Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 Emperyalizme karşı dimdik durmayı öğreten Türkiye’nin büyük şairini 106. doğum gününde anıyoruz C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ 18 OCAK 2008 CUMA Nâzım Hikmet memleket Güray ÖZ Nâzım Hikmet’i doğumunun 106’nci yıldönümünde anıyoruz. Yıllarca hapishanelerinde yattığı, yıllarca sınırlarından içeri sokulmadığı memleketinde bugün artık herkes Nâzım Hikmetçidir. Onun yurtseverliği hemen herkese boyun eğdirmiştir. Her ne kadar solculuğu, sosyalistliği görmezden gelinmek istense de şiirleri ve yaşamı bilinmez bir anıt gibi, yok edilemez bir belge gibi ortada olduğundan onun solculuğunu gizlemek zor iştir. Nâzım Hikmet için “bugün yaşasaydı yaşadıklarımıza ne derdi?” demek pek anlamlı değil. Çünkü ne diyeceğini Nâzım yaşamıyla, şiirleri, eserleriyle zaten demiştir. Amerikan emperyalizmine karşı dimdik durmayı Türkiye ondan öğrendi. Gericiliğe karşı saf tutmayı ondan öğrendik. Kurtuluşun ve kuruluşun önemini Nâzım Memleketimden İnsan Manzaraları’nda, Kurtuluş Savaşı Destanı’nda öyle güzel anlattı ki, hiçbir tarih kitabı o kadar başarılı değildir. Dünya barışı Nâzım Hikmet’in uğrunda savaş verdiği düşüdür. Yaşasaydı küreselleşmenin barışa değil, savaşa giden yolların karşı, düzenlerine karşı belki yeniden yeniden yazacaktı. Ama yazmıştır da zaten. İnsanların eşitlik içinde, ‘Medeniyetler İttifakı’ yasi simge türbana özgürlük arayan usta siyasetçi; diğeri, Avrupa’nın yoldan çıkmış, neoliberalizme teslim sosyal demokratıdır. Birisi Müslüman, diğeri Hıristiyan olunca maksada tam uygun oluyor. Her ikisinin de temel özellikleri ABD ile iyi ilişki içinde olmaları, zaman zaman sanki itiraz ediyormuş havalarını iyi atabilmeleridir. Oportünist Zapatero ile takıyye üstadı Erdoğan iyi bir ikilidir. Medeniyetler ittifakı, Büyük Ortadoğu Projesi’nin üstünü şekere bularken bizim aklımız karışıyor. “İslam medeniyetinin temsilcisi” olarak ittifakın bir yanında duran Başbakan Erdoğan’la “Hıristiyan uygarlığının şanlı sosyal demokratı” hangi temelde anlaşıyorlar? İttifak neyin üzerine oturuyor? Tamam, takıyyedir, kuşkusuz oportünizmin daniskasıdır da birleştiren ne? ??? Birleştiren, emperyalist paylaşımın bu son hesaplaşmasında ideolojik politik destek, kendi ülkelerindeki amaçlarına ulaşmada, iktidarlarını uzatmada paha biçilmez yardım olabilir mi? Zapatero’nun tuzu kurudur. Onun derdi İngiltere’nin yedeğini oynayabilmektir. Peki, biz neden oyunun parçası oluyoruz? BOP’un amaçlarını ABD liderleri, Bush, Condoleezza Rice ve diğerleri sık sık ve açıklıkla söylediler: Yeni bir Ortadoğu haritası. Hepimiz biliyoruz bu haritayı. İspanya şimdilik, ABD’nin değiştirmek istediği ülkeler arasında yer almıyor. Ama bu harita bizim için büyük tehlikelerin sınır çizgilerini taşıyor. Türkiye bu coğrafyada kendine pay alabilecek “stratejik ortak” olma düşünden tez elden uyanmalı, böyle bir ayıbın ortağı olmayı düşünmemelidir. Tehlike küçük ve uzak değildir. Türkiye’nin Başbakanı’nın “Büyük Ortadoğu Projesi”nin eşbaşkanı, aynı zamanda “Medeniyetler İttifakı” oyununun iki aktöründen birisi olması tehlikeyi daha da büyütmektedir. ??? Türkiye’nin aydınları “trendlerden” kendilerini kurtarıp, “in”lerden çıkıp bu gerçeği görebilecekler mi? Ne zaman görecekler? İş işten geçtikten sonra mı? guray.oz@cumhuriyet.com.tr Dört Güvercin Geldi dört güvercin Suda yıkanmak için. Su mapushane yalağındaydı ve güneş güvercinlerin gözünde, kanadında, kırmızı ayağındaydı. Girdi dört güvercin yıkanmak için suyun içine. Ve kederli toprakta dört insan baktı dört güvercine. Güvercinler hep beraber Güneşi taşıyıp kırmızı ayaklarında uçabilirler. Durdurmaz onları demir ve duvar. Güvercinlerin yumuşak kanatları var. Ve kanatlar şimdi burda, şimdi damın üzerinde. İnsanların kanatları yok İnsanların kanatları yüreklerinde. Dört güvercin güneşe varmak için yıkandı, uçtu sudan. birbirini sömürmeden yaşaması da onun dileği ve kavgasıydı. Bütün düşler bütün ütopyalar gibi günün birinde gerçekleşeceğine olan inancını Nâzım hep yazdı. Nâzım Hikmet Türkiye’nin ve dünyanın büyük şairidir. Türkiye denilince doğuda ve batıda Nâzım’ın memleketi denilir. Nâzım Hikmet Türkiye’nin büyük gururudur. Aynı zamanda büyük utancıdır. Yıllarca hapislerde yatırdığı, yıllarca sınırlarından içeri sokmadığı için. Ama onun şiirlerinin gücü sınır falan dinlememiştir. Kendisi öte yakada ölmüş olsa da şiirleri elden ele dolaşmış. Günün birinde de YÖN dergisinin kapağında boy vermiştir. Ondan sonra da Nâzım’ın dalga dalga yayılan sesini hiç kimse susturamamıştır. Bugün Nâzım Hikmet tüm Türkiye’de anılıyor. Nâzım artık Türkiye’nin kendisidir. Nâzım Hikmet geçenlerde yayınlanan ve kitap aralarında kalmış bir şiiriyle bir kere daha seslendi bize. Nâzım’ın doğum günü hepimize kutlu olsun. Doğum günün kutlu olsun Nâzım Hikmet. Giysilerden fotoğraflara, el yazısından plaklara Nâzım’ın özel dünyası BÜYÜK ŞAİR, İZMİR SANAT BAHÇESİNDEKİ HEYKELİ ÖNÜNDE ANILDI Nâzım bu sergiyle memleketine dönüyor Kültür Servisi “Şehrime ulaşamadan bitirirken yolumu…” / Nâzım ve Vera, Moskova’dan İstanbul’a’’ adlı, ilk kez sergilenen kişisel eşyaları, özel belgeleri ve elyazmalarıyla büyük şairi “memleketinin insanlarıyla’’ buluşturan sergi Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Salonu’nda 19 Ocak’ta açılıyor. Sergi, Nâzım Hikmet’in eşi Vera Tulyakova’yla paylaştığı ve yaşamının son yıllarını geçirdiği Moskova’nın 2. Pesçannaya Sokağı’ndaki evinden getirilen pek çok özel eşyayı şairin sevenlerine ve edebiyat meraklılarına sunuyor. Şairin yaşamında önemli bir kesite tanıklık eden sergi M. Melih Güneş’in küratörlüğünde hazırlanmış; serginin tasarımı ise Sadık Karamustafa tarafından yapılmış. Sergide, Vera Tulyakova’a ait bazı kişisel eşyalar da var. Sadece, mezarına anıt taşını koydurabilmek için bazı evrakları Edebiyat ve Sanat Devlet Arşivi’ne bedel karşılığı vermek zorunda kaldı. (…) Nâzım Hikmet’in arşiviyse eskisi gibi korunmakta. (…) Vera, Nâzım Hikmet’in kişisel eşyalarını da sakladı. Onların durduğu bavulu çok ender açardı. Yıllar geçse de annemin özlemi hiç azalmadı, Nâzım Hikmet’in giysilerini, Nâzım’sız görmek hep acı verdi ona” diyor bir yazısında. Nâzım Hikmet’i anma etkinlikleri İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) – Dünyaca ünlü şairimiz Nâzım Hikmet Ran, doğumunun 106. yılında İzmir’de anıldı. Konak Belediyesi’nin düzenlediği etkinlik kapsamında şairin sevenleri Kültürpark İzmir Sanat bahçesinde bulunan Nâzım Hikmet Anıtı önünde bir araya geldi. Törene, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Yusuf Ali Karaman, Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ, Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, Konak Kaymakamı Ali Muhsin Nakipoğlu, sanatçı Müşfik Kenter, sanatçılar ve demokratik sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Törende, anıtın önüne, Nâzım Hikmet’in Moskova’daki mezarından getirilen toprak döküldü. Tunçağ konuşmasında, geçen yıl Esin Afşar konseriyle Güzelyalı Kültür Merkezi’ndeki alana Nâzım Hikmet Sahnesi adını verdiklerini anımsatırken, Müşfik Kenter de “Bu etkinlikleri onun sağlığında yapabilseydik... Ancak kimse cesaret edemedi. Nâzım Hikmet sonradan hatırlanmamalıydı. Yaşarken anılmalıydı. Kıymetini bilemedik. Bu tür anmalar bana tuhaf geliyor” dedi. İzmir’i Sevenler Derneği Başkanı Sancar Maruflu da Nâzım Hikmet’in doğum gününü kutladıklarını belirterek, Nâzım Hikmet heykelinin Kültür Bakanı Suat Çağlayan ve eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina döneminde İzmir Sanat’taki yerine yerleştirildiğini anımsattı. Nâzım, Konak Belediyesi Güzelyalı Kültür Merkezi Nâzım Hikmet Sahnesi’nde de Devlet Opera ve Bale Sanatçısı Yunus Kırılmış’ın türküleri ve Müşfik Kenter’in şiirleriyle anıldı. üyük bir ustalıkla sahneye konmuş küresel bir ortaoyunuyla karşı karşıyayız. Şapkamızı çıkarmamız artık şart olmuştur. İslamın takıyyesi ile Batı’nın oportünizmi el eledir. Savaş mı istiyorsunuz, “barış” diyeceksiniz, petrol peşinde misiniz, “özgürlük” nutukları atacaksınız. Uygarlıkları birbirine kırdırmak, kültürleri çarpıştırmak mı istiyorsunuz, “medeniyetler ittifakı”ndan söz edeceksiniz. Şimdi gerçekleri gizlemek “in”, söylemek “out”. Yeni “trend” böyledir. ??? Bush’a sorarsanız “Irak’ta işler iyiye gidiyor.” 1 milyon Iraklı öldürülmüş, 56 bin ABD askeri dünyasını değiştirmiş, Bağdat perişan, Basra harap, Bush’un umurunda değildir. Son aylarında eserini görmeye gittiği Ortadoğu’da Arap dostlarını ikna etmeye çabalıyor. Demokrasiden, özgürlükten uzak mı uzak Arap ülkelerinin liderlerine “İran’ı da özgürleştirmekten” söz ediyor. Ortada bir tuhaflık olduğunu biliyoruz aslında. Büyük Ortadoğu Projesi, Amerikan muhafazakârlarının icadıdır. Amaç, Kuzey Afrika’yı, Ortadoğu’yu ideolojik, politik, ekonomik olarak ABD’nin, onunla işbirliği yapmaya hazır müttefiklerinin denetimi altına sokmaktır. Bu projenin bölgedeki “yönetimi” aslında propaganda görevi iki politikacıya verilmiştir. İspanya Başbakanı Zapatero ve Recep Tayyip Erdoğan BOP’un eşbaşkanıdırlar. Projenin bölge ülkelerini “özgürleştirici” karakteri ise pek açıktır. İdeolojik temeli, ABD’nin bölge ülkelerini üstün silah gücüyle hizaya getirmesini öngören ünlü stratejist Samuel Huntington’ın, müstafi sosyalist, sosyal demokrat ideolog Arnold Toynbee’den mülhem “medeniyetler çatışması” tezidir. Ama hızla uygulamaya sokulmuş, pratiğe dökülmüş bu tezi şekere bulamadan insanlara yutturmak pek kolay olmamaktadır. Şekere “medeniyetler ittifakı” diyoruz. ??? Eşbaşkanlardan birisi, kendi ülkesinde İslamcı bir yönetim kurmanın binbir yolu üzerine kafa yoran, yasa çiğneyerek, si B Sergi, Nâzım Hikmet’in eşi Vera Tulyakova’yla paylaştığı ve yaşamının son yıllarını geçirdiği Moskova’nın 2. Pesçannaya Sokağı’ndaki evinden getirilen pek çok özel eşyayı şairin sevenlerine ve edebiyat meraklılarına sunuyor. önemliydi. (…) Evde Nâzım Hikmet’in ayak seslerini işitip, bir şekilde onun evde yaşamayı sürdürdüğüne inandığı için çalışma odasıyla, konuk odasını hemen hemen hiç değiştirmemişti. Vera, sadece evi değil Nâzım Hikmet’in arşivini de korudu. BUGÜNE KALAN İZLER Giysilerden fotoğraflara, el yazısından plaklara, sergi kültür dünyamızla ilgili herkese özel bir dünyanın kapılarını aralıyor. Bir dünya şairinin yaşamından bugüne kalan izler... Bu eşyaların/giysilerin çiftin yaşamının hangi süreçlerine ait olduğu gibi ayrıntılar da, YKY’nin bu ay yayımlayacağı Vera Tulyakova imzalı ‘Bahtiyar Ol Nâzım’ kitabından öğrenilebilir. Sergilenen eşyaları/giysileri ve bunların bilgi metinlerini içeren ve sergiyle aynı adı taşıyan katalog ise, M. Melih Güneş’in ve Vera Tulyakova’nın kızı Anna Stepanova’nın yazılarını bir araya getiriyor. Sergi, 22 Mart’a dek açık kalacak. Zübeyde Hanım anıldı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım, ölümünün 85. yıldönümünde Karşıyaka’daki mezarı başında törenle anıldı. Anma etkinliğine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun eşi Dr. Türkegül Kocaoğlu, İzmir Valisi M. Cahit Kıraç’ın eşi Berrin Kıraç ile Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak ve eşi Birsen Durak da katıldı. Törene katılan kadın dernek ve kuruluşlarının temsilcileri, Atatürk ilke ve devrimlerini ödün vermeksizin koruyacaklarını vurguladılar. BELGELERİN SERGİLENMESİ Küratör M. Melih Güneş, “Bu sergiyle olanaklar elverdiğince, Nâzım Hikmet’in Moskova’daki son yıllarının dünyasını, büyük ustanın ‘hasret gittiği’ İstanbul’da, İstanbullularla buluşturmaya çalıştık. Nâzım Hikmet ve Vera’nın birlikte yaşadığı evde bulunan eşya ve belgelerin sergilenmesi genel ilke olarak kabul edildi. Sergide Vera’nın kullandığı, Nâzım’ın etkisini taşıyan bazı giysiler ve eşyalar da yer alıyor. O eşyalar ki, ak yakalı kara paltodaki ‘kocaman sedef düğmeler’ gibi Nâzım Hikmet’in sanatının da içine girmişti” diyor sergiyi anlatırken. Anna Stepanova da “Nâzım’ı seven ve onun nasıl yaşadığını öğrenmek isteyen insanlar, ölümünün ardından annemi ziyaret ettiler. Nâzım’la ve Nâzım hakkında konuşmak annem için Ermeni lobisi harekete geçti Elçin POYRAZLAR WASHİNGTON ABD’de önde gelen Ermeni lobi grupları başkanlık seçiminin ilk ayağı olan önseçim yarışında soykırım tezleri konusunda adaylara yönelik girişim başlattı. Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA) tarafından yapılan yazılı açıklamada “Ermeni seçmenlerin önseçimlerde önemli rol oynayacağı bu nedenle Demokrat ve Cumhuriyetçi adaylara soru formu gönderildiği” bildirildi. Formda “Resmi açıklamalarınızda Ermeni soykırımını soykırım olarak tanımlayacak mısınız, Ermeni soykırımı yasa tasarısına yönelik görüşleriniz neler, Türkiye’nin Ermeni soykırımını inkârına yönelik ne gibi adımlar atacaksınız” gibi sorular yer alıyor. Ayrıca Türkiye’nin Ermenistan sınırını açmasına, Azerbaycan ile Dağlık Karabağ sorununa ve ABDErmenistan ilişkilerine yönelik sorular da bulunuyor. Açıklamada ABD’deki seçmenlerin hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi parti üyelikleri bulunduğu ve Ermeni toplumunun hassasiyetleri doğrultusunda uygun bulduğu adaya çapraz oy verebilecekleri de not ediliyor. Önseçim yapılacak Michigan eyaletinde 60 bin, Florida’da 35 bin, Kaliforniya’da 600 bin, New York’ta 100 bin ve New Jersey’de 75 bin kadar Ermeni seçmen bulunuyor.