28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 C dış haberler ATİNA’DAN MURAT İLEM 13 HAZİRAN 2008 CUMA Amerikan basını Barack Obama’nın 5 ay süren maratonun ardından elde ettiği zaferi ‘tarihi’ olarak niteliyor ABD’nin ilk siyah başkan adayı PORTRE/ BARACK OBAMA Dış Haberler Servisi ABD’de Demokrat Parti’nin başkan adaylığını kazanan Barack Hüseyin Obama, Kenya asıllı Müslüman bir babayla beyaz bir Amerikalı annenin oğlu olarak 4 Ağustos 1961’de Hawaii’de dünyaya geldi. Çocukluğunu Hawaii Adaları’nda geçirdikten sonra 6 yaşında annesi ve Endonezyalı üvey babasıyla birlikte Endonezya’ya taşınan Obama, burada dört yıl kaldıktan sonra Hawaii’ye döndü. Columbia Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü ve Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitiren Obama, öğretim üyesi ve avukat olarak çalıştıktan sonra oturduğu Illinois eyaletinin yerel senatosunun üyeliğine seçilerek burada 19972004 arasında görev yaptı. Bu dönemde gözünü ülke çapında politikaya çeviren Obama, 2004 Kongre seçimlerinde Illinois eyaletinden ABD Senatosu üyeliğine seçildi. 2005 başından bu yana senatör olarak görev yapan Obama, oylamalarda genellikle liberal yönde tutum belirledi ve Irak savaşına karşı çıkmasıyla dikkatleri çekti. Michelle Obama ile evli olan Obama’nın 7 ve 10 yaşlarında iki kızı bulunuyor. Obama’nın ilk dönemde rakibi Hillary Clinton’ın gölgesinde kalan Obama’nın konumu, bu yılın ocak ayında Iowa eyaletinde yapılan ilk önseçimi kazanmasıyla birden ilerledi. Başarılı kampanya çalışması sayesinde ABD tarihinin önseçimlerde en fazla bağış toplayan ismi olan Obama, daha sonraki haftalarda da önseçimlerde Clinton’dan başarılı oldu ve yarışı hep önde götürdü. İkinci adının Hüseyin olması nedeniyle muhafazakâr çevreler tarafından soğuk karşılanan Obama, buna karşın seçimlerde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı John McCain’e karşı yarışacak isim olmayı başardı. Obama’nın Endonezyalı okul arkadaşı Sonny İmam Sukarso, “Çocukken birlikte oynadığım ve ders çalıştığım arkadaşımın ABD başkanlığına aday olduğuna inanamıyorum” dedi. Avukat olan 47 yaşındaki Sukarso, eski arkadaşıyla gurur duyduğunu belirterek Obama’nın başkan olması halinde ABDEndonezya ilişkilerinin gelişmesini beklediğini söyledi. Barbar Türkler (!) den nasıl kurtuluruz?” sorusu, her daim sorulur. Çeşitli alternatifler tartışılır, ancak savaş (Kardak dikkate alınarak) en son çare olarak dillendirilir. Böyle bir durumda çok fazla müttefik bulamayacaklarının bilincindedirler. Yunanistan silahlı kuvvetleri, 1944’den bu yana ancak masa başında savaş senaryoları ve göstermelik tatbikatlar ile tatmin edilmektedir. Kaldı ki NATO’nun en büyük ve eğitimli askeri gücü olan Türkiye karşısında tecrübe ve sayısal olarak üstün olmadıklarını da bilirler. Sayısal derken burada bir parantez açmamız gerekiyor. Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde Yunanistan’a ait Tilos adasında iki homoseksüel (siz nasıl tanımlarsanız öyle olsun) evlendiler. Başta kilise olmak üzere tüm tutucu çevreleri ayağa kaldıran bu nikah olayı başka bir gerçeği de ortaya çıkardı. Basının yaptığı araştırmalar ülkede yaklaşık 1 milyon homoseksüel olduğunu ortaya çıkardı. Yunanistan’ın nüfusu 9.1 milyon olduğunu dikkate alınırsa ülkenin dokuzda birinin homoseksüel olduğu ortaya çıkıyor. Atina’nın ünlü Singru caddesinde piyasa yapan homoseksüeller, buzdağının sadece üstünü teşkil ederler. Gece kulüpleri, siyasi partileri, sosyal yaşamdaki sayıları yadsınamayacak kadar fazla olan homoların Türkiye ile bir savaşı düşündüklerini sanmıyorum. Bunların peşindeki “kırıntı” erkeklerin sayısının ise yaklaşık bir buçuk milyon olduğunu varsayarsak savaşa karşı olanlar 2 buçuk milyona ulaşır. Geriye kalan 6.5 milyon Yunanistanlının yaklaşık 2.5 milyonu 5580 yaşları arasındadır. Bu durumda savaşacaklar 4 milyonun içinden olacaktır. Bu sayıdan 017 yaş arasındaki 1 milyon çocuğu çıkartın, geriye üç milyon Yunanistanlı kalır. Bu sayıdan din adamları ve sağlıklı düşünen 1.5 milyon insanı daha düşün, Türkiye ile savaşacakların sayısı yaklaşık 1.5 milyon olarak ortaya çıkar. Bu çerçevede şu noktayı önemle vurgulamakta yarar var. Yukarıdaki sayısal tabloya rağmen bir kısım Yunanistanlı bizi hâlâ barbar olarak nitelese de, biz yine de onları dost olarak görüp, barış elimizi geri çekmeyeceğiz. murilem?otenet.tr emokrat Parti’de süren kıyasıya mücadelenin sonunda ipi göğüsleyen D Obama oldu. Artık McCain’in karşısında Obama’nın yarışması kesinleşse de Hillary Clinton hemen teslim olmayı reddediyor. Clinton’ın yarışı bırakmak karşılığında başkan yardımcılığı için pazarlık yaptığı öne sürülüyor. (Fotoğraflar: AFP / REUTERS) Elçin POYRAZLAR WASHINGTON ABD’de 4 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimleri için Demokrat Parti’nin başkan adaylığını Illinois Senatörü Barack Obama garantilerken, rakibi Hillary Clinton yenilgiyi hemen kabul etmekten kaçındı. Yaklaşık 5 aydır süren Demokrat Parti’nin önseçim maratonundan zaferle çıkan Obama, ABD’de iki büyük partiden birinin başkan adaylığını elde eden ilk siyah özelliğini kazanarak tarih yazdı. Montana ve Güney Dakota’da yapılan önseçimlerde Demokrat seçmenler son kez sandık başına giderken Demokrat Parti’nin başkan adayı da belirlenmiş oldu. Montana’da Obama, Güney Dakota’da ise Clinton galip geldi. Ancak Barack Obama, Demokrat Parti adaylığı için gerekli olan 2 bin 118 delege sayısını kararsız delegelerin yanı sıra iki eyaletten çıkan delegelerin de desteğiyle aşarak ABD’nin ilk siyah başkanı olma yolunda önemli bir aşama kaydetti. ZAFERINI ILAN ETTI Minnesota eyaletinin Saint Paul kentinde yandaşlarına seslenen Obama, “Bu akşam karşınızda durarak ABD’nin Demokrat başkan adayı olacağımı söyleyebilirim” diyerek açık bir şekilde zaferini ilan etti. Başkan adaylığını garantilemesiyle Obama, “Bu gece tarihi bir yolculuğu sonlandırırken Amerika’ya yeni ve daha iyi günler getirecek başka bir yolculuğa başlıyoruz... Amerika, bu bizim zamanımız. Geçmiş dönemlerdeki politikaların sayfasını çevirmesinin zamanı geldi” dedi. Konuşmasında rakibi Clinton’ı sık sık öven ve sürdürdüğü yarış nedeniyle kutlayan Obama, “Partimiz ve ülkemiz onun sayesinde daha iyi bir durumda ve ben onunla yarışma onuruna eriştiğim için daha iyi bir adayım” ifadesini kullandı. Obama, Clinton’ın, Demokratların zaferinde önemli bir rol oynayacağını da belirtti. Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı John McCain’i eleştiren Obama, McCain’in seçilmesi durumunda bunun ABD için “üçüncü bir George Bush dönemi” olacağını söyledi. McCain ise New Orleans’ta yaptığı konuşmada Obama’yı hedef alarak “bu kadar genç birisinin nasıl bu kadar yanlış politikası olabildiğini anlamıyorum” dedi. Önseçimlerin sürdüğü saatlerde Obama’nın kararsız süper delegelerin yanı sıra Clinton taraftarı süper delegelerden de destek aldığı öğrenildi. Senatörü olduğu New York’tan seçmenlerine seslenen Hillary Clinton ise Obama’nın zaferini kutlamaktan kaçınarak “Bu uzun bir kampanya oldu ve bu akşam hiçbir karar almıyorum” dedi. Clinton önümüzdeki günlerde ne yapacağı konusunu, yandaşları ve partinin lideriyle görüşeceğini ifade etti. Konuşmasında genel halkoyu desteğinde önde olduğunu söyleyen Clinton, kendisine oy veren 18 milyon insanın görmezlikten gelinemeyeceğini de kaydetti. KENYA’DA KUTLAMA Clinton’ın özel bir görüşmesinde New York milletvekillerine parti çıkarına hizmet etmesi durumunda başkan yardımcılığı görevini kabul etmeye hazır olduğunu söylediği öğrenildi. Kimi yorum cular Clinton’ın yarışı bırakmamasının ardında bu göreve yönelik pazarlığın yattığını ileri sürüyor. Demokrat Parti’nin başkan adaylığının son aşaması, ABD medya kuruluşları arasında da kıyasıya bir yarışa sahne oldu ve bu yarışı AP ajansı kazandı. Kendi sayımlarına göre Obama’nın yeterli delege sayısına ulaştığını ilk duyuran AP ajansı, televizyonlara saatlerce fark attı. Obama’nın başkan adaylığı kesinleşince, Kenya’nın batısındaki Nyang’oma’da, babaannesi Sarah Obama’nın evinin önünde sevinç gösterileri yapıldı. Sarah Obama, torununun başarısıyla ilgili olarak “Rakibi karşısında büyük bir zafer kazanmış olduğunu duyduğumda gerçekten çok sevindim” dedi. Ülkenin çeşitli kesimlerinde de Obama’nın adaylığını açıkladığı konuşması televizyon başında heyecanla izlendi. ürkler savaşçı millettir. Yerleşik olmayan kabilelerin zaman içinde yerleşik hale gelmesi ile varlıkları ortaya çıkmıştır. Çoğu hâlâ feslidir. “Barbar” ve acımasızdırlar. Tarihte yaptıkları katliamları bugün hâlâ gizlemek için büyük çaba harcarlar. Köklerinin Orta Asya’ya dayandığı bir gerçektir. Ölümü hiçbir zaman önemsemezler. Bundan dolayı her zaman saldırgan ve komşularını sürekli tehdit eden politikalar izlerler. Esmer ve genellikle bıyıklıdırlar. Ataerkil bir toplumdur. Erkekler, kadınlara doğurgan bir mahluk olarak bakarlar. Kadın erkek tarafından ister dövülür, ister sevilir (sadece geceleri). Yunan basınyayın organlarında Türkiye ve Türklere yönelik yorumlar genelde yukarıdaki başlıklar altında toplanabilir. İlk aşamada aklıma gelenlerin eksiği var fazlası yok. Tüm bu düşüncelere rağmen coğrafi şartlar, Türk ve Yunan halklarını komşuluğa mecbur bırakmıştır. Yunanistanlının gideceği başka bir coğrafya yoktur. Ege’nin karşısında oturup, Türkiye ve Türkleri eleştirmek bugün için yapacakları tek şeydir. Bu eleştiriler ve tartışmalar kimi zaman yazılı basın, kimi zaman görüntülü iletişim araçları ile olur. Türkler hava veya denizden Ege’ye çıkmazlarsa iyidirler. Meriç nehri üzerindeki adacıklara (yaz aylarında suların çekilmesiyle ortaya çıkan küçük toprak birikintileri) bayrak dikmezlerse yine iyidirler. Hele Batı Trakya Türklerini görmezden gelirlerse çok çok iyidirler. Kıbrıs’tan asker çekersek medeniyiz. Buna karşılık adaya takviye birlik gönderilirse, bu girişim Türklerin ne kadar barbar ve işgalci olduğunun kanıtıdır. Ermenistan’a ambargo uygulanması, PKK operasyonları için Irak’a girilmesi, Suriye’ye yan gözle bakılması, Ege’nin öte yanını kızdırır. Deyim yerindeyse Türkiye ile yatar, Türkiye ile kalkarlar. Bunu her daim gözleriz. Eğer bir yazar haftada en az iki gün Türkiye ile ilgili yazı yazmazsa kendinde eksiklik hisseder. Türk televizyonları sürekli izlenir. Yazılı basınımız aynı şekilde didik didik edilir. Ajanslar irdelenir. Genelde cımbızlanarak elde edilen sıkma haber ve yorumlar okuyucunun önüne temcit pilavı gibi getirilir. ??? Durum böyle iken “Bu Türkler T DÜNYA BASININDA KARAR Dış Haberler Servisi 200 bini aşkın nüfusunun tamamına yakını Şii ve Sünni Türkmenlerden oluşan Irak kenti Telafer’de iki önde gelen aşiret liderinin öldürüldüğü bildirildi. Esvat el Irak haber ajansı, Türkmen aşiret liderlerinin, Musul vilayet merkezi ile Telafer ilçesi arasında seyahat ederken öldürüldüğünü duyurdu. Irak polisi, saldırının El Islah el Zirai bölgesindeki bir eve yapılan baskın şeklinde meydana geldiğini bildirdi. Telafer Kent Konseyi Başkanı Necim Abdullah, ölenlerin Ubeyd aşireti lideri Şeyh Abdülnur Muhammed Nur el Türkmen liderlere suikast Tahhan ve Helabîk (Halaybeg) aşireti lideri Şeyh Muhammed Halil Hanaş (Muhammet Faysal) olduğunu açıkladı. Abdullah, Telafer’in önde gelen iki liderinin aşiretler arası uzlaşma çabalarında önde gelen kişiler olduğunu söyledi. Irak Türkmen Cephesi’nden yapılan açıklamada, “Telafer Ağalar Meclisi Başkanı” sıfatını taşıyan ve Türkmen Meclisi üyesi olan Faysal ile yardımcısı Tahhan öldürülürken, Telafer Ağalar Meclisi üye si Nurettin Maksud ve korumasının da ağır yaralandığı kaydedildi. Saddam Hüseyin’in üyesi olduğu aşiretin lideri Ali el Nida da aracına yerleştirilen bombanın patlamasıyla hayatını kaybetti. Elbu Nasır aşireti lideri, Saddam Hüseyin’in idam edilmesinin ardından cenazeyi teslim almıştı. Yaklaşık 20 bin nüfuslu aşiretin bir önceki lideri de 2006 yazında vurularak öldürülmüştü. Aşiret önce işgale karşı direnişe etkin olarak katılmış, ancak 2007 yılında El Kaide terör örgütünün sivil halkı hedef alan eylemlerine karşı Amerikan ordusuyla işbirliğine başlamıştı. ‘Laik devlet önemli bir zafer kazandı’ Dış Haberler Servisi Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsü düzenlemesini iptal etmesi dünya basınında geniş yer buldu. İngiltere’de yayımlanan Financial Times gazetesi, “Laik devlet, muhafazakâr hükümete karşı önemli bir zafer kazandı” diye yazdı. Gazete, kararın, Türkiye’de son haftalarda yaşanan siyasi krizin uzamasına neden olacağını, AKP’nin kapatılması ihtimalini de güçlendirdiğini belirtti. Haberde kararın, mali piyasalardaki kafa karışıklığını da arttıracağı kaydedilerek “Türkiye zaten bir süredir yatırımcıları kaygılandırıyordu” denildi. Guardian gazetesi de kararın AKP’ye darbe anlamına geldiğini ve önemli etkileri olacağını belirtirken, Times gazetesi yargıçların hükümete meydan okuduğunu öne sürdü. Anayasa Mahkemesi’nin laiklerin “kalesi” olduğunu kaydeden gazete, “AKP şimdiye kadar önüne çıkan birkaç engeli aşmayı başardı. AKP taraftarlarına göre diğerlerinin başaramadığını, şimdi yargı başarmış oldu” diye yazdı. Fransa’da yayımlanan Liberation gazetesi, “Anayasa Mahkemesi türbanı üniversite dışında tutuyor” başlıklı haberinde, Avrupa’nın endişeli olduğunu, Strasbourg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçlarının, bu tür kararları, 2003’teki Refah Partisi ile ilgili kararda olduğu gibi çoğu zaman onayladığını yazdı. Les Echos gazetesi de kararın, AKP’nin kapatılacağına ilişkin bir işaret olabileceğine dikkat çekerken, Le Figaro gazetesi, kararın sürpriz olmadığını ve AKP hükümeti açısından yenilgi anlamına geldiğini yazdı. ERSİN Yermerkezine uzanan devasa, delik gibi bir uçurum; derin bir yarık, kayalarla çevrili ıssız bir boşluk… Dünyanın ilk oluşum günlerinden kalma bir tablo gibi... “Obruk” olarak tanımlanan “Kanlıdivane” böyle bir yer. Akdeniz’in mavi sularına bakan çamlıklarla kaplı kayalık bir tepe üzerinde, birdenbire bu beklenmedik devasa oyuk çıkıyor karşınıza. Benzersiz manzara karşısında nutkunuz tutuluyor. Daha önce böyle bir doğayla yüz yüze gelmediğinizi düşünüyor; “biricik” bir yerde olmanın ayrıcalığını yaşıyorsunuz. Kulağınıza birileri bir “söylence” fısıldıyor: “Suçlular” Romalılar zamanında, bu “obrukta” vahşi hayvanlara yem edilirmiş! “Suçlular”? “Suçlular”, ilk Hıristiyanlar olmalı…. “Romalıların ilk Hıristiyanlara yaptıkları zulümler” adına inşa edilen, Hıristiyan inancı için olağanüstü değer taşıyan efsane mekânlardan birinde olmalıyız. “Obruğun” tepesinde, harabe bir kilise duruyor. İnançları uğruna “şehit” olduğuna inanılan Hıristiyanların anısına, daha sonra Anadolu topraklarında Hıristiyanlığın yayıldığı dönemlerde yapılmış belli ki. Kimbilir ne zaman? “Tarih” bizim topraklarımızda hep bu “gizemli obruk” gibi. Kodları tam çözü M SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Mersin’de Tarih ve Müzik yicilerini müziğin ilk notalarıyla avcuna aldı. Ve bu gerçek dışı “doğatarih tiyatrosu” ortasında opera aryalarından, klasik Türk müziğine dek uzanan parçalarıyla; herkesi coşturdu. Festivalin son konseri Tarsus’ta yapıldı. Tarsus girişinde; kentin heyecanlı bir bekleyiş yaşadığını öğrendik. Papa XVI. Benediktus 2008’i “St. Paul yılı” ilan etmiş. İsa’nın havarilerinden Tarsuslu St. Paul’un 2000. doğum yılı, etkinlikler ve inanç turizmiyle yöreye akacak hacılarla kutlanacakmış. Tarsus’un cumbalı eski taş evleri, bu sayede bakımdan geçmiş ve restore edilmiş. Konser için ne var ki Mersin’den geç ayrıldığımız için, Tarsus’un gömülü tarih hazinelerine ancak hızlandırılmış bir göz atabildik... Koşar adım St. Paul’un evine doğru ilerlerken, inanılmaz mükemmeliyette korunmuş bir Roma yolunun yanından geçtik. Roma’daki “Appia Antica”nın küçük bir “fotokopisi” gibi du lemiyor. Kâh deşifre ettiğimiz, kâh ucuna bucağına erişemediğimiz obruk misali geçmişin muazzam derinliklerinin kıyısında yaşıyoruz. “Mersin Uluslararası Müzik Festivali” bizi Anadolu’nun böyle katman katman derinliklere uzanan tarihiyle, “müzik” yoluyla buluşturuyor. “Kanlıdivane”yi “Mersin Uluslararası Müzik Festivali” sayesinde keşfettim. Organizatörler “Kapanışa gelirseniz” dediler: “Hem bu olağanüstü mekânı görür, hem Tarsus’un St. Paul kilisesinde Leipzig Yaylı Çalgılar Orkestrası’nın vereceği son konseri izlersiniz….” Bu yıl 7’ncisi yapılan festival sayesinde Kanlıdivane belli ki artık yörede ününe ün katmış. Yalnız Mersin değil; Adana, Hatay plakalı arabaların oluşturduğu kilometrelerce uzun bir kuyruğu aşarak obruğa vardığımızda güneşin etkisi hafiflemişti. “Akustiği” ile meşhur obruğun tepesine kurulmuş devasa sahnede yer alan “Enbe orkestrası”, krateri andıran uçurumu çepeçevre kuşatan festival izle ran “antik yol”, yakın tarihte tesadüfen keşfedilmiş. Neye niyet neye kısmet hesabı, Tarsuslular; kent merkezine bir otopark inşa etmek istemişler. Yere kazmayı vurdukları an; bu hazineyle yüz yüze gelmişler. Yolun devamı büyük olasılıkla kentin altında devam ediyor. Ama etraf rastgele binalarla çevrili olduğu için, kazı sürdürülemiyor. Yapılar tasviye edilebilse; Tarsus’un altından belli ki eski Roma İmparatorluğu’nun en görkemli kalıntılarından biri fışkıracak…. Kentin ileri gelenleri ve St. Paul kilisesini dolduran konservatuvar öğrencileri ile birlikte son gece, bu tarih yolculuğunu taçlandıran dört dörtlük bir Mendelssohn, Schubert, Beethoven, Bach yorumu dinledik… Bach’ın doğum yeri Leipzig’den gelen “Yaylı Çalgılar Dörtlüsü”; küçük, sade, çiçeklerle bezenmiş kilisenin mahrem atmosferinde enfes bir müzik ziyafeti çekti. Konserden sonra, kilisenin küçük bahçesine özenle hazırlanmış hoş bir ikram düzenlenmişti. Konser, mekân, o küçük bahçede tanıştığım insanlar, ılık ilkyaz gecesi rüya gibiydi. Böyle rüyaların hâlâ sürdüğünü bilmek bile yaşadığımız ortamda insana moral veriyor. nilgun?cumhuriyet.com.tr İrandan ‘Ya evlenin ya da işsiz kalın’ mesajı Dış Haberler Servisi İran’da devlet kontrolündeki bir şirket, bekâr çalışanlarına “Ya evlenin ya da işsiz kalın” tehdidinde bulundu. Muhafazakârların kontrolündeki Kayhan gazetesinde yer alan habere göre şirket, bekâr çalışanlarına “Aile kurmaya başlayın” uyarısı yaptı. İran’da reformcu kanadın çıkardığı İtimad gazetesi, ülkede enerji alanında faaliyet gösteren büyük ölçekli Fars Özel Ekonomik Enerji Bölgesi kamu şirketinin müdürünün “İşe alma kriterlerimizden biri evli olmaktır. Ancak ne yazık ki bazı çalışanlarımız hâlâ bekâr. Son kez olmak üzere kadın ve erkek bekâr çalışanlarımıza 21 Eylül’e kadar bu ahlaki ve dini görevlerini yerine getirmeleri için çağrıda bulunuyoruz” şeklindeki sözlerine yer verdi. Ülkenin güneyinde faaliyet gösteren şirketin, evlenin uyarısına uymayan çalışanlarının sözleşmelerini 22 Ekim’de feshedeceği belirtildi. Bölgedeki aşırı sıcak hava koşulları yüzünden ailelerin burada oturmayı tercih etmediği ve genelde şirkette genç erkeklerin görev yaptığı kaydediliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle