13 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25TEMMUZ 1997 CUMA 8 G. Lübnan'a saldırı • MERCAYUN(AA)- Güney Lübnan'da yol kenanna yerleştirilen 2 bombanın patlaması sonucu, İsrail yanlısı 5 milis yaralandı. Adlannın saklı kalmasını isteyen güvenlik yetkililerinin bildirdiklerine göre önceki akşam Cezine kenti yakınına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu Güney Lübnan ordusuna mensup 3 kişi yaralandı. Hastaneye kaldınlan yaralılardan birinin durumunun ağır olduğu bildirildi. Saldınnın sorumluluğunu lran yanlısı Hızbullah örgütü üstlendi. Ikinci bombalı saldın yine Cezine kenti yakınlannda dağlık bir yolda meydana geldi. Sadık Ahmet anıldı • ANKARA(AA)- Başbakan Mesut Yılmaz, Dr. Sadık Ahmet'in ölûmünün ikinci yıldönümünde Gümülcine'de düzenlenen anma töreni dolayısıyla Dostluk, Eşitlık ve Barış Partisı Genel Başkanı Işık Ahmet'e mesaj gönderdi. Yılmaz mesajında, Batı Trakya Türk toplumunun haklannın savunulmasmda tanıtılma.sında ve sürdürülmesinde önemli görevler üstlenen, azınlığın birlik ve dayanışmasının güçlendirilmesi içın çaba gösteren Dr. Sadık Ahmet'i, elim kaybının ikinci yıldönümünde saygı ve rahmetle andığını bildirdi. Sri Lanka'da çatışma • COLOMBO(AA)-Sri Lanka'nın kuzeyinde yer alan ve stratejik öneme sahip karayolunun denetimıni ele geçirmek isteyen Tamil gerillalan ile hükümet birlikleri arasında çıkan yoğun çatışmalarda 4 askerile 16 gerillanın öldüğü bildirildi. Bir askeri sözcü, Tamil gerillalannın önceki gün, başkent Colombo'nun kuzeyindeki Nedunkerni'deki ordu birliklerine yönelik roket ve makineli tüfeklerle saldın başlattıklannı söyledi. İnternette intihar eğitjmi • NEW YORK(AA)- Düşünce özgürlüğü adına bomba yapımından pornografiye kadar her şeyin serbest olduğu internette şimdi de intihar teknikleri öğreten bir servr isin türediği bildirildi. Amerikan basınında yer alan haberlere göre merkezi Kanada'da bulunduğu bildirilen DeathNet (Ölüm Hattı) adlı bir internet servisi, arzu edenlere nasıl intihar edecekJeri yolunda tavsıyelerde bulunabilecegıni kendi sayfasında duyurdu. İran'da toplu nikâh • TAHRAN(AA)- Iran'ın tsfahan bölgesinde, 2 bin 200 çiftin toplu nikâhı kıyıldı. IRNA'nın haberine göre önceki gün bölgedeki çeşitli kentlerde kıyılan nikâhlann masrafi, resmi bir komite tarafından karşılandı. Ancak toplu nikâhlar için ödenen paranın miktan konusunda bilgi verilmedi. Yeni evlilere, toplam 670 bin dolar değerinde ev eşyası hediye edildiği kaydedildi. Jospin'e destek azaldı • PARİS(AA)- Fransa'da genel seçimlerde büyük zafer elde ederek başbakanlık görevine getirilen Lionel Jospin'ın popülaritesi, azalmaya başladı. Fransız araştırma kuruluşu CSA tarafından yapılan ankete göre Jospin'e güvenenlerin oranı son bir ayda yüzde 55'den yüzde 45'e düştü. Ankette. Başbakan AJain Juppe'nin bile popülaritesinin göreve geldikten bir ay sonra sadece yüzde dört oranında düştüğüne işaret edildi. DIŞ HABERLER Ölümünden 8 saat önce evlenen O'Dell'in infazı Virginia eyaletinde gerçekleştirildi 6 ABD idam ettL, Italya agLadı• O'Dell'in son sözleri "Vali Allen, suçsuz bir insanı ölüme gönderiyorsunuz" olurken O'Dell ile uzak yakın hiçbir ilgisi olmayan, ancak idam cezasma en büyük tepkiyi gösteren Italya ise yas tuttu. Dış Haberter Servisi- Bir- çok uluslararası kuruluşun ilgi odağı haline gelen Ame- rikalı mahkum Joseph O'DeB'ın idam cezası, dün sabaha karşı infaz edildi. Ölümünden 8 saat önce Vir- ginia Hapishanesi 'nde evle- nen O'Dell'in söz sözlen "Vali Allen, suçsuz bir insa- nıölüıne gönderrvorsunuz1 ' olurken O'Dell ile uzak ya- kın hiçbır ilgisi olmayan an- cak idam cezasma en bü- yük tepkiyi gösteren Italya ise yas tuttu. Vırgınıa Hapishanesi söz- cüsü David Botldns. 11 yıl- dır ölümü bekleyen Joseph O'Dell'in dün sabaha karşı iğneyle idam edildiğini be- lirtti. Botkins, O'Dell 'in ölme- den önce suçsuz olduğunu bir kez daha yinelediğinı, idam cezasına af getirmeyen Vali GeorgeAllen'e hıtaben u Vali Allen, bir suçsuzn öJ- dürtihorsunuz" dediğini ve dün hapishanede evlenme- si nedeniyle hayatının en mutlu gününü yaşadığını ABD'de idamlar W\\ 3btndenfazlaidam mahkumu ötümübetdjyor. 1976 yılından beri kullanılan yöntemler *jğ Kurşuna dizme 3 ; İAsma 2 ' " 2 5 6 1978 yıhndan beri gerçekleştiriien idam sayısı söylediğini kaydetti. Joseph O'Dell, önceki hapishane- de düzenlenen ve rahip Russ Ford'un kıydığı nikah ile, Lori Urs ile evlenmişti. Joseph O'Dell. mart 1985 tarihinde Virginia'da disko- tek çıkışında bir sekreteri öldürdüğü gerekçesiyle idam cezasma çarptınlmış- tı. O tarihten beri sürekli suçsuz olduğunu iddiaeden O'Dell'in idam cezasının bağışlanması için Papa 2. Jean PauL ttalya Cumhur- başkanı RomanoProdi. No- bel Banş Ödülü sahibi Ra- hibe Teresa gıbi birçok ün- lü, ABD makamlan nezdin- de girişimde bulunmuşlar- dı. İlalyaıılaryasta Amerikan halkının tep- kisiz kaldığı idam ltalya'da matem havası yarattı. Ital- yanca bilmeyen ve Itarya ile en ufak bir ilişkisi olmayan O'Dell '•ölüm cezalanna" karşı çıkması ile tanınan ltal- ya'da "haBckahramanı" ılan edildi. O'Dell'e "&hrihem- şehrflikberatı"nın verildiği Palermo kentinde dün bay- raklaryanya indirildi ve bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. O'Dell'in dava- sı, ltalya'da idam cezasının dünya çapında kaldınlması için yürütülen kampanya- nın simgesi haline gelrniş- ABD'li O'Dell'in idamı. İtaryanlan yasa boğdu. Roma'da protestolara neden oldu. Cezayir'deşeriatçı militanlara darbe Dış Haberier Servisi - Cezayir'in en güçlü köktendinci terör örgütlerinden Sılahlı lslami Grup'un (GlA) lıderi Antar Zouabri'nin güvenlik güçleri tarafindan kuşatıldığı ve öldürülmüş olabileceği bildirildi. Güvenlik güçlerinin başkentin 50 kilometre batısında yürüttükleri operasyon sırasında ıçinde 100 ceset bulunan bir toplu mezar bulduklan belirtildi. El Haber gazetesi, Zouabn'nin ölûmünün doğrulanmadığını, liderin hâlâ kuşatma altında olabileceğini duyurdu. Liberte gazetesi de başına 8 bin dolar ödül konan Zouabri'nin kuşatıldığını belirtti. La Tribune gazetesi güvenlik güçlerinin bölgede sürdürdüğü operasyonda 100 köktendinci militanın öldürüldüğünü. 300 militanın da teslim olduğunu açıkladı. La Liberte gazetesi ise 26 yaşındaki lider Zouabri'yi kurtarmak için bir operasyon düzenleyen GİA militanlannın başansız olduğunu ve Zouabri'nin teslim olmayı kesinlikle reddederek teslim olmak isteyen militanlanndan on ikisını öldürdüğünü belirtti. El Haber gazetesi, güvenilir kaynaklara dayanarak verdiği haberinde, güvenlik güçlerinin Tipaza bölgesinde yürüttükleri operasyon sırasında içinde 100 ceset ' bulunan toplu bir mezar bulduklannı belirtti. Gazete, cesetlerin sivillere ya da operasyonun ilk günlerinde öldürülen militanlara aıt olabileceğini bildirdi. Güvenlik güçlerinin liderin izini nasıl bulduklanna ilişkin çelişkili haberler veriliyor. Liberte gazetesine göre yakın bir akrabası gözlerinin önünde öldürülen bir köylü, polise militanlann on gündür Hattatba köyünde üslendiğini ihbar etti. El Vatan gazetesi ise birkaç gün önce militanlar tarafından kaçınlan bır kadının kaçmayı başardığını ve köktendinci militanlann saklandığı yeri söylediğini belirtti. Çek hükümeti Cezayır'e tank satmıyor Öte yandan Çek Cumhuriyeti Bakanlar Konseyi, Cezayir'e ulusal ordu stoklanndan 100 adet T-72 tipi tankın satışını onaylamadı. Tank satışını önerisini getiren Savunma Bakanı Miloslav Vyborny kendisıni destekleyen ve koalisyon hükümetinde yer alan partilere kararlannı yeniden gözden geçirmeleri çağnsında bulunan Cumhurbaşkanı Vaclav HaveJ ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, önensınin reddedilmesi durumunda istifa etmeyi düşünebileceğini söyledi. DIŞ BASIN îterali Sribunc ABD Iran'a açılmalı RİCHARD MURPHY (*) İran'da Muhammed Ha- tenn 2 ağustosta göreve baş- ladıktan sonra, Washington da Tahran'la ilişkilerini ge- liştirmek için harekete geç- melidir. ABD-lran ilişkile- ri 1979 yılında Tahran'da- ki "rehine krizinderr bu tirmek, uzun zaman gerek- tiren zor bir işlemdir. Ama bundan hem iki ülke hem de Ortadoğu kazançlı çı- kar. Başkan Clinton, Hate- mi'nin seçilmesinden son- ra yaptığı açıklamada tran'la ılişkilerin gelişeceğini umut ettigini söyledi. Ancak Clin- ton 'ın manevra alaru, bu ül- yana gergınliğini koruyor. Iran'la aramızda ciddi so- runlann bulunduğu bir ger- çek. Tahran'ın uluslararası terörü desteklemesi, nük- leer silahlara sahip olmak is- temesi ve İsrail - Arap ba- nşına karşı çıkması, lran'la aramızdaki bellibaşlı anlaş- mazlık konulannı oluştu- ruyor. Ama Iran'la üst dü- zeyde müzakereler yapmaz- sak, bu sorunlan çözümle- yemeyiz. Bana göre Was- hington Tahran'la. Dışişle- ri Bakan Yardımcısı düze- yinde görüşme yapmayı önermelidir. Iran'a karşı ha- len uygulamakta olduğu- muz "tecrit" politikasını uzun süre devam ettirmemiz olanaksızdır. Aynca bu po- litika lran'ın Orta Asya ve Ortadoğu'da oynadığı olum- lu rolü de göz ardı etmek- tedir. Örneğin lran Tacikis- tan'da geçen ay banş anlaş- masının imzalanmasında önemli rol oynadı. Tahran Körfez savaşı sırasında Irak'ın Kuveyt'i işgal et- mesıne karşı çıktı ve Güven- lik Konseyi'nin Bağdat re- jimine karşı uyguladığı yap- tırımlan destekledi. tran Cumhurbaşkanlığına seçi- len Hatemi. Amerika ile ilışkiler konusunda çok yu- muşak konuşru. Amerika - lran ilişkilerini normalleş- keyi terörü desteklemekle suçlayan yasadan ötürü sı- nırlıdır. Her durumda so- runlann çözümü için ABD ile lran arasında üst düzey- de görüşmeler yapmaktan başka çare yoktur. Görüş- meler lran'ın nükleer prog- ramı konusunda başlayabı- lir. Sonra öteki sorunlara geçilir. Geçen ay, Ameri- kalı General Binford Peay, lran'ın 2000 yılına kadar nükleer silah sahibi olabi- leceğini söyledi. Bu konu- nun üst düzeydekı heyetler arasında karşılıklı tartışıl- ması kuşkusuz yararlı olur. Bizim Iran'ayaklaşmamız. İsrail ile bazı Arap ilişkile- rini kaygılandıracaktır. İs- rail lran'ın nükleerprogra- mından ve balistik füzele- re gösterdiği ilgiden kuş- kulanıyor. Bazı Arap ülke- len de. Körfez savaşından sonra Irak zayıflarken lran'ın güçlenmesinden ra- hatsız. Ama bir dizi Arap li- deri özel sohbetlerde bana VVashıngton'un Tahran'la ilişkilerini düzeltmesinin Arap ülkelerinin de yaran- na olacağını söyledi. (22 temmuz). (*) Rıchard Murphyj 1983 -1989 arasındaAme- rikan Dışisleri Bakan Yar- dımcısı idi. 6 Bir Atatürk daha yok ki...' ORTADOĞU'NUNYMMZ ÜLKESİ İsrail' Doran'a göre Kalkılya'da şıddet olaylan "diğer Filistin bölgelerine göre" daha az oluyor. ama burada yaşayan bir Filistinli, İsrail top- raklannda otobüse bomba koya- biliyor. Doran -Otobüssakiınlann- dan birini bir KalkiK alı gerçekleş- tirdi. Üsteük bir yakınımı bu olay- da kaybettim, ama Filistıhlilerle kuracağımız m ilişkilerin aramız- daki sorunlan çözeceğine inamyo- rum" dıyor. Doran, Filistinli komutanla ar- kadaşlıklannın Kalkilyalılara "ör- nek obnası" arzusunu taşıdığını, dışan çıkacaklan zaman iki ko- mutanın aynı anda arabayla hare- ket ettiklerini, böylece birbirleri- ni diğer taraftan gelecek olası sal- dından koruduklannı söylüyor. Albay, iyi niyetlerinın bir gös- tergesi olarak geçen eylül ayında El Aksa Camii'nin yakınında açı- lan tünel yüzünden ayaklanan Fi- listinlılerle Kalkilya'da başından geçen bir olayı şöyle özetlıyor: "Diğer Filistin bölgelerindeotay- lar çıkmca, burada da bir şeyler olacağını biliyorduk. Fılistinli ko- mutanla sürekli temasta kaklık. Dı- şandan İsrail askeri gctirtmedik,so- runu kendimiz hallederiz dedik. 27 eylülde Kalkiha'nın tüm erkekle- ri yollara çıktı, buraya >ürümeye başladılar. Filistin askerleri dur- durmaya çalıştüar. yaklaşık 500 ka- dannın geçmesine izin verdik, di- ğeıierinin hiddetini azaltnıak için. Bu sırada bir askerim çenesinden yara aldı. O anda durdum, Filistin- li komutanla yeniden konuştum. birkaç daidka daha istedi. ateş aç- mayip beldedim. önlenılerini aldı- lar. Bugün düşünüyorum, askerim o kurşunu beyninden de almış ola- bilirdi, o zaman dunıp düşünmez- dim ve pek çokölüm olabilirdi. Bu- gün bu kadar gerginlikten uzak bir atmosfer de olamazdı. Ya da vara- landığını görünce de ateş açtırabi- • Israilli Aıoay jJuran, "Hiçbir şey birdenbire olmuyor. Onu başaran tek lider Atatürk'tür. Her şeyi birden değiştirdi, halk inanıyordu, kabul etti. Ama burada. her iki tarafta da ne bir Atatürk var, ne de olması mümkün" diyor. Pazar yerleri, bizim mahalle pazarlanna benziyor, bunu Navaro'ya söylüyorum. "Benzemeyen neyimiz var ki, üzerimdeki üniforma da Osmanlılannkinden de- ğil mi" diye soruyor. Doran, artık nihai bir anlaşma yapılmasının zorunluluğundan ve bundan da kimsenin geri dönme- mesinin gerekliliğinden söz edi- yor ve ekliyor: "Gerçi bu da i>i ol- du, yavaş yavaş idare etmeyi öğre- niyorlar." Filistin özerk bölgeleri kuruldu- ğunda, Kalkilya'ya da Lübnan gi- bi diğer ülke ya da bölgelerden Fi- listinliler gehrıiş. Halkla ilişkilerin- de, örneğin onlardan rüşvet istedik- lerinde, İsrail yönetimindeyken buna alışık olmayan Kalkilyalılar şiddetle tepki göstermişler. Halk- tan vergi toplarken evlerin kapıla- nna asker üniformalanyla giden Filistinliler de halktan tepki almış. sivil giyinmeyi böyle öğrenmiş- ler. "Hiçbir şe> birdenbire obnu- jBr" diye sözünü sürdüren Doran, hemen ardından beni şaşkınlığa sürüklüyor: "Onu başaran tek li- der Atatürk'tür. Her şeyi birden değiştirdi, halk inamyordu kabul et- ti. Ama burada, her iki tarafta da ne bir Atatürk var, ne de olması mümkün." Filistin topraklanna geçiş bana yasak değil Kahvelerimizle birlikte sohbet de sona erince hep birlikte yan açık demir kapıdan Filistin tarafı- na geçiyoruz. Albay Doran, Filis- tin askerlerini selamlayarak ko- mutanın odasına giriyor, biz de pe- şinden. Önce komutan yardımcı- sı Binbaşı Heytem Navaro ile ta- nışıyorum. Binbaşı, güleç yüzlü. tn- gilizce bildiği için rahatça diyalog kurabildiğim tek Filistinli asker. Yine kahve ikram ediliyor. Fran- co tanıştığımız andan ben beni alıştırdığı korumacılığını sürdürü- yor ve sıkı sıkı tembıh edıyor: "Aman ha içmemezlik etme>in. çok alınırlar." Bu kez "Arap kah- vea" içıyoruz. O sırada Filistinli as- kerlerin ayağa kalkmasıyla içeri- ye girenin komutan olduğunu an- lıyorum. lşte sonunda alıştığım alt üst ilişkisıni burada buluyorum. Yarbay Favaz Davud, gıyimiyle ve hatta sert bakışlanyla da bana da- ha bir alışık olduğumuz asker ıma- jı veriyor, ama dillenmız ayn, pek konuşmayı başaramıyoruz. Sonun- da dilimize yerleşik tüm Arapça ke- limeleri aklımdan geçırip yerinde olabilecekleri sıralıyorum sessız- liği önlemek için. Israilli komutan Doran, Yarbay Davud'a, Filistin tarafını bana gez- direbileceklerini söylüyor. Bunun üzerine Filistin tarafında. araç ayar- lamak, benimle gelecek askerleri saptamak amacıyla kısa süreli bir hareketlilik yaşanıyor. Franco, ilk kez beni yalnız bırakıyor. Binbaşı Navaro ve 3 askerle birlikte bir Fi- listin askeri aracına binip şehir tu- runa çıkıyoruz. Navaro'ya göre Kalkilya'da 55 bin Filistinli yaşıyor (tsrailli komu- tana göre ise bu rakam 33 bin.) Cami sayısı ise 10. Hepsi başörtülü ve uzun etekli Cami sayısını az bulduğumu söy- leyince Navaro, beni işaret edip "Bizim Müslumanlar da sizin gi- bi" diyor, devam ediyor: "Müslü- manlık her şeyden önce Yahudile- re karşı bir simgedir bizim içüu." Belki ideolojilen böyle, ama sokaklarda bana benzeyen bir "ka- dm Müslümana" rastlayamıyo- rum. Hepsi başörtülü ve uzun etek- iiler. Navaro, önce arabadan inip halk- la konuşmamı tereddütle karşılıyor. Buna gerekçe olarak da lsraillile- re benzememi gösteriyor. Israrcı davranmamaya çalışıyorum. Zira Israilli komutanın bu bÖlgeyi en sa- kin, en yumuşak Filistinlilerin ya- şadığı yer olarak tanımlamasına karşm bu nitelemelerin benim tah- minlerimin gerisinde kaldığına ina- nıyorum. Aynca her iki tarafin da bu iyi niyetli yaklaşımlannın so- nunda bır soruna neden olmaktan da korkuyorum. Şehrin diğer ucuna ulaştığımız- da, buradaki Filistin karakolu ya- kınmda arabadan iniyoruz. "Hiç olmazsa" buradaki askerlerin fo- toğrafını çekebiliyorum, zira as- keri aracın içinden çektiğim şehır fotoğraflannın nasıl çıkacağından pek emin değilim. Daha sonra Navaro, çarşıda, bir tanıdığın dükkânında da arabadan inebileceğimizi söylüyor. Konuş- maya başlarken ilk sözü hep 'Türk' oluyor. Kol saatleri satan esnafa sınınn bir hafta kapalı kalmasın- dan ne derece etkilendiklerini so- ruyorum. "Fada" diye yanıtlıyor. Şehirde bir Türk olduğu duyul- muş olmalı. artık sokaklarda ra- hatça yürüyebiliyoruz. Pazar yer- leri, bizim mahalle pazarlanna ben- ziyor, bunu Navaro'ya söylüyo- rum. "'Benzemeyen neyimiz varki, üzerimdeki üniforma da Osman- lılannkinden değil mi" diye soru- yor SÜRECEK BÜYÜKADA SANAT ADASI OLDU YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ YETENEK SINAVI İLE ÖĞRENCİALINACAKTIR. Bölümler: Endüstri Tasarımı Grafik Sanatlar İç Mimariık Plasrik Sanatlar (Resim, Heykel, Seramik) Tekstil Tasarımı Tiyatro (Dramaturji, Oyunculuk, Dekor ve Kostüm) Peyzaj Mimarlığı İkinci öğretim yılımızda tüm bölümlerimize 35'i burslu olmak üzere 190 öğrenci alınacaktır. • Aday olabilmek için 1997 ÖSYM birinci aşama (ÖSS) smavında en az 105 puan almış olmak gerekmektedir. • Adaylann ön kayıt yaptırarak sınav giriş belgesi almalan gerekir. • Kayıtlar 14Temmuz-26 Eylül 1997 tarihleri arasındadır. Ön kayıt için gereken belgeler: • Lise diploması fotokopisi • Dört adet vesikalık fotoğraf • Büyükada Ziraat Bankası 2607 no'lu hesaba 3.000.000.- TL. (üç milyon) ön kayıt harcı yatınldığını gösteren banka dekonru • 1997 yılı ÖSS sonuç belgesi fotokopisi Aynntüı bilgi için aşağıdaki adres ve telefonlara başvurulabilir. Adres: Yeditepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Beyhan Aral Kampusu Büyükada / İstanbul Tel : (9216) 382 34 00 - 382 64 23 " Faks : (0216) 382 64 78
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear