Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 MAYIS 2007 CUMA bilim/vaziyet Fransız mimar piramitlerin gizini çözdü mü? Nilgün ÖZBAŞARAN DEDE eops piramidinin Mısır’da İÖ 2547 2524 yıllarında hüküm süren firavun Khufu tarafından yaptırıldığını ve mimarının da kardeşi Hemienu olduğunu biliyoruz. Peki 4500 yıl kadar önce bu kadar büyük bir yapı nasıl inşa edilebilmişti? Tarih derslerinde bunun çok basit bir yanıtı vardı: Binlerce köle ilk önce kızgın güneşin altında, kayalardan tonlarca ağırlığında bloklar yontuyorlardı. Taş bloklar Nil Nehri’nden taşındıktan sonra yine büyük zahmetlere kilometrelerce uzunluğunda rampalarla piramide çıkarılıyordu. Fakat Gize’deki üç büyük piramit çölün ortasında yükseldiğinde ne tekerlek ne de gelişkin nakil araçları kullanılıyordu. Kölelerin tonlarca ağırlığındaki taş bloklarla bu dev yapıları ne şekilde inşa ettikleri üzerinde insanoğlu neredeyse iki yüz yıldır kafa yoruyor. Yağmur Ekim C Nakami sıkıştırdığı oturumlarla 22 Temmuz’da seçim yapılmasına karar verdi. Meclis, yenisi seçilinceye kadar görev başında olduğu için karar alabilir, yasa çıkarabilir. Buna kimsenin itirazı yok. Hukuka saygısı olanların itirazı, anayasanın 102. maddesine göre başlamış sürece ilişkin. Çünkü cumhurbaşkanlığı seçim süreci başladı ve bitirilmesi gerekiyor. Bu sürecin dışına çıkarsanız, anayasayı çiğnemiş olursunuz. Anayasanın 102. maddesinde cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin sonunda Cumhurbaşkanının seçilememe olasılığı da düşünülmüş. Anayasa “Cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde derhal Türkiye Büyük Millet Meclisi Murat Karayalçın, birliktelik istiyormuş... “Solun Ankara belediye başkan adayı olsun!” İslamlaştırılmasıdır. Özetle ABD, Araplara “Ilımlı Demokrasi”, Türklere ise “Ilımlı İslam” öngörmektedir. Emperyalizm, Ortadoğu’da bir yandan demokrasiyi bir başka yandan İslam’ı kendine göre yontarak yeni bir düzen kurma peşindedir. AKP Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan’nın Büyük Ortadoğu Projesi’nde “eşbaşkan” olması boşuna değildir. Ancak Türk halkı, işbirlikçi medya tekellerinin yarattığı bilgi kirliliğine rağmen bu gidişi fark etmiş ve meydanları doldurarak bütün iç ve dış hesapları altüst etmiştir. 14 Nisan’da Tandoğan’da başlayan bu büyük halk hareketinin sonunda siyasi partiler liderleriyle birlikte halkı peşlerinden koşturan değil halkın arkasından koşar duruma gelmiştir. Merkez sağda ve merkez solda birleşmeler, bütünleşmeler bunun göstergesidir. Şimdi, birleşen veya birleşmeyen bütün siyasi partiler şu sorunun yanıtını bir an önce vermekle yükümlüdür: AKP’nin halk tarafından deliğe süpürülmesi halinde, iktidara gelenler Büyük Ortadoğu Projesi’nde yer alacak mı almayacak mı? Deniz Baykal, Zeki Sezer, Devlet Bahçeli, Mehmet Ağar veya bir başkası “eşbaşkan” mı olacak yoksa Türkiye’ye başbakan mı, bunu bilmek gerek! 17 Gül’e 367 bulma formülü: 3 kişiyi, 6 kişiyi ve 9 kişiyi yan yana getirip rakamları birleştirin! İşin sırrı spiral biçiminde yükselen bir iç rampaya dayanıyor...JeanPierre Houdin,bilgisayar simülasyonlarıyla Keops piramidinin ne şekilde inşa edildiğini gösterdi. K İÇ RAMPANIN köşelerinde 10x10m’lik bir boşluk bırakılıyor ve buraya taş blokların 90 derecelik bir açıyla döndürülmesine yardımcı olacak bir kaldıraç sistemi yerleştirilmekte. uzaklıktan getirilmişti. Temelde kullanılan kireçtaşı Toura’dan, dev granit bloklar Asvan’dan gemilerle bölgedeki bir limana getirilmişti. Dokuz yıl sonra piramidin yüksekliği 24m’ye ulaştığında, içte kraliçeye ait mezar odası da tamamlanmıştı. Dıştaki rampa, yapının 43m’ye kadar yükselmesine dek beş yıl daha kullanılmış ve böylece krala ait mezar odasının inşa edileceği yüksekliğe kadar gelinmişti. ve taşlardan bir denge ağırlığı kurulmuştu. 25 tonluk bu ağırlığın, kalın halatlarla granit bloklara bağlı olduğunu tahmin ediyor Houdin. Denge ağırlığı açıldığında, granitin (asansör boşluğundaki denge ağırlığının kabini yukarı çekmesi gibi) galeride 43 m. yüksekliğe çıkarılmasında yardımcı olmuştu. Houdin, galerinin duvarlarında bugün bile hâlâ görülen sürtünme izlerinin bu işe ait olabileceğini düşünüyor. Peki Houdin haklı mı? Gerçi bilim dünyasından olumlu tepkiler geldi, ama teorinin kanıtlanabilmesi için iç rampayla ilgili kalıntıların bulunması gerekiyor. Houdin kâr amacı gütmeyen organizasyon kurdu ve Keops piramidinde inceleme yapmak için Kahire Eski Eserler Yüksek Konseyi Başkanı Zahi Hawass’tan izin bekliyor. HUKUKA saygınız olmazsa olacağı budur: Meclis 9 Mayıs’ta toplanıp Cumhurbaşkanlığı seçimi için oylama yapacak fakat ortada cumhurbaşkanı adayı yok! Sonuç alınamayacak oylamalar için “nafile tur” denirdi; AKP Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan sayesinde siyasetimiz yarın yeni bir deyim daha kazanacak olmalı: Nakami tur. Nakami, muradına erememek; nakam, muradına erememiş demek. Meclis Başkanı, cumhurbaşkanlığı seçimi için oturumu açacak; toplantıya Anayasa Mahkemesi’nin istediği yeter sayıda milletvekili bile katılmış olsa, ortada aday bulunmadığı için AKP Siirt Milletvekili Erdoğan, muradına eremeyecek. AKP Siirt Milletvekili Erdoğan’ın yeni muradı 22 Temmuz’da seçim yaptırmak. Meclis, Cumhurbaşkanlığı seçim takviminin arasına seçimleri yenilenir” diyor. Dolayısıyla, Meclis’in Cumhurbaşkanlığı seçim süreci tamamlanmadan; Anayasa’nın 102. maddesini yok sayarak kendine göre bir genel seçim kararı alması her şeyden önce siyasi ahlaka uygun değil. Hukukun öngördüğü: Meclis cumhurbaşkanını seçememişse Yüksek Seçim Kurulu’nun ülkeyi “derhal” genel seçime götürmesi. Bu noktada seçim tarihi için ne AKP’nin ne de Meclis’teki öteki partilerin borusu öter. Meclis, cumhurbaşkanını seçemediğini açıkladığı an, Yüksek Seçim Kurulu devre girer. Yüksek Seçim Kurulu’nun belirleyeceği seçim tarihi 22 Temmuz da olabilir; öncesi veya sonrası da. Ancak önemli olan, seçim tarihini Yüksek Seçim Kurulu’nun belirlemesidir. Hukuk bunu öngörüyor. Türkiye, nakamların oyuncağı olamaz! Gülmece Nami Tepe: “Gül, Meclis’in onuru için cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmiş. Gülelim de boşa gitmesin!” Eşbaşkan YÜZYILLAR boyunca Anadolu jeostratejik bir önem taşımıştır ve dünya ne kadar küreselleşirse küreselleşsin taşımaya da devam edecektir. Ancak, Türkiye coğrafyasının bugünkü önemi, Asya ile Avrupa arasındaki “köprü”lüğünden öte ABD’nin Ortadoğu petrolleri üzerindeki kanlı hesabından kaynaklanmaktadır. ABD, kendine tanrısal güçler vehmeden bir adamın elinde Ortadoğu’da yeni bir harita çizmeye çalışmaktadır. Bu çalışmanın adı “Büyük Ortadoğu Projesi”dir. Projenin tezgâhı, Irak’ta açılmıştır. “Irak’a demokrasi ihracatı”nın altından ABD emperyalizminin gerektiğinde faşizme dönüşen gerçek yüzü çıkmıştır. Irak bataklığı ayrıca Avrupa Birliği’nin sahte demokratlığını da açığa çıkarmıştır. Büyük Ortadoğu Projesi’nin özeti, İslam dünyasının emperyalizmin gereksinimine yetecek kadar demokratlaştırılmasıdır. Fakat bu kılıf Türkiye’ye uymamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, laik devlet yapısı ve eksikgedik demokratik düzeni ile farklı bir konumdadır. ABD’nin Türkiye için biçtiği kaftan; demokrasinin yine emperyalizmin uygun gördüğü ölçüde Tramvay Özden Şener: “Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararı ‘tramvaya sıkılmış bir kurşun’dur!” İLK YAPI EVRESİNE (14 yıl) taş bloklar dıştaki ana rampada taşınmakta. Ortadaki şerit, mezar odaları ve galerinin yerini gösteriyor. Örneğin İspanyol filozof ve teknik teorikçi José Ortegay Gasset’e göre piramit inşaatı, Mısırlı ustaların “hiçbir kural ve yönteme” bakmaksızın ortaya çıkardıkları “rastlantısal bir tekniğin” sonucuydu. Kimi düşünürlere göreyse piramitler uzaylıların marifetiydi! KANIT ARANIYOR Aslında araştırmacıların kanıt bulma şansı pek de zayıf değil. Nitekim bir Fransız araştırma ekibi 1986 yılında, di Karpuz Hamza Saykan: “Üç kişi eşekten düşmüş karpuza döndü. Bilin bakalım kim bunlar? HİPOTEZ VE ÜÇ TAHMİN Fransız mimar Jean Pierre Houdin şimdi Mısırlıların o zamanki teknik olanaklarla dev yapıları planlı olarak ne şekilde inşa etmiş olabileceklerini gösteren bir hipotez geliştirdi. Houdin, hipotezini bilgisayar simülasyonlarıyla canlandırdı. Paris’teki bir sinemada sunulan sonuca göre, Mısırlılar, yaklaşık 4000 işçiyle, 2.5 milyon taş bloku üst üste yerleştirerek 146m yüksekliğindeki piramidi 23 yılda tamamlamışlardı. Hem de dev rampalar ve uzaylıların yardımı olmaksızın!. Fransız mimarın hipotezi üç tahmine dayanıyor: Taş blokların yapı yerine taşınmasını sağlayan bir dış rampa sadece 43m yüksekliğe kadar devam eden ilk yapı evresinde kullanılmıştı. İçteki rampadan daha kısa olan dış rampa kireçtaşından üretilmişti. Kral odası üzerindeki 63 ton kadar gelen dev granit bloklar asansör ilkesine göre yukarı çıkarılmış, diğer bloklar ise spiral biçiminde yükselen bir iç rampayla taşınmıştı. Houdin’e göre temelden yükselen rampanın genişliği 1.82m idi ve yüzde 7’lik bir açıyla yükseliyordu. İlk yapı evresinde bloklar dış rampada Nil çamuruyla “yağlanan” ahşap kızaklarda taşınmıştı. Taş blokların yüzde 80’i Gize vadisinin hemen kenarında, yapı yerinden sadece birkaç yüz metre İÇ RAMPA inşaatla birlikte yapılmıştı. Bilgisayar simülasyonunda ilk yapı evresinin sonundaki rampa boşluğunu gösteriyor. Rampanın üzeri yalancı kubbe tekniğiyle örülmüş. Yerde taş bloklar için kızak görevini gören ahşap direkler görülüyor. Çomak Sıtkı Ergüney. Çelik çomak oynatana şimdi sormak gerek: Çelik ortada, çomak nerede?” AŞARILI MALZEME KULLANIMI Houdin’in düşüncesine göre bu evrede ustalar, iç rampayı da kurmaya başlamışlardı. Hatta kral odasına 25 derecelik bir açıyla yükselen galeriyi de. İşte tam bu noktada Houdin’in hipotezi diğer tahminlerden farklı bir yol çiziyor. Nitekim dış rampayı yukarı çekmek, uygun bir tırmanma açısı elde edebilmek için kilometrelerce uzunluğunda ilave yapmak demekti ki bu şekilde tamamlandığında hacmi piramidin hacmine ulaşırdı. Fakat ustaların bu zahmete girmelerine hiç gerek yoktu, sonuçta bu evrede piramit hacminin yüzde 70’inden fazlası tamamlanmıştı zaten. Fransız mimar, Mısırlıların malzemeyi gayet hesaplı kullandıklarından emin. Dış rampa bu tarihte, kral odasının üzerine yerleştirilen dev graniti taşımak için kullanılmıştı sadece. 5060 tonluk taşların çalışma alanına taşınması için galeride ahşap direklerden B KRAL ODASININ yapıldığı dönemde, piramitten bir kesit. Galerideki denge ağırlığı (solda), odanın (ortada) üzerine yerleştirilecek bloku kaldırmaya yardımcı oluyor Sivil Aktif Kökçe: “Unutmayın ki dünyanın en büyük faşisti Hitler sivil, özgürlük ve bağımsızlığın öncüsü Mustafa Kemal askerdi.” ğer gizli bir odayı araştırmak için bir mikrogravimetre yardımıyla, olası boşlukları gösterecek yoğunluk ölçümleri yapınca, gizli oda yerine piramidin kenarından tepesine kadar devam eden spiral biçiminde bir alan saptamıştı. Ayrıca hava fotoğraflarında da bir kenarda, duvarın içine çöken boşluklara ait olabilecek göçükler görülüyordu. Ve bunlar iç rampada blokların 90 derece döndürüldüğü köşe girintileri olabilirdi. Houdin, Keops piramidinin içinde gerçekten de iç rampaya ait güvenilir kanıtlar bulabilirse, yüzyıllardır kafaları kurcalayan soruya nihayet mantıklı bir açıklama getirmiş olacak. Şaibesiz Anıl Öçal: “Gardıroptan çıkıp Marmaris mitingine katılmamış olması cumhuriyet mitinglerini şaibeden kurtarmıştır!” Bastır Hilmi Kayıhan: “Halk biraz daha bastırırsa, sahte kabadayı yürüyüşü dışında hiçbir şeyi kalmayacak!” Köşebent Savaş Ünlü: “Abdullah Gül’ü hararetle destekleyen yazarların da gazete köşelerinden çekilmelerini bekliyorum!” Zavallı Muvahhid Bey arülbedayi’nin kıymetli azasından Muvahhid Bey, bir buçuk aydan beri tedavi altında bulunduğu Büyükada’daki hânesinde salı günü akşamı irtihal eylemiştir (vefat etmiştir). Muvahhid Bey, tahsili ve garp sahne hayatına vukufu itibarıyla Türk sahnesinin nadir yetiştirdiği artistlerden birisiydi. Mütevvefa, eskiden beri rahatsız bulunuyordu. Darülbedayi tarafından tedavi için evvelce Dresden'e gönderilmişti. Fakat hastalık esasından tedavi edilmemiş, geçen seneden beri şiddetlenmeye başlamıştı. Buna rağmen kendisi sahneye çıkmakta ısrar ediyordu. Hatta hastalığının en şiddetli bir devresinde, bu Ramazan’ın 24’ünde Tepebaşı’nda Hamlet’in ilk temsilinde bulunmuş ve o gece daha ziyade fenalaşarak yatağa Depremler mercanları da öldürüyor 2005 yılındaki depremde 1.20m kadar yükselen Simurlue Adası’nı inceleyen araştırmacılar, adanın 300 km’lik çevresinde kalan mercanların genelde suyun üzerine çıkarak öldüğünü saptamışlar. Birçok yerdeki mercanın “korumasız” kaldığını anlatan Avustralyalı bilim adamı Andrew Baird, bazı bölgelerde belli başlı türlerin tamamen tükendiğinden söz etmekte. 2005 yılının başında Sumatra Adası’nda yaşanan 8.7 şiddetindeki depremde 900’u aşkın insan yaşamını yitirirken, binlerce insan da evsiz kalmıştı. Avustralyalı araştırmacı Clive Wilkinson, adanın yükselmesi nedeniyle mercan ölümlerinin beklendiğini ve bunun doğal resif evriminin bir parçası olduğunu söylüyor. Baird ve arkadaşları ise suyun üzerine çıkan mercanların yerine yenilerinin büyüyeceğine inanıyor. Yapay sperm üretiminde ilk önemli adım Newcastle Üniversitesi araştırmacılarının Reproduction dergisindeki yazılarında, kemik iliğinden ilk kez öncü spermanın üretildiğinden söz edilmekte. Ancak araştırmayı yöneten Karim Nayernia, değişimden geçirilen kök hücreleriyle yapay döllenme umudunun henüz çok uzakta olduğunu da söylüyor. Nitekim, hücrelerin yapay döllemede kullanılabilmesi için sadece yeni araştırmalar değil etik ve toplumsal çerçeve koşulları da gerekli. Üreme yetisine sahip sperma ancak üç ila beş yıl sonra üretilebilecek. Son araştırmada sırt omuriliğinden alınan kök hücrelerine özel büyüme faktörleri ilave edilince, kök hücreleri öncü sperma olarak gelişmiş. Nayernia şu sıralar Newcastle’deki bir kök hücre enstitüsünde çalışıyor, ama araştırmasını Göttingen Üniversitesi’nde gerçekleştirmiş. Göttingen Üniversitesi araştırmacılarının açıklamalarına göreyse, yapay sperma tekniği farelerde başarıyla uygulanmış. D nisbetinde ikramiye vermiş, Darülbedayi mümessilleri de Muvahhid Bey menfaatına bir müsamere tertip ederek 500 lira kadar yardım etmişlerdi. Halen İzmir’de bulunan Darülbedayi heyeti de, temsillere iştirak etmemekle beraber gerek Muvahhid Bey’in, gerek Bedia Hanım’ın hisseleri olan 420 lirayı kendilerine göndermiştir. Muvahhid Bey, hastalığının artması üzerine Büyükada’da tuttuğu hâneye nakletmiş, fakat her gün biraz daha fenalaşmaya başlamıştır. Nihayet evvelki salı günü akşamı irtihal eylemiştir. Merhumun cenazesi bugün öğleden sonra Büyükada’da Dil Muvahhid Bey, eşi Bedia Hanım ile. civarındaki hânesinden kaldırılarak Büyükada Mezarlığı’na defnedilecektir. düşmüştü. Şehremaneti, bu kıymetli artiste 19 Mayıs 1927 Perşembe ve zevcesine (eşine) üç maaş