06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

11 MAYIS 2007 CUMA haberler AYDINLANMA EMRE KONGAR ‘Türkiye, üzerindeki ölü toprağını atıyor’ FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) Frankfurt’ta düzenlenen “Cumhuriyetine Sahip Çık” başlıklı toplantıda, AKP’nin iktidardan alınması ve ve aydınlanma yanlısı demokratik güçlerin inisiyatifi ele geçirmesi gerektiği bir kez daha vurgulandı. Toplantıya Almanya Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu (AADF) Başkanı Dursun Atılgan, Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu (HDF) Başkanı Ahmet İyidirli, Almanya Türk Öğretmen Dernekleri Federasyonu (ATÖF) adına Hessen Şube Başkanı Yücel Tuna ile Cumhuriyet Gazetesi Yayın Kurulu Üyesi ve yazarımız Hikmet Çetinkaya katıldılar. Ömer Aktaş’ın Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve aramızdan ayrılanlar için çağrıda bulunduğu bir dakikalık saygı duruşundan sonra ilk konuşmayı yapan Dursun Atılgan, Türkiye’nin bir uçurumun eşiğinde bulunduğunu belirtti. AKP’nin aslında “Anti Kemalist Parti” sözlerinin açılımı olduğunu hatırlatan ve cumhuriyetçi demokrasinin çok önemli olduğunu belirten Atılgan, şunları söyledi: TILGAN: “EMPERYALİST DEMOKRASİCİLİK” “Demokrasi için demokrasicilik değil, emperyalizm için demokrasicilik yapanları iyi tanımak gerekir. Demokrasinin nimetlerinden yararlanarak demokrasiyi ‘sandukaya’, yani mezara sokmak isteyenlere karşı milletimiz bugünü anlayalım ve geleceği görebilelim.” Frankfurt’taki canlı toplantıda, Türk toplumunun tepki göstererek demokrasiyle buluştuğuna dikkat çekildi miştir. Egemen sınıfların bunalımı 27 Mayıs’la açığa çıkmıştır ve onun sonrasındaki anayasayla Türkiye siyasal ve sosyal açıdan ileri adımlar gerçekleştirebilmiştir. 70’lerin sonunda bir kaos yaratılarak emek güçlerinin yanlış seçimlerde bulunması sağlandı. 1980 sonrasında ise toplum ve Türkiye çürütüldü, dini duygular kamçılandı. İkinci Cumhuriyetçi denilen dönekler uygun görmese de, TSK sonunda bir refleks gösterdi. Onun bu tepkisine AB teslimiyetçileri, ABD kuyrukçuları karşı çıkıyor. Bunları demokratlığın hangi yanına koyabiliriz? Seçimler önemlidir. Bugün sokakları dolduranlar fedakarlığı sürdürmeli, tatili falan bırakmalıdır. Halkımızın duyarlılığını anlıyoruz. Bizim yetiştiğimiz öğretmen okullarında duvarlarda ‘Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır’ yazardı. Maalesef, ‘Bugünkü kuşakları biz mi yetiştirdik?’ diye soruyoruz kendimize.” ETINKAYA: NE ŞERİAT NE DARBE! Toplantıda en son söz alan Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya, Türkiye’nin büyük bir tehlikenin eşiğinde bulunduğu saptamasını doğrulayan bir konuşma yaptı. Toptancı genellemelerden vazgeçilmesini isteyen Çetinkaya, 12 Mart’taki muhtıra ile 2007’deki bu son muhtıranın birbirinden çok farklı olduğunun görülmesini istedi. Cumhuriyet Yayın Kurulu Üyesi, sözlerini şöyle sürdürdü: “O zamanki durumla bugünkü durum arasındaki farkı görmek gerek. Başbakan Erdoğan aslında şimdi ya genelkurmay bakanını görevden almalıydı ya da istifa etmeliydi. İkisini de yapamaz. Erdoğan Mersinli üreticiye ‘Al ananı da git’ diyebiliyordu, bunu şimdi Genelkurmay’a da söylese ya hadi... Ben açıkça, ‘Ne şeriat, ne darbe!’ diyorum. Ama Türkiye’nin gerçeklerini de anlatmaya devam edeceğim.” 1 Mayıs’taki devlet terörünün, AKP’nin dinci faşizmini ve emek düşmanı yüzünü açığa çıkardığını savunan Çetinkaya, tek tek örnekler vererek sürdürdüğü canlı konuşmasında, Fethullahçılığın milli eğitimden polise, oradan da medyaya kadar her alana yayıldığına dikkat çekti. Hikmet Çetinkaya şu görüşleri de dile getirdi: “Art arda işlenen cinayetlere tanık olduk. Gencecik çocuklara işletiliyor bu cinayetler. Bu caniler Işık Evlerinde, İhlas yurtlarında yetiştirilmişler. Hatta bazıları kaçıyor ve Almanya’da cami imamlığı falan yapıyor. Ben de eski Başbakan Schröder gibi çokuluslu altın tekellerinin temsilcisi falan olsam, ben de AKP’ye arka çıkarım. Onun bir derdi yok ki. Bugünkü Fethullahçı yapı 12 Eylül’ün ürünüdür. AKP, aslında işçi ve emekçilerin düşmanı olduğunu 1 Mayıs’ta kanıtladı. Fakat Tandoğan yürüyüşü, 12 Eylül’ün toplumun üzerine serdiği ölü toprağını silkelemiş oldu. Çağlayan mitingi, bu çıkışı daha büyüterek sürdürdü. Ben 13 Mayıs pazar günü İzmir’de de bu çıkışın süreceğini sanıyorum.” Türkiye’de sokaklara çıkan halkın, sonunda Deniz Baykalları, Zeki Sezerleri, Murat Karayalçınları falan da aştığını kaydeden Çetinkaya, sözü geçen çevrelerin de zaten bu nedenle birleşmeye başladığını kaydetti. Cumhuriyet yazarı, şöyle konuştu: “AKP iktidarını devirmek için her yol mubahtır. Solda birleşmeler yapılabilir, ortak listeler çıkarılabilir vs... Aslında demokratik kitle örgütlerinin, sendikaların yapması gerektiğini Türk Silahlı Kuvvetleri internet üzerinden yapınca eleştiriler geliyor. Sonuçta, bizim bütün bu olup bitenlere emeksermaye çelişkisi açısından bakıp öyle çözümlememiz gerekir. Elbette biz şeriata karşıyız, darbe filan istemiyoruz. Ama kesinlikle tam bağımsız bir Türkiye’den yanayız.” Mitingler, EBildiri, Anayasa Mahkemesi ve Dayatmacı Kültür dörtte birinin, oy kullananların ise yalnızca üçte birinin oylarını aldığınız halde, bu anayasal düzen size Meclis’te üçte iki çoğunluk verecek. ??? Hapisten çıktığınızda, sabıka kaydınıza karşın, muhalefetin de desteğiyle bu düzen, anayasa değişikliği yapılarak seçilme hakkınızın iade edilmesini sağlayacak. Yine muhalefetin de desteğiyle, bu anayasal düzen sizin için bir ilde özel bir seçim yaptıracak ve Meclis’e gireceksiniz. Siz Meclis’e girdikten sonra, Başbakan istifa edecek ve bu anayasal düzen sizi Başbakan yapacak. Bütün bunlara ek olarak bu anayasal düzen sizi Cumhurbaşkanlığı seçiminde tek seçici konumuna ve gücüne getirmiş olacak. ??? Ama bu anayasal düzenin sağladığı bütün bu olanaklar ve fırsatlar size yetmeyecek: 4.5 yıllık iktidarınızı, gücünüzü artırmak, sizi bu konuma getiren bu anayasal düzeni, insanların günlük yaşam biçimlerini bile tehdit edecek bir biçimde değiştirmek için kullanacaksınız. 4.5 yıllık iktidarınız süresince, bu anayasal düzenin bir parçası olan, Yargı ile, Üniversiteler ile ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile sürekli çekişeceksiniz, onları da etki ve egemenlik alanınıza dahil etmeye çalışacaksınız. Merkezi hükümeti, tüm bürokrasiyi, belediyeleri, ekonomiyi, kültürü, medyayı ve özellikle eğitimi, toplumu din eksenli bir yapıya dönüştürmek için kullanacaksınız. Meclis içi ve dışı muhalefetle hiçbir uzlaşma aramayacaksınız. “Dediğim dedik, öttürdüğüm düdük” anlayışıyla, her türlü demokrasi anlayışından uzak, uzlaşma kültüründen hiç nasiplenmemiş dayatmacı bir politika izleyeceksiniz. ??? Dilerim bu dayatmacı kültür, başarıya ulaşmaz ve toplumun ya da rejimin tümüyle ekseninden kaymasına yol açmaz. C 5 İYİDİRLİ: KORKUYA TEPKI Atılgan’dan sonra söz alan HDF Başkanı Ahmet İyidirli, korku ile bu korkunun yarattığı tepkiyi çözümlediği konuşmasında, halkçı bir seçenek için zamanın olgunlaştığını savundu. Milyonların Türkiye’de sokağa çıktığını ve sonunda laik, demokratik bir Türkiye talebini haykırdığını belirten İyidirli, şunları söyledi: “İnsanlarımız korkularında haklıdır. Çünkü AKP iktidarı 4.5 yıldır bu korkuyu derinleştirecek bir politika izledi. Kadrolarını yerleştirdi. Milli eğitimden adalet ve güvenlik birimlerine kadar her yeri hedef aldı. Tüm sistemi ele geçirmek üzereler. Parlamentodaki güçlerini, üstelik yüzde 34’le yüzde 65’lere varan bir haksız gücü, kullandılar. İnsanlar haklı olarak korkuyorlar. Ancak dile getirilen tepki çok olgun ve demokratiktir. Şiddetten uzaktır. Cumhurbaşkanı adayının bir adamın iki dudağı arasına sıkıştırılmasının demokrasiyle ne ilgisi var?” Her yerde insanlarımıza ulaşmak ve gerçekleri anlatmak zorunda olduğumuzu hatırlatan Ahmet İyidirli, sandıktan doğru bir alternatif çıkarılması gerektiği görüşünü yineledi. Türk sosyal demokratlarının zor bir görevle karşı karşıya olduğunu kabul eden HDF Başkanı, Türkiye’deki sosyal demokratların aynı çatı Ç A Dursun Atılgan Hikmet Çetinkaya Ahmet İyidirli Yücel Tuna on günlerde Türkiye gündeminin başına oturan demokrasi ve laiklik mitingleri ile Genelkurmay’ın elektronik bildirisi ve Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanlığı seçimini iptal eden kararının ortak noktası nedir? Hepsi, iktidarın dayatmacı kültürüne karşı, demokratik ve laik düzeni korumak amacını yansıtmaktadır. Bu dayatmacı kültür, eylemsiz geniş halk kitlelerini meydanlara dökmüş, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, demokratik ve laik rejimin koruyucusu olduğunu anımsattırmış, Anayasa Mahkemesi’ne Cumhurbaşkanlığı oylamasını iptal ettirmiştir. ??? İstanbul’un varlıklı olmayan bir mahallesinde doğacaksınız. İmam eğitimi alacaksınız. Siyasete atılacaksınız. ??? Siyasete girdiğinizde, katıldığınız parti anayasaya aykırılıktan kapatılacak. Bir parti daha kuracaksınız. O da anayasaya aykırılıktan kapatılacak. Bütün bunlara karşın, yerel siyasette yükseleceksiniz. Bu anayasal düzen sayesinde Türkiye’nin en büyük kentine başkan olacaksınız. Size “İstanbul’un İmamı” denecek. ??? Bir mitingde yaptığınız konuşmadan dolayı hakkınızda, halkın din duygularını kötüye kullanarak düşmanlık yaratmaktan dava açılacak. Mahkum olacaksınız. Hapse gireceksiniz. ??? İdeolojik bir suçtan sabıkalı olduğunuz için yeni kurduğunuz partinin başında genel seçimlere katılamayacaksınız. Seçimlerde kullanılan oy pusulasının üzerinde genel başkan olarak adınız yazılı olduğu ve seçimlere katılamadığınız halde, Türkiye’deki bu anayasal düzen, yani demokratik, laik sosyal bir hukuk devleti düzeni, seçimleri geçerli sayacak. Kayıtlı seçmenlerin sadece S ekongar?cumhuriyet. com.tr; www.kongar.org teyakkuz içindedir. Mesele budur. Mücadele bunun içindir. Tandoğan’dan Çağlayan’a Türk milletinin saygın ve soylu duruşu ile ilgili olarak yabancı medya kuruluşlarının ilgisini biliyoruz. Ancak, özellikle Almanya’daki bazı TV kanalları ve medya kuruluşlarının olumsuz ve haksız tutumlarına ilişkin olarak da bir cümle söylemek istiyorum: Almanya’nın ‘bunları’, sırtlan siyaseti gütmektedirler. Bunlar, şeriatçı partiyi demokrat olarak gösterip Atatürkçü Türk kamuoyunu antidemokrat olarak göstermeye çalışıyorlar. Bunlar her zaman bunlardırlar. Terör örgütünü de parti olarak gösterenler bunlardır. Batılı devletler, ayrılıkçı öğeler, Osmanlı’dan oluşan üçgen Osmanlı Hakimiyetini sıfırlayan üçgendi. ‘Hakimiyeti siyasiye’ üçgeni. Bunların son ‘hakimiyeti siyasiyesi’ Sevr antlaşmasıydı. Bugünkü duruma bakınız, benzerlikler göreceksiniz. Bunun için Cumhuriyetimize sahip çıkmak zorundayız. Hakimiyeti Milliye’nin, Atatürk’ün öncülüğünde gerçekleştirilen Türk devriminin ve Atatürk ilkelerinin değerini bilmek zorundayız. Tarihe bilinçle bakalım ki altında toplanması için çaba harcadıklarını, HDF olarak Türkiye’deki “fikirdaşlarına” bu doğrultuda sürekli çağrıda bulunduklarını söyledi. TUNA: NASIL BİR DEMOKRASİ? Daha sonra Almanya Türk Öğretmenler Birliği Federasyonu (ATÖF) adına söz alan Hessen Şube Başkanı Yücel Tuna, “Herkesin dilinde bir demokrasidir gidiyor. Oysa bu çağdaş kavram altında belli çevreler tarafından dinsel bir yapı anlaşılıyor” dedi. Bu çarpık anlayışın tepkilere yol açtığını belirten Tuna, çağdaş bir demokratın önce üretim ilişkilerinin toplumsal yönelimini dikkate alması gerektiğini savunarak, demokrasiyi asıl toplumcu bir dünya görüşünün anlatabileceğini vurguladı. Türkiye’nin son yarım yüzyılını demokrasi mücadelesi açısından başlıklar halinde özetleyen Tuna, şöyle konuştu: “Örneğin Kurtuluş Savaşı meclisin üstünlüğüne dayalı bir devrimci rejimdir. Daha sonraki Demokrat Parti çizgisi ise Türkiye’yi. emperyalizme bağımlı bir ülke haline getir adsınmaz gerçek. Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci, AKP’nin maskesini indirdi: Siyasette tek parti devletine koşuşu, her şeye bütünüyle hükmetme karakteri, yani totaliter yüzü ile demokrasi anlayışı... Bunu bilmiyor, yazıp çizmiyor, toplantılarda, konferans ve panellerde söylemiyor muyduk! Ancak insanların algılama eşikleri çeşitli nedenlerle bazen çok yüksekte kalıyor olabilir. Bugün ise artık hiç kimsenin (AKP’leşenlerin dışında!) bu konuda bir şüphesi yok gibi. AKP demokratik bir parti değil, bütün sistemi kendi ideolojisine ve yönetimine tabi kılmak isteyen bir “ideoloji partisi”! Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin kararı üzerine, çoğunluk nasıl olur da kendi istediğini seçtiremez.. diyerek, demokrasi anlayışını dile getirdi. Çoğunluğun diktası! Büyük gösterilere bakılacak olursa, meğer bütün millet bunu zaten görüyor ve biliyormuş, AKP’yi müzmin algılama özürlülerin dışında! Erdoğan ve ekibinin, intikam duygularını tatmin edebilmek için, Cumhurbaşkanını apar topar halka seçtirme kararı almaları da, ço Y CUMA YAZILARI ORHAN BURSALI AKP: Sona Doğru!? “Evet kardeşim ben bunu o zamanlar söyledim. O zamanki koşullarda ve içinde bulunduğum siyasi ilişkiler içinde buna inanıyordum. Fakat bugün bütün bunları reddediyorum. Geliştim, değiştim. Bugün asla öyle düşünmüyorum. Laikliğin, demokrasinin faziletlerini gördüm. Özeleştiri yapıyorum!” demek. Yoksa, söyledikleri hayatı boyunca kendisini izleyecektir! Gül ile söyleşide düzenlenen başka bir tezgâh da şuydu: Bir gazetenin internet sitesinde yapılan ve bir milyondan fazla kişinin katıldığı ileri sürülen oylamada, Gül’ün Cumhurbaşkanlığı yüzde 70 onaylanmış! Eğer bu sonuçlara inanarak politika üretiyorlarsa, hayal dünyasındaki gezintilerinde bol şans! Bu tür oylamalarda, gerçek kişilerin yüzlerce, binlerce kez oy kullandığını ve sonuçların manipule edildiğini herkes biliyor da, ora ğunluk diktasından asla vazgeçmeyeceklerinin göstergesi oldu. Ama, bütün bunlar ters tepecek! ??? İkinci gerçek: Tehlikenin bütün Türkiye farkında! Cumhuriyet’in “Tehlikenin farkında mısınız?” sloganıyla geçen yıl fırlattığı “işaret fişeği”ni, milyonlarca insan gördü! AKP, sadece demokrasiye değil, Cumhuriyet’e de düşman! Neydi o öyle, Gül’ün Cumhuriyet gazetesini anlı şanlı gazetecilerle tezgâhlanan toplantıda sallayıp durması? İngiliz gazetecinin “Gül bunu söyledi” demesine rağmen! Gül, bir kitapta yer alan konuşmasını bile inkâra kalkıştı! Bu tipik bir politikacı yan çizmesidir. Laiklik üzerine yaptığı konuşmalar belgeler olarak önüne çıkartılınca, üç maymunları oynamak, cumhurbaşkanı adayına yakışır mı? Dürüstlüğün tek bir yolu var: daki gazeteci(ler) ve Gül mü bilmiyor? ??? Önce Manisa, arkasından Çanakkale gösterilerini keyifle seyrediyorum! DYPANAP birleşme haberlerini okuyorum. Meclis’e dört partinin girmesi kesinleşti gibi. CHP, DSP ve SHP ister birlikte hareket etsin ister etmesin! Birlikte hareket ederlerse, hükümet kurma şansları çok artacak, yoksa bu cenahta bir kısım oyların Meclis’te temsil edilememesi nedeniyle, ülkemizi AKP ANAPDOĞRUYOL koalisyonu bekliyor. AKP bayır aşağı koşuyor... Bir kısım yazar çizer de “mağdur” ve “mağrur” lafazanlıklarıyla AKP’yi kurtarma peşinde! Erdoğan, cumhurbaşkanını halka seçtirme görüşünü açıklarken, yüzünde intikamcı kararlar almanın verdiği beyaz sakinlik içinde, gazetecilere “bizi izleyin” diyordu! 22 Temmuz gecesi, özellikle Erdoğan’ın yüzünü izleyeceğim! NOT: 22 Temmuz Oy Kullanma Günü! Bütün oylar kullanılmalı! Hayatımızı buna göre düzenleyeceğiz! Almanya’nın Duisburg kentinde düzenlenen mitinge yaklaşık 10 bin kişi katıldı. (AA) Avrupa’daki ilk ‘Cumhuriyet Mitingi’ Duisburg’da yapıldı DUİSBURG (Cumhuriyet) – Cumhuriyet mitinglerinin Avrupa’daki ilk adımı 5 Mayıs cumartesi günü Almanya’nın Duisburg kentinde gerçekleştirildi. “Cumhuriyete sahip çıkıyoruz!” başlığı altında düzenlenen gösteriye, istenen yoğunlukta olmasa da Avrupa’nın çeşitli bölgelerinden katılımın olması, bir ilk adım olarak olumlu bulundu. Mitingi düzenleyen ortak girişim adına Işık Aydın’ın konuşması ile açılan gösteride Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Başkanı Prof. Necla Arat, Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Alparslan Işıklı, Cumhuriyet gazetesi yazarı Ümit Zileli ve CHP milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu da söz aldılar. Konuşmacılar durumun ciddiyetini vurgulayarak, şeriat tehdidine karşı demokratik hakların korunması için harekete geçilmesi çağrısında bulundular. Programa müziğiyle katkıda bulunan sanatçılardan Hasan Yükselir ve Selda Bağcan katılımcıları coştururken, özellikle Selda’nin Uğur Mumcu için bestelediği “Uğurlar olsun” parçası hep birlikte söylendi ve duygulu anlar yaşandı. Göstericiler coşkuyla hep birlikte “Türkiye laiktir, laik kalacak”, “Tehlikenin farkındayız”, “Ne ABDullah ne AB, bağımsız Türkiye”, “Solda birlik” gibi sloganlar attılar ve demokratik güçlere birlik çağrısında bulundular. Miting bir bayram havasıyla dağılırken, yeni cumhuriyet mitingleri için harekete geçilmesi dilekleri de dikkat çekti. (Dilşat Şahin) obursali?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle