Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 AĞUSTOS 2008 CUMA spor C 19 Selim Bayrak. Pekin’de şölen içinde şölen Mehmet GÜÇLÜ NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN O Merve Aydın. Halil Akkaş. limpiyatlar ve atletizm duayeni Cüneyt Koryürek’in ölümünün üzerinden 6 ay geçti. O talihsiz kaza yaşanmasa onunla bugün burada birlikte olacaktık. Cüneyt ağabey 8. olimpiyatına hazırlanıyordu ve bunun büyük heyecanını yaşıyordu. Aslında Pekin Olimpiyat Oyunları için akredite olmakta gecikmişti ama Posta gazetesinden Yavuz Kocaömer’in Paralimpik Oyunlar’ı tercih etmesiyle boşalan kontenjanı TMOK Başkanı Togay Bayatlı ona vermiş, sorun çözülmüştü. Kendisiyle daha önce Radikal’de çalışmıştık. O dönem Sevilla’daki Dünya Atletizm Şampiyonası’na birlikte gitmiştik. Ben böyle bir organizasyona ilk kez katılıyordum, o tecrübeliydi. Sevilla’da birçok konuda bilgi ve tecrübesinden yararlandım, ders aldım. Yıllar sonra yollarımız Cumhuriyet’te kesiştiğinde mutluydum. 2008 Pekin Oyunları’nı böylesine tecrübeli bir ustayla yaşayacak olmak beni ayrıca heyecanlandırıyordu. Ama olmadı, o bugün aramızda yok. Bu vesileyle kendisini bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum. Olimpiyat oyunları için Pekin’e geleli 2 hafta oldu. Dünyanın hızla gelişen ülkesi Çin’in spora verdiği değeri, bu uğurda gerçekleştirilen işleri ve sonuçta varılan noktayı bu süreçte daha iyi gözlemleme fırsatı buldum. Oyunlar sona erdiğinde ortaya çıkacak madalya tablosu zaten tüm gerçeği rakamlarla ortaya koyacak. Çağdaşlığın, gelişmişliğin ana unsurları arasında sporun özel yeri olduğunu fark eden ve bu bilinçle spora, sporcuya inanılmaz yatırım yapan Çin, şimdi ektiğini biçmeye başladı. Çin, günümüzde sporun birçok dalında dünyada rakipsiz. Takım sporları dışında bireysel hemen her dalda madalya alabilecek kapasiteye sahip. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin geçen hafta Pekin’de toplanan genel kurulunda başkan yardımcılığına bir Çinlinin getirilmiş olması da ayrıca dikkat çekici… Bu kısa genel değerlendirme sonrası gelelim büyük bir heyecanla beklenen atletizm yarışlarına… Sporun anası olarak kabul edilen atletizm, olimpiyatların tartışmasız en ilgi çeken spor dalı. 2008 Pekin Oyunları’nda atletlerin mücadelesi cuma günü başlayacak ve 10 gün sürecek. Açılış töreninin yapıldığı Ulusal Stadyum’da gerçekleştirilecek yarışlarda bin 100 erkek, 900 bayan atlet mücadele edecek. Bunlar arasında 17 Türk atleti de var. Olimpiyat oyunları tarihinde ilk kez bu denli kalabalık bir atlet grubuyla katıldığımız Pekin’de ne yazık ki madalya beklentimiz fazla değil. Her şeye karşın bu tablo yine de bir altyapı oluştuğunun, bir kıpırdanma olduğunun göstergesi. Daha iyi olanaklar ve daha planlı programlı çalışmayla Türk atletizmi gelecekte dünyada isminden söz ettirebilir. 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları’nda Türkiye’yi atletizmde bayanlarda 100 metrede Nevin Yanıt, 400 metre engellide Özge Gürler, Nagehan Karadere, 800 metrede Merve Aydın, 3 bin metrede Türkan Erişmiş, Aslı Çakır, 1500 ve 5000 metrede Alemitu Bekele, 5000 ve 10000 metrede Elvan Abeylegesse, maratonda Bahar Doğan, uzun atlamada Karin Melis Mey, çekiç atmada Swetlana Sudak temsil edecek. Erkeklerde ise 3000 metre engellide Halil Akkaş, 10000 metrede Selim Bayrak, 20 kilometre yürüyüşte Recep Çelik, maratonda Abdil Ceylan, çekiç atmada Eşref Apak, disk atmada Ercüment Olgundeniz yarışacak. 100 metre engellide bu yıl 12.76 koşan Nevin Yanıt’ın hedefi final ama rakipleri zorlu. 3 bin metre engellide 9.42.36’lık derecesi olan Türkan Erişmiş de finale ‘erişebilirse’ ne mutlu. Erkekler 3000 metre engellide geçen yıl 8.18.43 koşan Halil Akkaş, bu yıl 8.31.23’le düşüşte. Bayanlar 5000 ve 10000 metrede madalyaya aday gösterilen Elvan Abeylegesse’nin de eski dereceleri bu yıldan iyi. 2004 Atina Oyunları’nda çekici 81.45 metreye atıp bronz madalya alan Eşref Apak ise henüz o forma ulaşamadı. Kısacası, 17 atletle katılacağımız atletizmde madalya şansımız mucizelere bağlı. Olimpiyatların en ilgi çekici dalı atletizmde devlerin nefes kesici yarışları bizi bekliyor. Hafif sakatlığı olduğu belirtilen ABD’li Tyson Gay iyileşirse erkekler 100 ve 200 metre mücadeleleri çok zevkli olur. Gay, bir süre önce 9.68’le tüm zamanların en iyi derecesini koşmasına karşın rüzgâr nedeniyle rekoru geçerli sayılmamıştı. Bu yıl Jamaikalı 2 sprinter Asafa Powell 9.74, Usain Bolt 9.72 koştu. Tyson Gay ve bu 2 Jamaikalının mücadelesinden bakalım kim galip çıkacak? Erkekler 110 metre engellide final Çinli Liu Xiang ile Kübalı Dayron Robles arasında geçecek. Xiang’ın arkasındaki yoğun seyirci desteğine karşın Kübalı gümüşe kolay razı olmaz. Erkekler 400 metrede Jeremy Wariner’ı geçmek zor. 2005 Helsinki ve 2007 Osaka’da dünya şampiyonu olan Wariner, aynı şampiyonalarda 4x400’de de 2 altın almıştı. Sonucu merakla beklenen maratonda ise hem erkeklerde hem de bayanlarda Kenya birincilik madalyasına yakın. Erkeklerde son 5 yılda 13 önemli maratonun 10’unu kazanan Martin Lel ve bayanlarda 2004 Atina’da gümüş alan son dünya şampiyonu Catherine Ndereba, kürsünün en üst basamağına çıkabilecek isimler… Olimpiyat oyunları tarihinde 2008 Pekin’e kadar Türk sporcular toplam 36 altın, 19 gümüş, 19 bronz madalya kazandı. 36 altının 29’u güreş, 4’ü halterden geldi. Atletizmde Türkiye, bugüne dek sadece 2 bronz madalyayla yetindi. 1948 Londra Oyunları’nda 3 adım atlamada Ruhi Sarıalp, 2004 Atina’da ise çekiç atmada Eşref Apak 3. oldu. Pekin’de 15 Ağustos Cuma günü başlayacak atletizm yarışlarında ilk gün erkekler gülle atma ve bayanlar 10000 metrede madalyalar sahiplerini bulacak. O gün kalplerimiz Elvan Abeylegesse için çarpacak. Merakla beklenen erkekler 100 metre finali 16 Ağustos Cumartesi günü koşulacak. Bayanlar maratonu 17 Ağustos Pazar, erkekler maratonu ise son gün 24 Ağustos Pazar günü yapılacak. Spora Hizmet İçin Devletten Para Kopartmak Şart Değil!.. yazmaya benzemiyor. Yarım yüzyılı aşkın Türk sporuna destek veren TED Kulübü’nün başkanı Prof. Dr. Mehmet Tınaz, “Bu yıl 6 uluslararası turnuva düzenledik. Turkcell’in ana sponsorluğunda Türkiye’nin en büyük ödüllü turnuvasını yaptık. İstanbullulara tenis ziyafeti verdik” diyor. Bu yıl Akbank Private Banking’in ana sponsorluğunda ve cosponsorlarla 100 bin dolarlık mali portesi olan TED OPEN’a, tenisin büyük otoritesi ATP’nin dünya sıralamasında ilk 100’ün içinde olan raketler geliyor. Alman Becker (86), Alman Berrer (91), Fransız Chardy (86), Ukraynalı Stakhovsky’nin (94) katılımıyla iyi bir tenis mücadelesi sanırım tenisseverlere heyecanlı bir hafta yaşatacak. Kortlarda bir başka heyecan da ENKA kortlarında yaşandı. Algida’nın sponsorluğunda 18 yaş altı tenisçiler kıyasıya mücadele etti. eçenlerde Legends, yani usta raketler turnuvasını düzenleyen TED, 1946’da ATP’ye üye olup ismini verdiği TED OPEN’ı sürdürüyor. TED, Elmadağ’dan kovulup Tarabya sırtlarına gitmesine ve değişen başkan ve yönetim kurullarına karşın 60. kez kortlarını açıyor. Devletten tek kuruş almadan, sponsorlardan elde edilen 500 bin dolarla gerçekleştirilen ‘Usta Raketler Turnuvası’ büyük ilgi görünce duyumlarıma göre kimi büyük şirketler şimdiden gelecek yılın turnuvasına bütçe ayırmış. Ne güzel, değil mi? Ayrıca sporcular arasındaki rekabete paralel olarak sponsorların yarışması da bir başka güzel. Amatör kulüpler yetiştirdikleri sporcularla gururlanır, sponsorların destekleriyle de nefes alır. İşte bir yeni turnuva daha başladı Tarabya’daki kortlarda. Ama bu işleri yoluna koymak, kortlarda maçları izlemek, masa başında yazı G Olimpiyatlarda Sporcular da Yarışıyor Sponsorlar da ekin’de başlayan Olimpiyat oyunlarından önce dünyanın en büyük spor organizasyonunun mali portresi haberi geldi. 2004 Atina Olimpiyatları’nın mali portresi 9 milyar dolarken Pekin’inki 30 milyar dolarmış. Büyük para ama Çin’in amacı büyük oynamak ve ne varsa toplamak. Henüz açıklanmadı, sadece TV naklen yayınlarından 20 milyar dolar beklentileri pek inandırıcı olmasa da harcanana yakın para tanıtım, ekonomik ilişkiler, tüketici katkılarıyla kapatılması olası. Spor ekonomisi günümüzde global endüstriye dönmüşse giderle gelir ne olursa olsun eşitlenebiliyor. Tabii ki tanıtım cabası... Örnek; ilk kez geliri giderinden çok büyük olimpiyat Los Angeles Olimpiyakları olmuştur. 204 ülkenin katıldığı, 3 bini aşan sporcunun toplandığı ve bin 500 medya mensubunun takip ettiği dünyanın en büyük spor organizasyonunu 4 milyar insan izlemişse elbette ki kıyasıya yarışan sponsorlar marka ve şirketlerinin değerini arttırma amacıyla bütçelerini gözünü karartarak Pekin’e akıtmıştır. Ekran başındaki 4 milyar insanın sadece açılış gününde tükettiği fındık, fıstık, içki ve meşrubatın parasal değerini düşünürsek P olayın büyüklüğünü tahmin etmek güç olmasa gerek. “Pekin nire, Türkiye nire” demeyin. Ülkemizde Avrupa Futbol Şampiyonası’nın hemen ardından gelen olimpiyatlar için satılan elektronik eşyaların değerini tam olarak bilmem ama astronomik rakamlara ulaştığını söylemek olası. İşte globalleşmenin getirdiği noktada biz de varız, Pekin dediğin bir metre ötemizde. Diyelim ki olimpiyat bizim neyimize... Eskiden güreşte madalyalar alırdık, şimdi o da kalmadı diyerek olimpiyat çengelinden kurtulsanız bile Şampiyonlar Ligi, UEFA Kupası, ardından Süper Lig başlayınca kendinizi küreselleşmenin kuyruğuna yapışmış görürseniz şaşırmayın. Ya Digitürk’ün ya da DSmart’ın dalgasına kapılıp gideceğiz. Bendeniz şu anda yarım yarım Digitürk’teyim, DSmart’a direniyorum ama ligler başlar da Şampiyonlar Ligi’nde havaya girersek ne olacağını kestiremem. TV’deki inatçı baba sonunda Acun’un oyununa nasıl geldiyse biz de bir gün gelecek miyiz dersiniz? Diyemeyiz... Milenyum çağında tüketici ordusunun içinde eriyip gitmek globalleşmenin, daha iyi bir sözcükle küreselleşmenin gerçeğidir. ayucelman?cumhuriyet.com.tr