02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı 9 MAYIS 2008 CUMA CÜNEYT ARCAYÜREK Troykadan eleştiri Baştarafı 1. Sayfada dığını belirten Babacan, “AB terör örgütleri listesinde yer alan PKK’ye karşı yürüttüğümüz mücadelede, AB üyesi ülkelerin bizimle etkin bir dayanışma içinde hareket etmeleri yönündeki beklentimizi yinelemek istiyorum” dedi. AB dönem başkanı Slovenya’nın Dışişleri Bakanı Rupel, Türkiye’nin AB’ye er ya da geç üye olacağı konusunda şüphesi olmadığını söyledi. 301. maddedeki değişik ve uygulanması konusundaki çabayı memnuniyetle karşıladıklarının altını çizen Rupel, Vakıflar Kanunu’nun ileri bir adım olduğunu belirtti. Rupel, “Şu anki durum ve AKP’nin kapatılması konusundaki davadan duyduğumuz endişeyi de dile getirmek istiyorum” dedi. Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Sekreteri Jouyet ise “Fransa dönem başkanlığı süresince Türkiye konusunda objektif, tarafsız ve dengeli olacak” diye konuştu. EHN: TARAFSIZ KALAMAYIZ AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Rehn ise AKP hakkındaki kapatma davasına ilişkin olarak “AB, Türkiye bir aday ülke olduğu için çok fazla tarafsız kalamayacaktır. Bu yüzden önemli olan, bunun demokratik prensipler, hukuk kuralları, AB ve Venedik Komisyonu standartları çerçevesinde ve aynı zamanda Türk anayasasının 9. maddesi esasına göre çözülmesi gerekiyor” dedi. Rehn, “Önemli olan bunun demokratik prensipler ve hukuk devleti çerçevesinde çözülmesi. Türkiye’nin AB’ye katılımı konusunda negatif sonuçlar alınmaması gerekmektedir” değerlendirmesini yaptı. Reformların devam etmesi gerektiğini vurgulayan Rehn “Bunlardan biri yargı reformu. Türk vatandaşları bağımsız, tarafsız ve güvenilebilir bir yargı reformunu hak ediyorlar.” Ombudsmanlık kurumunun oluşturulmasının da gündeme geldiğini belirten Rehn, vatandaşların bu sayede din, ırk ya da cinsiyet gibi konularda şikâyetlerini iletebilecekleri belirtti ve “Laiklik ve azınlık haklarıyla ilgili gerilimlerin olduğu noktalarda, bu kuruluşların gerilimleri azaltabileceğini” ileri sürdü. AB Komisyonu’nun 1 Mayıs olaylarıyla ilgili orantısız güç kullanımı konusunda rahatsızlığını dile getirdiğini belirten Rehn, Türk yetkililerine sendikal hakların göz önünde bulundurulması ve AB standartlarına getirilmesi konusunda çağrıda bulunduklarını ifade etti. Rehn, “Türk polisinin orantısız güç kullanması konusuna değindik ve bu tip olayların soruşturulması gerektiği konusundaki beklentimizi ilettik” dedi. Toplantıda şu konu başlıkları da ele alındı. Kıbrıs: Babacan, Türkiye’nin BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonunu desteklediğini belirtip izolasyonlara bir an önce son verilmesini istedi. AB’den, Rumları çözüm yönünde teşvik etmesini isteyen Babacan, Yeşil Hat Tüzüğü’nün çalışmadığından şikâyet etti, Rumların sorunlar çıkardığını söyledi ve “Doğrudan Ticaret Tüzüğü henüz kabul edilmedi” diye yakındı. Slovenya Dışişleri Bakanı Rupel de “Kişisel olarak izolasyonların kabul edilemez olduğunu düşünüyorum” dedi. AB yetkilileri, ek protokolün ayrım gözetilmeden uygulanmasını istediler. Babacan da bütün kısıtlamaların aynı anda kaldırılması önerisinin masada olduğunu dile getirdi. Ege: Babacan, TürkYunan ilişkilerinin düzelmekte olduğunu, güven arttırıcı önlem sayısının 24’e ulaştığını dile getirdi. İstikşafi görüşmelerin devam ettiğini belirtip “Umarım dengeli bir sonuca varılır” dedi. Irak ve Ortadoğu Barış Süreci: Babacan, toprak bütünlüğü korunmuş bir Irak’tan yana olduklarını belirtip “Terörden arınmış bir Irak görmek istiyoruz” dedi. Rupel bir dahaki Ortadoğu toplantısının Moskova’da olacağını dile getirdi. Ermeni: Babacan Troyka’ya verdiği yemekte, “Geçmişe tarihçiler, geleceğe siyasetçiler bakar” görüşünü dile getirdi, “Ortak tarih komisyonu önerimiz masada” dedi. Rehn “Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum” yanıtını verirken Rupel, benzer komisyonun Slovenya ve İtalya arasında kurulduğunu belirtip “Tarihçiler aralarında anlaşabiliyorlar” dedi. LLAH’IN KELAMI’ TANIMI Jouyet ile Babacan bakanlıkta bir araya gelerek bir süre görüştüler. İki bakan, görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Jouyet, bir gazetecinin “Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğunu belirterek, ülkesinin nasıl tarafsızlık politikası yürüteceğini” sorması üzerine, “Fransa AB’nin dönem başkanı olarak, açılmaya hazır olan fasıllar için en ufak bir engel koymayacaktır” yanıtını verdi. Türkiye ile AB ilişkilerinde Fransa’nın tutumuna ilişkin bir soruyu yanıtlayan Jouyet’in kullandığı ifadeler dikkat çekti. Jouyet, “Fransa’nın müzakerelerdeki tavrı Allah kelamı değildir. Hem zaten, Türkiye de, Fransa da laik ülkeler…” diye konuştu. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Parti Kapatılırsa ktidarın kafasındaki kargaşa hemen her soruna yansıyor. Kasımpaşalılığa toz kondurmayan söylemlere, açıklamalara kulak asmayın. Yatıyor kalkıyor; partinin kapatılması, siyasal yaşamına yasakların gelmesinden kaynaklanan korkulu olasılıklardan bir türlü kurtulamıyor. Üstelik kuşku yok, RTE’yi partinin kapatılması olasılığından çok, yaşamını etkileyecek siyaset yasağı korkutuyor. Parti kapatılır, bir yenisi kurulur; ama bir RTE zor bulunur. Kafa bu! Benden başka büyük yok demeye başladı mı bir insan, partinin kapatılmasını fazla önemsemez. Yeni bir parti kurarak iktidar yürüyüşüne devam edeceğine kendini inandırmıştır bir kere. Fakat her olasılığa karşı kafasında biçimlenen “yol haritasının” açıklanmasını elbette istemez. İstemeyecektir. RTE, iç dünyasındaki hesapların, senaryoların dışarıya yansımasından elbette rahatsız olacak ve partisinin kapatılması olasılığına dayanan bilgilerin açıklanmasına, elbette fena halde bozulacak, konuda açıklama yapması için doğruları yalanlamakla görevli basın danışmanı Akif Beki’yi görevlendirecektir. ??? TESEV gibi ulusal yararlardan çok yabancı anlayışına, örneğin Soros’a, AB kurallarına hizmet veren bir örgütün başında olan kişinin akşam yemeğine olur derken RTE’nin birlikte olacağı, bir bir saptadığı gazeteciler köşelerinde beyefendinin partinin kapatılması ve kişisel durumuyla ilgili açıkladığı “yol haritasını” ne yalanlıyor, ne de doğruluyorlar. Başbakanlık yalanlamasını “emir telakki” etmiş olabilirler, susuyorlar. Yazılmayacak söylediklerim demiştir, yazmıyorlar. RTE’ye göre AKP kapatılırsa yeni bir parti kurulacağına ve siyaset yasağı gelirse erken seçime bağımsız olarak katılacağına ilişkin haberler; “bir dava ve muhtemel sonuçları hakkında iyi niyetten uzakmış ve bire bir gerçeği yansıtmıyor”. Hukuktan nasibini almamış, büyük bir olayın olası sonuçlarına kafa yormamış bir Başbakan’a ait olabilir bu yalanlama. Zira kapatılması olası bir partinin genel başkanının her olasılığa karşı, çeşitli seçenekler üretmesi doğaldır, gereklidir, görevidir. Ha bizimki gibi bir kafa, yargının kendine ve partisine dokunamayacağı sabit fikrinden hareket ediyorsa; bu, “bir istisnadır”, fakat bu kafanın sindirmediği gerçeğe göre istisna kuralı bozmaz. Partinin kapatılmayacağı kadar kapatılacağı da söz konusu. Parti kapatılırsa yeni bir parti kurmayacaksa ne yapacak? Bu sorunun yanıtı henüz alınamıyor. ??? Üstüne üstlük yol haritasıyla ilgili haberler yayımlanıp yalanlandığı yaptığı konuşma, partinin kapatılması olasılığını ve bu konuda yazılan haberleri doğrulayan işaretler taşıyor. “Bizler emanet taşıyıcılarıyız. Bugün varız, yarın yokuz” diyor. Hemen arkasından “… ‘Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş’ meğer, diyerek yolumuza devam ederiz” diyor. RTE olası bir sonucun gerekçesini şimdiden, üstü kapalı biçimde açıklıyor. Uzun konuşmada araya sıkıştırdığı bu cümlelerin başında iki sözcük eksik: “…Parti kapatılırsa…” İ Enflasyon Enflasyonu! hükümetinin övüne övüne bitiremediği “başarıların” AKP başında enflasyon geliyordu. Canavar tek kollu, affedersiniz tek haneli hale gelmiş, usul usul sıfırlanmak üzereydi! Tam sıfırlanıyordu ki, fırladı... İki yıldır fırlamayı, fırlamamış gibi göstermeye çalışıyorlardı. Nasıl mı? Rakam oyunlarıyla... Mübarek enflasyon çıkıyordu çıkıyordu... Tam 9.9’da duruyordu. Çünkü enflasyonu tek haneye indirdik deme başarısına gölge düşsün istenmiyordu. Beylik yöntem; enflasyon sepetini “oynak” hale getirmek... Hangi ürünlerin fiyatı düşüyorsa, onlar da sepete dahil ediliyor. Hedef tutturuluyordu. Atış tahtası seyyar, ok nereye giderse gitsin, 9.9’u vuruyor! Akaryakıtla gaz lambası fitili... Beyaz peynirle sönmemiş kireç... Fıstıklı lokumla dinamit lokumu aynı değerde ölçülüyor, hedefinin tutturulduğu ilan ediliyor: Hokus pokus, dokuz nokta dokuz! TÜİK için, Tayyip’i Üzmeyecek İstatistikler Kurumu desek, sanırım abartmış olmayız! ??? Bu hesaplama öylesine gerçekdışı hale geldi ki, sonunda her kesimden farklı enflasyon rakamları çıkmaya başladı. Geçen hafta art arda 4 ayrı enflasyon tarifi dinledik... Ankara Ticaret Odası dedi ki: Arkadaş ben hissedilen enflasyondan anlarım. Halkın en çok kullandığı 100 kalem mal ve hizmet dikkate alındığında yıllık enflasyon yüzde 49.3’tür! Özellikle gıda ürünlerinde büyük artış var. Mercimekten ayçiçek yağına kimi ürünler yüzde 100’ü aşkın oranda zamlandı... İstanbul Ticaret Odası dedi ki: Arkadaş, benim hesaplamalarım da TÜİK’e uymuyor. Nisan ayı dikkate alındığında perakende ürünlerde yıllık artış iki haneyi geçti, yüzde 13.79 oldu. Merkez Bankası Başkanı dedi ki: Arkadaş; bu enflasyon hedeflemesini bırakın, gerçeğe bakın. Hükümetin 2008 yılı için koyduğu yüzde 4’lük hedefe ulaşılması hayaldir. Buna en erken 2011 yılında ulaşılabilir. Büyüme rakamlarının da gözden geçirilmesi gerekiyor. Bütün bunların ardından Tayyip Bey’in TÜİK’i dedi ki: Nisan ayında tüketici fiyatları yüzde 1.68, üretici fiyatları yüzde 4.5 arttı. 12 aylık ortalamalara göre yıllık üreticide yüzde 6.39, tüketicide yüzde 8.33 artış oldu. ??? Buyurun enflasyon enflasyonuna... Hangisi işinize geliyorsa, onu seçip kullanın! Örneğin bir işyeri sahibi çalışanlara zam yaparken Tayyip’in enflasyonunu, ürününe zam yaparken ATO’nun enflasyonu, başka işyeri sahibiyle ortaklık kurarken Merkez Bankası’nın enflasyonunu kullanabilir... Ne güzel... Demokrasi enflasyona da geldi... İstediğiniz rakamı kullanabiliyorsunuz. Çoktan seçmeli enflasyon! AKP ve yeminli medya müşavirleri özellikle Merkez Bankası’na çok bozuldu... Yeni Şafak, Başkan Durmuş Yılmaz’ın konuşmasını şu başlıkla duyurdu: Yangına körükle gidiyor! Böylece bir gerçeği de itiraf etmiş oluyorlar: Demek ki yangın var! Merkez Bankası Başkanı kendi atadıkları kişi olmasaydı, örneğin Serdengeçti devam etseydi, nerden geçtiğine pişman edeceklerdi! Her şey bir yana, ekonomimiz de demokratik ilerliyor... Sayın TÜİK, ben mayıs ayı enflasyonumu şimdiden sipariş etmek istiyorum: Benimki iyi pişsin, altı da hafif kızarsın! ankcum?cumhuriyet.com.tr ‘A R Başbakan Erdoğan, polis tarafından dövülen emekçileri ‘istismarcı’ olarak niteledi 1 Mayıs şiddetini savundu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, 1 Mayıs nedeniyle sendikaları “istismarcılık” yapmakla suçlarken, İstanbul halkının yaşam düzenini bozmaya yönelik adım atıldığını savundu. 1 Mayıs’ta biber gazı, cop ve sopayla işçilere saldıran polise sahip çıkan Erdoğan, “Kim bu polis? Bunlar uzaydan mı geldi?” dedi. Partisinin grup toplantısında sınır ötesi operasyon ile terör örgütüne ciddi kayıplar verdirildiğini anlatan Erdoğan, askeri yöntemlerle terör örgütünü etkisiz kılmaya çalışırken eşzamanlı olarak içeride ve dışarıda yalnızlaştırma konusunda ciddi adımlar attıklarını söyledi. Erdoğan, gerek Irak’taki merkezi hükümetle gerekse de Türkmenler, Kürtler, Araplar, Sünni ve Şiiler olmak üzere tüm gruplarla diyaloğun süreceğini bildirdi. 1 Mayıs’ta yaşanan olayları değerlendiren Erdoğan, DİSK başta olmak üzere sendikalara ilişkin eleştirilerini sürdürdü. “Ben istediğimi istediğim yerde yaparım’’ anlayışının illegal yeraltı örgütlerinin işi olduğunu belirten Erdoğan, yasalara aykırı olarak keyfi bir şekilde ortaya Taksim’e gelmekte ısrarcı olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: “Bunların bir kitlesi de yok ki. İşte gördünüz 500, 1000 kişiyi Şişli’de toplayamadılar. Ondan sonra de dediler ki iptal ettik. Enteresan olan önde resim olan sendikanın pankartı, ama arkasında illegal örgütlerin pankartı. Halkım tabii hangisi legaldir, hangisi illegaldir bilemez ki.” Bütün faturanın polise kesildiğini kaydeden Erdoğan, şu görüşleri dile getirdi: “Kim bu polis? Bunlar uzaydan mı geldi? Bunlar, bu ülke insanını ayırt etmeksizin hepsinin can güvenliğinden sorumlu polis kardeşimiz, evladımız değil mi? Nedir polise olan düşmanlık? Hatalar, yanlışlar olabilir, doğrudur. Ama böyle bir süreç başladığı zaman işte orada bazı şeyler şirazesinden çıkıyor. Biz yanlışların üzerine buna rağmen yine gidiyoruz... 1 Mayıs olayı, İstanbul halkının yaşam düzenini bozmaya yönelik atılmış bir adımdır. Dürüst olanlar Kazlıçeşme’ye, Çağlayan’a giderdi. Ama dürüst davranmadılar, sadece kamu düzenini bozmayı kendi kaybolmuş olan itibarlarını kazanmak zannettiler. Ama aldandılar.’’ Sendikacılara yüklenen Erdoğan, “Bunların kitlesi de yok. 500, 1000 kişiyi Şişli’de toplayamadılar. Ondan sonra da dediler ki iptal ettik” diye konuştu. konan emrivakilerin gereksiz gerilimler yaşanmasına neden olduğunu söyledi. Tandoğan’da bir başka sendikanın (Hakİş) kutlama yaptığını, ama hiç olay çıkmadığını anımsatan Erdoğan şu ifadeleri kullandı: “Peki niye orada bir şey yoktu? Neden acaba medya Tandoğan’daki kutlamaları gündeme getirmiyordu da Sıhhıye ve Taksim’i gündeme getiriyordu. Onlar işçi değil miydi? Onlara da koydukları isim şuydu; ‘Onlar AKP yanlısı...’ Bu kadar çirkin bir anlayış olabilir mi? Demek ki kavga, gürültü yoksa AKP yanlısı, kavga gürültü varsa onlar AKP karşıtı.’’ Sendikaların 3035 bin kişiyle CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 1 Mayıs ve Sabahatv ihalesi konularında Erdoğan hakkında gensoru vereceklerini söyledi Baykal’dan ‘Damat Ferit’ benzetmesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 1 Mayıs’ta yaşanan olaylar ve Sabahatv ihalesiyle ilgili olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında iki ayrı gensoru önergesi vereceklerini açıkladı. “Türkiye giderek kararıyor. Devlet şiddeti uygulanıyor” uyarısında bulunan CHP lideri; TürkiyeAB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk’e, “Herkes haddini bilsin. AKP’nin başı derde girdikçe CHP’ye saldırılar artıyor. AKP’yi giderek mütareke döneminin Damat Ferit Paşa hükümetine döndürüyorlar” diyerek tepki gösterdi. Baykal grup toplantısının başında idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı andı. Baykal, “3 genç insan için bugün derin bir pişmanlık duyuluyor. 36 yıl önce statüko, egemen güçler bir tek cana bile kastetmemiş 3 genç insanı idam etti. Bir inatlaşma, had bildirme anlayışıyla hareket edildi. Bu 3 yiğit genç insanı sevgiyle, dostlukla anmayı görev biliyorum” dedi. Baykal “Türkiye bir süredir devlet şiddetine maruz kalıyor. Devlet yetkililerinin yetkilerini özel hesapları için kullandığı izlenimi ortaya çıktı” derken, Van 100. Yıl Üniversitesi’nde yaşananlar ve Gençay Gürsoy’un gözaltına alınması olaylarını anımsattı. Bir cemaatin yerleşme alanına giden gazetecilere saldırılmasına dikkat çeken CHP lideri, “Türkiye’de özel himayeye tabi, sırtını devlet içindeki belli odaklara dayamış fiili güç merkezleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Türkiye giderek kararıyor, ülkenin siyaseti, ufku hızla karartılıyor” uyarısında bulundu. Baykal, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun “Tartışmalar, nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin yapısal anlamda laik ve demokratik olmasının mümkün olup olmadığını gösterecek” sözlerinin altını çizdi. Baykal, “Türkiye’de sorun demokrasi, birileri laikliği bahane gösterip demokrasiyi askıya alacak zannediyorlardı. Şimdi daha gerçekçi değerlendirmeler yapmaya başladılar. Laikliğe dönük gerçek bir tehlike var. Belli gizli hesapları, projeleri olan Cumhuriyetin kazanımlarını sinsi sinsi ortadan kaldırmaya yönelik ekip Türkiye’yi yönetmektedir” açıklamasını yaptı. tidarında Taksim’de huzur içinde 1 Mayıs nasıl kutlanır biz göstereceğiz” diye konuştu. Baykal, Sabahatv ihalesinin hesabını da soracaklarını bildirdi. Baykal, “Başbakan bir ev sohbetinde, ‘müdahale etseydim fiyatı düşürürdüm, fiyat yüksek’ demiş. Fiyat yüksek, yüksek olmasına da bunun malı alana bir zararı yok. Başbakan şimdiden avukatlarına talimat versin, hazırlık yaptırsın. Bir gensoru daha geliyor” dedi. Baykal, konuşmasının sonunda TürkiyeAB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Lagendijk’in CHP’yi hedef alan açıklamalarına sert tepki gösterdi. “Türkiye’nin AB ile ilişkilerine en büyük darbeyi AB adına Türkiye’ye gelip ileri geri konuşan siyasetçilerin vurduğunu” kaydeden Baykal, şunları söyledi: “AB adına gelip uluorta, patavatsızca konuşuyorlar. AB yöneticileri bunları ciddiye almalı ve bu ne söylediğini bilmez insanlara Türkiye’yi anlatmalıdır. Bunlar laikliği, demokrasiyi bilmezler. Kulaktan dolma bilgilerle konuşurlar. Herkes aklını başına alsın. AKP’nin başı derde girdikçe, bunların CHP’ye saldırıları artıyor. Böyle konuştukça AKP’yi giderek mütareke döneminin Damat Ferit hükümetine döndürüyorlar. Teslim olmuş, gücünü yabancı sözcülerden alan, himayeye girmiş bir hükümet... Birileri, artık Türk hükümeti mi olur, AB yetkilileri mi olur bu insanlara haddini bildirsin. Had bildirme işini biz üstlenmek istemeyiz. Herkes haddini bilsin.” Otyam’a tazminat davası Antalya Emniyet Müdürü Feyzullah Arslan, Antalya’da yayımlanan Son Nokta dergisinde yer alan bir yazısı nedeniyle Fikret Otyam ve derginin sorumlu yazıişleri müdürü İdris Özyol aleyhine 20 bin YTL’lik tazminat davası açtı. Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davanın iddianamesinde, Otyam’ın Son Nokta dergisinde yayımlanan yazısında, Emniyet Müdürü Feyzullah Arslan’ın Antalya’nın trafik sorunlarıyla ilgilenmediği ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın trafik hakkında yayımladığı genelgenin Antalya’da uygulanmadığını iddia ettiği öne sürüldü. Yazar Fikret Otyam ise mahkemeye sunduğu savunmasında, yazısında Emniyet Müdürü Arslan’a hakaret amacı taşımadığını, sözü edilen yazıyı trafik kazaları nedeniyle hayatını kaybeden ya da sakat kalan insanlara dikkat çekmek amacıyla yazdığını savundu. Otyam, “Üzüldüm. Öykü, roman yazan, sanatçı olan bir insanın 82 yaşındaki bir adama, ‘eleştiriyor’ diye dava açmasını yakıştıramadım” dedi. ‘VANDALLIK...’ 1 Mayıs’ta iktidarın gerçek yüzünün bir kez daha ortaya çıktığını vurgulayan Baykal, “İktidarın bütün iddiaları iflas etmiştir. İyi ki televizyonlar var, bu nasıl bir zulümdür, vandallıktır? Başbakan hakkında gensoru vereceğiz. Başbakan çıksın kendini savunsun. 1 Mayıs’ın hesabını soracağız” dedi. Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında, “CHP döneminde 1 Mayıs’ın yasaklandığını” söylediğini aktaran Baykal, “Doğru değil. 1977’de bu acı olay yaşandığında CHP yoktu. 1978’te CHP geldi, huzur içinde Taksim’de 1 Mayıs kutlandı. 1979’da ise sıkıyönetim vardı, onlar yasakladı. İlk CHP ik CHP lideri Deniz Baykal grup toplantısının başında, idam edilişlerinin 36. yıldönümünde Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı andı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle