23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 1995 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Onıirlû bir Türkiye için... ARİF ÇAVDAR ATABEV (Atatürk Sanat, Sağlık, Eğıtim ve EHn Vakfi) Başkanı Y uce Atatürk'un gençlı- ğe seslenışınde belırtttğı ağır koşullar, Mondros Sılah Bırakılması \e Sevr Banş Sözleşmesı hukumlennın getırdığı onursuz koşullardı Bu koşullar, Osman- lı Imparatorluğu'nun en gûçlü dönemle- nnden başlayarak değışık Avrupa ulke- lenne tanıdığı odun ve ayrıcalıklar nede- nıyle zaten tam olmavan bağımsızlığı- mızın yıtınlmesıydı Külturel kimliğimızin vitirilmesi: Os- manlı tmparatorlugu fethettığı ulkelenn külturel egemenlığı altına gınnıştı Tûrk- ler. Arap ABC'sı (alfabesı) ılebırlıkte. bı- lım dihnde Arapçayı ve edebıyat dılınde de Farsçayı benımsenuştı Boylece, Os- manlı Sarayı'nda ve devlet burokrasısm- de kullanılan ve "Osmanbca" denılen, kulturel kımlığımıze yabancı bır dıl doğ- muştu O zamankı ıletışım olanaklannm kısıtlılığı bu külturel kırlenmenın daha da yaygınlaşmasını ve ulusal kultür ve kım- hğımızın tümüyle yıtınlmesını onlemış- tı Ancak Turkıye Cumhunyetı'nın ku- rulmasından sonra oluşturulan Turk Ta- nh Kurumu (Turk Tanhını Tetkık Cemı- yetı) ıle Turk Dıl Kurumu (Tûrk Dılını Tetkık Cemıyetı), ulusutnuzun kendı oz kulturune yonelmesını sağlayan kurum- lar olmuştur Neyleyelım kı 12 Eylul 1980 tanhınde ıhtılal yapan beş general bu kurumlan devlet daıresıne donuştur- mûş ve Ataturk'ün sağladığı akçalı kay- naklan kurutmuşlardır Ekonomik bağımstzlığınuzın yitiribne- â: Osmanlı Imparatorluğu, şan ve şöhret ıçın gınştığı fetıhler sırasında, ulkesının ekonomik ve ınsan kaynaklannı comert- çe harcamış, fakat yıtınlen ekonomik ve ınsan kaynaklannın yennı doldurama- mıştı Avrupa'da oluşan ve gelışen sanayi devrimi'nı ızleyen donemde Osmanlılar, Avrupa'nm ekonomik teknolojık ve as- ken üstunlüğüne hem boyun eğmış ve hem de Av rupa kaynakJı bılımsel ve tek- nolojık buluşlara yabancı kalmanın da otesınde bunlara. "gâvur icadj" dıye duş- man kesılmıştı Sonuçta, Avrupa devlet- lennın ustun teknolojı ve sılah gucune dı- renemeyen Osmanlı ordulan, VTvanaön- lennden Sakarya genlenne kadar surul- muştü Daha da kötüsu. Osmanlı împa- ratorluğu, fethettığı ulkelenn ekonomik varlıklarını somurecek \erde kendı sınır- lı ekonomik kaynak \e olanaklannı. bu ulkelenn ve ozellıkle. "kutsal toprakla- n memur küacağun" dıve, Arap ulkele- nnın kalkınmasına harcamıştı Ticari ve adli kapHulasyonlar: Daha Anadolu Selçuklulan dönemınden baş- layarak Akdenız ulkelen tacırlenne tanı- nan tıcan kapıtulasyonlar (ayncalıklar), Osmanlı Imparatorluğu donemınde, ge- nışletılerek surdurulmuştu Fatih Sultan Mehmet donemınde, Cenevızlılere tanı- nan tıcan kapıtulasyonlar KanuniSultan Suleyman donemınde Fransızlara v e dev - let nıtelığı bıle taşımamasına karşın Ve- nedıklılere de tanınmıştı (1) Gelışmış ülkelenn üst duzey teknolo- jık olanakJanyla uretılen ustün nıtelıklı mallar, tıcan kapıtulasyonlar (ayncalık- lar) sayesınde. hıçbır kısıtlamaya (gum- ruk vergısı, vb gıbı) bağlı olmadan, Os- manlı ülkesıne sokulmuş ve bunlarla >a- nşması olanaksız Osmanlı el sanatlannm da tümüyle çökmesıne neden olunmuş- tu Boylesme tıcan alışvenşlerden doğan hukuksal çekışmelerde uygulanacak ya- salar ve yetkılı mahkemeler yönunden, yabancı tacırlere tanınan ayncalıklar ne- denıyle, Osmanlı devletı yargısal ege- menlığınden vazgeçmış ve Hınstıyanlar, kendı hukukuna gore kendı kılıselennde ve >abancılar da kendı konsoloshanele- nnde yargılanmaktaydı Bugün ülkemızde etkınlık gösteren köktendıncı sıyasal partı lıderlennın, ık- tıdara geldıklennde, "herkesin inancına gore yargdanacağı'' yolundakı söylem- len, gelecekte bızlen ılkel çol yasalanna bağlı kılma tehlıkesı yanında Musluman olmayanlan Osmanlı lmparatorluğu do- nemınde sahıp olduklan yargısal kapıtü- lasyonlara yenıden kavuşmalan olasılığı- nı da varatmaktadır Mali kapıtulasyonlar: Batı dunyası. sa- nayı devnmınden sonra kendı sanayi urunlenne yenı venı pazarlar bulmak ve bu pazar ulkelenndekı hammaddelen de ucuza kapatabılmek ıçın somurge arayış- lannagırmıştı Boylece, sömurgelennde- kı Musluman nufus, Osmanlı lmparator- luğu sınırlan ıçındekı Musluman nüfus- tan bıle fazla olmuştu Hınstıyan Batı dünyası, sömürge ım- paratorluklan kurarken bu gelışmelere seyırcı kalan Osmanlı Imparatorluğu, tu- tarlı, yararlı ve gerçekçı hıçbır amaca hız- metetmeyen savaşlarsonucu. ekonomık ve sosyal kaynaklannı tuketmış ve hazı- nesmın gereksınımı ıçın gaynmüslım uy- ruklan aracılığıyle, Hınstıvan Batı dün- yasından sağladığı yuksek faızlı kredıle- n. üretım alanlannda kullanacak yerde gorkemlı saraylar, kasırlar konaklar ve yalılann yapımı, pahalı ve luks eşyalar- ladonatılması sara> ve çevresınındebde- belı yaşam harcamalannın karşılanması, camı turbevetankattekkelenndekımıs- kın şeyh molla, seyyıd ve çelebılenn ge- çımlennın sağlanması, kapıkulu ve hafi- yelenn ulufelennın odenmesı yanında, besleme başına odenen ruşvetlerden ar- tarsa, bunlan da bırkaç rüştıye, bır kaç sa- nat okulu, ıdadı ve sübyan okulunun açıl- masına harcamıştı Alınmış olan borçlar suresı ıçınde ge- n odenmeymce, alacaklı devletlerle, 25 Mayıs 1854 tanhınde, unzalanan bırborç anlaşması ıle "Düyunu Umumrye" (borç- lar yonetımı) dıye anılan ve Osmanlı Devletı'nın gelır kaynaklanna, yabancı güçlerce, el konulmasını sağlayan "ma- li rutsakhk" ya dau mali kapitülasyon"un temellen atılmıştı Lozan Banş Antlaş- masryla sona erdınlen bu yönetımden kalan borçlann gen odenmesı ıse 1954 yılına kadar surdurulmuştu Duyunu Umumıye (borçlar yonetımı) Başkanı Sir Adam Block'un Osmanlı yo- netımı uzenndekı guç ve etkınlığı, Hın- dıstan'dakı Ingılız Krallığı temsılcısı (Genel Valı)'nın gücunden fazla ve borç- lar yonetımının kolluk guçlennın etkın- lığı ıse Osmanlı Devletı'nın kolluk guç- lennden daha üstundu Osmanlı Imparatorluğu'nun ekonomı- sı ve malıyesı uzenne, yukanda belırtıl- dığı bıçımde, konulan ıpotek, o denlı guçlüydu kı lkıncı Meşrutıyet'ın ılk hü- kümetı (Hüseyin Hilmi Paşa Kabınesı) kurulduktan sonra üzum ya da öbur mad- delerden yapılan ıspırtolu ıçkılenn, Os- manlı ülkesıne, ıthalını yasaklayan *ts- pirtolar Yasası" ıle tzmır ve Selanık yo- resındekı uzum üretıcılennın korunma- sına vonelık önlemler alınınca, "borçlar vönetimi"nın ağır baskılan yuzunden, Malıye Nazın CavitBey, Meclıs-ı Mebu- san kursusunden, söz konusu yasanın yu- rürlukten kaldınldığını açıklamak zorun- dakalmıştı Osmanlı lmparatorluğu'nun son ıkı yüz yıllık donemınde, tüm eko- nomı ve buyuk kazanç kaynaklan, Hıns- tıyan Batı dünyası ve onlar adına, Os- manlı ülkesınde tıcan etkınlıkte bulunan, kendı uyruklan "Levantenler" ıle yerlı Hınstıvanlann elındeydı Işm ılgınç ya- nı, Halep ve guneyındekı sozde Osman- lı topraklannda, Araplara tanınan olağa- nustu ayncalıklar nedenıyle, Turklenn payına duşen ış alanlan, bürokrasınm bır kesımı ıle çıftçılık, amelelık ve askeriık- le sınırlı kalıyordu Ulkenın arta kalan ekonomik varlıklan (Arap ulkelennın ıman ve beslenmesı)ne harcanıyordu Askeri hagımaTİıgımız da yitirilıruşti: Bınncı Dunya Savaşı sırasında, askerlık alarunda bıle Osmanlı ordulannın ko- mutası Alman generallenne bırakılmış- ö Boylesme asken bır teslımıyet duru- munda. Turk ordulannın yönetımınde, Alman generallennın, Türk çıkarlanna göre değıl de Alman çıkarlanna gore ha- reket etmelen doğaldı Aslında Ataturk'e gore tam bağımsız- iık demek "Sryasa, malıye, iktısat, ada- let, askerlik, kultur gibı her alanda tam bağunsızlıkvetamozguıiukdemektı Bu sa\dıklanmın hcrhangı bınnde bağun- sızlıktan voksunluk. ulusun ve ulkenin gerçek anlamrv la biitun bağımstdığından yoksuniuğu demektir." Bu koşullarda ulkevı kurtarmaya ka- rar veren Mustafa Kemal, şoyle dıyordu "Baylar, bu durum karş»sında. bır tek ka- rar vanü. O da ulusal egemenliğe davalı bağılsız, koşulsuz (tam) bağunsu bır Turk devletikurmak...İşte. dahaİstanbul'dan çıkmadan once.duşundugumuz ve Sam- sun'da \nadolu topraklarına a>ak basar basmaz uvgulamava başladığımız karar, bu karar olmuştur." ljU K Ataturk un 1 kmır lktısat Kong- resı ndeh Soyleu Izmır tktısat Kongresı Prof Dr A Afet lnan Türk Tarıh Kurumu Yayınlan XVI DızıSavı46a 2 Bash(1989) s S9 ARADABIR ÜMİT SARIASLAN Resım O&etmenı Ormanları Seviyorsak... Ankara'nın yakın yorelerının bır zaman once, bu- tunuyle orman olduğunu, hatta Timur'un Ankara Sa- vaşı sırasında fillennı bu ormanlarda sakladığını bılı- yoruz Oysa bugun, Ankara ve çevresı boş topraklar, kel tepelerle doludur, ormansızdır En yakın orman Kı- zılcahamam'da başlamaktadır Gıtgıde azalan or- manlanmız, Turkıye topraklannın yuzde 24 8'ını kap- lamaktadır lyı nıtelıklı orman alanlarıysa bu toplamın yuzde 2/5'ı oranındadır Oysa, ormancılık bılımıne gore orman varlığımızın yurt topraklarıntn yuzde 30'unu kaplaması gerekıyor Bu oran, Fınlandıya'da yuzde 69, Isveç'te yuzde 53, Avusturya'da yuzde 38, Romanya'da yuzde 37'dır Ormanlanmızın yüzde 60 7'sının çok az ekonomik değer yaratan bozuk orman oluşu, ote yandan bu- gun ıçın sadece yakacak odun elde edılen baltalık or- man oranının yuzde 47 gıbı yuksek bır sayıya ulaş- ması, Turkıye'mızın orman bakımından yoksul bırul- ke olduğunu gostemnektedır Yurt sevgısı kuru sozle olmaz Bu kotu gıdışm onunu almalıyız Değılse, kı- sa bır sure sonra Ankara'ya en yakın ormanın uzak- lığı, Kızılcahamam'auzaklığının ıkı uç katınaçıkacak- tır Istatıstıklere gore Turkıye'de orman ıçı ve orman kenan koy sayısı 15 722 Bu koylerde yaşayan ınsan sayısı 8 mılyon 373 kışı Genel nufusumuzun 22 5'ı Bılınen bır şey, ama yınelemekte yarar var Ormanlık koylerde toprak az ve verımsız Koy emekçılennm bu toprakla, gereklı tanmsal urunlen elde etmesı, bu yol- dan geçımını sağlaması yaşamını surdurmesı ola- naksız Devlet, ormanlık yerlerde koyluyu ucuz fiyatla ke- sım ve çekım ışlerınde çalıştırmaktadır Bu ış karşılı- ğında koylunun aldığı para devede kulaktır 16 bıne yakın bu orman ıçı ve orman yakınındakı koylenmız- de yaşama koşullan, obur koylenmıze oranla daha ağırdır Bır kere toprak yok denecek kadar azdır 1 Bu topraklann bır boluğu de orman yakarak oluşturul- duğu ıçın daha yargı (mahkeme) onunde olan yerter- dır Ekılıp, bıçılemez Bu yuzden orman koylennden kentlere ve yurtdışına akın daha yoğundur Oysa lyı bır çalışma duzenı ve ışletmecılık anlayışıyla Turkıye ormanlan daha venmlı bır bıçımde ışletılebılır Devlet daha çok kâr edebılır, bınlerce ınsan ışsızlıkten kur- tanlabılır Orman koylusu de kentlenn yolunu tutmaz Koyde kalanlar, ormanı kesıp yakmaz Orman, yıllarca polıtıkanın, çırkın polıtıkacının kır- bacı olmuş Orman, seçımlerde orman koylusunun oyunu almak ıçın kullanılmaktadır Hele polıtıkacıdan yuz bulan orman koylusunun elınde keçı, balta ateş uçlüsu lyıce gemı azıya almıştır Öyle kı bır gunde bın- lerce çam balta ıle kesılmekte, tarım alanı açmak ıçın donumlerce orman yakılmaktadır Orman koylerının toprak azlığı, geçım koşullarının guçluğu, onlan -suç da olsa- kaçakçılık yapmaya zorluyor Kadınlarla ge- celerı yapılan orman kaçakçılığının oykusu burada anlatılacak gıbı değıl Bu bır roman konusu Bu du- ruma kokten çozum bulmak yerıne, goz yummak hem memtekete hem koytuye kotuluk aslında 1 Gun- luk çıkar kaygıları, sıyasal kordovuşu yanında kımın umurunda memleket ormanlarının kınldığı, orman koylusunun somurulduğu ••• Orman suçlannın seçım ve af yıllannda çoğaldığı bır gerçektır Orman yangınlan da orman suçlan kap- samında olduğundan, seçım zamanlannda, af soy- lentılennın çıktığı gunlerde bırden artmaktadır Sıya- sal duruma bağlı olarak orman suçlarında bır artış ol- duğu bıle soylenebılır Bugune değın çıkanlmış orman yasalarının yururluğe gırdığı tanhler gozden geçıhr- se, genellıkle, seçım donemlerıne denk duştuğu go- rulecektır llgınçtır, seçım ve af soylentılennın çıktığı zamanlarda, yangın sayısı artarken sanık yakalama oranı azalmaktadır' Gun geçmıyor kı memleketın bır yanında orman yangını çıkmasın 1 Yangın ayları yıne gelıp çattı ve ılk yangınlar acı vermeye başladı Koalısyon hukume- tınden herçevrenın ayn beklentısı, ayrı ıstemı vardır Bır bakıma doğaldır bu Bızışımız tanıklığımız gere- ğı oncelıkler sıralamasında Turkıye ormancılığının, orman koylusunun sorunlanna eğılınmesını, orman yağmasına, orman yangınlarına dur denılmesını bek- leyenlerdenız (*) (*) Bu vazıyı şaır orman emekçısı tsmail Gençtürk un yahnlarda 2 Basısıyapılan Orman ve Orman Kmlen (Pros- pero Yayınlan) adlı htabına aldığı 1963 ıle 1993 tarıhlen arasınaayazümış ormancılığımızın, orman polıtıkalannın ıncelenıp, ırdelendığı otuzu aşlan yazısından ayırdığım tum- celerie kurdum Şu yangınlarm gorulduğu •iirada uvancı olabıleceğını umdum Erkek egemenliğinin ürünü: Entrikacı kadın SIBEL AK.YEL Başkent Onı Başkent Holdıng A Ş Ege Bolgesı Temsılcısı A taerkıl aıle yapısı üzenne temellen- dınlmış toplumsal yaşamımızda erkeğm egemenlığı adeta bır dog- ma olarak algılanır tartışılmaz ve ıtıraf etmek gerekırse kadınlanmı- zın çok büyuk bırkesımınce dahı son derece benımsenır Son yıllarda ülkemızde sosyal yaşamda eşıt ış, eşıt emek ve eşıt haklara talıp olan kadınlanmızın sayısında önemlı bır artış olmasına karşın ülkemız- de kadın, gerek kolektıf bılınç dışı süreçler ve ka- lıtsal faktörler gerekse geleneksel külturün bır ız- duşümu olarak aıle yaşamı ıçensınde çok kuçük yaşlardan ıtıbaren 'erkek üstünluğu'. 'erkek ege- menliği' gıbı kavramlarla donatılmaya başlar Böv- lesı bır peşın güç ve egemenlık onayına karşın ka- dın, doğanın ve toplumun evnmıne koşut (paralel) olarak gıderek daha çağdaşlaşan ülkemız toplum- sal yaşamında kendıne daha guvenh ve az hasar gö- rebıleceğı bır yer edınmeye çalışır, bır şekılde var olabılme savaşına gırer Ancak son derece kuçuk yaşlardan ben şerbetlen- dığı 'ikincı sınıflık" ve aıle yaşamında benımsettın- len 'erkek üstünluğu' (baba ve erkek kardeşe sunu- lan ayncalıklar gıbı) kavramı onu, var oluş savaşı- mını çoğu kez (çok durust olmayan) başka yönelış- lere taşımak durumunda bırakır K.ız çocuklanmız, daha çok kuçük yaşlardan baş- layarak yıllarca ev ışlennın sıkıcılığı, koca ılgısız- lığı, duyarsızlığı ve aıle yaşamıyla ılgılı tüm süreç- len altında ezılen annenın vükunü hafifletebılecek potansıyel bır hızmetçı adayı olarak görülur, bu gö- rüş "Sen, kız çocuğusun, mutlaka ev ışlerini öğreo- meüsin'" şeklınde mazeretlerle akla uvgun hale ge- tınlmeve çalışılır daha buluğ çağına gırer gırmez ev ışlennın büyük ölçüde üstune aktanldığı bır aıle üyesıne dönüşturülür Erkek kardeşıne tanındığı halde bırçok hak ve özgurlükten yoksun bırakılan, bu yuzden duşunsel bır kapasıte ve özgün bır kışılık gelıştıremeyen ve her ne kadar bellı bır alanda öğretım (kolej, yuksek öğrenıme vs) hakkına kavuşturulsa da yabanıl (vah- şı) ve arabesk kapıtalıst düzen altında debelenıp du- ran ve kadını bır meta olarak gören geleneksel kül- türün etkısıyle, özü gelıştırmekten daha çok bıçım- sel değışımı kendını temel erek edınır Işte böylesı bır sağlıksız çıkış noktası, onun gelecektekı kısu-, ye- tersızvemutsuzyaşamınıntemelınıatar Duygusal, düşünsel ve fizıksel bır çakışmadan daha çok ıyı bır 'kısmet' bularak sınıf atlamayı ya da zengın bır ya- şamda edılgen (pasıf) bır taşbebek olmayı düşler Bu onun ıçın hem bunaldığı ev ışlennden ve aıle bas- kısından bır kaçış hem de toplumsal anlamda onay bulacak ve alkışlanacak bır terfi anlamını taşır Bu bağlamda onu erkeğın dünya görüşü duygusal ve düşünsel kapasıtesı ve kışısel özellıklen değıl, salt 'cüzdan ıveütr'ıılgılendırmektedır Erkeğınmes- leğı ıle ılgılı tercıh hıyerarşılen dönem dönem de- ğışır Işte erkek ıçın de kadın ıçın de ıçtensız ve daha sahte bır süreç bu noktada başlar Erkek, bırçok genç kızın şartlandığı ve hayal ettığı, belkı de kendı kışı- sel ve sosyal venlenyle hıçbır tutarlılığı olmayan, tüm sorunlannın tılsımlı bır çözümü olarak tanım- ladığı 'beyaz aüı prens'ı oynarken kadın da bu 'be- yaz atfa prens' ı av layabılmek ıçın tuylennı parlatır. kımı zaman ovkünmelı (taklıtlı) bırbıçımı (Madon- na, Ajda Pekkan, Claudia Schiffer.vs)) esas cıddı so- run bu noktada başlar çunkü temel bazı seçıcılık- lerden yoksun adeta bır mayınlı tarla özellığıne sa- hıp, toplumun çekırdeğı ve göz bebeğı 'aile' kuru- mu böylece bır sahtecılık üzenne kurulmuş olur ve nun taraflar kendılenyle ılgısı olmayan sözde (sah- Festivarde bu hafta: THE VVALLACE COLLECTION 10 Temmuz 1995, Aya Irını Muzesı, 19.00 PADOVA VE VENETO ODA ORKESTRASI 11-12 Temmuz 1995, Aya Irını Muzesı, 19.00 AVUSTURYA-MACARİSTAN HAYDN ORK. ADAM FISCHER şef İDİL BİRET pıyano 13 Temmuz 1995, AKM Buyuk Salon, 19.00 AVUSTURYA-MACARİSTAN HAYDN ORK. & PHILHARMONIA KOROSU ADAM FISCHER şef 15-16 Temmuz 1995, Aya Irini Müzesi, 19 00 Bu ûan Cumburiyet Gazetesi mn kaıkıstyla ucretstz olarak \aytnlanmıştır Bıletler AKM (252 99 38-39) Akmerkez (282 08 30) ve Aya Irını'de (527 18 18) Kurumsal Sponsorlır EMLAK 1ANKAJI IBM MARMARA I S T AN BUL V RENAUIT İSUNIUI 23.ULUSLARARASI KULTUR İSTANBUL UIKFI MUZIK FESTIl/ALI te= pseudo) bır ımajı doldurma çabası ıçensınde evlıhklennı yalan ve dürust olmayan bır temel üze- nne oturturlar Bu bılınen kısır döngüler bır yana benım asıl vu- rgulamak ıstedıgım, kadının evhlığe ılk adım attığı günden ıtıbaren ıçıne ıtıldığı 'ikivüzlü entrikaa ki- şilik' Kültürümuze mal olmuş bırçok özdeyışte da- hı söylemmı bulan bu yaklaşım ne yazıktır kı eşıt- lıkçı bır yaklaşımdan yana dürüst bırçok kadınımız kadar, belkı de onlardan daha da çok sayıda kadını- mızm boylesı bır tuzaga gönullu olarak duşmesı, da- ha da öte talıp olmasını anlamakta güçluk çekıyo- rum Toplumsal yaşamda erkekle omuz omuza ve eşıt koşullarda eşıt emek ve katkıya talıp olmak ye- nne, çok yuksek eğıtımh kadmımızın dahı böylesı bır role talıp olduğunu görmek benı gerçekten çok üzüyor Yasal yollardan aıle yaşamı ıçensınde saygın bır yer edınemeyen böylesı kadınlanmız, kendı yeğle- dıklen, ama kocalannca sankı öyle ıstenıyormuş gı- bı sunduklan bır seçımle ev yaşamı ıçensınde bu- yuk ölçüde evnmden ve aktıf bır ış yaşamının nı- metlennden uzak ve statık kalırken 'kocanın gun- düzevinın hanımefendısı, çocuklannın anası olacak- sın. ama akşara vatağın da fahışesı'gıbı bazı onen- lere kulak venrken 'kocanın ıkı çanağı varsa. bınnı kıracaksın; çûnku biraz palazlanırsa. başka kadını sever' gıbı akıl almaz derecede ıçtensız geleneksel bazı çağnlara kulak vermekteler Ilencı ve aydın kadınlanmızın da salt erkeklen eleştırmek yenne, bu tuzaklara çoğu kez seve seve düşen, bu boyundurugu yeğleyen, kolaycı ve entn- kacı bu kadınlanmızı özeleştuıye ve sağduyuya da- vet etmelerının de yennde olacağı görüşündeyım Gerçekten ezılen. önünde saygıyla eğıldığım, yaşa- mı pahasına onur savaşı veren kadınlanmızın yanı sıra, toplumumuzda çok sayıda entnkacı kadının da varlığını kabul etmenın gereklılığıne ınanıyorum Zavallı veya edılgen gıbı göründüğü halde, İcocası- nı maddı ve manevı anlamda sömüren, yanı ıkı tasından bı- nnı kıran eşıyle aynı evnmı kaydetmedığı ıçın onu bır baş- kasına kaptırdığında bır zalıme donuşen, dedıkoduyu, ıkıyüz- lülüğü, asalaklığı, falve büyü- yü erdemsızlıkten saymayıp, kocalanndan önce eve gırmeyı bır övünç kaynağı edmen, Be- kir \ ıldız gıbı nıce erkeğı bırer 'halkah kole'ye dönüştüren, kı- mı zaman yarattığı bır 'kavna- na', 'geiüı1 , 'görumce' frenkeş- üyn'ıyla, erkeğı aılesıyle ken- dısı arasında bır yeğlemeye zorlayan, kendısınden boşan- mak ıstenıldığınde. onursuzca dırenıp, çocuklannı kocalannı kazanabılmek ıçın bırer duygu sömürü aracı olarak kullanabı- len, türlü entnkadan kaçınma- yan, bu onurla bağdaşmayan savaşımını da kımı zaman 'yu- va kurtarmak' gıbı soylu bır gerekçe üzenne oturtabılen nı- ce entnkacı kadınımızın da özeleştınsını yapabılmenın ka- dını daha ılen ve çağdaş bır çız- gıye taşıyabılme uğraşısına cıddı bır katkı sağlayacağı mancındayun Salt kadınca bütunleşmeler ve körü körüne bır kadın fetı- şızmı yenne, topyekun bır top- lumsal evnmle olası olabılece- ğıne ınandığım kadınlanmızın kurtuluşunun salt egemen er- kek göruşünun eleştınsıyle de- ğıl, cıddı bır özeleştırıyle de gerçekleşebıleceğme ınanma- mızın bu davaya daha çok hız- met edeceğı, Medenı Hukuk'ta boşanmayı erkek açısından zorlaştıncı maddeler ıçın sava- şım v ermek yenne, kadını da- ha özguvenlı, ozgur, aydın, ıle- ncı ve dürüst bır dünya görü- şüyle donanması gerektığıne ıkna etmenın daha yennde ola- cağı ınancındayım Atatürk kadar guçlü bır kışılığı olan, aydın, ılencı ve kadından yana bır erkeğın dahı Latife Hanun tarafından ne denlı mutsuz edı- lebıleceğını de gozardı etme- mek gerek Bu kadınlanmıza buyük ozan Nâznn Hîkmet'ın dızelennı anımsatmakta yarar görüyorum 'Demeye de dflim varmıvor. ama'. 'Kabahatin çoğu senın, camm kardeşun-.' PENCERE Anılar Istifinden Bir Yaprakçık... Çetın Altan dunku yazısında Aziz Nesin'ı anar- ken Maltepe Tutukevı'nden soz açmış Çetın yazıyor "llhan Selçuk'/a Kartal'dakı askeri cezaevınde yattığımız sıralarda bırgece kapı açıldı Azız Nesın 'ı soktular ıçen Bır sarmaş dolaş olma - Ulan Azız nerden çıktın sen? Kendıne ozgu hıç buyumemış gülücüğü ve sesıy- le - Kambersız duğun mu olur! " Çetın'ın usta bır fırça darbesıyle gozler onune ser- dığı ortak anı benı geçmışe goturdu • Yıl 1971 Mevsım ılkbahar 12 Mart ara donemı Kartal (Maltepe) Askeri Cezaevı sıyası tutuklularla dolu Bızım yırmı kışılık koğuşta ne ıstersen var1 Ya- zar mı, çıçeğı burnunda devrımcı genç mı, orta yaş- lı emekçı mı, eskı tufek mı Gençler dışarda gore- meyeceklerı unlulerle ıçerde buluştuklanndan goz- lennı dort açmışlar, anlatılanlan dınlıyorlar, dahaolan- bıtenlenn farkında değıller, Çetın'le ben onumuzu gormeye, geleceğı kestırmeye, sıkıyonetımın başımı- za ne gıbı dertler açacağını hesaplamaya çalışıyo- ruz Askerie devnmcı arasındakı ılışkıler 27 Mayıs'tan kalma bır sıcaklık ıçınde Tutukevınde cıcım aylan • Yattığım ranza, koğuşun çıkış kapısını goruyordu Bır gece sabaha doğru seslerle uyandım, gozlerımı açtım, ama gozlerıme ınanamıyorum cezaevı ko- mutanı Muhlis Yarbay, Azız Nesin'ı ıçen sokarken dıyor kı - llhan Bey'le Çetın Bey burada yatıyoriar Meğer yarbay, geceleyın gozaltına alınan Azız Ne- sın'e koğuş beğendırmek ıstıyormuş Herkes çığ- lık çığlığa uyandı, sarmaş dolaş olduk Ne guzel buluşma1 Koğuşta ortalığı bok goturuyordu, sağda, solda, yerlerde çopler ızmarıtler muşamba ortulu masanın ustunde yarı ıçılmış, ıçınde sıgara sondurulmuş çay bardaklan, yağ lekelerı Azızbaktı - Bu ne pıslık! Turkıye Işçı Partısı Genel Sekreten Doktor Nihat Sargın da bızım koğuştaydı, Azız Nesın, Nıhat'ı ta- nıyor, hapıshanecılıkte deneyımı olduğunu bılıyor, ona dondu - Sen bu ışlen bılırsın, burayı neden duzeltmıyor- sun? Herkes masaya çoktu, gençler bızı çevreledıler, soyleşı gırgıra donuştu • Tutukevı, Maltepe Zııtılı Tugayı'nın konuşlandığı arazının ıçındeydı; koğuşlar yetmedığı ıçın çevrede- kı barakalar da kullanılıyordu Azız'ın koğuşumuzda- kı konukluğu az surdu, Muhlis Yarbay, Nesin'ı aJıp gıt- tı Muhlis Yarbay cın gıbıydı, bunca delıfişek genç, unlu yazar, sıyasal tutuklu ve devnmcı subayın bu- lunduğu bır yen yonetmek kolay değıldı, sap ıle sa- man kımı zaman bırbınne karışıyordu Ertesı gunu sordum - Azız Nesin'ı nereye goturdunüz? Tutukevı komutanı dedı kı - Yukardakı barakalardan bınne goturdüm Yalnız başına yatmak ıstıyor, çalışacakmış, yazı yetıştırecek- mış, kalemını kâğıdını onune koydum, rahat etb. lyı adamdı Muhlis Yarbay, ama bana "Suyunu ar- pasmı onüne koydum, rahat ettı" dıyonmuş gıbı gel- dı • Çetın'ın yazısı bana bınbır anıdan bınnı, belleğın çekmecesınden çekmek fırsatını verdı, bır gun otu- rup geçmış gunlen yazmak zamanı da gelecek, ama ne zaman'' natura SİZE VE DÜNYATA ÎLK DEFA TAKDtM EDİYORUZ... 4000 Yıllık Uykusundan Uyanışının İLKTANIKLARI OLABİLÎRSÎNİZ!.. SAPİ.MAA-AMASVA (ıI./.İSİ 39-30 Temmuz 12-13 Ağustos 2.600.000.-T1. Peşin veya 1.300.000.-TI. Peşin + 950.000 x 2 talsit SAPİMAA-II A'ITl SAS ( » I / İ S İ 15-16 Temmuz 05-06 Ağustos 19-20 Âğustos 2.900.000.-T1. Peşin veya 1.500.000.-T1. Peşin + 950.000 x 2 taksit Gezi Ücreünlıı 100.000.-Tî'sl Şapinırs-a Kazıstna Yardım Olarak MAKBUZ KARŞILIĞINDA BAĞIŞLANACAKITR Gezi Ücretlne Özel Ulaşım, YP. Koaaklazaa Rehber- llk HlzmeÜeri, Ören Yeri Glrişlerl ve KDV Dahlldlr. AY-SEL TURİZM Olgunlar sokak 2/4 Bakanlıklar-ANKARA Tel:(312) 417 21 35 -417 21 36 Fax: 418 34 69 EroTyon önlemekte vtüammızı savunmaktır. T.EJV1A. Turkıye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıklan Koruma Vakfı Tel.: (0212) 281 10 27 268 09 85 SATILIK TELEFON Bostancı bolgesınde MQr.: 411 24 41 gundüz 362 84 33 gece TERRİER Satılık 1 aylık sut beyaz temer yavrulan Mür.: 411 24 41 gündüz 362 84 33 gece
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear