25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 2000 PERŞEMBE 8 HABERLER Cumhuriyet Mahallesi'ne bir Cumhuriyet Mahallesi daha ekleniyor: CUMHURIYET KlNALI MAHALLESİ (2. BÖLÜM!) (P'umhuriyet mahallesi I. Bölüm'deki 565 parsel sahıplerini buldu ve proje çalışmaları hızla ilerliyor. Ancak, mahallemize henüz katılamayan okurlarımızın, dostlarımızın isteklcri de sürüyor. Şu anda bu istekleri de karşılayabildiğımız ıçin mutluyuz. I. Bölümün yaklaşık 1 km güney doğusunda, denize yaklaşık 800 metre uzaklıktakı yeni bir arazi üzerinde Cumhuriyet Kınalı Mahallesi'ni kurmak için çalışmalara başladık. 122.450 m 2 büyüklüğünde olan bu arazideki 140 parseli okurlarınuza jeolojik zemin raporlan hazırlanarak düzenlenmiş depreme dayanıklı projeleriyle birlikte sunuyoruz. Ayrıca, ağaçlandırmaya olabildiğince geniş alan ayrılabilmesi için de parsel sayısı 140'la sınırlanmış ve parsel büyüklüğü en az 500 m 2 olarak belirlenmişrir. Parsellerde inşaat izni oranı, tabanda %20 olup projeler tek ve ikiz villa olarak tasarlanmıştır. • .". • Denize daha yakın olan ve I. Bölüm'de oturan dostlarımızın da yararlanacağı sosyal tesislerin de yer alacağj Cumhuriyet KınaL Mahallesi'nde parsellerin metre kare fiyatı 14 milyon TL'dir. Peşinat 1,5 milyar TL olup kalanı 6 eşit ve sabit taksitle ödenecektit Okurlarımızla, dostlanmızla birlikte yaşayacağımız Cumhuriyet Mahallesi adım adım gerçekleşiyor. Mahallemizle ilgili her yeni gelişmeyi size bildireceğiz. Cumhuriyet maha lles i "Doğayla uygarlık buluşuyor" YINE DENİZGORUNUMLU İMARLI İFRAZLI BAĞIMSIZTAPULU M A R U A R A O E N I Z I Cumhuriyet Mahallesi nerede kuruluyor? •Cumhuriyet Mahallesi Istanbul'un batısında, Tekirdağ-Çorlu yolu Kınalı kavşağı üçgeninde, Çarrta Köyü beledıye sınırları ıçınde kuruluyor. Istanbul'a uzaklığı TEM yolundan 45 dakika, E5 yolundan 55 dakikadır. »1. Bölümün hemen guneyınde yer alan Kınalı Bölümü arazisinın de stabilize yollan vardif. •Bu arazinin de yalnızca % 14'u evlere ayrıldı. Kalan % 86'nın küçük bir bölümü yol ve otopark, çok buyuk bir bölümü ise bahçe ve park olacak. Başvuru: ÇAĞ PAZARLAMA Basın Sarayı Kat:4 (Gazetecıler Cemiyetı Üstü) Cağaloğlu - İSTANBUL Tel: (0212) 520 21 91 - 92. Faks: (0212) 520 50 23 Satış yapılan Cumhuriyet Kitap Kulübü bürolan: • Ankara: Ataturk Bulvarı No: 125 Kat:4 Bakanlıklar - ANKARA Tel: 419 50 20 pbx, Faks: 417 19 57 bınir Halit ziya Bulvan 1352. Sok. No: 2/3 Alsancak - İZMİR Tel: 441 12 20 pbx, Faks: 441 91 17 17 Ağustos'un ardından yapılan incelemeler hakkında bilgi verilmiyor Hastaneler depreme hazır ım? SAADET USLU Istanbul'da olası deprem senar- yolan hazırlanirken böyle bir du- rumda en çok ihtiyaç duyulacak hastanelerin durumu belirsizliği- ni koruyor. 17 Ağustos'taki Mar- mara depreminden sonra kentte- ki kamu kurumlannı inceleyen bayındırhk il müdürlüğü, konuy- la ilgili olarak bilgi vermezken, hastaneler ya kendı olanaklany- la testler yaptmyor ya da çatlak- lan. sıvayarak kapatmaya çalışı- yor. Türkiye'nin en kalabalık kenti olan Istanbul'da 180'i özel 250 civanndaki hastanenin, olası ts- tanbul depremine dayanıp dayan- mayacağı belirsiz. Marmara dep- reminin ardından Istanbul'daki tûm kamu binalannı inceleme a]- eprem ihtimalinin ardından pek çok hastane kendi imkânlanyla çalışma başlatırken hasarlı hastaneler, çahşanlan korkutuyor. Haydarpaşa Numune Hastanesi Vehbi Koç Polikliniği, depremde gördüğü hasar sonucu kapatılırken Haseki Hastanesi Başhekimi Mustafa Yenigün hasarlann onanlması için Sağlık Bakanlığı'ndan onay beklediklerini söyledi. tına aJan bayındırlık il müdürlü- ğü yetkilileri, çalışmanın tamam- lanmasına karşın bilgi vermiyor- lar. Yetkililer, "Sonuç raporlan hastane başhekimlerine gönde- ıüdL Bizde de başka nûsha yok" yanıtını veriyorlar. tl Müdürü Fir- devs Yüksel çalışmalann Şeker Bayramı sonrasında tamamlana- cağının söylemesine karşuı bazı hastanelere 2 ay öncesinden so- nuçlann gittiği, ancak hâlâ gerek- li çalışmanın başlatılmadığı öğre- nildi. Deprem ihtimalinin ardından pek çok hastane kendi imkânla- nyla çalışma başlatırken hasarh hastaneler, çahşanlan korkutu- yor. Haydarpaşa Numune Hasta- nesi Vehbi Koç Polikliniği, dep- remde gördüğü hasar sonucu ka- patılırken Haseki Hastanesi Baş- hekimi Mustafa Yenigün hasar- lann onanlması için Sağlık Ba- kanlığı'ndan onay beklediklerini söyledi. Yenigün, gelen raporlar- da hastanenin taşıma sistemlerin- de bir şey olmadığının, duvarlar- da çatlaklann bulunduğunun be- lirtildiğini kaydetti. Kartal Dev- let Hastanesi yetkilileri de kendi- lennde hasar olmadığını yine de çeşitli kurumlara inceletmeye de- vam ettiklerini ifade ettiler. Ada- lar Devlet Hastanesi yetküileri ise kendilerine bayındırlıktan her- hangi bir rapor gelmediğini an- cak hastanede hasar bulunmadı- ğını belirtirken "Yine de burası yığma bina olduğu için 8.5'e da- yamr mı bilemeyiz" dediler. SSK'nin bünyesindeki binalar da inşaat emlak müdûrlüğü tarafin- dan inceleniyor. SSK hastanelerinin Istanbul Teknik Üniversitesi'nce deprem yönünden denetlenmesi ile ilgili birproje hazırlandığı, I trilyonli- ralık projenin Ankara'da görüşü- leceği belirtildi. Toplu Konut tdaresi (TOKÎ) Başkanlığı tarafından 1998 yılın- da Dünya Bankası destekli 31 'i Izmir'de 25'i lstanbul'da olmak üzere toplam 56 hastane için baş- latılan çalışma ise henüz tamam- lanmadı. TOKl'den Nuran Er- can, bu hastanelerin depreme da- yanıklı olup olmadığmın belir- lenmesi için başlaülan bu çalış- manın 2000 Ağustosu'na kadar süreceğini söyledi. Erzincan ve Marmara'daki depremleri "doğalbirtest" olarak niteleyen Ercan, "Kamu binala- rmınnekadarmmyıkıhpydalma- dığma bakılabilir. Bunlar kamu- nun kendi yaptığı işlerdeid has- sasiyetinin göstergesidir" diye konuştu. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekcileri Sendikası bazı hastanelerde ciddi hasarlar olduğunu ileri sürdü Sağlıkpersoneli korkuyor• Belirsizlik yüzünden çalışanlann korkuyla çalıştıklanna dikkat çeken şube başkanı Songül Beydilli, "Ceset torbalan dağıtılıyor ama önlem altnmıyor" dedi. 12 Kasım depreminin ardından hastanelere, altematif çadır hastanelerin kurulması için genelge gönderildiğini de anımsatan Beydilli, ancak henûz yapılan bir şeyin olmadığını söyledi. lstanbulHaberServisi-Sağlıkve Sos- yal HizmetEmekcileri Sendikası (SES) Aksaray Şube Başkanı Songül Beydflh". lstanbul'daki bazı hastanelerde ciddi ha- sarlar bulunduğunu öne sürdü. Çalışan- lann bu hastanelerde görev yapmaktan korktuklannı belirten Beydilli, kendile- rine hiçbir bilgi verilmemesinden ya- kmdı. Songül Beydilli, Cerrahpaşa, Çapa ve Haseki hastanelerinde hasarlann mey- dana geldiğini söyledi. 17 Ağustos son- rasında buralarda inceleme yapılması için ilgili birimlere başvurduklannı be- lirten Beydilli, yanıt alamadıklannı söy- ledi. Haseki'de açıkça hasardan bahse- dilmesine karşın Cerrahpaşa ve Ça- pa'nın kapalı kutu olduğunu kaydeden Beydilli şöyle devam etti: "lstanbalÜniversitEsibirimfcrine hiç- birtehMkeyokturdiyeyazıgönderdL An- cak ikinci başvurumuz sonrasında bize gönderüen yanıtta 'Hiçbir binanuzda statik olarak çökme olmadığı ve yıkıl- ma tehJıkesme maruz kalmadığı, bina- lann kullanımına engel bir durum ol- madığı görülmüştür' deniüyor. Yani yt- kümayok ama oiasıdepremde yıkıhp >> kumayacagı befli degiL Her iki hastane- nin de monoMok binalan sonradan ya- pddı ve uzun sürdû. Bu binalann bod- istanbulTıp FakültesiGögüs Hastahklan Anabifim Dah'nda tehükeholdugu için bir kat kapaükb. Kapaülan bötümün aftmdald fldkattaisehilfl hasta poökHnikleri çalışmalannı sürdürüvon (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) nımlan yok. Bundan kaynaldanan ha- sariar var. Yemekhaneye demir kirisler koauidu. Ba» binabrdaki çatlaklarsrva- nıyor veboyamyor. Binalar süsJeniyor a- maçürük." Belirsizlik yûzünden çalışanlann kor- kuyla çalıştıklanna difckat çeken şube başkanı Beydilli, "Ceset torbalan dagı- ulıyor ama önlem ahnmıyor" dedi. 12 Kasım depreminin ardından hastanele- re, altematif çadır hastanelerin kurul- ması için genelge gönderildiğini de anımsatan Beydilli, ancak henüz yapı- lan bir şeyin olmadığını söyledi. Beydilli, çoğu normal binalardan olu- şan özel hastanelerin durumunun ise tam bir belirsizlik olduğuna dikkat çek- ti. Semih Günver İçin... Av.MORDODtNAR Tartışma- sız, sınıfin en yakışıklısıydı. En sevimlisi, en neşelisi, en hoşsohbetlisi. Tabiat ona her şeyi vermişti. Güzel çocuk- tu, yanaklan pespembe, dersleri çabuk öğrenirdi, her şeyin ve her- kesin alaya alınacak taraflannı bulurdu, okulun orkest- rası ISCAZ'da banjo çalardı, herkesle iyi geçinirdi. Hayann ona gülümsememesi için hiçbir sebep yoknı; nitekim öyle de oldu! Okulun yatıh öğrencilerindendi. Bunun özelliklerinden biri de bütün hafta nraş ol- mamak ve okulun içinde en olmayacak kı- lıklarla dolaşmak. Hatta, pejmürdelikte bir nevi aristokrasi de vardı: Kim daha berbat giyinecek, kim en akla gehneyecek giysi- leri giyecek, pazartesinden cuma akşamı- na kadar. Şüphesiz, başı çeken rahmetli Fa- ruk Sayar'dı. Nereden, nasıl bulduğunu kimsenin bilmedıği külüstür bir jaketatay ve yan pijama yan bir sirk clovv'un bohça- hpantolon, cepleri derslerle hiç ilgisi olma- yan kitaplarla dolu. Ancak, Semih de pek arkadan gelmıyordu. Mûnd de aynı, Mu- zaffer de. Tümü de nraş görmemiş yüzle- riyle birer hayduta benzerdi. O kadar ki Fransız hocalanmızdan biri bir gün bana sormuştu "ADekri çok tnu seffl!" diye. Bu- nu isteyerek yaptıklannı söylediğimde de "Ah, ça ak)rs!" diyerek hayret etmişti. Ne var ki hafta sonu geldi mi, sınekkaydı üraş, en temiz ve son moda giysiler, hafıf gomi- nalı taranmış saçlar, doğru Notre Dame de Sion Fransız Lisesi'ne, kızlann çıkışmı beklemeye. Fazla bir şeyler yaptıklan hu- susunda eümizi ateşe sünneyeceğiz ama yine de birkaç ünlü izdivacın buralarda bu şekilde başladığı da bir gerçektir. Liseyi bitirdiğimizde Semih kayboldu. Ankara'ya gitmişti, Hukuk Fakültesi'ne ve oradan daHariciye'ye. Uzun seneler görüş- medik, yabancı memleketlere gönderilmiş- ti. Ankara'ya döndüğünde, Mendereshükü- meti ve Fatin Rustü Zorlu'nun bakanhk yıl- lannda yükselmeye başladı. Bu arada, sınıfarkadaşımız Hasan E. Isık da Avrupa'dakı ilk mısyonlannı tamamla- rnış, o da Ankara'ya dönerek kariyerinın ilk ciddi adımlannı anyordu. Hariciye'de, en ayinHan daha beş alü sımfarkadaşımız var- dı, ancak bu ikili, muvazi bir diplomatik çizgide yürüyor ve Bakanhk içinde de okul- daki samimiyeti muhafaza etmesini bümiş- ti. Hasan'da ındî bir ciddiyet ve hatta ağda- hk, daha o yıllarda, ilerdeki "d«1et adam- hğTnın ilk beürtilerini açığa vunıyordu. Semih'te ise her şeyin kendisine kolay gel- mesinden kaynaklanan, birnevi mutlu uça- nhk, bir nevi kendisini ve hadiseleri ciddi- ye almamatavn devam ediyordu. Sonradan anladık ki bu tavır bir vitrin'di: Çok hassas insanlann hakiki hislerini, düşüncelerini, gayretlerini açığa vurmama elegansı. Ashn- da hem işini hem de kendisini gayet ciddi- ye alıyor, ama kelebek hafıfliği hıssini ve- rerek. 1960 yılındaki ilk askeri darbede, Fatin RüştüZorlu'mm tutuklanmasıyla, onun ya- kın yarduncılan bilinen birkaç kişi askıya alındı. Bunlann içinde Hasan, Semih, Oğnz (Gökmen) vs. vardı. Bakanlıktan atmadılar -sebep de yoktu- ancak iş de vermediler. Yassıada'da Menderes ve 2^orlu yargılanır- ken bunlar, her sabah Bakanlığa gider, ken- dilerine hiç ış verilmez, bir odada/oturup günü gün ederlerdi. Bu toplandıklan oda- ya da Yassıoda ismini vermişlerdi. Uzun süren yıpraücı bir bekleyişten sonra hakla- n olan vazifeleri iade edildi ve bunlar Tür- kiye'nin ekonomik kaderini birkaç yıl için çizeceklerdi. Zamanı geünce de her birine, dış memleketlerde vazife verildi. Zaten, ar- kalanndan, Kırca'lann, Gürün,Türkmen, Buiak, Elekdağ'lann parlak nesü mesaleyi devralmaya hazırdı. Elçilik misyonlannuı her birinden mer- keze döndüğünde Semih'i ya Ankara'da ya da Istanbul'da görürdüm. Bulunduğu mem- leketleri, yaşadığı hadiseleri, karşılaştığı şahsiyetleri anlatırken, okuldaki o alaycı, nüktedan, hafıf, lafla karikatür çizen şaş- maz bakışını hiç kaybetmediği belüydi. A- ma, yine de derinlemesine giden, hadisele- ri ve insanlan ve dünyayı sorgulama türün- den yeni bir tavn vardı. Genellikle kendin- den emin bir tutumu olan Semih'te bir ne- vi sorgu işareti belirmişti. Konuşmasında, eski keskin yargılan yontuhnuş, eski düş- lerden birkaçmı yolda kaybetriği hissini ve- riyordu. Sorduğumda, yan alay yan ciddi: "AnlanıryorsuiL, sizleryaşlamyorsunuz,ben sadece olgunJaşıyorum'* demışti. Gözleri- nin önünde tarıhin yazılmakta olduğunun farkında -hatta birikı paragrafta kendisınin de tuzu biberi olduğunun farkında- olup, olaylara bakışında yeni bir boyutun mevcut olduğu seziliyordu: Mesafe. Kelebek, me- tamorfozunu bitirmiş, ağırbaşlı bir yüksek devlet bürokran ohnuştu. Her dönüşünde de Ataturk'ün Türkiye'ye ve her Türk fer- dine getirdiği medeniyet ve efendiliğinden daha şuurlu olarak döndüğunü ve ona olan borcumuzun her an arttığını söylerdi. Ha- san'ın hastalanmasından evvel onu bir gün görmeye gitmiştim. Evindeki değişmez zamanlamasına göre gazeteler sabah 9.30'da gelir, hemen hepsi- ni gözden geçirir ve ancak 09.30'dan sonra ziyaretleri kabul ederdi. Beraberkahve içer- ken telefon çaldı. Semih'ti. Gelebilirmi di- ye soruyordu. Geldi. Öpüştük. Hasan'ın Sa- \Tinma Bakanı olarak vazifesi az evvel bit- mişti. Genelkurmay Başkanhğı'nın Savun- ma Bakanhğı'na bağlanması mücadelesini vermişti. Ve de kaybetmişti. Bunu konuşu- yorduk. Çağdaş ve demokratik memleket- lerde olduğu gibi bizde de Genelkurmay'ın Savunma Bakanlığı'na bağlanmasını Ha- san, âdeti veçhile, en yüksek Parlamenter ve İdare Hukuku za\iyelerinden savunu- yordu (ki, zaten, Avrupa Birliği'ne girdiği- mizde bizden istenecek ilk şeylerden biri de budur). Semih, bunun bizde çok yanlış ola- cağını, demokratik bir devletin tüm normal müesseselerinin var ohnadığı ve mevcut müesseselerin de ahenkh' çalışmadığı bir memlekette bulunduğumuzu, Avrupalılar dünyasının bizim realiteleri anlamalannın çok zor olduğunu, rey için her türlü ödünü vermeye yatkuı olan siyasi partilerin hiçbi- rine bel bağlanamayacagını, parlamento ve siyaset satrancının Genelkurmay'a yansınl- mamasını ve Ataturk devrimlerinin en sağ- lam garantisi olan askeri müesseseyi bun- lara bulaşûrmamak gerektiğini savunuyor- du. Hasan, kendisine has sabırlı üslubu ile aksini söylerken bir aralık kalkıp mutfağa gitti. Semih "Inatçı mı inatçı" diye hayıf- landı, ben de "Inat degü, ödün vermezlik- tir" demiştim. Hadiseler sonradan göster- di ki doğru teşhisi koyan Semih'ti. Ataturk devrimlerinin cankurtaran simidinin Ge- nelkurmay Başkanhğı'ndan başkası olma- dığını hepimiz gördük ve görüyoruz da. Sırası gelmişken şunu da ifade edelim ki aynı mesleği seçen bu ikı arkadaşımızın çizdiği yörüngeler ayn ayn olup Hasan'ın- ki daha siyasi ve doktriner olduğundan onu başka yerlere götürmüştür, pozitif ve nega- tif taraflanyla. Bütün bu çıkış ve inişlerde Semih'in Hasan'a olan yakınhğı ve bağh- lığı aynen ve Hasan'ın son gününe kadar devam etmiştir. Hasan'ın ağdalığı ve dışa- nlarda iken bükülmezliğinin sebeplerini Semih'e sorduğumda cevabı bu ohnuştu (tam kelimelerinı garanti etmiyorum ama aşağı yukan bu idi) onun karakteristik dob- ra dobrahğıyla: "Birader, o da tarih okudn ben de, dışa- rüarda iken o da devieti temsfl ediyor ben de,ama benimtemsfl ertiğim devlet 1923ten dogan de\ lettir. onunkisi ise daha evvıeDer- de bir yerierde başhyor ve o zamanlann yü- knnfiomozlanndataşnrgibidavranryor.Ka- nksız bir Ataturk ürünüdür, benim gibi, a- ma konuşmasında\ehatta otunışundahem Anafartalar var hem de Çakbran." En zor şartlarda ve içinden çıküması en zor dosyalan savunmak için Avrupa Parla- mentosu'na Türkiye'nin temsilcisi olarak gönderilen, işte bu Semih'tir. AB Parla- mentosu'nun işleyiş kaidelerini virgülüne kadar bildiğinden, birmaddeden girip öbür maddeden sihirbaz gibi çıkıyordu. Memle- kete döndüğünde emeklüik devresi başla- dı. Fazla çıkmıyordu, fazla kimseyi de ara- mıyordu. O babacan, hoşgörülü, kalender yazılannı hepimiz gazetelerde okuyorduk. Hiçbir edebi iddiası yoktu. Eğleniyordu, vaktini doldurmak için. Ömür boyu keskin düşünen ve keskin konuşan Semih, sonun- da sıraya girmişti, kelebek hafifliğiyle. Sev- gilı Azize Hanımefendi'ye ve çocuklanna üzüntümüzü söylemeye lüzum kalıyor mu? Çocukluğumuzun sıralan boşala boşala kaç kişi kaldık ki böyle bir kayıp için kandil yakmayalım.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear