07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Mobil imza dünyaya örnek oldu İSTANBUL (AA) Turkcell ve Bankalararası Kart Merkezi (BKM) işbirliğiyle, Turkcell mobil imza müşterileri, başka bir şifre almaya gerek kalmadan kredi kartlarıyla mobil imzalarıyla internetten alışveriş yapabilecek. Projeyle, mobil imza, dünyada ilk kez kredi kartıyla internetten yapılan alışverişlerde kullanılacak. İşbirliği, internet üzerinden yapılan alışveriş işlemlerinin güvenliğinin arttırılması için geliştirilen sistem olan 3DSecure sistemiyle mobil imza teknolojisini bir arada kullanıma sunuyor. Sisteme üye olacak bankaların müşterilerinin, kredi kartlarında bu imkânı kullanabileceği işbirliği projesi kapsamında, mobil imza kredi kartıyla internetten yapılan alışverişlerde de imza ve şifre yerine geçecek. Sistemi kullanacak müşteriler, alışveriş yaparken işlemlerini internetten ayrıca bir şifre girerek onaylamak yerine, Turkcell mobil imzayla cepten onaylayabilecek. Bunun için kredi kartı bilgisi alışveriş sitesinde kullanıldığında, işlem tutarı kredi kartı hesabına yansımadan önce kredi kartı sahibince mobil imzayla onaylanacak. C ekonomi İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER 15 ŞUBAT 2008 CUMA Pandora’nın Kutusu sokulduktan sonra, mahalle, aile, erkek egemen kültürün baskıları ne boyutlar kazanacak? Dahası dini inanç üniversite okuyacak öğrenci için anayasal, yasal kriter ölçüsüne alındıktan sonra, başka inançlara göre örtünenler, en çok da giderek bağnaz boyutlarda gelişen değişik şeriat yorumlarına göre örtünmek isteyenlere, hangi kriterlerle yasal hak tanınmayacak? Dahası dini inanç kriteri anayasal, yasal düzenlemeye alındıktan sonra hangi hukuk kriterleri içinde ortaöğrenim kurumlarına, kamu çalışanlarına uygulanması engellenebilecek? Bugünün siyasal, toplumsal, uluslararası güç dengelerinde türbanı üniversitelere sokarken kullanılan gerekçeler, aynı cümleler bile kullanılarak, çarşaf, burka için, orta, ilköğretim kurumları, kamu alanları için kullanılmayacak mıdır? Radikal şeriatçı yorumların geçerli olduğu kimi diktatörlükler yanında, sandığın kullanıldığı İslamcı diktatörlükler örnekleri o kadar çok ve etkin ki.. Hepsinde de Başbakan Erdoğan’ın, türbanı savunan diğer siyasilerin tümünün ortak söylemlerinde yer alan, “Halkın çoğunluğu istiyor, sandıktan çoğunluk iradesi ile oluşmuş Meclis’ten çıkıyor, kadınlarımıza dini inançlarının gereklerine uygun istedikleri gibi örtünme, yaşam hakları tanınıyor..” kriterleri, söylemler kullanılıyor. Sonrasında yine farklı şeriat yorumlarına göre, sıra “Kadının yeri evi, asıl görevi çocuk doğurmak, erkeğine hizmet etmek” kriteri üzerinden yapılan tartışmalara geliyor. Afganistan’da kadını eve kapatmak ne kadar ekstrem bir ölçü ise, İran’da toplumsal siyasal yaşamın içine katmak, siyasi gücünü kadın üzerinden savaşıma oturtmak ölçü oluyor. Tabii kadın gücünden yararlanma, kadını erkekle eşitleme insan hakkı üzerinden olacak değil. Ayrı bir yaratık olarak ayrı otobüslerden başlayan, kadının kadını eğittiği, kadının kadını tedavi ettiği, ayrı dünyalardan oluşmuş bir yaşam düzeni öngörülüyor. Bizde tehdidin boyutlarının abartıldığı, işlerin oralara varmayacağını savunanlar çok. Elbette bu ülkenin toplumsal birikimi, tarihten gelen kültür ve kimliği, hele de Cumhuriyet, laiklik, Atatürk devrimleri ile kazanımların çimentosunun sağlamlığı var. Zaten öyle olduğu için şimdilik en büyük tehdit olarak türbancılarla laikçilerin çatışması, cepheleşme algılaması var. Lakliği savunmanın bir din, cepheleşme olmadığı, insan hakları, kadın hakları, demokrasiyi savunmanın olmazları oldukları gerçeği yok sayılarak unutturulmaya çalışılarak... soner?cumhuriyet.com.tr ABD Başkanı Bush, ekonomik yardım paketi ve Irak harcamalarıyla 2009 bütçesini şimdiden aşındırdı. Chip&Pin’e eşdeğer Turkcell Katma Değerli Servislerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cenk Serdar (sağda), işbirliğinin, bankalar açısından chip&pin’e eşdeğer olmasından dolayı kredi kartı sahteciliğine karşı etkin önlem oluşturma, üye işyerinden gelen teyit riskini mobil imza sertifika sağlayıcıya devretme gibi faydaları bulunduğunu söyledi. BKM Bilgi İşlemden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mert Gülçür, Türkiye’de şu anda aktif olarak 10 bin civarında kuruluş ve işletmenin eticaret yaptığını, 3DSecure sistemini kullanan işyeri sayısının ise 1186 olduğunu kaydetti. ABD Kongresi’nden ekonomik pakete onay Elçin POYRAZLAR WASHINGTON Bush’un ekonomi paketi senatoda onaylandı. 16’ya karşı 81 oyla onaylanan paket, yaşlılar ve savaş malullerine yeni vergi indirimleri eklenerek 168 milyar dolara çıktı. ABD Kongresi “ekonomiyi canlandırma paketini’’ onayladı. Paket 117 milyon haneyi ilgilendiriyor. 16’ya karşı 81 oyla onaylanan paket, yaşlılar ve savaş malulleri için yeni indirimler eklenerek 168 milyar dolara ulaştı. 117 milyon haneyi ilgilendiren paket, artık imza için Başkan George W. Bush’un önüne gelecek.Düğüm, karşılıklı tavizlerle aşıldı. Senato’daki Demokratların önerileri arasından sadece, “az gelirli yaşlıların ve savaş malullerinin de vergi iadelerinden yararlanması” maddesi pakete eklendi. Revize edildikten sonra yeniden Temsilciler Meclisi’nin de onayından geçen paket, 137 milyon kişiye vergi iadesi öngörüyor. Atlar rekor paraya koştu İSTANBUL (AA) Türkiye Jokey Kulübü (TJK), toplam hasılatını geçen yıl yaklaşık yüzde 25 oranında arttırarak, 1 milyar 826 milyon 773 bin 380 YTL satış rakamına ulaştı. Kulübün bu yılki satış hedefi ise yüzde 37’lik büyüme ile 2.5 milyar YTL olarak belirlendi. TJK Başkanı Yasin Kadri Ekinci, sektörün doğrudan 30 bin, dolaylı olarak ise 100 bin kişiyi ilgilendirdiğini, 10 yıllık bir perspektifte ise sektörü doğrudan 230 bin kişiyi ilgilendirecek bir boyuta getirmek istediklerini vurguladı. Her yıl 3 bin yeni atın yetiştiğini, bunları milli bir servet olarak görmek gerektiğini dile getiren Ekinci, atçılığın bütün Anadolu’ya yayılmasını amaçladıklarını, yakın zamanda Diyarbakır, Antalya ve İstanbul’da hipodrom planları bulunduğunu açıkladı. Ekinci, İstanbul’da ağustos ayından itibaren gece koşularına başlamayı planladıklarını da aktardı. Bush’un iyimser ekonomi raporu Yaşanılabilir bir dünya için birleştiler Ekonomi Servisi Ekonomi, siyaset, bilim dünyası ‘Yaşanılabilir bir dünya’ için birleşti. Dünyanın acil öncelikleri arasında yer alan çevrenin korunması konusunda faaliyet gösteren Tüketici ve Çevre Eğitim Vakfı’nda (TÜKÇEV) parlamenter, sanayici, iktisatçı, hukukçu, kamu ve bilim çevreleri, yaşanılabilir dünya için bir araya geldi. TÜKÇEV Başkanı Beyhan Aslan, tüketicilere, çevre kirliliği yaratan sanayicilerin ürünlerini almama; hükümete ise Kyoto Protokolü’nü imzalama çağrısında bulundu. TÜKÇEV’in mütevelli heyetinde; eski Turizm ve Tanıtma Bakanı Dr. Alev Coşkun, eski TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi Ali Nail Kübalı, Türk Kalp Vakfı Başkanı Çetin Yıldırımakın, eski milletvekillerinden Ediz Hun’un da aralarında bulunduğu kişiler yer alıyor. Elçin POYRAZLAR WASHINGTON ABD Başkanı George Bush’un Kongre’ye sunduğu yıllık ekonomi raporunda, ülke ekonomisinin belirsizlik dönemi yaşadığı ancak 2008’in ikinci yarısında büyümenin güçleneceği görüşü ileri sürüldü. Beyaz Saray’ın Ekonomik Danışmanlar Konseyi tarafından hazırlanan raporda ABD’nin 2008 için büyüme oranı yüzde 2.7 olarak öngörülürken, 2009 için yüzde 3 olarak belirlendi. Ülke ekonomisinin uzun dönemde güçlü olduğunu ifade eden Bush, 168 milyar dolarlık ekonomik önlem paketinin ülke ekonomisini canlandıracağını ifade etti. vet, Pandora’nın kutusu açıldı; şeriatçı yorumla, dini inanç gerekçe yapılarak değişik şeriat, Kuran yorumlarına göre kadınlar için öngörülen örtünme biçimlerinden biri ya da bir grubu anayasal düzenlemeye sokuldu. Anayasa Mahkemesi biçimsel oylama sonucunu ölçü alıp söz konusu anayasa değişikliğini onaylasa da, ittifak yapmış üç siyasi parti laikliğe sadık kaldıkları üzerine yemin etseler de, dini inanca göre örtünme hakkı, anayasal düzenleme haline getirilmiş olacak. Anayasanın değişmez, demokrasilerin olmazsa olmaz ilkelerinden laiklik özünden vurulacak... Şimdi AKPMHP ön anlaşması çerçevesinde öngörülen yasal düzenleme yürürlüğe sokulursa, yani kimi dini inanç yorumlarının bayrak yaptıkları örtünme biçimlerinden birileri yasa ile tanımlanıp üniversitelere sokulmaya kalkışıldığında, söz konusu yasal düzenlemenin laikliğe uyup uymadığı incelemesini yargının yapması daha bir kolay olacağından, söz konusu yasanın yargıdan dönmesi olasılığının daha yüksek olduğunda hukukçular birleşiyorlar. Türbanın kimi tarikat, şeriat yorumlarına göre, siyasal İslamın simgesi, bayrak olması olgusu, tartışması bir yana dini inanç kriterinin anayasal, yasal düzenlemeye sokulmasının laiklik ilkesi ile çatıştığı böylece tartışmasız ortaya çıkıyor. Sonrası çorap söküğü gibi.. dini inancı gereği bir örtünme biçimini, ağırlıklı olarak türbanı seçmiş kızlarımıza özgürlük adına üniversitelerde başörtüsü ya da türban takma iznini verdikten sonra, süreç içinde varoşlarda daha büyük patlama yaşayan çarşafı, ilerde gelişecek, moda olacak akımlara, güçlenecek tarikatlara göre örtünme biçimlerini hangi gerekçelerle yasaklayacaksınız. Dahası dini inanç yorumları içinden seçim yaparak, örtünme biçimini tanımlayan yasal düzenleme yapma hakkı parmak çoğunluğunun hakkı olabilir mi? ??? Dini bir yoruma göre forma biçmeye kalkışmak, ayrımcılığın ta kendisi değil mi? İster çene altı, isterse egemen türban akımının baskısı ile yüzün örtülmemesi koşulunda türbana izin verilsin, sonuçta yasal düzenlemeyle dini inanç ekseninde seçiminin yapılması, devletin bir inanç grubunu seçmiş olarak taraf olması, laikliğin ayaklar altına alınması değil mi? Siyasi irade yasal düzenleme ile kadının belirli inanç ve tarikat yorumlarına göre örtünmesini ayrıcalık olarak ortaya koyduğunda, başı açık olanlar başta, farklı inanç alanlarından kadınların durumları ne olacak? Öngörülen biçimlerde örtünmeyenler inanca göre günahkâr tanımına E DEUTSCHE BANK: Şubat akşamı benim de katıldığım 32. Gün programındaki havaya bakıyorum; Atatürkçü, Cumhuriyetçi ve solun değişik noktalarındaki gençler gerçek tehlikeyi görmüşler. Solun ulusalcı kanadı da, enternasyonalist ucu da “Esas tehlike emperyalizmdir” diyor; ABD’yi, AB’yi gösteriyorlar. Irak’ta, Afganistan’da, Lübnan’da, Filistin’de işgalleri ve saldırıları vurguluyorlar. Türbanın, “Bunların Türkiye’deki sonucu olduğunu” görüyorlar. Ya İslamcı (ve türbancı) gençler? İşin ilginç yanı, “işbirlikçi İslamcı’’ siyasilerden farklı olarak, “israil”i gösteriyorlar. Yani “emperyalizmin, onların düşmanı olduğunu” biliyorlar. Bolu’da, İsrail’in saldırılarına karşı çıktığı için tehdit edilen ve okumayı bırakan genç, emperyalizmin ucunu, İslamcı kimliği ile görüyor. Ama arkasını göremiyor. “Onun kızdığı İsrail ile Türkiye’de türban ticareti yapan siyasi partilerin ortaklığını” anlayamıyor. Kafaları burada karışmış. İsrail’e karşı ise, Batı’daki onun sömürgeci ortaklarına da karşı olması gerektiğini; sömürgecilerle işbirliği yaparak Türkiye’de “türbancılık oynayan” siyasi partilere de karşı çıkmak zorunda olduğunu anlayamıyor. Resmi, parça parça görüyor, bütününü algılamakta zorlanıyor. İslamcıların, “işbirlikçi’’ olanlarının saklanması için türban kullanılıyor. İşbirlikçi İslamcılar, türbanın altına girerek gizleniyorlar. 7 BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Gereksiz Yere Çatıştırılan Gençler Abdullah Gül 1996’dan 2002’ye, “Bu konudaki görüşünü ve değerlendirmesini değiştirmişti”. Özdalga’nınki hangisine giriyor? Parti değiştirirken hem görüşü hem de değerlendirmesi mi değişti? Yoksa “görüşü aynı kalmakla birlikte”, değerlendirme hatası yaptığını mı söylüyor? Eğer bunlardan biri doğru değilse Günter Verheugen’in, “anlamak istemeyenler…….. sınıfına” kendisini de katmamız gerekir. Özdalga’nın bir sözü vardı ki gerçekten doğruydu; “AKP Türkiye’deki en AB’ci partidir” ifadesi tamamen yerinde. AKP, “AB’yi arkasına almış, Türkiye’deki yolunu onun sayesinde açıyor.’’ ABD ve AB, “Cumhuriyet’in yerine ılımlı İslam devleti istemiyorlar mı?” Tabii ki en Avrupacı parti AKP olacak, hedefte birleşiyorlar.. türban işin bahanesi. Her iki süreç de bir oyalama; aynen AKP başdanışmanlarının söylediği gibi; “Avrupa’nın talepleri ile bizim (AKP’nin) taleplerimiz 200 yıldır ilk defa örtüşmüş bulunuyor”. AKP, bu birleşmenin ürünüdür. “AB süreci de, türban süreci de birer kaldıraç konumundalar. AKP ile Batı arasındaki alışverişin maşaları olarak… Sorun, “Türbana evet mi, hayır mı?” olarak ortaya konuyor. Oysa esas sorun, “Emperyalizme evet mi, hayır mı?” biçimindedir. Türban yalnız işbirlikçi İslamcıları gizlemiyor, emperyalizmi de örtüyor. ABD ve AB, AKP’nin arkasındadır; Türkiye Cumhuriyeti yerine, “Ilımlı İslam devleti”ni destekliyorlar. Türban hem işbirlikçi İslamcıların, hem de sömürgecilerin gereksinimlerini birlikte karşılıyor. İşte AKP iktidarı döneminde “Türban’’ın bir simge haline getirilmesinin arkasında yatan esas neden budur. 32. Gün programına benimle birlikte CHP milletvekili Necla Arat, eski CHP, DSP üyesi, yeni AKP vekili Haluk Özdalga ve gazeteci Emre Aköz de katıldılar. Eski CHP ve DSP, yeni AKP vekili Özdalga, dalga geçercesine, AB’ye girmekte olan Türkiye’nin üniversitede türban yasaklaması özgürlüklere karşıdır demez mi? Üç parti değiştiren Özdalga şunları bilmiyor mu: AKP hükümetinin 17 Aralık 2004 ve 5 Ekim 2005’te AB ile imzaladığı çerçeve anlaşmalarının Türkiye’yi üyeliğe değil, özel statü adı altında sömürge statüsüne götürdüğünü neden görmek istemiyor?.. AB ve ABD’nin bu örtüşme (birleşme) sonucu siyasi, iktisadi, askeri ve kültürel talepleri AKP tarafından bir bir karşılanıyor. BOP bu sayede adım adım ilerliyor. Ancak karşılığında AKP, “Ilımlı İslam devleti” için Batı desteğini elde ediyor. Haluk Özdalga bunun için çok haklı: “En AB’ci hükümet AKP’dir”.. bunda hiç kuşku bulunmuyor. AKP üst yönetimi BOP için önemli bir misyon yürütüyor. Bunun bedeli Türkiye ve bölge ülkeleri tarafından ödenmekte. BOP’ye karşılık AKP’ye, AB ve ABD desteği geliyor. 32. Gün’de türban tartışan gençlerin büyük bir bölümü, “kafanın kapatılmasını değil, BOP’yi tartıştıklarının” farkındaydılar. Önemli bir kısmı gerçek tehlikenin “Batı emperyalizmi ve BOP olduğunu” çok iyi görmüşlerdi. Bu bağlantıyı kuramayanlar ise çelişkiye düştüler. Bir yandan İsrail’i eleştirirken, öte yandan “Türban ticareti yapanların onun en büyük dostu olduğunu” gözden kaçırdılar. Sömürgecilerle işbirliği yapanlar Türkiye’ye ve bölgeye ihanet ediyorlar. Dini ve etnik ayrımcılığı emperyalizm adına körüklemiş oluyorlar. Batı, Saddam’ı da El Kaide’yi de kullandı. Sonunda ne oldu? Emperyalizmin ipiyle kuyuya inenler, önünde sonunda boğulmaya mahkumdurlar… www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali Türban ekonomiyi unutturdu Murat KIŞLALI ANKARA Alman Deutsche Bank, “büyümede bir dizi kötü gelişme” olduğuna işaret ederek “Hükümetin türban nedeniyle makro reformları unuttuğunu, disiplini bozması olası yerel seçimlerin de riskleri arttırdığını” bildirdi. Deutsche Bank’ın 11 Şubat 2008 raporunda aralık ayına göre perakende harcama endeksinin yüzde 21.2 gerilediğini ve mevsimsel etkiler kaldırıldığında dahi bu gerilemenin en azından bir “duraklamaya” işaret ettiğini belirterek “Yakın dönemdeki verilerle piyasadaki yatırımcı eğilimi büyümedeki yavaşlama riskini arttırıyor” denildi. Raporda şu ifadelere yer verildi: “Hükümetin enerji ve dikkatini türban tartışmalarına yoğunlaştırması, büyüme tarafındaki herhangi olumsuz bir gelişme, Hükümet tarafından kolay bir şekilde telafi edilemeyebilir.” Bu arada İMKB verilerine göre, yabancı yatırımcılar Ocak 2008’de 925 milyon dolarla net satıcı konumunda oldu. İçdaş’a AB’den ödül Avrupa Birliği Çevre Ödülleri Türkiye Programı’ndaki ‘Yönetim Kategorisi’nde birinciliği demir çelik, tersanecilik, inşaat, turizm gibi birçok alanda faaliyet gösteren İçdaş layık görüldü. Genel Müdürü Bülend Engin, çevreye olan duyarlılıklarının ödüle layık görülmesinin kendilerini gururlandırdığını belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle