25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30KASIM1999SALI 14 KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL Ankara'da konuk topluluklarKasımın ortasından bu yana konuk topluluklarla doldu Ankara. Ancak bu kez konuklanmız Istanbul'un ahşılagel- miş özel topluluklan değil. Çoğunluk- la Anadolu'dan gelenler. Trabzon Dev- let Tıyatrosu u Yaşar N'e Yaşamaz"la, Antalya Devlet Tiyatrosu "Abdülcan- baz"la Ankara Devlet Tiyatrosu'nun programına yerleşirken, bu yıl dördün- cüsü yapılan Ankara Tiyatro Festivali oyunlan belediyelerin, özel tiyatrolann, kültür merkezlerinin sahnelerinde se- yirciyle buluştu. Hemen hemen aynı anda sunulan bu oyunlardan u Abdülcanbaz"ı, .Anatole Sokak Oyunculan'nın "ToprağınTür- kiisii" çalışmasını, Diyarbakır Büyük- şehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nun "Sihanlı Kadınlar^ını izleyebildim. Bir- birinden bütünüyle farklı üç ayn ortam- da. "Abdükanbaz". yalnız devlet proto- kolünün ve varatıcısı Turhan Seiçuk'un değıl. ÜhanSelçukyanında. başka İstan- bullu yazarlann da katıldıgı, açılış ko- nuşmalannın yapıldığı "resmi" bir ha- vada sunulurken "Silvanlı Kadınlar"ın sergilendiğı Yılmaz Güney Sahnesı'ni çoğunlukla ünıversiteli gençler doldu- ruyor. Sakarya Caddesi'nde oynanan "Toprağın Tûrküsü"nü ise yalnız me- raklıları değil, yoldan geçen. çevredeki işyerlerinde çalışan herkes izliyordu. Sonuç olarak birkaç gün içinde hertop- lumsal katmandan başkentliye tiyatro sunuldu. Her üç oyun da, yaş ortalaması 30'u geçmeyen sanatçıîann çabalannın ürü- nüydü. Herhalde rastlantı olacak. her üçü de geleneksel tiyatromuzun özellik- lerine yaslanan yorumlarla bıçimlendi- rilmişti. Bir Silvan söylencesi Diyarbakır Şehir Tiyatrosu etkınlik- lerine 1990"da başlamış ve 1994-95 ti- yatro döneminin sonuna dek yerli ve yabancı 14 oyunun yapımına ımza atıl- mış. Toplumsal banşın zedelendiği da- ha sonraki yıllarda etkınliklere ara ve- rilmiş. Diyarbakır Şehir Tiyatrosu "Sffl- vanü Kadınlar"la yenı bir başlangıca yöneliyor. Oyunun yönetmeni Mete Ay- han. Ankaralı bir okullu sanatçı. Sahne önûndeki ve ardındaki öteki görevleri paylaşanlar. Diyarbakır'ın yerlisi sayı- labilecek. kendi kendilenni yetiştir- miş-yetiştirmekte olan sanatçılar. Ara- lannda acemiler olduğu gibi sahnede • Turhan Selçuk'un 1957'den bu yana süren çizgi romanımn kahramanlannı sahneye getirmek kolay değil elbet. Onlar 42 yıldır bizimle. Ülkü Ayvaz'ın ilk kez bu yapımla sahneye çıkan Abdülcanbaz uyarlamasında üç sorun görülüyor. Öncelikle "gülmece" (mizah) yerini "güldürü"ye bırakmış. İkinci olarak "söz"e gerektiğinden çok ağırlık verilmiş. Üçüncüsü, metne gerektiğinden de çok malzeme katılarak sahne olayı tıkızlaştınlmış. "Çizgi"nin albenisi "yazı"nın dokusuna geçememiş kısacası. 'Abdükanbaz'da yönetmen Ege Aydan, geleneksel tiyatromuzun tüm popüler öğelerini katnuş sahne olayına. pişmiş olanlar da var. Diyarbakırlı sanatçılar, Diyarbakırlı iz- leyicilere kendi yörelennden bir oyun su- nuyorlar. SiKan. Diyarbakır'ayakınbir belde. Dili, töreleri, duyarlığı Diyarba- kırlı insanınkiyle örtüşen "Silvanlı Ka- dınlar", Müslüman mahallesinde sal- yangoz satmayan bir oyun. Silvan'm birbirine bitişik damlanndan geçerek evinden gıtgide uzaklaşan, gece bastı- nnca da bilmediği bir evin damında uyu- yakalan, ana-babasınm cinleTe kanştı- ğını sandığı, yıllarca başka ınsanlan ana- baba bilen mınik kızın öyküsünden yo- la çıkıp "berdel" (iki aile arasında ge- linlık kız degi ştokuşu) olayında düğüm- lenen "oyunsu" bir sahne metni. Sonu mutluluğa varan bir güldürü... Oyunun yazan tsmail Kaygusuz'un broşür yazısında söyledikleri ilginç. 6. yüzyıldaadı Martyropolis'miş Silvan'ın. Bızans lmparatoru Justinianus, Persle- rin yıkmış olduğu Silvan'ın surlarını da baştan başa yükselttirmiş. "Göniil ister- di ki Türkiye Cumhuriyeti'nin başken- tinde ticaret ve iş merkezleri yükselirken Sihan'da da fabrikalar yükselsin, okul- lar açılsın" diyor yazar. O zaman ne cın korkusu kalır Silvan"da ne de "berdel" rezaleti... Yönetmen Mete Ayhan geri düzleme yerleştirdiği gölge ov unu perdesiyle sah- ne olayına derinlik ve ışlevsellık katar- ken, seyirlik köylü oyunlanndan da ki- mi örgeleri gündeme getirerek görsel ve işitsel renkleroluşhırmıış. Daha ktv- 9. Istanbul Sanat Fuarı bugün TÜYAP İstanbul Sergi Sarayı'nda açılıyor rak, daha albenili bir oyunculuk ve reji beklenirdi oyunun daha bir "oyunsu" kıhnması için. Oysa başanlı bir diksi- yon çahşması yapılabilmiş ve deneyim düzeyi ne olursa olsun, tüm oyuncula- rın söylediklerinin anlaşılır olması sağ- lanmış. Yazık olmuş Abdülcanbaz'a Sen. tiyatro eğitımi görmemiş, dene- yimsiz oyunculann sahnede her bir söy- lediğini anla da. tümü okullu sanatçılar- dan oluşmuş. bütünüyle profesyonel bir kadronun elinden çıkma "Abdükan- baz"ı izlerken, söylelenlerin yansını an- lama... Dahası, Küçük Tiyatro'nun *tam donanunta" sahnesine, Devlet Tiyatro- lan'nın sağladığı olanaklara karşın ya- pımdan tiyatro tadı alama. "Abdükan- baz"da nerede yanlış yapılmıştı. Gün- lerce düşündüm durdum. Turhan Selçuk'un 1957'den bu yana süren çizgi romanımn kahramanlannı sahneye getirmek kolay değil elbet. On- lar 42 yıldır bizimle. Ustanın yalın çiz- gileri içinde yıllarca demlenip, Osman- h'nın son günlerinden getirilmiş kıssa- dan bugüne hisse çıkara çıkara bilinci- mize yerleşmiş, dahası, imgelemimizde (muhayyele) daha da boyutlanıp zen- gınleşmiş. Çünkü pek çok çizgi roma- nın tersine. "Abdükanbaz'' soyut, absürd ve grotesk özellıkJenyle konum ve an- lam zenginliğine ulaşıyor. Soyut, absürd ve grotesk olanın im- gelemi harekete geçiren sıradışı abartı- sı, geleneksel popüler tiyatromuzun ne yazık ki yıllardır tepe tepe kullanarak sı- radanlaştırdığımız abartîlan yoluyla sah- neye ındirildiğinde büyü bozuluvermiş. Ülkü Ayvaz'ın ilk kez bu yapımla sah- neye çıkan uyarlamasında üç sonm gö- rülüyor. Öncelikle "gühnece" (mizah) ye- rinı "güMürü"ye bırakmış. İkinci ola- rak *söz"e gerektiğinden çok ağırlık ve- rilmiş. Üçüncüsü, metne gerektiğinden de çok malzeme katılarak sahne olayı tı- kızlaştınlmış. "ÇizgTnin albenisi *ya- a"nın dokusuna geçememiş kısacası. Yönetmen Ege Aydan ise geleneksel tiyatromuzun tüm popüler öğelerini kat- mış sahne olayına. Yetmemiş, kendi se- vımli buluşlannı da eklemiş. (Sözgeli- mi, zaptiyenin ağzındaki düdüğü yutma- sı; hareket bağlamında sinema filmi ge- ri sanldığı zaman elde edilen etkinin sağlanması gibi) Keşke sıradanlaşmış gçteneksel komikhkleri hıç kullanma- ^ _ ^ _ yıp kendi buluşlanyla yetin- seymiş. Çünkü rejideki yo- ğunluk nedeniyle oyun hem çok uzamış hem de oyun- culann ses,jest, mimik kul- lanımlanm zora koşup tü- münübagırganlaştırmış. Bu nedenle oyunculukta kıv- raklığa ulaşılamıyor; kdşi- ler ve eylemleri karikatürün karikatürü olma yönünde kahnlaşıp tekdüzeleşmiş. Sorunlann belki oyuncu- luktan kaynaklandığı düşü- nülebilir. Ülkü Ayvaz'ın "olumhı eylemdler'' olarak nitelendirdiği Abdülcanbaz ekibinin de sahnede "gfi- lünçleştirilmesi*'ne izin ve- rilmiş olmasınane demeli? "Hyatroayunu" sunma sah- nesinde ipin ucu öyle bir kaçıyor ki yazık oluyor Ab- dülcanbaz'a. Avni Arbaş 1999 Sanatçı Ödülüne değer gürülürken; TÜYAP Genç Sanatçılar Resim Yanşması'nda Fevziye Eyigör 'Büzüşme' adh yapınyla birincüiği kazandı (sağda). Galerilerden (kprernzedelereyardım Kültür Servisi - TÜYAP ve Sanat Ga- lericileri Derneği işbirliği ile bu yıl 9.'su düzenlenen ARTİST '99-tstanbul Sanat Fuan bugün açılıyor. Fuar, 5 Aralık tari- hine dek TÜYAP tstanbul Sergi Sara- ys'nda açık kalacak. Çeşitli etkinliklerin düzenleneceği fiıarda sanatçılarla sanat- severleri bir araya getırecek olan Kahve Sohbetleri ve depremzedeler yaranna dü- zenlenecek olan müzayede gibi yenilik- ler yer alıyor. Fuara 51 sanat galerisi katdıyor Sanat Fuan'ndabu yıl. Sanatsever Ku- rum Ödülü Eczacıbaşı Holding'e, Kolek- siyoner Kurum Ödülü T.C. MerkezBan- kası'na. 1999 Sanatçı Ödülü Avni Ar- baş'a. Eleştırmen Onur Ödülü ise Meh- met Ergüven'e verilecek. Fuara bu yıl 5 l'i sanat galerisi olmak üzere toplam 54 kuruluş katılıyor. 4 Aralık cumartesi günü saat 18.00'de yapılacak olan müzayedede, fuarda yer alan galerilerden seçilecek iki sanatçının yapıtma ek olarak Türk sanatçılan da ba- ğışlanyla müza>edeye katılabilecek. Ya- pıtın satılması halinde gerçek bedelin yüzde 5O'si galerici/sanatçıya verilecek. Geri kalan satış geliri ise Çağdaş Yaşa- mı Destekleme Derneği aracıhğı ile dep- remzedelere bağışlanacak. Galerilerden bağışlanacak yapıtlar. Yah- şi Baraz. Dr. Kıymet Gira\, Prof. Dr Er- gin tnan, Prof. Dr. Kemal Iskender. Ümit • Sanat Fuan'nda bu yıl, Sanatsever Kurum Ödülü Eczacıbaşı Holding'e. Koleksiyoner Kurum Ödülü T.C. Merkez Bankası'na, 1999 Sanatçı Ödülü Avni Arbaş'a, Eleştirmen Onur Ödülü ise Mehmet Ergüven'e verilecek. 4 Aralık Cumartesi yapılacak olan müzayedede, galerilerden seçilecek iki sanatçının yapıtına ek olarak Türk sanatçılan da bağışlanyla müzayedeye katılabilecek. Satış gelirinin yüzde 5O'si depremzedelere bağışlanacak. tyem, Ertan Mestçi ve Doğan Paksoy'dan oluşan kurulun organızasyonu doğrultu- sunda saptanacak. Gönüllü olarak katıla- cak sanatçılann yapıtlan bu organizasyo- nun dışında tutulacak. Müzayedeye katı- lacak yapıtlann tanıtımı flıar sırasında TÜYAP Küçük Salon'da düzenlenecek sergi ile sağlanacak. ARTİST "99 Fuan'nm danışma kunı- lunda Aydın Cumah, Bülent Ünal. Celal Cster, Deniz Kavukçuoğju. Doğan Pak- soy, Ergin Inan, Ertan Mestçi, Güngör Uras, Haşim Nur GüreL tnd Bengjserp. Kemal İskender. Kıymet Giray. Mehmet Güleryüz. Neşe Erdüek, Rafil Portakal. TamerBaşoğlu, Tülay Atasoy, Ümit İyem. Yahşi Baraz, Yılmaz Uyar ve Doğan Hız- lan bulunuyor. Etkinliğin yürütme kurulu ise Ahmet Kamil Gören. Deniz Kavukçuoğlu, Do- ğan Paksoy. Haşim Nur Gürel, Irem Ro- na, Levent Çalıkoğlu, Mustafa Horosan, Neşe Erdılek, Tülay Atasoy, Ümit iyem, Yılmaz Uyar. Zeyyat Elman'dan oluşu- yor. Çeşitli Avrupa ülkeleri ve ABD'den katılan galeriler ile uluslararası bir boyut kazanmayı amaçlayan fuara katılacak ga- leriler ve yapıtlar Fuar Danışma Kuru- lu'nun sanatsal denetiminden geçerek fu- ara kabul edildi. Bu yıl fuar kapsamında aynca, TÜ- YAP Genç Sanatçılar Resim Yanşma- sı'nın beşincisı ve TÜYAP Sanat Eleştir- meni Yanşması'nın üçüncüsü düzenlen- di. TÜYAP Genç Sanatçılar Resim Yanş- ması'nda Fevziye Eyigör 'Büzüşme' adlı yapıtıyla birincüiği kazandı. 'Gözlerimi Kapanm V'azifemi Yaparun' adlı eleşti- rısiyle Gökhan Erdoğan ise TÜYAP Sa- nat Eleştirmeni Yanşması'ndabirinci ol- du. 9. İstanbul Sanat Fuan süresince vı- deo gösterimleri, söyleşiler ve paneller ger- çekleştirilecek. Yann, cuma ve pazar gü- nü saat 11 .OO'de 'MakingMasterpieces"; perşembe ve cumartesi günü saat 11.45'te ise 'Making & Meaning-The Fightıng Temaraire' başlıklı video gösterisi izle- yicilere sunulacak. Yarın aynca saat 14.00'te Levent Çalıkoğlu ve Mehmet Ergüven'in katıldıgı bir söyleşi, saat 16.00 "da Bedri Bav kam. Prof. Dr. Tomur Atagök. Prof. Dr. Özdemir Altan. İlknur Ersöz, Zeki Arslan ve Dr. Fethiye Er- bay'ın katıldıgı 'Art Marketing' başlıklı panel, saat 18.00'de ise Bedri Baykam'ın katılacagı 'Kahve Sohbetı' yapılacak. Sanatçılar Kahve Sohbefleri'nde Perşembe günü saat 14.00'te Adnan Çoker ve Ahmet Kâmil Gören'in katıldı- gı 'Geçmişten Günümüze Türk Resim Sanatı' başlıklı söyleşi. Emin MahirBal- cıoğlu, Çetin Anlağan. Tomur Atagök ve Kemal tskender'ın katıldıgı 'Koleksiyon- dan Müzeye" başlıklı panel yeralacak. Perşembe gününün Kahve Sohbeti'nin konuğu ise Mehmet Güleryüz. Guma gü- nü saat 14.00'te Avni Arbaş \ e Deniz Ka- vukçuoğlu'nun katıldıgı söyleşi, saat 16.00'da Jale Erzen v e Balkan Naci tsHm- yeli'nin "Teknoloji \e Sanat" paneli, saat 18.00 "deki Kahve Sohbeti'nde ise Komet yer alacak. Cumanesi günü saat 14.00'te Sandra Gering ve Vasıf Kortun bir söy- leşi gerçekleştirecek. 9. İstanbul Sanat Fuan'nın son günün- de ise saat 16.00"da Cengiz Bektaş, Dev- rim Erbil ve Mehmet Aksoy'un katıldıgı 'Sanat Eserinin Tüketim Alanlan' pane- lı izleyıcilere sunulacak. Anatole Sokak Oyunculan'yla~. Soğuk Ankara gündüzü- nün sokaklarda oyalanma- ya niyetli olmayan insanla- n. "Duyduk duymadık de- meyin" çağnsıyla oyuncu- lann çevresinde kümeleşi- veriyorlar. "Toprağın Tür- küsü'"nü hep birlikte çığrra- cağız. Harekette yüz anlatı- mında, ses kullanımında oluşturulan disiplin sonu- cunda oyunun "oyunsu" ta- dını seyircilerle paylaşabi- len bir ekip. Ritüel kökenli seyirhk köylü oyunlanmızın dekora, giysi değişimine, ışık ya da başka teknolojik kullanımlara gerek duyma- yan "kendi kendine yeterli- ği" göz kamaştıncı. Elinde birer demet sonbahar yap- rağı tutan oyuncu "ağaç" oluveriyor. Sırtında taşıdı- ğı gelinle at gibi yürüyen, koşan, kişneyen oyuncunun hünerine bakrn. İki oyuncu ve bir örtüden nasıl böyle- sine sevimli bir deve oluşa- büir? Çeşitli yörelerden derien- miş türkülerle, danslarla ekin ekiliyor, yağmur bekleni- yor, hasat vaktine, düğün dernek günlerine ulaşılıyor. Oyuncular tüm gereçlerini sığdırdıklan küçük arabayı iterek Sakarya Gaddesi'nde dolaşıyorlar bir sahneden ötekine geçerken. Izleyici coşmuş, peşlerinde. Gide gide çiçekçilere var- mışız. Çiçek almak için dav- randım. Sonrabaktım, satı- cı kendınden geçmiş, davul zuma sesine ayak uydurup oynuyor. Keyfini bozmaya kıyamadım. Belkı yaşamın- da ilk ve son kez tiyatronun birparçası olmuştu... YAZI ODASI SELİM İLERİ Eski Eşyalar Arasında Arada bir söz açarım, Balzac'ın bir romanı var, öyle Goriot Baba kadar ünlü değil, ama güzel bir roman, adı Tılsımlı Deri. On dokuzuncu yüzyılın romancısı antika eşya ser- gisine, büyücek bir dükkâna giriyor, oradan. say- falar boyu aynlamıyor. o ne görkemli tasvirler, o ne dokunaklı sayfalar... Geçmiş yüzyıllann eşyası, möbleler, vazolar, fağ- fur kâseler, tüfekler, eski, tedavülden kalkmış pa- ralar, solmuş giysiler, tabaklar, gümüş, altın, yal- dız, çerçeve, tablo, işte her şey iç içedir. Her şey bütün bir geçmişi söyleyip durur. Bu romandan sonra mı, bilmiyorum, eski eşya hem yakın dostum oldu, hem de hep hüzün ver- di bana. Hoıtıor'daki antikacılar çarşısına ne za- man uğrasam, onca eski eşya, onca geçmiş za- man, birer öykü, birer roman olup çıkar. Şu biblonun kimbilir nasıl macerası vardı. Kim- bilir hangi porselen sanatçısı özene bezene yap- mıştı. Sonra bir camekânda sergilenmiş, beğenil- miş, alınmış, kimbilir hangi evin salonunda yıllar- ca göz okşamıştı. Ne oldu ona, ne zaman evinden ayrılıp bu antikacı dükkânının bir köşesınde unu- tuldu... Amayeniden sevileceği, bugünün evinde kurum- lanacağı günü bekliyor. Böylece yeniden hayata kanşacak... Horhor, bir uçtan bir uca, bir alt kattan bir üst kata, zaman denen, hep kaybedilmeye, geçipgit- meye, hep bizi terk etmeye yazgılı kavramın işa- retleriyle dolup taşar. Varaklı aynalarda biz kendi- mize dalıp gitsek bile, görüntü aldatır. Zıra o ay- nalar kimbilir ne kadar eski, yitik zamanlann gö- rüntülerini hapsetmişlerdir... Homor'da ressam Güher Gümüş'ün dükkâm var. Eski eşyanın gönüllü bir koruyucusu Güher Hanım. Antika parçalan büsbütün yok olmaktan kurtan- yor. Antikacılar biraz sanatçı gibidirier. Öylesi eşya- dan zevk alabılmek, bence bir sanat çabasıdır. Oysa çoğumuz, hele büyüklerimiz, bu eşyanın kıymetini bilmemişiz. Çocukluğumda, modası geç- ti diye savrulup elden çıkartılmış ne çok nesne, şim- di uzak birer dost çehresi gibi beliriyor hayalimde. Bazen onlara rastlanm sanıyorum Horhor'da. Kemal Tahir, Yol Aynmı'nöa, anlatım coşkun- luğuyla dolup taşan, uzun bir Bedesten bölümü ka- leme getirir. Bedesten'in eski havası yok günümüz- de. Kemal Tahir'in anlattıklannı, bir anlamda, Hor- hor yaşatmaya çalışıyor. Balzac, antika eşya karşısında serinkanlı ve nes- neldir. Eşyanın gelecekteki kaderiyle ilgilenmez. Eş- ya ona tarihten söz açar. Kemal Tahir'se duygusaldır. Eski eşyanın loş gö- rüntüsünden, küflü rutubetinden konuşur. Geçip gitmiş zamanın sevinçlerini, üzüntülerini, emekle- rini düşünmeye başlar. Bana gelince, yeni eşyayı oldum bittim yadırga- rım. Eski eşya yaşanmışın izleriyle içimi ısıtır. Hem macerasını düşünerek biraz hüzünlenirim, hem de, güngörmüşlüğünesaygı duyanm. Yeninin bir küs- tahlığı vardır, beğenildiğini bilir, gençlik gibi perva- sız ve cesurdur. Eski eşya nice deneyimlerin bil- geliğine erişmiştir. Homor'a uçsuz bucaksız bir tiyatro dekoru gibi bakıyorum. Hayatlar bu tiyatroda ordan oraya ko- şuşuyor. Dekor, birçok zamanın birçok hayatını yansıtıyor. Şurada Osmarrtı'nın son döneminden bir ses, be- risinde Fransa'nın şaşaalı krallık dönemleri, daha başka bir köşede yine sönüp gitmiş bambaşka kül- türler, yaşamalar. Ama hepsi geriye dekorlannı bı- rakmış. Oyuncular ortaya çıkar çıkmaz, tiyatro da başlayacak. Homor'a gittiğimiz gün yağmuriu birgündü. Ka- ranlık yüzlü hava Homor'un sokaklannı kuşatmış- tı. Ama antikacılar çarşısında her biri suskun eş- ya, kendi zamanlannın aydınlık günlerini, berrak ha- valannı, tomurcuklu mevsimlerini söylüyordu. Fakat bir yandan da hepsinin halinde, çobanla- nnı kaybetmiş sürünün endişesi okunmaktaydı... öyleyken birbirimizden ayrıldık. Takvimde İz Bırakan: "iki şark biri tasavvufun güzel, biri riyanın ber- bat şarkıdır. İki Avrupa biri kitabın nur Avrupası, biri dalaverenin çirkefAvrupasıdır" Mitrtal Cemal Kuntay, Ikilerve Ötekiler, Ülkü Basımevi, 1944. Türk şiipi Rotterdam'da tamtıldı • Kültür Servisi - Rotterdam Sahne Sanat Kurumu ve Dünya Vakfi işbirliğiyle Hollanda'nın Rotterdam kentinde düzenlenen Dünya Şiir Günleri çerçevesinde Türk Şiir Günü gerçekleştirildi. Etkinliğe şair Sennur Sezer ile eleştirmen Feridun Andaç konuk olarak katıldılar. Feridun Andaç'ın Türk şiirini tanıttığı ve şairlerimizden örneklerin okunduğu toplantıda Sennur Sezer de kendi şiirierini seslendirdi. Konuşmalar ve şiirler, Hollandacaya çevrilerek dinleyicilere sunuldu. Ingmar Bepgman'ın en çok keyif aUığı filmi m SOıirli HÜT • Kültür Servisi - Isveçli yönetmen Ingmar Bergman, ocak aymda çıkacak bir kitap için yaprian söyleşide bugüne dek çekerken en çok keyif aldığı filmin Sihirli Flüt olduğunu söyledi. Ünlü yönetmen, 1 Ocak'ta başlayacak Gothenburg Film Festivali için hazırlanan kitapta. bugüne dek çektiği filmler arasında kendisine en çok keyif veren çalışmanın Mozart'ın operastndan uyarladığı yapıt olduğunu söylüyor. Bugüne dek 33 filme imza atmış olan 81 yaşındakı Bergman, bunun, 1921'den günümüze dek yapılan filmler arasında Isveç sinemasını en iyı temsil eden film olduğunu savundu. Haftanm Itderi Toy Story 2' • Kültür Servisi - Hollyvvood'un yeni canlandırma filmlerinden 'Toy Story 2', gösterime girdiği ilk iki gün içinde 23 milyon dolarlık gişe hasılatı yaparak haftasonunda Amerikan sinemalannda en çok izlenen yapım oldu. Toy Story 2'yi 11 milyon dolarla Arnold Schvvarzenagger'in rol aldığı 'End of Days' ve 10.7 milyon dolarla yeni James Bond filmi 'The World is Not Enough' izledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear