28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Dicle ve Fırat’ın debisinin düşmesiyle sıkıntı yaşayan Bağdat, Türkiye’den su istedi C dış haberler ATİNA’DAN MURAT İLEM itolojide geçen “yoktan var oldu” anlamındaki “küllerinden yeniden doğdu” deyimi, sanki Türkiye ve Yunanistan’daki iktidar partileri için söylenmiş. Bu iki ülkedeki YDP (yeni Demokrasi Partisi) ile AKP hükümetleri ne yaparlarsa yapsınlar, yeniden doğuyorlar. İsteyen, istediği kadar bu iki parti için “bunlar artık bitti, bu skandallardan sonra ya iktidardan düşecekler ya da ilk seçimlerde ağızlarının payını alacaklar” diye hayal kursun. Kimse kendini aldatmasın, bu iki parti anlaşılmaz bir şekilde çamura bulaştıkça, halkın gözünde prim yapıyor. Yunanistan’daki kamuoyu araştırmaları bu görüşümüzü sonuna kadar doğruluyor. Tabii ki aynı şey Türkiye için de geçerli. Gerçi Türkiye’deki kamuoyu yoklamaları Yunanistan dikkate alındığında doğruluk anlamında biraz daha tartışılsa da, genelde AKP’nin prim yaptığı bir gerçek. Buna son olarak “türban” olayını da katarsak önümüzdeki yerel seçimler bu tezimizi bir kez daha doğrulayacak gibi görünüyor. Karamanlis ve Erdoğan’ın politikaları bugün için birkaç noktada kesişiyor. Bu noktalar, skandallar, yolsuzluklar, yanlış ekonomik, dış ve iç politikalar olarak özetlenebilir. Ancak tüm bu olumsuzluklar, ilerleyen dönemlerde olumlu oy potansiyeline dönüşüyor. Televizyonların önünde iktidar partilerine ve onların politikalarına isyan eden halk, sandık başına gittiğinde ya da niyet anlamaya yönelik araştırmalarda tuhaf bir şekilde iktidar partilerine yönelik yanlı tutumlarını ortaya koyuyorlar. Bu durumu kısaca özetlersek, ağızları başka, kalpleri ve elleri başka şekilde hareket ediyor. ??? Yunanistan’da yüz binler meydanları doldurup iktidar partisi YDP ile başbakana olan tepkilerini dile getirirken, bu gösteriler sırasında yapılan kamuoyu yoklamaları, iktidar partisi YDP’nin (yeni Demokrasi Partisi) ana muhalefet PASOK ile arasındaki oy farkını açtığını ortaya koyuyor. Türkiye’de yüz binler başta türban ve ekonomik politikalara olan tepkilerini meydanlarda dile getirirken, yapılan kamuoyu yoklamaları AKP’nin ilk yerel seçimlerde daha yüksek bir oy oranı ile belediyeleri kazanacağını gösteriyor. Siyasi analizciler, politika ile yakından ilgilenenler ve muhalefet partileri bu 15 ŞUBAT 2008 CUMA Kuraklık Irak’ı da vurdu Bahadır Selim DİLEK ANKARA Son bir yıl içinde yağışların azalması ile birlikte Dicle ve Fırat nehirlerinin debilerinin düşmesi Irak’ı da zor durumda bıraktı. Kuraklık tehlikesinin başgöstermesi üzerine Irak Türkiye’den daha fazla su istedi. Türkiye Irak’ın bu talebine olumlu yanıt verdi. Edinilen bilgilere göre Bağdat yönetiminin su talebi Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) TürkIrak İş Konseyi tarafından düzenlenen toplantıda gündeme geldi. Toplantıya katılan Irak’ın Kürt kökenli Su ve Tabii Kaynaklar Bakanı Abdullatif Cemal Reşit, Türkiye’nin Fırat Nehri’nden Irak’a daha fazla su verilmesini istedi. Halkların Tercihi durumu hâlâ kavrayamasalar da, gerçekler sandıkta orta çıkıyor. Bu noktada şunu önemli vurgulamalıyız, iki ülkede de ana muhalefet partileri kendi içlerinde bölünmüş durumdalar. Yunanistan’da Yorgo Papandreu partisinin son genel kurultayında parti başkanlığını bir kez daha kazandı. Ancak, karşısındaki isim Venizelos, bu işin takipçisi olacağını açık seçik beyan ediyor. Yorgo Papandreu’nun seçim öncesi ve sonrasında sürekli ağzından düşürmediği “Ftani Piya” (Yeter artık!) sloganı kimseyi ikna edemiyor. Yunan halkı başbakan olarak Papandreu’yu görmek istemiyor. Onlara göre Karamanlis kesinlikle bu koltukta oturmalı. Fakat iş “Hangi partinin iktidar olmasını istiyorsunuz?” sorusuna gelince, bu defa sosyalist PASOK önde gidiyor. Tezat da burada ortaya çıkıyor. Yunan halkı merkez sağdaki partinin lideri Karamanlis’i başbakan olarak görmek istiyor, buna karşılık iktidara sosyalist PASOK’un yakıştığı görüşünde direniyor. Aynı çerçeve içinde farklı bir durum Türkiye için geçerli. AKP karşısında klişe kelimelerle tepki veren bir CHP bulunuyor. Baykal inandırıcı değil. Buna karşılık onun yerine bu görevi üstlenip, her konuda sağlam durabilecek başka bir aday da bulunmuyor (olanlar da yok ediliyor). Tabii onların (ana muhalefetteki liderlerin) bu tutumu iktidar partilerinin istediklerini yapmalarına olanak sağlıyor. Karamanlis ile Erdoğan bildikleri yolda hem de tüm olumsuzluklara rağmen ilerliyorlar. İşte Yunanistan, öğrenciler yürüyor, polisler yürüyor, gazeteciler yürüyor, öğretmenler, memurlar, emekliler, sendikalar yürüyor. Kısaca herkes ilk fırsatta Atina’nın ünlü Sintagma meydanında boy gösteriyor. Kamuoyu yoklamaları ise iktidar partisinin oylarını artırdığını gösteriyor. Anlaşılmaz bir durum. Türkiye’de de, İstanbul, İzmir, Ankara başta olmak üzere her yerde herkes ama herkes yürüyor, ancak, yerel seçimlerde AKP oylarını artıracak gibi görünüyor. Belki biraz iddialı olacak ama, bugün için Türkiye’de CHP, Yunanistan’da PASOK (ana muhalefet) partilerinin yöneticileri akıllarını başlarına almazlarsa, önümüzdeki on yıl daha iktidarı sadece rüyalarında görebilecekler. murilem@otenet.gr Irak’ın Kürt kökenli Su ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cemal Reşit, Türkiye’nin Fırat Nehri’nden Irak’a daha fazla su vermesini istedi. Türkiye de “olanaklar dahilinde Irak’ın su gereksiniminin karşılanacağı” güvencesini verdi. Türkiye de “olanaklar dahilinde Irak’ın su gereksiniminin karşılanacağı” güvencesini verdi. Ancak bu güvence, Irak’ın uygulanmasını istediği su rejimini kapsamayacak. Türkiye’nin güvencesi, bugüne kadar izlenen politika çerçevesinde sadece suyun “tahsisi” yönünde olacak. Irak, geçen ağustos ayında da olası bir krizi önlemek için su konusunda yeni bir anlaşma imzalanmasını gündeme getirmişti. Hatta Bakan Reşit, bir sonraki bölgesel savaşın su sorunları yüzünden çıkabileceğini ileri sürmüştü. Bağdat yönetimi, Fırat ve Dicle nehirlerinin “paylaşımı” konusunda Türkiye’den garanti istiyor. ÜRKİYE SU FAKİRİ OLMA YOLUNDA Irak su ihtiyacının büyük bir kısmını Türk topraklarından çıkan ve Su T riye’yi katederek ülkeye ulaşan Fırat ile doğrudan ülkeye giren Dicle nehrinden karşılıyor. Her iki nehir suyunun kullanımı konusunda 1921’den başlayarak çok sayıda uluslararası anlaşma imzalandı. Ancak anlaşmalar temel tartışmaları ortadan kaldırmaya yetmedi. Tartışmalar GAP’ın hayata geçirilmesinin ardından ‘90’lı yıllarla birlikte yeniden alevlendi. Türkiye’nin halen kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı Irak’tan bile az bulunuyor. Türkiye’nin nüfusun artmasıyla birlikte 2030 yılında “su fakiri” bir ülke olabileceği, önlem alınmaması durumunda ise 2050 ya da 2100 yılında çok ciddi bir su kriziyle karşı karşıya kalabileceği belirtiliyor. M Ankara’da, İsrail ve Türkiye Savunma Bakanlıkları arasında 15 adet askeri anlaşma imzalandı Barak füze satmaya çalışıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün resmi konuğu olarak geldiği Ankara’da Türkiye’ye daha fazla savunma sistemi satılması konusunda zemin yokladı. Barak Ankara’da önce Türk mevkidaşı Vecdi Gönül ile bir araya geldi. Daha sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilen ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile görüşen Barak’ın gündeminde ağırlıklı olarak savunma sanayi konusundaki işbirliği olanakları ve Türkiye’ye çeşitli savunma sistemlerinin satılması konuları yer aldı. Gönül ile Barak’ın görüşmesinin ardından basın açıklaması yapıldı. Gönül, “15 adet anlaşma, bakanlığımız ile Genelkurmay ve askeri alanda İsrail makamları arasında imzalanmıştır ve bunlara dayalı olarak ortak askeri hareketler icra edilmektedir’’ diye konuştu. Gönül, “İstihbarat amaçlı casus uydusu alımının gündeme gelip gelmediği” yönündeki bir soruya şu karşılığı verdi: “O konu gündeme gelmedi. Zaten teknik seviyelerde görüşülüyor. Savunma Sanayii Müsteşarımız ile İsrail Savunma Bakanlığı’nın Direktör Generali bunu görüşecekler. Yalnız bunu değil, bütün projeleri görüşecekler.” İsrail Savunma Bakanı Barak da, Türkiye’nin bölgenin istikrarına yönelik katkılarına minnettar olduklarını kaydetti. Barak, Afganistan, Irak, Hizbullah, Lübnan meseleleri gibi birçok sorunla kuşatılmış bir bölgede Türki erusalem Post, Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün konuğu olarak Ankara’ya gelen İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın ziyaretiyle ilgili haberinde, “Barak Türkiye’ye uydu satılacağını umuyor” başlığını kullandı. (Fotoğraf: AP) ye’nin bir “istikrar kaynağı” olduğunu ifade etti. KULLANILDI’ lerini almaya teşvik ederken ziyaret öncesi İsrail’deki Jerusalem Post gazetesinin, “Barak, Türkiye’ye uydu satılacağını umuyor” başlıklı haberi dikkat çekti. Gazete, “Türkiye, İsrail’in savunma sanayiinin başlıca müşterilerinden biridir ve Barak’ın Ankara’daki görüşmeleri, bu ilişkileri teşvik etmeye odaklanacak” diye yazdı. Üst düzey bir İsrailli savunma heyetinin kısa bir süre önce Ankara’da Arrow ve Ofek satışına ilişkin görüşmeler yaptığına dikkat çeken gazete, bu ürünlerin İsrail savunma sanayiinin en ileri askeri teknolojilerinden olduğuna işaret etti. Jerusalem Post, Türkiye’nin Heron adlı insansız uçakları teslim alma sürecinde bulunduğuna, kontratın tutarının 200 milyon dolara ulaştığına dikkat çekti. Gazete şöyle devam etti: “İsrailli savunma yetkilileri, Türkiye’nin, İran’ın nükleer güç yarışının sürmesi üzerine füze savunma sistemiyle ilgilendiğini söylediler.” Barak ‘ın, temasları çerçevesinde Cumhurbaşkanı Gül ile Ortadoğu sorununu ele alması bekleniyor. Barak Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile de bir araya gelecek. J ‘İNSANSIZ UÇAK Bakan Gönül, son dönemde yapılan sınır ötesi hava harekâtlarında İsrail’den kiralanan insansız uçaklardan çok yararlandıklarını belirterek, mevkidaşı Ehud Barak’a teşekkür etti. Barak görüşmelerde Türkiye’yi, Arrow füze savunma sistemi ve Ofek casus uydusu gibi İsrail’in ileri teknoloji ürün Semih Vaner vefat etti Uğur HÜKÜM Paris Türkiye’nin yurtdışında yaşayan nadir ve saygıdeğer uzmanlarından Siyasal Bilimler Enstitüsü Profesörü, Paris CERI / Uluslararası İncelemeler ve Araştırmalar Merkezi araştırmacılarından, yazar Semih Vaner 12 Şubat’ta 10 aydır tedavi görmekte olduğu Paris SaintAntoine Hastanesi’nde hayata gözlerini yumdu. 26 Temmuz 1945’te İstanbul’da doğan Vaner, Fransızca eğitim veren İstanbul St. Benoit Lisesi’nden mezun olduktan sonra Lozan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. 1976’da Paris Sorbonne Üniversitesi’nden aynı alanda doktorasını alan değerli bilim insanı Türkiye’ye dönerek önce İstanbul Üniversitesi daha sonra da Bursa Uludağ Üniversitesi’nde kurucu öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. 12 Eylül’den sonra Fransa’ya dönen Vaner, 1982’den itibaren CERI’de akademik görevini sürdürdü. 1984’te üniversite ve Ulusal Bilimsel Araştırmalar Merkezi (CNRS) çerçevesinde kurduğu “Fransız Doğu Akdeniz ve Türkİran Dünyası Araştırmaları Derneği / AFEMOTI” bünyesinde çıkardığı bilimsel CEMOTI dergisi alanında bir ilkti ve özgünlüğünü bugüne kadar korudu. 10 kişisel ve kolektif araştırma kitabı, çok sayıda bilimsel makalesi olan Semih Vaner başta Le KUDÜS İÇİN GİZLİ GÖRÜŞME Dış Haberler Servisi İsrail’de yayımlanan Jerusalem Post gazetesi, İsrail ile Filistin arasında Kudüs’ün bölünmesi konusunda gizli görüşmeler yapıldığını yazdı. Gazete, birkaç haftadır yürütülen görüşmelere İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin de katıldığını bildirdi. Habere göre, Ramallah’taki üst düzey bir Filistin li yetkili, Filistin heyetine eski Başbakan Ahmet Kurey’in başkanlık ettiğini söyledi. Aynı yetkili, gizli görüşmelerde Kudüs’ün statüsü konusunda önemli ilerlemeler kaydedildiğini, İsrail’in, Doğu Kudüs’ten hemen hemen tamamen çekilmeye hazırlandığını da belirtti. Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın siyasi danışmanı Nimer Hammad ve eski Başbakan Kurey de açıklamalarında, Kudüs’ün görüşüldüğünü söylediler. Koalisyon hükümeti ortağı sağcı Şas partisi ise Kudüs’ü pazarlık konusu yapacak bir hükümette yer almayacaklarına söz verdiklerini, Başbakan Ehud Olmert ile Livni’den açıklama beklediklerini duyurdu. ünyada ancak 35 kent imparatorluklara başkentlik yapmıştır. İmparatorluk, “görkem” demektir. Dünyada hiçbir kent, iki ayrı imparatorluğa başkentlik yapmamıştır. Dünyada yalnızca İstanbul, üç ayrı imparatorluğun Roma, Bizans, Osmanlı başkenti olmuştur. Demek ki İstanbul, öteki imparatorluk başkentlerinden üç kez daha görkemli... İstanbul’da yaşayan insanlar ya da turistler oturdukları kıtadaki pencerelerinden dışarıya baktıklarında aynı anda bir başka kıtayı görürler. Bu olgu, İstanbul’u “doğa imparatorluğunun” da başkenti yapmıştır. “İmparatorluklar başkenti İstanbul”un başkenti ise Sultanahmet’tir. Devlet, başkent Sultanahmet’te cinayet işliyor. Turizm için kültür gerek. Devlet, tarihsel ve kültürel mirası öldürerek turizm yapılacağını sanıyor. Cumhuriyet gazetesi on beş yıldır Sultanahmet’te cinayet ihbarlarını dile getiriyor. Son aylarda da Milliyet gazetesi, bu konuda ciddi bir kampanya sürdürüyor. Ötekilerde çıt yok! Bakanlık, 1992’de Sultanahmet Cezaevi’nin otele dönüştürülmesini sağlayarak turizme hizmet kapısını araladı. Mimarlar, arkeologlar, sanat tarihçileri karara karşı çıkarak, bu D KAVŞAK ÖZGEN ACAR İstanbul’da Cinayet: Sultanahmet! rada bir kültür merkezi yapılmasını cekti! Ekim 2000’de öneriyi irdeleönerdiler. 1995’te, Turizm Teşvik Ya yen “İstanbul 1. Kültür ve Tabiat Varsası ile cezaevinin otele dönüştü lıklarını KoruMA Kurulu (KTVKK)”, rülmesi kararı çıktı. ek binanın yapılaCezaevi, 65 odacağı yerdeki Bizans İmparatordan oluşan bir otele dönüştü. Otel luğu’nun büyük sarayını üç kuolur da mutfakları, depoları, çamaşırruşluk turist girdihaneleri olmaz mı? si için peşkeş Bu amaçla otel, taçekmeye utanmadı! bandan aşağıya doğru on metre kaTopkapı Sarayı’nın ya da Atizılarak tarihin karnı, tıpkı Attilâ İlna’da “Akrohan’ın “Haliçte bir pol”ün, Kudüs’te vapuru vurdular “Ağlama Duvarı”nın, Roma’da dört kişi... Cinayeti Fotoğraf: Orhan Durgut. kimse görmedi.” “Collesium”un üzerinde çelik südediği gibi, deşildi. Zamanla oda azlığından yakınan tunların yükselttiği bir otel yapılmaotelin yabancı yatırımcısı, bakanlığa sına izin verilebilir mi? O ülkelerde yeni bir öneri getirdi. Dört çelik sü kıyamet kopmaz mı? Hani nerede tun üzerine yükselecek ek binada bizim İstanbullular? Nerede aydın50 oda yapılacaktı. Sanki 50 oday lar? la Türkiye turizmde köşeyi döneRoma İmparatoru 1. Konstanti nus’un 323337 yılları arasında başlattığı “çekirdek saray” çeşitli Bizans imparatorlarının değişik noktalardaki ekleri ile zamanla büyüdükçe büyüdü. İstanbul’da Roma ve Osmanlı imparatorluklarının müzeleri var, ama Bizans’ın müzesi yok. Ayasofya’nın dibindeki Bizans Sarayı, bugün otel olarak kullanılan binayla birlikte Bizans Müzesi’ne dönüştürülemez miydi? Nerede 1990’lardan bu yana Kültür ve Turizm bakanlarında o anlayış! 2010’da Avrupa Kültür Başkenti etkinliklerine hazırlanan “dört imparatorluk başkentindeki” tarih cinayeti dozerlerle sürüyor. Bakan Ertuğrul Günay şimdiden kıvırmaya başladı: “UNESCO temsilcileri ile bir değerlendirme kurulu oluşturacağız. 15 dönümlük bir arkeolojik parkın ortaya çıkacağı dikkatten kaçıyor.” Türkçesi şu: “UNESCO temsilcilerine burası bir açık hava arkeolojik parkı olacak, diyeceğiz. Ama otelin ek inşaatını da yapacağız!” İstanbullular, göz göre göre dört imparatorluğun saraylarından birinin yok edilişine ve görkemli Ayasofya’nın dibinde çelik bir binanın yapımına seyirci kalıyorlar. Yuh olsun seyircilere! Monde, Le Figaro ve Libération gibi Fransız gündelik gazeteleri olmak üzere tüm Fransız basınyayınında çıkan yazıları ve konuşmalarıyla Türkiye konusunda ölçüt isimdi. Dünyada, Fransa’da Türkiye için düzenlenen sayısız eylem ve toplantıda ülkesinin gerçek, dürüst bir aydını olarak yer almış, AB ve Fransız yöneticileri tutarsız politikalarından ötürü şiddetle eleştirmiş ve katıksız, içten bir insan hakları savunucusu olmuştu. 19 yaşında bir de oğlu olan Semih Vaner geçen yıl Fayard Yayınları’ndan uzun yıllar bir başucu eseri, ansiklopedik referans olarak kalacak, çok sayıda uzmanın katkılarıyla hazırladığı “La Turquie / Türkiye” başlıklı bir kitap yayımlamıştı. Semih Vaner ailesinin isteği doğrultusunda Paris’te toprağa verilecek. DANİMARKA Karikatüriste suikast önlendi Dış Haberler Servisi Danimarka’da Hz. Muhammet’e hakaret içerdiği gerekçesiyle İslam dünyasında büyük tepkiye neden olan karikatürleri çizen karikatüristlerden birisine yönelik saldırı planı ortaya çıkarıldı. Polis, Aarhus kentindeki baskında, karikatüriste suikast planlayan üç kişinin tutuklandığını bildirdi.Polis, zanlıların 2’sinin Tunuslu, birininse Fas kökenli Danimarka vatandaşı olduğunu söyledi.Tunuslu 2 zanlının sınır dışı edileceği belirtildi. JyllandsPosten gazetesi hedef alınan kişinin gazetenin çizeri Kurt Westergaard (73) olduğunu açıkladı. Westergaard’ın Hz. Muhammet’in kafasını türbana benzer bir bomba olarak gösteren karikatürü, en fazla tepki yaratan karikatürlerden biri olmuştu. oacar?superonline.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle