28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı Irak’tan özellikle PKK’ye karşı somut adım sözü bekleyen Ankara umduğunu bulamadı 10 AĞUSTOS 2007 CUMA GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK Çuvaldızı Önce… ankaya’ya çıkıyor, anayasa gereği yeni cumhurbaşkanı seçilemediği için göreve devam eden Sayın Sezer’den hükümeti kurmayı buyuran yazıyı alıp cebine koyuyor. Çevresinde yetkili etkili ağızlar RTE’nin görev süresi dolduğu için Sayın Sezer’e Bakanlar Kurulu listesini vermek istemediğini yayıyorlar. Hükümeti kurmayı içeren yazıyı Sayın Sezer’den alacaksın; ama.. götürdüğüm listede kimilerini ya uygun bulmayarak itiraz ederse diye Bakanlar Kurulu listesini Sayın Sezer’e sunmamak için bin bir bahane icat etmeye çalışacaksın. Ne Arap’ın yüzü ne Şam’ın şekeri. Bu, RTE’nin görevi aldıktan sonra Çankaya Köşkü kapısındaki “…bizler birbirimize yeter ki şüpheyle değil, güvenle bakalım…” söylemiyle her açıdan zıt. İzlenen tutumla söylediği bu sözler, dışa vuran yüzüyle iç dünyası arasındaki çelişkiyi sergiliyor. Çuvaldızı önce kendine iğneyi sonra başkasına batıramayan bir kafanın ürünü. Yadırgamamak gerek. Zira RTE, Köşk’e göndereceği yasaları veya kararnameleri noter hızıyla onaylayacak, ikide bir yok laiklikmiş, yok Atatürk ilkeleriymiş diye konuşarak kafasını ağrıtmayacak kendine bağlı birinin Çankaya’da bulunmasını zorunlu görüyor. Dışa demokrat görüntü veriyor, vermeye çalışıyor, ama iç dünyasında her dediğine baş sallayan yöneticiler arıyor. ??? Gül oturup kalksın RTE’nin kafasının bir köşesinde Kasımpaşalılıktan bir nebze kaldığına dua etsin; yoksa… RTE, “kardeşinin” Çankaya düşlerine son verecek bir yol, bir yöntem, mantıksal bir gerekçe bulabilirdi, bulabilir. Allah’tan çok, parti içi olası dalgalanmalardan çekinmese, korkmasa.. “kardeşini” kolayca harcayabilir. Böyle bir sonuç gerçekleşse.. şöyle hayal edin: Örneğin Gül, “ağabeyi” Arınç’la birlikte karşı cephe kurmuş, önce parti içinde ve daha sonra parti dışında RTE’yi alabildiğine hırpalıyor! Neyse ki, bu beklenti de insanın hayal ettiği sürece yaşadığını gösteriyor. Oysa, medya hayal ettiği sürece yaşadığını, birbirini tutmayan haberleriyle doğruluyor. RTE, partisinin merkez yöneticilerini toplamış, saatlerce Meclis Başkanlığı ile cumhurbaşkanı adayı üzerinde arkadaşlarının görüşlerini dinlemiş... Bir gazetemiz, üyelerin yeni koşullar oluştuğu için yeni bir cumhurbaşkanı adayı bulmayı önerdiklerini.. bir başkası merkez yöneticilerinin Gül de ısrar ettiğini.. ya da yönetici kadrodan bir üyenin Gül’ün adaylığı konusunda evet’le hayır’ın melezi “havet” dediğini yazıyor. Bu toplantılardan ve yayılan söylentilerden sonra; yazılı basında ağız değişikliği gözlendi: Düne kadar adaylığına geniş olasılıklar tanıyan kimi gazeteler, bu kez Gül’ün adaylıktan çekilme olasılığının yükseldiğini haber veriyorlardı. ??? Birkaç gazete okuma lüksünüz varsa birbirini tutmaz, hatta biri diğerini yalanlayan, ne öyle ne böyle diyen kıvırgan haberleri okuyunca hangisine inanacağınızı kestirememenin sıkıntısını çekmeniz olanaklı. Medyatik şaşırtmacalara RTE’nin malzeme taşıdığını yadsımak da olanaksız. Özellikle seçim sırasında cumhurbaşkanını uzlaşmayla saptamayı temel ilke olarak benimsediğini söyledi. Böylece daha önce AKP’nin istediği birini cumhurbaşkanı seçebileceğine dayalı anlamsız ısrarından vazgeçtiğine, hatta demokratik hidayete erdiğine dair olumlu yorumlar yazıldı. Köşk’ten ayrılırken “cumhurbaşkanı seçimi konusunda muhalefetle bir teması olup olmayacağı” sorusunu hayli kaçamaklı, eski sözünde durmadığı izlenimi veren bir yanıtla karşıladı: “…Tabii her attığımız adımda da her konuyu görüşmek şart da değil… Her konuda (danışma demek istiyor) yüzde yüz olur diye de bir kaide yok..” diyor. Elbette kural yok, ama demokratik gelenek görenek var. Bugüne dek uygulama bu yolda olmasa.. cumhurbaşkanları anayasa gereği TBMM’den bir milletvekiline hükümeti kurma görevi verebilirdi. Ne ki bu yöntemi akıllarının ucundan bile geçirmediler. Dün olduğu gibi bugün de seçimden birinci parti olarak çıkan partinin genel başkanına bu görev verildi. Hem aklın, hem sağduyunun hem de demokratik gelenek ve göreneklerin gereği yerine getiriliyor. Ziyarete Barzani gölgesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kamuoyundaki, “somut adım” beklentisine karşın Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin Ankara ziyaretinde yalnızca “Terörle Mücadele İşbirliği Anlaşması” ve “İçişleri Bakanlıkları Arasında Terör ve Organize Suçlarla Mücadele Alanında İşbirliğine Dair Mutabakat Muhtırası” imzalanması konusunda “mutabakat muhtırası” imzalanabildi. Sünnilerin desteğini çekmesi nedeniyle hükümetteki koltuğu sallantıda olan El Maliki’nin Ankara ziyaretinden “somut adım” yerine taahhüt üstüne taahhüt çıktı. El Maliki, PKK’yi, “terör örgütü” olarak niteledi ancak Türkiye’nin olası sınır ötesi operasyonuna da yeşil ışık yakmadı. İki ülke, karşılıklı olarak Basra ve Gaziantep’te başkonsolosluk açma konusunda mutabakata varırken imzalanan mutabakat muhtırası ile Irak, BM Güvenlik Konseyi’nin terörle mücadele konusundaki kararları ile Türkiye ile 1926, 1946 ve suçluların iadesini öngören 1989 tarihli anlaşmaların geçerliliğini koruduğunu kabul etti. Ancak, mutabakat muhtırasında Türkiye ile Irak arasında Saddam Hüseyin döneminde imzalanmış olan ve Türk askerinin teröristlere yönelik “sıcak takip” hakkının bulunduğu anlaşmalara atıf yapılmadı. Diplomatik kaynaklar mutabakat muhtırasındaki bu madde ile birlikte terörle mücadele konusunda “yasal zemin oluştu” değerlendirmesini yaptılar. AMANA KARŞI SORUMLULUK Görüşmelerde, genişletilmiş Irak’a halesi gösterildi. Görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında ise Maliki, Türkiye ile terörün üstesinden gelme konusunda kararlı olduklarını belirterek ilerleyen günlerde Iraklı uzmanların, Türkiye’ye gelerek bu alandaki işbirliğinin ana hatlarını belirleyeceklerini söyledi. El Maliki, “İleriye dönük olarak PKK terör örgütü ve diğer örgütlerle mücadelede işbirliği hususunda aramızda ortak bir mutabakat var. PKK ve benzeri örgütlerin Irak topraklarında bulunmasına izin verilmemektedir ve bundan sonra da verilmeyecektir. Bu alandaki işbirliğinin gecikmeden başlamasını istiyoruz’’ dedi. Konuk başbakan, komisyonların görüşmeleri sonucunda iki ülke arasında yakın gelecekte bir dizi anlaşma imzalanacağını ifade etti. ‘KÜRT YÖNETIMINI BAğLAR’ İmzalanan muhtıranın Irak’taki Kürt yönetimini de bağlayıp bağlamayacağının sorulması üzerine Maliki, “Irak Kürdistanı Irak’ın bir bölümüdür. İki devlet arasında varılan mutabakat, ülkelerin bütününü ilgilendirir, sorumluluk alanına sokar. Dolayısıyla bütün tarafları bağlayacaktır’’ dedi. Maliki, ‘’PKK’yi resmen bir terör örgütü olarak tanımlayabiliyor musunuz’’ sorusuna ise “Taraflar arasında imzalanan belgede buna açıkca değinilmiş ve belirtilmiştir. Birlikte, başta PKK olmak üzere terör örgütleriyle mücadele alanında işbirliği yapacağız denilmiştir’’ yanıtını verdi. Ç El Maliki’nin Gelişi... irkaç aydır biraz yılan biraz yalan hikâyesine dönüşen ziyaretten hiçbir şey çıkmasa bile, diyalog kurulması önemli! Ziyarete taraflar çok şey yüklüyorlar, ama iki ülke arasındaki sorunlar bu tür görüşmelerle şıp diye çözülecek cinsten değil. Ziyaretin ana halkasını terörle mücadele sorunu oluşturuyor. Türkiye, nisan ayında Irak yönetiminin terör örgütü PKK ile ilgili tutumu nedeniyle nota vermişti. Irak yönetimi de notayı aldı, eğdibüktü, kürdili sükutkâr makamından bir beste yapıp bıraktı! Türkiye Irak’a, “Terör örgütüne verdiğin desteği belgeleriyle ortaya koyabiliriz, önlem al” diyor. Irak da Türkiye’ye, “Terörle mücadeleye hemen varım, ama senin ülkenden de El Kaide’ye destek var, sen de önlem al” diyor. Irak bir bakıma, PKK ile mücadele karşılığında Türkiye’den ödünler koparmaya çalışıyor. El Maliki’nin gelişi öncesinde Ankara’daki hava şu: “Sabrımız taştı, bu son uyarımız olacak!” Buna karşılık El Maliki’nin de “PKK terör örgütüdür, bunu böyle ilan ediyoruz” diyebileceği söyleniyor. Olabilir mi? Olabilir... Zira PKK militanlarının çoğu Barzani’nin, Talabani’nin ordusuna katıldı. Arta kalanlar, “huysuzlar”... ??? Irak’ın içindeki gelişmeleri dikkate aldığımızda şu soru çengelli duruyor: El Maliki ne ölçüde Irak’ın tümünü temsil ediyor? Kürtler, El Maliki’ye Türkiye ziyareti öncesinde şunu söylediler: “Gerçekçi ol. Bizim evet demeyeceğimiz bir şeyin altına imza atma. Aksi halde, attığın hiçbir adımı tanımayız.” Sünniler zaten hükümetten çekildi. El Maliki onları şöyle ikna etmeye çalışıyor: “Cumhurbaşkanlığını size verebiliriz. Çekilmeyin, birlikte hareket edelim...” El Maliki, Bağdat’ın devlet katlarında krizin, sokaklarında kanın olduğu bir ortamda Türkiye’ye geliyor. El Maliki’nin gündeminde KerkükYumurtalık boru hattı, ekonomik ilişkiler ve Kerkük referandumu da var. Türkiye, boru hattının açık olmasından yana. Böylece Irak yönetimi, Batı ile bağlarında Türkiye faktörünün önemini sürekli hissedecek. Kerkük referandumu ise hâlâ belirsizliğini koruyor. El Maliki, referandumun ertelenme olasılığını sürekli dikkatte tutuyor, ama bunu Kürtlere nasıl anlatacağını kestiremiyor! Bu bağlamda Türkiye, El Maliki’nin dik durması için çaba harcama sorumluluğunda. ??? Yine son anda bir değişiklik olmazsa diyelim ve ekleyelim: El Maliki, Ankara’dan sonra Bağdat’a dönmeyecek, Tahran’a devam edecek. Neden? Ne olursa olsun El Maliki, İran’sız ayakta duramayacağını düşünüyor. ABD desteğiyle hükümet olan El Maliki, İran desteğiyle hükümetinin devam edeceğine inanıyor. Bu da Irak’ın şu anda içinde bulunduğu dengelerin, daha doğrusu dengesizliklerin bir parçası. Irak’ta oyunu çok cepheli oynayanların başında İran geliyor. Güneydeki Şiilerle değişik bağlar kuran İran, Kürtleri ekonomik olarak arkasına alma ve kendine bağlama olasılıklarını hesaplıyor. El Maliki, Türkiye’ye 2007’nin ikinci ziyaretini yapacak. Ankara’nın öteden beri yakındığı “muhatap bulamama” çıkmazını tam olarak gidermese bile bu temas önemli. Ankara Bağdat’la nereye kadar gideceğini bir anlamda görmüş olacak. Böylece Irak destekli terörün azması halinde “Günah bizden gitti” deme zemini oluşturulabilir. B Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Irak Başbakanı Nuri el Maliki, Türkiye ve Irak arasındaki mutabakat muhtırasını imzaladı. (Fotoğraf: AA) komşu ülkeler toplantısının ikincisinin İstanbul’da yapılması kararlaştırıldı. Muhtırada, terörle mücadele konusunda imzalanacak anlaşma ve mutabakat muhtırasına ilişkin çalışmaların iki ay içinde tamamlanması öngörüldü. Böylece, Irak tarafı, terörle mücadele konusunda çalışmalarını tamamlamak için zamana karşı sorumluluk altına girdi. Muhtırada, “İki başbakan terorizmle mücadele konusundaki ortak kararlılıklarını vurgulamış, bu çerçevede PKK /Kongra Gel terör örgütü dahil olmak üzere Irak’ta faaliyet gösteren tüm terör örgütlerinin ve faaliyetlerinin tecrit edilmesi, pasifize edilmesi ve mevcudiyetlerine son verilmesi amacıyla her türlü çabayı göstermek hususlarındaki mutabakatlarını teyit etmişlerdir” denildi. Görüşmeler sırasında tarafların mutabakat muhtırası üzerinde tam olarak uzlaşamaması, görüşmelerin uzaması ve El Maliki’nin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile randevusu dolayısıyla 15.45’te yapılması öngörülen basın toplantısı 18.30’a alındı. El Maliki, Çankaya Köşkü’nden döndükten sonra, toplantı bir süre daha sürdü. Bu sırada kulislere Kürt lider Mesud Barzani’nin telefonla El Maliki’yi arayıp Türkiye’deki görüşmelere müdahalede bulunduğu bilgisi sızdı. Irak hükümet sözcüsü Ali Debbağ, bu bilgiyi yalanlasa da bazı uluslararası haber ajansları benzer bilgiyi Bağdat kaynakları olarak abonelerine geçti. Görüşmelerin uzaması ve muhtıra üzerinde kolay kolay uzlaşmaya varılmamasının nedeni olarak da Barzani’nin müda Z Türk: Önemsenmezsek tehlikeli bir kopuş başlar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 22 Temmuz seçimlerinde istediği sonucu alamayan ve başta Diyarbakır olmak üzere birçok yerde oyunu AKP’ye kaptıran Demokratik Toplum Partisi (DTP), seçim sonuçlarının değerlendirildiği parti meclisinde (PM) önümüzdeki dönemde özellikle Meclis’te izlenecek politikaları masaya yatırdı. DTP grubu de Meclis grubunu ilk kez toplayacak. PM toplantısında partinin olağanüstü kongresinin eylül ayında yapılmasına karar verildi. DTP Genel Başkan Vekili Nurettin Demirtaş, kendilerini iyi anlatamadıklarını ve “bölücü, ayrılıkçı yaftasını kıramadıklarını” dile getirdi. DTP Mardin Milletvekili Ahmet Türk, Dicle Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada ise önümüzdeki dönemde izleyecekleri politikalara ilişkin ipuçları verdi. Meclis’te “diyalog ve uzlaşma grubu” olmak istediklerini bir kez daha vurgulayan Türk, Cumhurbaşkanlığı seçimini boykot etmeyeceklerini yineledi. Türk özetle şu görüşlere yer verdi: c Vietnam benzetmesi: Hassas bir süreçten geçiyoruz. Savaş naralarını atan kesim var, ama bu konuda çok fazla renk vermeyen, sanki savaşı ve operasyonu istemiyormuş gibi bir hava yaratan ve bunu ima eden AKP var. Bu durum sonuçları etkiledi. Ama Kürtlerin talepleri konusunda değişen bir şey yok. Kürtler eski taleplerinde ısrarlı. Tabii ki ekonomik sıkıntılar ve yoksullaşan bir bölge etkileyecek. Geçmişte savaşın, çatışmaların yaşandığı bütün bölgelerde, ekonominin insan üzerinde büyük bir etkisi olduğunu görüyoruz. Mesela Vietnam’da halk yoksullaştı, yoksulluğun verdiği bazı sıkıntılar ortaya çıktı. Bir taraftan Vietnam halkı taleplerini gündeme getiriyordu, ama öte yandan, ABD’nin işgalcileriyle ekonomik nedenlerden dolayı bazı görüşmeler ve alışveriş içinde olabiliyordu. c Halk çözümü Ankara’da gördü: Uzlaşı ve diyalog kültürünü geliştirebilirsek, halkımızın beklentilerine cevap olabilecek bir siyaseti gerçekleştirebiliriz. Ama hükümet, gerçekten seçimden sonra uzlaşı ve diyalog sürecini geliştiremezse, parlamentoda bizim çok fazla bir şey yapma şansımız olmaz. Yani çözümü Ankara’da arayan halk, o umudu tamamen kaybeder. Bu tehlikeli bir sürecin gelişmesine neden olabilir. Belki bir kopuş dönemi gelişebilir. Hiç istemediğimiz bir dönem gelişebilir. c Terörist ilan etmenin faydası yok: Efendim “PKK’yi terörist ilan edin” diyorlar. Peki bunun pratikteki faydası ne? Şimdi siz burada bir sürecin değiştirilmesi konusunda rol almak istiyorsanız, o sürecin sağlıklı işleyebilmesi için, misyonunuzun farklı olması gerekiyor. Birilerini karşına alarak, birilerine “terörist” diyerek bu sürece katkı sunamazsınız. I RAK MECLİSİ TATİLDE Kürtler petrol yasasını kaçırdı Dış Haberler Servisi Irak Meclisi petrolün yabancılara açılmasını öngören petrol yasasını kabul edemeden tatile girerken bölgesel Kürt yönetimi kendi petrol ve gaz yasa tasarısını onayladı. Kuzey Irak’taki petrolün paylaşımına ilişkin yasa tasarısı, Kürt parlamentosunda düzenlenen 8’inci olağanüstü oturumda oybirliğiyle kabul edildi. 62 maddelik tasarı, 5 madde çıkarıldıktan ve petrol gelirlerinin bir kısmının şehit ailelerine, bölgedeki “dini ve etnik azınlıklara” ve çevreye ayrılmasıyla ilgili 2 madde eklendikten sonra onaylandı. Yeni yasanın Kürt ulusal petrol şirketinin kurulmasının önünü açacağı bildirildi. Bölgesel Yönetim Tabii Kaynaklar Bakanı Aşti Havrami, “Artık özgürüz ve yeni sözleşmelere imza atmamızı sağlayacak bir yasamız var” şeklinde konuştu. Kürt yönetimi, daha önce yabancı şirketlerle çeşitli anlaşmalar imzalamıştı. ABD’nin de bir an önce geçmesini istediği tartışmalı tasarının merkezi parlamentoda kabul edilmesi halinde bölgesel yasaların merkezi yasayla çelişmemesi gerektiği, çelişmesi halinde merkezi yasanın geçerli olacağı belirtiliyor. Hakkâri’de 1 üsteğmen şehit Haber Merkezi Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde devriye gezen askeri aracın PKK’liler tarafından yerleştirilen mayına çarpması sonucu Üsteğmen Çağlar Canbaz şehit oldu, 2 korucu yaralandı. Sakarya İl Jandarma Alay Komutanlığı’nda nöbet tutan Er Yusuf Iğ, minibüsten açılan ateş sonucu ayağından vuruldu. Hakkâri’nin Yüksekova ilçesindeki Dağlıca mıntıkasında bulunan Yeşiltaş köyünde devriye gezen askeri araç mayına çarptı. Patlamayla havaya uçan araçta bulunan Yüksekova Jandarma Bölük Komutanlığı’nda görevli askerlerden Gümüşhane nüfusuna kayıtlı Üsteğmen Canbaz şehit oldu. Akraba olan korucular İlhan ve Yasin Çoruh da ağır yaralandı. Yaralı korucular helikopterle Hakkâri’deki askeri hastaneye, şehit Canbaz’ın cenazesi ise İstanbul’a gönderildi. ye konuştu. Üsteğmen Canbaz’ın cenazesi, Ataköy rının gasp edilmesi, bir işçinin kaçırılması ile Er5. Kısım Camisi’nde öğleyin kılınan cenaze namazincanErzurum demir yolunda trenlere yönezının ardından Edirnekapı Şehitliği’nde toprağa lik sabotaj eylemlerinin sorumlusu olduğu bilverildi. dirildi. Tunceli’deki operasyonlarda patlayıcı Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde madde yapımında kullanılan 10 kilogram yer alan bilgiye göre, Yüksekova’nın dağlık kesiamonyom nitrat ile 15 adet elektrikli fünye ele minde yapılan arazi araması sırasında, PKK’liler geçirildiği kaydedildi. tarafından gömülmüş 2 adet el bombası, 1 kilogram C4 patlayıcı madde, 1 adet fitil, 1 adet kablo, 6 adet pil ile basma düzenekli olarak hazırlanmış el yapımı patlayıcı madde düzeneği bulundu. Malzemeler ve patlayıcı madde düzeneği imha edildi. Öte yandan, Tunceli’de 1 Ağustos’ta düzenlenen operasyonda öldürülen ve terör örgütünün Irak’ın kuzeyinde ve Tunceli kırsalındaki yapılanmasını üstlenen “Medeni’’ kod adlı Nesih Özcan’ın 4 Haziran’da Pülümür ilçesi Kocatepe Jandarma Karakolu’na yönelik intihar saldırısı Şehit Üsteğmen Çağlar Canbaz’ın acı haberini alan annesi nın planlama ve yönetimini üst İstanbul’daki evinin balkonuna çıkarak feryat etti. Havalimalendiği, ayrıca Erzincan Dere nında oğlunun tabutunu bir süre omuzlayan baba “Bugün köy’de şantiye işçilerinin parala oğlumun doğum günüydü. 27 yaşına basacaktı” dedi. (AA) DOĞUM GÜNÜNDE ŞEHİT OLDU İstanbul’da Atatürk Havalimanı apronunda düzenlenen askeri törende oğlunun tabutunu omuzlayan baba Hayrettin Canbaz güçlükle sakinleştirildi. Baba Canbaz, “Bugün oğlumun doğum günüydü. 27 yaşına basacaktı. Her şehit cenazesinde içim sızlıyordu. Her sabah ilk işim televizyonlarda haberleri dinlemekti. Bugüne nasipmiş’’ di ankcum?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle