Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 Erdoğan, Newsweek’e AKP’nin ortalama bir Türk’ün partisi olduğunu söyledi C haberler BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ 9 MAYIS 2008 CUMA ‘Dengeyi biz sağladık’ NEW YORK (ANKA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Amerikan Newsweek dergisi ile yaptığı söyleşide AKP hükümetinin, “dindar bir insanın, laiklik fikrini koruyabileceğini kanıtladığını” savunarak “AKP sadece dindar insanlar için değil, biz ortalama Türk’ün partisiyiz” dedi. Erdoğan’ın AKP’nin kapatma davasıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’ne savunmasını sunduğu gün, Newsweek dergisi muhabiri Owen Matthews’le yaptığı söyleşinin başında kapatma davasına göndermede bulunarak “Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen yaz elde ettiği ezici seçim zaferine rağmen siyasi hayatı için mücadele veriyor” 1 Mayıs 2008’i Unutmayalım!.. ye bir yenilik getirebilecekler de, görevlerini yerine getirmemişlerdir: CHP muhalefeti, yenilenme ya da değişim adıyla bir katkıda bulunamamıştır. Dağ fare doğurmuştur! AKP’nin takkesi düşüp keli ortaya çıktığında, muhalefet olarak en az bir sosyal demokrat parti aranmış ve gözler CHP’ye çevrilmiştir. Ne var ki, CHP, en başta tepesinde oturmuş kişi nedeniyle, ellerimiz böğrümüzde kalmıştır. Deniz Baykal’ın yirmi yılı aşkın bir süre içinde, muhalefet yaptığı, “kayıkçı kavgası”nı geçmez. Bu da, AKP’ye yaramıştır... CHP’nin bu kadrosuyla, gelecekte yapacağı bir şey de yoktur: Yenilmelere bir örnek daha eklenecektir. CHP’liler, bu gerçeği görmeliler! ? 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı olarak, çağdaş demokrasilerde mutlaka kutlanır; ve çok şey öğrettiği için bir okul gibidir. 1970’lerde bizde de kökleşir gibi bir gelişme içindeyken, 1977’de “düşmanlar”la karşılaştı 1 Mayıs ve kanlara boyandı Taksim Alanı’nda. Yıllar sonra, uygar gelenek canlandırılsın derken, geçen yıl fırsat iktidarca baltalandı. Bu yıl da, umutlar gerçekleşmedi. Yine iktidar, “Taksim’de olmaz!” diye tutturdu; “bazı grupların provokasyon yapacağı” istihbaratı aldıklarını söyleyip durdular. Oysa, “1 Mayıs 2008’de Taksim’de olacağız” ısrarı, iktidara inat olsun diye değil, 1977 Taksim kıyımını unutturmamak içindi. Özetle, bu yıl da baltalandı 1 Mayıs. Gördüğümüz, sıkıyönetimi aşan bir gaddarlıktır; ve AKP, tutumuyla heder etmiştir demokratik bir fırsatı. Ne aptallık! Ekranda, DİSK’in Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin demokratik uyarılarını görüyorum. Umutlanıyorum 1 Mayıs kutlaması için. Boşa gidiyor dilekler... 1 Mayıs, aptal bir iktidar yüzünden heder oldu. Ancak, AKP’den sorulacakların içinde, bu yılki 1 Mayıs da olmalıdır. Unutmayalım 1 mayıs 2008’i!.. Başbakan Erdoğan, Amerikan Newsweek dergisi ile yaptığı söyleşide “Hükümetimiz dindar bir insanın laiklik fikrini koruyabileceğini kanıtlıyor” dedi. AKP iktidarının ardından dini kuralların değişmediğini söyleyen Başbakan Erdoğan, insanların dine ilişkin tutumlarının değiştiğini belirtti. diye yazdı. Söyleşi sırasında yargı sürecinin devam ettiğini belirterek dava konusunda bir yorumda bulunamayacağını söyleyen Erdoğan, İslama ilişkin bir soru üzerine Türkiye’nin, “İslam, demokrasi, laiklik ve modernite” arasında bir denge sağlayarak insanların, hiçbir zaman başarılamayacağını söyledikleri bir şeyi başardığını söyledi. Erdoğan, “Hükümetimiz dindar bir insanın laiklik fikrini koruyabileceğini kanıtlıyor. Batı’da AKP, her zaman ‘İslami kökenli bir parti’ olarak gösteriliyor. Bu doğru değil. AKP, sadece dindar insanlara hitap eden bir parti değil. Biz ortalama Türk’ün partisiyiz. Etnik milliyetçiliğe, bölgesel milliyetçiliğe ve dini şövenizme tamamen karşıyız” diye konuştu. N ÇOK KADIN MİLLETVEKİLİ Ne politikacıların ne de İslami bilginlerin İslamın modernleştirilmesi tartışmalarına girme haklarının bulunmadığını belirten Erdoğan, buna karşın Müslümanların modern toplumdaki yeri ve modern hayata katkıları konusunda konuşabileceklerini kaydederek “Kadınların yeri ile ilgili olarak konuşabiliriz. Örneğin, bugün Türkiye’de AKP, kadınların siyasi hayatta aktif bir rol oynayabilmeleri için en iyi yoldur. En yüksek sayıda kadın milletvekili bizde” dedi. Başbakan Erdoğan, “İktidarınız sırasında Türkiye’deki dini tavır nasıl değişti” sorusuna E yanıt olarak da dini kuralların değişmediğini ancak insanların dine ilişkin tutumlarında değişiklik olduğunu söyledi. Ülkede kentleşme ve artan zenginliğin farklı bir anlayışı beraberinde getirdiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, geçmişte insanların bir alternatifinin bulunmadığını belirterek “Şimdi insanlara seçme özgürlüğünü sağladık. Aynı zamanda Müslüman olmayanların hak ve özgürlüklerini geliştirdik” dedi. Van’daki Ermeni kilisesinin restorasyonu ve Vakıflar Yasası gibi örnekler veren Başbakan Erdoğan, Ruhban okulunun açılmadığına dikkat çekilmesi üzerine de, “Bu bir eğitim sorunu, dini bir sorun değil” açıklamasını yaptı. ANAYASA MAHKEMESİ Türban davası raporu 73 gündür beklemede ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türbanın üniversitelerde serbest bırakılması amacıyla yapılan anayasa değişikliğinin iptali istemiyle açılan davanın üzerinden 2 ayı aşkın süre geçmesine karşın raportör halen raporunu tamamlamadı. CHP, türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasını öngören anayasanın 10. ve 42. maddelerini değiştiren kanunun “yok hükmünde sayılması’’, iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle 27 Şubat’ta Anayasa Mahkemesi’nde dava açmıştı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da ertesi gün raporu hazırlamak üzere raportör Osman Can’ı görevlendirmişti. Osman Can, AKP’nin kapatılması istemiyle açılan davanın da raportörü olarak belirlenmişti. Davanın açılmasının üzerinden 73 gün geçmesine karşın rapor hâlâ yazılamadı. Haşim Kılıç, raportör Can’a raporunu tamamlayacağı süre konusunda herhangi bir sınırlama getirmediğini açıklamıştı. Rapor, tamamlanmasının ardından Anayasa Mahkemesi heyetine dağıtılacak. Kılıç’ın belirleyeceği günde de heyet türbana ilişkin anayasa değişikliğinin iptali istemli davayı görüşmeye başlayacak. Törene, Gezmiş ve arkadaşlarının avukatı Çelenk, eşiyle birlikte katıldı. ( NECATİ SAVAŞ) Binlerce yürek Karşıyaka Mezarlığı’nda bir araya geldi Üç fidan törenle anıldı Haber Merkezi Gençlik önderleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, idam edilişlerinin 36. yıldönümünde Ankara’da gömütleri başında düzenlenen törenle anıldı. ANKARA: Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, çocuğu, genci, yaşlısı, kadını, erkeği binlerce kişinin katıldığı törenle, Karşıyaka Mezarlığı’ndaki gömütleri başında, idam edilişlerinin 36. yıldönümünde anıldı. Törene, Gezmiş ve arkadaşlarının avukatı Halit Çelenk, eşi Şekibe Çelenk ve kızları, Gezmiş’in kardeşi Bora Gezmiş, İnan’ın babası Hıdır İnan, yazar Alaattin Birgi ile yakın tarihi anlatan “Hatırla Sevgili” isimli dizide Deniz Gezmiş’i canlandıran Barış Koçak, Hüseyin İnan’ı canlandıran Oğuz Turgut Genç ile CHP ve DTP milletvekilleri katıldı. Katılımcılar önce Karşıyaka Mezarlığı 2 No’lu kapısında buluştu. Burada hazırlanan ses aracının önünde, Gezmiş ve arkadaşlarının avukatı Çelenk bir konuşma yaptı. Çelenk’in konuşmasının ardından Darbe Karşıtı Platform adına ortak açıklama okundu. Sonrasında ise Deniz’lerin yol arkadaşlarından Mustafa Yalçıner bir konuşma yaparak, Gezmiş ve arkadaşlarını darağacına götürenlerin Türkiye’yi kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirdiğini söyledi. İSTANBUL: 68’liler Birliği Vakfı üyeleri, Dolmabahçe’de bir araya gelerek, Deniz Gezmiş ve arkadaşları için denize karanfil attılar. CUMOK İstanbul Şubesi üyelerinin de destek verdiği eylem öncesi, devrimciler için saygı duruşunda bulunuldu. Burada açıklama yapan 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan, devrimci ve yurtsever üç gençlik önderinin, 6 Mayıs 1972’de, ABD ve onun Türkiye’deki işbirlikçilerinin cinayetiyle Ankara Merkez Cezaevi’nde idam edildiklerini anımsattı. Gezmiş ve arkadaşları Adana, Antalya, Mersin, Tunceli ve Gaziantep’te de düzenlenen törenlerle anıldı. 68 Kuşağı önderlerinden Alparslan Özdoğan ise, İzmir Eski Buca Mezarlığı’ndaki mezarı başında törenle anıldı. zmir Kitap Fuarı’ndan İstanbul’a döndüm. Ertesi gün de, bir koşu, İlhan Selçuk’u ziyarete gittim Amerikan Hastanesi’ne. Yakınları ve sevdiklerini buldum. Çehrelerdeki kaygılar gitmiş, güzel günleri beklemenin dinginliği yerini almış. Az sonra, kız kardeşi Ülfet Hanım indi yukarı kattan. Ağabeyi her gün ziyaret edebilen o. Ülfet Hanım, taze, taptaze haberlerini, izlenimlerini bir bir anlattı... Şimdiden bir program var: İlhan Selçuk, bir hafta kadar sonra hastaneden çıkacak. Bu demek ki, ev yaşamının huzuru başlayacak yakın günlerde. O günlerde, Ağabey, kitaplarına ve kalemine kavuşacak. Okurlar da, bu bekleyişin sabırsızlığında. İlhan Selçuk, gazetede görüldüğü gibi, “1 Mayıs’a Merhaba” deyip ilk seslenişte bulundu... ? AKP’de, “derin bir çatlak” yaşanıyor. Kapatma davasının ardından üst düzey yöneticiler de seslerini yükseltmeye başlamıştır. AKP Kırıkkale Milletvekili Vahit Erdem, partinin merkez sağ parti olamadığını; türban nedeniyle anayasa değişikliğinin yapılmasını doğru bulmadığını söylemişti. Yüzde 47 ile iktidar olan AKP’nin normal oy oranının bu kadar olmadığını belirten Erdem, cumhurbaşkanlığı süreci yaşanmasaydı sonucun çok daha farklı olacağını dile getirmişti. Erdem, AKP’nin 280285 milletvekili olsaydı, cumhurbaşkanlığı seçiminin de daha dengeli olacağını belirtmişti. Ona, daha başkaları eleştirilerini ekliyorlar... Özetle, AKP çağdaş bir demokrasi yaratabilirdi. Olmadı! Olmadı, çünkü partinin başına gelenler, böyle bir demokrasi kavramına sahip değillerdi. Tek bir şeyi kafalarına koymuşlardı: Laik Cumhuriyeti yıkmak! Ona dokunduklarında da, var olanı kırıp döktüler. İslamcı takımının, bundan böyle de, demokrasi adına getirebilecekleri bir şey yoktur! ? Sosyal demokrasi adına ülke İ Senaryolar uçuşuyor Erdoğan’ın, siyasi yasaklı olması durumunda, bağımsız olarak Meclis’e girip bu yolla başbakan olma hesapları yaptığı savlandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker, bazı gazetecilerle birlikte Başbakan Tayyip Erdoğan’ı da evinde verdiği akşam yemeğinde ağırladı. Basında yer alan haberlere göre, Erdoğan, yemekte, AKP hakkındaki kapatma davasının olası sonuçlarına göre izleyeceği yol haritasına ilişkin bazı değerlendirmeler yaptı. Başbakan’a göre AKP’nin kapatma davası temmuzağustos aylarında sonuçlanacak. Olası bir kapatma kararı durumunda ise yeni parti kurularak yola devam edilecek. Kapatma davasıyla birlikte Başbakan’ın siyasi yasaklı olması halinde ise erken seçime gidilecek. Erdoğan da bağımsız aday olarak seçimlere katılacak. Erdoğan’ın “Araştırdım, bağımsız aday olmamın önünde engel yok” dediği savlandı. Tayyip Erdoğan’ın bağımsız milletvekili seçilerek Meclis’e girmesi durumunda bağımsız Başbakan olmasının önünde herhangi bir engel bulunmuyor. Ancak parti başkanlığı yapamayacak, grup toplantılarına katılamayacak, siyasi çalışmalarda yer alamayacak. Bu durumdaki bir kişinin siyasi partiyi kontrolünde tutmasının çok zor olacağına işaret ediliyor. Başbakan’ın yemekte ayrıca bağımsız seçime katılamazsa mevcut bir sivil toplum örgütünün başına geçeceği ya da yeni bir sivil toplum örgütü kurarak Türkiye’yi dolaşacağını belirttiği de savunuldu. Başbakanlık Basın Merkezi yemeğe ilişkin haberlerin basında yer alması üzerine, açıklama yaptı. Açıklamada şöyle denildi: “Ne davetin şekli, ne davetli listesi, ne de sohbetin içeriğiyle ilgili haberler bire bir gerçeği yansıtmadığı gibi hiçbir kaynağa dayandırılmadığından basın meslek ilkeleriyle de asla bağdaştırılmamıştır. Özellikle, yargı sürecindeki bir dava ve muhtemel sonuçları hakkında Sayın Başbakanımıza atfedilen gerçekdışı ifadelerin iyi niyetten uzak olduğu değerlendirilmektedir. Haberlerde davetlilerle paylaşıldığı iddia edilen, ‘sözde yol haritası’ haberi yapanların varsayımıdır.’’ Yeni Türk yargıç göreve başladı Dış Haberler AİHM’nin yeni Türk yargıcı Prof. Işıl Karakaş, görevine resmen başladı. AİHM Başkanı JeanPaul Costa’nın da katıldığı törende, AİHM’nin davetlisi olarak Strasbourg’da bulunan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile mahkeme üyeleri Ayla Pektaş, Serruh Kaleli ve Şevket Apalak da hazır bulundu. Ç ok kadınla evlenmeyi savunmak erkek egemen ideolojinin geçmiş çağlarda kalmış bir boyutudur. Artık günümüzde erkek egemen ideoloji değişik sesler çıkarıyor, daha çok kadınla birlikte olmayı değişik yöntemlerle deniyor. Ancak her halükârda erkek egemen ideolojinin en sinirlendiği akımların başında feminizm geliyor. Tekbir Giyim’in sahibi Mustafa Karaduman’ın 3 eşi olduğunu açıklamasının ardından yapılan tartışma, yalnızca feministleri değil, erkek egemen ideolojiye yakın duran çevreleri de etkiledi. Yeni Şafak gazetesinin başörtülü yazarlarından Özlem Albayrak ise bu kesimdeki kadınların açmazını ifade eden bir tutum takındı. “Hiçbir dindar kadın çokeşliliğe rıza göstermek zorunda değil, yaşama sebebi, gururu ve onuru olanların ‘itiraz ve boşanma hakkı’ yedeğinde mevcut. Ama ‘yabancı kadın’a giden yol tabelalarıyla dolu bir dünyada, gizlice ve sınırsız aldatılmaktansa böylesini evla bulanlar da çıkamaz mı?” Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; Türkiye’de İslami kesimlerde erkek egemen ideoloji “çokkarılılık” konusundaki geleneksel İslam anlayışına dayanıyor. Bazı kesimler bu konuyu inancına uygun sayarak savunmaya devam ediyor. Dengir Mir M. Fırat’ın “AKP’nin ka SIFIR NOKTASI ORAL ÇALIŞLAR dınlarının feminist ideolojinin kölesi olmadıklarını” söylemesi de aslında erkek egemen ideolojinin bir başka düzeyden dile getirilmesiydi. Dengir Mir Fırat, Tekbir Giyim’in sahibi gibi çokeşliliği savunmaz, savunamaz. Durduğu yer buna uygun değildir. Kadınlara pozitif ayrımcılık yapılarak listelerde kontenjan ayrılmasını ise Dengir Mir Fırat şu sözlerle reddediyor: “Bizde yok. Bunu kadına hakaret addederiz. Diğer bazı siyasi partiler kontenjan koyuyorlar, ama listenin en alt sırasına koyuyorlar.” ??? Kadınlara pozitif ayrımcılık yapmak ve kadınlara listelerde belli oranda kontenjan vermek artık Batı dünyasının siyaset alanındaki olmazsa olmazları arasına girmiş durumda. Batı’nın en gelişmiş demokrasilerinde kadınlar artık Meclis’te ve hükümetlerde yüze 50’lik sınıra ulaşmış haldeler. Önce İskandinav ülkelerinde başlayan bu akım, şimdi İspan Çokkarılılık, Feminizm ve Dengir Fırat… ya, Almanya gibi ülkelerdeki etkisini gösterdi. Kadının gündelik hayattaki yeri ve siyasetteki ağırlığı bir ülkenin demokratikleşmesinin önemli unsurlarından birisi. Bunu söyler söylemez hemen Ruanda örneği gösteriliyor, deniyor ki orada da kadınların Meclis’teki oranı yüksek ama uygarlık pek ileride değil. Kötü örnek emsal sayılmaz diye bir söz vardır. Biz iyi örneklere bakalım. İskandinav ülkelerine bakalım, Almanya’ya bakalım, İspanya’ya bakalım. Daha birçok Avrupa ülkesinde kota, kontenjan, kadın mücadelesinin, feministlerin çabalarıyla oldukça etkili hale geldi. Dengir Mir Fırat’ın bunları bilmemesi mümkün değil. Kadınlara kota verilmesinin kadınlara hakaret olacağını da sürekli erkeklerin dile getirmesi işin bir başka komik tarafı. Bırakın bunu kadınlar düşünsün. Kadınlar, partilerin listelerinde daha çok yer almak istiyorlar ve seçilecek yer lerde yer almak istiyorlar. Ancak erkek egemen kültür onların önünü tıkıyor. Dengir Mir Fırat işte bu korkunun ve erkek egemen anlayışın sonucu olarak “kadınları feminist ideolojinin kölesi yapmadıklarını” iddia ediyor. Tipik bir hegemonyacı erkek tutumunu dile getiriyor. ??? AKP’li erkeklerin görmezden geldiği bir konuda AKP’nin kurucusu Ayşe Böhürler bakın neler söylüyor: “Hüseyin Üzmez meselesine her şeyden önce bir anne olarak tepki duydum. İnsanların özel hayatı ile ilgilenmem ama özellikle dini söylemlere eşlik eden ahlaksızlıklara herkesten önce bizim tepki vermemiz gerektiğini düşünürüm. Çünkü ne yazık ki inançlar öğretiler üzerinden değil, uygulayanlar üzerinden yargılanıyor. Kişisel zaafları, ahlaki düşüklükleri ‘bizden birisi yaptı’ mantığı ile savunmak herkese zarar veriyor… Mesele din kardeşliğinin ötesinde erkek kardeşliği olmasın!” Evet, sonuç olarak “erkek kardeşliği” Dengir Mir Fırat’ı böyle konuşturuyor. İhtiyaç halinde ise Tekbir Giyim’in sahibinde olduğu gibi dini referanslar da kullanılıyor. Kadın sorunu İslami kesimlerin en zaaflı konularından birisi olmaya devam ediyor. oralcalislar?cumhuriyet.com.tr Yeni Şafak gazetesine kurşun İstanbul Haber Servisi Yeni Şafak gazetesinin Bayrampaşa’daki Yenidoğan Mahallesi Şener Sokak’taki 5 katlı binasının yazıişleri bölümünün bulunduğu 2. katının camı, kimliği belirlenemeyen bir kişinin silahından çıkan kurşunun isabet etmesi sonucu kırıldı. Gazetenin güvenlik görevlisi, TEM otoyolundan geçen bir araçtan silahla 5 el atış yapıldığını, bunlardan birinin binaya isabet ettiğini söyledi. Gazete çalışanlarının yaralanmadığı olayla ilgili olarak polis araştırmalarını sürdürüyor. Öte yandan olay, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Konseyi tarafından kınandı.