23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 OCAK 2008 CUMA ekonomi PARİS’TEN UĞUR HÜKÜM ransa’da Yılbaşı’nı gece kulübü, diskotek, cafébar, lokanta gibi mekanlardan birinde kutlayanlar gece saatler 00:00’ı gösterdiği an sigaralarını söndürmek zorundalar. Aksi takdirde kişi başına 68 avro ceza ödeyecekler. İşletmenin sorumlusu veya sahibi de 135 750 avro arası para cezasına çarptırılabilir. Fransa da 1 Ocak 2008’den itibaren, ülkedeki yaklaşık 200 bin kamuya açık mekan veya alanda sigara ve diğer tütün türevi ürünlerin içimini yasaklayan ülkeler kervanına katılıyor. Böylelikle yılda tütün kökenli 66 bin doğrudan (aktif içici), 5 bin de dolaylı (pasif içici) ölümün önünü alma yolunda somut bir adım atmış olacağız. Kaynak, Sağlık Bakanı Bayan Roselyne Bachelot... ??? Fransa’da ilk kez 9 Temmuz 1976’da çıkartılan “Veil Yasası” ile başlayan sigara ve tütün ürünlerine karşı önlemler dizisi böylece bir üst düzeye geçmiş oluyor. “Veil Yasası” sigara paketlerinin üstüne, ilk zamanlar pek kimsenin iplemediği “Abus Dangereux” ( Sigara Sağlığa Zararlıdır) ibaresinin konulmasını zorunlu kılıyor, sigara reklamlarını, sigara ve tütün şirketlerinin sportif faaliyetlerin sponsorluğunu üstlenmesini yasaklıyordu. Aynı yasayla sigara, sağlığı doğrudan tehdit ettiği gerekçesiyle 18 yaşında küçüklerin devam ettiği okullar, hastaneler, yiyecek maddelerinin bir biçimde muamele gördüğü kamuya açık mekanlardan da men ediliyordu. Ekim 1986’da çıkan bir genelgeyle orduda, küçük de olsa ayrıcalık oluşturan “Troupe” (Asker) sigarası dağıtımı da bitiyordu. ??? 10 Ocak 1991 yayınlanan “Evin Yasası” ile önceden belirlenmiş özel “sigara içilebilir” alanlar hariç, başta toplu taşımacılık olmak üzere kolektif yaşama açık tüm resmi mekanlarda “sigara içmek” yasaklandı. Sigara paketlerinin üstündeki sağlık mesajları daha ağır uyarılar içermeğe başladı. Sigara şirketleri dolaylı markalarıyla bile reklam yapamaz oldular. 24 Temmuz’da çıkan yeni bir yasayla, örneğin zift oranını azaltılması gibi sigaraların kimyevi alaşımlarına sınırlamaların yanı sıra, reşit olmayan gençlere sigara satılması veya içinde 19 adetten az sigara olan paketlerin satımı yasaklandı. 26 Temmuz 2005’te pakette asgari sigara adetine getirilen kısıtlama 20’ye yükseltildi ve paketlerin üzerine “Sigara İçmek Öldürür” ibaresinin konulması zorunlu kılındı. Bu arada hatırlatmadan geçmeyelim, sigara fiyatları 15 yılda üçe katlandı. 15 Kasım 2006 tarihli bir yasa, 1 Şubat 2007 tarihinden itibaren kamuya açık mekanlarda sigarayı tümüyle yasaklarken, kumarhane, lokanta, diskotek ve cafebar gibi işletmelere 11 aylık son Kredi derecelendirme kuruluşu JCR: 2008’de Türkiye gıda ve enerji yönünden arz şoku yaşayabilir C Sigarasız 2008’ler! bir geçici hazırlık süresi tanıdı. ??? Yeni yasaya göre 1 Ocak 2008’den sonra çok özel istisnai mekanlar dışında sigara kesinkes yasaklandı. Sigara bayii olsun olmasın “CaféBar”lar veya kumarhane, lokanta, diskotek gibi işletmelerin meslek örgütlerinin yürüyüş, protesto gibi eylemleri veya Yargıtay başvuruları sonuçsuz kaldı. Sigara tiryakilerine istisnai “esneklik”, işte o “pek özel” mekanlarda getirildi. Ancak işletme sahiplerinin bu kuraldışının kurallarını harfiyen uygulamaları epeyce zor. Kahve veya lokantaların önüne, kaldırımın elverdiği oranda kurulacak üstü veya önü açık, yapay ısıtmalı teraslar tiryaki müşterilere içkileri veya kahvelerinin eşliğinde sigara tüttürme olanağını sağlayacak. Yasa, işletmenin müşteriye açık alanının yüzde 20’sini geçmeme ve azami 35 metrekarelik bir yüzeyi kapsama koşuluyla, her tarafı kapalı, “hermetik” hava geçirmez bir “hücrede” sigara içilmesine izin veriyor. Bu “sigara hücrelerinin” mükemmel havalandırma sistemleriyle de donatılmış olmaları gerekiyor. Ayrıca bu “hücreler”e hiçbir biçimde servis yapılmayacak. Sigaranı içip masana döneceksin, aynen sokağa çıkar gibi. Yoksa sayın tiryakiler, paşa gönlünüz bilir... ??? Şimdi diyeceksiniz ki, bu “Asi Kılıbık”lar (Yves Robert’in 19202002 yönettiği, başrolünü Philippe Noiret’nin –19302006 oynadığı 1967 yapımı film) ordusu, yaşamayı “tembellik” (Karl Marks’ın Fransız damadı Paul Lafargue’ın ünlü ‘Tembellik Hakkı’nı hatırlatalım) birimleriyle ölçen, ama OECD’ye (Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) sorarsanız, dünyada son 10 yılda üretim verimliliğinde sürekli ilk üç sırayı paylaşan bir milleti, nasıl ikna edeceksiniz? 1789, 1830, 1848, 1871, 1936, 1968’leri yazmış bir halkı nasıl inandıracaksınız? Kolay... Devlet Başkanlığına İçişleri Komutanlığı’ndan (!) terfi ederek geçen 4. (Nicolas) Bonapart’a güvenerek. Başka bir deyişle 200 bin kişiyi “sigara polisi” atayarak. Polisler, jandarmalar, iş müfettişleri veya elinde pembe ceza makbuzları olan yetkili memurlar tiryakilerin ümüğüne çökmekle yükümlüler. Bir de elbette ‘ispiyoncu’ sorumlu vatandaşlara ihtiyaç olacak. Hani hayat boyu sigara içmemiş ve karşı olmuş bir yurttaş olarak sevinç duymamız gerekirken, kullanılan yöntemler epeyce yüreğimizi burkuyor. Yetkili makamlar son anda bir jest yaparak, yasağı uygulama süresini 2 Ocak gece yarısına uzattılar. Sonra? Sonra işiniz zor tiryaki dostlar. Tiryaki olun olmayın, hepinize 2008’de zorbasız, sigarasız ve sağlıklı, gönlünüzce mutlu günler dileriz. ugur.hukum@gmail.com 9 Ekonomiye Japon falı Ekonomi Servisi Japon kredi derecelendirme kuruluşu JCR Eurasia’nın Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Ökmen, iç talep daraltılmadığı ve serbest kur uygulamaları yeniden gözden geçirilmediği sürece cari açık ve borçlanmanın 2008’de de sorun olmaya devam edeceğini vurguladı. JCR Eurasia’dan yapılan yazılı açıklamada, dış ticaret açığını ve diğer cari denge unsurlarını dengeleyecek herhangi bir tedbir alınmadığına dikkat çeken Ökmen, “Ekonominin en kırılgan noktası ve fay hattı burasıdır” dedi. Ökmen’in 2008 yılı ile ilgili değerlendirmeleri şöyle: ? 2008’de Türkiye gıda ve enerji yönünden bir arz şoku yaşayabilir. Türkiye’de kur kaynaklı fiyat azaltma yolu artık bitti. Kurlar, geldiği seviye itibarıyla 2008’de enflasyonun düşmesine yardımcı olamayacak kadar zaten düştü. Petrol, gıda, metal fiyatlarındaki yükselen eğilim, yıl sonuna sıkıştırılan kamu zamları, vergi artışları, mal ve hizmetlerin bir kısmında iç talebe bağlı nedenlerle oluşan fiyat katılıkları, küresel likidite ve sermaye girişleri gibi nedenler enflasyon açısından etkili unsurlar olacak. Yüzde 4’lük enflasyon hedefinin gerçekleşme ihtimali zayıftır. 2008’de aynen davam edecek olan para ve kur politikası, cari açık sorununun ve borç F Türkiye ekonomisinin fay hattının cari açık ve borçlanma olduğu vurgulanan Japon kredi derecelendirme kuruluşu JCR’nin Türkiye değerlendirmesinde, ABD’nin mortgage krizinin faturasını gelişen ülkelere ihraç etmeye çalıştığı ve Türk bankalarının 2008’de bu konuya dikkat etmesi gerektiğinin altı çizildi. lanma ihtiyacının azalmasına yardımcı olmuyor. ? Türkiye ekonomisi 2007’de hız kesti, ancak büyümesi devam edecek. Tarımdaki yüzde 8’lere varan düşüş, petrol ve buna bağlı enerji fiyatlarındaki artış büyüme performansını üçüncü çeyrekte yavaşlattı. Ancak ortada bir gerçek var ki sürecin bu şekilde devam etmesi enflasyonun yukarı dönen eğilimini iyice artıracak. Üstelik kamu zamları ve vergi artışları da ekonomiyi daraltıcı nitelikte. ? Türkiye ekonomisinin dışsal şoklara dayanma gücü, yabancı sermayenin Türkiye’ye girişinin devamına bağlı. Yabancı sermaye girişinin sürmesi, Türkiye’nin küresel etkilere maruz kalma riskini şu ana kadar öteledi. Türk varlıklarında küresel satış sürecinin başlamasını önleyen garantilerden en önemlisi ekonominin büyümesi. Bu noktada büyümenin 2007’de kesilen hızının 2008’de de devam etmesi tetikleyici unsur olacak. ? Tüketici kredilerindeki genişleme ile reel sektördeki yabancı para pozisyon seviyelerinin 2008’de çok iyi takip edilmesi lazım. Bu alanlarda yaşanabilecek kırılganlık ekonominin geneline sirayet edebilir. Tüketici kredilerindeki temerrüt oranlarının düşük gözükmesinin bir sebebi de bankalararası borç devirleridir. UR POLİTİKASI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ ? İç talep daraltılmadığı ve serbest kur uygulamaları yeniden gözden geçirilmediği sürece cari açık ve borçlanma 2008’de sorun olmaya devam edecek. Dış ticaret açığını ve cari denge unsurlarını dengeleyecek hiçbir parametre hiçbir tedbir ve hiçbir politika ortada gözükmüyor. Ekonominin en kırılgan noktası ve fay hattı burası. ? Milli gelir hesaplama tekniğindeki değişiklikler ile bazı rakamsal düzeltmeler vitrini güzelleştirse bile realiteyi değiştirmeyecek. Toplam iç talebin daraltılmasına ve ihracatçıların rekabet gücünün artırılmasına yönelik tedbirler alınmalı, YTL’nin aşırı değerlenmesine, serbest kur uygulamaları Merkez Bankası tarafından yeniden gözden geçirilmelidir. K RİSKLER ARTIK ABD’DE ? ABD’de ekonomik durgunluk ihtimali çok yükseldi. Dünyanın ekonomi motorunu taşıyan amiral gemisini 1980’lerde ABD’ye kaptıran Japonya, bu kez diğer Uzakdoğu ülkelerinin de yardımıyla gemiyi tekrar geri alıyor. Ekonomik riskler başta ABD olmak üzere gelişmiş ekonomilerde yoğunlaştı. Dünya ekonomilerindeki büyüme, Asya’ya kaydı. Yapacağı pek bir şeyi kalmayan ABD hükümeti ve FED, mortgage piyasasındaki krizin yükünü gelişmekte olan ülkelere ihraç etmenin yollarını tartışıyor. Türk bankalarının ve Türk firmalarının bu değişimi çok iyi fark etmesi ve yüksek maliyetli fonlamalar yoluyla krizi Türkiye’ye taşımaması lazım. Yapılacak zamla Türkiye’de kullanılan sanayi elektriğinin fiyatı 11 sente çıkacak En pahalı elektrik bizde Murat KIŞLALI ANKARA Hükümet, açıkladığı gibi elektrik fiyatlarına konutta yüzde 15, sanayide yüzde 10 zam yaparsa, hem sanayici yanacak hem de yurttaşa diğer OECD ülkelerine göre büyük haksızlık yapılmış olacak. OECD’nin 2006 yılı rakamlarını içeren son araştırmasına göre, OECD ülkeleri içinde en pahalı sanayi elektriğini 12.2 sent ile İrlanda kullanıyor. Yapılacak yüzde 10’luk zamla Türkiye’de kullanılan sanayi elektriğinin fiyatı 11 sente çıkacak. Böylece Türkiye, yine sanayi elektriğinin fiyatının 11 sent olduğu Portekiz ile beraber OECD’nin ikinci en pahalı elektriğini kullanan iki ülkesinden birisi olacak. Bu ülkeleri, 10.9 sent ile Avusturya, 10.5 sent ile Macaristan izliyor. ELİRİNE GÖRE YURTTAŞA HAKSIZLIK G OECD ülkelerindeki 2006 yılı elektrik satış fiyatlarına göre, OECD ülkeleri içinde konutlarda ise en pahalı elektriği kilovat saat başına 25.8 sent ile Hollanda kullanıyor. Hollanda’yı 19.9 sent ile İrlanda, 18.6 sent ile İngiltere izliyor. Yapılacak yüzde 15’lik zamla birlikte Türkiye’de konutlarda kullanılacak elektriğin fiyatı 12.8 sent’e çıkacak. Diğer OECD ülkelerine göre düşük kalmasına karşın, tüketicinin gelir düzeyi açısından bakıldığında bu rakam Türkiye’yi OECD’nin en pahalı elektriğinin kullanıldığı ülkesi yapacak. Buna göre, Türkiye’deki kişi başına gelir düzeyi sabit tutulduğunda, Türkiye’yi 8.7 sent ile Polonya, 8.5 sent ile Slovakya, 7.1 sent ile Macaristan ve 6.9 sent ile Meksika izliyor. SANAYİ BAKANI ÇAĞLAYAN: Otomotive iki dış yatırım geliyor ahtakale sessiz. Mercan yokuşu da. Kapalıçarşı deseniz sanki yılbaşı öncesi değil de sıradan bir hafta içi günü kadar kalabalık! Kat kat yükselen alışveriş merkezleri ise vitrinlerindeki yüzde é 5070’lik indirim ilanlarına rağmen sakin. Oysa gelen yılbaşı.! Dükkânlar insan kaynamalı, insanların yüzünde umut, neşe pırıldamalı. Ama nerdeee! Kime baksam gam kasavet içinde! .... AKP hükümetinin enflasyon hesabı her ne kadar yüzde 100’ün üzerinde sapıp yüzde 8.4’e fırladıysa da; …. Enflasyon artarken büyüme gerilemeye, yani pasta küçülmeye başladıysa da; …. Elektrik fiyatları yüzde 15, doğal gazınki de ocakta yüzde 7, ardından gelecek yüzde 7’lik zamlarla artmaya devam edecekse de; …. Faiz dışı harcamalar artıp, bütçenin faiz dışı fazlası hedeflendiği gibi yüzde 6.7 değil de yüzde 4.1’e gerileyecek… Yani, yeni sene yeni vergileri getirecekse de; …. Sıcak parayla sağlanan büyümenin istihdamı arttırmayacağını artık öğrendiysek de; …. 15 Ocak itibarıyla orta gelirliler de dahil olmak üzere toplumun büyük kısmı için sağlık ve emeklilik ticarileşip aile bütçelerindeki yükü arttıracaksa da; …. Cari açık petrol fiyatlarındaki artışın da etkisiyle genişlemeye devam edip 35 milyar dolara yükselecekse de; Ekonomi Servisi Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, dünya otomotiv devlerinden iki firmanın, Türkiye’de yatırım yapmak için hazırlıklarını sürdürdüğünü bildirdi. Çağlayan bu firmaların yaklaşık 1.4 milyar Avro’luk yatırım yapmayı öngördüklerini kaydetti. NTV’de canlı yayına katılan Sanayi ve Ticaret Bakanı Çağlayan, “Türki ye’ye dünya otomotiv devlerinden gelmek isteyen iki firma şu anda hazırlıklarını sürdürüyor. Bu işletmelerden bir tanesinin yapacağı yatırım yaklaşık 1 milyar Avro’luk bir yatırım olacak. Bir diğer işletme de yaklaşık 400 milyon Avro civarında yatırım yapma noktasında Türkiye’ye gelmeyle ilgili plan ve hesaplarını gözden geçiriyor’’ dedi. Sabancı’dan bir ilk: ISO 27001 Ekonomi Servisi Sabancı Holding, Türkiye’de, bilgi güvenliği yönetim sisteminde uluslararası standart olan ISO 27001 belgesini almaya hak kazanan ilk holding oldu. Ayrıca topluluk şirketleri içinde ilk olarak Temsa, bu sertifikayı aldı. Sabancı Holding Kurumsal Bilgi Teknolojileri Direktörü (CIO) Ergun Hepvar, holdinge bu belgenin British Standards Institute (BSI) tarafından yapılan belgelendirme denetimi sonucunda verildiğini söyledi. Hepvar, çalışmalar sırasında dışardan dört danışmandan destek aldıklarını, danışmanlık hizmetleri için 200 bin Avro harcadıklarını ifade etti. Alınan sertifikanın uluslararası referansı olan bir yönetim sistemi olduğunu vurgulayan Hepvar, 6 ayda bir de bunun denetiminin yapıldığını kaydetti. Topluluk bünyesindeki 2025 şirketin de bu sertifikayı alması için çalışmalar yapıldığını aktaran Hepvar, 3 yılda bütün şirketlerinin bu belgeyi almasını hedeflediklerini dile getirdi. Hepvar, holding içinde hiç kimsenin istediği anda istediği bilgiye ulaşmasının mümkün olmadığına dikkat çekerek, “Güler Hanım için de aynı şey söz konusu. Sistemin kuralları içinde işleyen ağ kapsamında talep ederek istediği bilgiye ulaşabilir’’ diye konuştu. T GÖZ UCUYLA TÜRKEL MİNİBAŞ 2008’de Neler Olacak Neler! lallarına karşı neşe ve coşkuyla 2008’e merhaba demeliyiz. ??? Gelin görün ki… Sağlık, mutluluk ve başarı 2008’de en fazla gereksinim duyacağımız dileklerin başında gelecek!. Zira, Sosyal Güvenlik Yasası, ocak başında kabul edilip 2008 içinde yürürlüğe girmiş olacak. Hatta, mesele sosyal güvenlik yasasıyla da bitmeyecek, ardından sokakların aydınlanması da dahil aile bütçelerini hırpalayacak diğer reformlar gelecek. En yıpratıcısı tabii ki sosyal güvenlik reformu.! Halkımız inanmak istemese de sağlık artık fiyatı piyasada belirlenen bir hizmet türü. İlaç payları derken ayakta tedavi hizmetleriyle başlayan piyasalaşma süreci 2008’de daha da belirginleşecek. Artık sağlık, fiyatı dar ve sabit gelirliler kadar orta gelir standardında olanların da ödemekte zorlanacağı bir hizmet haline dönüşecek. Kaldı ki, IMF’nin şubattaki gözden geçirmesinde 1.6 milyar dolarlık kredi …. İran kompresör istasyonundaki arıza bahanesiyle de olsa günde 29 milyon metreküp gaz yerine 2 milyon metreküp gaz veriyorsa da; …. 2002’de 129.7 milyar dolar olan dış borç 225 milyar doların üstüne çıktıysa; …. Kısa vadeli dış borç da 2002’de 16.4 milyar dolarken 41 milyarı bulduysa; …. Kısa vadeli dış borcun yüzde 90’ının özel sektörden kaynaklanması TÜSİAD yöneticilerini bile endişelendiriyorsa da; …. 2008’in de işsiz geçireceğimiz bir yıl olacağı kesinleşmişse de.. bu akşam yılbaşı. Korku terörü yaratarak toplumu sinikleştirmeye çalışanlara inat her yılbaşından daha neşeli ve coşkulu olmalıyız. Sağlık, mutluluk ve başarı dileklerimizin halkalarını milliyet, cinsiyet, dil, din ayrımı yapanlara inat daha da genişletmeliyiz. Kısacası… Korku, gam, kasavet tel diliminin onaylanabilmesi Sosyal Güvenlik Yasası’nın TBMM’den geçmesiyle doğrudan ilintili. Aslında çok düşünmeye gerek yok! AKP’nin üniversite hastanelerindekiler de dahil doktorlara “ya tam gün ya da özel çalışma” yaptırımı getirdiğine; Ülkenin her yanında yükselen yabancı hastane, laboratuvar markalarına; O hastanelerin hizmet vermeden geceliğinin beş yıldızlı otellerin oda fiyatından yüksek fatura çıkardığına bakılırsa IMF’nin tek ve en büyük müşterisine 1.6 milyar dolarlık küçücük bir dilim için neden bu kadar baskı yaptığı anlaşılıyor ama… Gelin de bunu iyi niyetli halkımıza anlatın. Kolay mı? Oysa, bizim Masa’nın Şefi Lorenzo Giorgiani’nin kalkıp Gaziantep’e kadar gittiğine bakılırsa… IMF için sağlık ve emekliliğin piyasalaştırılması büyüme ve enflasyondaki sapmasından bile önemli. Hem de 2008 için hedeflenen yüzde 5.5’lik büyüme oranına hükümetin ulaşmakta zorlanacağını bilmesine rağmen! Benden söylemesi, 2008’de birbirimize daha fazla sağlık dilememiz gereken bir yıl olacak! Sevdiklerinizle sağlıklı, mutlu ve başarılı geçicek bir yılı keyifle yaşamanız dileğiyle…. turkmini@superonline.com www.turkelminibas.net Şenocak’ın yüzde 71’i Brezilyalıların oldu Ekonomi Servisi Şenocak Holding hisselerinin kısmen veya tamamen, Brezilya’da kurulu Metalfrio Solutions SA’ya (Metalfrio) satışına yönelik yapılan görüşmeler mutabakatla sonuçlandı. Şenocak’ın sermayesinin yüzde 71’ini temsil eden hisselerin, 32 milyon 660 bin Avro bedel karşılığında Metalfrio’ya satışına ilişkin sözleşme taraflarca imzalandı. Şenocak Holding’den İMKB’ye yapılan açıklamada, Şenocak Holding’in Türkiye’de soğutma malzemeleri üretimi ve soğutma malzemeleri perakende satışı, Ukrayna ve Rusya’da soğutma malzemeleri satışı yapmakta olan bir şirket olduğu hatırlatıldı. Şenocak’ın Klimasan’ın sermayesinin yüzde 61.01’ine, sermayesinin yüzde 45’ine Klimasan’ın sahip olduğu Şenocak Soğutma Sistemleri’nin yüzde 44.46’sına, Şenocak Marmara Soğutma’nın yüzde 66’sına, Klimasan Ukrayna LLC’nin yüzde 100’üne ve Rusya’da kurulu Klimasan ILC’nin sermayesinin yüzde 90’ına sahip olduğu belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle