05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 Sağ bacağının dizden altı olmayan yurttaş, yönetmelik değişince aldığı rapora göre ‘özürlü’ sayılmadı C haberler BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ 31 AĞUSTOS 2007 CUMA Asıl ‘özür’ yönetmelikte Aykut KÜÇÜKKAYA Türkiye’de görmezden gelinen engelli yurttaşların önüne bir engel de yenilenen yönetmeliklerle konuluyor. Sağ bacağının dizden altı olmayan yurttaş, Sağlık Kurulu Raporu’yla özürlü sayılmıyor. 2007’den önce özürlü kimliği alabilen 54 yaşındaki yurttaş “Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” değişince üç hafta önce girdiği sağlık kurulundan bu kez “özürlü kimliği” alamadı. Yurttaş Vedat Karacetepe, “30 Temmuz 2007” tarihinde Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağlık kuruluna girdi. 9733 No’lu rapora göre kurul özürlü yurttaşa, “sağ diz altı amputasyon (proksimal)” teşhisi koydu. Raporda “özür durumuna göre tüm vücut fonklü aylığı alabilmek ve vergi indiriminden faydalanabilmek için ilgili kurumlara başvuruda bulunabilirler. Ayrıca, ağır özürlü olduğu bu rapor ile belgelendirilenler, sayılan hakların yanı sıra, bakım hizmetlerinden yararlanabilmek amacıyla ilgili kurumlara başvurabilirler.” “Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” 16 Temmuz 2006 tarihinde değiştirilerek Resmi Gazete’de yayımlandı. Yaklaşık bir yıl önce “yüzde 54” oranında özürlü sayılan yurttaşın; özür oranı bir yıl sonra yüzde 34’e düşürüldü. Böylece 54 yaşındaki yurttaş yüzde 40 oranının altına düştüğü için sağlık kurulunun “söz konusu rapora düştüğü nottaki” imkânlardan yoksun bırakıldı. Hesaplaşma payı açık ve büyük. Ama işler onunla başlamamıştır: 1950’lerle başlayan bir süreç var: 1923 Cumhuriyet Devrimi, laik ve demokratik bir toplum tasarısını hayata geçirme yolunda, çok şeyler yaptı. En başta da eğitimde! Yukardaki sonuçlarda eğitimin payı bir tutam bile değil! Türkiye’de kişi başına düşen eğitim süresi üç buçuk yıldır; başka bir deyişle, toplumun büyük çoğunluğu çağdaş öğretimden yoksun bırakılmıştır ve o çoğunlukta da kadınlarımızın payı başta geliyor. Ve “dinci oligarşi”, en başta eğitimi ele geçirirken, bütün bir topluma da el koymuştur: Onu yaparken de, o eksik, özürlü ve yoz “çok partili düzenimizle”, demokrasiyi de ele geçirmiştir. Ve ta Milli Selâmet’ten başlayarak, AKP de, “dinci oligarşi” adına, demokrasiyi sömürüyor: Önce iktidarı ele geçirdi, şimdi de devlete, Çankaya’ya doğru yürüyor. “Tesettür” de kendisiyle beraberdir... Ne yapmalı? Geçenlerde, Emre Kongar Hocamız, Dinci Oligarşinin Panzehiri adlı ve pek önemli yazısında, bu oligarşiye karşı mücadele yollarını gösteriyordu. Yapmamız gerekenler, başta bunlardır. Bir süre önce, Le Monde’da da pek önemli bir yazı çıkmıştı ve Türkiye’nin “son ve büyük bir hesaplaşma”ya doğru gittiğini söylüyordu. Durum budurI Çankaya’ya oturacak kişiyle beraber, “kadınerkek eşitsizliği”nin bayrağı haline gelen türban da daha tehlikeli olacaktır. Bizim mücadelemiz gitgide çetinleşiyor. Onun şimdiden işaretleri de var: Bir yurtsever kaleme, Emin Çölaşan’a yapılan, gazetesini aşan bir şeydir; tehdit daha başka yerlerden geliyor ve daha kaygılandırıcı. Bekir Coşkun’a “çek git” hatırlatması da isyan ettirici. Ne var ki, Emin Çölaşan ile Bekir Coşkun, ikisi de yılacak kalemler değildir. Bütün yurtsever kalemler de onlarla beraber kınlarından çekilmiştir. Evet, büyük bir hesaplaşmaya gidiyoruz... ‘Engelli sayısı böyle azaltılıyor’ Türkiye’de engellilerin sayısının çıkarılan yönetmeliklerle azaltıldığına, ülkede engellilerin sayısının az gösterilmeye çalışıldığına dikkat çeken Fiziksel Engelliler Federasyonu Genel Başkanı Cemalettin Gürsoy şunları söyledi: “Şöyle düşünüyorum: Türkiye’de engelli sorunu yok. Engelli sorunu yok diyorum, çünkü değişen sağlık kurulu raporu yönetmeliğiyle engellilerin sayıları azaltılarak sorun da çözülmüş oluyor. Tek ayağı, tek kolu olmayan yurttaşlarımız yüzde 40’ı karşılamıyor ve bu oranın altındakiler sakat sayılmıyor. Engelli sayısının az gösterilmesi bir ülkenin ayıbı mı denmeli bilmiyorum... Ancak bir şekilde sayı azaltılıyor...” siyon kaybı oranı” ise yüzde 34 olarak gösterildi. 9 doktorun imzasını taşıyan ve oybirliği ile verilen karar sonrası Sağlık Kurulu Raporu’na şu not düşüldü: “Tüm vücut fonksiyon kaybı yüzde 40 ve üzerinde bulunanlar: Özür durumuna ilişkin bilgilerini nüfus cüzdanlarına işletebilmek, özür Sezer’den Büyükanıt ve Erdoğan’a veda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Görevini önümüzdeki günlerde yeni cumhurbaşkanına devredecek olan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile Başbakan Tayyip Erdoğan’a veda ziyaretinde bulundu. Sezer, veda ziyaretlerine Genelkurmay ile başladı. Karargâha gelişte “geçiş üstünlüğünü” kullanmayan Sezer’in makam aracı yolda kırmızı ışıkta bekledi. Araç yeşil ışığın yanması ile yoluna devam ederek Genelkurmay yerleşkesine girdi. Sezer’i Orgeneral Büyükanıt karşıladı. Karşılama sırasında bando Dumlupınar Marşı’nı çaldı. Tören kıtasını selamlayan Sezer, daha sonra karargâhtaki Şeref Defteri’ni imzaladı ve yaklaşık yarım saat Büyükanıt ile görüştü. Görüşmenin ardından Sezer’i yine Büyükanıt uğurladı. Sezer Genelkurmay’dan ayrılışında tören kıtasını “Allahaısmarladık asker” diyerek selamladı. Sezer’in ayrılışı sırasında da bandonun Anafartalar Marşı’nı çaldığı gözlendi. Sezer daha sonra Başbakanlık’a gitti. Sezer’i ilk kez geldiği Başbakanlık’ta Erdoğan karşıladı. Erdoğan, Sezer’e ziyareti nedeniyle anı plaketi verdi. Erdoğan’ı 5 yıllık başbakanlığı süresince ilk kez ziyaret eden Sezer, en son cumhurbaşkanı seçildiği 2000 yılında, dönemin başbakanı Bülent Ecevit’i Başbakanlık’ta ziyaret etmişti. Sezer’in Erdoğan’ı ziyareti, yaklaşık 25 dakika sürdü. Cumhurbaşkanı Sezer, görev süresi içinde Başbakanlık’a ilk kez vedalaşmak için geldi. (AA) İzmir 2. Bölge’deki 20 sandıkta AKP lehinde, CHP ve MHP aleyhinde oynamalar yapıldığı iddia edildi Seçim usulsüzlüğü iddiaları artıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İzmir 2. Bölge’deki 20 sandıkta seçimlere hile karıştırılarak AKP’nin oylarının fazla gösterildiği, CHP ve MHP’nin oylarının ise düşürüldüğü ileri sürüldü. YSK Başkanı Muammer Aydın ise kendilerine bu yönde bir başvuru olmadığını, bu nedenle bir inceleme yapmadıklarını belirtti. İzmir 2. Bölge’deki 20 sandık tutanağının tümünde AKP lehinde, CHP ve MHP aleyhinde oynamalar yapıldığı belirtildi. İddialar Hürriyet gazetesi yazarı Yalçın Bayer’in köşesinde de yer aldı. Buna göre, 18 sandıkta AKP’nin oy toplamı gerçekte 681 iken YSK’nin bilgisayarındaki rakamın 1153 olarak gözüktüğü kaydedildi. CHP’nin oylarında değişiklik yapıldığı görülen 11 sandıkta ise CHP’nin gerçek oyu 1818 iken YSK’nin bilgisayar sonuçlarında bu rakamın 844 olduğu, CHP’nin 974 18 sandıkta AKP’nin oy toplamı gerçekte 681 iken YSK’nin bilgisayarındaki rakamın 1153 olarak gözüktüğü belirtildi. CHP’nin oylarında değişiklik yapıldığı görülen 11 sandıkta ise CHP’nin gerçek oyu 1818 iken YSK’nin bilgisayar sonuçlarında bu rakamın 844 olduğu ileri sürüldü. oyunun düşürüldüğü belirtildi. MHP’nin ise 11 sandıktaki toplam 362 oyunun 210’a indirildiği kaydedildi. MHP İzmir İl Başkanı Müsavat Dervişoğlu, İzmir’deki 41 sandıkta AKP’ye 1397 oyun fazla yazıldığını, MHP’nin 290, CHP’nin ise 847 oyunun eksiltildiğini açıkladı. Hürriyet gazetesi yazarı Yalçın Bayer’in köşesinde yer alan ikinci belgede ise İzmir 2. Bölge’deki sonuçlara ilişkin şu bilgiler verildi: 2044 No’lu sandık: AKP 19’dan 55’e çıkarılmış. 2110 No’lu sandık: AKP 34’ten 57’ye çıkarılmış, CHP 141’den 123’e düşürülmüş. 2199 No’lu sandık: AKP 72’den 127’ye çıkarılmış, CHP 125’ten 10’a düşürülmüş. 2233 No’lu sandık: AKP 17’den 101’e çıkarılmış, CHP 185’ten 77’ye düşürülmüş. 2282 No’lu sandık: AKP 17’den 118’e çıkarılmış, CHP 185’ten 90’a, MHP 32’den 21’e düşürülmüş. 2290 No’lu sandık: AKP 59’dan 69’a çıkarılmış, CHP 143’ten 111’e, MHP 34’ten 30’a düşürülmüş. 2293 No’lu sandık: AKP 17’den 90’a çıkarılmış, CHP 183’ten 108’e düşürülmüş. 2297 No’lu sandık: AKP 50’den 78’e çıkarılmış; CHP 148’den 101’e düşürülmüş. 2345 No’lu sandık: MHP 42’den 4’e düşürülmüş. 2353 No’lu sandık: AKP 27’den 145’e çıkarılmış, CHP 164’ten 42’ye, MHP 22’den 16’ya düşürülmüş. 2359 No’lu sandık: AKP 68’den 105’e çıkarılmış. 2362 No’lu sandık: AKP 28’den 56’ya çıkarılmış, CHP 192’den 39’a, MHP 27’den 22’ye düşürülmüş. 2365 No’lu sandık: AKP 38’den 64’e çıkarılmış, CHP 175’ten 94’e, MHP 25’ten 13’e düşürülmüş. 2373 No’lu sandık: MHP 46’dan 10’a düşürülmüş. 2396 No’lu sandık: AKP 23’ten 134’e çıkarılmış, CHP 167’den 56’ya düşürülmüş. 3086 No’lu sandık: AKP 117’den 126’ya çıkarılmış, MHP 28’den 25’e düşürülmüş. 3109 No’lu sandık: AKP 135’ten 150’ye çıkarılmış, MHP 38’den 30’a düşürülmüş. 3182 No’lu sandık: AKP 92’den 162’ye çıkarılmış, MHP 33’ten 23’e düşürülmüş. 3195 No’lu sandık: AKP 66’dan 68’e çıkarılmış, CHP 110’dan 108’e düşürülmüş. 3269 No’lu sandık: AKP 102’den 150’ye çıkarılmış, MHP 35’ten 17’ye düşürülmüş. ahçeşehir Üniversitesi’nden Prof. Yılmaz Esmer ile ekibinin yaptığı bir araştırmanın sonuçları, 18 Ağustos günlü Milliyet’te yayımlandı. Büyük de yankıları oldu araştırmanın. 56 ilde bin 398 seçmenin katılımıyla gerçekleştirilen çalışma, din, dindarlık, laiklik konularında, çeşitli ve ilginç sorularla yürütülmüş; yanıtları da toplumumuzun şu gelip durduğu noktada, önümüze pek önemli gerçekleri sergiliyor. Yalnız öğretici değil, uyaran da bir araştırma... ? Örnekler şöyle: Dünyayı ve evreni anlayabilmek için din kitapları mı, yoksa bilimsel buluşlar mı önemli? AKP’li seçmenlerin yüzde 59’u, MHP’li seçmenlerin yüzde 46’sı ve CHP’lilerin yüzde 15’i, yaşadığımız dünyayı ve evreni anlamak için din kitaplarının bilim kitaplarından daha önemli olduğunu düşünüyor. Din ve dünya işleri kesinlikle birbirinden ayrılmalı mı, yoksa birbirinden ayrılamaz mı? Seçmenler içinde AKP’lilerin yüzde 47’si, MHP’lilerin yüzde 28’i ve CHP’lilerin yüzde 10’u, “Din işleri ile dünya işleri birbirinden ayrılamaz” diyor. Ramazan ayında, lokantalar/yemek yenen yerler, gündüz açık mı kalmalı yoksa iftara kadar kapanmalı mı? AKP’lilerin yüzde 53’ü, MHP’lilerin yüzde 30’u, CHP’lilerin yüzde 12’si, “kapalı kalmalı” diyor. Pek çarpıcı bir soru: Bir kadının plajda, havuzda mayoyla dolaşması günah mıdır? AKP’ye oy verenlerin yüzde 83’ü “günah” diyor; bu oran, MHP’lilerde yüzde 63, CHP’lilerde yüzde 14. Araştırmada ayrıca şu iki sonuç: Her 4 seçmenden biri, Türkiye’nin AB’ye tam üye olup olmadığını bilmiyor. Tüm seçmenlerin yüzde 60’ı da, cumhurbaşkanının dindar olmasını önemli buluyor; yüzde 48’inin gönlünden geçen ad da Abdullah Gül! İşte 22 Temmuz seçmeninin davranış ve tercihlerini gösteren araştırmadan çıkan sonuçlar! ? Bu sonuçlarda AKP iktidarının B ROBERT FISK: 11 Eylül’le ilgili şüpheli noktalar var Dış Haberler Servisi Ünlü İngiliz gazeteci Robert Fisk, 11 Eylül 2001’de ABD’de düzenlenen saldırılar konusundaki şüpheleri yeniden gündeme getirdi. İngiliz gazetesi The Independent’ın Ortadoğu muhabiri olan Fisk, “komplo teorisyeni olmadığını” vurguladığı makalesinde, buna karşın, binlerce kişinin ölümüne yol açan ve ABD’nin Afganistan ve Irak işgallerinin gerekçesi olan saldırılarla ilgili birçok şüpheli nokta bulunduğuna dikkat çekti. Fisk, dünyanın birçok bölgesinde Ortadoğu üzerine verdiği konferanslar sırasında, ABD Başkanı George Bush yönetimini ve İsrail’i suçlayan bazı dinleyicilerin, 11 Eylül saldırılarının arkasında hangi güçlerin olduğunu neden dile getirmediğini sorduğunu belirtti. 11 Eylül olaylarıyla ilgili elinde veriler bulunmadığını anlatan Fisk, buna karşın, “askeri, siyasi ve diplomatik olarak her şeyi mahveden Bush yönetiminin, 11 Eylül’de ABD’de meydana gelen uluslararası suçları tam olarak ortaya çıkaracağına inanmadığını” dile getirdi. 11 Eylül ile ilgili resmi açıklamalardaki tutarsızlıkların kendisini rahatsız ettiğini vurgulayan İngiliz gazeteci, “ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’a yönelik saldırıdaki uçağın parçaları (motor vb.) nerede? 93 sefer sayılı United uçağı (Pennsylvania’ya düşmüştü) ile ilgili yetkililer neden susturuldu? Neden tek parça halinde bir alana düştüğü varsayılmasına rağmen, 93 sefer sayılı uçağın enkaz parçaları kilometreler boyunca yayıldı” sorularını sıraladı. Fisk, New York’taki İkiz Kulelerin, yalnızca uçakların çarpmasıyla yıkılmadıklarına ilişkin iddiaları hatırlatarak Amerikan Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü’nün, Dünya Ticaret Merkezi 7. Bina’nın yıkılışını araştırmakla görevlendirilmiş olmasına rağmen, bu konudaki raporunu hâlâ sunmadığına dikkat çekti ve ABD’li iki mekanik mühendislik profesörünün, “olaylarla ilgili raporların hileli ve aldatıcı oldukları” gerekçesiyle yasal yollara başvurduklarını kaydetti. nin başına oturdum. DeğiSIFIR TV’ şik kanallarda dolaşarak Cumhurbaşkanlığı seçimini izliyorum. Siyasetçilerin ve gazetecilerin yorumlarını dinliyorum. İzlerken, belli başlı eğilimleri sınıflandırmaya çalışıyorum. Bir eğilim CHP tarafından ifade edilen eğilim. Bu eğilim Abdullah Gül’ün seçildiği andan itibaren laik cumhuriyeti aşındıracak bir rol oynayacağını belirtiyor ve bu nedenle Abdullah Gül’ün seçilmemesi amacıyla Meclis’e girmemeyi bir yöntem olarak seçiyor. Bu konudaki ısrarını da sürdürüyor. Bir başka eğilim ise MHP, DTP, DSP ve bazı bağımsızlar tarafından temsil edilen eğilim. Bu siyasi partiler ve kişiler, oylarını Abdullah Gül’e vermeyeceklerini belirtiyorlar, ancak Meclis’e girerek 27 Nisan 2007 tarihinde kilitlenen ve erken seçime zorlanan durumu bir daha yaşamak istemiyorlar. Bunlar arasında DSP ve MHP, Abdullah Gül’ün adaylığını benimsemediklerini ve bu nedenle bir karşı aday çıkararak, bu tepkilerini dile getiriyorlar. Bu partiler, adayın uzlaşma ile belirlenmesini tercih ettiklerini de vurguluyorlar. ??? AKP, Meclis’in çok partili yapısından da kuvvet alarak Abdullah Gül’ün adaylığında ısrarcı oldu. MHP’nin Meclis’e katılacağını belirtmesiyle, NOKTASI ORAL ÇALIŞLAR Cumhurbaşkanı Seçimini İzlerken… lıyordu. Şimdi böyle bir denge olanağı kalmadı. Artık AKP elindeki kurumlarla ve yeterli çoğunluğuyla Türkiye’yi kendi tercihlerine göre yönetmek konusunda daha rahat durumda. ??? Tabii, tek başına iktidar olmak ve bütün sorumlu mevkileri üstlenmek, aynı zamanda ağır bir yönetme sorununu da beraberinde getiriyor. AKP, en azından toplumun bir kesiminde endişe yaratıyor. Bu konuda en çok dikkat çekecek kişilerden birisi de Abdullah Gül olacak. Özellikle Cumhurbaşkanının elindeki yetkiler, YÖK yönetimini belirlemek, üst yargı kurumunun üyelerinin seçiminde yetkili bulunmak çok önemli. Çünkü bu kurumlar AKP karşıtı diye bilinen eğilimi büyük ölçüde temsil ediyorlardı. Buralardaki her gelişme, tepkileri de beraberinde getirecek. Bu nedenle Abdullah Gül kendisini büyük baskı altında hissedecek. Atacağı her adım AKP bir anlamda rahatladı, bir başka anlamda ise zorluklarla karşılaştı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim kampanyası sırasında “Uzlaşma arayacağım” sözleri MHP’nin açıklamasıyla havada kaldı. MHP, “AKP’nin adayına karışmayız” deyince, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da uzlaşma için isim önerme şansının önü kesilmiş oldu. ??? Artık bu sürecin sonuna gelindi. Ben bu yazıyı yazarken oylama sürüyordu, ancak artık Abdullah Gül’ün seçileceği belli olmuştu. Şimdi artık Türkiye için yeni bir dönem başladı. Bu dönemde toplumun bir kesiminin kaygıları görülen o ki artarak devam edecek. Üç önemli makamın da AKP’lilerin yönetimine geçmesi belli çevrelerin tepki ve kaygılarını sürdürmesine neden oluyor. Ahmet Necdet Sezer, AKP karşıtı duruşuyla ve bu konudaki aktif tutumuyla bir anlamda belli bir denge sağ yeni tartışmaları ya da yeni soruları beraberinde getirecek. ??? Türkiye’de, yakın tarihte, siyasi gerginlikler ve iktidar mücadeleleri nedeniyle askeri müdahaleler yaşandı, parlamenter rejimin önü kesildi. Siyasi partiler kapatıldı, özgürlükler askıya alındı, baskı ve şiddet dönemleri yaşandı. Ülkemiz bundan büyük zararlar gördü. Şimdi bir taraftan baktığımız zaman soru işaretleriyle dolu yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Öte yandan yeni beklentilerin yoğunlaştığı bir dönemdeyiz. Bu nedenle umut ve endişe iç içe. ??? Abdullah Gül’ün nasıl bir Cumhurbaşkanı olacağını önümüzdeki dönemde göreceğiz. Umuyoruz ve bekliyoruz ki, Türkiye önündeki sorunları çözmek, demokrasi, AB süreci, yeni anayasanın hazırlanması konusunda yeni ve başarılı adımlar atar. Ben kişisel olarak Abdullah Gül’ün adaylığından yana değildim. Bir gerginlik çıkmaması için böyle bir düşüncem vardı. Ama artık bunlar geride kaldı. Şimdi, yeni bir dönemdeyiz. Abdullah Gül’ün, hukuka uygun, demokrasiyi, insan haklarını, laikliği, özgürlüğü savunan bir tutum göstermesini diliyorum. Bizler, sivil insanlarız. Denetim görevimizi sürdüreceğiz… oralcalislar?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle