23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 McDonald’s’ı bombaladıktan sonra izlemeye alınan zanlının İstanbul’da takip edilmediği belirlendi C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ 9 MAYIS 2008 CUMA Yasin Hayal’in ‘sır’ günleri Hrant Dink suikastından yargılanan Yasin Hayal’in, McDonald’s’ı bombaladıktan sonra geldiği İstanbul’da emniyet tarafından takip edilmediği ortaya çıktı. Hayal’in cezaevinde olduğu dönemde Veli Küçük ile görüştüğü iddialarının da soruşturulmasına karar verildi. İstanbul Haber Servisi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesi davasının beşinci duruşmasında, İstanbul emniyetinin, Yasin Hayal’i, McDonald’s’ın bombalanması sonrasında, İstanbul’da takip etmediği ortaya çıktı. Dink cinayetini organize ettiği ileri sürülen muhbir Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve katil zanlısı O.S.’nin de aralarında bulunduğu 19 sanığı yargılayan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün ve eski İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı Levent Temiz’in ziyaretine ilişkin, Hayal’in cezaevinde kaldığı dönemi mercek altına aldı. Dink davasının kameralı sistemle kaydedilen ve basına kapalı olarak görülen beşinci duruşması, tutanak haline getirildi. Mahkemeye, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden gelen yazıda, Hayal’in McDonald’s olayına ilişkin cezaevinden çıktıktan sonra, takipli şahıslar kategorisinde İstanbul’da takibinin yapılmadığı belirtildi. Trabzon 1 Mayıs, 6 Mayıs, 7, 8, 9.... olan eski arkadaşların çürük hatıralarından ibaret olduğunu da biliyorlar mı? ??? Tarih kavranması zor bir masaldır. Masalı mesel yapabilmek için bilinç gerekir. Tarihi bilincinden soyutlarsanız, geriye pek bir şey kalmaz. Kalan yalnızca günün ihtiyaçlarına uydurulmuş ağıtlar olur. Ölenlerin neyin kavgasını verdiklerini değil, ölümlerini, öldürenlerin pişman olup olmadıklarını tartışır durursunuz. Bilinç uçup gider o eski kitabın sayfalarına gizlenir, kendini zamanın riyakâr saldırısından korumak için bir sığınak arar kendine. Onları bugün “iyi çocuklar” olarak anlatmak isteyenlere bir sorun bakalım. Neden iyi çocuklardı ki onlar? ??? Değiştirmek istiyorlardı da ondan. Değiştirirken değişmek istiyorlardı. Tarihin içinde tarihi yaparken, tarihe onun bilinciyle katılırken ölümü göze aldıklarında, hayata sımsıkı sarılırken, tartışmalarında, kavgalarında, sevinçlerinde, hüzünlerinde artık eskimiş ve geçmişle bağını çoktan kopartmış olan eski “arkadaşların” anlayayamayacağı bir aşk vardı. Onlar dünyayı değiştirmek istiyorlardı. Ama sizin gibi değil. Küçük çocuklar, delikanlı kahramanlar, öfkeli insanlardı onlar. Onlar günümüzün başbakanları ile eğlenceli, yararlı yemekler yiyenlerin, “biz o yemekte niye yoktuk ki” diyenlerin arkadaşları değildiler. ??? Onlar, 1 Mayıs’ta öldüresiye dövülenlerin, kendi meydanlarına sokulmayanların arkadaşlarıydılar. “Şu 1 Mayıs iyi olmadı, ama yine de AKP demokrattır, yine de desteklenmeyi hak eder, hem onları anar, hem AKP’yi desteklemeyi sürdürürüz” diyenlerle bir işimiz olmaz bizim. Onlara söyleyecek bir çift lafımız olabilir yalnızca. Tarihin içinde öylesine güzel, öylesine anlamlı duruyorlar, öylesine günümüze uzanıyor ki bizim denizler, ne yapsanız boşuna. İşinize bakın siz, rahat bırakın bizim denizleri artık... guray.oz@cumhuriyet.com.tr Yargıtay, bomba cezasını onayladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay, Yasin Hayal’in, Trabzon’da McDonald’s’ın kapısına bomba bırakarak 6 kişinin yaralanmasına neden olduğu gerekçesiyle yargılandığı davada, “patlayıcı madde imal etmek’’ suçundan verilen 3 yıl 4 aylık hapis cezasını onadı. Yargıtay, “patlayıcı madde atmak’’ ve “patlayıcı madde kullanarak mala zarar vermek” suçlarından verilen 10’ar aylık hapis cezaları ile “patlayıcı madde atarak 6 kişinin yaralanmasına neden olmak’’ suçundan her bir kişi için verilen 3 ay 10’ar günlük hapis cezalarını ise bozdu. Emniyet Müdürlüğü’nün yazısında ise Hayal’in İstanbul’da başka kod adlarının bulunduğu ve başka şahıs isimlerinden bahsedilmediğinin anlaşıldığı belirtildi. Dink ailesi avukatlarından Bahri Belen İstanbul Emniyeti’nin yazısına ilişkin, “Hayal’in Bursa’ya, Orhangazi’ye gittiği yerlerde, tuvalete gidişi bile izlenmiş. Bu bildiriliyor ama İstanbul Emniyeti’nden gelen yazıda burada izlenmediği belirtiliyor. Hayal’in McDonald’s sonrası, İstanbul’da birçok kişiyle ilişkisi olduğu, burada saklandığı ortaya çıktı. İstanbul Emniyeti’nin bu yazısı, Hayal’le ilgili İstanbul’da bütün bu bilgilere karşın hiçbir şey yapılmadığının belgesidir” diye konuştu. ELİ KÜÇÜK CEZAEVİNE GİTTİ Mİ? Mahkeme heyeti, sanık Fuat Turgut hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçundan işlem yapılması için gerekli şikâyet ve suç duyurusu yapılması işini, müdahil avukatlarına bıraktı. Hayal’in cezaevi dönemine ilişkin ayrıntılı bir ara karar alan mahkeme, Trabzon E Tipi Kapalı ve Bayrampaşa cezaevlerine yazı yazılarak Veli Küçük ve Levent Temiz’in sanık Yasin Hayal’i V ziyaret edip etmediklerinin sorulmasına hükmetti. Yasin Hayal’in cezaevine teslim ve tahliye tarihlerinin, cezaevinde bulunduğu süre içinde, birlikte kaldığı tüm tutuklu ve hükümlülerin açık kimliklerinin bildirilmesi istendi. Cezaevi ziyaretçi kayıt defterlerinin fotokopilerini, Hayal’in cezaevi hesabına hangi tarihlerde, kimlerin, hangi banka ya da hesap numaralarından para yatırdığı bilgisini de sordu. Varsa para yatıranların kimlik, adres ve telefonlarının tespitini isteyen mahkeme, cezaevindeki ankesörlü telefondan, hangi numaralarla görüşme yaptığının bildirilmesini de istedi. PKK yaşam alanlarını kaybediyor Mehmet FARAÇ DİYARBAKIR PKK kaynakları son hava saldırısında Murat Karayılan’ın öldüğü yolundaki iddiaları doğrulamıyor. Son üç ayda yoğunlaştırılan sınır ötesi operasyonların şokunu, vurkaç eylemleri ve tuzaklanmış patlayıcılarla atmaya çalışan örgüt, üst düzey “kadro” erozyonu yaşıyor! Son bombardıman PKK’nin yaşam alanlarını kaybettiğini bir kez daha kanıtlıyor. PKK son aylarda yoğunlaştırılan hava operasyonlarından daha fazla etkilenmemek ve eylem hücrelerine moral vermek amacıyla, taciz ateşleri ve patlayıcı düzenekleriyle güvenlik güçlerine kayıp verdirerek ayakta kalmaya çalışıyor. Teröristler kırsal alandaki varlıklarını korumak için güvenlik güçleriyle çatışmaktan özenle kaçınıyor. Risksiz eylemlere yönelmeyi öncelikli bir strateji haline getiren örgütün, operasyonların sürdüğü kırsal alanlara, askeri birliklerin geçiş noktalarına ve garnizonlara yakın bölgelere binlerce patlayıcı düzeneği yerleştirdiği belirtiliyor. Güneydoğu kentlerinde son 35 gün içinde en az 55 patlayıcı düzeneği güvenlik güçlerince imha edildi. Çatışmada şehit olan 7 güvenlik görevlisinin yanı sıra 10 asker ve 2 korucu da mayın ve tuzaklanmış patlayıcılar nedeniyle yaşamını yitirdi. Tuzaklanmış patlamalar 13 asker, 3 köy korucusu ile 3 yurttaşın da yaralanmasına yol açtı. Ancak örgüt sınır ötesinde olduğu gibi Güneydoğu kentlerindeki operasyonlarda da daha fazla kayıp vermeye başladı. Son 35 günde Güneydoğu kentlerindeki operasyonlarda 30 terörist öldürüldü. 20 terörist güvenlik güçlerine teslim olurken 9 militan da yakalandı. YAŞAM ALANINDA KAOS! Murat Karayılan’ın öldürülmesinin, PKK’yi Öcalan’ın yakalanmasından çok daha büyük yıkıma uğratacağı biliniyor. 30 yıldır dağda barınan ve zaman zaman 50 korumayla dolaşan Karayılan, teröristlerin “önderlik” tanımlamasında en az Öcalan kadar önem taşıyor. Örgüt son operasyonda Karayılan’ın öldüğü iddiasını doğrulamıyor. 4 aya yakın süredir bombardıman altında tutulan bir örgütün üst düzey yöneticilerini hele Öcalan’dan sonra gelen bir ismi kolaylıkla riske atamayacağı gerçeği de Karayılan’ın ölmediği iddiasını güçlendiriyor. Ancak bombardımanda PKK’nin üst düzey yöneticilerinden en az ikisinin öldüğü tahmin ediliyor. Şu bir gerçek ki, hava operasyonları PKK’ye etkin kadrolarının yok edilmesinden çok daha önemli tahribatlar veriyor. Kandil Dağı giderek örgütün yaşam alanı olmaktan çıkıyor, teröristler üslenme ve eğitim alanlarında artık daha fazla sıkışıyor. PKK, TSK’nin yanı sıra İran’ın operasyonları ve peşmergelerin lojistiği engellemesiyle artık Kandil’de barınmakta büyük sıkıntı yaşıyor ve harekât kabiliyetini iyice kaybediyor. Örgütün yayın organlarının “Kandil insansızlaştırılıyor” çığlığının altında işte bu kaygı yatıyor. Tüm bu saptamalar özellikle kırsalda ve büyük kentlerdeki terör tehdidini giderek arttırıyor! PAKİSTAN PATLAYICI SEVKIYATI Güvenlik güçlerinin Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde yaptığı operasyonlar örgütün Güneydoğu kırsalından çıkmaya çalıştığını da kanıtlıyor. PKK bir yandan canlı bomba eylemleri için batıya militan göndermeye çalışıyor. Bu militanlardan biri Diyarbakır’da diğeri ise İstanbul’da eyleme geçemeden yakalandı. Örgüt diğer yandan sansasyonel eylemler için mühimmat sevkiyatını sürdürüyor. Batıya gönderilmeye çalışılan 1.5 kilo patlayıcı maddesi ile 250 gram C4 plastik patlayıcı ve bazı yaşam malzemeleri BingölGenç karayolunda bir araçta ele geçirildi. MersinAdana karayolunda da 4.5 kilogram plastik patlayıcının yanı sıra bir Kannas suikast silahı, 1 M16 otomatik tüfek, bir Kalaşnikof ve 1619 mermi ele geçirilmesi PKK’nin batıya yönelme planlarını bir kez daha ortaya çıkardı. Mühimmatın örgütün yoğun taban bulduğu Mersin’e sevk edilmeye çalışıldığı saptandı. PKK bir yandan da Karadeniz Bölgesi’ne de yoğunlaşmaya çalışıyor. Giresun’un Dereli ilçesi kırsalında 4 Kalaşnikof, 350 mermi ve patlayıcı malzemelerinin ele geçirilmesi de bunu kanıtlıyor. Aynı bölgede keşif çalışması yaptığı saptanan bir terörist de güvenlik güçlerince yakalandı. Taliban sakalını keseni cezalandıracak Dış Haberler Servisi Pakistan’daki dinci Taliban hareketi, 2 ay içinde İslami öğretiye uygun olarak sakal bırakmayan erkeklerin cezalandırılacaklarını duyurdu. Pakistan Talibanı liderlerinden Fâkir Muhammed, Har kentindeki bir camide yaptığı konuşmada, “erkeklerin 2 ay içinde sakal uzatmalarını” emrederek “Sakalı tıraş etmek İslam dışıdır. Bu kuralı ihlal edenler sert cezalara çarptırılacaktır” dedi. Afganistan’da Amerikan müdahalesine kadar süren Taliban iktidarı döneminde de erkekler için sakal bırakmak, kadınlar için vücutlarının tamamını örten burka giymek zorunluydu ve müzik yasaktı. ıllar, yaşımız ilerledikçe ivmesi artan bir hızla geçip gidiyor sanki. Sonsuzluğun içinde, anlam yüklemedikçe değerini bilemeyeceğimiz zamanlar hızla bizden uzaklaşıyor. Tarih zavallı bir okuma kitabına dönüşüyor. Geçmişi anarken, yaşadığımız zamanın penceresi, ışığı, güneşi, kullandığımız cümle, kelime, hece, harf zamanın akışına uygun bir biçimde dönüşüyor. Ya yaşadığımız zamanın, o günlerin, o tarihin anlamı oluyor ya da içi boşaltılmış “günümüzün ihtiyaçlarına” uydurulmuş ağıtı. Terk edilmiş anıların anılmaya ihtiyacı yoktur. Terk ettikleri dünyaları hâlâ ananlarsa besbelli onlarsız yapamıyorlar. Her şeyi terk ettiler, anılarını terk edemiyorlar. Terk etmek yerine uydurmayı, geçmişi tarihin bilincinden soyutlamayı tercih ediyorlar. Anılar yalnızlaşıyor, sahteliğin sırıtkan üslubuyla tarihteki yerlerinden kopartılıyor, günün gereklerine uygun kılıklarda, zararsız, poplaştırılmış hikâyelere dönüştürülüyor. O zamanları yaşayanlar eğer günün gereksinimlerine boyun eğmeden yaşamayı becerebilmişlerse şaşkınlıkla izliyor, hayretle okuyorlar yazılıp çizilenleri. ??? Gerçeğin kısa bir özetini ister misiniz? Önce Vedat’ı öldürdüler. Hepimiz içimizde kanayan yaraya baktık. Dal gibi insanlardık. Bizim tarihteki yerimiz, değiştirmek istediğimiz dünya orada duruyordu. O dünyayı başka türlü değiştirmek isteyenler ellerindeki tüm güçle saldırdılar üstümüze. Amerikan savaş gemileri boğazımıza kadar sokulmuştu. Hem onları kovacaktık, hem de yeni bir düzenin, yeni bir değişimin nasıl olacağını tartışıp duracaktık. Türkiye’yi başka türlü değiştirmek isteyenler bizden daha güçlüydüler. Yenildik. Denizleri öldürdüler. Anıları pazara çıkartanlar her şeyi yarım yamalak anlatıyor, olup bitenleri kendi değişimlerinin hizmetine sunuyorlar. Tarihin bilinci yitip gitti. Piyasa ekonomisi Che’yi, Deniz’i metalaştırdı pazara sundu. “İyi, işte böylece herkes öğrendi olup bitenleri” diyenler, anlatılanların, çoktan liberal dünyalara taşınmış Y BÜYÜKELÇİLİĞE BAŞVURDU Ağca, Polonya vatandaşı olmak istiyor Dış Haberler Servisi Mehmet Ali Ağca’nın, Polonya vatandaşı olmak için başvuruda bulunduğu açıklandı. Avukatı Hacı Ali Özhan’ın, Amerikan Associated Press ajansına yaptığı açıklamaya göre, Ağca, Papa 2. Jean Paul’e suikasttan aldığı mahkumiyetin bitiminden sonra Polonya’da yaşamak istiyor. Polonya’nın Ankara Büyükelçiliği’ne avukatı aracılığıyla yazılı başvuruda bulunan Ağca, Polonya’da bir hapishaneye naklini ve cezasının geri kalan kısmını bu ülkede geçirmek istediğini de belirtti. Ağca, Polonya Devlet Başkanı’a hitaben yazdığı başvuruda, 2005’te ölen Papa 2. Jean Paul’ün memleketinin vatandaşı olmaktan “gurur duyacağını” kaydederek “Ülkenizin yabancısı değilim. Çünkü Polonya’nın ulusal kahramanı Papa Karol Wojtyla (Papa 2. Jean Paul’ün diğer ismi) benim ruh kardeşim” diye yazdı. Ağca 13 Mayıs 1981’de Papa 2. Jean Paul’ü Vatikan’da silahla vurarak ağır yaralamıştı. İki yıl sonra Ağca ile İtalya’da yattığı hapishanede buluşan Papa, Ağca’yı affetmişti. 19 yıl İtalya’da hapis yatan Ağca, daha sonra getirildiği Türkiye’de, Milliyet gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Abdi İpekçi’yi öldürmekten aldığı cezayı çekiyor. TALYA’DA Berlusconi’nin iktidara gelişinden sonra İngiliz İşçi Partisi de yerel seçimlerde hezimete uğrayınca, Avrupa’nın sosyal demokratları ile tatlısu sosyalistlerini bir telaştır aldı: Solun sonu mu gelmişti? Bizde de ara sıra buna benzer sorular sorulduğu olur. Aslında, böyle bir soru sorulunca hemen şunu sormadan olmaz: Nerede, hangi sol? Avrupa Birliği içinde bile bu sorunun yanıtı ülkeden ülkeye değişecektir. Yine de, AB’nin bütünü için kabaca toptan verilebilecek bir yanıt bulunabilir. AB’nin başlangıcındaki Avrupa Ekonomik Topluluğu, üye altı ülkenin sosyal güçleri arasında az çok denge varken kurulmuştu. Evet, birleşmenin temelini ulusal sınırların kalktığı bir coğrafyada ortak pazarın serbest piyasa ekonomisi oluşturmaktaydı ama, o ortamın yaratacağı büyük sermaye egemenliğinin karşısında henüz İ AÇI MÜMTAZ SOYSAL Sol Niçin Yenilir? üye ülkelerden bazısını bu birikimin sömürü çemberi içine alan bir dev güce dönüşmüştür. Böyle bir tabloda, on dokuzuncu yüzyıl Avrupa’sını andıran bir görüntü var: O yüzyılın işçi dünyası ve sosyal demokrat çevreleri nasıl kendi ülkelerinin emperyalizminden pay alıp ehlileşmişlerse, bugünkü AB kapitalizminin kremasını yiyen ülkelerdeki işçiler ve sosyal demokratlar da benzer biçimde iyice burjuvalaşıp siyasal mücadele gereğini duymaz duruma gelmişlerdir. Oralardaki solun yenilişi bundan. Aynı şey, AB kodamanlarının ekonomik gücüne ve refah düze gücünü yitirmemiş bir sendikalar dünyası ve o dünyayla organik bağlantıları olan sol partiler vardı. Sosyal güçler arasında böyle bir dengeden söz edilebildiği içindir ki, o başlangıç aşamasında Avrupa açısından bir bakıma Keynesci “refah devleti”ne ve sosyal demokrasi anlayışına dayalı bir birleşme hareketi öngörülmekteydi. Şimdi artık öyle bir ortam yok. Neredeyse 27 devletli koca bir ülkeyi andıran Avrupa birliği, arasına Amerikan girişimciliğinin de katıldığı büyük bir sermaye birikiminin çıkarlarına hizmet eden, ulusdevletlerden gelebilecek direniş gücünü ortadan kaldıran, hatta yine erişmeden Birliğe girmiş olan Doğu ve Güneydoğu ülkelerinin yeni solu için söylenemez. Oralarda henüz sol partilerin işi bitmedi. Doğu Bloku’nun dağılışından sonra Batı sürgününden dönen siyasilerin ve kamu kuruluşlarını kapışarak talanla şımaran yeni zenginlerin elindeki toplumlarda, sol güçler için AB çerçevesi içinde bile mücadele konusu olması gereken çok sorun var henüz. Onlar için doğru olan bu gereklilik, benzer bir talana uğrayan Türkiye’de de sol için haydi haydi doğru sayılmalıdır. Üstelik burada, ülke üzerindeki çullanışa karşı yürütülmesi gereken bir bağımsızlık mücadelesi var ki, o da ancak ekonomik kapışmaya karşı çıkışla tamamlanması gereken ulusalcı bir sol mücadelenin işi olmalıdır. Birleşip bunu başlatacak bir sol kolay yenilmez. mumtazsoysal@gmail.com Kadınlara seyahat yasağı kabul görmedi KUALA LUMPUR (AA) Malezya Başbakanı Abdullah Ahmed Bedevi, yurtdışına yalnız çıkacak kadınların ebeveynlerinden seyahat nedenini açıklayan yazılı izin almaları zorunluluğunu getiren plana karşı çıktı. Dışişleri Bakanı Rais Yatim’in “kadınların uyuşturucu kuryesi olarak kullanılmalarını önleme” gerekçesiyle önerdiği plan hakkında açıklama yapan Bedevi, önerinin başta göçmenlik yetkilileri ve kadınlar olmak üzere birçok kesime zorluk yaratmaktan başka işe yaramayacağını“ söyledi. Bedevi, bunun yerine hükümetin “Malezya vatandaşlarına ülke dışına çıkarken dikkatli olmaları konusunda bir seyahat uyarısı“ yayımlayacağını bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle