05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

31 AĞUSTOS 2007 CUMA bilim/vaziyet Ağaç halkaları diyor ki: Bugüne benzer kuraklığı geçmişte çok yaşadık! Dendroklimatolojik (ağaçların yıllık halkalarından yararlanarak geçmiş dönemlerdeki kurak ve yağışlı yılları saptamaya yönelik) çalışmalara göre, içinde bulunduğumuz kurak yılların benzerleri son 900 yıllık dönem içerisinde defalarca yaşandı. Bu açıdan baktığımızda 2007 yılında yaşanan kuraklık, önceki yüzyıllarda yaşanan kurak yıllar gibi olağan görülmekte... Ünal AKKEMİK on yıllarda yaşanan kuraklık, özellikle büyük kentlerde ve içme suyu kıtlığı yaşayan bölgelerde ciddi bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Ve bu kuraklığın süresi hakkında, önümüzdeki 6 ay, 1 yıl ya da daha mı uzun süreceği konusunda ne yazık ki kesin bir bilgi yok. Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nün, 1930 yılından bu yana kaydettiği iklim verilerine göre, son 77 yıllık dönem içerisinde 2007 yılının en kurak yıllardan biri olduğu belirtilmekte. Bu kuraklık ve susuzluk olağan mı? Yoksa suçlu küresel ısınma ve iklim değişikliği mi? Ya da yanlış politikalar mı? Yaklaşık 5 yıldan bu yana yapılmakta olan dendroklimatolojik (ağaçların yıllık halkalarından yararlanarak geçmiş dönemlerdeki kurak ve yağışlı yılları saptamaya yönelik) çalışmalara(17) göre, içinde bulunduğumuz kurak yılların benzerleri son 900 yıllık dönem içerisinde defalarca yaşandı. Bu açıdan baktığımızda 2007 yılında yaşanan kuraklık, önceki yüzyıllarda yaşanan kurak yıllar gibi olağan görülmektedir. 150 yıllık dönemde (1850'lerden bu yana) sanayileşme ve atmosferde karbon birikimiyle başlayan ve etkileri giderek artacak bir küresel ısınma ve iklim değişimi söz konusudur. Son yüzyıldaki sıcaklık artışı 1 ºC civarında olmakla beraber, yüzyılın sonlarına doğru artışın 4 ºC'yi bulacağı tahmin edilmekte. açıklamalar, sorunun çözümünden uzak bir çaba olup, dikkatleri, sorunun gerçek kaynağından başka yöne çekmektir. Sorun suyun kaynağının, yani su havzalarının tahrip edilmesidir. Yapılan açıklamalar, elbette bir önlemdir; fakat, sorunu hiçbir şekilde çözecek düzeyde bir önlem değildir. Sorun öncelikle kaynağında çözülmeli ve devamında bu önlemler alınmalıdır. Çözüm; temiz tatlı içme suyunun kaynağı olan ormanları korumak ve bu konuda partilerüstü bir politika izlemektir. Ormanların tahrip edilmesi ve su havzalarındaki yapılaşmaya derhal son verilmeli, havzaların sırt çizgilerinden itibaren havza içinde kalan tüm yapılar zaman içinde boşaltılmalı ve havzaların rehabilitasyonu yapılmalıdır. Barajlardan 100 m, 200 m gibi hiçbir bilimsel dayanağı olmayan mesafeler belirleyip, suyun asıl kaynağı üst havzalarda yapılaşmaya neden olan yasal düzenlemeler kaldırılmalı, doğal su toplama alanlarının sınırları esas alınmalı. Kaynaklar: 1) D'Arrigo R, Cullen HM. 2001. A 350year (AD 16281980) reconstruction of Turkish precipitation. Dendrochronologia 19, 2, 169177. 2) Touchan R, Garfin GM, Meko DM, Funkhouser G, Erkan N, Hughes MK, Wallin BS. 2003. Preliminary reconstructions of spring precipitation in southwestern Turkey from treering width. Int. J. Climatol. 23: 157171. 3) Touchan R, Xoplaki E, Funchouser G, Luterbacher J, Hughes MK, Erkan N, Akkemik Ü, Stephan J. 2005a. Reconstruction of spring/summer precipitation for the Eastern Mediterranean from treering widths and its connection to largescale atmospheric circulation. Clim. Dyn. 25: 7598 4) Akkemik Ü, Aras, A. 2005. Reconstruction (16891994) of AprilAugust precipitation in southwestern part of central Turkey. Int. J. Climatol, 25, 537548 5) Akkemik Ü, Dagdeviren N, Aras N. 2005. A preliminary reconstruction (A.D. 16352000) of spring precipitation using oak tree rings in the western Black Sea region of Turkey. Int. J. Biometeorol. 49 (5): 297302. 6) Akkemik, Ü., Cherubini, P., D'Arrigo, R., Köse, N., Jacoby, G. 2007. Treering reconstruction of precipitation and streamflow for Northwestern Turkey. Int. Journal of Climatology. (baskıda) 7) Touchan, R., Akkemik, Ü., Hughes, M., Erkan, N. 2007. MayJune Precipitation Reconstruction of Southwestern Anatolia, Turkey during the Last 900 Years from Tree Rings. Quaternary Research (Baskıda) 8) Osmanlı Arşivleri 1850'den sonrası: Osmanlı Sarayı ve Taşra Arasındaki Yazışmalar. Başbakanlık Devlet Arşivleri Müdürlüğü. 9) O. Bursalı, Gündem. CBT Sayı 1065 (DMI. Türkiye Yıllık Yağış Dağılımı (19702007) DEMOKRATİK bir toplumda, yurttaşlar devlet başkanı, başbakan, bakan gibi “büyük”lerine saygıda kusur etmemek için nasıl davranmalıdır? Gündemin bu önemli sorusunu Prof. Dr. Aydın Aybay yanıtlıyor: “Demokratik ülkelerde seçimle işbaşına gelen devlet başkanı, başbakan ve bakanlar, o ülkedeki yurttaşların değil, devletin başkanı ya da bakanıdırlar. Onun içindir ki yurttaş cumhurbaşkanı, başbakan veya bakandan söz ederken ‘iyelik eki’ kullanmaz. Örneğin, cumhurbaşkanından söz ediyorsa ‘bay başkan’, başbakandan söz ediyorsa ‘bay başbakan’ der. İyelik eki kullanmak yurttaşın değil, tebaanın hitabında olur; ulu hakanımız, yüce kralımız, padişahımız, sultanımız gibi sözler tebaanın sözleridir. Demokrasilerde yurttaşın bu tür hitaplarda saygı ifadesi olarak sayın veya benzeri bir sıfat Yağmur Ekim C İyelik eki kullanması bile zorunlu değildir. Bizler de, demokratik bir ülkede yaşayan yurttaşlar olarak, örneğin cumhurbaşkanından söz ederken onu benimsediğimizi gösteren bir iyelik eki kullanmaya mecbur değiliz. Cumhurbaşkanı veya başbakan, ülkenin ve yurttaşların ‘büyükleri’ filan da değildir. Sadece hukuki çerçevesi çizilmiş belli siyasal süreçlerle o makamlara gelmiş ‘kamu görevlileri’dir. Onlara karşı herhangi bir yurttaşa karşı olandan fazla saygı gösterilmesi gerekmez. Hatta, yürütmekte olduğu görev gereği, kendilerine karşı eleştiri hakkı kullanılırken saygısızlık bile edilebilir. Örneğin, ‘Bay başbakan, filan yerdeki beyanatı ile yine çam devirdi’ denilebilir. Bu demokratik Susuzluk kimin umurunda! Para musluklarını yandaşlarına akıtıyorlar... 17 Şakir Süter ölmüş... Soyadı gibiydi. Süt gibi temiz, er gibi çalışkan! KÜRESEL ISINMA VAR Uzmanlar, küresel iklim değişiminin olumsuz etkilerinin yakın gelecekte daha çarpıcı olarak görüleceğini ve şimdiden önlem alınması gerektiğini yüksek sesle vurguluyor. Buna karşın, 2007'nin ilkbahar ve yaz ayları, küresel ısınma ve iklim değişikliği olsa da olmasa da kurak geçecekti. Fakat, şiddeti ne olurdu, daha mı fazla olurdu ya da ne kadar fazla olurdu? Bunu söylemek bu aşamada çok zor. Ülkemizde yapılan dendroklimatolojik çalışmaların(17) toplumu ilgilendiren diğer önemli sonuçlarına göre de, Anadolu'nun son 900 yılında; Kurak yılların süresi genellikle 1 yıl, seyrek olarak da 25 yıldır. Bu nedenle, tarımsal stoklarda ve su ile ilgili planlamalarda bu sürenin dikkate alınması gereklidir. 35 yıl süreli kurak dönem içinde bir yıl en şiddetli kurak yıl olarak yaşanmakta, diğer yıllar ise kuraklık şiddeti daha az olmaktadır. İçinde yaşadığımız dönem de bu şekilde olup, 20052006 yılları kısmen kurak, 2007 ise şiddetli kurak geçmiştir. En şiddetlisi 2007 yılında yaşanmakta olan kurak dönemden sonra, 2008 yılı da kısmen kurak olabilir ya da yağışlı bir yıl olabilir. Şimdiden kesin bir şey söylemek olası değildir. Ama 2009 yılından itibaren yağışların artması çok yüksek bir olasılıktır. Anadolu'da yaşanan kurak yıllar ve dönemler, karmaşık bir iklim sistemi içinde meydana geldiği için, belirgin bir periyot göstermemekte ve bu aşamada, gelecek için tahmin yapmayı olanaksız hale getirmektedir. S esaslardan habersiz olduğu anlaşılan Başbakan danışmanı Akif Beki, Başbakanın Bekir Coşkun’la ilgili sözlerini tevile ceht ederken yine ‘sayın başbakanımız’ diye söze başlıyor. Oysa tapu müdürü ve meteoroloji dairesi müdürü nasıl ‘benim müdürüm’ değilse ve onları benimsemek zorunda değilsek cumhurbaşkanını veya başbakanı da illa sevmek ve benimsemek zorunda değiliz. 1969’da Bay Nixon, ABD cumhurbaşkanı iken çirkin bir fotoğrafı olan posterin altında ‘Hilekâr Nik! Bu adamdan kullanılmış bir araba satın alır mısınız’ yazıyordu. Yoldan geçenler posterlere bakıp gülüyordu. Çünkü Nixon, çocukları dışında hiçbir Amerikalının babası değildi ve sadece yönetim işini yüklenmiş bir politikacıydı. Görevi gereği bu ağır sözlere de katlanmak zorundaydı.” Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Görüş Necati Yıldırım: “Yazık oldu ‘Milli Görüş’ün cefasını çeken Necmettin Erbakan’a. Sefasını başkaları sürüyor!” Yeni bakanlıklar YENİ hükümette yeni bakanlıklar kurulurken eski bakanlıklardan bazılarının ikiye bölüneceği söylentileri üzerine Gülhan Elmas, bir ön çalışma yapmış; bakanlıklar ikiye değil, istenirse beşe bile bölünebiliyor: Su Bakanlığı: Su Kesme Bakanlığı, Kesilen Suya Bahane Bulma Bakanlığı, Patlak Su Boruları Bakanlığı, Tankerle Su Satma Bakanlığı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı: Odun Bakanlığı, Elektrik ve Doğalgaz Kesintisi Bakanlığı, Tabii Kaymaklar Bakanlığı. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı: Al Ananı da Git Bakanlığı, Kuraklığa Karşı Yağmur Duası Etme Bakanlığı, Buğday İthal Etme Bakanlığı. Ulaştırma Bakanlığı: Allah Kavuştursun Bakanlığı, İnince Çaldır Bakanlığı, Duran Gemilere Çarpan Deniz Otobüsleri Bakanlığı, Gemicik Bakanlığı. Kültür ve Turizm Bakanlığı: Tiyatro Kapatma Bakanlığı, Magazin Bakanlığı, Ben Uyurum Yane Yane Bakanlığı. Maliye Bakanlığı: Kazları Yolma Bakanlığı, Babalar Gibi Satarım Bakanlığı, Satıyoruz Satıyoruz Bitmiyor Bakanlığı. Adalet Bakanlığı: Dokunulmazlıklar Bakanlığı, Zamanaşımı Bakanlığı, Hapisten Yanlışlıkla Çıkmış Bakanlığı. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı: Ali Dibo Bakanlığı, İkiz Kule Dikelim Bakanlığı, Duble Yol Bakanlığı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı: Greve Çıkmayın Bakanlığı, İşsiz Kalın Bizim Yardımlarımızla İdare Edin Bakanlığı. Çevre ve Orman Bakanlığı: Orman Vasfını Yitirmiş Araziler Bakanlığı, Ormanlar Yanar Ben Bakarım Bakanlığı. Milli Eğitim Bakanlığı: Milli Tekke Bakanlığı, İmamlara Kadro Açma Bakanlığı, Bu Yıl Kayıt Parası Alınmayacak Bakanlığı, Milli Kuran Kursu Bakanlığı. Dışişleri Bakanlığı: Sifonu Çekmeyin Kullanın Bakanlığı, Bush Bizi Kabul Ederse Bakanlığı, Hamas Heyeti Gelince Yol Üstündeki Mobilya Mağazasına Saklanma Bakanlığı. İçişleri Bakanlığı: Solcuları Dövme Bakanlığı, Huzurumuzu Hedef Alan Bu Saldırıları Nefretle Kınıyorum Bakanlığı, Huzur Allah’ta Bakanlığı. Sağlık Bakanlığı: Hastanede Emanet Kalma Bakanlığı, Nasıl Olsa Ölecek Bakanlığı, Allah’a Şükür Bakanlığı, Kene ve Kuş Gribi Bakanlığı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı: Dostlar Alışverişte Görsün Bakanlığı, İthal Ederiz Bakanlığı, Esnafın Kepenklerini Kapama Bakanlığı. Milli Savunma Bakanlığı: Amerikan Üsleri için Tezkere Bakanlığı, Kuzey Irak’a Girmemiz An Meselesi Bakanlığı, Allah Muhafaza Bakanlığı.” Kabul Yaşar Şengel: “ABD, ABDullah dedi... Kabul edenler, etmeyenler? Kabul edilmiştir!” ĞAÇ HALKALARI NE DİYOR? A Gurultu Hasan Baş: “Benim halkım karnının gurultusundan, şeriatın ayak seslerini duymuyor.” NE YAPMAK GEREKİR? Dendroklimatolojik bulgulara göre, Bu durumda yapılacak şey, uzun dögeçmişte şiddetli kuraklığın yaşandığı nemli sonuçları dikkate alarak, tüm yılların bazıları 1567, 1595, 1660, 1725planlamaları bilimsel zemine dayandır26, 175657, 187374, 1887, 18901891, maktır. Bilindiği gibi bilimsel bilgilerin 18931894, 19081909, 19251928'dir. uygulamaya geçirildiği ülkelerde, bu tür Anadolu'da yaşanan bu kurak yılların sorunlar ya hiç yaşanmamakta ya da çok çoğuna ilişkin Osmanlı Arşivlerinde (8) daha düşük olumsuz etkilerle aşılmaktatarımsal kıtlık kayıtları vardır: dır. Çarpık yapılaşma, özellikle su hav Özellikle 18871895 yılları arasınzalarının tahrip edilmesi, nüfusun belirda 1887, 189091, 189394 şiddetli kuli noktalarda yoğunlaşması olumsuzlukraklıkların yaşandığı yıllardı. Batı Karaların daha da artmasına yol açmaktadır. deniz Bölümündeki Filyos nehrinin akıNasıl ki, depremlerde suçlu çarpık ve mı son 350 yılın en düşük seviyesine inbilimsel temellere dayanmayan yapılaşmişti. ma ise, kurak geçen yıllarda da su sorun 19251928 yılarında dört yıl süren larına neden olan suçlu, Ankara Büyükbir kuraklık yaşandığı görülmektedir. Bu şehir Belediye Başkanı ve Sayın Başbadört yıllık sürenin özellikle son 2 yılı kanın söylediği gibi küresel ısınma ve ik(192728) bütün Anadolu'da çok kurak lim değişikliği değil, çarpık kentleşme, geçmişti. yanlış planlama ve su havzalarının tah Yakın tarihte, 19871995 yılları ararip edilmesidir. sında da şiddetli bir şekilde kurak geçen Yaz ortalarında İstanbul Büyükşehir yıllar yaşanmıştı ve kuraklık/susuzluk Belediyesi Başkanlığı tarafından yapılan, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkansuyun daha dikkatli kullanımıyla ilgili lığı seçim sonuçlarını etkilemişti. Bu dönem içerisinde 19901991 yılları yağışlı diğer Ağaçlar her yıl bir halka yıllar kurak, 1994 yılı da aşırı kurak geçmişti. Türkiye Yıllık oluşturur. Bu halkanın Yağış Dağılımı Grafiği'ne göilk kısmı ilkbahar da re de(9) 19881995 dönemin(açık olan bölüm) ikinci deki yağış miktarı, ortalama yağış çizgisinin altında kalkısmı da yaz aylarında maktadır. Bu düşük yağışlı dö(koyu olan kısım) nemi İstanbul'da yetişen sahil oluşur. Bu iki kısmın çamı ağaçları belirgin şekilde yansıtmaktadır. tamamı bir yıllık Son yıllarda yaşanan kurakhalkadır. Halkaların lığı ortaya koyan bir çam gövgenişliği de genellikle de kesiti. 1987 yılında başlayan ve etkileri 1996 yılına kayağış miktarına bağlı dar süren bir kurak dönem göolarak yıldan yıla rülmektedir. Unutulmamalıdeğişir. dır ki, bu gövde kesiti, yağışların ağaçlara yansıyan kısmıyla ilgili sinyalleri vermektedir. Ani ve şiddetli yağışlar, ne kadar yüksek olursa olsun, yüzeysel akışla gittiği için, bu tür yağışların etkisi ağaç halkalarında belirgin görülmezler. Bu nedenle ağaçlar, kullanılabilir su ile ilgili bilgileri daha iyi yansıtmaktadırlar. Yukarıda verilen üç dönemdeki kuraklık olayları ile son yıllarda yaşanan kuraklıklar arasında büyük benzerlikler bulunmaktadır. Yaşanan olaylara bu açıdan baktığımızda, bu aşamada suçlunun, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçek'in ve sonrasın da Başbakan Sayın R. Tayyip Erdoğan'ın söylediği gibi küresel ısınma ve iklim değişikliği değil, temiz tatlı su üretimi ve su havzalarının kullanımındaki yanlış politikalar olduğu açıkça görülmektedir. Ve çözüm de sorunu Tanrı'ya havale etmek değildir. Bununla beraber, şunu hemen belirtmek gerekir ki, son Hangi Gülhan Elmas: “AKP anayasayı değiştireceğini ilan ediyor, Gül ‘anayasaya bağlı kalacağım’ diyor. Hangi anayasaya; değiştirilmeden öncekine mi, sonrakine mi?” Merdiven Hikmet Keskineğe: “Başkalarının sizi basamak olarak kullanmasına izin vererek yükseleceğinizi sanıyorsanız unutmayın ki merdivenin basamakları yükselmez!” Devir Gülhan Elmas: “Sudan sonra elektrik ve doğalgaz kesintisi de başlayacakmış. Yalnızca ‘ılımlı İslam’ değil ‘yontma taş’ devri de başlıyor!” Modernize Şevket Çorbacıoğlu: “Türbanın modernleştirilmesinden sonra sırada yeni cüppe ve sarık modellerimiz var!” Trakya petrol zenginiymiş... “Aman, Bush’un haberi olmasın!” 2000 1990 1980 1987'den başlayıp etkileri 1995'e kadar süren kurak dönem irminci asrın en kuvvetle çarpışan ve yürüyen iki içtimai (toplumsal) meslek ve cereyanı vardır; sosyalizm, feminizm. Feminizm bugün artık hak diye çırpınan bir zümrenin patırtısı değildir. İnsanların 19. asırdan beri insan esaretine, amele esaretine, kadın esaretine, çocuk esaretine karşı açtıkları cidal (mücadele) gibi, bir hürriyet ve istiklal cidalidir. Her hürriyet ve istiklal gibi, fertler liyakatlarını (yeterliliklerini) ispat etmedikçe, bu istiklal ve hürriyeti kullanma kabiliyetini kazanmadıkça bu haklara sahip olamamışlardır. Cidale mahkum kalmış her esir fert gibi kadın da iktisadi esaret zincirlerini çözmedikçe, verilen hak ve hürriyeti teneffüs edememiştir. Kanunun fertlere verdiği hak pek çok kereler kanunların maddeleri arasına sıkışmış kalmış, fertler bu hakkı kullanmasını bilmemişlerdir. Kanunun ferde vermediği hakkı Hakkın verilmesi kâfi değil Y 1987 Sabiha Zekeriya (Sertel). temin etmek ve bu hakkı kâğıt üzerinden hayata indirmek, fertleri bu hakkı kullanmaya muktedir bir hale getirmek, işte 20. asır feminizminin istihdaf ettiği (amaçladığı) gaye! Kadınların hürriyet ve 1971 istiklallerini almak için açtıkları cidal, kanuna karşı değil hayata karşıdır. En kuvvetli kanun hayattır. Üçüncü veya beşinci maddenin ferde bir hak vermesi, onun bu hakkı kullanmasını veya kullanabilmesini temine kâfi değildir. Resimli Ay’da “Ben İnsan Değil miyim?” makalesi de, hayattan alınmış küçük bir vaka ile bunu göstermek için yazılmıştır... Medeni Kanun’un kadına verdiği haklardan istifade edebilmek, daha vermediği hakları alabilmek için kadının liyakatını ispat etmesi ve bu hakları kullanabilecek bir hale gelmesi lazımdır. “Ben İnsan Değil miyim?” makalesi, kadınların mebus olmasının mevzubahis olduğu bir zamanda hakiki bir feminizm münakaşasının açılmasına sebep olursa, ikinci bir hizmet etmiş olur ki, bu da benim için teşekkür sebebidir. Sabiha Zekeriya 18 Temmuz 1927 Pazartesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle