05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8C ekonomi GLOBAL POLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU 29 AĞUSTOS 2008 CUMA TİM Başkanı Satıcı, Genel Kurul’da başkanlık için aday olmayacağını açıkladı Doları 1.41’de aldı 1.19’da bıraktı 7 yıl önce Türkiye’nin ihracatı 26 milyar dolarken Türkiye İhracatçılar Meclisi yönetimine gelen Oğuz Satıcı, 130 milyar dolarlık dışsatıma yaklaştı ama Merkez Bankası’nın para politikasına karşı yürüttüğü savaşı kaybetti. Ekonomi Servisi Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı, 9 Eylül’de yapılacak TİM Genel Kurulu’nda yeniden başkanlığı aday olmayacağını resmen açıkladı. Kararını duyurmak için bir basın toplantısı düzenleyen Satıcı, yedi yıldan bu yana bu görevi sürdürdüğünü, TİM ve ihracatçı birliklerinde yeni bir gelenek başlatmak üzere böyle bir karar verdiğini söyledi. Satıcı, “7 yıl boyunca 56., 57., 58., 59., 60. hükümet... Bunların hepsiyle birlikte çalıştık. En kaotik ortamlardan başarıyla çıktık” diye konuştu. “Asla bir koltuğa yapışıp, o koltuğun tek sahibi gibi davranmadım” diyen Satıcı, göreve başladığında Türkiye ihracatının 26 milyar dolar olduğunu, 7 yılın sonunda bu rakamın 130 milyar dolara ulaştığını belirterek, 2023 için 500 milyar dolarlık ihracat hedefi koyduklarını hatırlattı. Satıcı, başkanlık adaylığı için bir arkadaşlarının resmi açıklaması olduğunu, onun dışında açıklama yapılmadığını ve aday olacak kişilerin önünü açmak istediğini ifade ederek, “Bundan sonra bu yarış herkese açık” dedi. Başkanlığa geldiği tarihten itibaren 5 hükümet, 3 Merkez Bankası başkanı ile çalışan ve bu dönemin önemli bir bölümünde YTL’nin aşırı değerli olmasından yakınan Satıcı, bu konuda para politikasına yenik düştü. Satıcı göreve geldiğinde 1.41 düzeyinde olan dolar kuru, bıraktığını açıkladığında 1.19’a kadar gerilemişti. ‘Büyük Satranç Tahtası’ ve NATO ğı söylenebilir. Örneğin Gürcistan’ın, Rusya karşısında korunaksız kaldığını gören Ukrayna yönetimi, şimdi paniğe kapılarak NATO üyeliği sürecini hızlandırmaya çalışıyor. Halbuki, Ukrayna, gaz boru hatları, Rusya’nın Karadeniz donanmasının demirlediği Sivastopol Limanı, limanın bulunduğu Kırım Yarımadası’ndaki Rus nüfusu (halen Rusya bunlara pasaport vermeye devam ediyor) nedeniyle, Rusya için stratejik bir öneme sahip. Dahası, tarihsel ve kültürel olarak Ukrayna Rusya’nın doğduğu yer, adeta Rusya’dan bile önemli Rusya için. Bu koşullarda Ukrayna’nın NATO’ya üye olması, Gürcistan’ın üyeliğinden çok daha büyük bir sorunu gündeme getirecek, belki de “Soğuk savaş ortamına geri mi dönüyoruz?” diye endişe edenler, kendilerini nükleer silahlara sahip ülkeleri kapsayan bir sıcak savaş riski ile karşı karşıya bulacaklar… Bu o kadar gerçek bir korku ki, ABD yanlısı olarak bilinen Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Baltık Denizi ülkelerinin dahi şimdi Rusya ile yeniden diyalog kurmaya çalıştıkları, bu diyaloğa aracılık etmesi için, düne kadar AB sürecinde sürekli çatışmak zorunda kaldıkları Angela Merkel’e yanaşmaya başladıkları bildiriliyor (New York Times 25/08). NYT’nin bu gözlemleri doğruysa, bu ülkelerin, Gürcistan’ın başına gelenlerden sonra NATO üyeliğini, bu örgütün içindeki uyumsuzlukların etkisiyle müdahale kapasitesinin giderek zayıfladığını düşünerek yeterli bir güvence olarak görmediklerini, Rusya ile diplomatik ilişkilerini güçlendirmeye, Avrupa içindeki liderliğe (AlmanyaFransa ekseni) yakınlaşmaya çalıştıklarını düşünebiliriz. Nitekim kimi uzmanlara, örneğin Plymouth Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Patrick Holden’e, göre, bu ülkeler açısından NATO’ya sığınmak yerine soğuk savaş döneminde Finlandiya ve Avusturya’nın yaptığı gibi NATO konusunda gönüllü bir tarafsızlığı kabul edip AB’ye güvenmek çok daha güvenlikli bir seçenek (EuroObserver, 25/08). Özetle NATO, krizini aşarak kendisinden beklenen işlevi üstlenemiyor. Eğer bu saptama doğruysa, Türkiye’nin ABD gemilerinin Karadeniz’e açılmasını kolaylaştıran dış politika anlayışını hemen terk etmesi gerekir. Bölgede gelişen konjonktür içinde ABD’ye yaslanarak güç yansıtma fantezileri, ülkeyi hiç istenmeyen çatışmaların tarafı haline getirebilir. Önümüzdeki dönemde dış politikada yeni bir anlayış benimsemek, bölgede siyasi, askeri gerginliklerin tırmanmasını önleyecek önlemler üzerinde odaklanmak, çok daha güvenlikli olacaktır. ergin?tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com Siyasete girebilirim TİM Başkanı Satıcı bundan sonraki süreçte neler yapacağına ilişkin bir soru üzerine şu açıklamayı yaptı: “Ben 7 yıldır ihracat dışında hiçbir şey düşünmediğimi farkettim. Bundan sonra da TİM’den kopmayı düşünmüyorum. Bilgi ve birikimimden yararlanmak isteyenlerin daima yanındayım. Aileme biraz daha fazla vakit ayıracağım. Gelecek neyi gösterir bilinmez ancak siyaset de düşünebilir, bilgili ve donanımımı insanlarla paylaşmak isterim.” ürcistan’ın Güney Osetya’ya saldırısıyla başlayan gelişmeler, NATO’nun kriz içinde olduğunu bir kez daha gösterdi. “Kriz” sözcüğünü kullanmamın iki nedeni var. Birincisi: NATO Avrupa’yı, ABD’nin dünya düzeni vizyonunun tutarlı, tamlayıcı bir parçası olarak konsolide edecek… Avrupa’yı sağlam bir üsse, sadık bir ortağa dönüştürecek bir örgüt olmak yerine, ABD ile AB arasındaki görüş ayrılıklarının sürekli ön plana çıktığı bir platforma dönüştü. İkincisi: Soğuk savaş boyunca Avrupa için bir güvenlik, siyasi istikrar kaynağı olan NATO şimdi istikrarsızlıkları körükleyen, hatta yenilerini yaratan bir örgüt haline geldi. G GÜRCİSTAN MERCEĞİNDEN NATO ABD, Rusya’nın Gürcistan’a askeri müdahalesini, Rusya’yı tecrit etmek ve Avrupa’yı kendi yanına çekmek için bir fırsat olarak kullanmak istedi. Tüm ABD basını bu hedeflere kilitlendi; Rusya’nın Gürcistan müdahalesiyle Hitler’ in 1938, SSCB’nin 1957 Çekoslovakya işgalleri arasında paralellikler kurdu Ancak Almanya, Fransa ve İtalya’nın liderleri, bu yaklaşımı benimsemediklerini hemen dile getirdiler. Rusya’nın yanı sıra Gürcistan’ı da eleştiren bir tutum takındılar, Rusya’yı tecrit etmeyi kabul etmediler. Gürcistan konusunda, kendi ülkesinde eleştirilere hedef olacak kadar ABD ile aynı çizgiyi izleyen İngiltere Dışişleri bakanı Miliband bile Rusya’nın G8’den çıkarılmasına karşı olduğunu açıklamak zorunda kaldı. Almanya ve Fransa gibi merkez AB ülkelerinin Gürcistan’a yönelik eleştirileri aslında, bu savaştan ABD’yi de sorumlu tuttukları anlamına da geliyordu. Almanya eski Devlet Başkanı Shröeder’in Der Speigel’le yaptığı bir söyleşide işaret ettiği gibi, ABD tarafından silahlandırılan ve eğitilen Gürcistan’ın böyle bir provokasyona, ABD’nin bilgisi dışında kalkışmış olması düşünülemezdi. Ya Gürcistan NATO üyesi olsaydı? O zaman Avrupa ülkeleri birdenbire kendilerini Rusya ile karşı karşıya bulmayacaklar mıydı? Almanya ve Fransa’nın, ABD’nin hegemonya projesinden kaynaklanan risklerden dolayı Rusya ile diplomatik, ekonomik ilişkilerini zedelemeye, kışın doğalgaz sıkıntısı çekmeye, petrol fiyatlarındaki yeni bir sıçramanın maliyetini üstlenmeye, dahası kendilerini yeni bir soğuk savaş içinde bulmaya niyetleri yok. Oğuz Satıcı ÜÇ ADAY YARIŞIYOR ürkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) 9 Eylül’de yapılaca seçimleri için geri sayım başladı. Başkanlık koltuğu için yarışacak isimler de birer birer sahneye çıkıyor. Geçen günlerde adaylığını açıklayan İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Başkanı Ali Kahyaoğlu’nun, Oğuz Satıcı’nın çekildiğini açıklamasının ardından fazla ısrarcı olmayarak, diğer adaylardan biri ile birlikte çalışmaya hazır olduğu belirtiliyor. İstanbul Sanayi Odası ve TİM’deki muhalif çı T İsmail Gülle kışları ile bilinen Orta Anadolu İhracatçılar Birliği (OAİB) Makine Aksamları İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran adaylığını resmen açıklayan iki adaydan biri. Tabanda geniş desteği olduğu belirtilen İstanbul Tekstil ve Hammadde İhracatçıları Birliği Başkanı İsmail Gülle de, başkanlığın en güçlü adayı olarak gözüküyor. TİM Başkan Vekili Mehmet Büyükekşi’nin ise düzenleyeceği basın toplantısıyla TİM Başkanlığı için aday olduğunu ilan etmesi bekleniyor. Adnan Dalgakıran Hırsızlığın adresi yok Irak’ın işgalinden sonra gözlerini Karadeniz’e dikti. BOP’un yürütülebilmesi için Rusya’nın önünün kesilmesi ve İran’ın vurulması gerekiyor. Ancak işler ABD, İngiltere ve İsrail’in, 1990’lardaki öngörüleri doğrultusunda gelişmiyor; büyük sorunlar var. ABD büyük bir kriz yaşıyor. Buna karşın 2008’de askeri harcamalarını 460 milyar dolara yükseltti (*). Oysa 2007’de bütçesindeki açık 739 milyar dolardı. Askeri operasyonlarla, içerdeki krizi dünyaya yaymak istiyor. Rusya Putin sonrasında yeniden güçlendi. Hem Asya’da hem AB içinde “sağlam ortaklar” buldu, doğalgaz ile AB’yi bağladı. Şanghay İşbirliği Örgütü içindeki devlerin son 34 yıldır ortaya koydukları dayanışma, ABD’nin küresel konumunu olumsuz etkiledi. ABD Irak işgalinden sonra dünyada değil Batı’da da yalnız kaldı. ABD, İngiltere ve İsrail bu olumsuz konjonktür içinde BOP’u yürütmeye çalışıyorlar. Bu nedenle Karadeniz’de ABD üstünlüğünün sağlanması “özellikle Washington’ın küresel konumu açısından” hayati bir önem taşıyor. hesaplarına girerek hesaptaki paraları sahte kimliklerANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kaçakçılık le açılmış başka hesaplara aktardıkları belirlendi. ve Organize Suçlar Daire Başkanlığı ekiplerinin inZanlıların, ayrıca Türkiye’de ele geçirdikleri kimteraktif banka dolandırıcılığı yaptıkları iddiasıyla lik bilgilerini Rusya’daki bir bilgisayar korsanına TürMuğla, İzmir, Antalya, İstanbul, Ankara, Denizli, kiye’deki bağlantısı aracılığıyla verdikleri, karşılığınŞanlıurfa ve Kastamonu başta olmak üzere çeşitli da aldıkları çok sayıda yabancı uyruklu kişiye ait kimillerde gerçekleştirdiği operasyonlarda gözaltına allik bilgilerini kullanarak kart hazırladıkları ve bu kartdığı 28 zanlı, sorgularında hangi yöntemleri kullanlarla ATM’lerden para çektikleri ya da alışveriş yapdıklarını da itiraf ettiler. tıkları tespit edildi. Şebeke üyelerinin bu şekilde milŞebekenin, kurdukları servis sağlayıcı ve hazırlayonlarca dolar para dolandırdıkları ve kazandıkları padıkları internet sitesi üzerinden haberleştikleri ve doralarla lüks hayat yaşadıkları bildirildi. landırıcılık işlemlerini söz konusu servis sağlayıcı üzeOperasyonlarda zanlılarla birlikte kredi kart şifre akrinden gerçekleştirtarım ve kart badikleri ifade edildi. Türkiye’de ele geçirdikleri sım cihazları ile Şebeke üyelerinin boş ve dolu yüzbanka hesaplarına bilkimlik bilgilerini Rusya’daki gisayar aracılığıyla bilgisayar korsanlarına satan lerce plastik kart, tapu ve dolandırıulaşan kişilere, banka şebekenin yakalanması, KEY cılık işlemlerinde adına elektronik posödemeleri sırasında ifşa kullanılan çok sata göndererek kişisel bilgilerini ele geçiredilen 9 milyona yakın kişinin yıda bilgisayar ele dikleri ya da banka TC kimlik numaralarını da tekrar gündeme taşıdı. geçirildi. Bu bilgilerin ne kadarının ‘satıldığı’ hâlâ bilinmiyor. GÜVENLİK DEĞİL, İSTİKRARSIZLIK KAYNAĞI Bu açıdan bakınca, NATO’nun önümüzdeki dönemde üyeleri için giderek artan bir risk, istikrarsızlık kaynağı olaca ABD, BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Karadeniz’de AmerikaRusya Çatışması ve Türkiye “ABD’nin küresel üstünlüğünü sürdürebilmesi için, AB’yi yanına alması gerekmektedir”. Körfez krizi ve AB’nin 1991’deki Maastricht Anlaşması sonrasında, “AB’nin genişleme politikası” ile, ABD’nin “NATO’laştırma politikası” bütünleştirildi. Polonya’dan Bulgaristan’a kadar eski Doğu Avrupa ülkeleri NATO ve AB’ye birlikte alındılar. Doğu Avrupa ülkelerinin siyasi, iktisadi ve askeri olarak Batı kapitalizmine devşirilmeleri, NATO ve AB üzerinden yapılmıştır. ABD ve stratejik ortaklarının 2003’teki Irak işgalinin ardından 2004’ten itibaren Kıbrıs Cumhuriyeti ve Doğu Avrupa ülkeleri “Batı şemsiyesi altına sokuldular”. H. Kissinger ve Z. Brzezinski’nin önerileri fiilen uygulamaya kondu. Bu durum Karadeniz’deki ABD varlığı için de geçerlidir. Bulgaristan ve Romanya AB’ye ve NATO’ya alındıktan sonra ABD, bu ülkelerde askeri üs inşaatına başladı. ABD ile Polonya arasında “füze kalkanı” konusunda anlaşmaya varıldı. Önümüzdeki yıllarda Gürcistan ve Ermenistan’ın AB’ye alınmaları ile birlikte NATO üyelikleri de gündeme gelecektir. ARADENİZ’DE TÜRKRUS ORTAK ÇIKARLARI ABD filosunun Karadeniz’e sokulmaması konusunda Türkiye’nin ve Rusya’nın çıkarları örtüşmektedir. Karadeniz’de Washington’ın egemenliğinin artması, Türkiye için şu sakıncaları getiriyor: İktisadi ilişkiler başta olmak üzere, TürkRus ilişkilerinin “sabote edilmesi” olasılığı ortaya çıkar. Doğalgaz da bunun içindedir. Oysa Türkiye, enerji gereksiniminin yüzde 65’ini Rusya’dan sağlıyor. Türkiye üzerinde, Ermenistan (ve diyaspora) baskısı genişletilebilecektir. Boğazların statüsünün değiştirilmesi için baskılar yoğunlaşacaktır. ABD ve AB’nin, Kürdistan projelerini “Kafkasya’ya yayma girişimleri” başlayacaktır. Rusya’nın da karşı olduğu, “Patrikhane’yi Vatikanlaştırma girişimleri” artacaktır. Bu konularda Türkiye’nin ve Rusya’nın çıkarları birleşmektedir. Rusya’nın yanına İran’ı da eklemek yanlış olmaz. (*) SIPRI Raporu, 2007 K Turizmde Rus ağırlığı Ekonomi Servisi Alman gazeteleri, Öger Tur’un sahibi Vural Öger ile milyarder Rus yatırımcı Alexander Lebedev’in satış işlemleri için notere gideceğini yazdı. Lebedev’in Öger’in hisselerinin yüzde 76’sını 125 milyon Avro’ya satın alacağı ifade ediliyor. Sadece Türkiye değil Mısır’dan Küba’ya kadar çeşitli turlar düzenleyen Öger Tur, Almanya’nın en büyük altıncı turizm şirketi. Vural Öger yaptığı açıklamada, pazarlıkların hâlâ sürdüğünü belirterek “Ayrıntılar kesinleşmeden bu iş bitti diyemem” diye konuştu. Rus milyarder, Alexander Lebedev’in Alman firmalarına gösterdiği ilgi devam ediyor. Lebedev, Avusturya gazetelerinden Die Presse’ye verdiği demeçte, cirosu 20 milyar Avro civarında olan bir Alman bankasını satın almaya hazır olduğunu belirtti. Alman hükümeti, geçen hafta Alman şirketlerinin yabancılara satılması konusunda kısıtlayıcı önlemler almıştı. Öger’in Ruslara satılmasını değerlendiren Ekin Grubu Araştırma Birimi Yöneticisi Fehmi Köfteoğlu, bunun ilk olmadığını belirtti. Köfteoğlu, Avrupa’nın en büyük tur operatorü TUI’nin hisselerini toplayarak borsadaki en büyük hissedarı olan ve son genel kurulda “başkan seçtiren” Rus işadamı Alexej Mordaşov’un operasyonunu da anımsattı. Rusların ağırlığının daha da artmasının beklendiğini kaydeden Köfteoğlu, şu saptamaları dile getirdi:  Dünya seyahat endüstrisinin en büyük pazarı konumundaki Almanya’da Rusların şirket alması çok önemli. Almanların Rus turizm pazarına girmesi beklenirken süreç tersine döndü. Bugüne kadar turizme yön veren hep Almanlardı.  Rusya pazarında Türkler hâkim. Rusların en çok gittiği ülke Türkiye olduğu gibi, Mısır’a da Dubai’ye de götüren Türkler. ve Washington Güney Kafkasya’da öne çıkacaktır. 2) Gürcistan ve Ermenistan üzerinde elde edeceği “yeni askeri olanaklar” ile İran üzerinde etkisini genişletecektir. 3) Almanya ve Fransa’nın “Rusya ile olan iyi ilişkileri ve doğalgaz bağımlılıkları”, zamanla değiştirilebilecektir. 4) Türkiye üzerindeki yeni projelerin uygulanması olasılığı güçlenecektir. 5) ABD’nin, Boğazlar üzerindeki etkisi artacaktır. 6) Fener Patrikhanesi’ni “Vatikanlaştırma” ve bölgedeki 200 milyon Ortodoks nüfusu etkileme konumu sağlamlaşacaktır. VE AMERİKA’NIN ORTAK ÇIKARLARI Almanya ve Fransa ile kimi küresel paylaşım sorunlarına rağmen ABD, “Batı kapitalizmi ve Hıristiyanlığı” içinde Avrupa’yla stratejik ortak konumundadır. Henry Kissinger ve Z. Brzezinski’nin son 20 yıl içinde sürekli vurguladıkları gibi, AB ABD VE KARADENİZ HATTI Filosu ile Karadeniz’e yerleşmiş bir Amerika’nın elde edeceği çıkarların bazıları şunlardır: 1) Rusya’nın önü kesilmiş olacak www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle