25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16NİSAN2000PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER çeo ödii töraü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çagdaş Gazeteciler Derneği'nin (ÇGD) her yıl geleneksel olarak düzenlediği "Yılın Gazetecileri Yanşması 1999"da dereceye girenlere ödülleri verildi. Gazetemiz Ankara Bürosu muhabirlerinden Ebru Toktar, Anadolu Ajansı, TV 8, Milliyet'ten Yavuz Baydar ÇGD Özel Ödülü'nü aldılar. "ÇGD Dostluk ödülü" bu yıl, Türk-Yunan halklanmn yaşanan depremin ardından yakınlaşmasına katkılanndan dolayı Yunan gazeteci Sofıa Voultepsi ile Manolis Mathiodakis'e verildi. Ödül törenine, Devlet Bakanlan Şükrü Sina Gürel ve Mustafa Yılmaz, CHP Genel Başkanı Altan Öymen, ÖDP llideriUfuk Uras, İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül, Çankaya Belediye Başkanı Haydar Yılmaz, AA Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Güler ile bazı milletvekilleri ve çok sayıda gazeteci katıldi. Sıkıntılamn kaynağı siyasiler • ANKARA (Cıımhuriyet Bürosu) - Sağlık-tş Sendikasf nca * düzenlenen "SSK'nin Yeniden Yapılandınlması" panelinde konuşan Yaşar Okuyan, SSK'ye 10 milyar liradan fazla prim borcu olan kişi ve kurumlan ve bunun yanı sıra kurumun gelir ve gider bilançosunu 4 ayda bir kamuoyuna açıklayacaklannı söyledi. Türk-Iş Genel Başkanı Bayram Meral, SSK'nin sorunlannın ve sıkıntılannın temel kaynağının siyasilerden kaynaklandığına işaret ederek "Siyasiler SSK ûzerinde yıllardır istedikleri gibi cirit oynadılar" dedi. Eğmm-Sen toplantısı • DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - KESK'e bağlı Eğitim- Sen'in 2. dönem 8. Başkanlar Kurulu ve Merkez Yönetim Kurulu toplantısı, dün Diyarbakır'da başladı. Bugûn kitlesel bir basın açıklamasıyla son bulacak toplantıda; Türkiye'deki eğitim sistemi başta olmak ûzere, özellikle OHALde yoğunlaşan sürgünler, Meclis komisyonlannda görüşülen Kamu Emekçileri Sendikalan Yasa Tasansı, 1 Mayıs Emek Bayramı ve uluslararası düzeyde yürütûlen "2000 Kadın Yürüyüşü", "Herkes Için Nitelikli Kamusal Eğitim", "Dünya Banş Yılı" kampanyalan gündeme geldi. ÇHD'den çağn • ANKARA (Cınnhuriyet Bürosu) - Çagdaş Hukukçular Demeği (ÇHD) Genel Başkanı Ali Ersin Gür, Ankara DGM'de yarjılanmasına karşın Afşon Cezaevi'nde tutllan Lale Açık'ın 55 güıdür açlık grevinde oldığunu belirterek Adüet Bakanlığı'mn bu koıuda adil davranması ve \.çık'ın Ankara'ya naüedilmesi çağnsında buundu. Gür, "Bu durum adh yargılanma hakkının ihlJine yol açtığı gibi, heıüz hakkında hiçbir n-Laıkeme karan olmayan buiişinin bir bıçımde cealandınlması anımına da genektedir" dedi. Başbakan Ecevit, Genelkurmay'ın açıklamasının ardından KıvrıkoğlıCyla görüştü Çankaya'ya askerdengesiANKARA(Cumhuriyet Bü- rosu) - Türk Silahlı Kuvvetle- ri'nin (TSK) cumhurbaşkanlı- ğı seçimiyle ilgilendiğini açık- lamasının ardından siyaset ku- lisleri hareketlendi. Cumhur- başkanının anayasaya göre TBMM adına TSK'nin başko- mutanı olduğunu, MGK'ye başkanlık yaptığını vurgulayan Başbakan Bülent Ecevit, Ge- nelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoğhı'yla da gö- rüştü. Ecevit, Genelkurmay'ın açıkJamasını "Cumhurbaşka- m ik TSK arasında çok önem- li bir iüşki var. Bununla yakın- danflgflenmeleriçok doğaldır" diye değerlendırdi. Kıvnkoğ- lu'nun cumhurbaşkanlığı ile il- gili temennileri ve beklentile- rini ilettiğini kaydeden Ecevit, "Türkrye'nin iyfliğiııi isteyen, sonınlanmderinfiğmebüenbir değerti komutanın temennDeri ne olabüirse o temennilerdir'' diye konuştu. Milli Savunma Bakanı Saba- hattin Çakmakoğhı da, "Her- kesin cumhurbaşkanlığı seçi- miyle ilgili görüş belirttiği dö- nemde asker kesiminin de bu konudaki duyduklannın bir özetidir, ifadeadir" dedi. 'Yadırgamadık' Genelkurmay Başkanh- ğı'ndan, bir gazetede yer alan yazı üzerine yapılan açıklama- yı dün siyasiler de değerlendir- di. ANAP Genel Başkan Yar- dımcısı Selçuk Pehüvanhoğlu, açıklamayı yadırgamadıklannı belirterek "Asker kanadı da bu toplumun bir parçasıdır. Tabii ki ülkenin yönetimi ile ilgüi gö- rüşünü demokratik sistenı da- hilinde söylemekte özgürdür. Genelkurmay'ın açıklamasmı yadırgamıyoruz" dedi. Ecevit, dün muhalefet lider- leriyle yaptığı görüşmenin ar- dından düzenlediği basın top- lantısında TSK'nin cumhur- başkanlığı seçimi konusunda görüşlerini açıklamasının çok doğal olduğunu dile getirdi. Anayasaya göre cumhurbaşka- nının TBMM adına TSK'nin başkomutanlığını temsil ettiği- Kutan'dan kongre uyansı ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - FP Genel Başkanı Recai Kutan, 14 Mayıs 'ta yapılacak kongre ön- cesınde "Partmin içi- ne fitne sokma gayret- leri bulunduğunu" sa- vundu. Kutan. u Boşu- na heveslenmesinler. FP büdikleri partüer- den değfl. Yok gelenek- çilenniş, yok yenitikçi- lermiş. Elbette FP kad- rolannın hepsi gele- nekçidir. Ancak biz 'îki günü bir olan zi- yandadır' anlavışında- yız. Hem gelenekçryiz, hem yeniHkcryiz" diye konuştu. Kutan, FP'li beledi- ye başkanlan toplantı- sında yaptığı konuş- mada kongre sürecine değinirken muhalifle- re üstü kapalı uyanlar- da bulundu. Kutan, "Ancak bazı çevreler, bazı mahun medya ku- ruhışlan kongreyi ba- haneederekFP'nin içî- ne fitne sokma gayreti içindeler** dedi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART OLMASiKl.. &KZ. UBfA OLARAK O&TCJMÜZB Muhalefetin nabzını yoklayan Başbakan, liderler zirvesini yeniden topladı Sıra isîın beürlemeye geldiANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Başbakan Bülent Ecevit, cumhurbaşkanhğı seçimiyle il- gili olarak FP Genel Başkanı Re- cai Kutan ve DYP Genel Başka- nı Tansu ÇSDer'le ayn ayn görüş- tükten sonra liderler zirvesini topladı. Cumhurbaşkanının uz- laşmayla seçilmesinden yana ol- duğunu belirten Ecevit, TBMM içinden bir aday çıkanlmasına öncelik verilmesi, ancak bir zo- runluluk doğarsa dışardan bir is- min gündeme getirümesi konu- sunda FP ve DYP liderleriyle ay- nı görüşü paylaştıklannı söyle- di. Adaylann bugünden itibaren belirmeye başlayacağını kayde- den Ecevit, ANAP Genel Başka- nı Mesut Yılmaz' ın kendisine "adayhk talebmin" olmadığını söylediğini bildirdi. TBMM Başkanı Yıknnm Akbulut, aday olabüeceğini açıkladı. Cumhurbaşkanlığı için aday- lık başvurulan bugün başlarken; • Başbakan Bülent Ecevit, gün boyu sürdürdüğü ziyaretleri sonrasında görüştüğü ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın "adaylık talebinin" olmadığını söylediğini bildirdi. TBMM Başkanı Yıldınm Akbulut da aday olabüeceğini açıkladı. Başbakan Ecevit, dün yoğun bir görüşme trafiği gerçekleştirdi. Ecevit, ilk önce FP ve DYP li- derleriyle Meclis'te ayn ayn gö- rüştü. Görüşme sonrasında açık- lama yapan Ecevit, hükümet or- taklanyla yaptığı görüşmede, muhalefet liderleriyle görüşül- mesinin en uygun yöntem oldu- ğu sonucuna vardıklannı vurgu- layarak Kutan ve Çiller'in de bu yöntemi çok olumlu karşıladık- lannı söyledi. Ecevit, görüşmede herhangi bir ismin gündeme gelmediğini belirterek şunlan söyledi :"Önü- müzdeki hafta sürdürülecek di- yalog ortamında isimlerin de kendiliğinden adım adım ortaya çıkabüeceğini söylediler. Bu bir süreçtir, adaylar elene elene so- nuca vanhr. Bu sürece hüküme- tin müdahalesi değil, ancak kat- lası olabiür. Biz de o konuda hü- kümetortaklan olaraketimizden geleni yapacağH" dedi. FP ve DYP üderlerinin Mec- lis içinden bir ismin seçilmesine öncelik verdiklerini kaydeden Ecevit, "Ancak bir zorunluluk olursa Meclis dışından bir ismin seçilebileceğini belirtiyoriar. Önümüzdeki hafta süreç işleme- ye başlayacak" dedi. Ecevit, bir gazetecınin "Görüşmede Mesut Yılmaz'ın ismi gündeme geldi mi? ANAP'ta Yılmaz'ın cum- hurbaşkamolması isteniyor" so- rusuna, "Hiçbir bderin adı geç- medi" yanıtını verdi. Kutan, görüşme öncesi, cum- hurbaşkanlığı seçiminde parti- sının anahtar partı olduğunu be- lirterek "FP'ye rağmen yeni bir cumhurbaşkanıseçilmesi söz ko- nusu olamaz" dedi. FP lideri, Ecevit'le görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada da "Dünya ve Türkiye'yi bilen. gerçek an- lamda demokrasiyi içine sindir- miş, ismi ûzerinde herhangi bir dedikodu ve şaibe buhınmayan, milletin değerlerine sahip olan" bir isme her türlü desteği vere- ceklerini söyledi. Çiller de yön- tem konusunda partisinin gere- ken katkıyı yapacağını söyledi. Ecevit, muhalefet liderlerinin hemen ardından ANAP Genel Başkanı Yılmaz ve MHP lideri Devlet Bahçeli ile bir araya gel- di. Ecevit, yaklaşık 10 dakika süren zirveden sonra yaptığı açıklamada, muhalefet liderle- riyle temaslan hakkında Bahçe- li ve Ydmaz'a bilgi verdiğini, bu konuda kendi görüşlerini aldığı- m söyledi. ni, aynı zamanda MGK'nin başkanı olduğunu kaydeden Ecevit, "CumhurbaşkanıUeT- SK'nin bu gibi nedenlerk çok özel ve çok önemü ilişkikri var- dır. Cumhurbaşkam seçilirken bu gerçekler de mutlaka göz önündetutuhnabdır. Bu son de- rece doğaldır" dedi. Ecevit, Genelkurmay'dan kendisine bir görüşün iletilip iletilmediğinin sorulması üze- rine, "Şu aşamada gehnedi a- ma gelebüir. Saym Genelkur- mayBaşkanı da benimle görüş- mek istiyor. Ben de bunun çok yararh olacağma ina- nrvorum. Çünkü beurtti- ğim gibi, cumhurbaşkan- lığı seçimi ile TSK arasın- da çok önemh' bir iüşki vardır. Benimle de Saym Genelkurmay Başkanı, T- SK adına istediği zaman, her konuda görüşmede bulur" diye konuştu. Ecevit, TBMM'deki te- maslan ve liderler zirve- sinin ardından Genelkur- may Başkanı Orgeneral Kıvnkoğlu'nu Başbakan- lık Merkez Binası'nda kabul ederek yaklaşık 40 dakika görüştü. Baş başa geçen görüşmenin ardın- dan basına açıklama ya- pan Ecevit, Kıvnkoğ- lu'nun cumhurbaşkanlığı seçmiyle ilgili beklentile- ri ve temennilerini iletti- ğini, çok yararh bir görüş- me olduğunu söyledi. 'Laiklik önemlT Kıvnkoğlu'nun devle- tin, anayasanın 2. ve 24. maddelerinde yer verilen niteliklerine ve özellikle laiklik ilkesine dikkat çe- kerek cumhurbaşkam olacak kişinin bu özellik- leri taşıması gerektiğini vurguladığı kaydedildi. FP Genel Başkanı Re- cai Kutan, bu yöndekı so- rulan yanıtsız bıraktı. FP Genel Başkan adayı Ab- duDah GüL Genelkur- may "ın cumhurbaşkanlı- ğı seçimine ilişkin açık- lamasıyla ilgili sorusu üzerine,"Cumhurbaşka- nmı Meclis seçer" dedi. Gül, "Bu siyasi bir olay- dır; sryasi partiler, millet- vekilleri seçer" diye ko- nuştu. DSP'li Uluç Gürkan da, Genelkurmay'ın açık- lamasım, TBMM'nin cumhurbaşkanlığı seçi- mine bir müdahale olarak görmediğini bildirdi. Gürkan, şu değerlendir- meyi yaptı: "Nitekim TSK'ninböy- le bir nhetinin olmadığı, cumhurbaşkanhğı için anavasa değişikliği görüş- meleri sırasında açıkça göziendL TSK, bu ana- vasa değişikliği sırasmda da adının yönlendinne olarak küni spekülasyon- lara konu olmasma tepki- sini, bu açıklamayla da di- le getiriyor. Nitekim bu açıklama, bir gazetede cumhurbaşkanhğı ile ilgi- li, TSK'nin adının bu kez yönlendirici olarak 'ilgi- siz' gibi gösterihnesme karsırahatsızüğım ortaya koyuyor." IRMIKIAYDIN ENGtN aengin@doruk.net tr. Dün TırmıkHa cumhurbaşka- nı seçimine bir ucundan ben de girdim. Kapaiı kapılar ardında sürüp giden ve "yangından cumhurbaşkanı kaçırma" giri- şimi kuşkulan uyandıran pazar- lıklara, "Bizim de sözümûz ol- sa gerek" demeye getirip rriraz ettim. Ne rastlantı. Aynı gün, Genel- kurmay Başkanlığı da aynen benim gibi yaptı. Onlar da "Bi- zim de sözümüz var" dediler. Cihet-i Askeriye ile belki de ilk kez, ortak bir noktada buluş- mamızı tarihi bir an olarak de- ğerlendiriyorum. Tabii sözünü ettiğim kendi kişisel tarihim. ...Diyerek tarihe not düşüp geçelim. Cumhurbaşkanı seçiminin, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tekelinde olduğunu düşünmü- yorum. Seçilen TBMM Başka- nı değii, bir yurttaşı oldugum Türkiye Cumhuriyeti'nin başka- nı... Söylenecek sözüm, seçim sürecini etkilemek kararlılığım var. Bunun yurttaşlık ödevim ol- duğu kanısındayım. Ben de seçilecek cumhur- Eğer O5 Benim de Cumhurbaşkanım Olacaksa... başkanının özelliklerini, nrtelik- lerini tanımlamak, bu nrteJik ve özellikleri taşıyan birinin seçil- mesi için ısrar etmek istiyorum, Tabii eğer "o", benim de cumhurbaşkanım olacaksa... • • • Eğer "o", benim de cumhur- başkanım olacaksa... Demokrasiyi içi boş bir kav- ram, beş yılda seçmenlerin sandık başına gittiği, ondan sonra da yüzde 19 ile yüzde 18'in koalisyon kurup bildikle- rini okuyacaklan bir gösterme- lik siyaset oyunu olarak kavra- yamaz. Demokrasinin biryaşam biçi- mi olduğunu bilmek; laiklik ve özgürlüğün onun bileşenleri, ol- mazsa olmazlan olduğunu kav- ramak zorundadır. Eğer "o", benim de cumhur- başkanım olacaksa... Demokrasiyi böyle kavrama- sı yetmez. Onu her koşulda sa- vunacağının güvencesini ve gü- venini vermesi gerek. Önünde soylu örnekler var. 11 Eylül 19731e Moneda Sara- yı tanklarla kuşatılıp gökyüzün- de jetler dalış yaparken göğsü- nü demokrasiye siper eden, demokrasiyi savunurken canı- nı vermekte duraksamayan Salvador Allende örnektir. "Gün geldiğinde ben de bir Salvador Allende'yim" diyebi- lecek bir cumhurbaşkanım ol- sun istiyorum. Bunda ısrar edi- yorum. Eğer "o", benim de cumhur- başkanım olacaksa... Hukuku ciddiye almasını şart koşuyorum. Lafta değil eylem- de ciddiye almasını... Elindeki bütün aygıtlan bir yolsuzluğun, bir hukukdışılığın üstüne yöneltmesinı istiyorum. Çankaya'dan Ankara'yı seyret- mektense, Ankara'nın ve ülke- nin pisliklerinin üstüne gitmek- te duraksamasın. "Yetkim yok" diye sızlanacağına yetkisi için- deki devlet aygıtlannı harekete geçirsin. Ömeğin Devlet Denet- leme Kurulu'nu çetelerin, hırsız- lann, banka soygunculannın üstüne, iş işten geçmeden sür- sün; toplumun çürük dişlerini düşmeden çeksin; toplumun mikroplarını doğmadan boğ- sun. Eğer "o", benim de cumhur- başkanım olacaksa... Toplumdaki siyasal güçler arasında kısır denge arayışlan ile ülkenin gelişmesinin kelep- çesı, prangası olacağma, Çan- kaya'yı, bu ülkeyi yannlarataşı- yacak "d/ri"güçlerin buluştuğu bir ışıklı saraya dönüştürsün. Eğer "o", benim de cumhur- başkanım olacaksa... Başkanı oiduğu devletin bağ- naz bir savunucu olmayı yeğle- yeceğine, devlet erkini özgüriü- ğü, demokrasiyi savunanlann sığınağı kılsın. Hattademirasa, demirçankyollaradüşsün. Hu- kuk sisteminin labirentlerinden fetvalar çıkanp özgür düşünce- yi demir parmaklıklar ardına iten gericiliğe meydan okusun. Örneğin gitsin Çankın Ma- pushanesinde Eşber Yağmur- dereli'yle simgese) bir volta at- sın. Yurttaşla hükümet erki ara- sında yurttaşın yanında yer al- dığını böylece kanıtlasın. Huku- kun yetmediği alanlan kendi doldursun. Yann yeni bir Eşber Yağmurdereli için kollan sıva- yanlann elleri titresin. Çanka- ya'da kaşlann çatılacağını bil- sinler ve yüreklerine korkular dolsun. Bu ülkenin yurttaşlan evleri- nin pencerelerini ateşböcekle- rine dönüştürdüklerinde, Çan- kaya'nın pencereleri de yanıp sönsün ve eğer "o", benim de cumhurbaşkanım olacaksa, bunu yavere, köşk görevlisine bırakmadan kendisi elektrik düğmesinin başına geçip de yapsın... ••• Eğer "o", benim de cumhur- başkanım olacaksa... POLİTİKA GÜINLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Okyanus... Buğulu aynalann, ölmüş alevlerin içinde yine bir- birlerine bakıyorlardı... Adam, sıcak yaz akşamlannı özledi, sonu gel- mez öpüşlerle avundu... Sonra kendi kendine mınldandı: "Kalınlaşan bir duvardı aramızda gece I Seçer- dim o karanlıkta gözbebeklerini I Mestolur, mah- volurdum nefesini içtikçe..." Kadın umursamaz görünüyor, uçsuz bucaksız bir inci çiçeğinin iki yaprağı gibi Andre Breton'un düş- leriniyansıtıyordu... Adam yerinden kalkarak karanlığın içinde kaybo- lan yıldızlara seslenir gibi yapıp kadının gümüş bir gerdanlığı andıran ayak bileklerinden öpmeye baş- ladı... Ve sonra haykırdı: "Saçlannın okyanusunda, içli türkülerle, nerulus- tan güçlü insanlaria, sonsuz sıcaklığın yan gelip yattığı uçsuz bucaksız bir gök ûzerinde ince ve kanşık yapılan oymalar gibi beliren, biçim biçim gemilerie kaynaşan bir liman görûyorum. Saçlannın okşamalannda, güzel bir geminin ka- marasında, bir drvan üstünde geçmiş, çiçek sak- sılanyla sehnlik verici testiler arasında limanın fark edilmez yalpasıyla ığralanmış uzun saatlehn bez- ginliğini yeniden buluyorum. Saçlannın kızgın ocağında, afyonla, şekehe ka- nşmış tütün kokusunu çekiyorum içime; saçla- nnın gecesinde, sıcak iklim göğünün sonsuzluğu- nu panldar görûyorum saçlannın ince ince tüylü kı- yılannda, katranın, miskin, hindistancevizi yağının birbirine kanşmış kdkulanyla sarhoş oluyorum. Bırak da uzun uzun ısırayım ağır, kara örgülerini. Ele avuca sığmaz, ferman dinlemez saçlannı diş- lediğim zaman, anılan yer gibi oluyorum." • • • Bir sıkıntı büyüyor Içinizde biliyorum; o sıkıntı ya- şamdan alıp kopanyor sizi anlıyorum... Akvaryumda o turuncu küçük balığı izlediğinizin farkındayım. O balığın yalnızlığını kendi iç evrenin- de büyüttüğünüzü görûyorum... Kuşku dalga dalga yayılıyor o anda... Çevrenizde belki de bir nisan kokusu var... Gözlerinizin ufaldığını, ellerinizın tıtrediğini seze- biliyorum... Savaşı kendi düşlerimizde yok edebilir miyiz, gü- neşi, havayı ve suyu çağırarak? Bir kadın yaşamın gölgesinde sevdayı anyor durmaksızın, bir adam kuşlan salıveriyor kafesle- rinden, bir çocuk kâğıttan kayıklarını sulara bırakı- yor... Yağmur mu yağıyor yoksa fırtına mı esiyor bile- miyoruz. Yorgun muyuz yoksa âşık mıyız anlayamı- yoruz... Ben durmadan gözlerine bakıyorum senin... Mavi sabahlarda uyanmayı sevtyorum, saçlan- nı okşamayı arzuluyorum... Geceleri çok sıcak oluyor buralarda uyuyamıyo- rum... Ne trenler geçiyor istasyonlardan ne de beyaz ge- miler yanaşıyor limanlara... Sizleri düşündüğüm oluyor, özlediğim; göverd#- leri uçurduğumuz sabahlan da anyorum..: '' Biliyorum, bizim buralarda yabancı bir adamla kadın ilk kez konuştular aylar sonra. İlk kez yan ya- na durdular. Kadının gözleri ve saçlan siyahtı... Bir şeyler mınldandılar ama hiç kitaplardan söz etmediler, sinemaya gitmeyi düşünmediler... Bir iki dakika konuştular ve aynldılar... Akvaryumdaki o turuncu yalnız balık onlara hiç aldınş etmedi... Bir ses duyuldu bir süre sonra, eski zamanlan anımsatan... Bir şiir okundu Şükran Kurdakul'dan, insanın içi- ne reyhan kokulan dolduran: "Bir hapislik korkusu, bir cesaret/Bir seferberlik karanlığı, bir ışık/Bir kitap, her yaprağında anılann kanı/Bir şarkı alanlara sığmayan/Bir heves denize çıkargibi/Bir sevda dargelir damahanna/Bir resim, kendini arayanlardan bih/Bir kuşku soranlardan sormayanlara/Bir gerçek dünyalann gerçeği/Bir kadın senin gibi/Bir adam benim gibi." • • • Kadın ve adam başka iklimlerdeydi artık... Güneşler derin denizlerde yıkanıp aydınlık sa- bahlarda buluşuyordu... Hüzün çiçeği gülümsüyor, yeni sevdalann boy verdiği ormanlarda değişik günlerin mavi yüzüyle kucaklaşıyordu... Mutlu olmak onlann da hakkıydı... Bunca acılar, savaşlar yüreklennde derin izler bı- rakmasına karşın denizin bittiği yerde sonu gelmez öpüşlerle, havaya, yaprağa, suya, güneşe doğ- ru koşuyorlardı... Onlar buğulu aynalan. ölmüş alevleri artık hiç umursamıyoriardı... Onlar insan derisryle kokulanmış mevsimleri bulmaktan kıvanç duyuyoriardı... Çünkü onlar insandılar ve insan olmanın onu- runu çoktan hak etmişlerdi... hikmet.cetinkaya(a cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/513 90 98 Fethullah Cülen'den dava Değer'in kitabına sansür istemi ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Ankara DGM Başsavcılığı'nca hakkında ölüm cezası istemli soruşturma baş- latılmasının hemen ar- dından ABD'ye giden Fethullah Gülen'in avu- katı Hasan Günaydın. hukukçu Emin Değer'in "Gülen'i konu alan" kı- tabı hakkında açtığı da- vanın dilekçesinde, "Müvekkttımin Atatürk düşmanı oiduğu herkes- çe biünebüir bir olgu de- ğfldir" dedi. Gülen avukatı aracıh- ğıyla tstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak hukukçu Değer'in 8-9 Şubat'ta gazetemizde yayımla- nan ve "Bir Cumhuriyet Düşnıanı'nın Portresi ya da FethuUah Gülen Ho- caefendi'nin Derin Mis- yonu" adlı kitabından alıntı oiduğu belirtilen yazılannda müvekkiline hakaret ettiğini ileri sürdü ve "Cumhuriyet düşmanı olduğunun is- paüanmasuu1 " istedi. Bu sözleri değerlendi- ren Emin Değer ise "Atatürk düşmanı degil- dir' demiyor. Eğer Ata- türk düşmanı değüse, Cumhuriyet düşmanı değflse müvekkilim 'Atatürk ve cumhuriyet düşmanı değil' desin" diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear