13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 OCAK 2008 CUMA bilim/vaziyet Patlayan baloncukla kanser tedavisi raştırmacılar bu amaçta bedene ultrason dalgaları vererek, tümörde baloncuk oluşturan bir sistem geliştirdiler. Bu baloncuklar “patlayınca” kanserli hücreyi öldürecek enerjiyi açığa çıkarıyorlar. Yeni tekniğin klinik çalışmalarına hazırlanan İngiliz bilim insanları, yöntemi böbrek ve karaciğer tümörlerinde deneyecekler. Kısaca HİFU (High Intensity Focused Ultrasound/ Yüksek Yoğunluklu Odaklanmış Ultrason) olarak adlandırılan yöntemle ilgili çalışmalar Churchill Üniversitesi'nde sürdürülmekte. HİFU beden içinde herhangi bir müdahale gerektirmeyen acısız (noninvasive) bir yöntem olarak açıklanmakta. Araştırmalar, yeni tedavi yönteminin cerrahi müdahaleden daha etkili olduğunu ve radyoterapiyle sağlıklı dokuya verilen zararları azalttığını göstermiş. Baloncukla kanserli dokuya ulaşan enerji sayesinde daha iyi tedavi imkânı doğmakta diyor uzmanlar. Yeni yöntemle özellikle de cerrahi girişimle ulaşılması zor olan böbrek ve karaciğer gibi organlarda daha iyi tedavi sonuçları elde edilebilecek. HİFU ilke olarak cam mercek ile odaklanan güneş ışığının kâğıt üzerinde alev alarak bir delik açmasına benzer bir şekilde işlemekte. Fakat yöntemin klinik alanda yaygınlaşabilmesi için iki önemli sorunun çözülmesi gerekiyor. Cerrahi girişime göre çok daha uzun süren HİFU yöntemiyle 10 cm'lik bir tümör ancak beş saat içinde yok edilebilirken, aynı doku ameliyatla 45 dakika içinde alınabilmekte. İkincisi uzmanlar karanlıkta çalıştıkları için tedavinin so Yağmur Ekim C Sadullah Ovacıklı uzun yıllardır tedavi edilen ve tedavisi bir türlü tamamlanamayan malum emekli vaize “Feto” denmiş olması. Yerelden ulusal basına taşınıp bugüne kadar herhangi bir yalanlama veya düzeltmeye konu olmayan olayda adı geçen savcı, ifadesini almaya çağırdığı gazeteciye bakın ne demiş: “Teröriste ne dersen de ama Türkiye’de milyonların gönlünde taht kuran Fethullah Gülen hoca efendi hazretlerine ‘Feto’ diyemezsin. Bir sonraki yazında hoca efendiden özür dilersen üstüne gelmeyeceğiz. Yoksa seni yakarım.” Adı geçen şahsın “özür dilersen üstüne gelmeyeceğiz” sözü bana anlamlı geldi. Şahıs, birinci tekil şahıs olarak konuşmuyor; çoğul konuşuyor. Gerger’de adliyesinden, polisine kadar devlet kurumlarında İsmail Yılmaz: “Sofralarında bıçak bulundurmayanlar, ‘minareler süngümüz’ diyen biriyle nasıl aynı sofraya oturur!” 17 Bush: “İran terör sponsoru. Siz de örgütleyicisi! Oxford Üniversitesi bilim insanları tarafından geliştirilen yöntemle, kanserli doku sağlıklı hücrelere zarar verilmeden tedavi edilecek. nucu ancak işlemin sonlandırılmasından sonra tahmin edilebiliyor. Bununla birlikte dokuda biçimlenerek enerji açığa çıkaran baloncuğun, sıcaklık etkisini konvansiyonel HİFU tedavisine göre 610 faktör yükselttiği görülmüş. Baloncuk sönerek, enerjiyi yüksek frekanslı “geniş bant ses” olarak serbest bıraktığında minik bir patlama meydana gelir. Bu minik patlamanın enerjisi sadece belli bir bölgede etkili olduğu için de tümör hücreleri ölürken, sağlıklı doku zarar görmez. Baloncuk, ultrasonun bedende odaklanmasıyla birlikte oluştuğu için hızlı biçimleniyor ve yine çabucak patlıyor. Yöntemi etkili kılmak isteyen Dr.Coussios ve ekibi, baloncuğu gerektiği kadar uzun süre 45 derece sıcaklıkta tutmaya çalışıyor, çünkü bu sıcaklıkta hücreler ölmeye başlıyor. Ultrason dalgalarını bedene ışınlayan sistemin merkezinde bulunan bir ayar sensörü, minik baloncuğun patlamasını duyabiliyor. Sıcaklık değişimleri şu sıralar HİFU tedavisinin başarı göstergesi olarak kabul edilse de bunlar bazen odaklanmış bölge dışındaki sağlıklı dokuyu da hedef alabiliyorlar. Eğer kavitasyonu tedaviyi hızlandırmak için kullanabilirsek, tedavi bölgesini daha iyi ayarlayabiliriz diyor Dr. Coussios. Bu da hiçbir zaman odaklanma öncesi zararların ortaya çıkmayacağı anlamına gelmekte. İşlem daha düşük frekansta gerçekleşirse, bedende daha derine ulaşılabilecek ve işlem baloncuğun yardımıyla gerçek zamanlı olarak takip edilebilirse HİFU yöntemiyle en büyük başarı elde edilebilecek. Yeni yöntem şimdilik her tümör türünde uygulanamamakta. Dr. Coussios kanserin diğer dokulara sıçramış olduğu durumlarda tedavinin etkili olmayacağını düşünüyor. Çalışmalarını Churchill Hastanesinin ekibiyle sürdüren araştırmacı, yeni yöntemi öncelikle böbrek ve karaciğer tümörlerinde uygulayacaklarını açıkladı. (BBC 19.11.07) B A DÜŞÜK FREKANS Oxford Biyotıp Ultrason ve Biyoterapi Laboratuvarı'ndan (BUBL) tarafından geliştirilen baloncuklu HİFU tekniği “inertial cavitation” olarak adlandırılan bir ilkeye dayanıyor. Yöntem, bedenin derinliklerindeki tümöre ulaşabilen göreceli olarak düşük frekanslı ultrason dalgalarından yararlanmakta. Bu düşük frekanslı dalgalar aynı zamanda kanserli dokuyu dolduran sıvı içinde baloncuk oluştururlar. Baloncuk kritik basınç seviyesine ulaşana kadar büyümeye devam eder. AŞLIKTA adı geçen şahıs kim? Kendileri, Adıyaman’ın Gerger ilçesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin savcısı oluyorlar. Adı geçen Çankırı doğumlu şahıs, Ankara adli yargı savcı adayı iken Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 13 Haziran 2006’da yaptığı ad çekme sonucu 7. derecenin 1. kademesi karşılığı olan 705 artı 1500 gösterge aylık ve 98085 sicil numarası ile ilk görev yeri Gerger Cumhuriyet Savcılığı’na atanmış. Çiçeği burnunun ucunda bir savcı. Ama meşhur! Meşhurluğunu, Gerger’deki yerel gazete Fırat’ın sahibi ve yazarı Hacı Boğatekin hakkında açtığı soruşturmaya borçlu. Soruşturmanın nedeni, Boğatekin’in “Feto ve Apo” başlıklı yazısında “basın yoluyla terör örgütü propagandası yapması” gibi görünüyor olsa da sanırım işin aslı burnundan yerli yersiz akan sümükleri nedeniyle Amerika’da örgütlenmiş bir ‘hoca efendi hazretleri’ takımı olduğu izlenimi veriyor. Bu arada Gerger’in internet sitesini açınca haberler arasında şöyle bir haber yer alıyor: “Savcıdan Şok Sözler ve Sen misin Fetullah Gülen’e Feto diyen adlı haber Gerger Asliye Hukuk Mahkemesi’nce alınan kararla yayından kaldırılmıştır.” Ne ilginç değil mi? “Fetoş”a sansürle koruma kalkanı. Neyse, şahsın, “özür dilersen üstüne gelmeyeceğiz” açıklaması aslında cesaret gerektiren bir açıklama. Çünkü ‘Feto’, devletin ele geçirilmesine ilişkin projesinde, elinin altındaki çocuklara kendilerini açık etmemelerini öneriyordu. Demek ki bu iş tamamlanmış ya da tamamlanmak üzere. O halde, adı geçen şahıs Sadullah Ovacıklı’yı en kısa zamanda İstanbul’da savcı olarak görmek istiyor ve “Fetoş” (Feto değil) hakkında ifade vermek üzere kendilerini hasretle bekliyoruz! Süngü Merkez Taner Başlı: “Merkez Bankası, İstanbul’dan sonra muhtemelen Washington’a taşınacaktır!” Bayrak K Cilt hücreleri, kök hücrelerine dönüştürüldü Science dergisindeki habere göre, WisconsinMadison Üniversitesi araştırmacıları, insanın cilt hücrelerine dört gen enjekte ederek kök hücre elde etti. Nilgün ÖZBAŞARAN DEDE eri hücrelerinin kök hücrelerine dönüşebileceğini, Japon araştırmacı Shinya Yamanaka ilk olarak 2006 yılında farelerle gerçekleştirdiği deneylerle kanıtlamıştı. Yamanaka'nın ekibi şimdi de beden hücrelerini yeniden programlayarak kök hücre elde etmeyi başardı. Gelişmelerin kök hücre araştırmalarını tamamen değiştirmesi bekleniyor. İlk kopya koyunu yaratan Ian Wilmut örneğin kısa bir süre önce araştırmalarını embriyonik kök hücre yerine Yamanaka'nın yöntemiyle kazanılan kök hücreleriyle sürdüreceğini açıklamıştı. Wilmut öte yandan, yeniden programlanmayla elde edilen kök hücrelerin terapötik etkisi kesinleşmeden, embriyonik kök hücre araştırmalarının sonlandırılmaması gerektiğini de bildirdi. Ayrıca genlerin bir virüs vektörüyle aşılanması sonucunda risklerin ortaya çıkıp çıkmayacağı da bilinmemekte. Wisconsin Genom Merkezi'nden Junying Yu ve Tıp ve Halk Sağlığı Okulu'ndan James Thomson, Oct4, Sox2, Nanog ve Lin28 genlerini cilt hücrelerine aşılayarak, kök hücre olarak programlamışlar. Bu şekilde elde edilen iPS (Induced Pluripotent Stem Cells) kök hücrelerinin, embriyonik kök hücrelerini karakterize eden genlere sahip oldukları görülmüş. Söz konusu hücreler, ayrıca embriyonun üç germ tabakasına (endoderm, ektoderm ve mezoderm) dönüşme potansiyeline sahipler ki tüm beden hücrelerinin kökeni buraya uzanır. Genlerin aşılanmasından 12 gün sonra hücre kültürlerinde iPS hücreleri görülmeye başlanmış. 900 bin cilt hücresinden 198 iPS kolonisi elde edilebilmiş. Bunların arasından alınan D 41 koloniden 35'i üç hafta kadar hayatta tutulabilmiş. Ayrıntılı bir biçimde incelenen dört klonun, embriyonik kök hücre özelliklerine sahip olduğu ve yine embriyonik hücreler gibi bölündükleri izlenmiş. Hücrelerin doğrudan bağışçıya ait olması nedeniyle bağışıklık sistemi tarafından reddedilme riski de ortadan kalkıyor. Fakat tekniğin yaygın olarak kullanılabilmesi için ilk önce kalıtıma yerleşerek riskli mutasyonlara yol açmayacak virüs vektörlerinin bulunması gerekiyor. Ayrıca iPS hücrelerinin, embriyonik kök hücrelerinden klinik açıdan da farklı olmadıklarının kanıtlanması gerekmekte. IRŞEHİR’DE 20 lise öğrencisi, iki ay boyunca bir araya gelip parmaklarının ucuna topluiğne batırmış. Çarşıdan aldıkları bir beze kanlarını damla damla akıtmış ve sonuçta Türk bayrağı yapıp Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a göndermiş. Genelkurmay Başkanı da “İşte biz böyle bir milletiz” diyerek gençleri kutlamış. Biz hamaseti seven bir milletiz: Bayrağı bayrak yapan üzerindeki kandır; toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır! Gerçeklerden ise pek hoşlanmayız. Bir ülkenin bayrağı, bağımsızlığının ve egemenliğinin sembolüdür. Nerede Kemal Atatürk’ün “tam bağımsızlık” ilkesi, “ulusal egemenlik” ülküsü! Türkiye nasıl yönetiliyor bilmeyen kaldı mı? Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, Pentagon, Oval Ofis, eşbaşkan, stratejik ortak, ortak düşman, biri bizi gözetliyor evi, Avrupa Birliği komiserleri, Fetoşlar, Nurcular, Nakşiler, ılımlı İslam, İslamla harmanlanmış demokrasi. Bir ülke düşünün ki bir yandan başbakanı kendisini ülkenin pazarlamacısı olarak görüyor ve o ülkenin bir bakanı ülkenin tüm varlıklarını babalar gibi satmayı kendine görev edinmiş, öte yandan parmaklarının ucuna topluiğne batırıp kan akıtan çocuklar bağımsızlık sembolü bayrak yapıp Genelkurmay Başkanı’na gönderiyor. Ne yaman bir çelişki: Çocuklar vatan için parmaklarının ucuna iğne batırırken, emperyalistler ve onların işbirlikçileri ellerinde şırıngalarla ülkenin belinden su alıyor. Bu çocuklardan biri gazeteciye konuşmuş, “Şanlı şerefli bir tarihimiz var. Bunu bize bırakan insanların torunları olarak kanımı bayrak için akıtırken şeref duydum” demiş. Peki, o çocuk kendi torunlarına ne bırakacak? Bu sorunun yanıtını, açıklamaya cesareti olan varsa bir adım öne çıksın. Hamaseti bir kenara bırakalım... Hoşunuza gitse de gitmese de işte gerçek: O çocuk torunlarına, hepimizin gözü önünde her köşesi, her varlığı kiraya verilmiş, devredilmiş, ipotek altına alınmış ve kelepir fiyatına satılmış bir vatan bırakacak! Sonra da dizindeki torununa anlatacak: “Evladım, kanımla bayrak yapmıştım da devrin Genelkurmay Başkanı bana ‘aferin’ demişti. O sırada yabancıların kendi bayraklarını dikmeden ülkemizi işgal ettiklerini anlayamadım. Affet beni.” Öneri Akif Kökçe: “ABD Dışişleri sözcüsü ‘Türkiye’ye PKK ile diyalog önermedik’ demiş. Doğrudur! Kürdistan Ilımlı İslam Cumhuriyeti için tarikatlar arası diyalog önermişlerdir!” Toptan Devrim Başarır: “Muhafazakâr eşcinselin bireysel tercihini umarım toplumsala çevirmezler!” Komutan Necati Yıldırım: “Hükümete övgüler yağdıran Özkök Paşa’ya: Komutanlık eskide kaldı, şimdi AKP için nefer olacaksın!” Nursuna Işık İşgüden: “Atatürk’ün patlıcan burunlu karikatürünü çizen Gül’ün arkadaşı Salih’in kaderine bak; karısı Nursuna, Atatürk ilkeleri yemini altında!” Rehin İsmail Dadaş: “Vatandaşı rehin alanın alnını karışlayacağını söyleyen Başbakan, askerlerimiz rehin alınırken neredeydi!” Vana Gülhan Elmas: “AKP’nin enerji reformu sayesinde vali kömür dağıtınca uçuyoruz, İran vanayı kapatınca donuyoruz!” Üstad Abdülhak Hamit stad Abdülhak Hamit dün 77. senei devriyei tevellüdünü (doğum yıldönümünü) idrak etmiştir. Şairi azam Abdülhak Hamit bey dün 77 yaşına girmiştir. Üstadı azamın 77. senei devriyei tevellüdü münasebetiyle dün akşam evinde bir müsamere tertip edilmiştir. Bu müsamerede Şair Mithat Cemal bey üstadın gençliğinden ve edebi hayatından bahsetmiş, Faik Ali bey de üstad için hazırladığı uzun bir şiiri okumuştur. Madam Lusi Soranzo, Tıp Ü Metastaz oluşturmuş meme kanserine karşı yeni bir ilaç Yeni bir ilaç, metastaz oluşturmuş meme kanseri için daha iyi bir tedavi imkânı sunuyor. Ixempra maddesi, Almanya'daki Helmholtz Enfeksiyon Araştırmaları bilim insanları tarafından keşfedilen doğal bir maddeye dayanıyor. ABD'de meme kanseri tedavisinde kullanılan yeni ilacın Avrupa'da 2008 yılının ikinci yarısında piyasaya verilmesi beklenmekte. Ixempra, “Epothilone”/”Epotilon” olarak adlandırılan belli başlı etkin doğal maddelere dayanıyor. Bunlar toprakta yaşayan Myxo bakteriler tarafından üretilmekte. Epotilonlar beden hücrelerindeki mikrotubuli denen minik borucuklar üzerinde etkili. Bu mikroskobik boyuttaki minik tüpler hücre bölünmesine önemli bir rol oynarlar. Epotilonlar, bu minik borucukları bloke ederek hücrelerin bölünmesini önlüyor. Bilim insanlarının açıklamalarına göre yeni ilaç, hücreleri hızlı bir şekilde bölünen tümörlerin büyümeleri durduruyor hatta küçültebiliyor da. Epotilon maddesi 80'li yıllarda Helmholtz enstitüsü araştırmacıları tarafından keşfedilmiş ancak kanser araştırmaları için ayrıntılı bir şekilde incelenmemişti. Yeni ilaç Amerika'da metastaz oluşturmuş ve diğer ilaçlara karşı direnç kazanmış meme kanserinin tedavisinde kullanılıyor. Almanya’da baytarlık tahsili B aytarlık tahsili için Almanya’ya üç talebe gönderildi. Sıhhiye Vekaleti tarafından Almanya’ya baytarlık tahsil etmek üzere talebe gönderilmesi kararlaştırılmış ve bir müsabaka imtihanı açılmıştı. İmtihanda İstanbul Lisesi mezunlarından Sıtkı, Ankara Lisesi mezunlarından Zeki ve Edirne Lisesi mezunlarından Ferruh efendiler isbatı ehliyet etmiş (yeterliliklerini isbatlamışlar) ve muvaffakiyet göstermişlerdir. Sıtkı, Zeki ve Ferruh efendiler baytarlık tahsili için dünkü trenle şehrimizden Berlin’e Zeki Efendi. Ferruh Efendi. Bethowen’den parçalar çalmış ve diğer davetli şairler, edipler ve muharrirler de merasime iştirak etmişlerdir. Florinalı Nazım bey de üstada 29 büyük sahifelik bir şiir göndermiştir. 6 Şubat 1928 Pazartesi hareket etmişlerdir. 25 Ocak 1928 Çarşamba
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle