25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 OCAK 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Özürtii çafcfürrfmssı • ANKARA (AA)- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğde, işverenlerin, 50 ve daha fazla sayıda işçi çalıştırdıklan işyerlerinde yüzde 3 oranında özüriüyü, 50 ve daha fazla sayıda dairrıi işçi çalıştırdıklan işyerlerinde de yüzde 3 oranında eski hükümlüyü istihdam etmeleri gerektigi hattrlatıldı. Eski Hûkümlülerin Istıhdamı Hakkında Tüzük hükümlerine göre yurt güvenliği ile ilgili maJ ve hizmet üreten işyerleri ile öğrenci yurtlan ve eğirim kurumlannın eski hükümlü çahştırmakla yükümlü olmadıklanna işaret edilen tebliğde, söz konusu işyerlerinin Milli Savunma, Içişleri, Milli Eğitim bakanlıklarının görüşü alınarak Iş ve İşçi Bulma Kurumu'nca belirlendiği belirtildi. Göğüs kansert riski • CHICAGO(AA)- Menopoz dönemi sonrası progestorone horraonunun sentetik cinsi progestin ile östrojeni birlikte kullanan kadınlann, hiç kullanmayan kadınlara kıyasla yüzde 40 daha fazla göğüs kansenne yakalanma riski taşıdıklan saptandı. Amerikan Tıp Birliği'nin yayın organında yer alan araştmna raporunda, hiç hormon kullanmayan kadınlara göre, sadece östrojen hormonu kullanan kadınlann ise yüzde 20 daha fazla göğüs kanseri riski altında olduklan belirtildi. Abheimer hastatağı • WASHINGTON(AA)- Kalabalık aılelerden gelenlerin alzheimer hastalığına yakalanma olasılığının daha fazla olduğu ortaya çıktı. Washington Üniversitesi'nden bir ekip taranndan yapılan araştırmada, 5 ya da daha fazla kardeşi olan kişilehn bu hastalığa yakalanma risklerinin, kardeş sayısı az olanlara oranla yüzde 39 daha fazla olduğu ortaya çıktı. Ekibin başkanı Victoria Moceri, "Çocukluktaki ortam ve bunun çocuğun gelişimi üzerindeki etkisi, kalp ve şeker gibi yetişkinlikte ortaya çıkan pek çok hastalıkla baglantıhdır" dedi. Çanakkale'ye köprii haorhğı • ANKARA (AA)- Karayollan Genel Müdürlüğü tarafindan, Çanakkale Boğazı'na inşa edilmesi öngörülen köprünün, 3. Boğaziçi köprüsü gibi YtD modeline göre inşa edilmesi konusunda, çeşitli yerli ve yabancı fınna gruplan ile yeniden görüşmelere başiandı. Bayındırkk ve tskân Bakanlığı yetkilileri, başta Ispanya, Ingiltere ve Japonya firrnalan olmak üzere çeşitli fırma gruplannın köprü yapımına ilgi duyduğunu belirttiler. Artçı sünuyop • Istanbul Haber Servia- Aydın, Adana, Muş, Kuşadası ile dün Bingöl'de hafif şiddette depremler meydana geldi. Dün ve öncekı gün meydana gelen deprem ve artçıların merkez üssö, saat ve büyüklükleri şöyle: Yalova: 02.35-3.0, Kûcaeü-Gölcük: 08.05-3.3, Aydın-Germencik: 10.59- 3.0, Adana-Osmaniye: 11.51-3.8, Yalova-Çınarcık: 14.20-2.5, Muş-Malazgirt: 20.13-3.9, Kuşadası: 22.30- 3.7 ile 22.45-3.1, Bingöl- Karüova: 13.45-2.6, Bingöl- Genç: 15.29-3.1 ve Adapazan: 16.00-2.7. Deprem panei • İstanbul Haber Servisi- Hacı Bektaş Veli Kültür ve Tanıtma Derneği, bugün saat 14.00'te Banş Manço Kültür Merkezi'nde 'Deprem' konulu panel düzenliyor. Panele, Kadıköy Kaymakamı Hüseyin Peker, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Oğuz Gündoğdu, AKUT'un 2. Başkanı Dr. Feridun Çelikmen konuşmacı olarak katılacak. miar Umut Köyü, çocukların ihtiyaçlanndan doğdu BİR TUĞLA DA SİZ EKLEYÎNSAADETUSLU Kendi böbreğiyle yaşayamayan binlerce çocuğa yaşam sunmayj he- defleyen UmutKöyü, adım adım iler- liyor. Haftanuı üç günü diyalize gir- dikleri için eğitimleri aksayan ço- cuklara Umut Köyü'nde hem eği- tim hizmeti verilecek hem de anne- leri ve kendilerine meslek edindirile- cek. Çocuk Böbrek Vakfı Başkam Prof. Dr. Faik Tanman, köy için Ça- talca'dakı araziyle ilgıli aksaklıklann giderilmeye başladığmı, 29 Ekim'de hiç değılse temel atmak istediklerini söyledi. Böbrek yetmezliği olan çocuklann büyük bir kısmı ya okuluna gidemi- yor ya da eğitimi aksıyor. Hemodi- yalız tedavısindeki çocuklar hafta- da 3 gün 4-5 saat diyalize giriyor- lar ve üretkenlikten uzaklaşıyorlar. Prof. Faik Tanman, ailelerin dar olan bütçelerinin hasta çocuklara gıttığını. bunun da çocuklar arasın- da kıskançlığa neden olabildiğini ifade etti. Tanman, "Çocukta ve ailede pa- kolojiksorunlar başbyor. 1 hafta sü- ren bir hastahğın insanlan ne hale getirdiğini düşünün, bu insanlar yıl- larca bu sonınla yaşıyor. Bunlar de- vamlı tüketen çocuklar. Biz nasıl üretken hale getirebfleceğiınizi düşündûk" di- ye konuştu. Çocuk Böbrek Vakfrmn kuruluşunun ar- dından böbrek hastası çocukJann hem eğitim alabilecekleri hem de rehabili- tasyonun sağlanacağı bir yerin hayalini kurduğunu söyleyen Tanman şöyle devam etti: "Kunılus yazunız maliyeden 8 ay soo- ra geldL Çataka'daki arazi belli olduktan sonra ise İSKİ ile probiem yaşadık. Bir yıkia 3 kez başvuru yapuk. Su havza- sına uzak olmasına karşın projenin tedavi niteliği kaldırüdı. \akıf ku- rulmadan önce cumhurbaşkam tam desrek venüğini söyiemişti. Hatta 12 Haziran'da İstanbul'a temel atmak için geleceği bildi- t rfldL Ancak biz İSKİ'deki soru- nu ve projeyi halledemediğiıniz için olmadı. Şûndi proje için uğ- raşıyoruz. 150 bin dolarİık bir rakam karşunıza çıkü. Bazı yer- lerden daha uygun teklifler bekliyonız. Proje- yi parça parça tamamlayıp hiç değilse 29 Ekim'de temeli atmak istiyoruz." Umut Köyü projesini ılk ortaya attıklannda 5 milyon dolar gibi bir maliyet ortaya çıkuğı- nı ıfade eden Prof. Tanman, temel atıldıktan sonra çeşitli kuruluşlara giderek yardun iste- yeceklerini söyledi. Tanman, "Biz kampanyaya başlarken önce sıcak yüreklere, beyinlere, arkasından cepiere uzanacağız dedik. Şimdi cepiere vakti geldi" diye konuştu. Devletin yerine bu çocuklar için bir şeyler yapmaya çalıştıklannı da vurgulayan Faik Tanman sadece destek bekliyor. Tanman, 150 dönüm arazi üzerinde kurulan Umut Köyü'nde kütüphaneden resim atöl- yelerine kadar her şeyin olacağını, bu neden- le her meslek grubundan gönüllülerin yardım- lannı beklediklerini de ekledi. îstanbul'da bulunan binin üzerindeki makinenin yalnızca 273'ü devlet hastanelerinde EHyaliz özel sektöre emanet• Devlet, SSK ve üniversite hastanelerinde yeterli diyaliz makinesi olmadığı için özel merkezlerin sayısı hızla artıyor. Uzmanlar bu merkezlerin denetiminin yeterli olmadığına dikkat çekiyorlar. tstanbul Haber Senisi - Böbrek yetmezliği olan hastaların yaşamlannı devam ettirebümeleri için gerekli olan diyaliz makinelerinin yansı özel sektörde bulunuyor. SSK, devlet, üniversite ve kurum hastanelerinde sadece 273 tane diyaliz makinesi bulunurken bir hastanın aylık masrafi 500 miryon lirayı geçiyor. Devlet, SSK ve üniversite hastanelerinde yeterli diyaliz makinesi olmadığı için özel merkezlerin sayısı hızla artıyor. Uzmanlar bu merkezlerin denetıminin yeterli olmadığına dikkat B ö b r e k h a s t a l ı k l a r ı n ı n b e l i r t i l e r i Erken tanı sağaltınıın yansı Prof. Dr. Faik Tanman, çocuk böbrek hastalannm oranının 15-20 yaşlar arasında arttığını söyledi. Tanman, kesin rakam oJmaınakla birlikte şu anda Türkiye'de 1 milyon 300 bin çocuk böbrek hastasının olduğunu tahmin ettiklerıni söyledi. Böbreğin vücutta süzgeç görevini üstlendiğini belirten Faik Tanman, "Böbrek yararh maddeyi tutar, zararhsını atar. Böbrek çahşmayınca kalpte, beyinde, karaciğerde sonuüar çıkar. Bu Idrietihniş havada yaşamak jjbidir~ diye konuştu. Ulkemizde diyaliz merkezlerinin çok fazla olduğunu da söyleyen Tanman, denetimin çok iyi yapılmasını istedi. Böbrek yetmezliğinin erken dönemde teşhis edilmesi durumunda tedavisinin mümkün olabileceğini de vurgulayan Prof. Tanman, ailelerin dikkat etmesi gereken noktalan şöyle sıraladı: • Çocuğun davranışında sapma olduğu zaman, yorgunluk, uykusuzluk, okulda başansızlık, arkadaşlan gibi koşamama, sık ya da seyrek idrara çıkma, sık sık ateşlenme, solukluk, büyüyememe, iştahsızlık. çok su içme, tansiyonun yükselmesi aile için uyan niteliği taşımalı. • Ailede böbrek hastası olanlar, böbrek yolu bozukluklan olanlar dikkat etmeli. • Bebek anne karnmdayken üJtrasonda amniyon sıvısı normal değilse, böbrek görünmüyorsa iyi bir tetkik yapılmalı. • Doğumdan sonra çocuğun iyi emmemesi, ateşlenmesi, kasılmalar olması, ilk 24-48 saatler arasında idrar yapmaması, erkekse çatallı ya da damia damla yapması, koku olması, rnvalette zorlanoıası böbrek sorununun belirtisi olabilir. çekiyorlar. Böbrek yetmezliği olan hastalar organ nakli yapılana kadar diyaliz makinelerine girerek hayatlannı sürdürüyorlar. Hastalann haftada en az 3 kez diyaliz makinesine girmeleri gerekirken sosyal güvenlik şemsiyesi altında olmayan hastalar için maliyeti çok ağn. Istanbul'daki diyaliz makinelerinin çoğu özel sektörde . bulunuyor. 1.027 tane diyaliz makinesinın sadece 273 tanesi devlet hastanelerinde bulunurken 520 tanesi özel merkezlerde yer alıyor. Makinelerin 123 tanesi özel hastanelerde, 111 tanesi ise vakıf hastânetçrinde - bulunuyor.. Türk Böbrek Vakfı Ahmet Ermiş Hastanesi Başhekimi Opr. Dr. Osman Akahn da devletin hemodiyaliz hizmetinin azlığına dikkat çekiyor. Hastalannm yüzde 80'inin SSK, yüzde 6'sının Emekli Sandığı ve yüzde 5'ininde Bağ- Kur'dan sevkli hastalar olduğunu belirten Akalm şunlan söylüyor: "Biz burada devletin henıodiyaliz alanında verdiği hizmet açjğuu kapabyonız. Çünkü devlet hastanelerinde bulunan diyaliz maJvineteri daha çok eğitim ve acfl vaka amaçlı kuUanıhyor. Hizmet verdikkri kronik böbrek yetmeztiği h»»tglarmın adediçokdüşûk." Alkol ve uyuşturucu tedavisi görenler, en büyük zorluğun insanlarca dışlanmak olduğunu söylediler 'Bağımlılığın hastalık olduğu anlatılmalı' İstanbul Haber Servisi - Yıl- larca alkol kullandıktan sonra kurtulan bağımlılar, insanlann bağımlılığı hastalık olarak ka- bul etmesini istediler. Toplumun birçok kesiminde hâlâ bağunlı- bgnı ne demek olduğunun bilin- mediğini söyleyen bağımlılar, "Kimse bağnrüı olacağım diye başlamaz. Bunun bir hastahk ol- duğu insanlara anlaulsm" çağ- nsında bulundular. Bakırköy Ruh ve Sinir Hasta- lıklan Hastanesi bünyesinde ku- rulan AMATEM tarafından dü- zenlenen 17 'nci Bağnnlüık Da- yanışma Toplantısı dün gerçek- leştirildi. AMATEM'de grup terapileri- ni başlatan Prof. Dr. Dka\ Kasa- tura, klinikte sadece bağımlının tedavisini değil, çevresindeki in- sanlann bakış açısının değişti- rilmeye çalışıldığmı söyledi. Bakırköy Ruh ve Sinir Hasta- lıklan Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. ArifVerimli ise bağım- ü sayısmm ulkemizde arttığma dikkat çekerek bunun için ulus- lararası bir çözüm bulunmasını istedi. Verimh' aynca, bağımhla- nn ailelerine bir dernek kurma- lannı önerdi. Alkol kullanmayı lOyıl önce bırakan Turgut Ceiayak, devam- lı ayık kalmak için bazı kuralla- nn konulması gerektiğini belir- terek şu önerilerde bulundu: "Ayıkhğunızın Uk yülannda mümkün olduğu kadar alkoDü ortamlardan uzak durmahyız. Alkolbağunhhğuu bilmeyen çok insan var. Size "Sen iradelisin, bir bardaktan hiçbir şey olmaz' diyenler var. Bu bizim içinen bü- yük tuzak." 22 yıl eroin kullandıktan son- ra 2.5 yıl önce eroin kullanma- yı bırakan Mehmet Zeki İris de temiz olmaya duyduğu inançla bıraktığını söyledi. Insanlara bunun bir hastalık olduğunun anlatıknasmı isteyen İris, "Bu- Fizik tedavi uzmanıDr.Ah Şahabettinoğlu, elk tedavi yöntemiyle ylzde 95 başan sağlandığuu söykdi Bel ve boyunfıtıklarına elle tedavi Istaabal Haber Servia - Fizik tedavi ozmanı Dr. AM Şababettinoğhı, bel ve boyun ağnlannda kullanılan manıpulasyon (elle tedavi) yöntemiyle yüzde 95 başan sağlandığmı söyledi. Elle teda^ konusunda Türkiye'de ilk ihtisas tezini hazırlayan Dr. Şahabettinoğlu, yöntemın yüzyıllardır uygulandığıru söyledi. Şahabettinoğlu, ülkemizde sadece birkaç uzmanın bu konuda çalışmasına karştn ABD, Japonya, Kanada, Çin, Rusya, tngiltere gibi ülkelerde çok sajada kliniğin bulunduğunu belirtti. Şahabettinoğlu, diğer hastalıkJan "Omuriar arası darahna. bel kiütfcnmeleıi sfaıüztt, bazı raigrenler ve iç organ tembeBflderi" olarak sıraladı. Şahabettinoğlu, felçli olmayan ve kas gücünü yitirmemiş bütün bel ve boyun fttıklannda kullanılan tedavinin başan oranının ise yüzde 95 olduğunu söyledi. raya 11 yaşındaki oğlum da ge- Mp konuşacakn. Ancak bu sabah bana' Ben bunun hastalık oldu- ğunu büiyorum, annem de bili- yor. Ama okuldaki arkadaşlanm bilmiyor. Bana eroinmanm oğ- lu derlerse ne derim' deyince bo- ğazun düğümkndi" diye ko- nuştu. 32 yıl kullandıgı alkolü bir yıl önce bırakan Mehmet Ali Ata- man da "Şu anda 1 yaşında bi- ri olarak konuşuyonım" dedi. Öğretmen olan Ataman, tedavi görmeye başladıktan sonra "al- koük öğretmen" diye adı çıktı- ğmı belirterek "Ama tedavi so- nucu hayat yaşanıhr oMu. CMe- ne kadar bu hastahğı taşıyaca- ğn" diye konuştu. Tedavi sonrasında çevresini tamamen değiştirdiğini söyle- yen Kerim Kıhç ise 2 yıldn- iç- memesine karşm 9 yaşındaki kızmuı hâlâ kendisinden kork- tuğunu söyledi. Babası 27 yıl alkol kullan- dıktan sonra bırakan Esra Ka- vııklu, "Babam 27 yıl kuOandı- ğı alkolü ben 15 yaşmdayken bı- raktı. Bu zamana kadar baba- mı alkolik olarak tanımadım. Bu hastalıkla burada tamşüm ve alkol havarmuzdan hâlâ çık- madı" diye konuştu. Toplantı sonunda AMA- TEM'in doğum günü pastası da kesildi. AMATEM'e başvurmak is- teyenler, 0212 660 00 26 nu- maralı telefonu arayabilirler. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Hizbullah, Terör ve İnanç Hizbullah olayında, bilim ve akıl değil de inanç üzerine kurulu "düşünce!" sistemlerinin kaçınıl- maz olarak varacaklan noktayı yaşıyoruz. Gücünü "Tann"dan alan sosyal ve düşünce sis- temlerinde "yanlış" yoktur. Toplumsal tarihiyle ve bugünkü uygulamalanyla (Iran - Afganistan, Su- dan) birlikte incelendiğinde, Kutsal Kitap ve ona eşlik eden yonjmlann, ülkemizde vahşi örnekleri- ni yaşadığımız Hizbullah, İBDA-C ve benzeri inanç örgütlenmelerine ve eylemlerine "izin verdiğini" görürsünüz. Dini inançlar, normal seyreden sosyal düzenler- de ortalama ve ılımlı yorumlaria yaşanır. Büyük çoğunluğun tercihi, aslında, dini çağa uygun ko- şullaria uyumlu yaşamaktan yanadır, yani ılımlıdır. Yeni kuşaklann toplumsal degişime doğal olarak açık olması da din konusunun toplumsal sorun olarak ortaya çıkmasını engeller. Ancak, kendilerine Tann'nın elçileri, dinin bek- çileri vb. gibi özellikleratfederek, dini inançların ti- caretini yapan ve bundan ekonomik kazanç, sos- yal itibar ve iktidar gücü elde edenlerin kurdukla- n referans sistemleri, ekonomik ve sosyal çökün- tü dönemterinde çok etkili kurumlar olarak ortaya çıkıyorlar. özellikle ülkede iktidan ellerinde bulunduran si- yasi parti ve liderlerin oy hesaplan nedeniyle bu dini örgütlenmelere açtıklan kredilerde sosyal çö- küntü zamanlannda büyük ölçüde artıyor ve din, sosyal yönüyle büyüyerek pahalı bir sorun haline geliyor. ••• Içinde yaşadığımız siyasal, sosyal ve ekonomik krizler, uç noktalardaki dini yorumlann yelkenleri- ni şişiriyor. Eğeroluruna bırakırsanız, dinin ılımlı yo- rumlan giderek zemin yitirecektir ve Hizbullah vb. gibi odaklann iktidarlan genışleyecek, büyüyecek- tir. Bunun sonu, kaçınılmaz olarak, toplumda nor- mal ile uçtaki dini yorumlann yer değiştirmesidir. Yani dini çoğunluğun, Hizbullah vb. gibi, "Tannsal buyruklan" sosyal hayata egemen kılmak isteyen şeriatçı güruhun etkisi altına gimnesi ve bunlann ülkeyi yönetmeye başlamasıdır. Az gelişmişliğin, yanm demokrasinin, ülkenin doğru düzgün ve çağdaş yönetilemezliğinin bu- nalttığı bazı aydınlar da yükselen dini örgütlenme- leri, ülke yönetiminde dikkate alınması gereken bir sosyal olgu (dahası, demokratik birgörüş) ola- rak kabul ederek din tüccarlanna yol açıcı olurlar. ••• Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin ve devletin "ustalaştoklan" konu, bir noktadan sonra "terörist" kişi ve örgütlerie uğraşmaktfr. Bu örgütleri gelişti- ren sosyal ortam ve yapıyla hiçbiri ilgili değildir. Bu, hep böyle oldu. Dahası, şimdi HizbulJeh, daha önce de eski dönemin ülkücüleri örnekleein- i de gördüğümüz gibi, bunlar devletin koruması al- tında büyütülüyoriar. Zamanı gelince de bu örgüt- ler "büyük sosyal tehlike" oluyor ve "kafalan" ke- siliyor! Ama, bedenlerini besleyen toplumsal koşullar değişmediği için, durmadan yeni başlar çıkıyor. Binlerce, on binlerce genç-yetişkin, nasıl kısa sürede bu örgütlerin militanı-taraftan oluyor? Ör- gütler her yerde dal budak salıyor? Bu sorunun yanıtını biliyoruz. Birincisi, bu toplumun, -siyasal iktidarfann- ye- ni nesillerine onuıiu, tatmin edici iş bulamaması, gençlerinin insanca koşullar içinde yaşamasını sağlayamamasıdır. Ikincisi, ekonomik, sosyal, siyasal, ahlâki çö- küntüdür. Üçüncüsü, çağdaş eğrtim koşullannın yaratıl- mamasıdır. 5 yıllık zorunlu eğrtimin 8 yıla çıkması- nı engellemek isteyen güçler, aynı zamanda, top- lumu eğitimsizliğin batağında tutmak ve Hizbul- lahlan beslemek isteyen güçlerdir. Bunlar aynı za- manda, "dinini öğrenecek" siyasal palavrasj altın- da, çocuklan, hiçbir şey anlamadıklan Kuran kurs- lanna göndertenlerdir. Dördüncüsü, özellikle sağcı siyasal partilerin, oy hesaplan içine her zaman dini duygulan gıdık- lamayı katmalan ve dini, sosyal ve siyasal düze- nin içine çekmeleridir. Bu listeyi aşağı doğru uzatmak mümkün. ••• Hizbullah vahşetini yaşıyoruz. Ama bunu yaşa- mak zorunda değildik. Akıl ve bilimle yönetilemeyen toplumlar, kaçınıl- maz olarak, durmadan, Hizbullah gibi ve Hizbul- lahlann daha ılımlısı örgütler tarafından yönetilme- mek için savaşıp dururiar. Ve toplumsal enerjilerini de heba eder dururiar. Tıpkı Türkiye'de uzun bir süredir yaşadığımız gibi. Klasik müziğin hocası Fuat Türkay toprağa veriliyor Haber Merkea - Ulke- mizde klasik Batı nıüzığı- nin gelişmesinde büyük katkılan olan ve tstanbul Devlet Konservatuvan'nı kuran Fuat Türkay, 93 ya- şında Yeniköy'deki evinde yaşamını yitirdi. Türkay'ın cenazesi bugün Teşvüaye Camii'nde kıhnacak öğle namazından sonra Zincir- likuyu Mezarhğı'ndaki ai- le kabristanında toprağa verilecek. Birçok piyanist yetişti- ren Fuat Türkay, 193O'lı yıllarda Cumhuriyetgaze- tesinde mahabir olarak gö- rev yapü. Küçük yaşlarda piyano çahnaya başlayan Türkay'ın kendisini yetiş- tırenltalyan hocasının ıs- ranyla Roma'ya giderek dünyaca ünlü Santa Ceci- lia Konservatuvan'nda Pi- yano Bölümü'nü binnci- likle bitirdi. 1939 yılında Ankara Devlet Konserva- tuvan'nda piyano hocası olarakgöreve başlayan Fu- at Türkay, 1952'den 1962'ye kadar on yıl bo- yuncaAnkara Devlet Kon- servatuvan'nın müdürlü- ğünü yaptı. Türkay, o de- virde müzisyen arkadaşla- n olan Adnân Saygun, Ne- cil Kâznn Akses, Ulvi Ce- mal ve Ferhunde Erkin, Mithat Fenroen, Cemal Reşit Rev, ve Ferit Ahıar ile birlikte, klasikBatı mü- ziğinin gelişmesine büyük katkılarda bulundu. Tür- kay, 197l'de istanbul'a ge- lerek Türkiye'nin ikmci devlet konsenatuvan olan tstanbul Devlet Konserva- tuvan'nı kurdu. Türkay. Italyan hükü- metinin Legione d'onore nişanına sahipti
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear