29 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 C GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK haberlerin devamı 29 AĞUSTOS 2008 CUMA Nasıl Batılı Bir Lider? e kadar aksini söylerseniz söyleyin. Gerçek ortada. Bizimki (RTE) Batılı bir lider olduğunu kanıtladı! Son günlerde halkın huzuruna çıkıyor. Sinirleri gergin konuşmalar yapıyor. Lakin daha önceleri kravatlı, siyah giysili RTE gitmiş, gömleğinin düğmeleri açık, değişik renkte ceketler giyen veya ceketsiz konuşan bir RTE gelmiş. RTE’deki kılık kıyafet değişiminin Batılı olmakla ilgisi ne? Bal gibi, üstelik doğrudan ilgisi var. Batı medyasında yayımlanan belge ve bilgiler, RTE’nin Batılı bir devlet adamı olduğunu kanıtlıyor. Kanıtlar mı? Dünya siyasetini etkileyen Bush’un, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin, İngiltere Başbakanı Gordon Brown’ın, ABD başkan adayı Barack Obama’nın gazetelerde, TV’lerde canlı yayımlardaki giyim biçime bakınız: Kravat yok. Gömlek düğmeleri açık! Ceketsiz, rahat giysilerle halk arasında, halk huzurunda. Bizimkinin de gömleğinin düğmeleri açık mı? Açık. Kravat takmadan siyah veya koyu elbiseler giymeden, ceketsiz halkın huzuruna çıkıyor mı? Çıkıyor. Bizimki ile Batılı liderler arasında kafa, bilgi ve demokrasiyi kavrayış ve anlayış açısından derin farkları atın bir yana. Dini bütün bir Müslümansanız yalana, saptırmaya gerek yok. Şimdi söyleyiniz: Ceketsiz, gömlek düğmeleri açık bizimkinin Batılı liderlerden farkı var mı? Fotoğraflı kanıtlar bizimkinin de Batılı bir lider olduğunu göstermiyor mu? Gösteriyor, hatta kanıtlıyor! Bizimki kılık kıyafette tam bir Batılı liderler gibi lider! Allah aşkına söyleyin, değil mi? ??? Üstelik bizimki Batılı meslekdaşlarına fark atıyor. Nedenler ortada: Batıda hangi lider ulusundan yüzde bilmem kaç oy aldığını söyleyerek devletin temel ilkelerini alabora edebildi? Bush, Sarkozy veya Brown! Bir zenciyi Beyaz Saray’da görmeye hazırlanan ABD’de, Barack Obama bile Amerika’nın kökleşmiş kurallarını değiştireceğini söyleyemiyor. Oysa bizimki? Olumluyu olumsuza, müspeti menfiye çevirmek ve geliştirmekte usta mı usta! Çağdaşlığa, Batılı olmaya soyunan ve 2002’lere kadar çağdaşlık konusunda hayli mesafe alan bu ülkeyi, altı yıl içinde kadını başı ve vücudu güneşe, temiz havaya kapalı duruma getirdi. Erkeği de mayodan haşemaya... Batılı liderler eş dost uçağına binemez, örneğin bir başka ülkede ve kendi ülkesinde tatilini geçiremez. Örnek: Muhafazakâr parti lideri David Cameron’un 74 arkadaşıyla birlikte yeni yat kiralayarak Fethiye’de yaptığı tur, İngiltere’yi ayağa kaldırdı. Neden? Çünkü, Cameron ekonomik krizden dem vurup kemer sıkma politikasının öncülüğünü yaparken tatile çıktı. Bizde sosyal yaşamdan ekonomiye her şey aşağıya doğru iniyor. Bizimkiler tatilde! Batılı, şu kadar dolardan fazla armağan alamaz ama… bizimkiler aksi davranışlar sergiler. Örneğin Çankaya’daki, Suud Kralı’nın eşine veya kendisine armağan ettiği belki de milyon dolar değerinde takılar vs’yi almakta sakınca görmez. İşadamının yatına biner, otelinde kalır, bu lüksün gideri nedir, açıklamaz. Bizim ikili, cümbür cemaat devlet uçağına atlar, dış gezilere çıkarlar. Eşinin gıda kültürü Kayseri mantısından, istakozlu makarnaya gelişir. Halk, bu gerçekleri sineye çeker. Halk adamı RTE, halkla birlikte olmamak, halka haşemalı görünmemek için denize gireceği koy ve çevresini denizden ve karadan, saatler önce halka kapatır... İstanbul’a gelen Humeyni kaynaklı Cumhurbaşkanı sıfatlı adam konuk olduğu ülkeyi ve laik devleti alaya alır, dini siyasetle yoğurmanın örneklerini verir. Laik Cumhuriyetin devlet başkanı olduğunu iddia eden Çankaya’daki, dut yemiş bülbül rolü oynar! Bunlar aziz ulusumuzun bir kulağından girip diğer kulağından çıkan, umursamadığı gerçekler. Sonuca bakalım; hiçbir Batılı lider, liderlikte RTE’ye erişemez... Zira onlar Batılı doğar, Batılı ölürler. Bizimki ise kafa yapısıyla Doğulu doğar, yaşar: Ama kılık kıyafette Batılı!! Moskova rest çekti Abhazya ve G. Osetya’yı tanıdıklarını bildiren Medvedev, “Rusya Soğuk Savaş dahil hiçbir şeyden korkmuyor” dedi Deniz BERKTAY KİEV Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev, Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarını tanıdığını açıkladı. Rus kamuoyuna seslenen Medvedev, Rusya’nın Soğuk Savaş dahil hiçbir şeyden korkmadığını söyledi. Gürcü ordusunun Rus vatandaşlığı taşıyan binlerce masum insanı katlettiğini öne süren, bunun Gürcülerin Osetlere yönelik ilk şiddet eylemi olmadığını, 1991 yılında dönemin radikal milliyetçi Gürcü lideri Zviad Gamsahurdia’nın da Güney Osetyalıları katliama maruz bıraktığını söyleyen Medvedev, Rusya tarafının, Kosova’nın bağımsızlık ilanından sonra Gürcü tarafına, sorunun barışçı yollardan çözümünü garanti edecek bir anlaşma imzalamayı önerdiklerini, ancak Gürcülerin bunu ısrarla reddettiklerini ifade etti. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Çok Kişili Dış Politika... afkas krizi, Türkiye’nin dış politikasında “çok kişilikli” süreçten “çok kişili” sürece geçildiğini bir kez daha göstermiş oldu. 8 Ağustos’ta başlayan krizin ilk iki gününde ağzını açmayan devlet büyükleri, daha sonra ağzını kapatmak bilmedi! Gürcistan’ın Kuzey Osetya’ya devlet büyütmeye giderken evdeki Güney Osetya’dan da olması, artık bu ülkenin iç işi değil... Batıdan doğuya bütün dünyada yapılan yorumların ortak paydası şu: Yeni bir dönem başladı! Herkes bu yeni dönemin adını farklı koyuyor, seç beğen al: Soğuk barışın sonu... Rusya’nın dönüşü... Kafkaslar’ın Ortadoğulaşması... ABDRus çekişmesinin yeni halkası... Bu şıkların her birinin ayrı gerçekliği var. Türkiye AKP dönemindeki, “kriz varsa çözüm önerisi benden” geleneğinin ürünü olarak kısa süreli suskunluktan hemen sonra öne çıktı: Kafkas Paktı kuralım! Öneri Başbakan’dan geliyordu... Dışişleri’nin bu öneriden haberi var mıydı? Bize göre haberi olsa bile, onayı yoktu. Zira, böylesi önerilerin ancak belli bir barış ve istikrar ortamında yeşerebileceği, suyun 100 derecede kaynaması kadar yalın bir gerçek. ??? Rusya, Türkiye’nin bu önerisinin hemen üstüne atladı, “Ben de gireyim, paktı kuralım” dedi. Zaten Rusya, Erdoğan’ın ziyaretini “Ankara, Moskova’nın tezlerine yakın” diye yorumladı. ABD çıkıştı: “Bu nereden çıktı, benden habersiz böyle pakt mı olur?” Arada kalan Türkiye, “herkes girsin” dedi... Ertesi gün Gürcistan’ın Ankara Büyükelçisi demez mi: “Biz bu tür paktlarda yokuz... Türkiye’nin iyi niyetli girişimlerini anlıyoruz ama, toprak bütünlüğümüzü tartışmalı yapacak böylesi adımlar yarar değil, zarar getirir.” Gürcistan’a iyilik yapmak için bir öneri geliştiriyorsunuz, Gürcistan karşı çıkıyor! Kafkaslar’ın bir parçası olarak Ermenistan’la ilişkileri nasıl sürdüreceğimiz de netlik kazanmadı. Burada da Cumhurbaşkanı, “acaba futbol maçını izlemeye gidersem, dış politikaya hâkimmiş gibi görünüp, biraz da ön almış olur muyum?” sorusuna yanıt arıyor. Görünen tabloda, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri büroksasisi birbiriyle örtüşmeyen çözümler, projeler peşinde... ??? Amerikan gemilerinin İstanbul ve Çanakkale Boğazı’ndan geçişinde de yine Ankara’nın çok kişili politikasını görüyoruz... AKP’nin yarı ve tam resmi yayın organları bile gemilerin geçişini, Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’na sokulması koşullarıyla karşılaştırdılar. Bize göre doğru bir çağrışım! Teknik olarak gemilerin geçişinin Montrö’ye uygun olduğu söyleniyor. ABD, şu aşamada gürültü çıkmasını istemediği için kendisini Montrö koşullarına uyarlamış görünüyor. Ankara ise şöyle bakıyor: Gemiler Boğazlar’dan geçti... Oh, şimdilik kriz görünmüyor! Durumun gerçekte ne anlama geldiğini anlatmak için yukarıdaki tümceyi şöyle kurabiliriz: Gemiler boğazlarımızdan girdi! Ya da şu tümce: Boğazlarımıza kadar Kafkas krizine battık! Şu aşamada bu değerlendirmeler abartılı bulunabilir. Ancak gidiş hiç de öyle görünmüyor. Rusya şimdiden homurdanıyor: “Karadeniz’de ABD varlığı istikrar getirmez...” Türkiye, çözümün parçası olacağım derken, kendisini krizin parçası olarak bulabilir. N Medvedev: Abhazya ve Güney Osetya halklarının özgür irade beyanlarına, BM hükümlerine, 1975 Helsinki Sözleşmesi’ne ve diğer uluslararası hukuk kurallarına dayanarak Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığını tanıdığını bildiren kararı imzaladım. Bütün diğer devletleri de bu bağımsızlığı tanımaya çağırıyorum. Bu şartlar altında başka bir yol kalmadığını söyleyen Medvedev, “Abhazya ve Güney Osetya halklarının özgür irade beyanlarına, Birleşmiş Milletler hükümlerine, 1975 Helsinki Sözleşmesi’ne ve diğer uluslararası hukuk kurallarına dayanarak Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığını tanıdığını bildiren kararı imzaladım. Bütün diğer devletleri de bu bağımsızlığı tanımaya çağırıyorum. Zira bu, insanların hayatını koruyabilmenin yegâne yoludur” dedi. Bu şekilde diğer ülkeleri de Abhazya ve G.Osetya’nın bağımsızlıklarını tanı maya çağıran Medvedev, ayrıca Rusya Dışişleri Bakanlığı’na, Abhazya ve Güney Osetya ile derhal diplomatik ilişki kurma talimatı verdi. K TİFLİS: İLHAK GİRİŞİMİ Güney Osetya’nın yönetim merkezinde on binlerce kişi tanıma kararını havaya ateş açarak kutlarken Gürcistan Dışişleri Bakanlığı, Rusya ile ilişkilerin “sonsuza kadar olmasa da uzun bir süre için kesileceğini” açıkladı. Bakanlık, Rusya’nın bu kararını ayrıca, “ayrılıkçı bölgelerin Rusya tarafından ilhak edilmesi girişimi” olarak değerlendirdi. Rusya, Kosova sorununun tek taraflı hamlelerle çözülmeye kalkılması (yani, Kosova’nın tek taraflı olarak bağımsızlık ilan etmesi ve bu bağımsızlığın, Sırbistan’a danışılmadan büyük devletlerce tanınması) durumunda bunun eski Sovyet coğrafyasındaki ayrılıkçı bölgeler başta olmak üzere, dünyanın pek çok yerinde paralel etkilerinin olacağını resmi olarak ilk kez, Ocak 2006’da, dönemin Devlet Başkanı Vladimir Putin aracılığıyla dile getirmişti. Rusya’nın, Kosova gibi bir federasyonun kurucu cumhuriyeti değil de sadece bir özerk bölgesi olan bir birimin bağımsızlığının tek taraflı olarak tanınması durumunda Gürcistan’daki Abhazya ve Güney Osetya bölgelerinin bağımsızlıklarının da tanınması konusunun gündeme geleceğini sürekli söylemesine karşılık bu konu, uluslararası çevrelerce genellikle blöf olarak nitelendirilmişti. Rusya dış politikasını oluşturan çevrelerde egemen olan görüş, bu bölgelerin bağımsızlığını tanımak yerine, bu bölgeleri Gürcistan üzerinde baskı aracı olarak kullanmak idi. Ancak bir taraftan Kosova’nın bağımsızlık ilanı ve bunun 40’a yakın devlet tarafından tanınması, diğer taraftan Gürcistan savaşı ve son günlerde NATO gemilerinin Karadeniz’de gövde gösterisine çıkmaları, Rusya’da görüşün değişmesine neden oldu. LUSLARARASI HUKUKUN ÇÖKÜŞÜ’ Rusya’dan sonra başka hangi ülkelerin bağımsızlığı tanıyacağı merak ediliyor. Bazı uzmanlar, Belarus’un Rusya’dan sonra ikinci sırada bu bağımsızlığı tanıyacağını ileri sürüyorlar. Pek çok uzmanın üzerinde birleştiği konu, Rusya’nın tavrının, yirminci yüzyılda, özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra oluşan uluslararası hukuk sisteminin çöktüğünü göstermiş olması. İngiltere Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev’in Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlığını tanıma yönündeki parlamento kararını onaylamasına tepki gösterdi. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Rusya’nın, Gürcistan’dan bağımsızlık ilan eden Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlık talebini kabul etmesini, “son derece talihsiz bir karar” olarak değerlendirdi. Rice, “ABD’nin, BM Güvenlik Konseyi’nde Güney Osetya ve Abhazya’nın statülerinin değiştirilmesine yönelik olası bir Rusya girişimini engellemek için veto hakkını kullanacağını” söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Robert Wood ise Rusya’nın bu tutumunun bir bedeli olacağını söyleyerek, “Rusya’nın eylemlerinin sonuçsuz kalmasına izin veremeyiz” dedi. İngiltere Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Rusya’nın bu kararını kesinlikle kabul etmediklerini, Gürcistan’ın bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün korunmasından yana olduklarını belirtti. Sözcü, bu kararın Rusya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarında defalarca üstlendiği yükümlülüklerle çatıştığını belirterek, “Bunun, Kafkaslar’da barış umutlarını arttırmaya hiçbir faydası olmaz” dedi. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Rusya’nın kararını “kesinlikle kabul edilemez” olarak nitelendirdi. Fransa’da Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü tanıdıklarını söyledi. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı da Rusya’nın kararını kınadı. Rusya Federasyonu’nun, Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığını tanıması Ankara’da kaygı yarattı. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, “Türkiye, Gürcistan’ın bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne önem atfetmekte ve son gelişmelerden büyük endişe duymaktadır. Türkiye, mevcut sorunun barışçı yollarla çözümlenmesinden yanadır” denildi. ‘U Güney Osetya üs istiyor Güney Osetya lideri Eduard Kokotiy, Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev’in bağımsızlıklarını tanımasının ardından yaptığı açıklamada, Rusya’dan topraklarına askeri üs kurmasını isteyeceklerini söyledi. Gürcistan’dan bağımsızlık taleplerine Rusya’nın yeşil ışık yakması üzerine Abhazya ve Güney Osetya’da binlerce kişi sokaklara dökülerek sevinç gösterileri yaptı. Abhazya’nın merkezi Sohumi’de Kremlin’in bağımsızlıklarına onay vermesi yönündeki kararı top atışlarıyla kutlandı. (Fotoğraf: AFP) Rusya: NATO bize karşı silahlanıyor KİEV (Cumhuriyet) Rusya Genelkurmay Başkanı Anatoliy Nogovitsın, NATO’nun Gürcistan’da Rusya tarafından çökertilen altyapıyı yeniden inşa ettiğini ve bunların başında Gürcü hava sahasını Rus uçaklarından koruyan sistemlerin geldiğini söyledi. Nogovitsın, “NATO yetkililerinin Gürcistan’daki varlık nedenlerini öğrenerek ortaya çıkartacağız” dedi. Nogovitsın, Karadeniz’deki NATO gemilerinin sayısının 10’a ulaştığını ve bunun kısa süre içinde 18’e çıkacağı bilgisine ulaştıklarını söyledi. ile ortak operasyondan çekilmeyi planladığı bildirildi. İTTIFAKA SERT MESAJLAR Rusya’nın NATO Temsilcisi Dimitriy Ragozin, NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer’in Moskova ziyareti öncesinde yaptığı açıklamada, “NATO ile ortak askeri tatbikatlar olmayacak ve Hoop Scheffer’in ziyareti de ertelenebilir” dedi. Ragozin, NATO ile her türlü barış koruma işbirliğini de “en az 6 aylığına” dondurma kararı aldıklarını, ancak Afganistan’da NATO ile işbirliğini şimdilik sürdüreceklerini söyledi. Rusya olmadan Afganistan’ın NATO için ikinci bir Vietnam olacağını öne süren Ragozin, Rusya’nın Güney Osetya’daki Gürcü saldırganlığına verdiği karşılığı NATO’nun “aşırı güç kullanımı” olarak değerlendirdiğini hatırlatarak, “1999’da Yugoslavya’yı bombalayan NATO, Rusya’ya aşırı güç kullanma suçlamasında bulunamaz” dedi. GEMILERDE FÜZE SISTEMI Rusya, NATO’nun Karadeniz’de füze sistemleri kurmaya başladığını iddia ediyor. Rus resmi ajansı RİA Novosti’ye konuşan Rus istihbaratından bir kaynak, Karadeniz’deki NATO gemilerinde, 100’e yakın Tomahawk füzesinin bulunduğunu ve NATO’nun Karadeniz’de Rusya’yı hedef aldığını söyledi. Rusya’nın NATO’nun üst düzey yetkililerinin ülkeye yapacağı ziyareti askıya alma ve NATO ankcum@cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle