22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

3 AĞUSTOS 2007 CUMA bilim/vaziyet Bilim, kanseri ‘kökünden’ kazıyacak! Kanserin bir kök hücre hastalığı olduğu anlaşılmasından sonra araştırmaların yönü değişti. Bilim insanları artık başarılı bir şekilde tedavi edilen kanserin niçin tekrarladığını biliyorlar. Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar kanser kök hücrelerini etkilemiyor. Fakat Amerika'da şu sıralar kanser kök hücrelerini uykudan uyandırıp yeni tümör oluşturma yetisini yok eden yeni bir ilaç deneniyor Nilgün ÖZBAŞARAN DEDE anser, çağımızın en korkulan hastalığı. Nitekim tıp dünyasının tüm çabalarına rağmen kanserin kesin tedavisi bir türlü bulunamadı. Bununla birlikte uzmanlar daha etkili tedavilere umut verecek yeni bulgular elde ediyorlar. Mesela Toronto Üniversitesi onkoloji uzmanı John Dick, 1997 yılında kanser kök hücrelerini keşfederek, kanser araştırmaları için yepyeni bir bakış açısı sundu. Araştırmacı, akut myeloid lösemi hastalarından almış olduğu kanser hücrelerini farelere aşılayınca, hayvanlardan yalnızca birkaç tanesi hastalanmıştı. Böylece tüm lösemi hücrelerinin değil sadece bazılarının yeni tümör oluşturacak durumda olduğu anlaşıldı. Lösemi hastalığında kanda çok sayıda türleşmiş kan hücresinin bulunduğu ama buna karşın çok az kanser kök hücresinin barındığını tahmin eden Dick, daha sonra bu tür kök hücreleri yalıtmaya ve kısmen de sınıflandırmaya başardı. Araştırmacının bu bulgusundan sonra uzmanlaşmış yüzey proteinleri sayesinde lösemideki kanser kök hücreleri teşhis edilebilir hale geldi. Bir tümör artık türleşmiş hücrelerin bir kümesi değil, kanser kök hücrelerinden oluşan bir “organ” olarak kabul edilmekte. Dick'in buluşundan sonra özellikle de Amerika'da ve Kanada'da bu konudaki araştırmalara ağırlık veren çok sayıda uzmanın sonuçları da kanserin bir kök hücre hastalığı olarak görülmesini söyleyen hipotezi destekledi. Bu yeni bulgu tümör hastalıklarının daha iyi anlaşılmasında önemli olmasının dışında kanserle savaşımda yeni yolların bulunmasında da yardımcı olabilirdi. Yağmur Ekim C Yemin “Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder; anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir” diyor. Bu iki maddeden sonra Kaya Çetin de şöyle diyor: “Anayasamızın 103. ve 104. maddelerine göre seçilecek cumhurbaşkanı; AB’ye ve ABD’ye bağımlılığı değil, devletin bağımsızlığını savunmak için; ayrılıkçı hareketin gelişmesine, kitleselleşmesine çanak tutmak için değil, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü korumak için; tarikatların, aşiretlerin ve erkteki takımın değil, milletin kayıtsız şartsız egemenliğini korumak için; ulemaya değil; anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik cumhuriyet 17 AKP’ye “Yeni Osmanlılar” denmiş. Doğru ama son dönemi! K NAYASANIN 103. maddesi cumhurbaşkanının göreve başlarken Meclis’te edeceği yemini yazıyor: “Cumhurbaşkanı sıfatıyla, devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.” Anayasanın 104. maddesi de A ilkesine bağlı kalmak için; halkımızı inananlar ve inanmayanlar diye ikiye bölmek için değil, milletin huzuru için aşiret reisleriyle sarmaş dolaş olup, George W. Bush’tan aylarca randevu beklemek için değil, cumhuriyetin şan ve şerefini korumak ve yüceltmek için çoluk çocuğu, eşi dostu zengin etmek için değil görevini tarafsızlıkla yerine getirmek için; namusu ve şerefi üzerine ant içecek. Bununla da yetinmeyecek; sıkmabaşı kamusal alana sokarak değil, ‘devletin başı’ sıfatıyla ve çağdaş bir kimlikle ulusumuzu temsil edecek; devletin kurumlarıyla çatışmak yerine devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmalarını gözetecek. Buna göre; sizce adı ortalıkta dolaşanlar arasında böyle biri var mı ve anayasanın 103. maddesine göre Türk milleti ve tarih huzurunda, namusu ve şerefi üzerine ant içen bir kişi yeminine bağlı kalmazsa şerefsiz bir cumhurbaşkanımız mı olacak?” Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Örtülü demokrasinin seçeneği başörtülü demokrasi olmamalı ağabeyler! Azınlık Faruk Sayılır: “Yaşasın, sonunda Avrupa Birliği bana da sahip çıktı; laik azınlık oldum!” CHP gençliği NİN yüzde 1.5’lik seçim başarısına imza atan Genel Başkan Deniz Baykal’ın “tam kadro”sunu kadın ve gençlik kollarıyla birlikte sıralarken kişilerin adlarını partinin resmi internet sitesinden almıştım. CHP Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Tunç Özdemir’den dramatik bir açıklama geldi: “CHP’de son 10 aydır fiilen bir gençlik kolları yönetimi olmadığı gerçeğini düşündüğümüzde, medyada bir şekilde yer almak bizler için hoş bir sürpriz oldu. Kısaca ifade etmek gerekirse; bizler 24 Kasım 2004’te Gençlik Kolları örgütlerinden 550 delegenin katıldığı 11. Gençlik Kurultayı ile ‘seçilmiş’ bir yönetimin parçasıyız. Ancak göreve başlamamızın ardından partideki iç iktidar kavgasına dönük mücadeleler gençlik kollarında da etkisini gösterdi. Özellikle Genel Sekreter Önder Sav’ın örgütteki ‘suskun’ ve ‘itaatkâr’ uzantıları arasında ciddi bir ayrışma yaşandı. Bu ayrışmadan üretkenliği savunan ve yaşları 30’larda değil 2025’lerde dolaşan bir grup arkadaşımızla uzun uğraşlar sonucu galip çıktık. İcra yetkisi olan makamlarda çalışmaya fırsat bulduğumuz altı ay içinde birçok CHP’ Kanser kök hücreleri (üstteki resim) normal kök hücrelerine çok benziyor. Son yıllarda gerçekleştirilen birçok araştırma, birçok kanser türünün kök hücrelerine uzandığı şeklinde sonuçlandı ler. Sitostatik ilaçlar bir yerde genelde çoğalan hücreleri bozuyorlar ama, kanser kök hücreleri bu kadar çok çoğalmak yerine zamanlarının çoğunu “uykuda” geçiriyorlar. Ayrıca kemoterapik zehirleri düzenli olarak hücreden pompalayan taşıyıcı proteinler de üretiyorlar. Kanser kök hücrelerinin ikinci bir özelliğini Jeremy Rich, Nature dergisinde (Glioma stem cells promote radioresistance by preferential activation of the DNA damage response) açıkladı. Rich ve ekibi beyin tümörlerindeki kanser kök hücrelerini, ayıkladıktan sonra radyoaktif olarak ışınlamış. Radyoaktif hücreler farelere aşılandığında, hayvanlarda, ışınlanmayanlarla aynı oranda tehlikeli tümörler oluşmuş. Araştırmacılar ışın direncini, bozuk bir kontrol mekanizmasına bağlıyorlar. Anlaşıldığı üzere kanser kök hücreleri normal hücrelerin aksine, kalıtımları ışınlardan çok fazla zarar gördüğünde “intihar etme” yetisini yitirmişler. Peki bu kanser kök hücrelerinin kökeni nereye uzanıyor? Bunların genetik mutasyon nedeniyle öncü kanser hücrelerine dönüşen normal kök hücrelerinden ya da olgunlaşmış hücrelerden gelişmiş oldukları düşünülebilir. Fakat uzmanlar en azından kanser kök hücrelerinin, normal beden hücrelerinden farklı olarak özel bir işaret taşıdıklarını biliyorlar. Clarke ile birlikte çalışan araştırmacılar meme dokusundaki sağlıklı hücreleri ve kanser kök hücrelerini karşılaştırınca ikinci hücre türünde 186 genin çok önemli bir rol üstlendiğini görmüşler. Daha sonra Hollanda'da gerçekleştirilen araştırmalarla, bu işaretin teşhisi sonucunda hastalık seyrinin takip edilebildiği anlaşılmış. Tümörlerinde bu gen motifi bulunan hastalar, daha az yaşıyorlar. Bu sonuç öte yandan akciğer, prostat ve beyin tümörü (medulloblastom) için de geçerli. YENİ TEŞHİS YÖNTEMLERİ Araştırmacılar bundan sonra kanser kök hücrelerini teşhis edecek yöntemleri geliştirdiler. Stanford Üniversitesi'nden Micheal Clarke ve çalışma arkadaşı Piero Dalerba, kalın bağırsak tümörlerinden, kanser kök hücrelerini ne şekilde elde ettiklerini Proceedings of the National Academy dergisinde anlatıyorlar.İki araştırmacı ileri derecede kanser hastalarından aldıkları tümör dokusunu parçalayarak, hücreleri ayıklamış. Bunlar daha sonra hücreleri farklı yüzey proteinlerine göre sınıflandıran bir alete yerleştirilmiş. Böylece bir kapta bildik kanser hücreleri toplanmış. Tümör kitlesinin %90'ı oluşturan bu hücreler yaşlı ve olgundur. Bu tür 10.000 hücre farelere aşılandığında tümör oluşmamış. Diğer kapta bulunan kanser kök hücreleri kanser kitlesinin çok küçük bir kısmını oluşturuyordu ama buna karşın son derece canlı ve tehlikeliydiler. Sadece 200 tanesi bile farelere aşılandığında tümörler büyümüş. Bu tümörler çok sayıda olgunlaşmış kanser hücreleri ve az sayıda kanser kök hücrelerinden meydana geliyordu. Diğer araştırmacılar, lösemi, beyin, boyun, meme, akciğer, prostat, mide, deri ve pankreas kanserlerinde de aynı bağlantıyı gördüklerine inanıyorlar. Ve liste daha da uzuyor. Mesela Canser Cell dergisinde, kemik kanserinin de (Ewing sarkomu) kötü huylu kök hücre rezervi tarafından beslendiklerinden söz edilmekte. Kök hücre teorisi, başarılı geçen bir tedavinin ardından kanserin niçin tekrarladığını açıklıyor ve bilim insanları artık kanser kök hücrelerinin halihazırdaki ilaçlarla niçin tedavi edilemediğini öğrendi IŞIN DENEYİ Kanser kök hücreleri vasküler niş olarak bilinen damarların kenarında barınıyor. Medulloblastom taşıyan farelerle gerçekleştirilen deneyler, bunların endotel hücreleri tarafından uyarı maddeleriyle beslendiklerini göstermiş. Araştırmacılar bu bağlantıyı kestiklerinde hücreler yeni tümör oluşturma yetisini yitirmişler. İkinci bir tedavi olanağını Rich ışın deneyleriyle keşfetti. Araştırmacı kanser kök hücrelerini, bozuk kontrol mekanizmasını yeniden çalışır duruma getiren bir ilaçla tedavi edince hücrelerdeki ışın dirençliği kaybolmuş. Bununla birlikte bu araştırmalar etkili bir tedavinin geliştirilmesi için atılan ilk adımlar henüz. Nitekim kanserin iyileştirilmesi için hangi aşamada olursa olsun, tüm tümör hücrelerinin etkisiz hale getirilmesi gerekmekte. Bu alanda yol alan Baltimore John Hopkins Tıp Okulu bilim adamı William Matsui, iki klinik araştırmada 30'u aşkın kanser hastasıyla çalışıyor. Amaç kanser kök hücrelerine hedefe uygun bir şekilde “saldırmak”. www.pharmazeutischezeitung.de, www.promannhamburg.de, www.sciencenews.org, http://content.nejm.org, der Spiegel 24/2007 gençlik örgütünü yeniden yapılandırdık, üniversite örgütlenmeleri ile çeşitli bağlar kurduk, partinin tek entelektüel çalışması olan ve bizlerin yaratısı ‘Genç Söylev’ dergisini yeniden çıkardık. Birkaç ayrı proje ile etkin bir sosyal demokrat ve Kemalist gençlik yapılanması için kaynak ve fiziki ortam sağlayacak öneriler sunduk. Ancak bizim bu yarı özerk ve ana kademe tarafından kontrol edilebilirliği düşük tavrımız bazı ‘büyük’lerimiz tarafından hoş karşılanmadı ve Genel Sekreter Önder Sav’ın hukukiliği tartışılan bir kararı ile yönetimden düşürüldük. İşte CHP gençlik kolları 22 Temmuz seçimlerine bu koşullar içinde girdi... Evet, CHP bu seçimi kaybetmiştir. Ben bu yenilgiden üzerime düşen sorumluluğu almaya hazırım. Ancak kimsenin de, CHP’deki herkesi Baykal’ın sıra neferleri gibi damgalamasını da kendim ve siyaset arkadaşlarım adına hazmedemem. CHP’nin söylem, eylem ve kadro sıkıntısı çektiğinin ve geniş halk kitleleri için umut olamadığının farkındayız. CHP gençliği ayakta duran örgütleri ile partisinin tahlilini yapmış ve gereken sonucu çıkarmıştır. Bunun gereğini de yapacaktır. En kısa zamanda basının da dikkatini çekecek bir ulusal toplantı ile bir araya gelecek ve tavrını ortaya koyacaktır. Bizim için bu iş, Deniz BaykalMustafa Sarıgül çekişmesine bırakılmayacak kadar önemli ve ciddi bir iştir.” Koruyucu Servet Torun: “Unutmayın; Saddam Hüseyin de bir zamanlar ABD’nin en sevdiği, kollayıp koruduğu biriydi!” Bahçe Reşit Çağın: “Atatürk’ün bahçesine ABD’den ithal gübre ile tarikat aşılı gül dikmeye kalkanlar! Boşuna inatlaşmayın, tutmaz!” Kantar Işık İşgüden: “Deniz Baykal çekilmeyecekmiş. İsabet buyurmuşlar, çünkü dünyada bu sıkleti çekecek kantar bulunmaz.” Sonradan Muzaffer Tanrıkulu: “Anayasadan Atatürkçülüğün çıkarılmasını isteyen Zafer Üskül gibilere bizim orada şöyle derler: Sonradan Müslüman olan, beş vakit namazı az bulurmuş! İlişkiler Bilal Temelkuran: “AKP’nin dış destekçilerinin ülkeme gösterdikleri ilgiye ve kendi aralarındaki ilişkilere bakınca aklım karışıyor! Üç tür dost vardır; dost, dostun dostu, düşmanın düşmanı. Üç tür düşman vardır; düşman, düşmanın dostu, dostun düşmanı!” Müzik dersinde ilahi okunacakmış “Rahlei tedrise müzikal giriş...” N DA N I S NYA Ü D İM L İ B KISA HABERLER... Kemik erimesine karşı spor, erkeklerde de etkili İsveçli bilim insanlarının son bir araştırması, erkeklerin de spor yaparak yaşlılıkta osteoporoza (kemik erimesi) bağlı kemik kırılmalarından korunabileceklerini gösterdi. Uppsala Üniversitesi'nden Karl Michaelsson, PloS Medicine dergisinde, kemik erimesinin sadece menopoza girmiş kadınlarda görülmediğini, erkeklerde de meydana gelen kemik kırılmalarının üçte birinin sporla engellenebileceğini söylüyor. Araştırma çerçevesinde 35 yaşını aşkın 2000 erkeğin verileri incelenirken bedensel etkinliklerine göre üç gruba ayrılmışlar. Bu gruplar arasında meydana gelen kemik kırılmalarında önemli farklılıklar söz konusu. Az hareket eden erkeklerin % 20'sinde araştırma sırasında kemik kırılması görülürken, orta derecede hareket edenlerde bu oran %13. Düzenli spor yapan erkeklerde ise kemik kırılması yalnızca % 8 oranında görülmüş. Spor yapan erkeklerde özellikle de kalça kemiği kırıkları çok ender olarak görülmekte. Anlaşıldığı üzere spor ve diğer bedensel hareketler kemik yoğunluğunun azalmasını önleyerek, kemik kırılması riskini düşürmekte. AIDS’i iyileştiren tedavi umudu Alman bilim insanları ilk kez hücrelerdeki AIDS virüsünü ayıklamaya başardılar. Bu gelişme sayesinde AIDS belki tedavi edilebilecek Alman bilim insanları laboratuar çalışmaları sırasında ilk kez insan hücrelerindeki AIDS virüsü genlerini ayıklamaya başardılar. Science dergisindeki yazıya göre bu amaçta özel bir enzim geliştirilmiş. Hamburg Pette Deneysel Viroloji ve İmmünoloji Enstitüsü Profesörü Joachim Hauber, bu şekilde bulaşık hücreyi iyileştirdik. Daha önce bunu hiç kimse başaramamıştı, bu biyoteknoloji alanında önemli bir gelişme diyor. MaxPlanck Moleküler Hücre Biyolojisi ve Genetik Enstitüsü araştırmacılarının da katıldığı çalışma, AIDS hastalığını iyileştiren tedavi yönteminin geliştirilmesi için umut oldu. Bugüne kadar bir HIV enfeksiyonunun ortadan kaldırılması mümkün değildi. Nitekim retrovirüs grubuna dahil olan Aids virüsünün kalıtımı bulaşık insan hücresinin DNA'sına “yerleşmekte”. Hauber on yıl içinde insanlar için bir AIDS tedavisinin geliştirilebileceğini umuyor. Bundan sonra fare deneyleriyle ilgili üç yıllık bir program var. Daha sonraları Hamburg'da klinik deneylerin başlaması gerekiyor. Bilim insanları araştırmada belli başlı doğal bir enzimin (rekombinaz) özelliklerinden yararlanmış. Bir kök hücre hastalığı olarak kanser nasıl yenilecek? Damarların yakınındaki nişlerde barınan kanser kök hücrelerinden (mavi) kanser hücreleri (kırmızı) büyüyor. Bunlar ise tümörü oluşturuyor. Bildik kemoterapi veya ışın terapisi Tümörün ana kütlesi bozuluyor ama, kanser kök hücreleri sağlam kalıyor Kanser kök hücrelerinden genelde birkaç ay veya birkaç yıl sonra yeni bir tümör oluşuyor Kanser kök hücresi Değişime uğramış kanser hücresi Deneme aşamasında olan ilaç İlaç kanser kök hücreleri üzerinde etkili olabilirse, kanser tedavi edilebilecek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle