05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

29 AĞUSTOS 2008 CUMA ölümünün 17. yıldönümü C 11 Nadir Nadi’yi özlemle andık İstanbul Haber Servisi Gazetemizin başyazarı, Atatürk devrimlerinin ödünsüz savunucusu Nadir Nadi, ölümünün 17. yıldönümünde Edirnekapı Şehitliği’ndeki mezarı başında törenle anıldı. Cumhuriyet Vakfı Başkan Yardımcısı Alev Coşkun, laik Cumhuriyetin, Atatürk ilke ve devrimlerinin, Cumhuriyet gazetesi ile sonsuza dek yaşatılacağını vurguladı. Nadir Nadi’yi anma töreninde konuşan Alev Coşkun, Nadir Nadi’nin gerçek bir Atatürkçü olduğunu belirterek “Nadir Nadi genç yaşında babasının çıkardığı Anadolu’da Yenigün gazetesinde çalıştı. Kurtuluş Savaşı mücadelesini daha 12 yaşındayken bizzat Ankara’da yaşadı” dedi. Coşkun, gazetemizin Cumhuriyet devrimlerine her zaman sahip çıkacağını ifade ederek “Nadir Nadi gerçek bir Atatürkçü, gerçek bir gazeteci ve gerçek bir Kuvayi Milliyeciydi” diye konuştu. Törene, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan, gazetemiz yazarı Şükran Soner, İdare müdürü Hüseyin Gürer ile Cumhuriyet çalışanları katıldı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç ve yönetim kurulu üyeleri de Nadir Nadi’nin mezarını ziyaret ederek çelenk bıraktı. Gerçek bir Kuvvacı ve Atatürkçü Alev COŞKUN Cumhuriyet gazetesinin ismini Atatürk verdi. Gazeteyi Yunus Nadi kurdu. Nadir Nadi, 2. Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908 yılında doğmuştur. Aslında Nadir Nadi gazetenin içinde yetişmiştir. Çünkü 1918 yılında henüz 10 yaşındayken İngiliz, Fransız ve İtalyan askerleri tarafından işgal edilmiş olan Mütareke İstanbulu’nda babası Yunus Nadi tarafından yayımlanan Yeni Gün gazetesinin de içindeydi. 1920 Mart, Nisan aylarında Yunus Nadi’yi İngiliz işgal güçleri tutuklamak istediler. Onu yakalamak için evlerini bastılar, bu baskında Yunus Nadi bir sandığın içinde saklandı. Nazime Nadi, eve girip ortalığı talan eden zaptiyelere meydan okurcasına sandığın üzerine oturarak eşini korudu. 11 yaşındaki Nadir Nadi bu olayı yaşadı. Zaptiyelerin evi talan edip babasını alıp götürmek istemeleri, o sahne belleğinden hiç çıkmadı. Yunus Nadi bu durumda Ankara’ya kaçtı. Matbaasını da ufak parçalara bölüp yavaş yavaş Ankara’ya geçirdi. Anne Nazime Nadi, oğulları Nadir Nadi, Doğan Nadi, kızları Leyla ve Nilüfer gizlice Ankara’ya geçtiler. Yunus Nadi’nin gazetesi bu kez Ankara’da yayımlanmaya başlandı. İlk sayı 9 Ağustos 1920’de çıktı. Gazetenin isminde ufak bir değişiklik yapılarak Anadolu’da Yeni Gün olmuştu. Adeta Anadolu ihtilalinin başarılacağını, yeni bir gün doğacağını müjdeliyordu. Anadolu’da Yeni Gün 1920 1924 arasında, Ankara’da yayımını sürdürdü. TBMM’yi, Milli Mücadele’yi en ateşli bir biçimde destekledi. Nadir Nadi içeriden ve dışarıdan bütün baskılara karşın Cumhuriyet’i yaşatmayı başardı Yaşamı mücadeleyle geçti Nadir Nadi, gazetenin “yayın ilkelerini” koruyarak ve “yayın ilkelerine sahip çıkan yazarlarını” bir araya getirerek Cumhuriyet’i içeriden ve dışarıdan yıkmak isteyenlere karşı mücadele verdi. Yaşamı süresince milletvekilliği ve senatörlük de yapan Nadir Nadi’nin önceliği her zaman Cumhuriyet gazetesi oldu. İstanbul Haber Servisi Gazetemizin kurucusu Yunus Nadi’nin ölümünden sonra Cumhuriyet gazetesini yöneten ve kurumsallaştıran Nadir Nadi, gazetenin “yayın ilkelerini” koruyarak ve “yayın ilkelerine sahip çıkan yazarlarını” bir araya getirerek Cumhuriyet’i içeriden ve dışarıdan yıkmak isteyenlere karşı mücadele verdi. Nadi, demokrasinin kesintiye uğradığı yılların antidemokratik yöneticilerine karşı da ödünsüz Cumhuriyet kimliğini koruyarak gazeteyi yaşatmak savaşımını verdi. Gazetesinden iki kez “tasfiye” yöntemi ile uzaklaştırılan Nadi, gazetenin iyi yönetilememesi, tiraj kaybı gibi nedenlerle her defasında geri çağrılarak gazetenin başına geçti. Yaşamı süresince milletvekilliği ve senatörlük de yapan Nadir Nadi’nin önceliği her zaman Cumhuriyet gazetesi oldu. Nadi, 20 Ağustos 1991 sabahı yaşamını kaybetti. Fotoğraf: NİHAN İNAL ÇEKİRDEKTEN GAZETECİ Nadir Nadi, işte 12 ile 16 yaşında o günleri yaşayarak günlerini gazetenin içinde geçirdi. Bu nedenle Nadir Nadi çekirdekten gazeteci, çekirdekten ulusalcı ve Atatürkçüdür. Ankara’da bir hanın bodrum katında hazırlanıp basılan Anadolu’da Yeni Gün için yıllar sonra yazdığı anılarında bakınız Nadir Nadi ne diyor?.. “Yeni Gün’ün kadrosu bir Başyazar, Yunus Nadi, bir Yazı İşleri Müdürü Kemal Salih Sel, bir düzeltmen, aynı zamanda fıkra yazarı, bir idare müdürü, dört dizgici ve bir makinist, aynı zamanda hamal... İşte Ankara’daki Yeni Gün’ün kadrosu...” Bundan sonra Nadir Nadi belleğinde kalın çizgilerle yerleşmiş olan Yeni Gün gazetesinin yönetim merkezini şöyle anlatıyor: “Büyük Millet Meclisi koridorlarından sonra en çok politika tartışmaları yapılan yer, başyazarın odasıydı. Duvarların dibinde, üzeri Anadolu kilimleriyle kaplı çerçeve sedirleri vardı. Kalpaklı, poturlu milletvekilleri, bakanlar, yazarlar dolardı buraya öğleden sonraları...” İşte henüz kendini bilmeye başladığı yaşlarındayken Nadir Nadi bu matbaada hem gazetenin çıkışına yardım ediyor, hem politik tartışmaları izliyor, olup biteni anlamaya çalışıyordu. Bu nedenle Nadir Nadi aslında çekirdekten yetişmiş bir Kuvayı Milliyeciydi. Cumhuriyet ilanından sonra Galatasaray Lisesini bitirdi, yükseköğrenimi için Viyana ve Lozan üniversitelerine gitti. 1935 yılına kadar beş yıl bu üniversitelerde Sosyal Bilimler ve Sosyoloji okudu. Bu yıllarda Avrupa’dan Cumhuriyet’e haber ve röportajlar yollayarak gazeteciliğini sürdürdü. UMHURİYET’İ NADİR NADİ KURUMSALLAŞTIRDI’ Nadir Nadi, İlhan Selçuk ve Uğur Mumcu ile birlikte. SİYASETE BAŞLADI Nadir Nadi, babası Yunus Nadi’nin 1945’te ölümünden sonra Cumhuriyet gazetesinin yönetimini üstlendi. Çok partili demokratik hayata geçilmesiyle Demokrat Parti listesinden bağımsız Muğla milletvekili seçilerek parlamentoya girdi. 1954’te de yine bağımsız olarak İstanbul milletvekili seçildi. Parlamentoya girişinden bir süre sonra Avrupa Konseyi’ne bağımsız Türk delegesi olarak seçilip 6 yıl bu görevde bulundu. 1962 yılında mirasçılarla anlaşmazlığa düşerek Cumhuriyet’teki yazılarına bir süre ara veren Nadi, 9 Haziran 1964’te ise 27 Mayıs’ın lideri ve o günlerin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından Kontenjan Senatörlüğü’ne seçildi. Ancak senatörlük süresi daha dolmadan, 3 Nisan 1970’te görevinden ayrılarak yine Cumhuriyet gazetesine döndü. ‘C E S E R L E R İ Sokakta Gürültü Var, Uyarılar, Perde Aralığından, 27 Mayıs’tan 12 Mart’a, Sil Baştan, İki Sovyet Rusyaİki Polonya, Olur Şey Değil, Ben Atatürkçü Değilim ve Dostum Mozart. Nadir Nadi, eşi Berin Nadi YENİDEN CUMHURİYET’TE 12 Mart müdahalesinden sonra, gazete yönetiminden 11 Temmuz 1971’de bazı arkadaşlarıyla birlikte o günlerin koşulları nedeniyle ikinci kez ayrıldı. Bu arada gazetenin durumunun gittikçe kötüleşmesi ve Nadir Nadi’siz Cumhuriyet’te aradıklarını bulamayan okuyucular bilinçli bir direniş göstererek gazeteyi satın almayarak yeni yönetimi boykot etti. Bu durumu gören bazı mirasçılar, Nadir Nadi’yi yeniden gazetenin yönetimine çağırmak zorunda kaldı. Nadi, gazeteden birlikte ayrıldığı arkadaşlarıyla birlikte 12 Temmuz 1972’de yine Cumhuriyet’teki görevine döndü ve ölümüne dek bu görevini sürdürdü. Nadir Nadi, eski Türk Dil Kurumu’nu savunan ve 13 Ağustos 1961’de yayımlanan “Tuhaf Bir Tasarı” başlıklı yazısının 23 Ocak 1983’te yeniden yayımlanması nedeniyle 12 Eylül Sıkıyönetim Komutanlığı’nın 1 No’lu Mahkemesi’nce 2 ay 20 gün hapse mahkum oldu. Sıkıyönetim mahkemesi kararlarının temyiz hakkı olmaması nedeniyle karar kesinleşti. Nadir Nadi, hapse girmeden iki gün önce Milli Savunma Bakanı’nın sadece kendisinde ve Sıkıyönetim Komutanı’nda olan temyiz hakkını 1945 yılında Yunus Nadi’nin ölümü üzerine gezetenin İmtiyaz Sahipliğini ve Başyazarlığını üstlendi. Bu görevini 1991 yılındaki ölümüne kadar yaklaşık yarım asır yürüttü. Gazetemizin Başyazarı, Cumhuriyet Vakfı’nın Başkanı İlhan Selçuk’un bir deyişi vardır: “Cumhuriyet’i Yunus Nadi kurdu, Nadir Nadi kurumsallaştırdı.” Gerçekten 1941 1991 arası Cumhuriyet gazetesinin doğrultusunun oturması, kurumsallaşması, Atatürkçü düşünce sisteminin yılmaz ve ödünsüz savunucusu olarak doğrultusunun kesin olarak saptamasıyla kendisini gösterir. Çocukluk yıllarından başlayarak Kuvayı Milliye mücadelesinin içinde bulunması, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı yöneten İlk Meclis ve o günün Ankara’sının havası içinde yetişmesi nedeniyle gerçek bir Kuvayı Milliyeci, gerçek bir Atatürkçüydü. Aydınlanma devrimini özümsemişti. Nadir Nadi, aynı zamanda solcuydu. Böylece sol, Kuvayı Milliye ve Atatürkçülük düşüncelerini özümsemiş bir aydındı. İşte bu nedenle sözde Atatürkçü 12 Mart ve 12 Eylül uygulamalarına karşı çıkmıştı. 1981’de yayımlanan Ben Atatürkçü Değilim adlı kitabında, bu sahte Atatürkçüleri yerden yere vurmuştu. İşte bu nedenle: Hayatta en hakiki mürşit ilim değilse, bir Atatürkçü değiliz. Ulusal bağımsızlık başkalarının uydusu halinde yaşamak anlamına geliyorsa ve halkçılık ilkesi, halkın bir mutlu azınlık elinde cannet vaatleriyle ömrü billah sömürülmesi sayılıyorsa biz Atatürkçü değiliz.. diyordu. NADİR NADİ’YE SESLENİŞ Nadir Nadi Cumhuriyet gazetesinin güçlenmesi ve sonsuza dek yaşamasını istiyordu. Ölümünün 17’nci yıldönümünde Nadir Nadi’ye sesleniyoruz: Cumhuriyet gazetesi, senin gazeteye davet edip köşe verdiğin, çok sevdiğin ve çok güvendiğin İlhan Selçuk’un önderliğinde çalışmalarını sürdürüyor. Cumhuriyet gazetesi, laik Cumhuriyeti, Atatürk ilkelerini savunmak yolunda, doğrultusundan bir milim sapmadan İlhan Selçuk liderliğinde yılmadan yoluna devam ediyor. Cumhuriyet’i her gün yayımlayan genç bir ekip var. Çalışanların yaş ortalaması 30’u geçmiyor, çalışanların çoğunluğu genç kızlar... Cumhuriyet’i kuran Yunus Nadi, Cumhuriyet’i kurumlaştıran Nadir Nadi, Cumhuriyet Vakfı’nı kuran Nadir Nadi’nin biricik eşi, sevgili Berin Nadi, siz ebedi istirahat yerlerinizde rahat uyuyunuz. Cumhuriyet sizin çizdiğiniz yolda mücadelesini sürdürecektir. Babasının ısrarı ile küçük yaştan beri müzikle yakından ilgilenen Nadir Nadi, amatör olarak da keman çalmaktaydı. kullanmasıyla karar Yargıtay tarafından bozuldu ve Nadi aklandı. sı kararını alan DP’ye karşı 7 Haziran günü “Ezan” başlıklı yazısında Nadi, iktidarı yine eleştiri yağmuruna tutmuştu. Nadi, yazısında şöyle diyordu: “Din işlerini dünya işlerinden fiilen ayırmadıkça cemiyetimizi zaman zaman rahatsız eden sürçmeleri önlemekte güçlük çekeceğiz. Yok, eğer sahiden laik bir cemiyet seviyesine ulaştığımızdan şüphemiz varsa, Atatürk yasalarından bir tekine olsun dokunmayı kendimizde hak görmemeliyiz. Çünkü ancak o yasalar sayesindedir ki gerçek vicdan hürriyeti bu memlekette kök salacaktır.” 1954 yılından sonra Menderes’le Cumhuriyet’in arası iyice açılır ve Menderes, Nadi’nin, yazılarında genellikle ılımlı bir dil kullanmasına karşın iktidarı eleştirmesine tahammül edemez. Nadi’nin eleştirilerine kızan Menderes, gazete için yaşamsal önem taşıyan kâğıt ve mürekkep temininde yasal engeller çıkarmaya başlar. SESSİZ KALMADI Nadir Nadi’nin DP döneminde Atatürk devrimlerine yapılan saldırılar karşısında ve ezanın yeniden Arapça okunması girişimi karşısında sessiz kalmayı yeğleyen Celal Bayar’a karşı da mücadele verdi. Türkçeleştirilen ezanın yeniden Arapça okunma
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle