06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8C inceleme 15 AĞUSTOS 2008 CUMA Eğitimde, basın yayın organlarında ve günlük yaşamda artık Türkçe yerine ‘İngilizce’ egemen Okumuyoruz, konuşuyoruz İnternet ve cep telefonlarındaki kısaltmaların günlük konuşmalarda da yer alması, Türkçenin bozulmasını hızlandırıyor. Dildeki kirlilik, sokaktaki tabelalarla gün yüzüne çıkıyor. İngilizce adlarla kurulan şirketler gün gün artarken kimi zaman ‘özenti’ dolu tabelalar tuhaf bir sentez oluşturuyor. Nihan İNAL / Dilek DAŞÇI D ünyanın en eski dilleri arasında yer alan ve sözcük zenginliği bakımından büyük bir öneme sahip olan Türkçe, İngilizcenin yaygın kullanımı karşısında giderek yozlaşıyor. Birçok kurum ve şirketin tabelalarda isim olarak İngilizce sözcükleri kullandığı ülkemizde, özellikle gençler Türkçeyi neredeyse unuttu. İnternet kullanımının artışının da olumsuz etkisiyle birlikte, gençler günlük konuşmalarında ve internet yazışmalarında Türkçe sözcükler yerine İngilizceyi tercih ediyor. Uzmanlar, eğitimde, medyada ve günlük yaşamda, “yamasız” bir Türkçe kullanılmadığına dikkat çekerek çocuklara yönelik kitapların özenli, akıcı ve Türkçenin yapısına uygun yazılması gerektiğini vurguladılar. Uzmanlar, “Türkçeyi doğru kullanmada en büyük görevin medyaya düştüğü” görüşünde birleştiler. Cahillik ve bilgisizlik imar Sinan Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Araştırma Görevlisi Emel Koşar, Türkçeden uzaklaşmamızın kendi kültürümüzden de uzaklaşmak olduğunu belirterek “Dilimizdeki yanlışlıklar, Türkçenin düzgün kullanılmaması, hem cahillikten hem bilgisizlikten kaynaklanıyor. Edebiyat fakültesi mezunu olup da Türkçe cümle kurmakta zorlananlar bile var. Batı’nın da etkisi, İngilizcenin yaygın kullanımı bunda büyük etken elbette ama temel neden insanımızın kendi kültürüne ilgisizliği” görüşünü dile getirdi. M PAYLAŞIM DİLİ... Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Akademik Direktörü Prof. Dr. Adil Çağlar, okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılarak Türkçeyi pedagojik ilkelere uygun bir iletişim ve paylaşım dili haline dönüştürmenin önemli bir adım olduğunu dile getirerek “Her kademede, öğretmenin, Türkçeyi bir düşünme ve konuşma dili olarak mesleki formasyonun en önemli öğesi haline getirmesi gerekiyor. Çocukların Türkçesinin bozulmasına neden olan en önemli faktör internette konuşmaları” yorumunu yaptı. Çocuk kitapları yazarlarını teşvik edecek projelerin geliştirilmesinin şart olduğunu belirten Çağlar, “Çocukların sevdiği ünlülerin olduğu yazılı ve görsel ilanlarla çocukların kitap okumaları teşvik edilmeli. Çocukların bilgisayar kullanmalarını sevmelerinden yola çıkarak sanal kütüphaneler oluşturulmalı ve bu kütüphaneleri ziyaret eden öğrenciler ödüllendirilmeli” dedi. ‘Özenti’ büyük tehdit stanbul Kültür Üniversite öğrencilerinin Üniversitesi Fenbüyük bölümünün yazım Edebiyat Fakültesi yanlışları olduğunu belirten Öğretim Üyesi Yard. Yard. Doç. Gülşen, Doç. Dr. Hacer Gülşen, Türkçenin gelişmesi ve “Konuşurken kelime sayıları yetersiz olduğu için korunması için Türkçeyi iyi bilmenin yanı sıra kendilerini doğru bir doğru da kullanmak şekilde ifade edemiyorlar” gerektiğini ifade ederek “Ülkemizdeki diyor. İ televizyonlarda yer alan programlarda hatalı kullanımlar ve hatalı altyazıların da göze çarptığını vurgulayan Gülşen, “Dilimizi her türlü özenti ve dış etkilerden koruyabilmek, sade, anlaşılır, akıcı bir Türkçeyi de destekleyebilmek amacıyla kurulan Türk Dil Kurumu da ne yazık ki yetersiz kalmakta” yorumunu yaptı. tabelaların çoğunluğu İngilizce kelimeler kullanılarak yazılmış. Bunu yazan esnaf özenti içerisinde yazıyor” dedi. Radyo ve OLUMSUZ DEĞİŞİM İlkokuldan başlayıp üniversiteye kadar gelen süre içinde öğrencilere verilen eğitimin olumsuz bir şekilde değişime uğradığını söyleyen Gülşen şunları söyledi: “Üniversitelerde Türkçe derslerinin verilmesi bence son derece düşündürücü ve üzücü bir durum. Öğrencilerimizin büyük bir bölümünde yazım yanlışları göze çarpmakta, konuşurken de kelime sayıları yetersiz olduğu için kendilerini doğru bir şekilde ifade edememektedirler. Bu sorunlar ilkokula başlarken kendi dilini önemseyen ve onu en doğru şekilde hatta el yazısıyla yazan, o minik ellerin üniversiteye gelene kadar ne denli olumsuz bir değişime uğradığı gerçeğini de akla getiriyor.” Türkiye değil yabancı ülke gibi ? Öz Türkçenin kullanımı, öncelikli olarak eğitim ve özendirme yoluyla yapılmalı. ? Q klavye yerine, Türkçeye uygun olan F klavyenin yaygınlaşması için ilgili çalışmalar yapılmalı. ? Radyo ve televizyon kanalları, gazete ve dergiler adlarından başlayarak kendilerini Türkçeleştirmeli. ? Tüm basın yayın kuruluşlarında dil denetleme kurulları kurulmalı. ? Reklamlarda genel dilbilgisi kurallarına aykırı dil kullanılmamalı, yabancı kökenli kelimelere yer verilmemeli, her türlü ilan Türkçe yapılmalı. ? Çocuk programları ve bu programlardaki kahraman adları Türkçeleştirilmeli. ? İşyerlerine ad vermede kurallar getirilmeli; Türkçe yazım kurallarına aykırı yazılış biçimleriyle işyeri, ürün, kurum kuruluş adlarına izin verilmemeli. ? Caddelerde yabancı ülkelerde olduğumuz izlenimi uyandıran tabelaların kaldırılması sağlanmalı. ? Müzik, tiyatro, sinema alanlarında Türkçenin kurallarına uygun metinler hazırlanmalı. ? Kamu kurum ve kuruluşlarının telekomünikasyon ve akreditasyon gibi adları, viyadük ve ambulans gibi yer ve araç isimleri Türkçeleştirilmeli. ? Tıp eğitimi Türkçe olmalı. Türkçeyi bilim ve meslek eğitimi için yetersiz gören anlayışa karşı tavır alınmalı. ? Turizm yörelerinin Türkçe isimleri korunmalı. ? “oha”, “be”, “lan”, “çüş oldum abi” gibi kaba sözler kullanılmamalı. ? Spiker ve program sunucuları, seslendirme yapacak personelin diksiyon konusunda TDK, RTÜK, TRT ve iletişim fakültelerinin işbirliğiyle açılacak kurslarda Türkçe yeterlilik belgesine sahip olmaları aranmalı. ? Bilgisayar, internet ve cep telefonu dili, Türkçe olmalı. Her türlü bilgisayar yazılım ve donanımında Türkçe karakter zorunluluğu getirilmeli, cep telefonu mesajlarında ve internette “merhaba” yerine “mrb”, “selam” yerine “slm” gibi dilin bozulmasına yol açan Türkçe kısaltmaların önüne geçilmeli. ? Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde Türkçenin resmi dil olarak kabulünün sağlanması için girişimlerde bulunulmalı. ‘DİL BİLİNCİ YOK EDİLİYOR’ Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, Türkçenin kullanımının kötüleştikçe toplumun dil bilincinin de bozulduğunu vurgulayarak “Bence Türkçe özellikle iyileştirilmiyor” yorumunu yaptı. Özel, bir toplumun kendi dilini çok iyi kullanması gerektiğini belirterek “Biz öyle bir toplumuz ki bırakın dilimizi iyi kullanmayı, kendi alın terimizle ürettiğimiz ürünlere bile yabancı isimler veriyoruz. Dil bilincinin yok edilmeye çalışıldığını düşünüyorum. Dilimizi geliştirecek ve iyi kullanılmasına yönelik toplumun bilincini yükseltmek için çalışan bir iktidara sahip olmamız gerekiyor” diye konuştu. İNTERNET VE ‘CEP’LER Fatih Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Özcan, internet ve cep telefonundaki mesajlaşmaların dilimizi tehlikeye soktuğunu vurgulayarak, “İnternette ve cep telefonlarında kullanılan yazışmalar günlük konuşma ve yazma diline de yansır” ifadesini kullandı. Özcan, dilimizden uzaklaşmanın temel sebebinin kitap okumamamız olduğunu belirterek, “Toplum olarak başta yetişkinler olmak üzere okumuyoruz. Türk toplumu daha çok dinlemeyi, konuşmayı tercih ediyor” dedi. letişimci Murat Bayar, anadilin, özgürce, eğitimde, medyada ve günlük konuşma dilinde kullanılması ulusal özgürlük ile eşanlamlı olduğunu ifade ederek, “Türkiye, işgal altında olmamasına karşın ne eğitim alanında, ne medyada ne de günlük yaşamda, yamasız bir Türkçe kullanmamakta” dedi. Günümüzde insanımızın İngilizce yamalı Türkçeyi ter İngilizce yamalı Türkçe İ cih ettiğini belirterek, “Eğitim dili, insan sadece anadilinde düşünebildiğinden anadille yapılmalı, yabancı dil ayrıca öğretilmelidir. Medyada, yamalı Türkçeye karşı RTÜK gibi kurumlar cezai yaptırımlar uygulamalı, TDK gibi sivil toplum örgütleri ise Türkçeyi özendiren uygulamalara ve ödül sistemine geçmeli” diye konuştu. DİZİLERDE KULLANILAN DİL Bir kısım radyo programları ve televizyonlarda yayımlanan dizilerde bozuk Türkçe tercih edilerek gizli bir özenti oluşturulduğunu ifade eden Özcan, “Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve benzeri kurumların dizilerde kullanılan Türkçeye dikkat etmesi gerekir. Medya burada anahtar rol oynayabilir. Yazılı basın metinlerini oluştururken, sözlü basın Türkçemizi konuşurken gereken hassasiyeti göstermelidir” diye konuştu. Düzgün konuşmak için biraz daha özen nadolu Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zeliha Güneş, herkesin kendi alanında dili daha özenli kullanması gerektiğini ifade ederek, “Daha sonra Türkçenin zengin ve daha da geliştirilmeye yatkın bir dil olduğunu bilmeli ve buna göre hareket etmeli” dedi. Dili kullanmanın yazılı ve sözlü olmak üzere iki yönü olduğu A na dikkat çeken Güneş, “Her şeyden önce her ikisinde de sözdizimi yanlışlarından kaçınmak, dilbilgisi kurallarını gözetmek gerekir. Düzgün cümleler kullanmak, sözcüklerin doğru yazımını bilmek büyük önem taşır” diye konuştu. BOL BOL OKUMAK Türkçenin belli başlı kurallarını hepimizin bilmesi gerektiği ni söyleyen Güneş, “Dili en iyi kullanma yolu birinci olarak sözcükleri düzgün söylemek, ikinci olarak da düşüncelerimizi derli toplu aktarmaktır. Bunun için yapılacaklardan biri dili iyi kullanan yazarları bol bol okumak gerekir. Bunları yaparsak hem dilimizi doğru kullanmış hem de düşüncelerimizi derli toplu olarak karşımızdakine aktarmış oluruz” değerlendirmesini yaptı. (Fotoğraflar: SERKAN YILDIZ)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle