Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 C dış haberler ABD’nin yeni Moskova Büyükelçisi, Rusya’nın ilk müdahalesini haklı buldu 29 AĞUSTOS 2008 CUMA ABD büyükelçisi: Rusya haklıydı ama dozu aştı Deniz BERKTAY KİEV ABD’nin yeni Moskova Büyükelçisi John Valery, Rusya’nın Gürcistan’a ilk müdahalesinde haklı olduğunu, fakat daha sonra harekâtın amacını aştığını söyledi. Rusya’nın önde gelen gazetelerinden Kommersant’a ilk demecini veren Valery, Amerikan tarafının Gürcüleri bu harekâta girişmemeleri için önceden defalarca uyardığını, ancak Gürcülerin bunu dinlemediğini öne sürdü. Büyükelçi, Rusya’nın Güney Osetya’da Rus barış gücü askerlerinin Gürcü askerler tarafından öldürülmesine tepki göstermede ve Güney Osetya’daki duruma müdahale etmede haklı olduğunu, ancak daha sonra Rusya’nın Gürcistan topraklarına girerek ve Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü tehdit ederek amacın dışına çıktığını söyledi. Kommersant muhabirinin, “Kosova Arnavutlarına Sırpların soykırım uyguladığı iddiası, Sırbistan’ın toprak bütünlüğü konusunun müzakere masasından kaldırılmasına ne ATİNA’DAN MURAT İLEM Al Birini, Vur Ötekine vlete beş milyon Avro zarar ettim diye baş vurmanız halinde paralar cebinize doluyor. Bu işleri az gemisi olan ve iş dünyası arasında “tatlı su armatörleri” olarak anılan firmaların sahipleri yapıyor. Bu son skandal da bu çerçevede gerçekleşmiş. Armatör Manusis hat alabilmek için Deniz Ticaret Bakanı’nın özel müdürüne yüklüce rüşvet vermiş. Ancak aynı müdürün 1 Mayıs 2007 tarihinde bakan tarafından işten atılıp, 2 Mayıs tarihinde tekrar işe alınması ortalığı karıştırmış. Bir adamı niye atarsın? Aradan 24 saat geçmeden neden tekrar işe alırsın? Olayla ilgili çok kötü kokular geliyor. Bakan ortalıkta görünmüyor. Parlamentoda bir milletvekili ile çoğunluğu sağlayan YDP ve Kostas Karamanlis’ten ses yok. Basın yazıyor, millet ağzından başka her tarafı ile gülüp, gelişmeleri izliyor. Kısaca Türkiye’de yaşananlar aynen burada da yaşanıyor. ??? Haziran sonu itibariyle devletin açığı 251.9 milyar Avro’ya çıkmış. Geçtiğimiz günlerde ekonomi bakanı, tüccar ve serbest meslek sahipleri odaları yöneticileri ile bir toplantı yaparak durumu bildiriyor ve “bu açığı sizden alacağımız paralarla (ek vergilerle) kapatmayı düşünüyoruz” diyerek dişlerini gösteriyor. İlginçtir, işadamlarından hiç tepki gelmediği gibi üstelik “tabii size bu konuda yardımcı olabiliriz” diyorlar. Bu iyi niyet gösterisinin (!) ardından “ancak biz size vergi olarak ödeyeceğimiz paraları halktan alacağımız için ürünlerimize zam yapacağız” diyerek ek zam sinyali veriyorlar. Yunanistan’daki enflasyon rakamlarının diğer birçok AB ülkesinde olduğu gibi şişirme olduğu bir gerçek. Hükümet para toplayabilmek için iş adamlarına ek vergiler getirip, bu paraları tahsil etme yoluna giderse ortalık kesinlikle daha da karışacak. Bu çerçevede ortaya bu defa enflasyon canavarının gerçek yüzü (gerçek rakamlar) çıkacak. Şimdi tüm taraflar mevzilere yatmış durumda bekliyorlar. Para yediği ileri sürülen Deniz Ticaret Bakanı’ndan ses yok. Adalet mekanizması olayın soruşturma topunu Rodos savcılığına atmış durumda. Ekonomi Bakanı’ndan çıt yok. Karaman’lı Karamanlis ise düşünüyor. Aynı bizim başbakanımız gibi. Tepki yok, icraat ise hiç yok. Yetimlerin hakkı yemekle bitmeyeceğine göre, neden tepki göstersinler? Nasıl olsa sistem “oturmuş”, milletin dışında herkes mutlu. murilem?otenet.tr Kommersant’a ilk demecini veren Büyükelçi John Valery, Amerikan tarafının Gürcüleri bu harekâta girişmemeleri için önceden defalarca uyardığını, ancak Gürcülerin bunu dinlemediğini öne sürdü. Rusya’nın Güney Osetya’ya müdahalesini haklı bulduğunu söyleyen Büyükelçi, Rusya’nın Gürcistan topraklarına girerek amacının dışına çıktığını belirtti. etkilemeyeceği sorusu üzerine şu yanıtı verdi: den olmuştu. Gürcülerin Güney Osetyalılara soykırım yapması da buraların bağımsızlığını meşrulaştırmıyor mu?” sorusu üzerine, Büyükelçi Valery, Kosova sorununun kendine özgü bir sorun olduğunu ve Kosova Arnavutlarına uygulanan soykırım ile güney Osetyalılara uygulanan katliamların aynı düzeyde olmadığını ileri sürdü. Büyükelçi Valery, Gürcistan’daki savaşın Rusya ile ABD arasındaki ekonomik ilişkileri olumsuz etkileyip ABA ALTINDAN SOPA “Rusya ile aramızdaki ticaret hacmi, tam tersine, ilişkilerin yumuşamasına da zemin hazırlayabilir. Biz, Rusya’nın DTÖ’ye de girmesini istiyoruz. Fakat bu olan bitenler karşısında, buralarda yatırım yapmayı düşünen pek çok Amerikalı işadamı şüpheye düşüyor ve biz de onları teskin edici yanıtlar veremiyoruz. Biz Rusya’yı izole olmuş bir ülke durumunda görmeyi istemeyiz.” Böylece aba altından sopa gösteren Büyükelçi ayrıca, Polonya’daki füzesavar sistemlerinin Rusya’yı değil İran’ı hedef aldığını ve Rusya tarafının bu sistemlerin kendisine karşı kullanılacağı yönündeki endişesini anlayamadıklarını ileri sürdü. Batılı yetkililer, Kosova ile Güney Osetya arasında paralellik kurulmasını şiddetle reddetse de uzmanlar, Batı’nın Gürcistan’da Kosova’nın bedelini ödediği yorumunu yapıyor. Belçika’daki Güvenlik ve Savunma Çalışmaları Merkezi’nden Alain De Neve, Batı istemese de Moskova’nın ve Tiflis’in böyle bir paralellik kurduğunu söylüyor. Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden Thomas Gomart da Rusya’nın adımlarının arkasında Batı’nın Kosova’daki tutumunun rol oynadığı görüşünde. Gomart, bununla birlikte Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya’yı tanımasının zor olduğunu düşünüyor. UZAY PROGRAMI AKSAYABİLİR NASA’yı korkular sardı ABD ile Rusya arasındaki gerginlik NASA’nın uzay programını tehdit ediyor. Uluslararası Uzay İstasyonu’na ulaşım için Rus soyuz araçlarına muhtaç olan NASA endişeli. Dış Haberler Servisi Washington ile Moskova arasındaki gerginliğin, Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) uzay programını etkilemesinden endişe ediliyor. İnternet basınında yer alan bir habere göre, Washington’daki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nden uzay keşif uzmanı Vincent Sabathier, 2010’da uzay mekiklerinin emekliye ayrılmasından sonra, ABD’nin Uluslararası Uzay İstasyonu’na (UUİ) uçuşlarda Rusya’nın soyuz uzay araçlarına bağımlı olacağını söyledi. ABD’nin uzay seyahatleri ve Ay’a tekrar gidiş için üzerinde çalıştığı Orion uzay aracının en erken 2015’te uçuşa hazır olabileceğini hatırlatan Sabathier, “Rusların son eylemlerini düşünürsek, jeopolitik nedenlerle ABD’nin UUİ’ye ulaşımını tamamen engelleyecek teknik bir bahane Kremlin’in elinde iyi bir koz olur” diye konuştu. Sabathier, Rusya’nın tehdit olarak algıladığı ABD’nin Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne füze kalkanı yerleştirme kararlılığının da iki ülke ilişkilerinde ciddi sorunlara neden olduğunu belirterek, “Çek Cumhuriyeti, füze kalkanı anlaşmasını imzaladıktan hemen sonra Orta Avrupa ülkelerine yönelik petrol boru hattındaki sevkıyat, teknik nedenler ileri sürülerek iyice kısıldı” dedi. ABD’nin UUİ’ye ulaşım için Rus uzay ajansına ödeme yapması gerektiğini hatırlatan Sabathier, bunun İran ve Kuzey Kore ile işbirliği içinde bulunan Rusya gibi ülkelerle açık ticari sözleşmeyi yasaklayan 2000 tarihli yasadan muafiyet gerektirdiğini vurguladı. Bunun da Kongre kararına bağlı olduğunu hatırlatan Sabathier, Gürcistan krizinden önce bile Kongre’de böyle bir muafiyete muhalefet olduğunu, şimdi ise böyle bir karar alınmasının neredeyse imkânsız göründüğünü söyledi. Cheney Gürcistan’a gidiyor Dış Haberler Servisi ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Rusya ile kısa bir savaşa giren Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’ye destek amacıyla Tiflis’e gidecek. Cheney’nin 2 Eylül’de gideceği Gürcistan’dan sonra Ukrayna, Azerbaycan ve İtalya’yı da ziyaret edeceği açıklandı. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Cheney’nin, Başkan George Bush’un isteği üzerine gerçekleştireceği ziyaretlerde, Gürcistan, Ukrayna ve Azerbaycan devlet başkanlarıyla bir araya geleceği belirtildi. Gürcistan, son gelişmelerin ardında Bağımsız Devletler Topluluğu’ndan ayrılarak NATO üyesi olmak istediğini açıklamıştı. Ukrayna da Gürcistan’a destek vererek Rusya’nın tepkisini çekmiş durumda. Obama karşıtları buluştu BD’nin Colorado eyaleA tinde başlayan Demokrat Parti Kurultayı, Demokrat başkan adayı Barack Obama karşıtı gösterilere sahne oldu. Kurultay öncesinde yaklaşık 300 savaş karşıtı tarafından düzenlenen gösteride Obama’nın Irak politikaları eleştirildi. Aralarında “barış annesi” Cindy Sheean ve “Doğum Günüm 4 Temmuz” filminde Tom Cruise’in canlandırdığı Vietnam gazisi Ron Kovic’in de bulunduğu göstericiler, Obama’nın politikalarının giderek Cumhuriyetçilerinkine benzediğini vurguladı. Kovic, yaptığı konuşmada, Obama’nın askerleri bir savaştan diğerine sürüklemesinden endişelendiğini söyledi. Bir grup savaş yanlısı ve kürtaj karşıtı da, düzenledikleri gösterilerde “Obama’ya giden her oy, ölü bir çocuk demektir” şeklinde sloganlar attı. (Fotoğraf: AP) ani benzerlik olur da, bu kadarı olmaz. Başka bir halk deyimi ile “al birini, vur diğerine”. Ege’nin iki kıyısını paylaşan Türkiye ve Yunanistan’daki politikacılardan söz ediyoruz. Gerçi Akdeniz dikkate alındığında İtalya ve ispanya’da da bu tip yiyici ve kan emici politikacılar var, ancak, bizim çerçevemizi aynı coğrafya çiziyor. Türkiye’yi izliyorum: Şaban Dişli’nin dişleri arasına milyon dolarlar kaçmış, bir türlü çıkartamıyor. Bu gidişle çıkartacak gibi de değil. Ortalığı silmiş süpürmüş. “Yetim hakkı yedirmem” diyerek ortalıkta dolaşan Başbakan’dan hâlâ ses yok. AKP’nin ileri gelenleri ve bakanlar dahil herkes sup pus. Basın yazıyor, onlar okuyor. Ancak iş icraata gelince kimseden tık yok. Başbakan bir konuşmasında ima etmiş de, belki bu açıklamalardan sonra Şaban Dişli üzerine alınır da istifa eder beklentileri, hükümete yakın basında yer alıp duruyor. Ancak Şaban efendinin yediği milyon dolarlar hâlâ ağzının içinde. Sürekli geviş getirmesine rağmen bir türlü “hazmedemiyor”. Bu gidişle hazmedemeyecek de. Gerçi bir milyon dolarcık önemli (!) bir para değil. Gemiciklerin, mısırcıkların, tavukçukların fiyatlarının yanında devede kulak kalsa da, biz işin peşini bırakmayacağız. Şaban Dişli’nin kendini savunma amacıyla yaptığı “Şabanca” açıklamalarla iş çığırından çıktı, bakalım nereye gidecek. ??? Haydi bir de komşuya bakalım: Onların para kopartma sistemi bizimkilerden biraz daha farklı. Yunanistanlı politikacılar o kadar acemi değil. Yani öyle iş takibi ve yemeyutma konularında acemice kontrat ya da akit gibi belgeler imzalamıyorlar. Parayı kesinlikle elden almıyorlar. Arada bakanların ya da müsteşarların müdürleri ya da ikinci adamları bulunuyor. Birbirimize benziyoruz dedik ya, Yunanistan Deniz Ticaret Bakanı’nın zan altında kaldığı rezaleti aynı Erdoğan gibi Karamanlis de sessiz sedasız izliyor. Manusis adlı bir armatör fazla kâr getirmeyen gemi hatlarını alabilmek için Deniz Ticaret Bakanı’nın özel müdürüne (ne demekse?) rüşvet vermiş. Şimdi akla şu soru gelecektir: “Madem alınmak istenen gemi hatları fazla kâr getirmiyor. O zaman bu armatör neden illa da bu hatları almak için rüşvet verdi?” Cevabı “basit”: Söz konusu olan gemi hatlarında çalışan armatörlere devlet yüklüce yardımlar yapıyor. Yani siz senede bir milyon Avro zarar edip kâr getirmeyen hatta gemilerini gezdiriyorsunuz, ardından de Y stanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir kuruluş olan Beltur, Hidiv Kasrı, Malta Köşkü, Sarı Köşk, Beyaz Köşk, Pembe Köşk, Çadır Köşkü, Küçük Çamlıca Köşkü gibi tarihi mekânlardan oluşan ve rakı, şarap, bira türünden ‘murdarlıklardan’ arındırılarak Müslümanlaştırılmış tarihsel ‘aşşerbet’ evleri zincirine Moda İskelesi’ni de kattı. Bundan böyle Modalılar ve Moda’yı sevenler, 19161917 yıllarında Mimar Vedat Tek tarafından yapılmış, semtin simgelerinden biri olan ve bir süre öncesine kadar içkili kafe/lokanta olarak işletilen bu yapıda Kalamış Koyu’na, Fenerbahçe Burnu’na, Prens Adaları’na bakarak demlenemeyecekler. ??? Şimdi bana, “İlle de içki mi olmalı” diye soracak olursanız, yanıtım, “İçinde bulunduğumuz koşullarda kesinlikle evet!” olacaktır. Çünkü içki içip içmemek bireyin kendi özgür istencine bağlı bir karardır, kişiseldir. Ve hiçbir demokratik ülkede bireylerin bu türden seçimleri kamu tarafından dayatılmaz, dayatılamaz. Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından karara bağlanmış AKP iktidarı ise denetimindeki yerel yönetimler aracılığıyla toplumu biçimlendirmekte, bi İ PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Moda İskelesi’ni Kurtarmak rinde artık İBB’ye bağlı ‘ahlak zaptiyesi’nin üzerlerini aramasına, çantalarını karıştırmasına razı olduklarında dolaşabiliyorlar. Ezkaza ‘ahlak zaptiyesi’ üzerinizde ya da çantanızda ‘alkol’ bulacak olursa, “Geçmek yasak!” diyor. Dinciler, ‘mağdur’u oynamayı iyi beceriyorlar. Rollerini başarıyla oynadıkça laikdemokratik kesim de giderek ‘hoşgörü şapşalı’ durumuna düşüyor. Bir insanın, özgürlüklerini kısıtlayanlara, yaşam alanlarını daraltanlara, ayaklarını bastığı zemini oyanlara hoşgörü adına durmaksızın ödün vermesine ‘şapşallık’tan başka bir sıfat bulamıyorum. ??? Moda İskelesi’ne karşı girişilen bu ‘İslami fetih harekâtı’na sessiz kalınmamalıdır. On yıllarca nice sevgilere, aşklara, coşkulara tanıklık etmiş bu şirin iskele İBB Başkanı Sayın Kadir Topbaş’ın muhallebi dükkânı reylerin özgürlüklerini kendi dünya görüşü doğrultusunda kısıtlamakta, yurttaşların istençlerine müdahale etmekte, toplumdaki alışılageldik davranışları ‘İslami denetim’ altına almaktadır. İçen gibi içmeyene de, örtünen gibi örtünmeyene de aynı saygıyı gösteren laikdemokratik kesim ise tüm bu gelişmeleri derin bir sessizlik içinde izliyor. Bu kesim sessiz kaldıkça dinciler, her geçen gün biraz daha elverişli duruma gelen dikensiz gül bahçesi ortamında diledikleri gibi at koşturuyorlar. ??? İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Moda İskelesi’ni ele geçirmesiyle birlikte ‘aşmeşrubat’ mekânını kâfirlerden temizlemenin yanı sıra benzerine pek rastlanmayan bir uygulamayla denize uzanan rıhtım üzerinde ‘serbest dolaşımı’ da yasakladı. Modalılar ve Moda’yı sevenler rıhtım üze değildir. Alkol yasağının, ‘ahlak zaptiyesi’nin bu iskelede yeri olmamalıdır. Modalılara ve Moda’yı sevenlere yönelik bu aşağılamaya derhal son verilmelidir. Birkaç haftadır, dinci dayatmaları içine sindiremeyen bir grup duyarlı Modalı her cuma akşamı saat 21.00’de ayak basmalarına ‘ahlak zaptiyesince’ izin verilmeyen rıhtımın başında toplanıp müzikli, şenlikli protestoda bulunuyor. Çoğunluğu gençlerden oluşan bu grubun girişimini desteklemek Moda’nın karartılmasına gönlü razı olmayan her İstanbullu’nun boynunun borcudur. Özellikle Buket Uzuner, Tarık Günersel, Ahmet Cemal, İbrahim Çiftçioğlu, Cüneyt Akalın, Enis Fosforoğlu gibi Moda’da oturan edebiyatçılarımızın, sanatçılarımızın, bilim insanlarımızın destekleri bu direnişe güç katacaktır. Eğer siz de “Artık yeter!” demenin zamanının geldiğine inananlardansanız, 29 Ağustos Cuma günü saat 21.00’de Moda İskelesi’nde buluşalım. Dilerseniz yanınıza içkinizi de alabilirsiniz. Velev ki simge olsun… Barış gemileri Gazze’de büyük coşkuyla karşılandı. (Fotoğraf: AP) Barış gemileri Gazze’deki İsrail ablukasını deldi Dış Haberler Servisi Gazze Şeridi’ne uygulanan İsrail ablukasını sembolik olarak da olsa delerek Gazze’ye ulaşan “Özgür Gazze” ve “Özgürlük” gemileri, Gazze Şeridi’nde büyük coşkuyla karşılandı. İsrail’in geçişi engelleyeceği yönündeki açıklamalarına rağmen 30 saati aşkın bir yolculuktan sonra Gazze sahillerine ulaşmayı başaran iki gemi, günlerdir hazırlık yapan balıkçı tekneleri ve ellerinde Filistin bayraklarıyla sahile akın eden binlerce Filistinli tarafından karşılandı. İsrail hükümeti, Gazzeli çocuklara insani yardım malzemeleri taşıyan gemilerin “bir defaya mahsus olmak üzere” engellenmemesi kararı almıştı. Gemide bulunan 17 ülkeden 47 barış eylemcisinin, Gazze’de bazı toplantılara katılacağı belirtildi. Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Gazze’deki ablukayı delme yolunda gösterdikleri gayretten ötürü gemidekilere teşekkür etti. Gazze Şeridi’ndeki Hamas yönetiminin lideri İsmail Haniye de, gemilerin Gazze’ye ulaşmalarının “Ablukanın fiilen sona erdiği anlamı taşıdığını” söyledi. www.denizkavukcuoglu.blogspot.com www.dkavukcuoglu@superonline.com