir sertlikle kar- şı karşıya kalıyoruz. Bunu ancak sözlerle anla- tabilirim: "Yedim,yedim,yedim/Tektabakbik kaçu-madım/ Bu yemekler kaça mal olacak/ Biz aasını nefretle çıkannz" - Projeye bakıldığmda da yasöğm verdiği hu- zur, dikerüerie bozuluyor. Çahşmalanmzda ge- neUikle sertiiğin içinde bir kınlganhk gizK. TENGER - tnsanlar çocukluktan itibaren al- ternatifı olmayan bir eğitim, disiplin sürecine ta- bi tutuluyorlar. Bu dayatılan eğitim karşısmda çocuk, yetişkinlerin dünyasma adapte olma mü- cadelesi veriyor. Sosyal yaşam kendi kurallan- nı ve sınırını net olarak belirlediği çerçevenin içi- ne girmeyeni dışan itiyor ama her insan bir yan- dan da içinde bir çocuk banndırmaya devam ediyor. Yaşamın kuralcı sertliği ve insanın için- deki çocuğun kınlganlığı arasında mücadele ömür boyu devam ediyor. Yastığın verdiği yu- muşaklık ve dikenlerin iticiliğinin yarattığı hu- zursuzluk yaşamımızı çevreleyen bu zıtlığm bir anlatunı. tki zıtlığın arastnda gidip gelen bir ens- tantane. Geçen ay Kore'de düzenlenen 'Kwangju Bi- enaü'ne katılan Tenger, burada yer alan dört Türk sanatçıdan biri oldu. Şımdi ise AKM'de açı- lan ve sekiz Türkjlsviçreli sanatçının çalışma- lanndan oluşan 'Önermeler/Argunıents' sergi- sine Tenger, 'Thb ts Mars' adını verdiği yapı- tıyla katılıyor. Sanatçı, salonun ortasına sırt sır- ta yerleştirdiği iki koltuğun birisıni, Mars 'ın yü- zeyinı yansıtmaya çalıştığı kurgu fotoğrafa, di- ğerini ise Taksim Meydanı'na baktırarak dünya üzerinde yaşanan derin bir çelişkiyi vurguluyor. Tenger, bu" tarafta gezegenlere gitmek için mil- yonlarca dolar harcanırken diğer tarafta 'açhk- tan kınlan ülkelerin' varhğı karşısmda insanın 'hangi tarafa bakması' gerektiği üzerine soru işaretleri yaratmaya çalışıyor. Sergi 27 Nisan'a dek görülebilir. Geçıııişteıı günümüze takviınde zaman KüİtürServisi- Yapı Kredı Yayınlan'nın üç aylık düşünce dergisi Cogito, son sa- yısında takvım konusunu ele alıyor. Der- giye yeni eklenen 'Rüzgâr Gûlü' başlık- lı bölümde Descartes, Julıanus Heykelı, ' Rönesans acaba gerçekten var oldu mu?', Deleuze'ün Kristal tmgesi, Giordano Bru- no, Edward Said, Strabon ve Şinnler ile ilgili yazılar yer alıyor. Diğer bölümlerde ise, 'Çenesinı Aç- ma' adlı Pierre Bourdieu'nun Günter Grass ıle yaptığı söyleşi; 'Yeni Perspek- tifler' başlıklı sayfalarda Francb Fukuya- ma'nm 'Büyük Bozulma' adlı yazısı bu- lunuyor. 'Islam, Değişim tçin Bir Güç' ile Graham E. Fuller; Bozkurt Güvenç Tak- vım'de Zaman, Geçmiş ve Gelecek' adlı yazılan ile derginin diğer sayfalarında yer alıyor. Metin And'ın kalemi ve arşiviy- le Osmanlı'da burçlar ve Dflek Bektaş'ın zamanın tasanm1 yazısıyla Türkıye'de takvim tasanmının gelışımı hakkında bil- giler veriliyor. Çiğdem Dürüşken ve Enis Batur'un yazılanyla farklı uygarlıklarda zamanın ölçümü üzenne bilgileri; 'Biz- de' talcvim bölümünde unutulmaya yüz tu- tan takvimler Safim Aydûz, Ömer Faruk Şerifoğlu. Emin Nedret Işn ve Artun Ün- sal'ın yazılanyla inceleniyor. Müneccimbaşı Takvimleri, Ebüzziya Takvımleri, Aygün Takvimleri ve Saatli Maanf Takvimi diğer konular arasuıda bulunuyor. Jeolog, tarihçi, şair ve yazann yeni za- man tasanmlannı öğrenmek isteyenler için Alternatif Takvim Söyleşisi; Tıpkı- basım bölümünde ise Halfl SahiffioğhTnun 1968'de yayımlanmış 'Sıvış yılı Buhran- lan' yazısı, o günlerde Iktisad Fakültesi Mecmuası'nda yayımlandığı haliyle su- nuluyor.Aynca, Cogito'nun bu sayısmda Cdal Şengör'ünJeolojik Takvim yazısı Je- olojık zaman tablosuyla beraber ek ola- rak veriliyor. Y A P I Y O R L A R ? Wajda, Oscar'ını armağan etti M AndreJ Wajda 73 yaşmdaki yönetmen, Oscar heykelıni Krakov Üniversitesi'ne hediye etti. Yönetmen, Oscar heykeünin korunması için 16 yıllık üniversiteden daha uygun bir yer olamayacağını söyledi. • Jeff Buckley n 1995-96 yıllan arasında Avustralya, Fransa ve Amerika'da verdiği konserlerde yapılan kayıtlardan oluşan albümü 'Mystery White Boy' 9 Mayıs'ta çıkıyor. Geçen yıllarda, hazin bir kaza sonucu yaşamını yitiren genç müzisyenin albümünde, Big Star adlı grubun 'Kanga Roo' ve Judy Garland'ın 'The Man That Got Away' adlı parçalan dışında tüm yapıtlar 'Grace' albümünden. • Sam Raiml 'Örümcek Adam'ı sinemaya taşıyor. Steve Ditko'nun çizimlerini, Stan Lee'nin ise öykülerini yazdığı çizgi roman kahramaru 'Örümcek Adam'ı kimin canlandıracağı ise hâlâ meçhul. • StlnO'in Londra Albert HallWa verdiği konserden sonra düzenlediği gecede, bir torbanın içerisinde yüklü miktarda uyuşturucu bulunması müzisyene zor anlar yaşatıyor. Şarkıcı kendisinden şüphelenihnesine karşm konu hakkında hiçbir açıklama yapmadı. • Kevin Spacey 'Amerikan Güzeli' fUmi ile hemen hemen tüm önemli ödülleri topladıktan sonra, şimdi de 'Tann'nın Eseri, Şeytanın Parçası' rîmıinin yönetmeni Lasse Hallstrom'un yeni füminde başrol oynamaya hazırlamyor. 'The Shipping News' adını taşıyacak fümde Spacey, iki kızını alarak evi terk eden ve onlan fahişe olmaya zorlayan kansmm eünden kızlarmı kurtarmaya çalışan bir gazeteciyi canlandınyor. • Greta Carbo Ue lezbiyen ilişki yaşadığı öne sürülen Mercedes de Acosta'nın yazdığı ve halen Philedelphia'daki Rosenbach müzesinde bulunan 55 mektubun halka açıklanacağı söyleniyor. Garbo dışında Marlene Dietrich ve Isodora Duncan'la da ilişki yaşadığını öne süren DeAcosta, 1960 yılmda yayımlanan otobiyografisinde 30'lu yıllarda Garbo ile çok derin bir aşk yaşadıklannı açıklamıştı. • Johnny Depp, Jeanne Moreau'nun Marguerite Duras'yı canlandu-dığı filmde, yazann Yunanlı erkek arkadaşı Yann Andrea'yı canlandıracak. Yönetmenliğini Josee Dayan'ın yaptığı 'Cet amour-la' adlı fıhn, Andrea'nm Duras ile ilişkisini anlattığı kitaptan sinemaya uyarlanıyor. • İsabelle Huppert, Claude Chabrol'un David Bowie'nin Lozan'daki evinde çektiği, 'Merci pour le Chocolat' filminin baş kadın oyuncusu. Büyük bir çikolata fabrikasımn müdürünü oynayan Huppert, filmde, Jacques Dutronc'un canlandırdığı genç bir piyaniste âşık oluyor. • Amos Cltal, bu yıl Istanbul FihnT^"". Festıvalı'nin programında bulunan 'Kadosh'tan sonra ikinci fîlmi 'Kippur'u dabitirdi. 1973'teki savaşta yedı Israilli "--^ askerin helikopterle esirleri kurtanna görevi su^smda yaşadıklan olaylann anlatıldığı filmde, başrolleri daha önce 'Kadosh'ta oynayan Yoram Hattab, Meital Barda, Uri Ran Klausner paylaşıyor. • Leonardo DiCaprlo, Hollywood'un en çok beğenilen oyuncusu olmasını anneannesine borçlu. 84 yaşındaki AJman asıllı anneanne Helen Indenbirken, Leonardo DiCaprio'nun bir filmi kabul etmeden önce senaryosunu kendisine gönderdiğini ve onay beklediğini behrtiyor. • Elliott smltti, Amerikahlann görmezden geldiği ancak Avrupalılann yakmdan tanıdığı şarkıcı, geçen hafta Paris'teki hayranlanyla buluştu. 'Amerikan Güzeli' fihninin bitiş jeneriğinde yer alan 'Because' şarkısmı uyarlayan Smith'in yeni albümü 'Figure 8', 17Nisan'da piyasaya çıkacak. • Pattf SlHİttl yeni albümünü bu ay çıkanyor. 'Gung Ho' adını taşıyan albümündeki bazı parçalarda Michael Stipe vokalde, Tom Verlaine gitarda, 'Husker Du'nun eski bateristi Grant Hart ise klavyede Smith'e eşlik ediyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear