04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 NİSAN 2007 CUMA haberler SÖZ ÇİZGİNİN DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 Siz de Mesajı İyi Okuyun Sayın Baykal ayın Deniz Baykal, CHP Genel Başkanı Milliyet gazetesinde, değerli meslektaşım Fikret Bila’nın köşesinde, 14 Nisan Tandoğan mitingi ile ilgili değerlendirmenizi gördüm. Hemen belirtmeliyim ki, Sayın Erdoğan’ın, yerinde uyarınıza kulak asacağını, çağrınıza uyacağını hiç sanmıyorum. Onun yandaşları ve dış destekleri tarafından belirlenmiş misyonu, böyle bir çağrının gereğini yapmasına engeldir. 14 Nisan mitingi ile ilgili değerlendirmelerinize katılmakla birlikte, orada herkese ilan edilen iradenin, yalnızca Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkması ile sınırlı kalmadığını, aynı zamanda Cumhuriyet’in temel değerlerine bağlılığın ifadesi olduğunu düşünüyorum. Türkiye 14 Nisan günü, 27 yıl önce Kenan Evren’in üstüne serptiği ölü toprağını silkip atmıştır. Bu bakımdan 14 Nisan demokrasi tarihimizde gerçek bir milattır. Milattır, çünkü Türk halkı, çeşitli karalama, engelleme ve görmezden gelme tuzaklarına karşın, Tandoğan’da ve Anıtkabir’de, demokrasiyi ve Cumhuriyet’in kazanımlarını korumanın tek etkili yolu olan, sivil demokratik bilince sahip olduğunu dünya âleme ilan etmiştir. Bütün bunlara karşın Tayyip Erdoğan’ın kendisi veya kendi kafasındaki bir yandaşı Çankaya’ya çıkacaktır. Unutmayalım ki, Çankaya’ya çıkacak kişinin adından veya eşinin tesettüründen çok daha önemli olan, onun sivil darbenin yandaşı olup olmamasıdır. ??? Türkiye’nin çok büyük tehditler altında olduğu, bir sivil darbe ile karşı karşıya bulunduğu konusunda, sizinle baştan beri aynı görüşleri paylaşıyoruz. 14 Nisan mitingi, bu tehlikeler ve sivil darbe karşısında, sivil demokratik, cumhuriyetçi bilincin varlığını kanıtlaması açısından olumlu olmuştur. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi, bu bilincin önemini yalnızca Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkması ile sınırlı tutmamak gerekir. İçinde bulunduğumuz, tehlikelerle dolu 2007 yılı aynı zamanda iki seçimin yapılacağı bir dönemdir. 14 Nisan’da tezahür eden sivil demokratik cumhuriyetçi iradenin bir anlam ifade edebilmesi, aynı zamanda bu iki seçimin, özellikle de ikincisinin sonuçlarına bağlıdır. Laik demokratik hukuk devletini, sivil bir darbe ile baskıcı, talancı, siparişi dışardan verilmiş bir İslam Cumhuriyeti’ne dönüştürmek isteyen düşüncenin yasamada çoğunluğu eline geçirerek, bir kez daha iktidar olmasının önlenmesi ile yaşama geçer, 14 Nisan iradesi ancak. Bu yolda da genel başkanı olduğunuz kuruluşa ve size çok büyük bir görev düşmektedir. Olaya bu açıdan bakınca, Erdoğan’dan çok sizin, 14 Nisan mitinginden çıkan mesajı iyi okumanız gerektiğini düşünmekteyim. Çünkü 14 Nisan mitinginde insanlar Cumhuriyet’in birikim değerlerini korumaya hazır olduklarını ilan ederken, onu çiğnemek isteyenler kadar, onu korumaya azimli olanlara da bir mesaj vermişlerdir. ??? Onların mesajı şudur: İşte un, işte şeker! Hadi gelin elbirliğiyle helvayı yapalım! Türkiye’de laiklik mücadelesinin tabanı olduğu ortaya çıkmıştır, ancak bu taban, örgütlü bir biçimde sandığa yansımadığı takdirde, amacına ulaşamayacaktır. Lideri olduğunuz CHP’ye bu amaca yönelik olarak büyük işler düşüyor. CHP’nin, haksız suçlamalara, karalamalara maruz kaldığını, medyanın büyük kesimi tarafından görmezden gelindiğini artık hepimiz biliyoruz. Ama kabul etmek gerekir ki, bütün bunlardan bağımsız olarak, CHP’nin umut olabilmek için yapması gerekirken yapamadığı şeyler de mevcuttur. Şimdi geçmişe yönelik eleştirileri bir yana bırakmanın ve geleceğe yönelik olarak neler yapılabileceğini konuşmanın zamanı gelmiştir. Yapılacak ilk şey, CHP’yi geniş kitlelere açmak, Türkiye’de solun güçbirliği ile seçimlere giderek, yeni bir sinerji doğurmasının yollarını aramaktır. Böylesi bir güçbirliğinin sözde kolay, özde güç ve özveri gerektiren bir girişim olduğu açıktır. Ama bugünden tezi yok, hemen harekete geçmek zorunlu görünmektedir. Geniş kitlelere açılmak, solun güçbirliğini sağlayarak sandığa gitmek, Türkiye’de yalnız laikliği savunmakla kalmayıp, halkın günlük sorunlarının tercümanı olarak, yeni ve halkın dertlerine yanıt getiren somut bir politika oluşturmak, Türkiye’de laikliği ve dolayısıyla onun “onsuz olmaz”ı demokrasiyi koruyabilmek için zorunlu koşuldur. Sayın Baykal, gelişen olaylar partinizi ve lideri olan sizi tarihle bir randevuya davet ediyor. Bu randevuyu gerçekleştirip başarıyla sonuçlandırmak sizlere kalmıştır. Saygılarımla. Oyun Başladı... nlı şanlı laik büyük medyamızla dincitarikatçı medya yeni oyunlar peşinde... Oyunun adı şu: AKP’nin kasım seçimlerinde yeniden iktidar olması için CHP ve MHP karalanacak; DSP ile BBP cilalanacak!.. Yani!.. Oyun başladı aslında!.. Dinci gazete Muhsin Yazıcıoğlu’nun yanında; Radikal ise Zeki Sezer’in... Yazıcıoğlu, Devlet Bahçeli’ye “Apo’yu idamdan kurtaran Sayın Bahçeli değil miydi” derken; Zeki Sezer, Radikal’de Deniz Baykal’a yükleniyor: “Askeri göreve çağıracaksan sen ne işe yarıyorsun? Bu seçimlerde kesinlikle CHP’den oy alacağız...” CHP ve MHP şu anda genel seçim yapılsa yüzde 10 olan barajı geçiyor.... CHP’nin oy oranı yüzde 1920, MHP’nin ise yüzde 1718... DYPAnavatan Partisi ittifakı gerçekleşirse iki partinin oy oranı ise yüzde 1617... CHPDSPSHP ittifakında görüntü değişiyor: Yüzde 3031... 14 Nisan’da yapılan “Cumhuriyet Mitingi”nde yüzbinler, sağdan sola tüm partilere sesleniyordu: “Birleşin!..” Bu arada Cem Uzan’ın Genç Parti’sini unutmayayım. Üç büyük kentte, Marmara, Ege, Karadeniz, Akdeniz, Trakya’da giderek güçleniyor; bazı kamuoyu yoklamalarında şu anda yüzde 910 gözüküyor... AKP ve yandaş medya bu yüzden tedirgin... ??? Tarikatların şemsiyesi altında bulunan AKP “darbe” kelimesini kullanıp insanların kafasını karıştırıyor... Necati Doğru “Vatan”daki köşesinde “Nokta’nın Virgülüne Dokunmak” başlıklı bir yazı yazdı. Biliyorsunuz Nokta dergisi polisler tarafından basıldı... Ben de Necati Doğru gibi düşünüyorum... Bir gazete ya da dergi salt gazetecilik yapıyorsa; laikliği, demokrasiyi, Cumhuriyetin ilkelerini, özgürlükleri savunuyorsa; Fethullahçı ya da dinci sermayeyle pompalanmıyorsa, yobazların, gericilerin savunuculuğunu yapmıyorsa yanı başında olurum, oluruz!.. Bugün Nokta dergisinin başında Fethullahçı Samanyolu Televizyonu’nun eski Ankara Temsilcisi var, bu bir!.. Nokta dergisi bir haber yaptı; emekli dört generalin 2004 yılında darbe girişimi için hazırlandıklarını, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün bunu engellediğini yazmıştı... İşin bir başka yönü de vardı... Dört general anlaşmazlığa düşmüşlerdi... Ortaya bir komutan günlüğü çıkmıştı, ama günlük ve darbe planları Nokta dergisinde yayımlanmıyordu... Peki belge neden hâlâ yayımlanmadı? Eğer böyle bir şey varsa üstüne gidilmeli, Başbakan Erdoğan, TBMM Başkanı Bülent Arınç, Adalet Bakanı Cemil Çiçek olayı aydınlatmalı... Eğer ortada belge filan yoksa ve “darbeciler” haberi yaptıysa tetikçi ve yalancı durumuna düşer... Türkiye’de oyun içinde oyun var!.. Solu sola; sağı sağa kırdırma ve AKP’nin aradan sıyrılma oyunu şu anda sahneye konuldu... Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir ayağı daha harekete geçti!.. ??? Recep Tayyip Erdoğan, Sabah ve ATV için TMSF’ye “el koyun” dedi ve el konuldu. Bir gün sonra ABD’nin dev medya patronunudan haber geldi: “Sabah ve ATV’ye talibim!” Recep Bey ne Aydın Doğan’a ne de Mehmet Karamehmet’e güveniyor... Peki onlar ne diyor? Bilmiyorum!... Türkiye bir dönemecin başında... “Ruhunu satanlar” Ankara’daki yüzbinlerin çığlığını “Mussolini’nin Roma Yürüyüşü” olarak görsünler bakalım!.. O yürüyüş “laiklik” ve “demokrasi” içindi, o çığlık “mollalara”, “baskıya”, “emperyalizme”, “din baronlarına” karşı bir seslenişti. Elbet, anlayana... ??? DİSK eski Genel Başkanı Rıdvan Budak’la konuştum ... Budak’a şu soruyu sordum: “DİSK yönetiminin 14 Nisan Cumhuriyet Mitingi’ne katılmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” Rıdvan Budak’ın yanıtı şöyle oldu: “Ben DİSK Genel Başkanı olsaydım tıpkı 1997’de Erbakan’a karşı koyduğumuz tepki gibi, 14 Nisan Mitingi’nin içinde yer alırdım. Gericiliğe, yobazlığa karşı ödün verilmez. Bu nedenle DİSK yönetiminin bu konudaki duruşunu gözden geçirmesi gerekir. DİSK’in tarihi, her dönemdeki yönetimi (bugünkü yönetimi de) laik ve demokratik Cumhuriyetten yanadır. Bu tartışılmaz ama kararlı duruş, bağımsız duruş konusundaki kuşkuları gidermek zorundadırlar.” S A 14 NİSAN’DA TRT’NİN DİLİ TUTULDU.. ‘Mitingi görmeyen’ TRT’ye protesto ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HaberSen üyeleri, “Cumhuriyet Mitingi’’ni canlı yayımlamadığı gerekçesiyle TRT Haber Dairesi Başkanlığı önüne siyah çelenk bıraktı. HaberSen üyesi bir grup, TRT Haber Dairesi Başkanlığı önünde basın açıklaması yapmak üzere dün öğle saatlerinde toplandı. Ankara 2 No’lu Şube Başkanı Osman Köse, yaptığı açıklamada, TRT yöneticilerinin, dünyanın en büyük haber ajanslarının önem verdiği “Cumhuriyet Mitingi’’ni “habere değer bulmadığını’’ söyleyerek miting dolayısıyla 3 naklen yayın aracı ve 29 kişinin görevlendirildiğini, ancak miting alanındaki muhabirlerle canlı bağlantı yapılmadığını açıkladı. Buna karşın, miting alanından ve Anıtkabir’den gönderilen görüntülerin kaydedildiğini belirten Köse, “9 saatlik görüntü kaydı niçin yapıldı? Bu kayıtlar nereye gönderildi?” dedi. Miting ile ilgili olarak TRT’de sadece kısa görüntülere yer verildiğini dile getiren Köse, “TRT yöneticilerinin yaklaşımlarının faturasının, miting alanında görev yapan çalışanlara çıktığını, ‘satılmış medya’ sloganlarının atıldığı mitingde, TRT çalışanlarıyla halkın karşı karşıya getirildiğini” söyledi. TRT’nin, yasasına göre, kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli yayın yapmak zorunda olduğuna işaret eden Köse, TRT yöneticilerinin yasayı ihlal ettiğini belirtti. Sendika üyeleri, Haber Dairesi Başkanlığı girişine, üzerinde “Sansürcü Yönetim İstifa’’ yazılı siyah çelenk bıraktılar ve alkışlarla TRT yönetimini protesto ettiler. Almanya topu üyelere attı Elçin POYRAZLAR BRÜKSEL AB çapında “soykırımların ve savaş suçlarının inkârını’’ cezalandıran yasa önerisinin hazırlıklarını yapan dönem başkanı Almanya, Ermeni soykırımı savlarının bu yasa tasarısı kapsamında ele alınmayacağını ileri sürdü. Dönem Başkanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, Ermeni soykırımı savlarını reddedenlerin cezalandırılması konusunun üye ülkelerin ulusal yasalarını ilgilendirdiğini belirtti. Almanya’nın girişimiyle hazırlanan ve 1920 Nisan tarihlerinde AB adalet ve içişleri bakanları tarafından ele alınacak olan “ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla mücadelede çerçeve karar’’ tüm üye ülkelerde soykırım ve savaş suçlarını reddedenler için 1 ila 3 yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Adalet ve içişleri bakanları toplantısı öncesinde değerlendirmelerde bulunan üst düzey Alman bir yetkili, Ermeni soykırımı savlarının bu çerçeve karar kapsamına “kesinlikle’’ girmediğini belirtti. ERDOĞAN, MERKEL’LE ÖRÜŞMÜŞTÜ Söz konusu çerçeve kararda Uluslararası Ağır Ceza Mahkemesi’ni kuran Roma Statüsü’nün yasalarına ve Nürnberg Mahkemesi’nce tanımlanan suçlara atıf yapıldığını belirten yetkili, Ermeni soykırımı savlarının bu iki mahkeme kararları kapsamında ele alınamayacağına dikkat çekti. Alman yetkili Ermeni soykırımı savları konusunda üye ülkelerin kendi yasaları çerçevesinde karar vereceğini sözlerine ekledi. AB yetkilisi, söz konusu çerçeve kararın AB genelinde ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla mücadelede “minimum standartlar’’ getirmeyi hedeflediğini ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Alman mevkidaşı Angela Merkel ile görüşmesinde Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetini dile getirmişti. Türkiye, Avrupa Birliği tarafından kabul edilecek metinde soykırımın tanımının 1948 yılında kabul edilen Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunu Önleme Sözleşmesi’ne atıfta bulunulmasını talep ediyor. 1920 Nisan’da yapılacak AB adalet ve içişleri bakanları toplantısında çerçeve kararın kabul edilmesi bekleniyor. Almanya’daki Türklerden miting İstanbul Haber Servisi Ankara’dan sonra Almanya’da da yurttaşlarımız “Cumhuriyete sahip çıkın” mitingi düzenliyor. Çankaya’ya “antilaik” bir ismin çıkması olasılığına karşı Ankara’da 14 Nisan’da yapılan “Cumhuriyet Mitingi”nin ardından şimdi de Almanya’daki yurttaşlarımız bir araya gelecek. 5 Mayıs Cumartesi günü saat 15.00’te Almanya’nın Duisburg kentinde düzenlenecek “Tehlikenin farkında mısınız? Cumhuriyete sahip çıkın!” mitinginde, Cumhuriyetin tüm kazanımlarıyla birlikte korunması çağrısı yapılacak. altında olduğuna dikkat çekti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Demokrasi, bizim için amaç değil araçtır” ve “Demokrasi bizim için bir tramvaydır, istediğimiz durağa gelince ineriz” açıklamalarıyla, gerçek amacını açıkça dışarı vurduğuna işaret eden Aydın, “Demokrasi düşmanı Erdoğan veya onun temsil ettiği ideolojinin başka bir temsilcisi, laik ve demokratik cumhuriyetimizin doruğunu ele geçirmek üzeredir” uyarısında bulundu. “Biz gurbetçiler de laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni, onun getirdiği hak ve özgürlükleri kullanarak yok etmek isteyenlere karşı savunmak zorundayız” diyen Işık Aydın, bu nedenle herkesi 5 Mayıs saat 15.00’te Duisburg kentinde Burgplatz’da (Rathaus’un önü) yapılacak mitinge katılmaya çağırdı. (Mitingle ilgili ayrıntılı bilgi için 02065314974 numaralı telefon aranabilir.) renkli ilan UYARDILAR “Tehlikenin farkında mısınız? Cumhuriyete sahip çıkın!” girişimi adına yazılı açıklama yapan Işık Aydın, Cumhuriyet’in sembolü olan Cumhurbaşkanlığı makamının işbirlikçi, teslimiyetçi, emperyalist maşası, gerici ve şeriatçı bir kesimin kuşatması asirmen?cumhuriyet.com.tr hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle