02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Dugin: Avrupa’ya artık tamamen Amerikan yanlısı, Atlantikçi çizgi hâkim C dış haberler ATİNA’DAN MURAT İLEM 7 EYLÜL 2007 CUMA ‘Avrupa intihar etti’ Deniz BERKTAY Hayırlı Olsun! laşmak zorunda kalıyor. Başta başbakan olmak üzere, hiç bir hükümet yetkilisi ya da devlet görevlisi bölgeye yaklaşamıyor. Karamanlis ve bakanları yangın bölgelerini sadece helikopterle gezip, izleyebiliyorlar. Yanlarında “çanta gibi taşıdıkları” iktidara yakın basın organlarının temsilcilerine (aynı Türkiye’de olduğu gibi) bol bol “show” yapıyorlar. Helikopterlerle yangın bölgeleri üzerinde dört dönüyorlar ama aşağıya inemiyorlar! Çünkü biliyorlar ki, indikleri anda halkın tepkisi bulut gibi tepelerine çökecek ve bu tepki akşam ekranlara yansıyacak. Bunu yapamayınca, en kolay yöntem olan çamur atma tekniğini (!) deniyorlar. Hükümet yetkililerine göre (tam dillendirmeseler de) yangınları çıkartanlar muhalefet partilerinin yandaşları. Bölgeden tepki veren vatandaşlar da muhalefet partilerinin elemanları. Kamuoyu araştırmaları yapan şirketleri bölgeye istemeyenler de onlar. Yapılan yardımların organize olmaması için savaş verenler, helikopterlerin bölgeye inmesine karşı çıkanlar da karşı taraf. Yani her türlü olumsuzluk ve huzursuzluk diğer partilerin yandaşları tarafından çıkartılıyor. Gerçek ise çok daha farklı: 2.7 milyon dönümlük ormanlık ve ekili alanı alevler yuttu, 64 kişi hayatını kaybetti, onlarca köy haritadan silindi, binlerce kişi trajik yangının mağduru. Zarar tespiti yapanların işi ise oldukça zor. Bölgede aynı 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi sonrasının görüntüleri yaşanıyor. Komisyon üyesine zararını bildirip maddi yardım almak için başvuran insanlar arasında onlarca hatta yüzlerce kilometrelerce öteden gelenler bile var. Amaçları yardım olarak verilecek olan 1015 bin avroyu cebe indirmek. Yangınla ya da yangın bölgeleri ile hiçbir ilişkileri yok. Kısaca sahte mağdurlar bunlar. Ancak unutulmaması lazım ki, bu sahtekârlar da önümüzdeki hafta sandık başına gidecekler. Yeniden iktidar için çırpınan Karamanlis ve partisi YDP’nin karşısında yüzde 11’lik kararsız seçmen kitlesi var. Halk, parti olarak sosyalist PASOK’u, başbakan olarak ise merkez sağ YDP’nin lideri Karamanlis’i görmek istiyor. Çok değil, bir hafta sonra Karamanlis ya da Yorgo Papandreu’yu Mora yarımadasının alevleri yutup yok edecek. Türkiye için şimdiden hayırlı olsun! [email protected] PORTRE / KİEV Rusya Federasyonu Parlamentosu Dış İlişkiler Başdanışmanı ve Rus Avrasyacılığı Ekolü’nün günümüzdeki temsilcisi Aleksandır Dugin, 1990’lı yıllarda Batı yanlısı politikadan büyük zarar gördüğünü fark eden Rusya’nın, ulusal kimliğinin farkına varmaya başladığını söylüyor. Doğu Avrupa ülkeleri ile Rusya arasındaki sürtüşmeler ve enerji sektöründeki son gelişmeler ekseninde RusyaAvrupa ilişkilerinin bugününü Cumhuriyet’e değerlendirdi: Rusya’nın, anıt krizi nedeniyle Estonya’ya çok sert tepki gösterdiği söyleniyor. Neden böyle oldu? DUGİN: Rusya, şimdi yeni bir aşamaya geçiyor. Rusya, 1990’lı yıllardaki Batı yanlısı politikadan büyük zararlar gördükten sonra, artık ulusal kimliğinin farkına varmaya başladı. Bu uyanıştan rahatsızlık duyan Batı, bizim ulusal değerlerimize saldırma çabasında. Avrupa, bu olayda, ulusal fikirlere darbe indirmeye çalıştı. Estonya’daki Sovyet askerlerinin anıt mezarı, bizim ulusal değerlerimizin bir parçası. Estonya’da haksızlıklara uğrayan Ruslar da bütün Rus milletinin bir parçasını oluşturuyor. Bu nedenle, onları aşağılayarak Rusya ve bütün Ruslar aşağılanmaya çalışılıyor. Nasıl ki siz Kuzey Kıbrıs’ı ulusal bir dava olarak görüyorsanız, biz de bu olayı ulusal onur davamız olarak görüyo ALEKSANDIR DUGİN Ünlü Rus siyaset bilimci, filozof ve strateji uzmanı. 1962’de Moskova’da doğdu. Rusların Batılı değil, Avrasyalı bir kavim olduğunu savunan Dugin, Avrasyacılık düşünce ekolünün günümüzdeki temsilcisi. 1998 yılından beri, Rusya Federasyonu Parlamentosu Başkanlığı’nın uluslararası ilişkiler danışmanlığını ve 2001 yılından beri Uluslararası Avrasya Hareketi’nin başkanlığını yürütüyor. “Rus jeopolitiği” adlı kitabı geçen yıllarda Türkiye’de yayımlandı. ruz. Bu nedenle, doğal olarak tepkimiz sert oldu. Sizin temsil ettiğiniz ekol ve Rus dış politikasına egemen olan çizgi, ParisBerlinMoskova ekseninde ittifakı savunuyordu. Fransa ve Almanya’da Sarkozy ve Merkel’in iktidara gelmesinden sonra, aynı durum geçerli mi? Hayır. Çünkü artık Avrupa’ya, tamamen Amerikan yanlısı, Atlantikçi çizgi egemen oldu. Schröder ve Chirac, Avrupa birleşmesini savunuyorlardı. Merkel ve Sarkozy’nin çizgisi bunun tam tersi. Avrupa, anıt krizinde Estonya’yı destekleyerek intihar etmiş oldu. Çünkü Estonya, Rusya ile Avrupa arasına ABD tarafından çekilen seddin bir parçası. Rusya, bağımsız, güçlü ve ABD etkisinden uzak bir Avrupa görmek ister. Ayrıca Rusya olmadan ve Rusya’nın enerji alanındaki konumu dikkate alınmadan Avrupa bütünleşmesinin olması mümkün değil. Peki ama Rusya için, “Doğalgaz si lahını kullanarak Gürcistan’ı bile etkisi altına almayı başaramadı; doğalgaz yoluyla kendisini kabul ettiremez” diyorlar... UTIN BİR YOLUNU BULACAKTIR... Birincisi, Gürcistan gibi Rusya’ya düşmanca hareket eden ülkeler, ABD’nin çok geniş desteğine sahip olmasalardı, çoktan Rusya ile uzlaşma yolunu seçmiş olurlardı. İkincisi, bunu genel bir süreç olarak görmek gerekiyor. Enerji kaynakları gelecekte daha da tükenecek. Böyle olunca dünyanın bu coğrafyadaki enerji kaynaklarına bağımlılığı artacak. Üçüncüsü, doğalgazı tek başına düşünmemek gerekiyor. Doğalgazın yanında ekonomik güç, sahip olduğumuz nükleer silahlar ve aktif dış politika unsurlarını da bir araya getirdiğimizde, bunlar, sadece Avrupa’yı değil, bütün dünyayı etkileyecek gelişmeler. Putin’in görev süresi, önümüzdeki yıl doluyor. Sizce “Putin’den sonra hayat var mı”? (Gülüyor)... Evet, bu önemli bir konu. Putin döneminde Rusya büyük başarılar kaydetti. Fakat şu anda her şey ona bağlı durumda. Bu, gelecek açısından tehlikeli bir durum. Çünkü bütün yapı, bir tek kişinin varlığına bağlı. Fakat Putin, 2008’den sonra da devletin fiili yöneticisi olmanın bir yolunu bulacaktır. P AB’liler, yakın gelecekte üye olacak ülkeler sıralamasında Türkiye’yi başa çıkardı ‘AB’ye ilk Türkiye üye olur’ BRÜKSEL (AA) Avrupa Birliği’nin kamuoyu yoklamaları kurumu Eurobarometre tarafından yapılan kapsamlı bir araştırmanın sonuçlarına göre, AB’liler, “yakın gelecekte AB’ye üye olacak ülkeler” sıralamasında Türkiye’yi başa çıkardı. Eurobarometre’nin 27 bin kişinin görüşüne dayanan “AB’nin komşularıyla ilişkileri” konulu kamuoyu yoklamasında, AB’ye yakın gelecekte üye olabilecek 5 ülkenin hangileri olacağı soruldu. Bu sıralamada Türkiye yüzde 34’le ilk sırada yer alırken, Hırvatistan yüzde 12, Romanya ve Bulgaristan yüzde 11, Ukrayna yüzde 10’la öne çıktı. LİSTEDE RUM KESİMI DE Romanya ve Bulgaristan’ın AB üyesi olduğunu bilmeyenlerin varlığı dikkati çekerken, Polonya ve Kıb rıs Rum kesimi gibi AB üyelerinin de “yakın gelecekte katılabilecek ülkeler” arasında yer aldığı gözlemlendi. Türkiye’nin AB’ye yakın vadede katılacağını düşünenlerin başında Hollandalılar (yüzde 66), İsveçliler (yüzde 59), Danimarkalılar (yüzde 55), Lüksemburglular (yüzde 52), Finler ve Yunanlar (yüzde 51) ile Almanlar (yüzde 50) geliyor. Aynı kamuoyu yoklamasının sonuçlarına göre, AB va tandaşlarının yüzde 80’i, AB’nin komşularıyla ilişki politikasından habersiz gözüküyor. Kamuoyu yoklamasına katılan AB’lilerin yüzde 89’u, komşularla yapılacak işbirliğinde terorizm ve suç örgütlerine karşı mücadele unsuruna öncelik verilmesini istiyor. İşbirliğinde çevre ve enerji, ekonomik gelişme, demokrasi, eğitim ve göç dosyalarının da ön plana çıkarılması öneriliyor. Matsakis: Zorla güzellik olmaz Erdinç UTKU BRÜKSEL Avrupa Birliği’nin yasama organı Avrupa Parlamentosu’nun üçüncü büyük grubu Liberal Demokratlar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin siyasi olarak tanınmasını tartışmaya açtı. Liberal Demokratlar konuyu yaptıkları kapalı oturumda tartıştı. Öneriyi ortaya atan AP Milletvekili Mario Matsakis Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada şu görüşleri dile getirdi: “Annan planı yerine Almanya ya da İspanya’daki gibi bir federal yapı olmalı. Bu olmuyorsa en iyisi iki ayrı devlet. Barış içinde yaşadığımız doğru değil. İki toplum arasında uçurumlar var. Kıbrıs’ta şu anda Hıristiyan ve Müslüman toplumların bir arada yaşaması deneyi yapılıyor. Bu deneyi ABTürkiye ilişkileri için baz olarak alabiliriz. Kıbrıs’ta bir arada yaşayamayan iki toplum, AB’de bir arada yapamaz.” Matsakis sözlerini şöyle sürdürdü: “Kuzey Kıbrıs’ı daha fazla zorlayamayız. 33 yıldır bu yapılıyor ve başarılı olunamadı. Eğer yeni KKTC AB’ye üye olmak istiyorsa başvuru yapmalı. AB de bu başvuruyu değerlendirir. Ben bıktım artık. Kıbrıs sorunu bir an önce çözülmeli.” Belçikalı parlamenter Annemie Neyts de “Rum yönetiminin uzlaşmaz tutumunun sürmesi halinde KKTC’nin tanınmasının kaçınılmaz hale geleceğini” ifade etmiş ve bazı milletvekilleri de Matsakis’e destek vermişti. Matsakis, 2004’te KKTC’nin Akıncılar bölgesinde Türk nöbet kulübesindeki bayrağı çalmış, sınır kapısından KKTC’ye girmek isterken tutuklanmıştı. Pentagon’dan itiraf Dış Haberler Servisi ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Türkiye’nin PKK’lilerin üzerinde ele geçirdiği ABD çıkışlı silahlarla Amerikan ordusunun Irak güvenlik güçlerine verdiği bazı silahların aynı olduğunu kabul etti. Pentagon yetkilileri, yaptıkları açıklamada, Türkiye’de PKK eylemlerinde kullanılan bazı silahların ABD ordusu tarafından Irak güvenlik güçlerine verilen silahlar olduğunu doğruladı. Amerikan New York Times gazetesinde yayımlanan haberde, Türkiye’de ele geçirilen silahlarla ABD’nin Irak güvenlik güçlerine 20042005 yıllarında verdiği bazı silahların seri numaralarının aynı olduğuna dikkat çekildi. ABD’li yetkililerin bu durumun Irak’taki silahların denetiminin aksaması nedeniyle Savunma Bakanı Robert Gates’i endişelendirdiği yönündeki açıklamalarına yer veren gazete, bakanlığın olayı araştırmak amacıyla başmüfettişini Irak’a gönderme kararı aldığını vurguladı. Pentagon yetkilileri bununla birlikte, Türkiye’nin belirttiği gibi silahların Kürt yetkilileri ya da Irak güvenlik güçleri tarafından PKK’ye verildiğine ya da satıldığına dair bir kanıt bulunmadığını bildirdiler. Yetkililer, silahların çalındıktan veya çatışmalarda kaybolduktan sonra karaborsada satılarak Türkiye’ye sokulmuş olabileceğini savundu. Amerikalı yetkililer, Türkiye’de ele geçen ABD çıkışlı silah sayısının, onlarca veya yüzlerce olabileceğini kaydetti. Seri numaraları çakışan silahlar arasında, ABD’nin Irak güvenlik güçlerine dağıtmak üzere satın aldığı Avusturya yapımı Glock marka tabancaların da yer aldığı belirtildi. Pentagon’a bağlı bağımsız gözlem evinin de ABD ordusunun Irak’taki silahların sayımı konusunda başarısızlığıyla ilgili bir soruşturma başlattığı açıklandı. Pentagon sözcüsü Geoff Morrell, düzenlediği basın toplantısında terör örgütü PKK’ye silah sağlamanın, ABD’nin politikası olmadığını vurguladı. Morrell, “Biz teröristlerle iş yapmayız, dolayısıyla kesinlikle PKK’yi silahlandırmayız. Amerikan çıkışlı bazı silahlar Türkiye’de teröristlerin veya başka suçluların eline geçmişse, böyle bir durum bu devletin veya bu bakanlığın politikası değil” dedi. unanistan’da erken genel seçimlere bir hafta kala, ortalık hâlâ toz duman. Kamuoyu yoklamalarından çıkan inanılmaz sonuçlar, kimin iktidar olacağı konusundaki belirsizliği pekiştirir nitelikte. İktidar olabilecek iki büyük parti (YDPPASOK) arasındaki fark hemen hemen sıfırlandı (0.3 puan). Yunanistan dışişleri bakanlığı, önceki yıldan bu yana bakan, başbakan ya da yabancı basını ilgilendiren tüm konu başlıklarını yabancı gazetecilerin cep telefonlarına geçer. Konuya ilgi duyan gazeteci ise bakanlığın internet sayfasına girerek detayları alır. Yangınlar başlayana kadar cep telefonlarımıza günde en fazla beş ya da altı konu başlığı geçilirdi. Yangınlardan sonra günün ya da gecenin herhangi bir saatinde cep telefonlarımıza on ya da on beş mesaj geçilmeye başlandı. Basın toplantıları, bakanlar ya da başbakanın yangın bölgelerindeki faaliyetleri. Yardım ya da AB yetkililerinin bölgeye yapacakları geziler dahil günde en az on beş kez mesaj üstüne mesaj geçiliyor. ??? Basın organlarına olan bu kadar ilgi, duyurulardaki artış tek cümle ile özetlenebilir: “İktidar partisi yangınlardan dolayı oy kaybı konusunda oldukça tedirgin.” Strateji açık, iç ve dış basını ne kadar fazla (doğru) bilgilendirirseniz, o kadar amaçladığınız hedefe ulaşabilirsiniz. Öte yandan bir taraftan yangınlar hâlâ bazı bölgelerde sürerken, diğer taraftan seçim öncesi dönemin en kritik safhaları yaşanıyor. Bu noktada ülkenin iki önemli partisinin taraftarlarının oylarını sayısal anlamda bir kere daha kemik hale getirdikleri gözleniyor. Aradaki 0.3 puanlık fark, seçim tarihine kadar iki büyük parti arasında gidip gelecek. Yunanistan’daki kararsızların oyu ise yaklaşık yüzde 11’i buldu. İlk kez bu kadar seçmen oyunu kime atacağına hâlâ karar vermiş değil. Ülkenin siyasi anlamda kaderini çizecek olan bu seçmenlerin bölgesel dağılımı henüz bilinmiyor. Araştırma şirketleri yangının başladığı günden bu yana alevlerin sardığı bölgelere kesinlikle giremiyorlar. Bunun sebebi alevlerin yoğun ya da dumanların kesif olması değil, bölge halkının kimseyi görmek istememesi. Yangında zarar gören halk, bölgelerinde ne kamuoyu araştırması için soru soran eleman, ne de seçim sandığı görmek istemiyor. Kim gelirse büyük tepki alıp, bölgeden uzak Y İSVEÇ’TE KARİKATÜR KRİZİ Pentagon yetkilileri silahların çalındıktan sonra Türkiye’ye sokulmuş olabileceğini savundular. Müslümanlar özür istedi Osman İKİZ SKOCKHOLM İsveç’teki 300 Müslüman, “köpekli Hz. Muhammed karikatürünü” yayımlayan gazeteyi protesto için yürüdü. İsveç’in Örebro kentindeki mescitte cuma namazına katılan Müslümanlar, “Nerikes Allehanda” adlı yerel gazeteye kadar yürüyerek protesto eylemi yaptılar. İmam Cemal Lahamdi, genel yayın yönetmenine bir protesto mektubu bırakarak Müslümanlardan özür dilemesini istedi. Lahamdi, olayı büyütüp gerginlik yaratmak niyetinde olmadıklarını belirterek Müslümanların “Kavşak Köpeği Muhammed” adlı eskizin gazetede yayımlanmasıyla rencide olduklarını belirtti ve genel yayın yönetmeninden yerine getirilemeyecek bir talepte bulunmadıklarını söyledi. Gazetenin genel yayın yönetmeni Ulf Johansson ise İsveç yasalarına göre hata yapmadıklarını, ifade ve din özgürlüğünün yasalarla garanti altına alındığını, mizahi özellik taşıyan eskizin yayımlanmasından dolayı özür dilemesi gerekmediğini savundu. Protesto yürüyüşüne katılan 300 dolayında Müslüman, protesto mektubunun verilmesinden sonra olaysız dağıldı. Pakistan da, İsveç gazetesinde Hz. Muhammed’in karikatürünün yayımlanmasını kınadı. Karikatürü “saldırı ve küfür” olarak niteleyen Pakistan Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, “Bazı Avrupalılar arasında, ifade özgürlüğünün, dünyadaki 1.3 milyar Müslümana açıkça ve kasıtlı hakaretle karıştırılma eğiliminde ne yazık ki artış var” denildi. İslam Konferansı Örgütü’nün (İKÖ) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu da, “karikatürlerin yayımlanmasının sorumsuz ve alçak bir davranış olduğunu, sözde ifade özgürlüğü çerçevesinde samimiyetsizce ve provokatif bir niyetle yayımlandığını ve tek amacının, Müslüman dünyasının duygularını aşağılama ve tahrik etmek olduğunu” kaydetti. Pentagon hukuk müşaviri Jim Haynes’in, Türk yetkililerinin bu konudaki kaygılarını birinci elden dinlemek için geçen ay sonunda Türkiye’ye gittiğini kaydeden Morrell, Savunma Bakanı Gates’in, Irak’taki ABD çıkışlı silahların akıbeti konusundaki haber ve söylentilerden büyük rahatsızlık duyduğunu ve ABD kökenli silahların istenmeyen ellere geçtiği iddialarının yerinde araştırılması için, Pentagon başmüfettişi emekli Korgeneral Claude Kicklighter’in gelecek hafta Irak’a gideceğini açıkladı. ZÜRİH (AFP) Romanya’ya teslim edilen askeri araçların Irak ve Afganistan’a gönderildiğinin ortaya çıkması, İsviçre’de tartışmaya yol açtı. Sol ve sağ siyasi partiler, satışın İsviçre’nin tarafsızlık ilkesine zarar verdiğini belirterek habere tepki gösterdi. İsviçreli askeri araç üreticisi Mowag şirketi, AFP’ye yaptığı açıklamada, Romanya ile “Piranha II C” tipi keşif araçlarının sevkiyatı için 62 milyon İsviçre Frankı (37.6 milyon Avro) tutarında anlaşma imzaladıklarını bildirdi. İngiliz dergisi “Jane’s Defence Weekly” bunların Irak ve Afganistan’a gön İsviçre’de tarafsızlık tartışması derildiğini haber verdi ve Romanya da bu bilgiyi doğruladı. İsviçre Dışişleri Ulusal Konseyi Başkanı ve sağcı İsviçre Halk Partisi üyesi Luzi Stamm, “Ülkesinin tarafsızlığının bu satış anlaşmasıyla tehlikeye atılamayacak kadar önemli olduğunu” söyledi. İsviçre Ulusal Danışmanı ve Sosyalist Parti üyesi Mario Fehr, “İsviçre yapımı askeri araçların Irak’a gönderilmesinin kabul edilemez olduğunu” kaydetti. Radikal Parti üyesi Christa Markwalder ise “Romanya askerlerinin korunmasını artırmak istiyor” dedi. Romanya’nın halen Irak’taki uluslararası güç içinde 500, Afganistan’da da 900 askeri bulunuyor. Hafif, zırhlı, mayınlara karşı dirençli olan “Piranha II C” ayrıca 105 milimetrelik bir top taşıyabiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle