Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahıbr Cumhunyet Malbaacılık \e Gazctecılılt Turk \ndnim Şırketı adtna
Nadir Nldi # Gend Ya>ın Muduru Hısın Cnral. Muessnc Mudüru:
Emint l'tafclifU. Yazı Işkrı Mudüru Oki> Coansın. # Haber Mctktn
Muduru Yalfn B«w. Sa>fa Duzenı Yone'menı Ali Aor 0 Temsılaler
ANKARA AhmtlTm. 12MİR. Hıkmel Çetinkayı. ADASA Çeliı
lt Polıîıka. Crt»l B«laatx. Dıs Hal*rlct U,u. Bakv Ekooomı Ctagu Tvtu. Ij-Sendıka Şaiuu ton kuilut Cıtal
Is'anbul Haberlen Keaal K»ç«4. EJstım Geflcn Şartaa. Vun H*ber!en Nccdct Dogu, Spor DarmmajiL AMalk
Duı \az lar Kcrav Çalışklıı. Araşlırma ŞlMa Alpvj. Duzeiıme \MttDj* \uıeı 0 Koordınıtor AkaMI Korafaaa 0
Hlcr Lrol biKI 0 Munasrt* Batau V w % Bmçc Plattlama « ^ OunubeşeotİB 0 ReklajB AJK TO<M # Ek Y«>ıniaı
Hal» \k.<d 9 leue H K ' C«r 0 Iskim* Oad<r Çdik # BÜJJ IJIOT >ul Ual 0 Pmontl Snfi •«uacsotla
Mali
üvın Au-u/u Başkan NıdlrNıdi
OfcM* AkhBl. taipa fe}*r. Hlfli
CnuL HiknM Çttiakro, Ofcı>
t|ar MıMC». teu
aM1 T M
Basan *e Vaw»ı Cumtıuıtyet MaıbMCıiık ve Gazdeolık TA-Ş. Türkocajı C*d 39'41 C*|a]oilu
343*4 ly PK 246 - Istanbul Tel 512 05 05 (20 hat), Tdo 22246 Fajı (I) Î26 60 72 Q
«unjtor Alkanc Zıja Cokaip BS tnkılap S. No 19'4. Td I3Î II 41-47 Teta 42344, FSJL (4) 133
05 65 % \ıxmr H Zıy» Bl> 1352 i 2^3. Td 13 12 30 Ttla 52359. Ftx. (511 19 53 «0
İMuıo Cad 119 S No 1 Kıt 1. T« 19 37 52 (4 lm). Tele»: 62155. Fax (71) 1» 25 7«
TAKVİM: 11 NİSAN 1991 Imsak: 4.54 Güneş: 6.25 Öğle: 13.10 tkindi: 16.50 Akşam: 19.45 Yatsı: 21.09
SSCB hazineyi verecek mi?
Troya için
Dışişleri
devredeDışişleri Bakanlığı Kültür Dairesi, arkeolog
Schliemann tarafından 1872 yılında
Çanakkale'de bulunup önce Almanya'ya
kaçırılan, 2. Dünya Savaşı sırasmda
Berlin'den Sovyetler'e götürülen Troya
hazinesinin Türkiye'ye iadesi için bilgi
derlemesine başladı.
ÖZGEN ACAR
ANKARA — Dışişleri Ba-
kanlığı Kultür Dairesi Genel
haline getirilmesi koşulu da
eklidir.
Schliemann anılannda, bu
paranın çok "fahiş" olduğu
Müdüru Büyükelçi tsmel Bir- için İstanbul'a "Bab-ı Âli"ye
sel, "Troya Hazinesi" için ha- gıdip zamanın "Maarif Nazırı
rekete geçildiğini soyledi.
Buyukelçi Birsel, Moskova'-
daki Türk buyükelçiliğinden
konu hakkında bilgi istendiği-
ni, yurtdışında konuya ilişkin
olarak yapılan yayınların der-
lenmekte olduğunu ve bu ara-
da gelişmeler hakkında
"UNESCO'ya bilgi verileceği-
ni bildirdi.
Genel Müdür, Kultur Ba-
kanlığı'nın "Troya Hazinesi"
hakkında dış temsilciliklerimiz-
ce bilgi toplanmasına ilişkin 4
nisan tarihli yazısının salı gü-
nü ellerine ulaşmasından he-
men sonra çalışmalara başlan-
dığını da sözlerine ekledi.
"Troya Hazinesi"nirı Mos-
Saffet Paşa ile konuştuğunu
anlatır. Kendisine, yerel yetki-
lilerin devreye girmesiyle bu
arazinin devlet tarafından 30 li-
raya kamulaştınlabileceği
soylenir.
Schliemann kazılanna başlar
ve aralıkta yeniden istanbul'a
giderek iki arazi sahibini, bu-
rayı kendisine 40 liraya satma-
sına razı ettiğini bildirir. Ancak
bu araziyi 24 liraya kamulaştır-
dığını, burasının artık devlete
ait olduğunu Maarif Nazırı
Saffet Paşa, Schliemann'a söy-
ler; "buldugu her şeyi vermesi
koşuluy.a kazısını sürdürebile-
ceginl" bildirir.
Schliemann "bu iğrenç ve
kova'da Kremlin Sarayı'nda aşagılık da\ranışını açık bir
olduğunu bildiren haberlerin dille" Saffet Paşa'ya bildirdi-
yankıları surerken arkeoloji ğini ve "kazı falan yapmayaca-
profesorü Nimet Özgiiç, "Ge- ğ'nı söyledigini" yazar. Araya
çen yıl Berlin'de konuştugum Amerikan konsolosunun gir-
Alman bilim adamları bana mesi uzerine Schliemann "bu-
(Bergama Sunağı gibı Troya luntulann yan yarıya paylaşıl-
Hazinesi'nin de Sovyetler Bir- masına ve kendi payının da
liği'ne götüruldüğune inandık- Turkiye'den çıkanlmasına ra-
larını) soylediler" dedi. zı olduğunu" anlatır.
Prof. Nimet özgüc, "Eğer j j k t a r i h i eser
hazinenin gerçekten Moskova'-
da olduğu kesinleşirse bunun
gideceği yer yüıde yüx tslanbul
Arkeoloji Müzesi'dir. Sovjet-
Alman arkeolog, anılannda
. j anlatımdan hemen sonraki
ler'in bu umudumuzu gerçek- cumlesinde "Ancak 1872'de
leştirmesini dileriz. Böylece, Turk hükümetinin çıkardıgı bir
Anadolu arkeolojisi ve bilim kararnanıe ile (bundan böyle)
adına hepimizi
olurlar."
sevindirmiş
Schliemann ve Saffet
Paşa
Alman arkeolog Heinrich
Schliemann "Tro>a Hazinesi"-
ni zamanın Milli Eğitim Baka-
nı Saffet Paşa'ya inat olsun di-
ye kaçırdığını anılannda açık-
lamaktadır. Turkiye'nin bu ha-
zineyi istemesine haklı bir ge-
rekçe içerdiği için bu anılardan
kendi payına düşen buluntula-
rın da ihraç yetkisinin elinden
alındığını ve bunları sadece
Tiirkiye içiade satabileceğini"
öğrenmesinden dolayı kızgınlı-
ğını dile getirir.
Schliemann daha önce iddia
ettiği gibi kazısını durdurmaz
ve bu kararnameden bir yıl
sonra bu hazineyi bulur. Ancak
Schliemann, "Türk hükümeti
böylece vazılı sözleşmemizi ih-
lal ederek tüm haklarımı ben-
bazı bolumlere yer veriyoruz. den aldı" dedikten sonra kara-
Aklı ve yüreği "Troya" ile
r
>m Ş" sözlerle dile getirir:
" O andan itibaren artık ken-
dimi, sözleşmeyi benim işledi-
dolu Heinrich Schliemann Ni-
san 187O'te Çanakkale'ye ge-
lip, uzerinde koyun ağılı olan ğ™ bir hatadan dolayı bozmuş
"Hisariık" tepesinde kazıya bir kişi olarak görmedim. Bul-
başlar. Ancak arazinin sahibi dugum her değerii şeyi kendi-
me sakladım. Böylece bunları
bilim adına korudum. Bıitün
olan iki Turk, kendisinden tar-
lasına vereceği zarar karşılığın-
da 120 lira (120 Osmanlı altı-
nı) ister. Buna, arazinin eski
uygar dünyanın benim bu dav-
(Arkası J9. sayfada)
ULUSLARARASI BUDAPEŞTE TURNUVASI
Satranç ustası
Atahk, 4. oldııHaber Merkezi — Milli sat-
rançcılarımızdan uluslararası
usta Suat Alalık. Uluslararası
Budapeşte Turnuvası'nda 4.
olarak 'buyırkusta' unvanına
bir adım daha yaklaştı. Atalık,
3 buyukustanın da kauldığı tur-
nuvada, Macarların ünlü ismi
P. Lukacs'ı da yenmeyi başar-
dı.
22 mart-3 nisan arasında ya-
pılan ve 14 ustanın katıldığı tur-
nuvada 7.5 puan alan Atalık, 3
galibiyet, 9 beraberlik ve 1 ye-
nilgi ile uluslararası ELO pua-
nını 2450'ye çıkardı. Budapeş-
te turnuvasını Alman Schlosser
9.5 puanla kazanırken Sovyet
Kishnev 8.5 puanla ikinci, Ma-
car Horvalh 8 puania 3. oldu.
Atalık ilk üçe giren rakipleriy-
le de berabere kaldı. Atahk'ın
Lukacs'ı yendiği oyun şöyle:
Beyaz: Lukacs - Siyah: Ata-
lık.
1 d4 Af6 2x4 e6 3. Af3 b6
4*3 Fb7 5.Fd3 Fe7 6.Ac3 d5
7.0-0 0-0 8.b3 c5 9.Fb2 c\d4
10*xd4 Ac6 il.Kel Kc8 12.Kcl
Ab4 13.Ff 1 Ae4 14.a3 Axc3
15.Kxc3 Ac6 16x\d5 Vxd5
17.Fc4 Vd6 18.d5 Aa5 19.Kd3
Axc4 2O.bxc4 Kfd8 21.Ad2
exd5 22xxd5 F.xd5 23.AM Ff8
24.Ae3 Kc5 25.Vd2 Vh6 26.Kdl
Fd6 27.g3 Fe4 28.Ag4 V h3
29.f3 Fxd3 3O.Vxd3 Kd5
terk eder (0-1).
Latife Hanım üst katta tepinince, aşağıda arkadaşları ile içen M. Kemal 'fenalaşır'
Ata'nın evlilikkriziGÜNSELt ÖNAL
ANKARA — tzmir'in tanın-
rruş ailelerinden Uşakizade Mu-
ammer Bey'in kızı Latife Ha-
nım, konaklarında ağırladıkla-
n Atatürk'e damdan düşer gibi
sorar: "Paşam, hiç sevdiniz
mi?"
Soru karşısında bir süre du-
raklayan Mustafa Kemal gülüm-
ser ve şakacı bir tavırla, "Çook,
merak mı ettiniz? Hangi birini
aniatayun?" diye karşıhk verir.
Latife merakla, ilk aşkırun na-
sıl bir kadın olduğunu sorunca
Atatürk, sigarasmdan bir nefes
çekip anlatmaya başlar:
M.KEMAL — İlk aşkım...
Eveet.. 15-16 yaşında idim. Se-
lanik'te Askeri Rüştiye"ye gidi-
yordum. Merkez Komutanı Şev-
ki Paşa komşumuzdu. Bir kıza
vardı, Ona matematik öğretîyor-
dum. Herhalde ilk sevdiğim o
kızdı.
—Nasıl bir hanımdı? Güzel
miydi?
NLKEMAL — O zaman dün-
yada ondan daha güzel bir kız
olabileceğini düşünemiyordum.
Açıkça bir şey konuşmadık ara-
mızda. Ama birbirimizd sevdiği-
mizi biliyorduk.
—Sonra ne oldu kıza?
MJtEMAL — Kurmay Oku-
lu'na geldim İstanbul'a. Birbiri-
mizi göremiyorduk, ama unut-
mamıştım. Bir gün kaza geçir-
diğini, hastanede yatttğım öğ-
rendim. Hemen Selanik'e koş-
tum. Gördüğüm manzara kor-
kunçtu. Güzel yüzü kazada çar-
pıhp paramparça olmuş, tanın-
mayacak hale gelmişti. Bana
bakmıyor, yüzünü benden sak-
lamaya çalışıyordu.
—Aman allahım.
M.KEMAL — Başucuna
oturdum. EUerini avucuma al-
dım. Ne diyeceğimi bilemiyor-
dum. Ona evlenme teklif ettim.
—Ya sonra?
—Sonrası yok. O kazadan
kurtulamadı, öldü.
Bir an şaşkın bakan Latife ağ-
lamaya başlar. Konaktaki kısa
beraberlikleri sırasında duygusal
olarak birbirine yakınlaşan iki
insandan, duygulanm ilk açık-
layan Latife olur:
"Beni affedin paşam. Hisleri-
me hfikim olamadım. Yani...
Nasıl aniatayun? Ben size tntul-
dum, sizden ayn yaşamanın be-
nim için artık mumkün olmadı-
gını bUiyorum."
TVde dizi
Atatürk'un ilk aşkmı anlattı-
ğı ve bir süre sonra tek evliliğini
yapacağı Latife'nin duyguJarım
açıkladığı bu sahne, yönetmen
Halit Refig'in çekeceğı "Gazi ve
Latife" adlı fılmle beyaz perde-
ye yansıyacak.
Kültür Bakanlığı, film için
Refığ'e 4.5 milyar lira ödeyecek.
Bakanlık ile bu hafta sözleşme
imzalayacak olan Refiğ, "Gazi
ile Latife"yi, 45'er dakikahk
dört bölümden oluşan bir TV
dizisi ve 2.5 saatlik sinema fıl-
mi olarak çekecek.
Filmde, Atatürk ve Latife'yi
kimin canlandıracağı henüz belli
olmadı. Refiğ, filmin hazırhk
çalışmalarının en az dört ay sü-
receğini, bakanlık ile sözleşme
bugün imzalansa bile çekimlerin
bu süreden önce başlatılamaya-
cağını söyledi.
Senaryosunu da Refiğ'in yaz-
dığı bu ilk Atatürk fılmi, ağla-
yan, içki sofrasında neşelenince
arkadaşlanna gazel okuyan, tav-
la oynayan, kansıyla kavga et-
tikten sonra sinir krizd geçiren li-
derin özel yaşamını çeşitli bo-
yutlanyla gözler önüne serecek.
Filmin önemli bölümünü,
Atatürk'un tek evnliğini iki yıl-
da bitme noktasına getiren sert
tartışma ve kavgalar oluştura-
cak.
Ancak film, Atatürk'un Lati-
fe"ye nasıl evlenme teklif ettiği-
ni perdeye yansıtmayacak. Ka-
mera, Atatürk'un Izmir'deki ko-
nağın çalışma odasında yaptığı
evlenme teklifmi kabul eden La-
tife'ye, "Tamam, anlaşük, evle-
niyonız. hemen.." dediğini ve
Senaryosunu Halit Refiğ'in yazdığı "Gazi ve Latife" adlı filmde
ağlayan, içki sofrasında neşelenince arkadaşlarına gazel okuyan,
tavla oynayan, kansıyla kavga ettikten sonra sinir krizi geçiren
Atatürk'ün özel yaşamı gözler önüne seriliyor.
Atatürk'un kendisiyle ilgilenmemesinden, arkadaşlanyla oturup içki
içmesinden yakınan Latife Hanım ile Atatürk arasındaki kavgaların
sonu gelmez. İzmir'deki anne ve babasını köşke çağırır. Birlikte
otururlarken boşanmak istediğini söyler. Atatürk nedenini
sorduğunda "....Önceleri candan bir yaveriniz gibi
hizmetinizdeyken, sonradan bir cariye gibi hareme itilmem elbette
kadınlık gururumu incitti. Beni bu kadar horgörmeye hakkınız
yok" karşılığını verir.
EVLENMEK HATAYD1 — Atatürk Latife Hanım'la Ugili şöyle den "Hayatımda yaptığım ha-
talardan biri de evlenmekür. Ordular, medisler yönettim. Savaşlar yaptım, kazandım. Ama bir
kadını yönetemiyonım. Okumuş da olsa, iyi bir ailesi de olsa, sonunda kadın kadındır."
Latife'nin gözünden sevinç göz-
yaşları boşanmasını görüntüle-
yecek.
tlk kavga
Refiğ'in yazdığı senaryoya gö-
re, 29 Ocak 1923'te evlenen çif-
ti ayrılma noktasına getiren kav-
gaların ilki, Latife'nin, seçime
gidileceğini söyleyen Atatürk'e
politikaya atılma isteğini açıkla-
masıyla yaşanır. Atatürk'ün,
"Dur bakalım Latife. Dün bir,
bugün iki. O kiiçük burnunu
devlet işlerine sokma. Sen bana
Meclis'te değil evde lazımsın"
demesi Latife'yi kızdırır:
"Ya, demek öyle. Bizim evli-
liğiraizin kaç-göç devrinden
farklı olacagını sanmıştım. Bi-
zim de kaderimiz, demek eve
kapatılmakmış."
Fakat ilk büyük kavga, Ata-
türk'ün Adana dolayına yaptı-
ğı yurt gezisi sırasında çıkar.
Atatürk'un halkı selamladığı üs-
tü açık arabanın sağ tarafına
oturup, Latife'ye oturması için
sol yanını göstermesine içerleyen
ve somurtan Latife arabada söy-
lenmeye başlar:
"Bu ne biçim protokol? Bu ne
laubalilik? Bir devlet başkanına
sanhp şap şap öpuliir mii? Bu-
na nasıl izin verirsin?
Latife, Adana'da odalannda
başbaşa kaldıklannda ise patlar,
sesleri odarun dışına taşar:
"Sen bana berkesin içinde na-
sü hakaret edersin?
M.KEMAL — Ne diyorsun
sen?
—Ben senin kann mıyım, de-
ğil miyim? Nasıl oturtursun be-
ni arabanın solunda?
M.KEMAL — Lütfen yavaş
konuş. Bütün Adana alt katta
bizi dinliyor.
—Bütün Adana değil, Bütün
Türkiye, bütün dünya dinlesin.
Hayır, bana hakaret edemezsin.
Atatürk'ün kendisiyle ilgilen-
memesinden, arkadaşlanyla
oturup içki içmesinden ve yaİnız
kalmaktan yakınan Latife ile
Atatürk arasındaki tartışma ve
kavgaların sonu gelmez. Latife,
Atatürk'ten habersiz, İzmir'de-
ki anne ve babasını köşke çağı-
nr. Birlikte otururlarken boşan-
mak istediğini söyler. Atatürk
nedenini sorduğunda ise "Sebep
bir değil, pek çok. Çevrenizi sa-
ran birtakım arkadaşlannızla
sabahlara kadar içmeye, sohbet-
ler yapmaya başladınız. Ben ha-
remdeki bir cariye gibi bu köş-
kün içinde tek başıma kaldım.
Önceleri candan bir yaveriniz gi-
bi hizmetinizdeyken, sonradan
bir cariye gibi hareme itilmem,
elbette kadınlık gururumu incit-
ti. Beni bu kadar hor görmeye
hakkınız yok" karşılığını verir.
Atatürk, "Devlet işleri sizin
işiniz değil, benim işim. Siz de
benim yaverim degil, kanmsımz.
Yoksa siz bir Kösem Sultan ola-
rnadıgınızdan mı şikâyetçisi-
niz?" der.
"Ne mflnasebet Kösem Sul-
tan. Ben sadece Avrupalı bir
kan-koca gibi..." diye konuşma-
ya başlayan Latife'nin sözünü
Atatürk "Avnıpa'da hangi dev-
let başkanının kansı devleti ko-
cası ile ortak yönetiyor? Bir ör-
nek ver bana" diye sorarak ke-
ser.
Latife'nin kocasına kızdığın-
da odasında tepinme alışkanlı-
ğı, Atatürk'un arkadaşlan Kılıç
Ali, Recep Zuhtü ve yaveri Sa-
lih ile köşkteki yemek odasında
içki içtiği bir akşam ortaya çı-
kar^
Topuk senfonisi
Atatürk, "Hafız Barhan'ın
pabucunu dama atanm ha" de-
yip, elini şakağına atarak gazel
okumaya başladığında, yukan-
daki odasında yalnız bekleyen
Latife de tepinmeye başlar. Ta-
vandaki avize sallanır. Arkadaş-
larını uğurlarken "Dağ başını
duman almış" diye başlayan
Atatürk'e diğerleri de katılır.
Latife, odaya çıkan Atatürk'e
içki sofralanndan ve arkadaşla-
rından bıktığını, topuk vurma-
lannın da içki sofralannın sonu
gelmeden bitmeyeceğini söyler.
Latife'nin Atatürk'e kızdığın-
da odasında tepinmesıne herkes
alışır. Tokat'taki eski bir evde ye-
nilen yemek sırasında sıkılıp
odasına giden Latife, burada da
aynı şeyi yapınca eski evin tava-
nından sofraya toz toprak dö-
külmeye başlar. Atatürk, "tşte
göriiyorsunuz. Hayvtımda yap-
tığım hatalardan biri de evlen-
mektir. Ordular, meclisler yö-
nettim. Savaşlar yaptım, kazan-
dım. Ama bir kadını yönetemi-
yonım. Okumuş da olsa, iyi bir
ailesi de olsa, sonunda kadın
kadındır" deyip od&ına çıkar-
ken arkadaşı Kılıç Ali, yanında-
kilere "Merak etmeyin, biz bu
sçse alışük. Topuk senfonisini
dinliyoruz" der.
Kemal, buraya gel!
Atatürk'ün Latife'den boşan-
maya karar verdiği kavga ise
Çankaya Köşkü'nde meydana
gelir. Odasında sıkılıp balkona
çıkan Latife, Atatürk'un bahçe-
de bir grup askerle konuştuğu-
nu görür. Asabi bir ifadeyle ses-
lenir:
"Kemal buraya gel."
Askerler şaşırır, Atatürk bir
şey söylemeden köşke doğnı yö-
nelir. Latife, balkondan seslen-
meyi sürdürür:
"İçki arkadaşlannla yarenlik
bitti. Şimdi askerlerte mi içli dış-
lı oluyorsun? Koskoca adamsın,
ayıp."
Atatürk öfkeyle, "Latife,
bundan şark hareketinden dö-
nen askerler. Onların bu mem-
leket için degerini anlamıyor
musun" der. Atatürk, o sırada
salonda piyano çalan Latife'nin
akrabası Vedad Uşaklıgil'in ya-
nındaki koltuğa oturup başını
elleri arasına alır. Birden tavan
sarsılmaya başlar. Sabn tükenen
Atatürk, başını kaldınr ve Kıhç
Ali ile Salih'in derhal çağnlma-
sını ister.
Latife evine
Kılıç Ali ve Salih geldiklerin-
de Atatürk, salondaki bir kana-
pede "göğsü, bağn açık" biçim-
de yatmaktadır. Atatürk krava-
tını söküp çıkararak doğrulma-
ya çalışır. Arkadaşlan, Ata-
türk'ün tuvalette yüzünü yıka-
masma yardım ederler. Atatürk
derhal otomobilinin Yozgat'a
gitmek üzere hazırlanmasını
söyler ve Başbakan tsmet Inö-
nü'yü telefonla aratır. Inönü'ye
Latife'den boşandığını bildirir ve
Anadolu Ajansı'na durumu
açıklayan bir tebliğ gönderme-
sini ister. Kendisi Yozgat'a gider.
Latife ise erteşi gün trenle Iz-
mir'e gönderilir.
Vizede kolaylık
• Haber Merkezi —
Turkiye ile Çekoslovakya
karşılıklı olarak vize
uygulamalarını
kolaylaştırdı. Mektup
teatisiyle 18 şubatta
Ankara'da imzalanan
anlaşma ile iki ülke
arasındaki vize
uygulamasının resmi
pasaport taşıyan kişilerin,
üç ay sureli yolculuklarda
ve birbirlerinin ülkesinde
bulunacaklan görevleri
suresince vizeden muaf
tutulmaları sağlandı. Bu
arada Bulgaristan,
sınırlarından transit geçen
bütün turistlere zorunlu
olarak uyguladığı 10 dolar
bozdurmayı kaldırdı.
yayın
hayatında
• Haber Merkezi —
Pamukbank'ın 'Genç1
dergisi yayın hayatına
başladı. Yazı işleri
müdürlüğünü Osman
ŞenkuPun üstlendiği dergi
50 bin kişiye yollanacak.
tlk sayısının sunuş yazısı
Pamukbank Genel Müdürü
Bülent Şenver imzasını
taşıyor. Kalbimizin atışı,
beynimizin çalışması,
ruhumuzun haykırışı hep
genç kalsın" diyen Şenver,
Genç dergisinin dinamik,
hayat dolu, canlı, yaşayan
ve 'iyi' bir dergi olmak
istediğini bildirdi. Dergi 3
ayda bir yayınlanacak.
Doğayı
koruyalım
• İstanbul Haber Servisi
— Ozel İstanbul AR-EL
Lisesi'yle Yeşilyurt Lioness
Kulubü'nün düzenlediği
"Çevre ve Doğa Bizim,
Koruyalım" konulu panel
dün yapıldı. Panele
Prof.Dr. Ahmet Samsunlu,
Doç.Dr. Günay Kocasoy ve
sanatçı Ediz Hun
konuşmacı olarak katıldı.
Panelde çevfe ve doğa
kirliliği gençlerle birlikte
geniş ölçüde tartışıhrken
gençlerimizin çevreye sahip
çıkması gerektiği
vurgulandı. Açılış
konuşmasını yapan
Bakırköy Belediye Başkanı
Dr. Yıldırım Aktuna,
gençlere "çevre için el ele"
mesajını verdi.
Kalp
durmalarında
yardım
• İstanbul Haber Servisi
— Ani olümlerin yüzde
70'ini oluşturan kalp
durması sonucunda yılda
500 bin kişi hayatını
kaybediyor. Amerikan
Bristol Hastanesi Acil
Klinik Şefi Dr. Durmuş
Sevinç, halka açık
konferanslar dizisi
kapsamında, "Kalp
durmalarında acil yardım"
konusunda bilgiler verdi.
Maket uzerinde uygulamalı
olarak açıklamalarda
bulunan Dr. Durmuş
Sevinç, ilk müdahale
hakkında şu bilgileri verdi:
"Hastanın başı, alnından
tutularak geriye bükülur.
Çene yukarı kaldırılır.
Solunumun canlandırılması
için burun kapalı tutularak
ağızdan iki tam nefes
verilir. Eğer hastanın nabzı
atmıyorsa, kalp masajı
yapılır!"
"Yeni bir çağın eşiğinde, yeni kuresel eğilimler."
Sofranuzdaki zehirlerŞOS Akdeniz Bürosu'nun raporunda ABD ve
İngiltere'de sağlığa zararlı olduğu belirtilen
pek çok gıda maddesinin kullanımına
Türkiye'de izin verüdiği öne sürüldü.
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü-
rosu) — SOS Akdeniz Burosu,
gıdalar için uyarıyor. Büro tara-
fından hazırlanan "Soframızda-
ki Zehirler" başlıklı raporda,
Türkiye'de Gıda Katkı Madde-
leri Yonetmeliği'yle ABD \e İn-
giltere'de, ınsan sağlığına zarar-
lı olduğu belirtilen pek çok katkı
maddesinin kullanımına izin \e-
rildiği öne suruldu.
Raporda, "Yönetmeliğin
yurttaşı koruyucu hükümleri
bugüne kadar uygulanmazken
geçici maddelerle tartışmalı bir-
çok maddenin kullanımına izin
verilmiştir. Yönetmelik stan-
dartlarla jurttaşları koruyucu
bir tutum ortaya koymamakta-
dır. Taın aksine standartlar gı-
da maddeleri imalatçılarını ko-
rutnaya voneliktir" denildi.
Yoneımeliğin "konuyla ilgili
araştırmalar sonuçlanınca>a ka-
dar geçici olarak i/in verilen
maddeler" bolümunde de bir-
çok zararlı maddelerin kullanı-
mına izin verildiği belirtildi. Bu
maddeler içinde ABD ve diğer
Avrupa ülkelerinde "kansero-
jen" etkisi kabul edilmiş olan
BHT'nin de yer aldığına dikkat
çekilen raporda, "Bu madde
bugün margarinlerde. etsu tab-
letlerinde ve çeşitli gıda madde-
lerinde kuUamlmaktadır" denil-
di. Türkiye'de yönetmeliğe gö-
re kullanımına izin verilen mad-
deler ve etkileri şöyle sıralandı:
"Suni renklendiriciler: Doğa-
da bulunmayan bu sentetikler
gıda maddelerinin renklendiril-
mesinde kullanılmaktadırlar.
Yönetmelik bunlardan en tehli-
keli olduğu kabul edilen Blue I
(meyveli şekerler, şekerlemeler,
draje şekerler, draje cikletlerde)
için kullanma izni vermiştir. Yi-
ne astım, döküntü ve hiperakti-
vite nedeni olarak belirtilen
Sunset Yellovv çerezlerde, draje
şekerlerde ve cikletlerde kulla-
nılmaktadır.
BHT: Antioksıdan olarak
kullanılan bu madde kansero-
jendir ve sıvı yağlarda, marga-
rinlerde, hazır çorbalarda pata-
(es cipslerinde, etsuyu tabletie-
rinde kuUamlmaktadır.
Sodyum nitrit ve sodyum nit-
rallar: Kanserojen maddelerdir.
Kanserojen etkileri ozellikle kı-
zartmalarda ortaya çıkmaktadır.
Yönetmelikle bu maddeler sa-
lam, sosis, sucuk ve ısı işlemi
görmüş et urünlerinde kullanıl-
maktadır.
Cafein: Yapılan araştırmalar-
la hamile kadınlann kullanma-
sı halinde doğum anormallıkle-
rine neden olduğu saptanmıştır.
Uykusuzluk ve bazı solunum
hastalıklanna neden olduğu da
belirtilmektedir. Kolalı meşru-
batlarda kuUamlmaktadır. Yö-
netmelik değişikliği ile 100 mg.
olan kilogramdaki kullanım
oranı 150'ye çıkarılmıştır.
Kinin: Doğum anormallikle-
rine yol açtığı belirtilmektedir.
Yönetmelik ile toniklerde kulla-
nımına izin verilmişıir.
Sakarin: 1951 yılından bu va-
na yapılan testlerde kansere ne-
den olduğu saptanmıştır. Diyet
yiyecek ve içeceklerde kullanı-
mına izin verilmiştir.
J Akşam olup
kepengi
indirdiğimde...
^ "Hoş bir yorgunlukla
kanşık bir mutluluk, bir
gfiven duyuyorum. Bunda
Halk Sigortayayaptırdığım İşimin SigorUsi'nın da
büyük payı var. İnsan huzurla dönüyor evlne..."
Iflmlı.
StğortasıSisorta
Bir çağdaşlık simgesi