04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Uçan kuşa hakaret davası açan Başbakan Erdoğan, Fadıl Akgündüz karşısında sessiz C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ 20 NİSAN 2007 CUMA Jetpa soygunu Avrupa mahkemelerinde Osman ÇUTSAY FRANKFURT/STUTTGART Jetpa ve Fadıl Akgündüz olayının, AKP’nin en üst düzeydeki kadrolarına kadar uzanan bir “tezgah” olduğu ve olayın en başından itibaren uluslararası bir nitelik taşıdığının Avrupa başkentlerinde de görülmeye başlandığı vurgulandı. Fadıl Akgündüz ile Recep Tayyip Erdoğan arasındaki “görünürdeki ilişkisizliğin”, ciddi kuşkulara neden olduğu ileri sürülürken, Jetpa başta olmak üzere binlerce Türk’ün dolandırıldığı “yeşil sermaye” vurgununun yakın bir gelecekte Avrupa Adalet Divanı gündemine de geleceği, mağdurların hakları savunulurken birçok saklı gerçeğin bu kez uluslararası arenada ortaya çıkacağı hatırlatıldı. Avrupa’daki Türklerden yüksek kâr payı vaadiyle özellikle 90’ların ikinci yarısında toplanan ve kimi çevrelere göre bugün milyarlarca avroyu bulan paralar nedeniyle “İslami hortumcular” hakkında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yakın çevresinin anlamlı bir suskunluk içinde olması ve açık bir geçiştirme politikası izlenmesi, dikkat çekmeye başladı. Fadıl Akgündüz’ün, Tayyip Erdoğan hakkındaki ağır ifadeleri Almanya’daki mahkeme kayıtlarına geçirdiğini de hatırlatan avukat Fatma Civelek, Başbakan Erdoğan’ın Almanya’nın en üst düzeyde mahkemeleri nezdinde “sabıkalı başbakan” olarak anılmasını ve Fadıl Akgündüz’ü kullanarak bugünkü görevine gelebildiği yolundaki imaları rahatça sineye çekmesinin birçok soru işaretine neden olduğunu savundu. 2004 yılında Jetpa mağdurları adına Fadıl Akgündüz’ün şahsına karşı dolandırıcılıktan dolayı tazminat davası açan ve Almanya’daki bu davalardan art arda olumlu kararlar çıkaran avukat Fatma Civelek, “yeşil dolandırıcılık” olayının ardında sadece Ankara’daki bazı odakların değil, bazı Avrupa başkentlerinin de bulunduğu yolundaki kuşkuların giderek güçlendiğine işaret etti. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Civelek, en az 18 bin kişiyi dolandırdığı belgelenen Fadıl Akgündüz’ün Türkiye’de 2006 yılı kasım ayında 4 yıl 2 ay hapse ve küçük bir para cezasına çarptırılmasının sadece bir göz boyama olduğunu, böylece “tepkili kamuoyunun gazının alındığını” ileri sürdü. Fatma Civelek şöyle konuştu: “Dolandırılan insan sayısının çok daha fazla olduğunu tahmin ediyoruz. Birçok insanımız utandığı için veya başka gerekçelerle ortaya çıkamıyor. Bizi düşündüren şey şu: Fadıl Akgündüz’ün özellikle Türkiye’deki mal varlıkları üzerine dolandırıcılık gerekçesiyle tedbir konulması talebimiz reddedildi. Bu, bizce, başlı başına bir oyun. Bu oyunu en iyi bilenler de, herhalde, Jetpa’nın sözde yatırımlarını, o dönemde tanıtıma ayrılmış ‘İntermedya Ekonomi’ dergisinin HaziranTemmuz 1999 sayısında özel demeçlerle destekleyen Cemil Çiçek ve bu sözde yatırımı ‘çölde ırmak’ sözleriyle selamlayan Bülent Arınç’tır. Jetpa tanıtım dergisindeki bu destekleri, mahkemelere de kanıt olarak sunduk.” Okumak ve Yazmak Üzerine ??? Peki Türkiye’de okunacak başka şey yok mu? Açlık, sefalet, yoksulluk başka bir gezegende, başka bir ülkede, başka bir diyarda mıdır? Yanı başımızda sürüp giden işgal ve işgalin bizim başımıza açtığı dertler sanal mıdır? Irak’ın bölünmez bütünlüğü konusunda ısrarla söylenen sözler aslında Türkiye için söyleniyor olabilir mi? Türkiye’nin şerbetli olduğu, emperyalistlerin Türkiye’ye dokunamayacaklarını söyler ve kendi sözlerinin hamamdaki davudi yankısına bayılırken, gizliden gizliye emperyalist niyetleri okuyup “başa gelen çekilir, önemli olan Batı dünyasından kopmamaktır” türküsü söyleniyor olabilir mi? Türkiye’nin sorunlarına çare aramak, anladım, medyanın işi değildir. Medyanın işi kendi dertlerine çare aramaktır. Çare nerede? Şimdilik AKP’de! Yarın nerede olur bilinmez, ona da yarın bakılacaktır. ??? Bildiğim bir tek doğru var. Mitingleri “okumadan” onları izleyerek söylüyorum. Gündem, gönlümüzden geçen gündem değildir. Tehlikeli olan ve her gün gelişen gündem, Türkiye’nin ufkunu karartacak olan gündemdir. Bu gündemin yalnız içerdeki dinamiklerle yazıldığını söyleyen yanılır. Doğrusu iç dinamiğin hareketlenmeye başladığı, boşlukları kendi bildiğince doldurmaya niyetlendiği, aynı zamanda dış dinamiklerin ülkemizle her geçen gün biraz daha eylemli biçimde ilgilendiğidir. İç dinamiklerin aksayan yanı ise, Türkiye’de zümreler arasında çatışma sürerken, sınıflar dünyasının encamını yalnızca seyreden solun, DİSK’in, KESK’in, kendilerine STK demeyi seven demokratik kitle örgütlerinin hâlâ ne mitingi, ne kitabı okumaya yemin billah etmiş olmalarıdır. Ama okumadan da olmaz ki? Bakın medyamız mitingleri, nutukları ne güzel okuyor. Bakın nasıl da akıp gidiyor zaman. [email protected] Fadıl Akgündüz Avukat Fatma Civelek Milyonların ucu nereye varıyor? Mehmet Fadıl Akgündüz, tutuklanmadan önce, İsviçre’den Almanya’ya geçmeye çalışırken RielaSingen sınır polisi tarafından durduruldu. Bu arada Akgündüz’ün arkasından bir TIR geldiği saptandı ve bu araçta Liechtenstein Jetpa AG ortaklarına ait belgelerin bulunduğu görüldü. Alman sınır polisi bu belgelere el koydu. Değerlendirmelerden sonra Akgündüz’ün, sadece bu belgelere göre, 410 milyon marktan fazla para topladığı belirlendi. Frankfurt Savcılığı’ndaki belgeler, bu tutarı belgelemiş durumda. Ayrıca Ekovitrin’le yaptığı bir mülakatta, Akgündüz, 500 milyon DM topladığını belirtiyor. En önemlisi de, Jetpa eski Avrupa Koordinatörü İbrahim Görgülü’nün yeminli açıklaması. Görgülü, Jetpa’dan ayrıldığı tarihe kadar 620 milyon mark topladığını belirtiyor. Onun ayrılmasından sonra da para toplandığı kabul edilirse, bu tutarın 620 milyon markın çok üzerine çıktığı düşünülebilir. Frankfurt Savcılığı’ndaki 22.11.2004 tarihli bir raporda da, Türkiye Maliye Bakanlığı’nın Jetpa’nın 40 trilyon TL’ye el koyduğu belirtiliyor. Bunun da ortalama bir hesapla 50 milyon mark (yaklaşık 24.5 milyon avro) civarında bir paraya karşılık geldiğini kaydeden Fatma Civelek, tam bu noktada ısrarla şunları vurguluyor: “Bu paraların hesabını Akgündüz vermiş değil. Savcı ve hakimler Akgündüz’ü bu konuda ciddi olarak sorgulamalı. Akgündüz ortaklarına karşı hep devlet mallarına el koyduğu için kimseye para ödeyemediğini söylüyor. Oysa devlet Akgündüz’ün bütün mallarına el koymuş falan değil. Gerçi Jetpa Holding binasına falan el konuldu, ama bu mal varlıkları o daha para toplamaya başlamadan önce de vardı. Biz, Akgündüz’ün topladığı nakit paraları ne yaptığını açıklamasını istiyoruz. Şimdilik belirlenen 410 milyon mark var. Bunun da 360 milyon markı serbest. Ama bunların nerede olduğu belli değil. Bu paralar nerede?” Akgündüz’ün anlattıkları doğrudur, ama ben Fadıl Akgündüz’ün Tayyip Erdoğan tarafından kullanıldığına değil, ikisi arasında bir anlaşma olduğuna inanıyorum. Yoksa Tayyip Erdoğan, Almanya’nın bütün yüksek mahkemelerinde okunan bu hakaret pasajından haberi olduğu ve ‘hakaret nedeniyle en çok tazminat davası açan başbakan’ unvanını da taşıdığı halde, Akgündüz’e neden dava açamıyor? Neden Jetpa’yı 1999 yılında açıkça destekleyen şimdinin Adalet Bakanı, mahkeme süreciyle ilgili müfettiş görevlendirmek istemiyor? Bunlar şimdilik yanıtsız sorulardır.” göre kara para kapsamına girmiyor. Akgündüz’ün topladığı paraların kaynağı bellidir, mağdurlar da saptanmıştır. Dolayısıyla, dolandırıcılık dosyasını inceleyen hakimler ve savcı, kara para aklama davasında Fadıl Akgün2002 ve 2006’da imza kampanyaları açtıklarını belirdüz’ün beraat edeceğini kesinlikle biliyor. Şunu da çok ten Fatma Civelek, özellikle Adalet Bakanlığı’na, mahiyi biliyorlar: Akgündüz kara para aklama davasında bekemelerde yaşadıkları sorunları, savcının MASAK ve biraat ettiği andan itibaren şu ana kadar denetim altında lirkişi raporlarına rağmen Akgündüz’ün beraatını istebulunan bu mal varlıkları üzerindeki devlet tedbiri de mesini de aktararak ısrarla müfettiş talep ettiklerini söykalkacaktır. Akgündüz tarafından dolandırılan mağdurledi. Stuttgartlı avukat, sözlerini şöyle sürdürdü: lar, ‘kara para aklama dosyasına’ müdahil olamadıkları “Almanya’da Akgündüz’e şahsına dolandırıcılık geiçin böyle bir durumda devlet tedbirinin kalkması ve rekçesiyle açtığımız davalar, karşı tarafın bir sürü oyalamalların Akgündüz’e geri verilmesi engellenemeyecekma taktiği ve yalanlarıyla karşılaştıktan sonra tek tek letir. Yani, Akgündüz’ün tedbir kalkar kalkmaz bu mal varhimize sonuçlanmaya ve kesinleşmeye başladı. Biz de bu lıklarını eriteceği kesindir. Bu nedenle İstanbul Bakırköy kesinleşen kararlarımızı Türk mahkemeleri tarafından 8. Ağır Ceza Mahkemesi kara para aklama dosyasının yaonaylatarak, halen ‘kara para aklama kuşkusu’ ile devnı sıra dolandırıcılıktan dolayı da bu mal varlıklarına yelet tedbiri altında bulunan mal varlıklarına yönelmek isdek tedbir koymak zorunda idi. Ama müdahil avukattedik. Ama maalesef Akgündüz’ü yargılayan ların ısrarına rağmen bu tedbir talepleri reddedildi. Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi ve yetBu durumda sivil mahkemelerden hâlâ kararlakili savcı, hakkında tedbir kararı burı çıkmamış olan mağdurların da sonradan bu lunan bu mal varlıkları üzerine doparalarını tahsil edebilmeleri tehlikeye girilandırıcılık kuşkusuyla da tedbir yor.” koymayı reddetti. Bizce, sebep11 Mart 2002 tarihli imza kampanyasiz yere reddetti. Mahkemesıyla bütün bu gerçekleri ve yaşadıklanin İsviçre’deki mal varlığı rı sorunları, somut ihmalleri, bütün tedbirini devam ettirmesi yetkili mercilere ayrıntılarıyla bildirise göz boyamadan başka diklerini belirten Fatma Civelek, bir şey değil. Çünkü İsFadıl Akgündüz ortaklarına yazdığı son bir “Hep müfettiş istedik. Bu konuviçre’de ele geçirilen mektupta paraların gasp edildiğini bildiriyor. Orya hiç el atmadılar. Hele Adalet mal varlığı çok az bir han Konak, Ökkeş Sepetçi gibi isimlerin bu paraBakanlığı, müfettiş görevlendirmiktardır. İsviçre’deki ları gasp ettiği iddiasında. Bu iddia doğru bile olsa, memek için diretti” diye konuşsavcı MarcJean Ricparaları toplayan Fadıl Akgündüz. Bu, ortakların patu. hardDisBressel’in ralarından Akgündüz’ün sorumlu olduğunu gösterir. anlattığına göre 300 Ama aynı Fadıl Akgündüz, sözü geçen isimler hakkınABIKALI” bin İsviçre Frankı cida tek bir dava açmış değil. O zaman Akgündüz’ün idBAŞBAKAN ERDOĞAN? varında bir mal vardiaları doğru değil. Orhan Konak, Ökkeş Sepetçi gibi lığı bu. Ama, bir isimler, toplanan paraların bir kısmını gasp etmiş de olFadıl Akgündüz’ün Alman Türk mahkemesinin salar, muhtemelen Akgündüz’ün paraları nereye kaçırhakimlerin kafasını karıştırAkgündüz’ün İsviçdığını biliyorlar. mak için mahkemelerde bazı re’de bulunan mal Fatma Civelek, bu durumun bazı tehlikeli soruları iddialarda bulunduğunu havarlığına konulan beraberinde getirdiğini kabul ediyor: tırlatan Fatma Civelek, açıklatedbirin devamını is“Bu Orhan Konaklar, Ökkeş Sepetçiler falan acaba malarını şöyle sürdürdü: terken, yurt içindeki, Akgündüz’ün yaptıklarını, yani paranın büyük bölü“Tuhaf bir durum var. Akyani Türkiye’deki mal münü nereye kaçırdığını bildikleri için mi kendilegündüz, mahkemeye sunduğu varlıklarına tedbir koyrine dava açılmıyor. Akgündüz, bu insanların bilyazıda, sicili karalı veya sabıkalı mamakta diretmesinin diklerini mahkemede açıklamasından korktuğu (“vorbestraft”) Başbakan Erdogerekçesi, gerçekten aniçin mi dava açmıyor? Gelişmeler bu yorumu ğan’ın önce seçimlere katılamadılaşılır gibi değil. Halbuki destekliyor. Yani hakimler Fadıl Akgünğını, kendisinin ise Siirt’ten seçildiyetkili mahkeme, eğer Akdüz’ü paranın büyük bölümünün nerede ğini, AK Parti’nin de hemen seçim gündüz’ün mağdurları bizolduğu konusunda sıkıştırmadığı süreyasalarını değiştirerek Erdoğan’a bir zat dolandırdığını tespit etce, o paraların nereye kaydırıldığı dahaki seçime katılabilme imkanı sağlamişse, bu mağdurların zararlaortaya çıkmayacak, mağdurlar dığını, sonra da Siirt seçimlerinin iptal rını giderebilmesi için onların da mağdur kalmayı süredilerek Akgündüz’ün tutuklatıldığını ve tedbir taleplerini de kabul etmek dürecek.” Erdoğan’ın da seçimlere katılmak suretiyle zorundadır.” Akgündüz’ten boşalan yere seçildiğini belirtti. Bu işin birçok kesimin katıldığı bir Fadıl Akgündüz, bu karara itiraz ettiğini ve normalinoyun olduğunun ortaya çıktığını ileri süren Fatde böyle bir davanın 23 sene sürdüğünü, kendi davama Civelek, böylece Fadıl Akgündüz’e göstermelik bir sının ise 3 günde bitirildiğini ve hemen kesinleştirildihapis cezasıyla kamuoyunun rahatlatıldığını ve aslında ğini, yani Erdoğan’ın kendisini kullandığını ima etti. Bu çok önemli bir fırsat daha tanındığını kaydetti. Fatma Ciyazılar da Almanya’nın bütün yüksek mahkemelerinde, velek, böylece Fadıl Akgündüz’ün yasalara aykırı olarak hatta Alman Yargıtayı’nda (BGH) bile okundu. İşte bu hortumladığı paralar üzerindeki tasarruf hakkının koyazı buradaki hakimlerin kafasını fena karıştırdı. Harunmuş olduğunu bildirdi. Civelek, şöyle konuştu: kimler benim mahkemeye sunmuş olduğum MASAK “Şu anda Türkiye’de yaklaşık 40 trilyon TL nakit ve (Mali Suçları Araştırma Komisyonu) raporunu bile, bazı taşınmazlar, çok önceden kara para aklama suçu iş‘Türkiye’de her şey olabilir’ gerekçesiyle kanıt olarak kalendiği kuşkusuyla tedbir altına alınmıştır. Bunlar Jetpa bul etmediler ve ben, dolandırıcılığı kanıtlamak için çok Holding binası, Caprice Otel’in yüzde 50 hisseleri, Jet zorlandım. Bu yazıları AK Parti’nin en üst düzeyine ve Kent siteleri, Siirt’te arazi gibi taşınmazlardır. Ama AkErdoğan’a da ilettirdim, Başbakan veya Adalet Bakanı gündüz’ün kara para aklama davasında beraat edeceği ile görüşmek istedim. Bana randevu verilmedi. Bence kesindir, çünkü topladığı paralar Türk Ceza Hukuku’na OYUN İÇİNDE OYUN MU? ürkiye’de bazı şeyler artık “okunuyor”. Örneğin gazetelerde “14 Nisan mitingini okumak” ya da “doğru okumak” üzerine yazılar çıkıyor. Artık aydınlarımız mitingleri, gösterileri “okuyorlar”. Aslında kitapları okuyup, mitingleri izleseler, sonra da yorumlasalar daha iyi olur ya, olsun onlar mitingleri “okuyorlar”. Belki de artık kitap okumaktan sıkıldıkları içindir.. Peki, nasıl “okundu” 14 Nisan mitingi? Çok güzel okundu. İkitelli “Galiba biraz ayıp oldu, böyle bir kalabalığı bugüne kadar görmemekle ayıp etmişiz” deyip, “okuduğu” mitinge bir selam gönderdikten sonra, Başbakan’ı okumayı sürdürdü. ??? İkitelli’nin görevi, gündemin sapmasına izin vermemektir. Rahvan atın gidişini bozmamak, aradaki kaçınılmaz çıkıntılara takılmamak gereklidir. ABD ile AKP ile birlikte yürümek, başa gelebilecek, ki oluyor, geliyor, olmadık zamanda olmadık işler medyanın başına çökebiliyor, “tehlikenin farkında olmak” ve gündemin rayından çıkmasına izin vermemek yaşamsal bir zorunluluktur. Medyamız “sorumluluğun”, daha doğrusu “zorunluluğun” pekâlâ farkındadır. ??? Ekonomik durumun iyiye doğru gittiği masalını anlatmakta ısrarlı olmak memleket hayrınadır. İşsizliğin gerilediğini, yakın bir gelecekte “kişi başına düşen” gelirin 10 bin doları aşacağını söylemek yerinde olur. Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanı dileğe ve isteğe göre okunmalı, yorumlar gündemin genel gidişine göre yapılmalı, kimileri büyütülmeli, kimileri küçültülmelidir. Hiç kuşku yok, rezervler, sigortalar, bilinmez yarınlar için kapılar açık tutulmalı, ılımlı, “askersever” ya da “askeröver” yazılara da yer verilmeli, ama genel gidiş konusunda “şimdilik” gerekli olan kararlılıktan vazgeçilmemelidir. Medya budur ve bizim medyada okuduğumuz da böyledir. T LUSLARARASI MAHKEMELERE GİDİLECEK Bütün bu girişimlerin iç hukuk yollarının tüketilmesine yönelik olduğunu kaydeden Fatma Civelek, ortada milyonlarca avroluk bir dolandırıcılık davası bulunduğunu ve AKP çevresindeki “bilmecelerin” bu uluslararası yargı sürecinde mutlaka ortaya çıkacağını savundu. Avukat Civelek, şöyle konuştu: “Mahkemelerin yapmış olduğu hatalardan, hakimleri ve savcılıktan sorumlu Adalet Bakanlığı’nı, sonuçta da devleti sorumlu tutacağız. Eğer bizim mahkemelerimiz sonuçlanmadan T.C. mahkemeleri şu anda devlet tedbiri altında bulunan mal varlıklarının da Fadıl Akgündüz tarafından yağmalanmasına göz yumarsa, biz bu olaydan devleti sorumlu tutarak devlete karşı tazminat davası açacağız. Eğer T.C. mahkemeleri Türk devletine karşı açacağımız davaları olumsuz sonuçlandırırsa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar çıkacağız. Biz, eksimizin de artımızın da Türkiye içinde kalmasını isterdik, ama ne yazık ki iyi niyetimizi anlamamakta ısrar ediyorlar. Bütün bunları Adalet Bakanlığı’na da bildirdim.” U ASKERE BAĞLILIK MESAJI VERDİ Akgündüz mektupları ve dava açılmayan “gasp” Fethullah Gülen orduya âşıkmış! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı’ndan kamuoyunda “andıç” olarak bilinen Basın Değerlendirme Raporu’nun çalındığının ve sonra Fethullahçıların etkin olduğu Utah’a ulaştığının ortaya çıkmasının ardından ABD’de yaşayan Fethullah Gülen, “askere bağlılık” mesajı iletme gereksinimi duydu. Gülen’in yaptığı açıklamada öne çıkan değerlendirmeler şöyle: Ben askerliğe âşık bir insanım. “Şimdi askere çağrılsam seve seve giderim” demiştim bir zamanlar; yine de diyorum. Sadece “Kalp damarlarımda stent var; onu zorlayacak emirler vermeyin. Mesela marşmarş demeyin”, “yatkalk” diyerek yormayın. İnsanlar genel olarak orduyu vatanın bekçisi diye anlatırlar. Bence, o topyekun mukaddeslerin; mazinin, milli kültürün, hürriyet ve emniyetin en emin muhafızıdır. Dolayısıyla, onu hep takdirle ve saygıyla anmak isterim. Ordu ile alakalı duygu ve düşüncelerim böyle olduğu gibi, devletin temel unsurları mevzuunda da uluorta konuşulmaması gerektiğine inanırım. Milletvekili, bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı gibi devleti temsil eden insanlarla ilgili her sözün çok iyi tartılıp sonra söylenmesi taraftarıyım. Devlet büyüklerine ya da onların ailelerine karşı yapılan sözlü ya da yazılı saldırıları veya medya vasıtasıyla faş edilen dedikoduları ve internet üzerinden neşredilen güft ü guyu kat’iyen tasvip etmiyorum; hele orduyu, kuvvet komutanlarını ya da ricali devleti yaralayıcı sözler sarf edilip yayınlar yapılmasını doğru bulmuyorum. Hakiki dindarların da öyle çirkin işlere kalkışacaklarına ihtimal vermiyorum. “S Kaiserslautern’de tuhaf bir özel hesap, ya diğerleri nerede? Fadıl Akgündüz’ün Avrupa’nın birçok ülkesinde kendine ait özel hesaplar açtırdığı tahmin ediliyor. Ancak Fatma Civelek bunlardan sadece birini saptayarak el koydurtabildiğini söylüyor: “Akgündüz’ün Almanya’nın Kaiserslautern şehrinde kendi adına açtırdığı bir hesapta 1 milyon marka yakın para bulunuyordu. Ama Almanya’da Akgündüz’ün özel kazancı olmadığı için bu paralar kendine ait olamazdı. Bunlar, toplanan paraların bir bölümüydü. İyi de, o zaman bu 1 milyon marka yakın paranın Akgündüz’ün özel hesabında ne işi vardı? Bu paralar neden şirket hesabına değil de, Akgündüz’ün şahsi hesabına yatırılmıştı? Ben bu hesaba el koydurmaya çalıştım ve el koydurttum. Ama ben bunu başarıncaya kadar hesapta sadece 11 bin mark civarında bir para kalmıştı. Şu anda tedbir altında bu miktar bulunuyor. Soru şu: Acaba Akgündüz’ün kaç ülkede bu tür özel hesabı var? Bu soruların yanıtını sorumlu hakim ve savcılar Akgündüz’ü ciddi anlamda sorgulamadığı sürece öğrenemeyiz ve mağdurlar adına sadece devlet denetimindeki 40 trilyon TL gibi bir avuç para ve birkaç Jetpa binası ile yetinmek zorunda kalırız. Ama sıkı bir sorgulama ile daha fazlasını el geçirmek mümkünken, neden bu kadarcıkla yetinelim?” Köln Ford’da 23 Nisan şenliği KÖLN (Cumhuriyet) – 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Ford’un Köln Merkenich tesislerinde de kutlanacak. 22 Nisan 2007 pazar günü saat 12.00’de başlayacak olan şenlik kapsamında çocuklar için, aralarında palyaço, video gösterileri ve çocuk şarkılarının da bulunduğu çeşitli etkinlikler gerçekleştirilecek. Yapılan açıklamada, Tüksem folklor grubunun da katılacağı bu şenliğin uluslararası bir ortamda Almanya’daki entegrasyona bir katkı olarak planlandığına dikkat çekildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle