18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10NİSAN1991 HABERLER CUMHURİYET/3 On binlerceKürt daha Türkiye ve Irun'a doğru kaçıyor Saddam k©valrvorHaber Merkeri — Irak hükü- met kuvvetlerinin Kürtlere kar- şı sürdürdüğü "temizlik harekâb" bütün hıayla sürerken Irak askerlerinden kaçarak Türkiye ve Iran smırlanna yöne- lenlerin sayısmda artış olduğu bildiriliyor. Irak'tan Türkiye'ye sığınanlann geçici kamp merke- zine taşınmalan devam ederken susuzluk, açlık ve soğuk yüzün- den günde ortalama 150 kadar çocuk ve kadının öldüğü bildi- riliyor. Gıiç koşullar altındaki sı- ğınmacüann sınırdaki bazı Türk köylerinde yağmaya başladıklan öne sttrüldü. Bu arada Altınyay- la'da toplanan sığınmacılar ara- sında ishal salgını başladı. AP'nin haberine göre Irak Kürdistan Demokrat Partisi ta- rafından Londra'da yapılan açıklamada Saddam'a bağlı or- du birliklerinin Kuzey Irak'ta Kürtlere karşı operasyonlannı sürdürdüğü bildirildi. Açıklama- da Irak ordu birliklerinden ka- çan on binlerce Kürdün Türki- ye ve Iran sınırına yöneldikleri belirtüdi. Kürdistan Demokratik Partisi yetkilileri Irak birlikleri- nin Kürtlere helikopterlerden ateş açtığını ve çok sayıda Kür- dün açılan ateş sonucu öldüğü- nü öne sürdüler. Tahran Radyosu da Irak he- likopterlerinin Kürtlere ateş aç- tığuiı duyurdu. Radyo, Iranja yönelen Kürtlerin sayısında çok büyük artışlar olduğunu bildir- di. Kürtler nerede ne kadar? TÜRKİYE Baytusşebap İRAN ŞIRNAK I Cizre Irak Kürdistan Demokrat Partisi tarafından Londra'da yapılan açıklamada, Saddam'a bağlı ordu birliklerinin Kürtlere karşı operasyonlarını sürdürdüğü bildirildi. Ordu birliklerinden kaçan on binlerce Kürt, sınıra doğru ilerliyor. Türk-Irak smırının 49. sınır taşında yağmur altında bekleyen 25'i çocuk 147 kişinin öldüğü bildirildi. Tahran Radyosu, Irak helikopterlerinin kaçan Kürtlere ateş açtığını duyurdu. Kürt kaynakları ise saldırılarda 3 bin Kürdün öldüğünü açıkladı. Bu arada Kürt kaynakları, Kerkük yakınlarındaki Kara Henjir kasabasına Irak ordu bir- liklerinin düzenlediği saldında 3 bin Kürdün öldüpüldüğünü, bu sayının da kasabanın toplam nüfusu olduğunu kaydettiler. Hakkâri'den arkadaşunız Ali Sevmiş'in bildirdiğine göre Türk-Irak sınınndaki 49. sınır taştndaki çadırkentte soğuk ve yağmur altında bekletilen Irak- İı sığmmacılardan dün 25'i ço- cuk, 147 kişinin öldüğü bildiril- di. Sınırdaki 49. sınır taşında kurulan çadırkentte ölen sığın- macılann zaman yitirümeksizin gömüldüğü bildirildi. Irak'tan Türkiye've sığınanlann bölgede- ki 15 kadar Türk köyünü yağ- maladıkları, aynı bölgedeki 20 kadar köyün de kısmen yağma- ya uğradığı öne sürüldü. Yetki- liler bu köylerdeki Irak yurttaş- lannın geçici barınma merkez- lerine alınmasına çalışıldığını bildirdiler. Irak'tan Türkiye'ye girişler sı- rasında mayınJı bölgeye rastla- yan bazı sığınmacıların öldüğü bildirildi. Sığınmacılara yardım Sınırda bekleyen Kuzey Irak- h Kürtlere yurtiçinden ve yurt- dışından yapılan yardımlar sü- rüyor. Incirlik Türk-ABD ortak tesisierinden başlatılan "konfor harekâb" çerçevesinde dün 38 uçak yardım için havalandı. Ispanya'dan gönderilen 25 ton, Almanya'dan gönderilen 10 ton yardım mazemesi de Diyarba- kır'a ulaştı. tspanyol yardımının 11.5 tonunun bebek maması ol- duğu bildirildi. Fransa'nın da bölgeye 160 ton malzeme yüklü 4 uçak daha göndereceği öğre- nildi. AA'nın haberine göre, Fransa'nın ilk parti 43 tonluk yardım malzemesi daha önce bölgeye ulaştınlmıştı. ANKA'ya açıklama yapan Sovyetler Birliği'nin Ankara Bü- yükelçiliği Müsteşarı Valter So- nia, ülkesinin de sığınmacılara yardımda bulunacağını bildirdi. Sonia, "Moskova Iraklılara yar- dım yapmayı duşunü>or" dedi. Bu arada, Türkiye'de bulunan Birleşmiş Milletler Afetzedelere Yardım Örgütü Türkiye Temsil- cisi Edmuod Cain, uluslararası yardım girişimlerinin arttınlma- sı için çaba gösterdiklerini söy- ledi. Cain, sığınmacı sorunun tahminlerinden daha fazla bü- yüdüğünü belirtti. Bu arada, Ulke içinden sığın- macılara yönelik yardımlar sü- rerken yeni yardım kampanyala- n da açılıyor. Başta siyasi par- tiler olmak üzere çok sayıda ör- güt, düzenledikleri kampanya- larla bölgeye daha fazla yiyecek, giyecek, battaniye, çadır ve ben- zeri malzeme göndermeye çalı- şıyorlar. İllerde aynca valilik ve belediyelerce de çeşitli yardım kampanyalan açıldı. Arkadaşımız Yusuf Toprak- ın bildirdiğine göre Altınyayla kesiminde toplanan yaklaşık 150 bin dolayındaki sığnmacı arasın- da ishal salgını başladı. İlk an- da aşı tedavisiyle önlenmeye ça- lışılan ishalin etkin tedbir alın- maması durumunda kampa ya- yılabileceği belirtüdi. Çukurca'dan arkadaşımız Işık Kansu ve Ergiın Aksoy'un bil- dirdiğine göre Çukurca'da kuru- lu göçmen kampındaki çalışma- lar devam ediyor. Göçmenlerin bir bölümü Türkiye'de kalmak isterken bir başka bölümü de ge- ri dönmek ya da başka ülkelere göç etmek istiyor. Üzümlü'deki göçmenlerin çoğunluğu 49. smır taşındaki kampa gönderilmek için getirildikleri Sorti Köprüsü yakınlannda Zap'm iki yakasın- da bekliyorlar. Bu arada Çukurca Kayma- kamlık bahçesinde bekletilen yardım kamyonlan da bir grup sığınmacı tarafından yağmalan- mak istendi. Kamyonun etrafı- nı saran göçmenler kısa bir sü- re aralannda "çadır kapma savaşı" verdiler. 49. sınır taşırun Irak kesimin- de kurulacak olan çadırkent ala- nında gıda malzemesi dağıtımı sırasında askerler tarafından açılan ateş sonucu bir Iraklınm yaşamım yitirdiğini öne sürül- dü. Dün akşam saatlerinde meydana gelen olayı yeuililer doğrulamadılar. Yetkililer Üzümlü köyü civannda nakliye uçaklanndan atılan gıda malze- mesi paketlerinin altında kala- rak bir kadının yaşamım yitir- diği iddialannı yalanladılar. GöçtinyükükadınlardaYekmal'deki on beş bin kişinin neredeyse tümü Hezil cayırtın kıyısında oturuyor. Erkekler hareketsiz duruyor. Kadınlarve çocuklarda bitmeyen birdevinimvar. Çocuklar suda oynuyor. Kadınlar bir yandan çamaşır btulaşık yıkiyor, diğer yandan çocuklarım. Her çadırın önünde bir kamp ateşi yanıyor. İnsanların gölgeleri dağlara dev gibi vuruyor. İstanbul'un engebeli arazisine kurulmuş gecekondu mahallesi gibi kamp. I R A K SINIRINDAN N O T L A R Y E K M A L CELAL BAŞLANGIÇ ULUDERE — Yabya Esad, paçalarını sıvayıp bir koşuda Irak'tan Türkiye'ye geçti. Bu Saddam'ın elinden ikinci, kez kaçışı. İlki 1988'de. Şem- dinli'den Türkiye'ye girmiş on binlerce sığmmacıyla, Diyarba- kır'daki kampta kalmış bir sü- re. Saddam af çıkartınca geri dönmüş. Her geri dönen Irak'- ta hapse atılıyor. Bakmış başka kurtuluş yok, kaçıp peşmerge- lerin safında dövüşmeye başla- mış. Saddam, Zaho'yu ele geçi- rince de yüz binlerce Kürt gibi yürüye yürüye Yemişli'nin Yek- mal mezrasına kadar gelmiş. Yekmal sınınn sıfır noktasında. Aradan Hezil çayı akıyor. Yah- ya Esad'ın paçalanndan, bir ko- şuda Türkiye'ye geçtiği çayın sulan akıyor. Yüzünde acıyla, kurtulmanın sevinciyle, ikinci kez Türkiye sınırına kaçmanın utanayla kanşık bir gülümseme var. — tşte gördügiiniiz gibi yine karşınızdayım. Silopi'den Uludere'ye, ora- dan Çukurca'ya, Şemdinliye uzanan hat-boyunca tam on iki noktadan Türkiye'ye sınırına dayanmış Iraklı Kürtler. Ulude- re sınınndaki Işıkveren'den ge- lenler sınırdan içeri girmiş. Ulu- dere'den Çukurca'ya doğru sı- fır noktasından uzanan hat bo- yunca kaçanlar ise Yekmal, An» daç ve Ortaköy'de tutuluyorlar. Ancak tümü de sınınn sıfır nok- tasında ve Irak topraklarında, Işıkveren'den girenlerle güven- lik güçleri arasında bir gergin- lik yaşanıyor. Bunun en temel nedenlerinden biri de sınırdan içeri girenleri, dışarı çıkarma uğraşı. Ancak Yekmal'de, An- daç'ta, Ortaköy'de bu gergınlik yaşanıyor. Bölgedeki bu birim- İerden sorumlu askeri yetkililer de yiyecek dağıtımı ve yardım konusunda basanlı bir düzenle- me yapınca, diğer yerlere göre âdeta piknik yapıyor Yekmal, Andaç ve Ortaköy'dekiler. El- bette en önemlisi de su. Işıkve- ren'dekiler, Kayadibi'ndekiler üstlerinden aşağı neredeyse bar- dak bardak boşanan yağmura, altlanndaki çamur deryasına karşın içecek bir yudum suyu güçlükle buluyorlardı. Yekmal mezrasının karşısın- daki Irak topraklarının sıfır noktasmdaki düzlüğe gelenlerin en büyük yaşam kaynakları su. Yekmal'dekilerin bir başka şan- sı da Işıkveren ve Kayadibi'nde- kilerin aksine Uludere'den İran'a doğru yapılmakta olan "Ipek Yolu"nun layısuıa yerleş- meleri. Aradan bir Habur çayı akıyor. Onu da geçmesi Yahya Esad'ın yaptığı gibi paçalan sı- vayıp suya girmesi kadar kolay. Her çadırın önünde bir kamp ateşi yanıyor. Naylon çadırlann içi görünüyor ateşin verdiği ışık- tan. tnsanların gölgeleri dağla- ra dev gibi vuruyor. tstanbul'- un engebeleri arazilerine kurul- muş gecekondu mahallesi gibi Yekmal kampı. Gelen yardım- lar "Ipek Yolu"nun üzerine yı- ğüıyor. Karşıya geçirmek için iki elektrik direği uzatılmış. Ağaç direklerin üzerinde fincanlan bi- le duruyor. Gcce odunsuz ka- lanlar direkleri çadırlannın önü- ne çekip yakıyor. Böylece saba- ha kadar Türkiye'yle "köprii ba|laotısı"nı kesiyorlar. Sabah askerler yeni dîrekler getirip bir daha köprü kuruyorlar. Yekmal'deki on beş bin kişi- nin neredeyse tumü Hezil çayı- nın kıyısında oturuyor. Erkek- Dere kenannda çamaşır, buJaşık yıkayan. Çocuklarım yediren, içiren, sııtlannda saatlerce,giin- lerce taşıyan kadınlar göçiin yiikiinü çekiyorlar kuşkusuz. (Fotograf: Rıza Czer) Ier hareketsiz oturuyor. Kadın- lar ve çocuklarda bitmeyen bir devinim var. Çocuklar suda oy- nuyor. Kadınlar bir yandan ça- maşır, bulaşık yıkiyor, diğer yandan çocuklannı. Elektrik di- reğinden yapılan köprünün Tür- kiye yanında askerler bekliyor. Yiyecek dağıtımı dışında köprü- den geçmek yasak. Karşı kıyıdaki Kürtlerin ara- sında modern giyimli erkekler. Strech pantolonlu kızlar var. Konuşmak için askerlerin izniy- le karşı kıyıya geçiyorlar / He- zil çayından. Zaho'dan gelen Süryaniler bunlar. Kampta yiye- cek sıkınusı pek yok. En büyük yakınmaları gece ayazı "uşü- yoruz" diyorlar. "Bu Sad- dam'ın zulmiinden kaçtık. Bu- rada korkuyomz Saddam gelir diye. Bir de bu tarafa gece- büsek". Süryani ailenin reisi Abdullah Düzki, Irak'ta su mühendisiy- miş. O da ailesindekilerle aynı görüşte: — Biz erzak istemi) onız. Ye- ter ki bizi Saddam'ın zulmün- den kurtann. Saddam'ın zulmünden ka- çanların arasında bir zamanlar Irak ordusunda önemli görev- lerde bulunmuş subaylar, parla- mentoda görev yapan milletve- killeri, hükümette görevli müs- teşarlar var. Bunlann tümü de Kürt. Ayrı bir kümeyi de oranı çok az olsa da Türkmenler oluş- turuyor. Ancak kaçanlann içi- ne başka ülkelerden de karışan- lar var. Süryani Abdullah Düz- ki gibi Mısırlı Salah Secim de su mühendisi. Saddam'ın askerle- ri Zaho'ya girince "Bize berhal- de bir şey yapmaz" diyorlar ön- ce. Ancak Mısır müttefik kuv- vetlere destek verdiği için "düştnan" olarak algılıyorlar Mısırhları Irak askerleri. Salah Secim "Zaho'da bir baraj inşa- atında çalışıyorduk. Askerler otuz Mısırlıyı göziimiın önünde kurşuna dizdi. Zor kaçtım eüerinden" diyor. Secim'in elin- de yeşil kaplı bir Mısır pasapor- tu var. Kampa her gelenin önü- ne pasaportuyla fırlayıp "Baş- ka bir üikeden ve Kürtlerden ay- n bir ulustan" oiduğunu anlat- maya çahşıyor. Ancak Secim'- in durumu şimdilik değişmiş de- ğil. Aynı soğuğu, aynı yokluğu paylaşıyor Kürtlerte. Yiyecek dağıhmının düzenli olması için Yekmal kampı dört ayn mahalleye dağıtılmış. Türki- ye tarafındaki yolun kıyısına yı- ğılan yiyecekler için dört ayn mahalleden "muhtar"lanyla birlikte Kürt erkekleri geliyor. Yiyecekler suyun kıyısına indi- rilecek, dörde bölünüp elektrik direğinden yapılan köprünün üzerinden taşınacak. tşte Türk askerlerle Iraklı Kürtler arasın- daki tartısma da bu noktada başlıyor. Karşı kıyıdan gelenler- den kimi sadece karnını doyu- rup geri dönüyor. Ya da biri bir çuval unu iki adım taşıdıktan sonra yere bırakıp üzerine otu- ruyor. Bir de sigara yakıyor. 1988'deki göçü de gören bir görevli: "Bunlar, üç yıl önce ge- lenlerden farklı" diyor. "Onlar köylüydü, hemen çadııianBi ev gibi yapıyorlar, daha kolay ya- şıyorlardı. Ama bunlann çogu kentli. Kent orta kesimi. Çadır bik kuramıyorlar. Çalışmayı da pek sevmiyortar". "Saddam'ın zulmiinden" ka- çan Kürtlerde "Ya arkamızdan gelirse" korkusu. "Vurguncu korucular"ın fırsatçılığı, yardım bahanesiyle yöreye gelip "üç beş kuruş avanta" peşinde koşanla- ra, soğuk ve yağmur, çocuk ve yaşh ölümleriyle, ban bölgeler- de beceriksizliklerin verdiği ra- hatsızlık, bazı bölgelerde bece- rikli yöneticilerin olanaklar öl- çüsünde sağladığı rahatlıkla iç içe yaşıyor. ...Ve hâlâ birçoğu, ikinci kez Türkiye kapsamına dayanan Yahya Esad gibi paçalannı sıva- yıp üç adımda Türkiye'ye geç- se bütün sorunlannın çözülece- ğini sanıyor. DUNY\DA BUGUN ALİSİRMEN Yalnız Saddam mı? Saddam'ın, Körfez bunalımında, sonra savaşta, daha sonra da ülkesinde başlattığı soykınmda, en büyük suçlu ve sorum- lu olduğundan kimsenin kuşkusu yok. Ancak bu tanı, olayı tam olarak kavrayabilmemize yetme- diği gibi, şu anda Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu çok büyük güçlüğün çözüm yollarını ararken de bize fazla yar- dımcı olmuyor. Bugün içinde bulunduğumuz durumda, Saddam'ın dışın- da bir zamanlar onun karşısında yer almış bulunanların da derece derece sorumluluklan olduğu kuşku götürmez. Körfez bunalımı daha başladığı anda, herkes olaylar ne biçimde gelişirse gelişsin Ortadoğu'da dengelerin attüst ola- cağmı biliyordu. Bu gerçeği Türkiye'nin de bilmesi ve ona göre davranma- sı gerekirdi. Ankara, Irak'taki kaosun ülkenin yapısı gereği kaçınılmaz olarak kendisine de sıçrayacağını görmeliydi. Ama Ankara'da politikayı tek kişi saptadığı için bu gerçek görülemedi ve tam tersi bir yol tutuldu. Özal, Irak'ta çeşitli gruplan yüreklendirici, ayaklanmayı kış- kırtıa bir yol tutarken, Bush'un ne pahasına olursa olsun Sad- dam'ı safdışı bırakacağını düşünmüş olmalıydı. Ama Özal yanıldı. Daha savaş sırasında, Iraklıları Saddam'a karşı ayaklan- dıran, askerlere, halka silahlan atıp "güvenlikli bölgelere (Türkiye ve iran dışında neresini düşünebilirsiniz bu konu- da?) öneren Bush, savaşın hemen sonrasında tavır değiştir- di. Saddam'ı devirmeyi amaçlamış görünen ABD, tutum de- ğiştirmişti. Bu değişiklik öylesine açıktı ki Bush, Irak diktatörünün si- vil halka karşı saldırılarını eli kolu bağlı izlemeyi yeğledi. Bush, bununla da yetinmeyip "Amerikalı ana babaiann ço- cuklarının Kürtler için ölmesine razı olamayacaklarını" soy- lüyordu. Bu sözlerdeki çitte standarda daha önce değindik. işin daha acısı, Bush'un tek bir Amerikan askerinin burnu bile kanamadan Saddam'ı frenleyebilecek durumda olma- sıydı. Gerçekten eğer Bush, helikopterlerin başkaldıranlara karşı kullanılamayacağını, boyle bir davramşın ateşkes anlaşma- sına aykırı olduğunu, zaten artık diz çökmüş bulunan Sad- dam'a anımsatabılseydi, sınıharımızda bu denli büyüK bir bas- kıyla karşılaşmamıza yol açan olaylar durdurulabilirdi. Ama Bush bu yotu da tutmadı. Boylelikle Irak'ta önce kışkırtılan (ki burada sorumlu yal- nız Bush değil, Özal'ın Talabani görüşmelerini de anımsa- mak gerekir) sonra da yüzüstü bırakılan insanların yaşadığı dramın faturası aynı anda Türkiye'ye de kesildi. Acaba ne olmuştu da Irak diktatörüyle savaşan ABD, son- ra onu içeride kanlı eylemlerini sürdürmekte serbest bırak- mıştı? İlk akla gelen israil'in uyanları oluyor. Bunun yanı sıra hemen başka bir etken giriyor devreye. Irak'ta halk ayaklanmasının demokratik bir rejimi ışbaşı- na getirmesi olasılığı. İlk baktşta boyle bir olasılık fazla güçlü görünmüvor. Ne var ki Irak'taki geniş muhalefet cephesi, daha geçen yılın ara- lık ayında yayımladığı ortak programda, gerçek demokratik çözümler üzerinde birteştiğini bütün dünyaya açıklıyordu. Sö- zü edilen programda görüleceği üzere, İslamcılar bile isla- mi cumhuriyet konusunda diretmekten vazgeçmişlerdi. On- lar da tüm diğer güçler gibi demokratik, özgür seçimlerle oluşturulacak parlamentodan çıkacak koalisyon hükümetini kabul ediyorlardı. * Irak'ta ilk kez, demokratik özlemleri gerçekleştirecek bir somut program çıkmıştı ortaya. Ama Fransa dışında Batı'nın büyükleri bu gerçeği görmez- den, geniş muhalefet cephesıni tanımazdan geldiler Oİayın ardında, Ortadoğu'daki Arap ülkelennin Irak'taki bir demokrasiden duydukları korku yatıyordu. Petrol ülkelerin- den herhangı birınde oluşacak demokrasi bir salgın hasta- lık gibi yayılabilirdi. Saddam bile ABD tarafından bu olasılıktan daha iyi bu- lundu ve diktatör, halk ayaklanmasını dilediği gibi bastırmakta serbest bırakıldı. Görülüyor ki bugün yaşanan dramın tek sorumlusu Sad- dam değil. KlSA KISA • Önceki gün evinde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen emekli tümgeneral Memduh Ünlütürk ile Irak'ın lstanbul Başkonsolosluğu önünde, geçen cuma günü Saddam aleyhtan gösteri yaparken Iraklı görevlilerin açtığı ateş sonucu ölen Necdet Bakkaloğlu ve Yılmaz Sait Sıddık adlı yurttaşlar, dün Istanbul'da düzenlenen törenlerle toprağa verildiler. •Türkiye Öğrenci Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (TÖDEF) lstanbul, Ankara, Adana, Izmir, Bursa, Eskişehir, Kayseri, Kütahya, Konya ve Trabzon'daki fakülte ve yüksekokullarda bugün "genel boykot" eylemi başlatacağı bildirildi. TÖDEF'li öğrencilerin yaptıklan açıklamaya göre, YÖK'e ve üniversitelerdeki anti- demokratik uygulamalara protesto amacıyla başlatılacak eylem 3 gün sürecek. • Genelkurmay Başkam Orgeneral Doğan Güreş, NATO Askeri Komite toplantısına katılmak üzere dün Brüksel'e gitti. Güreş, cumartesi günü Türkiye'ye dönecek. • izmir'de alıcı kıhğına giren narkotik şube görevlilerine piy^sa değeri 460 milyon lira olan bir kilo kokaini satmak isteyen 2 kişi yakalandı. Yakalanan kişilerin Mardin ili nüfusuna kayıtlı Kemal Aydın ile oğlu Abdülkudüs Aydın olduğu bildirildi. • Milli Eğitim Bakanhğı'na bağlı okullarda görev yapan yaklaşık 17 bin öğretmenin yerleri değiştirilecek. Bu yıl öğretmen atamaları puanlama esasına göre bilgisayar tarafından yapılacak ve öğretmenler tercih ettikleri beş ilden birine atanacak. •Türk polis teşkilatının 146. kuruluş yıldönümü bugün \ törenlerle kuıianacak. Kutlama programı uyannca Cumhurbaşkanı Turgut Özal da ziyaret edilecek. • Horzum olayı ve Emlak Bankası eski genel müdürü hakkındaki iddiaları araştıran Meclis Komisyonu çalışmalarını tamamladı. Komisyon Başkam Ledin Barlas, 15 ay süren çalışmalardan sonra, siyasi kişilerle Kemal Horzum arasında bir bağlantı saptanamadığını söyledi. Barlas, komisyonun yargı yetkisi dışında kalan her konuyu incelemeye çalıştığını belirterek TBMM Başkam Kaya Erdem hakkında ileri sürülen iddialardan somut bir sonuç çıkmadığını belirtti. Barlas, "Basının o tarihte kısmen düzelttiği üzere, Kaya Erdem'in Grindlaysbank'taki 2222 sayılı hesapla bir ilişkisi olmadığı, bankanın komisyona ibra ettiği yazısıyla açığa çıkmıştır" dedi. HAYı ANGELES'A! Bu moğozalann kapısı Los AngeUs'a acılıyor... l.A. Gear'l»!I ADANA Ender A Ş. • 3,san A S • Çefcikova • G^mson A Ş. A M M Z A M lCobolos tşdhon Son AFVOM Gderi Ama ANKAM PdKamejkı Spor •tendlSoof • OalUıc Spof • Necan Spor • Bul.lt J M • Me Spor AMTALYA Mo-St •AUKESİK Atçay Spor • \tofton Spa- c^ Auloğar BOLU/DSıc* Nonn Kunduıa BURSA Gaten Meiın • Plaiın. Kaya* Gmmtk Bcnso-ilaf Spof CANAKKAU Kcw Spor DCNİZU Pdmcve Spty EDİRNE Gob«y Spot ESKİŞEHİR MarMon Spot HAIAY Bilgı Spot tSTANBULMUaUy Seray Soor • Ayhon fora • Pmfcmpj Bûvvt Mağazoakk BofaıUy Cbmrf Spof • Ç<*r.kova • Endeı A.Ş K%ükv«lı<~rol Spo> İ K M Spofl S<v«s*flı Ir Conlc îça tl^ıilıi)i DûıvaGençU OunaAvy ShoetCenıe> Walrây Ona-Spor SMsai b Spoıt • uıan Spo- • Endeı Spor Svadiy* Cenvs Spor • Spct Snr Ütlıüdar Akoı Spcc • Yovuz Sc.,' İZMİI/Afaaaak '.Vj^tor. Spcy Bımo»» [ixaGr/m KMHDUIMI Akıo, Spct • M<kado Spor K«w«HİIıBamın Spo> İ İ Ü a Bİ S T E d 5 M U ö L A / B d B S RİZE D b b SAMSUN G d E TBCİROAĞ A l S U S Ç Blııırtırnır v p p v ç ^ ) v ç y p liaz 2000 Sport İZMİTfekjnKuıOuıa KAYSERİ Pojab<*çe Kı>ufe< KIMCLAREÜ Gato Spor KONYA a.rrp,l Spor MBtSİN Pofa Spac . Petrol T.c • Ender A 5 MUöLA/Badnm B.rt> Spor RİZE Dervsbaba SAMSUN Gden Eme< TBCİROAĞ Aslı Spor • Umrt SporÇaHu Fatcoo Spor USAK Dervo Spot ZONOUUMK Kötsd Spor Bu iar^arya M» Ptongo htaas'rai BOD6-IW1,«6-Î370 soyil. ıznryle »opimdclodır İNSÎOPPMK Türfciy» t*k yvtbili mûm»n« Kete Spor Mc zemeien San ve Tic. A^. \rblikonaâı Cad. 74/3 Nisantaşı-İST. Te): 132 96 31 - 130 84 60 fab: 130 76 72
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear