03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 Alevi yurttaşlar dinci politikalar karşısındaki ‘son kale’nin de düşmesinden endişe duyuyorlar C dizi 4 OCAK 2008 CUMA Tek sığınak laik Cumhuriyet KP’nin, Alevi dedelerinin Diyanet İşleri’ne bağlı kadrolu din adamları olarak çalışmalarına yönelik “AKP’nin Alevi açılımına” karşı, Alevi dernekleri ve önderlerinin itirazları artıyor. AKP’nin Sünnileştirme çabalarına direneceklerini vurgulayan Aleviler, Alevi dernek ve örgütlerinin, bu çağdışı projeye karşı birlik olmaları gerektiğinin altını çiziyorlar. Dinci AKP’nin politikasına karşı tek sığınaklarının “laik demokratik Cumhuriyet” olduğunun altını çizen Aleviler, “son kale” Cumhuriyetin düşmesinden de duydukları endişeyi vurguluyorlar. Aleviler, hep bir ağızdan, AKP’nin Alevilere karşı hazırlık içinde olduğu eylem planıyla AKP’nin tarikatlara geçit vermek ve Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle “güdümlü devlet Aleviliği” yaratılmak istendiğini belirtiyorlar. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Ekonomi: 0708 (I) lke ekonomisi, küresel gelişmelerin de desteğiyle, geçen yılı oldukça durağan, yani çalkantısız geçirdi. Ancak, ekonominin ana değişkenleri ve özellikle de, iyice eklemlenmiş olduğu küresel ekonomik süreçler, bu sessizliğin, bir tür “fırtına öncesi” sessizliği olduğu izlenimini veriyor. Uygulanmakta olan ekonomi politikasının en aşırı savunucuları bile, 2008’in kolay bir yıl olmayacağını vurguluyor. Bu kaygının iç ve dış nedenleri var. İç nedenlerin başında, ekonominin kimi önemli değişkenlerinde 2007 hedeflerinin tutturulamayacağının daha şimdiden açıklık kazanmış olması geliyor. Uygulanmakta olan ekonomi politikasının en çok önemsediği değişkenler, büyüme ve enflasyon oranlarıdır. Geçen yılın başında hedefler şöyleydi: Büyüme yüzde 5; enflasyon yüzde 4. Yılın (2007) ikinci çeyreğinde büyüme oranının yüzde 3.9 gibi beklenmedik bir düzeyde gerçekleşmiş olması, yıllık yüzde 5 hedefinin tutturulamayacağı, büyümenin en iyimser beklentilerle yüzde 4 dolayında kalacağı sonucunu veriyor. Büyüme beklentisinde “beşte bir” oranında düşüş ve bunun esas olarak tarım sektöründen kaynaklanması, üretim yapısındaki bozuklukların bir yansıması sayılmalıdır. Ekonominin büyüme hızında yaşanan yavaşlama, asıl olumsuz etkisini işsizlik üzerinde gösteriyor; işsizlik bir türlü azaltılamıyor. Ağırlaşan işsizlik, toplumsal sorunları da ağırlaştırıyor. Ekonominin büyümesindeki bu yavaşlama, ek olarak, esasen azalma eğilimi gösteren özel tüketimin ve buradan büyüme oranının daha da azalmasına yol açabilir. ??? Ekonominin en kolay yakalandığı ancak hiç de kolay iyileşemediği hastalığı enflasyondur. IMF ile de yapılan “ekonomik bunalımdan çıkış” anlaşmalarında ısrarla vurgulanan ana politika, “enflasyonla savaşım”dır. Başta halkı doğrudan ilgilendiren kamu harcamalarının sınırlandırılması olmak üzere, tüm ekonomi politikası araçları enflasyonun azaltılması amacıyla kullanılıyor. Ancak, yılın sonuna bir ay kala, Kasım Ayı Tüketici Fiyatları verileri, Aralık (2006) ayından başlayan on bir aylık dönemde, fiyatların yüzde 8.15 oranında arttığını gösteriyor. Yıllık alındığında, oran yüzde 8.86’ya çıkıyor. Bu sonuç, 2007’de enflasyonun hedefinin, yani “..yüzde dört nokta enflasyon hedefleri ve artı, eksi iki puan belirsizlik aralığı”nın (2007 Bütçe Gerekçesi, s.15) tutturulamayacağının kanıtıdır. Tutturulması bir yana, enflasyon hedefinden az buz değil, “yüzde yüz bir sapma” söz konusudur. Enflasyon, yanlış olmayan bir adlandırmayla “canavar” sayılır. Ekonomi çevrelerinin bu canavarın yeniden ortaya çıkması olasılığını hesaba katmaları ve buna göre kendilerini “koruyucu” önlemleri almaları doğaldır. Önlem alamayacak olanlar da her zaman olduğu gibi sabit gelirlilerdir. ??? Ekonomik büyümenin gelişmenin kaynağı sermaye birikimidir. Sermaye birikimi de sabit sermaye yatırımlarıyla oluyor. Hangi sektörlere yapıldığı bir yana, sabit sermaye yatırımları son üç yıl boyunca toplam tutar olarak hızla azalıyor. Gayri safi, yani, sermayenin aşınma ve eskime payını da içeren sabit sermaye yatırımlarının yıllık artış hızı, 2004’te yüzde 32.4 gibi göreli olarak oldukça yüksek bir orandaydı; 2005’te bu artış, yüzde 24.0’a; 2006’da da daha hızlı azalarak yüzde 14.0’a düşmüştür. 2007’nin OcakHaziran döneminde sabit sermaye oluşumunun artış oranı, yüzde 6.9’dur ve bir önceki yılın aynı döneminin artış oranının üçte birinden de azdır (Maliye Bakanlığı, Yıllık Ekonomik Rapor, s.15). Sermayenin “aşınma ve eskimesi” toplam ulusal üretimin ortalama yüzde 6’sı dolayında olduğuna göre, 2007’de sermaye birikiminde “net artış” çok sınırlı kalıyor. Kaldı ki sabit sermaye yatırımlarının asıl kaynağı olması gereken yerli tasarruflar, gerçekten çok azdır. Örneğin, 2006’da toplam ulusal gelirin yüzde 9.8’i özel, yüzde 6.2’si kamu olmak üzere, yalnızca yüzde 16’sı kadar bir tasarruf yapılmıştır (DPT, 2008 Programı, s.17). Bu tasarruf oranıyla kalıcı bir büyüme sağlanamaz. Aynı yıl, yatırımlar ulusal gelirin yüzde 21.5’i kadardır. Aradaki fark, yani, tasarrufyatırım açığı, çoğu dışarıdan olmak üzere fark borçlanmayla karşılanmıştır. Ve borçlanarak yatırım yapmanın da bir sınırı vardır. Ekonomide su yüzüne çıkan büyüme oranının azalması ve enflasyon oranının artması gibi hastalık belirtilerinin ana kaynağı, “yerli tasarrufların yetersizliği” ve yatırım yapılmamasıdır. Tartışılması ve çözüm bulunması gereken asıl sorun budur. Ekonominin diğer gelişmeleri ve dış kaygılar gelecek yazıya kalıyor. Yeni yılınızı kutlarım. A KARAMAN: Ü AKP’nin açılımı ‘sus payı’dır LEVİLER CUMHURİYET’İN ALTININ OYULMASINA İZİN VERMEYECEKLER Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Okmeydanı Cemevi Başkanı Kamil Aykanat: AKP iktidarı Alevileri kullanarak tarikatların yolunu açmak istiyor. AKP’nin girişiminin göstermelik olduğu çok açık. AKP, Alevilerin taleplerini karşılamak istiyorsa ilk önce Alevi köylerine cami yaparak o köylerde görevlendiği din adamları aracılığıyla asimilasyon çalışmalarından vazgeçmeli. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığı dönemindeki Aleviler için manevi değeri olan Karacaahmet Dergâhı’nı yıkma girişimini hiçbir Alevi kurumu ve derneği unutmadı. Yıllardır taleplerimiz göz ardı edilirken Alevilerin seçmediği bir milletvekilinin alelacele ile böyle bir işe girişmesi şaşırtıcı. Alevi yurttaşının hakkı taslak çalışmalarıyla geçiştirilemez. Samimiyseler köklü tabanı olan Alevi kurumlarının verdiği önerileri yerine getirsinler. Alevilerin temel istekleri olan zorunlu din dersleri ve asimilasyon çalışmaları kaldırılmalı. Dün olduğu gibi bugün de Aleviler, Cumhuriyetin kararlı bekçileridir. Aleviler Cumhuriyete sonuna kadar sahip çıkarak Cumuhuriyet temellerinin altının oyulmasına izin vermeyecektir. AKP’nin yerel seçimlerde Alevilerin oylarını almak için nabız yokladığını düşünüyorum. Alevileri kullanarak tarikatların yolunu açmak istiyor. Bu ülkede artık ayrımcılığa son verilmeli. Rıza Adıgüzel (İstanbul Avrupa Yakası Alevi Kültür Derneği Başkanı) : A C 3 Hubyar Eğitim Vakfı Genel Sekreteri Kazım Sizer: Sünni dede istemiyoruz Ali AÇAR Hubyar Eğitim Vakfı Genel Sekreteri Kazım Sizer AKP’nin Alevilere yönelik girişiminin gündem saptırmak olduğunu belirterek AKP’nin amacının “Güneydoğu’da yaşanan terör olaylarını kamuoyu önünden uzaklaştırarak sanal gündem yaratma çabası olduğu” söyledi. Alevilerin AKP’nin yapmış olduğu açılımı samimi bulmadığını ifade eden Sizer, “Laikliğin güvencesi olarak görülen Aleviler asimile edilmek isteniyor. Asimile edilmiş bir Aleviliğin yaratılmasının ardından Cumhuriyet kazanımlarının altını oyma işlemleri hızlandırılacaktır” dedi. AKP hükümetine cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi yönünde daha önce dilekçe verdiklerinin altını çizen Sizer, “Şimdi ortaya çıkarak kendilerine göre bir Alevilik ve dedelik uygulamak istiyorlar. Bizim asimile edilmiş bir Aleviliğe ve Sünnileştirilmiş Alevi dedesine ihtiyacımız yok” diye konuştu. Sizer şöyle konuştu alınmasıyla AKP’nin gelecekteki amacı, Alevileri Alevi olmayan kişilerin yönetmesinin altyapısını oluşturmaktır. AKP, yarın ben kadrolu elemanımı tanırım diyecek. Ortaya çıkan Ehlibeyt soyundan olmayan kişiler, Alevi dedesi denilerek maaş verilecek ve AKP zihniyetine hizmet edecek. Dedelerin yetiştirilmesi için enstitüler kurarak buralarda Sünni dedeler yetiştirecekler. Bir diğer endişe veren durum da, AKP’nin, Alevileri kullanarak gerici dinci tarikatların yolunu açma girişiminde bulunma çabası içinde bulunabileceği gerçeği. Alevilerle gerici, yobaz dincileri aynı kefeye koymaları mümkün değil. AKP, Alevi toplumuna samimi olduğunu göstermek istiyorsa, din derslerini kaldırsın. Laik devlette olmayan Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldırsın. Alevileri bir kalıba sokmaya çalışıyorlar. Laikliğin koruyucusu olan Aleviler asimilasyona ve Sünnileştirmeye karşı uyanık olmalı ve oyuna gelmemeli. Yavuz Sultan Selim döneminin katliamlarından bugüne kadar özümüzü koruyarak nasıl geldiysek bugün de özümüzü koruyarak yolumuza devem edeceğiz. AMAÇ ASİMİLE ETMEK Yaklaşımın, Alevilerin taban oyunu kaydırmak ve inançlarını asimile etmek amacı taşıdığına inanıyorum. Ayrıca iktidar, Alevilik için gerçekleştirdiği göstermelik açılımlarla dinci örgütlenmelerin önündeki engelleri de kaldırmak istiyor. Alevi dedelerin kadrolu çalıştırılması önerisinin ise AKP’ye bağlı dedeler oluşturarak, Aleviler üzerinde söz sahibi olma anlayışının bir ürünü. Alevi örgütleri olarak bu çirkin oyunun farkındayız ve karşısında duracağız. Alevi toplumu ibadeti açık laik devlette olmaması gereken Diyanet İşleri bir an önce kaldırılmalıdır. Diyanet’te Alevilerin temsil edilmesi Alevilerin asimile edilmesidir. Alevilerin Diyanet’e bağlanması Alevilerin yaşam şekillerinin değiştirilmesi ve inanç değerlerinin yok edilmesidir. Diyanet’e bağlı olursanız, özgürce ibadetinizi yapamayacak devletin istediği gibi yapacaksınız. AKP’nin yöneticileri dün de aşırı dinciydi, bugün de. AB’ye şirin görünmek için, Alevilerin olduğunu hatırlayarak şirin görünmeye çalışıyorlar. Asıl düşünceleri, Alevilere bazı göstermelik haklar verirsem, türbanı serbest bırakmak için de kapı aralarım... Alevi yurttaşlar sağduyusunu koruyor. Aleviler, günlük çıkar uğruna, siyasi çıkarları için kendilerini pazarlayarak Alevilerin inanç değerleriyle oynayanlara müsaade etmeyecektir. ‘ALEVİLERİ ALEVİ OLMAYANLAR YÖNETECEK’ Alevi dedelerinin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kadrosuna ESKİ CHP ERZİNCAN MİLLETVEKİLİ NURETTİN KARSU: ALEVİLER ŞERİATA ENGEL levi öğretisi, Diyanet İşleri çatısının altına sığmaz ve yakışmaz. AKP, iktidarında şeriata gitmek amacına, karşısında engel gördüğü laik ve Kemalist TSK ve Alevileri parçalamadan ulaşamayacağını bildiği için bu amaca yönelik eylem içinde. AKP, Diyanet altına girmeyen bu ilerici öğretinin parçalanmasını istiyor. Dedeleri, Diyanet İşleri Başkanlığı’na alarak Aleviler arasında ayrım yaratmak amacı güdüldüğü bilinmelidir. Diyanetle hiçbir dede çalışamaz, Alevi A dedeliği felsefesine uygun olan, bu misyonu yürekten üstlenen insan, şeriat kurallarının işlediği Diyanet’in emrine girmez. Diyanet’e bağlananlar, Alevi toplumu tarafından mutlaka dışlanacaktır. “Alevilik, İslamiyetin dışında mı içinde mi?” gibi yapay tartışmalarla konu iyiyce sulandırılıyor. Alevilik Sünni inanca göre değerlendirilirse, tabii ki Sünni anlayıştan uzak ve dışında, ancak İslamiyete göre değerlendirildiğinde içinde. Bu yapay bir tartışma. “Alevilik, Sünniliğin dışında, İslamın içindedir.” HP Bahçelievler İlçe Yönetim Kurulu üyesi Ali Haydar Karaman “Yargıya, eğitime müdahalesi her zaman gerici olan bir iktidarın, Aleviliğe yaklaşımının demokrasi amaçlı olduğunu düşünmek mümkün değil” dedi. AKP’nin ‘Alevi açılımı’nın, “sus payı” olarak düşünülmesi gerektiğini belirten Karaman şöyle konuştu: “Alevi toplumun örgütlendiği dernek ve vakıflar da bu tartışma aracılığıyla kendilerini sorgulamalı. Her Alevi dernek ve vakfı kendi kurumlarının gerçek Aleviliği temsil ettiği iddiasında bulunuyor. Hiç kimse bunu Alevi yurttaşlara sormuyor. Derneklerin birçoğu iktidarlarla pazarlıklara giriyor. Alevi önderleri, Alevi toplumunu bir arada tutabilecek, saygınlığını koruyacak kişilerden oluşmalı. Ama bugün, Aleviliğin fikir olarak hiç yakın olmadığı kurumlarda, Alevileri görmeye başladık. Yerel seçim öncesi bir nabız yoklaması da mümkün. Çünkük AKP, her icraatı öncesi, toplumada bir tartışma başlatarak nabız tutuyor. Göstermelik demokratik tutumuyla, Alevi örgütleri arasında bir bölünme amaçlanarak siyasi başarı hedefleniyor. İslamın gericiliğine karşı olan Aleviler, Aleviliğin de gericiliğine ve baskı unsuru olarak kullanılmasına karşıyız. Ancak, Sünni anlayışta dini kullananlar olduğu gibi, AKP bunun en güzel örneği, Alevilikte de inançları kişisel çıkarlar için kullanma anlayışının takipçileri var, ne yazık ki gelecekte de olacaktır.” ODTÜ Öğretim Üyesi Aykan Erdemir, Aleviliğin Sünniliğe dönüşme tehlikesine karşı uyarılarda bulundu ‘Erdoğan Alevilerden özür dilemek zorunda’ leviler üzerine hazırladığı doktora teziyle Harvard’dan üstün başarı derecesi alan Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğretim üyesi antropolog Aykan Erdemir, Milliyet gazetesinde yayımlanan ropörtajında “Aleviliğin, Sünni bakış açısına yaklaştığını doğrulayacak örnekler veriyor”. Yenibosna Cemevi’ndeki cem törenlerinde “kadın ve erkeğin ayrı ayrı oturtulduğunu” anlatan Erdemir, Aleviliğin Sünniliğe dönüşme tehlikesine karşı uyarıda bulunuyor. Erdemir röportajında şöyle diyor: “Çünkü benim gördüğüm kadarıyla eskiden de cemlerde kadınlar başlarını örtüyorlardı. Bu çok büyük bir değişim değil. Ama şu çok önemli bir gösterge: Alevi ibadethanelerinde kadın ve erkeklerin ayrı yerlerde oturmaları… A Benim bildiğim kadar İstanbul Yenibosna’daki Cem Vakfı Cemevi dışında böyle bir uygulama yok. Bu bir dönüşümdür. Çünkü cem bir ibadet olmanın yanı sıra aynı zamanda belli değerlerin içselleştirildiği, belli sosyalleşme kalıplarının benimsendiği yerdir. Dolayısıyla da kadın ve erkeğin aynı mekânı paylaşabilmesi, yan yana oturabilmesi, bu yalnızca fiziksel bir mekân, yalnızca pratik bir günlük mesele değil. Bu çok derin mistik bir meseledir. Röportajında, Başbakan Erdoğan’ın tavrının yanlışlığının da altını çizen Erdemir, Erdoğan’ın Alevilerden özür dilemesi gerektiğini belirterek çözüm önerilerini şöyle sıralıyor: “Ortak iftar yapalım, çünkü bu bize de yabancı değil” anlayışı sakat. Yine her şeyi kendi bildiklerine benzeştirme, yine Sünni mer kezci bir yaklaşım söz konusu. Oysa ki aradaki fark çok. Muharrem ayı Alevilerin yas ayıdır, Sünnilerin ramazan ayı ise 11 ayın sultanı. Sünnilerin en çok tüketim yaptıkları ay ramazandır, Alevilerin en az tüketim yaptıkları ay muharrem. Sünniler ramazanı eğlencelerle geçirirler, Aleviler muharrem matemi boyunca gülmezler. Ramazanda oruç suyla ve şükrederek açılır, muharremde ise neredeyse sudan uzak durulur, hatta daha çok tuzlu yiyip, su içmeyerek Hüseyin’in çektiği acıları duyumsamaya ve empati kurmaya çalışanlar vardır. Alevilerin “Bir Sünni gelsin, bizimle matem tutsun, iftar yapsın” diye bir ihtiyacı yok. 50 maddelik talep listeleri olsa bile sıra “Bizimle iftar yapılsın” maddesine gelmez. Eğer ille de duygusal bir adım atılacaksa ben Sayın Baş bakan’a bu tip zorlama bir iftara katılmak yerine aşurenin yapılıp dağıtıldığı bir dergâha gidip, Alevilerle birlikte sıraya girip, büyük kazandan herkes gibi aşure yemesini ve bugüne kadarki ayrımcı uygulamalar için özür dilemesini önerirdim. Bu daha gerçekçi, daha sıcak, kuşkulara yer bırakmayacak, anlamlı bir etkinlik olurdu. Bir Alevi için bu da çok önemlidir. Çünkü ne yazık ki hâlâ Alevilerin getirdiği aşureleri “içine tükürülmüştür” diye çöpe döken Sünnilerin hikâyeleri var bu ülkede. Alevilere kadro vermek patronyanaşma ilişkisi kurmaktır. BİTTİ [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle