Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 1995 PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
Çıplak krallann
sadık köleleri
M0SK0VA
HAKAN
AKSAY
Kjzmayın dıktatörlere.
Aslında o kadar da
korkunç değıldirler. Hatta
zavallıdırlarkendı
başlanna kaldıklannda.
Asıl korkulması gereken
onlan diktatör
yapanlardır. yağcılardır,
uşaklardır, kraldan çok
kralcılardır.
Burada bır televizyon
kanalındakı
"kuklalar"adiı mizah
prog'ramı hakkında
"devlet büyükleriyle alay
etmekten" ağır ceza
davası açıldı Yer yerinden
oynadı. Demek Çarlık
Rusyası'ndan \e Sovyet
döneminden bu yana
hıçbir şey değişmemiştı;
devlet. kendisıne gülenı
içeri tıkmaya eskisı kadar
istekliydi. Böylebiremri
nasıl verir diye gözler
Kremlin'e çevrildi.
Tam o sırada Rusya
Başsavcılıgı görevine
yüzyıllardır \ekalet eden
Hollyvvood artistı kılıklı
delikanlı, cansiperane bır
şekilde ortaya çıktı.
"Hayır, kimsedcn emir
almadım; devlet
büvüklerimizi küçük
düşürenJerden hesap
sorma flkrine tek başıma
ulaşüm; çünkii onlann
namusu bizim
namusumuzdur" gibi
laflar etti. Güzel ve
coşkulu konuşmalar yaptı.
Benden ve pek çok
kışıden "bravow
aldı.
(Aşağılık tavırlar da şık
bır tarzda savunulabılir.
Böyle durumlarda tavır
sahiplerinden kutlamayı
esirgememek gerekır.)
Asıl tehlıkenin kraldan
çok kralcılardan geldıği
düşüncesini bir kez daha
anımsadım.
Başka şeyler de geldi
aklıma. Orneğin ilkokulda
"öğrenmenim, sizi taklit
edivorlar" diyerek
arkadaşlannı ele veren
sümüklü çocuklar. Bindiği
taksinin şoforüne yağ
çekmek içın onun yerine
sagdan soldan geçen
arabalara kızıyormuş gibi
yapan müşteriler. Askerle
ve polisle konuşurken
kendisi gıbı savunmasız
insanlan "Bunlar sizin
değerinizi bilmez
efendim!"gibi vıcık vıcık
laflarla feda eden kişiler.
Kendilerine dayak atan
kocalannı başkalan
önünde koruyan "namus
timsali" kadınlar
Devlet yönetıcılerinı. parti
liderlerini her ne pahasına
olursa olsun korumayı
görev bilmiş yardakçılar.
particiler, danışmanlar,
hukukçular, gazetecıler.
Avrupalı kadın
parlamenterlere hakaret
eden erkek bakanın tekzip
etmediği sözcükle ılgilı
olarak "Yok canım, ben
onu tanınm. kesinlikle
söylememiştir" türünden
iğrenç savunmalar
yapanlar Hatta "Dediyse
bile başka bir şey
kastetmiştir" dıyen
aptallar.
Dün vebugün
Washington'a,
Moskova'ya. Pekin'eve
başka kentlere toz
kondurmama yemini
etmiş, bu uğurda işkalleri
ve ışkenceleri bile
savunan çifte standart
kölelen.
Bağlı olduğu ideolojik,
polıtık. dinı görüşler
uğruna dünyayı yakmaya
hazır olan potansiyel
canavarlar.
Tuttuğu sportakıminı bir
yeryüzü tannsı haline
getiren zavallı fanatik
taraftarlar.
Adalet duygusunun öniine
akrabalıklan.
arkadaşlıklan ve aşkJan
koyan herkes...
Bu dünyadakj zulüm,
kraldan çok kralcılann
esendir. Çünkü aslında
ortaklıkta çınlçıplak
dolaşan krallan,
kralcılann baskısı ve
korkusuyla olağan karşılar
ınsanlar. Ve bir gün birisi
çıkıp da "kral çıplak!"
dıye haykırdığı zaman asıl
kaybedecek olan onlardır.
Göstennelik konferanslarGorazde'de 196 Ingiliz banşgücü askeri
olmasaydı acaba Ingıltere büyük bır
tantana ile "Arük bu işe bir son
vereüm" der mıydı? Asla. Şımdiye
kadar banşgücünden 50 Fransız asken
öldü İngilizlenn kılı kıpırdamadı.
Umurlannda olmadı. Olmaz. Çünkü
tngilız dilinın en pratik deyimlerinden
bindir: "Senin sonınun, benim değfl."
Bencıllığın temel ılkesidir bu. "Bana
ne? Derdim mi?"
Ne zaman bir Balkan rezılliğı çıksa.
tngılizlerde bırbanş konferansı merakı
başlar. Bu, onlarda genetik bır tutku.
Konferans işe yarar mı. yaramaz mı.
acaba daha yararlı başka bir seçenek
var mı dıye düşünmezler. llk akıllanna
gelen. konferans toplamak. Bu tabıı.
"başkalarmın" sorunlan için böyle.
Kendı sorunlan oldu mu ele silahı alıp
hop diye gidip işlerini hallederler.
Kıtabına uydurarak. Eh bu kadan da
düvel-ı muazzama mırascısı olmanın
ayncalığı. Balkan rezılliği için
Londra'da geçen gün toplanan
konferans, tarihteki üçüncüsüydü.
Evvel zaman içınde orası burası
kırpılıp duran, boyası badanası
dökülmüş, şurası burası çöküp duran.
yıkıldı yıkılacak bir devlet varmış. Ona
Hasta Adam derlermiş. Kansermış ama
bir türlü de ölmezmiş. Hem zaten
ölmesinmış. Çünkü çok yüklü bir miras
bırakacakmış. Mirascılan arasında
olmadık kavgalar çıkacakmış.
Gel zaman gıt zaman. bu hasta adamın
komşulan serpilip dayılanma yaşına
gelince ış olacağına varmış. Ve hasta
adamın kanserinı daha azdırmak için
ona saldırmaya karar veımişler. Düvel-i
muazzama, kenara çekilıp izlemış
çıkan savaşı. Balkan koalisyonu gelip
taa Lüleburgaz'a dayanmış. Ha gayret.
Istanbul'a varacaklar. Düvel-ı
muazzama bakmış ki iş ciddi. Hasta
gitti mi gıder Mıras kavgası çıkar.
Aman demiş, Londra"da bır konferans
toplayalım. Bu ışi banşçt yollardan
LONDRA
EDİP EMÎL
ÖYMEN
çözelim. O güne kadar sanki banş
varmış gibi.
16 Aralık 1912'de toplanmış konferans.
Havanda su dövülmüş. Çünkü olan
olmuş biten bitmiş. O kadar bitmiş ki,
Osmanlı hükümeti, Türk heyetine
yolladığı mesajda, özetle şöyle demiş-
"Edirne'den vazgecemeyiz. Boğazlar
sorunuyla ilgili iilkeler İngiltere ve
Avusturya da umanz böyle düşünür.
Edirne, Boğazlara karşı karadan
yapıtacak saldınlara karşı bir
duvardır." Yanı Balkanlan kaybettik
ban Edirne elimizde kalsın
yalvarmalan. Hem üstelik Boğazlan
korumaya da yarar. Avrupa'ya yararlı
oluruz.
Londra Konferansı hiç bir şeye
yaramamış. Zaten yaramazmış Dostlar
alışvenşte görsün diye yapılmışmış.
Balkan koalisyonu cart diye Çatalca'ya
varmış. Edirne bile elden gitmiş.
Selimıye Camii'nin içıne girip aval aval
kubbeye bakan Bulgar askerlerinin,
açlıktan ağaç kabuklannı kemiren Türk
subaylannın gravürleri tarih
kitaplanndadır. İlgilenen, bugüne
şükretmek istiyorsa açıp batar. Hasta
Adam son bır gayretle atılıp Edime'yi
kurtarabilmiş. Zaten Meriç'den öteye
de adım atacak hali kalmamış. Londra
Konferansı, Balkanlann elden
gitmesindeki mühürlerden biri olmuş
böylece.
İkinci Londra Konferansı da yine
benzer bir keşmekeş için 1992'de tam
bu hafta toplandı. Bosna'nın kader
konferansı olacaktı. Sözümona derhal
ateşkes sağlanacak, etnık temizlik
durdurulacak. tutsak kamplan
boşaltılacak, Bosna'nın sınırlanna
saygı göstenlecektı. Konferans,
Londralı otelcilere lokantacılara çok
yararlı oldu!
Ve geldik şımdı 196 Ingıliz askerine.
Kaç yüzbınlerce kişinin mülteci
olması. kaç onbinlercesinin
boğazlanması, yüzyıllara dayalı bir
nüfus ve kültür yapısının sılinip
gitmesı, üstü örtülemeyecek bir
diploması beceriksizligi, pasiflik, "Bu
onlann sorunuculuk". "Bırakın kendi
aralannda vuruşsunlar, nasıl oba
bıkarlarcüık_." Ama 196 Ingıliz
askenne bir şey olmasın diye Üçüncü
Londra Konferansı toplandı. Şimdi
Gorazde'ye doğru Acil Müdahale
Gücü'nün Hollanda bırlikleri ilerliyor.
Sırplar bir hamle yapsın diye Amerikan
uçaklan beklıyor. Eh ne de olsa 196
lngıliz askeri, elbette 50 Fransız
askerinden de. kaç yüzbınlerce
Boşnaktan da değerli.
O/»n tabakasının ddinmesinden sonnı dünjamuı giderekdaha fazla tehdit eden aşın sıcaklardan
i s p a n j 0 | halkı da muzdarip. Cölgede 40 derecenini üstüne çıkan sıcaklar nedeniyle İspanyollar
gördükleri tüm su birikntilerinde serinlemeye çalışıyorlar. 44 dereceyle ülkenini en sıcak bölgelerinden biri olan Sevilla'da da bu üç adam aşın
sıcaktan bunalarak parktaki küçük havuza girmişler. Yetkililer sıcaklar nedeniy le çoğunluğu yaşlı olan 11 kişinin öldüğünü belirtnorlar.
¥ „ l 1 ••
Tenlerdeki yangın kalplere sıçradı
KOPENHAC
FERRUH
YILMAZ
Geçen >ıl yıne tam bugünlerde
caz festıvalını anlatırken "Dani-
marka'da yangın var. Tenlerdeki
yangın kalplere açradı" dıye yaz-
mışım. Geyıkmuhabbetlen ûzenne
geyık muhabbetı yapmışım. "Akıl
baştan gitti ipin ucu kaçtı"üevıp
ipın ucunu kaçırmışım.
Ipın ucu kaçmış, akıl baştan gıt-
mış bir kere. Öyleyse aynı mınval-
de devam edelım.
Yaz sıcaklarının erkek milletinın
hıs vedürtülen uzenndekı etkilenn-
den (göz süzüşlere. çıceklı elbıse-
lenn saklayamadığı dantellı ıç ça-
maşırlara ve endamlara bakılacak
olursa kadınlar uzenndekı etkısı de
aynı) anlık heyecan ıhtimallennı.
rölantıde geçen hayatın hoş hafiflı-
gmden. pazar yazısı yazmak mec-
burıyetının dayanılmaz ağırlıgın-
dan bahsedelım.
Kürt meselesını. insan haklan ıh-
lallennı, 8. maddeyı, şenatdüşkün-
lerını. TansuÇUler'ı, Avrupa'yı ka-
sıp kavuran ırkçılığı, Danımar-
ka'nın Iran'a peynır ıhracatı mese-
lelennı yok sayalım.
En azından benım bu yazıyı yaz-
dıgım, sızın de okudugunuz süre
içınde böyle yapalım. Emnıyet su-
babını açalım. ıç basıncımızı azal-
talım Varolmanın kışıye daır yan-
lanndan konuşalım. Zaten yaz ay-
lannda Bodrum, Marmans. Kaş gı-
bı gercekdışı mekanlara kaçarak.
hayal kahvelennde hülyalar kura-
rak, gazetelerın pazaryazılan ve ta-
til köşelennı okuyarak öyle yapmı-
yor muyuz?
Ama varolmanın kışiye dair yan-
lanndan bahsederken bazı gazetele-
nn kendı sübjektıf ahlaki ve estetık
kriterlennı varolmanın tek ve mut-
lak bıçımı gıbı sunmakta beıs gör-
meyen. ehemnıyetı kendinden men-
kul köşe yazarlan gibi yapmayalım.
Şimdı sız benım Caz Festıvalı
muhabettı yaptığım. festıvalin kışi-
ye daır yanlanndan söz ettıgım bu
yazıyı okurken. ben belki sızın ya-
nınızdaki masada gazetclenn
"Kendinizi tanıyor musunuz" ya da
"Nasıl bir partner anyorsunuz" gı-
bısınden testlennı çözmeye. hülya-
lar kurmaya ve emnıyet subabını
açık tutmaya devam ediyor olaca-
gım. Gelelım bu yılkı Kopenhag
Caz Festıvalı'ne. (Jazz yazmayaca-
ğım, yojcsa Copenhagen Jazz Festi-
val yazmam gerekır).
Kopenhag Caz Festıvah'nin en
büyük özelligı, cazm meşhur ısım-
lerinı bır araya getırmesınden çok.
büyük bır bölümü ücretsız 500'e
yakın konserle cazı. kentın en ücra
köşelenne kadar ulaştırması, mey-
danlara ve parklara kurulan seyyar
sahne ve bira standlanyla sokakla-
ra yayması. tşte ikıde bır, caz, gü-
neş ve bıra kombınasyonundan, be-
densel dürtülenn bakışmalara yan-
sımasından, iç ürpermelennden,
ten yangınlannın kalp yangınlanna
dönüşmesınden dem vurmamın ne-
denı bu.
Festıval boyunca bu yıl da gök
tannlan güneş ışınlannı eksik et-
medı, gerçi termometrenın ıbresı
geçen yılkı gibi 30"lara ulaşmadı.
ama sokaklar, parklar ve meydan-
lar bu yıl da güneş sevdalılanyla
doldu taştı. Tenlerdeki yangın, bu
yıl da kalplere sıçradı. Hem sonra,
kalp yangınlarının ten yanıklanyla
doğrudan ılıntısı olmadığı da orta-
ya çıktı. Ten yansa da yanmasa da.
yenı heyecanlara yol açacak karşı-
laşma ıhtımallennın kaip çarpıntı-
lannı arttırdığı, cınsı latıfelenn dan-
telli ıç çamaşırlannın bile gızleye-
medığı ıç hatlargörüntülennın çar-
pıntılan yangına dönüştürdügü an-
laşıldı.
Her yaz gıbı caz festivalının ha-
yatın akışını rölantiye almak, mese-
lelenn cıddıyetını bır süre unutmak
ıçm bır bahane olduğu bellı oldu.
Hayat hala rölantıde. emnıyet su-
babı hala açık. Ve ben Kürt mese-
lesını, 8.maddeyı. şerıat düşkünle-
rıni, ırkçılan ve Danımarka'nın
peynır sorunlannı yaz sonuna kadar
askıya almış bulunuyorum
Isveç Aziz Nesin
ile vedalaşamadı
STOCKHOLM
GÜRHAN
LÇKAN
Geçen yılın hazıran ayının
hemen başıydı. Bir
yayınevi sahibi benı
arayarak Aziz Nesin''in
öykülerinden olan bır
kitabı çevirmemi istedi.
Kıtap geçen güzdeki
Göteborg KJtap-Fuan'na
yetışecektı. Hıçbir yazann
böylesine alelacele
çevirisinin
yapılamayacağını ve hele
Aziz Nesın'ın asla söz
konusu olamayacağını
söyledim. Kendisıne bu
yıl için yatınm yapmasını
önerdim, başka adlan
verdim. O zaman benden
ustamızı aramamı ve
hangı kıtabını uygun
gördüğünü sormamı rica
etti. Aziz Nesin
"Surname" dedi telefonda
hıç düşünmeden,
"Almancası rezil olmuş,
bari tsveçcesi bir şeye
benzesin. 1'ek koşulum,
doğrudan doğnıya
Türkçe'den çevrflmesL'"
Aziz Nesin Göteborg'a
gelince bir başka
yayınevinin
girişimcileriyle
tanıştınldı. Farklı bır
yöntemle yayıncılık yapan
Leander-Malmsten çifti,
daha sonra Aziz Nesın'le
Stockholm'de görüştü ve
anlaştı. Aynı zamanda.
benı arayan Lüıdelövv
Yayınevi de kendısiyle
görüşme olanagı buldu.
Şu anda UUa Lundström.
Leander-Malmsten içın
yazanmızın öykülenni
hazırlamakta: Claire
Kausteil ise Lindekm için
Aziz Nesin'in masallannı
çevirmekte
Aziz Nesin buraya
Hiroşima Fonu'nun "Banş
Ödülünü"almak için
gelmıştı.
Odülü, Tunuslu bılım
adamı ve yazar
Muhammed Talbi'yle
bölüşüyordu. Talbi
"İnanan bir Müslümandı"
ve köktendıncilıği, kutsal
kitapta en ufak bır yeri
olmadığı ve dinın politik
emeller içın kullanılması
üzenne kurulduğundan
ötürü kınıyordu. Fonun
yönetım lcurulu üyesi
Gertlund Gidlund bcni
aramış, ustamızı
havalımanında
karşılamamı rica etmişti.
Bu konuda gazeteci
arkadaşım Abdullah
Giirgün zaten Aziz Bey'Ie
anlaşmıştı \e
karşılayacaktı
Gürgün, Göteborg Kitap
Fuan'nda Aziz Nesin'in
Teslime Nesrin'le
karşı laşmasını belgelemiş,
ikisinin Stockholm'de
bırlıkte yemek yemelerini
de filme almıştı.
Geçen kasımda Aziz
Nesın'ı birlıkte karşıladık.
Içi neredeyse yalnızca
kitap dolu ve çok ülke
gördüğü bellı olan bir
bavulla karşımıza
çıktığında öfkelıydı.
İçerde üstü başı aranmıştı,
anlamadıgı dilde bir form
doldurması istenmiştı.
Formu doldurmak için bir
vatandaş aramak zorunda
kalmıştı. Elindeki
tngilizce davet mektubunu
göstermesi yeterlı
olmamıştı. "Gözüm iyi
görmüyor, ama beni
arayan kadın polis pek
güzeldi" demıştı bıze.
Oteline giderken
programını anlattık. Önce
Göteborg'da söz verdiğı
Leander-Malmsten "le
görüşeceğıni, sonra da
ötekınle duruma göre
görüşebileceğını söyledi.
Ertesi günkü görkemli
ödül törenınde, bir akşam
önceki yorgun ve öfkeli
Aziz Nesin'den ız yoktu.
Türkiye'nin Balkan atağı
• Bulgaristan ve
Arnavutluk'tan
sonra önceki gün
de Makedonya ile
"Askeri Güvenlik
ve Güven
Arttırıcı Önlemler
Belgesi"
imzalandı.
LALE
SARIİBRAHİMOĞLU
ANKARA-Türkiye,
Bulgaristan ve
Arnavutluk'tan sonra
önceki gün de Makedonya
ile "Askeri Güvenlik ve
Güven Artüncı Önlemler
Belgesi"ni imzaladı
Türkıye, Amavutluk ile
önceki hafta Sarucabay
amfibı gemısıyle sancak
gösterdigi Adnyatik'te ilk
kez ortak deniz tatbikatı
düzenledi. Ankara'nın,
Balkanlar'da attığı adımlar,
Arnavutluk ve Makedonya
ile geçınemeyen
Yunanıstan'a karşı bu
ülkelerle dayanışma içınde
olunduğuna ilişkin önemli
bir mesaj olarak da
değerlendirildi.
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İsmail Hakkı
Karaday ı ile Makedonya
Genelkurmay Başkanı
General Dragolub Bocınov,
önceki gün ikı ülke
Belgeler saldırgana caydırıcılık mesajı veriyor
Banşın tesis edilmesi hedefleniyor
AJVKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye: Bulganstan, Arnavutluk ve
Makedonya ile imzaladıgı güven arttırıcı
önlemler belgeleriyle hem Balkanlar ve
Avrupa'da banşı tesis etmeyi hedefliyor
hem de olası saldırgana karşı caydıncılık
mesajı vermeyi amaçlıyor.
Türkiye'nin: Sofya, Tiran ve Üsküp ile
imzaladıgı belgeler ve ittifak
anlaşmalanna taraf olup olmama
hakkmin saklı rutulduğunun
anımsatıldıgı belgeler ana hatlanyla
şöyle:
- Karşılıklı askeri faaliyetlere gözlemci
göndenlmesi.
- Askeri personel mübadelesı.
- Ilgilı askeri kurumlar arasında general.
amiral ve diğer düzeydeki subaylar
arasında zıyaretler. harp gemilerinin
liman ziyaretlen, sportif faaliyetler,
ortak sosyal ve kültürel faaliyetler ve
ortak tatbikatlar düzenlenmesi.
Taraflar. yukanda sözü geçen önlemler
ilgili mesajlann alınıp gönderilebilmesi
için Genelkurmay Başkanlıklannın
önceden tespit edilen temas numaralannı
kullanabiIecekJer.
Taraflar arasında belgelerin uygulanıp
uygulanmadığına ilişkin göriiş
alışvenşınde de bulunulabilecek.
arasında karşılıklı olarak
uygulanacak "güven ve
güvenlik arttıncı
önlemleri" ıçeren "Üsküp
Belgesi''ni ımzaladılar.
Makedonya ile imzalanan
anlaşma metninın,
Türkiye'nin Bulgaristan ve
Amavutluk ile imzaladıgı
"Sofva". "Edirne",
"Tirana" ve "Ankara"
adlannı taşıyan belgelerin
benzeri olduğu bildırildi.
Türkiye'nin, SSCB
dagılmadan önceki
dönemde "Soğuk Savaş
dönemindeki düşmanlan"
olan Avrupa'yla
bütünleşme yolundakı bu
ülkelerle imzaladıgı ikili
belgeler, Balkanlar'ın yanı
sıra Avrupa'da Güvenlik ve
Işbırliği Teşkılatı (AGİT)
bölgesınde teşvik
edilmekte olan bölgesel
işbırliğı düzenlemeleri
kapsamında.
Makedonya ile mesaj
Türkiye'nin. "antik Helen
topraklannı simgelediği"
savıyla Yunanıstan'ın
tanımadığı ve AGtT'e
üyelığini engellediğı
Makedonya ile böyle bır
belge ımzalaması da
Atina'ya karşı verilen
önemJi bır dayanışma
mesajı olarak da
degerlendirildi.
Arnavutluk ile de benzer
bır asken belgeyı kabul
eden Türkıye,
topraklanndaki Arnavut
azınlık nedenıyle Tıran ile
sürtüşme içinde bulunan
Makedonya arasında olası
bir çatışma durumunu
engelleme çabası içınde.
Arnavutlar'ın da
Yugoslavya'nın dağılması
öncesinde özerk bölge iken
eyalet ilan edilen
Kosova'dakı Arnavutlar
nedeniyle Sırbistan ve yıne
azınlık sorunlan nedenıyle
Yunanistan ile sorunlan
bulunuyor.
Türkiye şubat ayinda
Arnavutluk ile imzaladıgı
güven arttıncı önlemler
belgesi çerçevesinde
düzenlenen tatbikatlara,
karşılıklı olarak gözlemci
göndenlmesi karanndan
daha ılen geçerek geçen ay
Tiran ile ortak deniz
tatbikatı düzenledi.
Böylece ilk kez bir NATO
ülkesı ile komünıst rejım
dönemindeki dünyaya
kapalı politikasına son
veren Amavutluk arasında
Adnyatik'te ıkili deniz
tatbikatı düzenlenmiş oldu.
Gölcük Tersanesı'nde inşa
edilen Sarucabay amfibi
gemisi de, Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'ın
önceki haftakı Arnav-utluk
ziyareti sırasında bu
ülkenin Adriyatik'teki
Durres Limanf na deınir
attı ve Türk varlığını
simgeleyen "sancak"
gösterdi. Sarucabay
gemısıne bınen Demirel,
gazetecilere "Bir süre önce
Çin Seddin'deydim, şimdi
de Adriyatikteyim"' diyerek
"Adriyatik'ten Çin Seddine
Türk dünyası" görüşünün
gerçekJeşmekte olduğunu
imaettı.
Ilkimza
Bulgaristanla
Bulgaristan, Türkiye'nın
güven arttıncı önlemler
belgesini imzaladıgı ilk
eski komünist ülke oldu.
1992 yılında imzalanan
belge çerçevesinde. ıki
komşu ülke. 15
kilometrelik sınır
bölgesinden birliklerini
çekmışlerdi.
Türkıye aynı ittifak içinde
bulunduğu Yunanistan ile
önemli sorunlar yasarken
bır diğer eskı Soguk Savaş
dönemi düşmanı Rusya ile
de bir güvenlik anlaşması
imzaladı.
Filistin Özerk Y önetimi'ni korumak amacıyla her gün 125 güvenlik görevlisi özel eğitimden geçiriliyor.
Batı Şeria için sıkıpazarlık
Dış Haberler Servisi - Israil ile
Filistinli temsilcıler arasında Fılıstın
özerk yönetiminin genışletilmesi
konusunda sıkı pazarlık süriiyor.
Filistinli temsılciler henüz bir
anlaşmaya vanlmadıgınt
bıldiriyorlar. İsrail'de birotelde
yürütülen görüşmelenn ana
maddesini Filistin özerk yönetimi
altındakı opraklarda genel
seçimlenn yapılması sorunu ile Batı
Şeria'dakı fsraıl askerlennin geri
çekilmesı ve bölgedeki yönetiminin
sivil örgütlere devredimesı konusu
oluşturuyor.
Öte yandan, Batı Şeria'da yaşayan
Yahudi yerleşimciler ise burada
bulunan lsrail askerlerinm geri
çekilmesı durumunda Araplar
karşısında korunmasız kalmaktan
korkuyorlar. Fılistınliler ile
imzalanan banşı hazmedemeyen
Yahudi yerleşimciler önceki gün bir
gösten düzenleyerek Israli
hükümetini protesto ettiler. Gösteri
sırasında tekerlek yakıldı, yollarda
barikat kuruldu.