04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ 20 HAZİRAN 2008 CUMA TRT’nin yapısını değiştirecek, farklı dillerde yayın yapmasını sağlayacak düzenleme Meclis’ten geçti Kadrolaşma yasası tamam ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin TRT’nin kurumsal yapısını kadrolaşma amacına uygun olarak değiştirdiği, uzun yıllardır kurumda çalışanları pasif görevlere atayarak ya da bazı ekonomik teşviklerle emekliliğe zorladığı ve yüksek ücretli yeni kadrolar oluşturduğu tasarı, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Tasarıyla Türkçe dışında farklı dil ve lehçelerde yayın yapılabilmesinin yolu da açılıyor. Düzenlemeler şöyle: TRT Kurumu; Genel Müdür, dört Genel Müdür Yardımcısı, Hukuk Müşavirliği, Teftiş Kurulu Başkanlığı, Yayın Denetleme ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı ve Genel Sekreterlik Özel Kalem Müdürlüğü ile Televizyon, Radyo, Haber ve Spor, Dış Yayınlar, Avrupa Birliği’nin B Planı Üçüncü halka birliğe yeni katılan, katılacak ülkelerden oluşur. Bunlar kararlara uyarlar, fikir verirler, daha da çok emir alırlar. Halkalarda zaman içinde geçişler, girişler, çıkışlar yaşanabilir. ??? İrlanda hezimetinden sonra yeniden gündeme gelmesi beklenen bu planın Türkiye’deki saf ve safkan AB’cileri heyecanlandırdığını biliyorum. Geçen günlerde dördü de aynı görüşte oldukları halde tartışır gibi yapan bu saf AB’cilerin bir programını izledim AKP medyasına ait bir TV kanalında. İnsan gülmeden edemiyor. Kanal değiştirecektim vazgeçtim. Güle güle izledim arkadaşları. ??? İrlanda hezimetinden sonra ortaya çıkan bu yeni durum Türkiye için büyük bir fırsat olabilirmiş. AB Türkiye’yi almak istemiyor ya, bu B planı sayesinde üçüncü halka Türkiye için uygun ve artık hiç kimsenin itiraz edemeyeceği bir yol olabilirmiş. Ne AB itiraz edermiş, ne Türkiye. Önce şunu söyleyelim de boşuna umut beslemesin bu arkadaşlar. AB ülkelerinin bu üç halkalı planı benimsemeleri, kabul etmeleri olanaklı değildir. Şimdiki hakları, hukuklarıyla onların böyle sınıflara ayrılmış bir yapıya “evet” demeleri, siz Joschka’yı ciddiye almayın, hayal bile edilemez. Ama diyelim ki öyle oldu. Üç halkalı bir AB’miz doğdu ufuktan. Türkiye, AB’nin üyesi değil, olsa olsa üçüncü halkanın “imtiyazlı ortağı” olur. Gerçi bu arkadaşların dilinin altındaki bakla da zaten oydu, ama açık açık da söylenemiyor ki! Hele bugünlerde hiç söylenemez. Bir yandan kapatma davasında AB desteği elzem, öte yandan Çekleri yenmiş, Viyana kapılarına dayanmışız, “milli duygular” kabarmış, Hasan Cemal bile kendini tutamamış “ikinci Viyana kuşatması”ndan söz eder olmuş, dıdının dıdısı olmak savunulabilir mi hiç bugünlerde. Yoksa ne güzel olurdu ama, değil mi sevgili arkadaşlar? guray?cumhuriyet.com.tr Yasaya göre TRT’de birimlerin isimleri değiştirilerek mevcut kadrolar iptal edilecek, hükümet istediği isimleri atayabilecek. Genel müdür yardımcılarının atanmasında, 15 yıllık devlet memurluğu yapma koşulu aranmayacak. Kurumda özellikle geçmişte ve bugün bazı üst düzey görevlerde bulunanların tamamı araştırmacı kadrolarına atanarak pasif duruma getirilecek. Dış İlişkiler, Müzik, Arşiv, Strateji Geliştirme, Bilgi Teknolojileri, Stüdyolar ve Program İletim Sistemleri, Teknik Hizmetler, Verici İşletmeleri, Muhasebe ve Finansman, Satın alma, İnsan Kaynakları, Eğitim, ReklamTasarımTanıtım ve Destekleme Hizmetleri daire başkanlıklarından oluşacak. Birimlerin isimleri değiştirildiğinden mevcut kadrolar iptal edileceği için, hükümet istediği isimleri, istediği kadrolara atayabilecek. TRT’nin 7 bölge müdürlüğü de kapatılacak. TRT Yönetim Kurulu; Genel Müdür, Bakanlar Kurulu tarafından atanacak genel müdür yardımcıları arasından 2 üye ile elektronik veya kitle iletişim araçlarından bir, hukuk alanından bir, işletme, iktisat veya maliye alanlarından bir, sanat veya kültür alanlarından bir kişi olmak üzere seçilen ve atanan 4 üyeden oluşacak. Dışarıdan seçilen yönetim kurulu üyeleri, RTÜK tarafından her bir alandan önerilen 2 kat aday arasından Bakanlar Kurulu kararı ile atanacak. Genel müdür yardımcılarının atanmasında, 15 yıllık devlet memurluğu yapma koşulu aranmayacak. Yayın, yapım, teknik ve bilişim hizmetlerini yürütmek ve sayısı 300’ü geçmemek üzere kurumca yapılacak sınavla personel alınabilecek. Düzenlemeyle öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen birimlerdekiler bu maddenin yayımı tarihinden başlayarak en geç 3 ay içinde görevleri sona erecek ve bu kişiler araştırmacı unvanlı kadrolara atanacak. Bu personel, ihtiyaç duyulan hizmetlerde görevlendirilebilecek. TRT’de geçmişte ve bugün bazı üst düzey görevlerde bulunanların tamamı araştırmacı kadrolarına atanarak pasif duruma getirilecek. Yasa yürürlüğe girdikten sonra emeklilik hakkını kazananlar ve bu yıl sonuna dek emekliliği hak edenler, emeklilik başvurusunda bulunmaları durumunda emekli ikramiyeleri yüzde 30 fazlasıyla ödenecek. Türkçe dışında farklı dil ve lehçelerde yayın yapılabilecek. Böylece, TRT’nin bir kanalından 24 saat süreyle Kürtçe, Arapça, Farsça yayın yapılabilmesi yolu açılıyor. Şaraptan silaha, tütünden yılbaşı süsüne, oyun kartlarına kadar tüm malzemede adı kullanılabilecek Fethullah Gülen marka oldu Gürsu KUNT ANTALYA Fethullah Gülen’in kardeşi Kudbettin Gülen’in çalıştığı Çağlayan Yayım Dağıtım Basım Ambalaj Sanayi ve Ticaret AŞ, silahtan şaraba, tütünden cinsel amaçlı malzemelere, yılbaşı ağacı süsünden oyun kartlarına kadar akla gelebilecek hemen her alandaki sayısız mal ve hizmete, Fethullah Gülen adıyla marka tescili yaptırdı. Böylece herhangi bir ürün ya da hizmetin Fethullah Gülen adıyla piyasaya sürülmesi de önlenmiş oldu. ABD’de yaşayan Fethullah Gülen’i, redaktör kadrosuyla çalışıyor gibi gösteren ve sigortalayan Nil Basım Yayım Dağıtım Matbaacılık Ambalaj Sanayi, pek çok mal ve hizmette “Fethullah Gülen” adının marka tescili için 23 Mart 2001’de, Türk Patent Enstitüsü’ne (TPE) başvurdu. Sarnıç Yolu No: 5 Gaziemirİzmir adresindeki şirket, 5 Eylül 2001’de işlemden kaldırma isteğini sunarken 3 Ekim 2001’de de başvuru geri çekildi. Çağlayan Basım Yayın Dağıtım Ambalaj Sanayi Ticaret AŞ ise Nil Sanayi’nin işlemden kaldırma isteğinden sadece bir gün önce, 4 Eylül 2001’de hemen hemen aynı mal ve hizmetlere bu kez “Fethullah Gülen Şekil” markası için başvurdu. Aynı şirket “Fethullah Gülen” markası için de 24 Mayıs 2002’de başvurusunu yaptı. Çağlayan AŞ’ye ait “Fethullah Gülen Şekil” ve “Fethullah Gülen” markaları için 12 Ekim 2004’te birleşme yapıldı. ABD’de yaşayan Fethullah Gülen’in kardeşi Kudbettin Gülen’in çalıştığı Çağlayan Yayım Dağıtım Basım Ambalaj Sanayi ve Ticaret AŞ adlı firma, silahtan şaraba, tütünden prezervatif ve cinsel amaçlı aletlere, yılbaşı ağacı süsünden oyun kartlarına ve ağır askeri silahlara kadar sayısız mal ve hizmete, Fethullah Gülen adıyla marka tescili yaptırdı. Antalya’da yayın yapan ve konuyu haberleştiren “Son Nokta” dergisinin 54. sayısı ise kapak tasarımının onur kırıcı olduğu gerekçesiyle basım aşamasındayken toplatıldı. ler, patlayıcı maddeler, ağır askeri silahlar, havanlar, roketler, taklitleri de dahil mücevherler ve değerli taşlar, iç ve dış giysiler, elde oynanan mekanik, elektrikli ve elektronik oyunlar, tavla, domino, okey, oyun kartları, otomatik para, jetonla çalışan eğlence makineleri gibi birçok malzemenin bulunması dikkat çekti. Çağlayan AŞ’nin adı 2 Aralık 2005’te Tempo dergisinde yayımlanan “Fethullah Gülen’in kodları” başlıklı bir haberin ardından da gündeme gelmişti. Kudbettin Gülen’in İzmir’deki Nil Tuna Matbaası’nda genel müdürlük yaptığı iddialarının yer aldığı haberin ardından Gülen’in avukatı Mustafa Ömer Tamer tarafından gönderilen ve 23 Mart 2006’da yayımlanan tekzip metninde şu ifadeler yer almıştı: “Müvekkilim 01.09.1987 yılında İzmir’de bulunan Çağlayan Yayım Dağıtım Basım Ambalaj San. ve Tic. AŞ unvanlı işyerinde işçi olarak çalışmaya başlamış ve halen de bu işyerinde çalışmaktadır.” Ancak TPE’deki başvuruda belirtilen telefon numarasından farklı şirketler çıkıyor. Çağlayan Yayın Dağıtım şirketine ulaşmak istediğimizi söylediğimizde de İzmir’deki başka bir firmanın numarası verildi. Nil Matbaacılık’ı aradığımızda telefon “Gökkuşağı” adıyla açılırken yetkili, Çağlayan Basım Yayım Dağıtım Matbaacılık Ambalaj Sanayi’nin de kendi matbaaları olduğunu söyledi. Dar manto, düşük bel avı İran’da ‘uygunsuz kıyafet’ giyenlerle mücadele için atılan adım, mağazaları hedef alıyor TAHRAN (AA) İran’da kadınlara dar manto, erkeklere de düşük bel kot pantolon satan mağazalar kapatılıyor.İran basınında çıkan haberlere göre, ahlak polisi, artan sıcaklar nedeniyle “uygunsuz kıyafet” giyenlere karşı yeni bir kılık kıyafet uygulaması başlattı. Uygulama kapsamında polis, dar manto ve elbise giyen kadınlarla düşük bel kot pantolon giyen ve saçlarını Batı tarzı kestiren erkekleri durduruyor; kıyafetlerini düzeltmeleri yönünde uyarıyor. vrupa Birliği’nin “Valerie Giscard d’Estaing anayasası” yerine icat ettiği Lizbon Anlaşması sizlere ömür. İlkini Fransızlarla Hollandalılar halletmişti, İrlanda halkı da Lizbon taslağını arşive gönderdi. Neden böyle oluyor? Neden şu haşmetli AB bir türlü neoliberal düzenini yasa haline getiremiyor, neden bir türlü sosyal hakları toptan silip süpürecek değişiklikleri gerçekleştiremiyor? Biliyorum şimdi Türkiye’nin sıkı AB’cileri “ne ilgisi var?” diyeceklerdir. Fransızların da, İrlandalıların da AB anayasa taslaklarını neden reddettiğini gözlerden gizlemek işlerine gelecektır. Ama onların bin dereden su getirme gayretleri gerçekleri değiştirmez ki. Fransızlar, sonra Hollandalılar, AB kodamanlarının serbest piyasayı anayasa maddesi haline getiren taslağını bu nedenle çöpe göndermişlerdi. İrlandalılar da Lizbon Anlaşması’nı benzer duygularla arşive yolladılar. Bir iddiaya göre bu gelişme, AB bürokratlarını çoktandır düşünüp durdukları B planına yöneltecektir. Kuşkusuz bu anayasa işine çok emek verdiler, çok para harcadılar, ama B planı da yabana atılacak bir plan değildir! Şimdi B planı için fırsat çıkmış olamaz mı? ??? B planı oldukça eskidir. Birkaç kez AB’nin ideologları tarafından dile getirilmiştir. Özellikle eski Alman Dışişleri Bakanı, Bundestag’a kotla girip takım elbiseyle çıkan yeşil politikacı Joschka Fischer, filozof Habermas’tan mülhem bu planı sık sık dillendirmiş, enine boyuna anlatan makaleler yazmıştır. B planı kısaca şöyledir: AB üç halka olarak düşünülür. İlk halka AB’nin baba ülkelerinin yer aldığı, mümkünse 5 üyeli çekirdek halkadır. Burada AB’nin her türlü kuralı tam olarak geçerlidir. Savunma ve dış politika konularında karar mekanizmalarının ağırlığı bu çekirdek halkadadır. Sonra ikinci halka gelir. İkinci halka ekonomik olarak görece sorunlu ülkeler, Euro bölgesine tam uyum sağlayamamış devletlerden oluşur. Bunlar da kararlara belirli formüller ölçüsünde katılırlar. A HABER YAPAN DERGİ TOPLATILDI Bu arada Antalya’da yayın yapan ve konuyu haberleştiren “Son Nokta” dergisinin 54. sayısı, basım aşamasındayken toplatıldı. Derginin, kapak tasarımı onur kırıcı olduğu gerekçesiyle toplatıldığı belirtilirken, Son Nokta adına yazılı bir açıklama yapan Genel Yayın Yönetmeni İdris Özyol şunları söyledi: “Amerika’dan açılan telefonlar, İstanbul’dan, Ankara’dan devreye giren isimler, Antalyalı kimi işadamlarının baskısı, onlarca araç dolusu insanın yürüttüğü bir operasyon neticesinde dergimiz toplatıldı. Bu operasyonu demokrasi, adalet ve özgürlük güçlerine şikâyet ediyoruz. Elbet bir gün şartlar değişecektir. Buna yürekten inanıyoruz” dedi. POLISIN YOĞUN MESAISI Uyarılan kişilere bir daha aynı kıyafeti giymeyeceklerine ilişkin taahhütname imzalatan ahlak polisi, aynı şeyin tekrarlanması durumunda dosya hazırlayarak bu kişileri mahkemeye sevk ediyor. Ahlak polisi, kıyafeti yüzünden sorguladığı kişilere, üzerlerindeki elbiseleri nereden aldıklarını ve saçlarını hangi berberde kestirdiklerini de soruyor. Aldığı ifadelerden yola çıkan polis, dar elbise ve düşük bel pantolon satan mağazalarla, Batı tarzı saç kesimi yapan berberlere baskın yaparak bu iş yerlerini kapatıyor. Yeni kılık kıyafet uygulamasının üç gün önce başladığı ve başkent Tahran’da çok sayıda mağaza ve berber dükkânının kapatıldığı bildiriliyor. BM RAPORU Mülteci sayısı hızla artıyor Dış Haberler Servisi 2007 yılı, dünya genelindeki mültecilerin ve zorunlu göç edenlerin sayısının büyük boyutlarda artış gösterdiği yıl olarak kayıtlara geçti. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin salı günü yayımlanan raporunda, 2006 yılında 9.9 milyon olan mülteci sayısının, Irak ve Afganistan’daki çatışma ortamının sürmesi nedeniyle 2007 yılında 11.4 milyona yükseldiği bildirildi. Sorumlulukları altındaki mültecilerin yarısına yakınının Iraklı ve Afgan olduğu ifade edilen raporda, çatışmalardan dolayı ülke içinde yerinden olan ve resmen mülteci sayılmayanların sayısının ise 24.4 milyondan 26 milyona çıktığı belirtildi. Rapora göre, 25 milyon kişi de doğal afetler nedeniyle evsiz kalırken, bu sayılara 4.6 milyon Filistinli mültecinin eklenmesiyle, toplam mülteci sayısı 67 milyona çıktı. BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, “Irak, Afganistan ve diğer ülkelerde yaşanan savaşlar, çevresel baskılar ve yüksek gıda fiyatlarına bağlı olarak ortaya çıkan yoksulluk sorunu 20012005 yılları arasında azalan mülteci sayısının artmasına sebep oldu” dedi. BM komiserliğinin tahminlerine göre 3 milyon Afgan, başta Pakistan ve İran olmak üzere başka ülkelerde yaşıyor. İki milyon mülteci Iraklı’nın çoğunluğu da, Suriye ve Ürdün’de yaşamını sürdürüyor. DOĞUM KONTROL HAPLARINDAN PREZERVATİFLERE... Çağlayan Basım Yayın Dağıtım Ambalaj Sanayi ve Ticaret AŞ’nin tescil ettirdiği mal ve hizmetler arasında, insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, doğum kontrol hapları, prezervatifler, cinsel amaçlı aletler ve malzemeler, ateşli silahlar, mermi rhan Pamuk, Milli Takım Antrenörü Fatih Terim için ‘ultramilliyetçi’ dediği günden beri gözüm takımın üzerindeydi. “Fatih Terim’in ultramilliyetçi olmasına rağmen Türk Milli Takımı’nın kazanmasını istiyorum” dediği için daha bir pür dikkat kesilmiştim. Ya Fatih, bu takıma ultramilliyetçi bir hava verirse?.. Maazallah... Hele hele, Türk Milli Takımı’nın ev sahibi İsviçre’yi elemesinden sonra durum daha tehlikeli bir hal almıştı! İsviçre’den çok daha dişli bir rakip olan Çek Cumhuriyeti karşısında ortaya konacak ultramilliyetçi bir oyun takımın da ülkenin de bütün imajını yerle bir edebilir, Orhan Pamuk’u çok üzebilirdi. Nobel ödüllü bir yazarı üzmeye de kimsenin hakkı yok doğrusu. ??? Neyse ki maçta dakikalar ilerledikçe Türk Milli Takımı, kimseyi üzmeyecek bir futbol ortaya koyuyor O GENİŞ AÇI HİKMET BİLA ‘UltraMilliyetçi’ 15 Dakika kan ‘ultra’ bir şey yapamamıştı. 53’üncü dakikada Hamit az kalsın ‘ultra’ bir şey yapacaktı. Sağ taraftan serbest atıştan gönderdiği topa Tuncay kafayı vurdu. Ama top, dünyanın en iyi kalecisi Cech’te kaldı. ‘Ultra’ bir şey yok, her şey normal. 62’nci dakikada Sionko’nun ceza alanına ortaladığı topu Plasil kayarak kaleye gönderdi ve Çek takımını 20 öne geçirdi. ??? Her şey normal seyrinde giderken, 75’inci dakikada acayip ‘ultra’ bir şey oldu. Hamit’in sağ kanattan yaptığı ortayı Arda gole çevirdi. Türk Milli Takımı’na bir şeyler olmuştu. 75 dakika yumuşak du. 12’nci dakikada Jankulovski’nin serbest atıştan altıpasa gönderdiği topa, Koller kafayı vurdu ve meşin yuvarlak üstten az farkla auta çıktı. Ortada ‘ultra’ bir şey yoktu. 17’nci dakikada Tuncay’ın yaklaşık yirmi metreden attığı sert şut da yandan auta gitti. Yine ultra bir şey yok. 19’uncu dakikada Matejosky’nin ceza çizgisi üzerinden attığı sert şutu, Volkan son anda çizgi üzerinde kontrol ederek biraz ‘ultra’lık yaptı. Oyun sonradan normale döndü. 34’üncü dakikada Grygera’nın sol taraftan gönderdiği topu Koller kafayla kaleci Volkan’ın elleri arasından ağlarla buluşturdu. Vol yumuşak, ‘enternasyonalci’ bir anlayışla oynarken, birden ‘ultramilliyetçi’ kesilmişti. Hele 88’inci dakikada Hamit’in ceza alanına ortaladığı topu kaleci Cech elinden kaçırınca, Nihat, en ‘ultra’ hareketi yaparak topu kaleye gönderdi. Skor 22 oldu. Bu kadar ‘ultra’lık olamazdı artık. Her şey burada biter ve iş normale döner diye beklerken, Nihat son dakikada bir gol daha atıp skoru 32 yapmaz mı? Bu kadarı da fazlaydı artık. İsviçre’yi elediği yetmiyormuş gibi, bugüne kadar hiç yenemediği Çek takımını da elemek ‘ultra’lığın dik âlâsıydı. 20 yenikken son 15 dakikada ortaya konan bu ‘ultra milliyetçilik’ biraz ayıp kaçmıştı doğrusu. Şu üç golün sahibi Arda ile Nihat... Şu sakat sakat oynayan Servet... Şu kaleye geçen Tuncay... Çok ‘ultra milliyetçi’ydiler, çok. hikmet.bila?ntv.com.tr TÜRKSAT 3A BAŞARIYLA FIRLATILDI ANKARA (ANKA) Türkiye’nin 5. uydusu Türksat 3A uydusu Fransız Guyanası’ndaki Kourou Uzay Merkezi’nden başarıyla fırlatıldı. 200 milyon dolara mal olan Türksat 3A uydusu daha küçük çanaklarla hizmet alma imkânı sağlayacak ve televizyon yayıncılığının yanı sıra internet, ses ve veri aktarımları da daha hızlı olacak. 20 yıl boyunca hizmet vermesi beklenen Türksat 3A uydusu ile birlikte Avrupa, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Çin kapsama alanına girecek. Türksat 3A uydusu 30 Mayıs’ta uydunun yazılımında yaşanan sorun nedeniyle fırlatılamamıştı. Fırlatma sonrası açıklamalarda bulunan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, “2014’e uzaya gönderilecek olan Türksat 5A’nın projesi ve yapımı ile tamamen Türkiye’de yapılmasını hedefliyoruz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle