05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 C istanbul 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK 31 AĞUSTOS 2007 CUMA Benim Cumhurbaşkanım Atatürk... şıtı mıdır? Böyle ifade etmiyor ama Abdullah Gül’ün de içinde olduğu AKP’nin iç halkası, Atatürk’ün temsil ettiği temel ilkelere karşı bir tavır sergiliyor. Atatürk ilkeleri olan ‘bağımsızlık’, ‘laiklik’, ‘laik eğitim’, ‘ülkenin bölünmezliği’, ‘öteki ülkelerle eşit ilişkiler’ gibi yaşamsal konuların hiçbirinde AKP’nin ideolojisi uyuşmuyor. Hiçbir kavramda Atatürk’ün idealleri ile AKP’nin çizdiği yol aynı anlamı taşımıyor. En açık anlatımla, AKP Türkiye için ABD’nin güdümünde, AB’nin programında ‘Ilımlı İslam Devleti’ olma yolunda ilerlemeyi kendi misyonu sayıyor. Bu ideolojinin kesin inançlısı olan bir kişinin cumhurbaşkanlığı bizi temsil edebilir mi? Benim ve benim gibi düşünenlerin yanıtı, “Hayır, bizi temsil edemez’’ olacaktır. Atatürk’ün yolunu terk eden, O’nun temsil ettiği ‘Bağımsız, laik, bölünmez Türkiye Cumhuriyeti’nin yerine ‘dış ülkelerin güdümünde Ilımlı İslam Devleti’ kurmaya çalışanlarla yolumuz ortak olamaz. Yollarımız burada ayrılıyor ve artık bunun sonuçlarıyla yaşamaya hazırlanmalıyız. Bu yazıyı 24 Ağustos 2007 tarihinde yazıyorum. Yeni cumhurbaşkanı kaçıncı turda seçilirse seçilsin, kim olursa olsun... Benim Cumhurbaşkanım Atatürk’tür. Türkiye benim vatanımdır. Bu ülkenin sahibi biziz. Görev bizimdir. Avrupalı, kendi kültür başkentini tanımıyor ufuk, Akdeniz bölgesini aşmaktadır ve ortalamanın üzerinde bir algı ufkudur. Şu anda İstanbul’u en genç dünFRANKFURT İstanbul, 2010 için ya şehri olarak görme şansı mevcut. Avrupa’nın kültür başkenti ilan edildi. En canlı ve en enerjik dünya şehri. Bu nedenle olmalı, bu dünya kentinin Bununla anlatılmak istenen, hem bir geçmişine ve güncel konumuna yönelik ekonomik alan vizyonu hem de zenuluslararası ilgide sürekli bir artış gözgin gece ve müzik yaşamındaki dalgaleniyor. Nitekim, çalışmalarını başta lanmalardır. Merak, ekonomik yöneFrankfurt olmak üzere dünyanın çeşitlim, yurttaşlık hukukuna gösterilen li bölgelerindeki üniversitelerde hazırbüyük ilgi ve demokratik sivil topluÜLTÜR ALANLARI ladığı seminerlerle ve düzenlediği sergimu anlamında, İstanbul, Avrupalıdır. GENİŞLEDİ lerle sürdüren yazar, küratör, sanat taAncak tüketimcilik sadece bir yüzürihçisi ve tasarımcı GeorgChristof dür bu işi. Sadece farklılaşmış bir topBertsch, temelde bir şeylerin değişmiş Bertsch’e göre, İstanbul, Avrupa’nın lumun oluşmasına katkıda bulunur.” olduğunu düşünüyor. İslami kültür kültürel yaşamında ve tarihinde eşsiz Bertsch, İstanbul’u sürekli bir olualanlarının genişlemesinden kaynaklabir yere sahip; ancak bunun ne İstanşum halinde bulunduğuna inanıyor. nan değişimler bunlar: bullular ne de Avrupalılar farkında. DoBerlin için yapılan “Bu şehir hiç ta“İstanbul, İslami kültür bölgelerinin layısıyla bu varsıllığın gereklerini yerine mamlanmıyor, sürekli bir oluş içingüçlenmesi ve özellikle de İslam ülkelegetiren pek bulunmuyor. Olanaklar da de” saptamasının, aslında İstanbul rindeki yoğun nüfus artışı karşısında, değerlendirilemiyor. için çok daha büyük ölçüde doğru olSTANBUL’UN GÜCÜ BÜYÜK büyük bir farkla Avrupa’nın en önemli Belki daha geriden başlamak gerekiduğu görüşünde: yeri ve düğüm noktası oldu. Neden? Bir yor, çünkü aslında her şey çok eskilere “Kimse kendini aldatmamalı. İskere, bu, marjinal bir Müslüman nüfudayanıyor. GeorgChristof Bertsch, baBertsch’e göre İstanbul’un bütüntanbul, Avrupa için önemlidir ve günsa sahip şehirlerden değil, temelzı şehirlerin tarih içindeki farklı dönemsel bir gücü var ve bu den güne daha da önem kazanıyor. lerde farklı rollere sahip olduğu görüTürkiye, genelde, bir köprü ülke olaşünde: “Kimi ülke ve şehirlerin özellikrak, Ortadoğu’daki nazik çıkarlar le öne çıktığı dönemler var. Ama aynı ülarasında aracılık yapmayı becerike ve şehirlerin dünyanın kaderi üzeyor. Bu müthiş bir hizmet. İsrinde önemli bir etkiye sahip olaMimari, tasarım ve sanatın ışığında, Bertsch’in temel sorusu: tanbul, işte böyle aracılık madıkları dönemler de var.” yapan, tartan bir tür siAlman akademisyenin iki yaset için model, emörneği Cenova ve Augssal ve vizyon olarak burg. Ortaçağın bu hizmette bulunaiki dev metropolü, bilir. Fakat sobugün sıradan binuçta İstanbul, rer taşra şehri ko“İstanbul’un Doğu ile Batı, Kuzey ile Güney arasındaki en önemli konferans ve toplantı merkezlerinden biri benim için, bir numunda. Yani olması gerekir. Türkiye ile İstanbul şehir yönetiminin, gerek yatırımcılar gerekse AvrupalıAsyalı politikacılarla, oluş halinin şehirlerin ve ülkeİstanbul’un toplantılar, konferanslar, sportif karşılaşmalar ve konserler için bir küresel düğüm noktası haline lerin tarih içinde kavramlaşmagetirmek üzere anlaşmasında yarar vardır. Bunun, hem ekonomik hem de siyasal ve kültürel olarak, şehrin “yıldızlarının parsıdır. Bu vizyon, mevcut durumunu büyük ölçüde iyileştireceği söylenebilir. Ancak hepsinden önemlisi, bir mekanla ilgili ladığı zamanlar” bir gelecek mokişisel deneyimdir. Onu da insanlar tatilde veya çalışırken edinir. Konferanslar bu tür izlenimler için çok var ve bu yıldızlar deli. Tabii bütün uygundur, zira insanlar önce konferans nedeniyle gelir ve böylece şehri tanıma fırsatı bulur. İstanbul daha sonra sönebiliçelişki ve anlaşılbugün Viyana, Cenevre, Paris, Strasbourg ve yenilerde de Dubai ile rekabet halinde. Ama bu yorlar. maz yanlarıyla... İsişin altından kalkabilir. Bence, bugün, İstanbul’un yapabileceği en akıllıca yatırımlar, Fakat, disiplinler arası tanbul, genç, hızlı, bükonferans ve toplantı altyapısına yönelik yoğun yatırımlar olurdu. Ayrıca, spor çalışmalarıyla dikkat çeken tayük ve devasa. Eğer bu karşılaşmaları düzenlemek için ilgi ve çaba gösterilmesini de sarımcı Bertsch, İstanbul’un bu tempoyu korumayı başarırsa, önermek isterim.” kaderini sineye çekmek istemeyenlerçok geniş bir alandaki en önemli den: şehir olması mümkün. “Şöyle düşünülebilir: Boğaziçi’ndeki Çünkü İstanbul’da çelişki yaşıyor, bu şehir, vaktiyle Konstantinopel, Bikarmaşıklık yaşıyor, düzensizlik ve de Müslüman bir şehir. Bu şehirde zans, İstanbul adlarıyla bilinen bir dündolayısıyla yaratıcılık, yeni, beklengüç sanıldığından çok daha büyük. tüm etnik gruplar, kültürler, siyasetler medik ve şaşırtıcı olan yaşıyor.” Sorun, uygarlığa katkıda bulunma yede var olabiliyor. Şehrin doğalFakat şu anda, Avrupa ve Avrupateneğinde değil, Osmanlı İmparatorlığı içinde hatta bunların ollılar, İstanbul’un tarihsel ve güncel luğu’nun 20’nci yüzyıl başında büyük ması da gerekiyor.” öneminin pek farkında değil. toprak kaybetmesiyle gelen özgüven GeorgChristof Bertsch, bu eksikliği gidermek için zayıflığında aranmalıdır. İTÜ’nün AlBertsch için bunun önemli adımlar atılabileceğine inanıman konuk profesörü, İstanbul’un önemi Akdeniz ile yor: rolünü sorgularken açık yürekli davdoğrudan ilintili. Ak“Avrupalılar ve Almanlar gerçekranıyor: deniz’in kültür alanı ten de İstanbul’u hiç tanımıyorlar ya “Özellikle Sovyetler Birliği’nin biiçinde Müslüman da pek yüzeysel tanıyorlar. Örneğin timinden sonra Karadeniz’e tamadünya ile Hıristiyan Fatih Akın ‘Crossing the Bridge’ ile men açılmış olan bugünün İstandünya, sanayi ülkeleİstanbul konulu ilk güncel filmi çevirbul’una nasıl bir rol düşüyor, diye soriyle tarım ülkeleri, miş oldu. Avrupa’daki genç kuşağa rulabilir. Kahire’nin yanı sıra İstanbul “aydınlanma”nın dünİstanbul’u anlatırken, bu filme datüm bölgenin en büyük şehri. Tam yasıyla “nurlandıryanmakta yarar var.” anlamıyla Doğu ve Batı’nın bağlantı ma”nın dünyası karşı 2008 yılına yaklaşırken, İstanbul yerinde duruyor ve bir Avrupa şehri. karşıya geliyor. Küratör üzerine düşünen ve bu büyük dünya Peki, İstanbul, Boğaziçi’nin iki kıyıBertsch’e göre, böyle bir şehriyle ilgili tasarımlarda bulunanlasında uzanmasına rağmen, nasıl Avortamda herkes için yaşarın sayısındaki artış, GeorgChristof rupa şehri olabiliyor? Çünkü İstanmaya değer bir gelecek Bertsch’in tanımlarıyla düşünürsek, bul, kimliği, bizzat kendi algı ufku takurmak, ancak tüm taraflar gerçekten de kimseyi şaşırtmıyor. rafından damgalanmış bir şehir. Bu Osman ÇUTSAY ya şehriydi. Ancak 20’inci yüzyılın akışı içinde bunu hiç sürdüremedi. Gerçi adı hâlâ İstanbul, ama şehir o eski İstanbul değil artık. Bunun belli bir süre böyle göründüğü inkar edilemez. Ama örneğin 20’nci yüzyılın 80’li yıllarında, birine İstanbul’u sorsalar, onun aklına ‘büyük bir Türk şehri’ dışında bir şey gelmezdi.” hristof C g r o e ihçisi G ul’un kendi r a t t a n Sa unu , İstanb Bertsch ir vizyon olduğ... yor ama başına b düşünü K bu karmaşıklık ve çatışmalar içerisinde yaşamayı bilir ve öğrenirse, mümkün. Nazi Almanyası örneğine bakarak, burada “temiz çözümlere” pek yer olmadığı söylenmelidir: “Temiz çözümler, daima bizim kültür dediğimiz hassas dokuların paramparça olmasına yol açar, güçlenmesine değil. Almanya bunu, kendi kültürünü ve ekonomik gücünü bir ‘saf toplum’ yaratmak adına paramparça ettiğinde büyük acılar çekerek öğrenmiş oldu. Bu hassas dokuyu yeniden kurmak büyük zaman aldı ve yeniden kurma süreci, ahmaklık ve şiddetin o sefil taşkınlıklarından sonra, henüz daha hâlâ bile kapanmış değildir. Ancak İstanbul, karmaşıklığı ve bu itirazı garanti edebilecek bir güce sahip.” e zaman ‘yaratıcılık’ konusunda düşünsem ya da konuşsam aklıma ilk gelen odur: Atatürk. Savaşta başkomutan, barışta lider, eğitimde öncü, politikada kurucu, yönetimde planlamacı olarak en üst düzeyde başardığı işler, her planda ‘yaratıcılık’ örnekleridir. Ama ‘Cumhurbaşkanlığı’, hepsinden ayrı, hepsinden özel bir anlam taşıyor. Cumhurbaşkanı Atatürk, her şeyini yitirmenin eşiğine itilmiş, uçuruma yuvarlanırken bir eliyle tutunmaya çalışan bir ulusu çekip kurtarmış bir liderdir. Çankaya’da varolan sembol, bir insandan çok öte, bütün ulusun güç kaynağı, gurur kaynağı, güven kaynağı bir varlıktır. O’nun düşünceleri, duyguları, idealleri, ulusa söylemleri, gösterdiği uygar ufuklar, bu ufuklara giden yolların tanımları, o büyük yürüyüşün azmi, asla sarsılmaz kararlılık bugün de geleceğimizi aydınlatıyor. Cumhurbaşkanı, bir ulusun önderidir. Cumhurbaşkanı, bir ulusun güvenidir. Cumhurbaşkanı, savaşta ve barışta arkasından güvenle gidilecek kararları verecek olandır. Cumhurbaşkanı, bütün çocukların ‘Ben de o olayım’ diyeceği bir kişiliktir. Atatürk’ten sonra elbette bir Atatürk gelemezdi. Ama sonra gelenlerin en birinci özelliği, O’nun yolundan gitmek olmalıydı. Kimileri O’na halef olabildi, kimileri halef de olamadı. Ama, şimdiye kadar hiçbir cumhurbaşkanı adayı ‘Atatürk karşıtı’ olmamıştır. Abdullah Gül, Atatürk kar N erdalatak?gmail.com erdalatak?superonline.com www.erdalatabek.com İ Yayalara özgürlük şart Otomobilsiz bir dünya için İstanbul’da buluşan uzmanlar araçların daha fazla düşünülmesini eleştirdi İstanbul Haber Servisi Dünyada otomobil bağımlılığını azaltmak, kent içi ulaşımda alternatif çözümler üretmek amacıyla Dünya Otomobil Şehirler Ağı (World Carfree Network) tarafından yedincisi düzenlenen “Otomobilsiz Şehirlere Doğru Konferansı” Adalar turu ile sürdü. Konferansın açılışında konuşan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Başkan Yardımcısı ve “Dünya Otomobilsiz Şehirler Ağı’’ Yerel Komite Başkanı Dr. Kevser Üstündağ, İstanbul’un ulaşım master planının olmadığına dikkat çekerek trafik sorunlarının çözümünü yalnızca trafik mühendislerinden beklemenin yanlış olacağını, kenti paylaşanların, kent plancılarının projelere dahil edilmesi gerektiğini belirtti. Dr. Üstündağ, toplu taşıma sistemlerinin, entegrasyonun yalnızca bir parçası olduğunu belirterek yayalar, bisikletler ve toplu taşıma araçlarının birlikte entegre edilmesiyle kentin daha yaşanılabilir hale geleceğini söyledi. Aslında ulaşım planlaması değil trafik planlaması yapıldığını ifade eden Üstündağ, yalnızca bireysel araçların trafikte sıkışmaması ya da nasıl daha rahat edebilecekleri sorunu üzerinde durulmasını eleştirdi. İstanbul’dan ne yapılabilir? ÇELİŞKİ VAR... Çözümün insan odaklı ulaşım politikalarından geçtiğini söyleyen Üstündağ, “Kenti kaplayan özel araçlar, kentte yolculuk yapan insanların yüzde 20’sine karşılık geliyor. İnsanların yüzde 80’i toplu taşıma araçlarını kullanıyor. Yani burada büyük bir çelişki var’’ dedi. “Dünya Otomobilsiz Şehirler Ağı’’ Konferans Koordinatörü Randall Ghent de, “İstanbul, arabaların özgürlüğü olduğu bir şehir. Yalnızca birkaç sokakta yaya özgürlüğü var. Büyükada yalnızca birkaç polis ve itfaiye aracının olduğu bir yer olarak iyi bir örnek oluşturuyor” dedi. GÖRÜLMEMİŞ MİMARİ Kazıda yeraltı şehri bulundu ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Bugüne kadar Frig, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı’ya ait pek çok eserin bulunduğu Eskişehir’in Han ilçesinde Anadolu Üniversitesi tarafından yapılan kazılarda yeraltı şehri bulundu. Han ilçesinin antik yeraltı şehri üzerine kurulu olduğunu belirten Eskişehir İl Genel Meclis Başkanı Mustafa Pekak ilçenin Kapadokya özelliği taşıdığını söyledi. Çok tanrılı pagan dininden Hıristiyanlığa geçiş döneminde ilk Hıristiyanların yeraltında saklandığı anlatan Pekak, “Yeraltındaki odalar tünellerle birbirine bağlı. Han’da görülmemiş akıllıca bir mimari var” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle