04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 NİSAN 2007 CUMA spor Dopinge büyük gözaltı Sevil ARINAN porcuların yasaklı madde kullanıp kullanmadıklarını belirlemek için çalışmalarını titizlikle devam ettiren Türkiye Doping Kontrol Merkezi (TDKM), Dünya Anti Doping Ajansı’nın (WADA) da beğenisini topluyor. Dopingi “çağın vebası” olarak isimlendiren, alanında Türkiye’nin ilk ve tek kuruluşu olan TDKM’nin başkanı Aytekin Temizer, “Modern cihazlarla çalıştığımız için doping numunelerini 2 günde içinde sonuçlandırabiliyoruz. Birimimizde eksiğimiz yok fazlamız var” dedi. “Kazanmanızı sağlayacak sihirli bir ilaç olsa spor yapmanın ne anlamı olurdu?” diyen TDKM, sporculara “tarama yöntemi”yle doping kontrolü yapıyor. Dünyada 34 merkezde yapılan doping kontrolleri, ülkemizde de Hacettepe Üniversitesi (HÜ) TDKM tarafından yürütülüyor. TDKM’nin laboratuarlarında kimyacı, biyolog, eczacı ve teknisyenlerden oluşan 20 kişilik ekip yer alıyor. Birim çalışmalarını tarama programı, anabolik steroidler, diüretik idrar söktürücü, kortizon inceliyici ve kan analiz laboratuarlarında yapıyor. 1990’dan bu yana yapılan tüm kontrolleri büyük bir “titizlikle” devam ettirdiklerini söyleyen TDKM Başkanı Aytekin Temizer, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün (GSGM) doping kontrollerinde hata çıkmaması için modern cihazlar temin ettiklerini vurguladı. Temizer, çalışmaları nedeniyle WADA’nın kendilerini takdir ettiğini de vurguladı. Temizer, şöyle devam etti: “TDKM yaptığı çalışmalarla takdir toplayan doping merkezlerinin başında geliyor. TDKM’yle gurur duyuyorum. Merkezimiz her geçen gün daha da modern cihazlarla çalışır hale geldi. Örneğin 2011 Kış Oyunları Türkiye’ye verilirken TDKM’nin başarılı çalışmaları da gözönünde bulunduruldu. Geçen yıl 4 bine yakın doping testi yaptık. Bu rakamla rekor sayıya ulaştık. Basın bizim bu kaliteli çalışmalarımıza yer verse, sporcular üzerindeki caydırıcılık etkimiz de artacak. Yani sporcular doping içeren maddeler kullanmayacak. Yiyecek maddeleri, vitamin hapları, öksürük şuruplarında bile doping içeren maddeler olabiliyor. Sporcularımızın bu maddeleri bilinçli olarak kullanması gerekiyor. Biz de sporcularımızdan ilaç kullanmadan önce bize bildirmesini istiyoruz. Bu maddeleri bilinçsizce kullanan sporcular da var.” C WADA RAPOR İSTEMİYOR 19 S İLAÇCİHAZ FİRMASI ORTAK ÇALIŞIR Dopingi “çağın vebası” olarak nitelendiren Temizer, bazı sporcuların doping kullanarak başarı elde etme yoluna gittiklerini belirtti. İlaç firmalarıyla doping kontrol cihazları satan firmaların ortak çalıştıklarını vurgulayan Temizer, “İlaç firması dopingli ilacı yapıyor. Cihaz firması da onu tespit edecek olan cihazı üretiyor. Bu firmalar ilacı sporcuya satarken, cihazı da bizim gibi doping kontrol merkezlerine veriyor. Dünyadaki sistem bu. Çark böyle dönüp gidiyor” dedi. ADA, kendisine bağlı olan 38 doping kontrol merkezine her yıl 4 kez dopingli numune gönderip birimlerin hassasiyetini ölçüyor. WADA’nın TDKM’nin çalışmalarına çok güvendiğini kaydeden Temizer, “Bize, ‘Yaptığınız testlerin sonuçlarına güveniyoruz ve artık sizden rapor istemiyoruz. Türkiye doping kontrollerinde son derece başarılı’ dendi. Bu durum bizim için çok güzel bir gelişme. Bu işte çok iyi olduğumuzu düşünüyorum. TDKM sadece Türkiye değil Suriye, Irak, Azerbaycan ve Moldova gibi birçok ülkenin de doping kontrollerini yapıyor. Onlarında kontrolünü yapıp gönderiyoruz. Doping testlerini doğru yapmamızın yanı sıra sonuçların bulunmasında da çok hızlıyız. Hiç bir merkezde bu kadar hızlı sonuç verilmiyor” dedi. W BİR PORTRE 80 yaşını da aştı, bu gidişle maratonu bırakmayacak. Bu kez Zürih’ten döndü. Elinde sertifika boynunda madalya. Safter amca bugüne dek koştuğu 11 maratona bir yenisini daha ekledi. Ya yarı maraton, “Lafı mı olur ‘’ diyor. Zürih’teki maratonda bilgisayarlar “Katılanların en yaşlısı ‘’ olarak onun adını yazdılar ve yarışı bitirdiği anda kronometre 4 saat 7 dakika 8 saniyeyi gösteriyordu. Safter Kartoğlu’nun hedefi Tokyo Maratonu... Mehmet Atalay, Mehmet Terzi, Fair Play’in “Number One”ı Erdoğan Arıpınar 5 kıtada maraton koşan bu 80’lik delikanlı maratoncuyu bir tanısalar ya... KİME KONTROL YAPTIĞIMIZI BİLMİYORUZ TDKM’nin gizlice seçtiği Bağımsız Doping Numunesi Alım Görevlileri (BADNAG), yıl içinde spor federasyonlarının talepleri doğrultusunda sporculardan numune alıyor. Yaptıkları doping kontrollerini anlatan Temizer, şunları kaydetti: “Numuneler ansızın kargo ile TDKM’ye geliyor. Gelen numuneleri kapalı kapılar ardında hemen test etmeye başlıyoruz. Numuneleri test ettikten sonra bizden kontrol yapmamızı isteyen federasyona gönderiyoruz. Ayrıca bize gelen numuneler numaralandırılıp geliyor. Yani biz kime doping kontrolü yaptığımızı bilmiyoruz. Dopingli sporcuyu biz de herkes gibi medyadan öğreniyoruz.” Nurcan’dan iki madalya 20. Avrupa Bayanlar Halter Şampiyonası’nın ilk gününde podyuma çıkan olimpiyat şampiyonu Nurcan Taylan, silkme ve toplamda gümüş, koparmada ise bronz madalya kazandı. Nurcan Taylan, koparmadaki ilk hakkında 83 kiloyu kaldırdı. İkinci ve 3. denemesinde koparmada 86 kiloyu kaldıramayan Nurcan, üçüncü sırada kaldı. Erkekler 56 kiloda Gülbeyi Akdi ve bayanlar 53 kiloda Yeşim Çelikkaya ise dereceye giremedi. EKSİĞİMİZ YOK FAZLAMIZ VAR GÜREŞTE HEDEF ZİRVE T Aytekin Temizer. DKM’de kullanılan “doping kontrol cihazlarının” çoğunun sadece Türkiye’de bulunduğuna işaret eden Temizer, her geçen yıl çalışan elemanların kalitesini de arttırdıklarını söyledi. TDKM’yi dünyadaki doping kontrol merkezleriyle kıyaslayan Temizer, “Eksiğimiz yok fazlamız var. Örneğin kullandığımız en eski cihazımız 6 yıllık. GSGM cihaz konusunda çok hassas davranıyor ve bize destek oluyor. Türkiye bazı nedenlerden dolayı kötü imaja sahip. Bu yolla imajımızı düzelteceğiz” diye konuştu. Madalyalar Hamza için Spor Servisi Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da, başlayacak Avrupa Güreş Şampiyonası hazırlıklarını sürdüren ulusal takım sporcularımız 63. kez kürsünün en üst basamağına çıkabilmek için mücadele edecekler. Grekoromen Güreş Ulusal Takımı sporcuları, boyun omurundaki kırık nedeniyle geçen hafta ameliyat olan takım kaptanı Hamza Yerlikaya’ya, Avrupa Şampiyonası’nda başarı sözü verdi. Pro Süreyya, Pro Elvan! Cüneyt E. KORYÜREK atı dillerinde pro, hem profesyonelin kısaltılmışı olarak kullanılır hem de bir kelimenin önüne geldiği zaman o konunun veya kişinin yanlısı olarak kullanılır. Ben, şu kadar yıldır atletizm pistindeki yıllarımın tümünde atletin tarafındayım. Süreyya konusunda da Süreyya’nın tarafında olmam gerekir. Ama Süreyya ve Yücel Kop ikilisinin son günlerde sergiledikleri tuhaf ve anlamsız davranışlar, ister istemez beni hem kuşkulandırıyor hem düşünceye sevk ediyor. Süreyya, bildiğiniz gibi Atina Olimpiyad’larından önce doping testine girmede direniş gösterildiğinden dolayı 2 yıl boykot aldı. Boykot geçen yıl bitti. Buna rağmen Süreyya geçen yıl Avrupa Şampiyonası’na katılmadı. Bu suretle, Süreyya 2003 yılında Paris’te yapılan Dünya Şampiyonası’dan sonra günümüze kadar geçen 4 yıl içinde hiçbir yarışa katılmadı. Bir atletin başarılı olması sadece idmanla gerçekleşmez. Atletin, durmadan rakipleriye karşılaşması gerek ve forma girmek için de daima yeni yarışmalar, yeni rakipler aramak zorundadır. B VESTEL OLAYI Vestel, gayet akıllı ve iyi niyetli bir davranışla Süreyya’nın sponsorluğunu üstlendi. Bu sponsorluk devresinde Vestel ile Süreyya arasında geçen olayları kimse açığa çıkarmadı. Ve Süreyya’nın boykot almasından sonra, Vestel de sessiz sedasız Süreyya ile olan ilişkisini kesti. Şu anda Süreyya’nın bir sponsoru yok. Ama Atletizm Federasyonu Eylül 2006’dan beri Süreyya’ya ayda ortalama 6 bin dolar para veriyor. Hem antrenörü hem de eşi olan Yücel Kop, genel müdürlükle olan problemleri nedeniyle hiçbir ödenek almıyor. Aslında bakarsanız Süreyya’nın 20022003 yılları arasında kazandığı yarışlardan ve sponsorluktan aldığı paralar nedeniyle Süreyya Yücel ikilisinin, hiç kimseden para almadan hayatlarının sonuna kadar rahat rahat geçinebilecekleri kabul edilmelidir. Bundan önceki Mehmet Yurdadön Federasyonu’nu gerçekten Yurdadön değil, Yücel Kop yönetiyordu. Şimdi ise durum değişik. Mehmet Ter zi Federasyonu, biraz daha sert duruyor. Ve Süreyya’nın bu yıl Milletler Kupası’nda Türkiye adına koşmasını istiyor. Zira geçen yıl, erkekler ve bayanlarda çok düşük form gösteren usulal takımlarımızın ikisi birden Avrupa liglerinin en düşük olanında, en son sıralara yerleştiler. Bu nedenle, Süreyya’nın mutlaka ve mutlaka, ulusal bir görev olarak bu yarışmada ulusal formayı giymesi gerek. Ve hatta sadece 1500 metre değil 800 metreyi de koşması gerek. Süreyya gibi bir atlet için, 24 saat içinde epey zayıf rakiplerle 800 ve 1500 koşması, onun için bir idmandan fazla bir şey ifade etmez. Doğrusunu söylemek gerekirse, Vestel’den sonra Atletizm Federasyonu Süreyya’nın sponsoru olmuştur. Bu nedenle de Süreyya, sponsoru olan Atletizl Federasyonu’nun istediği yarışlarda koşmak zorundadır. Süreyya ve Yücel ikilisi bu yıl yapılacak Golden League yarışmalarının bazılarına katılacaklarını söylüyorlar ama, 2000 Sydney Olempiyad’larında 5 madalya kazanmış ve o yıl içinde reklam ve sponsorluklardan 3.5 milyon dolar kazanmış olan Amerikalı sempatik bayan atlet Marion Jones, dopingle yakalanmamasına rağmen doping aldığı iddiası ile yaşamış ve 2 yıl Golden League yarışma organizatörleri tarafından yarışmalara davet edilmemişti. Bu nedenle Süreyya, istese de bu yarışlara katılamama ihtimalini de düşünmek gerek. Eğer Süreyya bütün bu karmaşanın sonunda milletler arası yarışmada Türkiye’yi temsil etmezse, sponsoru olan Atletizm Federasyonu tarafından hemen bir boykot yemesi ve ağustos ayında Osaka’da yapılacak yarışmalara dahi katılmasına izin verilmemelidir. Süreyya Yücel ikilisi, federasyonun istediği yarışmalara girdiği takdirde programlarının aksayacağını iddia etmekte ve Osaka’da yapılacak Dünya Şampiyonası’nda başarılı olmazlarsa kabahatin federasyonda olacağını ileri sürmektedirler. Bence federasyon Süreyya’nın koşmasında ısrar etmeli ve Süreyya Yücel ikilisinin bütün dayanmalarnına karşı durmalı ve Süreyya’yı Osaka’ya göndermelidir. Eğer Süreyya, Osaka’da bir altın madalya alırsa bunun sahibi Süreyya olduğu kadar Atletizm Federasyonu da olacaktır. Ama, kimse kimseyi aldatmasın Süreyya Osaka’da yenilirse sadece ve sadece kendi inadının kurbanı olacaktır. ELVAN DA ELVAN undan 6 yıl önce Etiyopya’dan gelen ve Türkiye’yi sevdiği için burada kalıp Türk vatandaşı olan Elvan ise Süreyya’nın tam tersi bir davranış gösteriyor. Sakin, güleryüzlü, mütevazı ve ufacık tefecik görünüşüyle bir dünya rekortmeni değil sanki bir lise öğrencisi gibi size sıcak bakıyor. Elvan, Türkiye adına koştuğu yarışmalarda bazen sakat sakat bazen de hasta olmasına karşın katıldı. Dünya 5000 metre rekorunun sahibi oldu. 1 yıl sonra eski takım arkadaşları bu rekoru elinden aldılar ama o hala Türkiye adına Avrupa rekortmeni. 1 kaç yıldır Elvan epey talihsiz ama buna rağmen geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 10 bin metre Avrupa şampiyonu oldu. 2 hafta önce Mombassa’da çok kötü koşullarda koştu, arka sıralarda yer aldı ve sakatlanmadan dönebildi. Koşullar o kadar kötüydü ki 4 yıldır üst üste erkeklerde çifte kros dünya şampiyonu olan Etiyopyalı Bekele dahi 36 dereceklik sıcaklık ve yüksek nem nedeniyle yarışı yarı yolda bırakmıştı. Süreyya’nın aksine, Elvan milletler yarışmasına giriyor. Federasyonun istediği her yarışmada Türk milletini temsil ediyor ve işin ilgiç tarafı Osaka’da sadece 5000 metrede değil 10 bin metrede de bir altın madalya kazanmak için çalıştığını söylüyor. Son bir kaç yildır birlikte çalıştığı antrenöründen ayrılıp yeni bir antrenörle çalışmasına karşın Elvan hem hâlâ sakin, hâlâ iyi formda ve hâlâ bizim yüzümüzü güldürecek bir tavırla Türkiye adına koşuyor. Son söz olarak Süreyya’nın ve Yücel Kop’un bu anlamsız ve amaçsız tavırlarını bir tarafa bırakarak, hiç olmazsa Elvan’dan bir ders alıp, Türk bayrağını gerektiği yerlerde temsil etmelerini dilerim. B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle