29 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 ‘Sovyet tehdidi’ne karşı 1949 yılında kurulan Kuzey Atlantik Paktı’nın yeni hedefi terorizmle mücadele olarak belirlendi C dizi 18 NİSAN 2008 CUMA Soğuk Savaş’tan sıcak çatışmaya oğuk Savaş sonrasında tarihinin en önemli toplantısını Bükreş’te gerçekleştiren “Kuzey Atlantik Paktı” (NATO) 1991’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) yıkılmasıyla birlikte hedefsiz kalmasının ardından, kendine yeni hedef olarak “Terorizmle Mücadele” ve “Enerji Hatlarının Güvenliği”ni seçti. Örgüt bunun için genişleme yoluna giderken, üyeler arası çekişme ve sıkıntılar NATO’yu birçok çözümsüzlük ile baş başa bırakıyor. Kuzey Atlantik İttifakı’nın kuruluşuna ilişkin antlaşma, 12 ülkenin katılımıyla 4 Nisan 1949’da Washington’da Sovyetler Birliği tehdidine karşı imzalandı. “Washington Antlaşması” olarak da anılan antlaşma, bütün imzacı devletlerin onayları alındıktan sonra 24 Ağustos 1949’da yürürlüğe girdi. Antlaşmayı imzalayan ilk 12 ülke arasında ABD, Kanada, Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, İngiltere, Fransa, Portekiz, İzlanda ve İtalya yer alırken Türkiye’nin ilk zamanlarda örgüte başvurusu Danimarka, Fransa ve Hollanda’nın vetolarına takıldı. Ancak Kore Savaşı’nın çıkmasıyla birlikte Türkiye’nin bu ülkeye giden NATO gücüne ciddi sayılarda asker sağlamasının ardından Ankara’nın, Yunanistan ile birlikte, pakta katılımı kabul gördü. Bu yöndeki katılım protokolü 22 Ekim 1951’de Londra’da imzalandı. Türkiye de Kuzey Atlantik Antlaşması’nı 18 Şubat 1952’de onaylayarak NATO’ya üye oldu. Daha sonraki yıllarda çeşitli zamanlarda Almanya, İspanya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya’nın katılımıyla NATO’nun üye sayısı da 19’a yükseldi. SSCB dağılmadan önce, Doğu Bloku içinde yer alan ülkeler Varşova Paktı’na da doğal üye olarak öngörülüyordu. NATO da Varşova Paktı’na karşı askeri güvenlik ve savunma teşkilatı olarak kuruldu. Bu dönem iki kutuplu bir dünya olarak anılırken kutuplardan birinde Varşova Paktı, öbüründe ise NATO yer aldı. Fakat SSCB’nin dağılmasıyla Varşova Paktı da tarihin tozlu sayfalarına gömüldü. Bu sefer NATO da tek kanat olarak kaldı. Ancak NATO, bu tehlikenin ortadan kalkmasından sonra kendini lağvetmezken, geçmişle kıyaslanamayacak derecede de genişledi. S Başlarken: Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Soğuk Savaş’ın bitmesiyle birlikte iki kutuplu dünyanın ortadan kalkması, 1948 yılında kurulan NATO’nun birdenbire hedefsiz bir ittifak haline dönüşmesine neden oldu. Öyle ki tarihinde toplam 22 Devlet Başkanları Zirvesi bulunan NATO, bu toplantıların 12 tanesini 1991’in ardından gerçekleştirdi. Bu durum bile örgütün yeni bir strateji geliştirmek için sarfettiği çabanın, SSCB’ye karşı gösterdiğinden daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. 2006’da gerçekleştirdiği Riga toplantısında terorizm tehdidini ilk kez öncelikli gündem maddeleri arasına alan NATO, 46 Nisan’da Bükreş’te gerçekleşen önemli zirvede ise yeni stratejisini bunun üzerine kurmaya karar verdi. Başta Afganistan’a asker gönderilmesi olmak üzere, terorizmle mücadele Bükreş’te en çok konuşulan konu haline geldi. Bu dizi yazıda NATO’nun kurulduğu 1949 yılından günümüze gelene kadar hangi değişimleri geçirdiğini, üstlendiği misyonların nasıl farklılaştığını ve yeni stratejisini nasıl oluşturmaya çalıştığını anlatmaya çalıştık... DOĞU BLOKU DAĞILINCA Yeni hedef aranıyor ugün ise NATO, kuruluş amacı olan SSCB ve Doğu Bloku’nun dağılması nedeni ile kendisine yeni amaçlar arıyor. NATO’nun SSCB’nin ardından attığı ilk önemli adımı ise BosnaHersek Hava Operasyonu oluşturdu. Bu kapsamda NATO 1995 yılı ağustosunda katliama maruz kalan Boşnakları Sırpların elinden kurtarmak için BosnaHersek’e düzenlediği operasyon ile ilk önemli başarısını geç de olsa elde etmiş oldu. Bu görevde Türk pilotları da aktif görev aldı. NATO’nun eski kıta Avrupa’daki ikinci önemli müdahalesini de Kosova oluşturdu. NATO yine Sırpların Arnavutlara yönelik yok etme politikasının ardından 27 Mart 1999’da Kosova’ya kara güçleriyle müdahale etti. KFOR adı verilen bu misyon Kosova’nın bağımsızlık ilan etmesinde de önemli rol oynadı. KFOR’un daha uzun süre bu yıl bağımsızlığını ilan eden Kosova’da yer alması öngörülürken NATO verilerine göre KFOR kapsamında bu ülkede halen 19 bin 500 asker görev yapıyor. Bu askerlerin 752’sini de Türk askerleri oluşturuyor. B 1952 yılında Lizbon’da yapılan NATO Bakanlar Kurulu toplantısında Türkiye ve Yunanistan’ın ittifaka üyeliği onaylanmıştı. Washington NATO’nun gündemini belirledi Bükreş’teki NATO zirvesinde ABD’nin Balkanlar ve Afganistan ekseninde, Kafkasya, Ortadoğu ve Karadeniz havzasını kapsayan bir eksendeki 36 yıllık politikaları öne çıktı Bahadır SELİM DİLEK ANKARA NATO’nun 24 Nisan tarihlerinde yapılan Bükreş zirvesinin sonuçlarına ilişkin Ankara’daki ilk değerlendirmeler netleşmeye başladı. Bu değerlendirmelere göre zirvede, sonuç bildirisinde öne çıkarılan başlıklardan çok, Washington yönetimi, Balkanlar ve Afganistan ekseninde, Kafkasya, Ortadoğu ve Karadeniz havzasını kapsayan bir eksendeki 36 yıllık politikalarının gündemini belirledi. Edinilen bilgilere göre NATO zirvesinin sonuçları hem Dışişleri Bakanlığı’nda hem de Genelkurmay Başkanlığı’nda değerlendirmeye alındı. Ankara’nın zirve öncesindeki politikaları ve beklentileri dışında, “genel tablo” içinde ABD’nin bölgesel ve küresel yaklaşımlarının Bükreş’te öne çıktığı yorumları gündeme geldi. Washington yönetiminin özellikle Afganistan’a asker gönderilmesi konusundaki beklentilerinin tam olarak karşılanmaması, “olumsuz bir gelişme olarak görülse de ABD’nin zirve sırasında sergilediği yaklaşım, bu durumu ilgili ülkelerle diplomatik bir denklem durumuna getirmesini sağladı” değerlendirmeleri yapıldı. Bu çerçevede, Türkiye ile “AfganistanOrtadoğu, terör ve enerji güzergâhlarının güvenliği”, Yunanistan ile “Makedonya özelinde Balkanlar ve Kosova”, Rusya ile de “Gürcistan, Ukrayna ve Karadeniz”, AB ile “Afganistan, Karadeniz ve enerji güzergâhları” başlıkları, gelecek dönemin öncelikli gündem madde olacak. Bu bağlamda, Türkiye Afganistan’a muharip asker göndermeyeceğini açıklamış olsa da AnkaraWashington ilişkilerinde bundan sonra “Taliban’a karşı savaşacak muharip asker” konusu en kritik konu başlığı durumuna geldi. Türkiye ittifakın ikinci büyük gücü ve Irak ile İran’a sınır komşusu olarak, “enerji güzergâhlarının güvenliği” konusunda zirvenin sonuç bildirgesindeki atıfa muhatap durumunda olacak. Bu konunun da özellikle Irak’taki petrol yasasının çıkması ve Irak doğalgazının KerkükYumurtalık petrol boru hattına paralel yapılacak ikinci bir hatla Türkiye üzerinden Nabucco’ya eklemlenmesi sürecinde de gündeme taşınması bekleniyor. Yunanistan’ın isim sorunu yüzünden Makedonya’yı engellemiş olması da ABD’nin Balkanlar’a yönelik yaklaşımında Atina ile “yeni bir diplomatik konu başlığı” oldu. Özellikle Kosova’nın bağımsız olmasından sonra Balkanlar’daki güvenlik ve istikrarı NATO şemsiyesi altında sağlamaya çalışan ABD, bundan sonraki süreçte Yunanistan engelini aşabilmek için Atina yönetiminin Ege ve TürkYunan ilişkilerindeki beklentilerini de tatmin etmek zorunda kalacak. ABD’nin gelecek dönemde NATO’yu doğuya doğru genişletmek için de Moskova yönetimi ile Gürcistan ve Ukrayna pazarlığı yapması bekleniyor. NATO’nun bir sonraki zirvesine kadar WashingtonMoskova hattında yeni bir pazarlık sürecinin başlaması söz konusu olacak. Bu nedenle de Vladimir Putin’in, George Bush’u Soçi’de yeni Başkan Medvedev ile tanıştırdığı belirtiliyor. NATO’NUN ASKERİ YAPISI Teşkilatın askeri yapısı, üye ülkelerin Genelkurmay Başkanları’ndan ya da onlar adına daimi görev yapan temsilci askeri personelden oluşuyor. NATO’nun halen Askeri Komite’ye bağlı Atlantik Müttefik Komutanlığı ve Avrupa Müttefik Komutanlığı olmak üzere iki büyük komutanlığı bulunuyor. Avrupa Müttefik Komutanlığı’nın (ACE) sorumluluk sahası; kuzeyde, Norveç’in kuzey burnundan Akdeniz’in güney kıyılarına; batıda, Atlantik Okyanusu’ndan Türkiye’nin doğu sınırlarına kadar uzanıyor. ACE’nin “SHAPE” adıyla anılan karargâhı, Belçika’nın Mons şehrinde yer alıyor. ACE’nin ana ast komutanlıkları ise Kuzeybatı Avrupa Müttefik KomutanlığıAFNORTWEST, Merkezi Avrupa Müttefik KomutanlığıAFCENT ve Güney Avrupa Müttefik KomutanlığıAFSOUTH’den oluşuyor. EN BÜYÜK ÜS TÜRKİYE’DE QAFSOUTH kapsamında Güney Avrupa’da 3 büyük üs bulunuyor. Bunlardan en büyüğünü ise “LANDSOUTHEAST” oluşturuyor. LANDSOUTHEAST’nin karargâhı İzmir’de bulunuyor. Karargâhın komutası yapılanma nedeniyle bir Türk generalin komutasında yürütülüyor. Diğer komutanlıklar ise İtalya’daki LANDSOUT ve duruma göre yeri değiştirilebilen hava üssü olan AIRSOUT’tan oluşuyor. NATO’nun bunların yanı sıra neredeyse tüm üye ülkelerde irili ufaklı üsleri bulunuyor. Bunların dışında Kore ve Japonya’da da NATO gücü üzerinden 50 yılı aşkın süre bulunmasına karşın halen yer alıyor. BARIŞ İÇİN ORTAKLIK Soyvetler Birliği’nin dağılması sonrası NATO, başta Rusya olmak üzere, eski Varşova Paktı üyeleriyle ilişkilerini geliştirmek için bir dizi adım attı. Rusya’nın ittifakın doğuya genişleme planlarına şüpheyle yaklaşması, bu adımların önemini artırıyordu. NATO 1994’te eski Varşova Paktı üyeleriyle “Barış İçin Ortaklık” adlı bir program oluşturdu. Bu çerçevede, eski Varşova Paktı üyelerine; bilgi paylaşımı sürecine, ortak tatbikatlara ve barış gücü operasyonlarına katılım imkânı sağlandı. İttifak 1995 yılı sonunda tarihinde ilk kez Birleşmiş Milletler’in verdiği yetkiyle, Bosna’daki barış anlaşmasının askeri hükümlerinin uygulanması için çokuluslu bir güç (IFOR) oluşturdu. Rusya’nın bu süreçte Sırplara ilişkin desteğinin öne çıkmasının ardından Rusya’yı da yanına çekmek isteyen NATO, 1997 yılının mayıs ayında Rusya ile Daimi Ortaklık Konseyi oluşturdu. Amaç Rusya’ya, karşılıklı çıkarların söz konusu olduğu konuların tartışılmasında yapıcı bir rol vermekti. Aynen de böyle oldu. Bu konseyde uzlaşılamamasına karşın NATO 1999’da da Kosova’daki Sırp güçlerini geri çekilmeye zorlamak için 11 hafta boyunca Yugoslavya’ya hava saldırısı düzenledi. Bu, NATO’nun tarihindeki en geniş kapsamlı askeri operasyondu. Örgüt, 1999’da ise Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya gibi eski Varşova Paktı ülkelerini ilk kez üye yaptı. NATO, 2003 yılında da tarihinde ilk kez operasyonlarını Avrupa dışına taşıdı. İttifak, Afganistan’ın başkenti Kâbil ve çevresinde, Birleşmiş Milletler kararıyla oluşturulan barış gücünün stratejik komutasını üstlendi. SKİ SOVYET ÜLKELERİ PAKTA DAHİL OLUYOR 2122 Kasım 2002 tarihlerinde gerçekleştirilen NATO’nun Prag zirvesinde, Soğuk Savaş sonrası ikinci genişleme kararı alınırken bu doğrultuda NATO’ya ilk kez eski Sovyet ülkeleri katıldı. Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya ve Slovenya, ittifak ile katılım müzakerelerine başlamaya davet edilirken, bu ülkelerle katılım müzakereleri sonucunda hazırlanan Katılım Protokolleri 26 Mart 2003’te Brüksel’de imzalandı. Eski Doğu Bloku ülkeleri Romanya, Bulgaristan, Slovakya, Slovenya, Litvanya, Letonya ve Estonya, 29 Mart 2004’te ABD’nin başkenti Washington’da düzenlenen törenle de NATO’ya resmen üye oldular. Böylece NATO, tarihinin en geniş kapsamlı ve önemli genişlemesini gerçekleştirdi. NATO’nun üye sayısı, son yedi ülkenin katılımıyla 26’ya ulaştı. Bunun yanı sıra Bükreş Zirvesi ile Arnavutluk ve Hırvatistan’ın da üyelik müzakerelerine başlanırken, bu ülkelerin de en geç 2010’da NATO’ya üye olması bekleniyor. İttifaka bağlı askeri güçler Bosna’da, Afganistan’da, Kosova’da görev yapıyor NATO’nun operasyonları N ATO şu anda en büyük operasyonunu Afganistan’da yürütüyor. Bu Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (ISAF) Aralık 2001’den bu yana başkent Kâbil’de bulunuyor. ISAF şimdilik ülkedeki El Kaide unsurlarına karşı savaşmıyor ve Kâbil dışına çıkmıyor. Bölgedeki görevi ise Afgan ordusunun korunması ve düzenin tesisi olarak açıklanıyor. NATO’nun diğer önemli operasyonları ise şöyle: SFOR Bosna İstikrar Gücü: Bosna’da, 1994 Şubat ayında BM Genel Sekreteri’nin çağrısı üzerine hava operasyonlarını başlatan ve böylece tarihinde ilk defa kendi müttefiklerinin toprakları dışında müdahalede bulunan NATO, 1995 sonunda, IFOR adı altında ilk barışı koruma birimlerini Bosna’ya sokmuştu. Bir yıl sonra SFOR adını alan bu birimler başlangıçta 31 bin askerden oluştu. SFOR kapsamında bugün Bosna’da az sayıda asker bulunuyor. KFOR Kosova Gücü: 1999’dan bu yana Kosova’da görev yapıyor. KFOR’un görevi her ikisi de Haziran 1999 tarihli olan ve NATO ile Yugoslav komutanlar arasında imzalanan askeri ve teknik bir anlaşma ile BM Güvenlik Kon PRENSİPLER DEĞİŞİYOR 1948’de imzalanan kurucu Washington Anlaşması’na göre NATO’nun değişmeyen 5 prensibi bulunuyor. Bu prensipler, “İttifak, savunma amaçlıdır”, “Caydırma için yeterli bir gücü muhafaza etmek esastır”, “Üyelerin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı garanti edilerek dünya barışına katkı devam ettirilir”, “Üye ülkelerden birine yapılan tecavüz, tamamına yapılmış kabul edilir” ve “İttifak, Avrupa’da Amerika’nın konvansiyonel ve nükleer askeri varlığını zaruri sayar” şeklinde sıralanıyor. Ancak son yıllarda özellikle ilk önce Kosova, ardından da Afganistan’da düzenlenen operasyonların ardından ittifakın 1 numaralı prensibi olan “savunma amacının” yakın süreçte ortadan kalkacağı görülüyor. Bu kapsamda önümüzdeki süreçte NATO’nun Afganistan’a muharip kuvvet göndermesi konusunda da üyeler arasında büyük sıkıntılar çıkabileceği belirtiliyor. Almanya NATO’nun muharip asker göndermesine ilişkin kararı kendi federal meclisinde aldığı kararla veto edeceğini açıkça ortaya koymuştu. Bu nedenle başta ABD olmak üzere NATO’nun, aralarında Fransa ve İngiltere’nin de bulunduğu bazı önemli ülkeleri oybirliği sisteminden oyçokluğu sistemine geçilmesini istiyor. Ancak oy çokluğuyla karar alma mekanizmasına geçilmesi durumunda ise ittifakın kendi içinde büyük sıkıntıların patlak vermesi bekleniyor. Örneğin Makedonya Yunanistan’ın, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ise Türkiye’nin vetolarını geri çekmemesi nedeniyle pakta üye olamıyor. Fransa ise Türkiye’nin veto edeceğini daha önceden açıklaması nedeniyle NATO’nun askeri kanadına geri dönemiyor. NATO’nun varlığı bile birçok ülkedeki savaş karşıtları için bir protesto nedeni. Operasyonları ve misyonu nedeniyle olaysız geçmeyen NATO zirveleri öncesinde güvenlik güçleri yoğun önlemler alıyor. Fotoğrafta 5 Temmuz 1990’da İngiltere’de düzenlenen NATO karşıtı gösteriden bir enstantane yer alıyor. seyi’nin 1244 sayılı kararına dayanmaktadır. KFOR bu çerçevede düşmanlığın yeniden ortaya çıkmasını önlemekle, güvenli bir ortam yaratmakla ve Kosova Kurtuluş Ordusu’nun silahsızlandırılmasından sorumludur. Bunlara ek olarak, NATO birlikleri uluslararası insani çabaları desteklemekte ve Kosova’daki uluslararası sivil mevcudiyet, BM Kosova Geçici Yönetim Misyonu (UNMIK) ile birlikte bölgenin gelecekteki gelişimi için istikrarlı bir ortam yaratılması konusunda çalışmaktadır. KFOR kapsamında, halen 36 ülkenin katılımı ile 16 bin 500 kişiden oluşan çokuluslu güç, beş sektör halinde görevini sürdürüyor. Prizren’de konuşlu Kosova Türk Tabur Görev Kuvveti, Almanya, Türkiye ve Avusturya tarafından oluşturulan Çokuluslu Güney Görev Kuvveti sektöründe görevine devam ediyor. Active Endeavour Akdeniz Gücü: 2003 yılında başlatılan bu görev ile Akdeniz’deki terörist faaliyetler denetleniyor. Devriye görevindeki NATO gemi ve uçakları her gün Akdeniz’de seyreden ticaret gemileri ile bağlantı kurarak sorgulama yapıyor. Akdeniz Gücü Napoli’deki Müttefik Kuvvetler Deniz Unsur Komutanlığı (CCMAR) ve İngiltere’deki (Northwood) NATO Gemicilik Merkezi önderliğinde gerçekleştiriliyor. Olağandışı ya da şüpheli bir şey görüldüğünde 1520 kişilik özel NATO timleri gemileri inceleyebiliyor. Bu görev kapsamında NATO üyesi olmayan Ukrayna ve Gürcistan ile Fas ve Cezayir gibi ülkeler ile de ortaklık yapılıyor. E SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle