07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAFTA C Yıldız ÇELİK Redaksiyon/Redaktion: Starkenburg Str. 5, 64546 MörfeldenWalldorf. email:[email protected] Tel: 0610598174446 İmtiyaz Sahibi/Inhaber: İlhan Selçuk (Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.’yi temsilen, Cumhuriyet Vakfı adına) Genel Yayın Yönetmeni/ Chefredakteur: İbrahim Yıldız Yazı İşleri Müdürü/ Redaktionsleiter: Osman Çutsay Editör/ Redakteur: Gonca Kanber Yayın Koordinatörü/ Koordinator: Hayri Arslan Reklam/Anzeigen: Ömer Aktaş Yayın Kurulu/Redaktionsbeirat: İlhan Selçuk (Başkan/ Vorsitzender), Prof. Dr. Emre Kongar (Berater), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara Baskı/Druck: Hürriyet A.Ş Zweigniederlassung Deutschland, An der Brücke 2022 D64546 MörfeldenWalldorf. Dağıtım/ Vertrieb: ASV Vertriebs GmbH (Der Verlag übernimmt keine Haftung für den Inhalt der erscheinenden Anzeigen) N Beş Vakit Afrika’nın çocukları Fotoğraflar: Yıldız Çelik cuklar! Bu istatistiği belki yaşamın öteki olumsuzluklarına da yansıtabiliriz. Açlıktan, yoksulluktan, doğal felaketlerden en çok etkilenen kesimler de çocuklardır, desek sanırım abartmış olmayız... Afrika kıtasındaki felaketler de en çok çocukları vuruyor. Bu yüzden olsa gerek Afrika çocuklarını hep “büyümüş” gördüm! Güney Afrika Cumhuriyeti’nde, Fas’ta, Mısır’da Zimbabwe’de her çocuk görüşümde elim deklanşöre gitti desem yeridir... Mısır’da yerel rehberlerin çoğu çocuk. Mübarekler, annelerinin karnında Mısır tarihini okumaya başlamışlar, doğup ele ayağa büründükten hemen sonra sokağa fırlamışlar. Fas’ın turistik şehri Casablanca’nın da satıcıları ana rahminden fırlayıp pazara koşmuş. Rahatsız edici bir tarzda yapmıyorlar işlerini ama, öyle bakıyorlar ki, gereksinimin olmasa bile birşeyler almadan edemiyorsun! Ama en çok Zimbabwe’dekiler etkiledi beni... Başkent Harare’nin çevresindeki içme suyu kuyularının başında eve bir kova su götürmek için çırpınan yaş ortalaması 1012 çocuklar... Bir de ülkeye adını veren heykelimsi taşların etrafında kendisinden birkaç yaş küçük kardeşlerini sırtlayıp sokakta gezdiren çocuklar... Zimbabwe, taşlar ülkesi anlamına geliyor. Öyle ama, sadece taşlardan ibaret de değil. Tütün yetiştiriciliğinde dünya üçüncüsü. Öyle ağaçları var ki, gemi yapımında çelikten daha sağlam... Portekizliler buradaki ağaçların çoğunu gemi yapımı başta olmak üzere her türlü gereksinimleri için kullanmışlar. Harare’nin taşları arasında oynayan çocuklarla kısa bir süre de olsa ben de oynadım... 1011 yaşlarındaki çocuklar 23 yaşlarındaki kardeşlerini almışlar sırtlarına, büyütüyorlar. Çocuklardan birini kucaklayıp omzuma aldım. Önce yabancıladı, az sonra alıştık... Ama omzum ablasının sırtı kadar rahat olmadığı için oyunumuz kısa sürdü. Zimbabwe parasının üzerinde de ülkenin sembolü heykelimsi taşlar var. Çocuklar bu taşların arasında çıplak ayakla büyüyorlar. Doğanın kuralı, çoğu bebeklikten çocukluğa geçmeden yaşamını yitiriyor. Ama hayatta kalan taşa da toprağa da alışık hale geliyor. Bu yüzden de erken büyümek zorunda kalıyorlar... Afrika için şöyle bir tanım yapsak: Erken büyüyen çocuklar kıtası! Gezekalın... B ir istatistikte okumuştum: Yeryüzündeki savaşlardan en çok etkilenen ve savaşlarda en çok yaşamını yitiren kesim ço ürnberg’de ortaçağ gezintisi Stoss’un çok renkli ağaç oymacılığının bir başyapıtı sayılan Muştulama’sı bu kilisede yer alıyor. 1349’dan beri kullanılan pazar yeri Hautmarkt’a doğru ilerlediğinizde, yol üzerinde şair Brunnen’in dizelerinden esinlenerek,1984’de yapılan ve evliliğin aşamalarını gösteren bronz heykeller dizisinden oluşan heykel çıkar karşınıza. Yapıldığı zaman izleyenlere iğrenç gelen heykeli şimdi görmek için başka şehirlerden pek çok insan geliyor. Şehrin içinden geçen Pegnitz nehrinin üzerindeki köprü ise 16. yüzyılda tamamlanmış köprünün üzerinden geçerken para ödenirmiş. Fakat şimdi rahatlıkla üzerine dolaşabilirsiniz. Biraz ileride 1349’dan önce Yahudilerin varoşu olan Hauptmarkt’da Fravenkirche Kilisesi ve Schöner Brunnei’nin “Güzel Kuyu” isimli heykeli bulunuyor. Bu “Güzel Kuyu” heykeli gerçekten çok ilginç; heykel bir çok heykelciğin birleşiminden oluşmuş. Bunlardan biri felsefeyi, yedisi özgür sanatları, dördü İncil vaizlerini, dördü kilise pederlerini, yedisi elektörü, dokuzu iyi kahramanları, üçü putperestleri, üçü Yahudileri, üçü Hıristiyanları diğerleri ise Musa ve yedi peygamberi simgeleyen üç kat halinde bir piramidi andırıyor. Heykelde bir de elle çevrildiğinde dönen bir halka var. Dilekte bulunmak isteyen biri bu halkayı eliyle çevirirken, gerçekleşmesi ümidi ile bir dilekte bulunuyor. çörekleri satılıyor. Hatta bunlardan satın almak için başka şehirlerden dahi geliyorlar. Eski Nürnberg’in en yüksek yerinde kurulu olan 14. yüzyıldan kalma kale yedi sekiz metre yüksekliğinde, dört kilometre uzunluğunda. Şimdilerde surların altındaki hendek bisiklet yolu olarak kullanılıyor. Yapıldığı yıllarda 130 adet olan kulenin ancak 71 tanesi ayakta. Kale’den doğru çevreye baktığınızda bir anda eski Nürnberg ve yeni Nürnberg önünüzde uzanıyor. Kaleye giderken arasından geçtiğiniz dolma tekniği ile yapılmış evleri bu sefer kaleden doru izleyebilirsiniz.Bu evler arasında Rönesans döneminin Avrupa resim sanatında Alman resmine haklı bir yer kazandıran , Alman ressam ve gravürcü Albertcht Dürer’in evi de yer alıyor. Almanya’nın güneydoğusunda yer alan Nürnberg, mimarisi, heykelleri, size tarihi atmosferi ile ortaçağda hissettiriyor. Surlarla çevrili, neredeyse 1000 yıllık bir geçmişi olan 1050 yılından bu yana aynı isimle anılan, Nürnberg 161848 yılları arasında yapılan 30 yıl savaşlarında harap olmuş. Titiz bir çalışmayla restore edilmiş. 1945 yılında müttefiklerin bomba saldırısıyla neredeyse yerle bir edilmiş. Her şeye rağmen büyük bir sabır ve işçilikle tüm özelliği korunarak onarılan şehir bugün bir tiyatro sahnesi gibi dimdik ayakta duruyor. Savaş sonrası savaş suçluları olarak Nazilerin mahkemeleri Nürnberg’de yapılınca bu kendi halindeki kent bir anda dünyanın gündemine oturmuştu. Biz bu yazıda o günleri anımsamak yerine Nürnberg’de ortaçağın izlerine ve bugüne bakalım. ZEPPELINFIELD MEYDANI Günün sonuna doğru yolumuzu tarihe damgasını vuran Hitler’in binlerce kişinin önünde nefret kustuğu konuşmasını yaptığı açıkhava kongre salonuna düşürüyoruz. Zeppelinfield Meydanı’na doğru ilerlerken biraz ürkek biraz da hüzünlü adımlarla ilerliyoruz. Meydanda güne hoşça kal diyen güneşin son ışıklarını izlerken tarih bir anda gözlerimizde canlanıyor. Aynı meydanda 1978 yılında Yahudi ataları için 70 bin kişi önünde Bob Dylan’ın söylediği “The times they are a changeling” şarkısı geliyor aklımıza. Buradan ayrıldıktan sonra kulaklarınızda Bob Dylan’ın sesi ve hala içinizde hüzün varsa, Nürnberg çörekleriniz ve aromalı çaylarınızı yudumlayarak hayalinizde Nürnberg’in muhteşem ortaçağ görüntüsünü canlandırın. Ve 818 Mart tarihleri arasında Nürnberg’de yapılacak 12.Türkiye/Almanya Film Festivali’ne katılmaya bakın. SOKAKTA MÜZİK Nürnberg’i dolaşmaya etrafını saran şehir surlarından geçerek başladığınızda kulağınıza klasik müzik sesleri gelmeye başlar. Bu ses sizi Lorenzer Platz Meydanı’na götürür. Burada her zaman Macaristan’dan, Rusya’dan ve Romanya’dan gelen sokak çalgıcıları konserler verir. Meydanda şöyle bir oturup klasik müzik konseri dinlerken karşınızda yapımı 1477’de tamamlanan Lorenzkirche Kilisesi’ni seyredebilirsiniz.Yapımına Roman stilde başlanıp, geç gotik tarzda tamamlanan kilise eski kentin en önemli yapılarından. 1945 yılında onarılan yapıda Nürnberg’in son gotik heykelcisi Adam Kraft tarafından yapılan kutsal kasenin saklandığı yüksek dolap da bulunuyor. Ayrıca kilisede geç gotik heykel sanatının en büyük ustalarından biri Veit Stoss’a ait ağaç oymalardaki incelik muhteşem. NÜRNBERG ÇÖREKLERİ Eğer öğle saatlerinde Nürnberg’de iseniz 1462’den beri aynı tat, uzunluk ve ağırlık standartlarını koruyan ve hardalla birlikte yenen Bratwurst sosislerinin kokusu meydanı sarmaya başlıyor. Meydandaki tezgahlarda, tropik meyveler, aromalı çaylar, Lebkuchen denilen Nürnberg Türk/Alman filmleri yarışıyor Festival 818 Mart tarihleri arasında Nürnberg’de Yıldız ÇELİK Türkiye /Al12. manya Film Festivali’nde yarışacak filmler açıklandı. Interforum adlı uluslararası kültür sanat kuruluşu, Nürnberg Şehir Belediyesi, Bavyera Başkanlık Dairesi, Almanya Kültür Bakanlığı ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle düzenlenen festiÇinlilier Geliyor val bu yıl 818 Mart arasında Nürnberg’de yapılıyor. limler ve Festivalde bu yıl da Türkiye ve AlÖzer Kızılmanya’dan uzun, kısa ve belgesel filmtan’ın Takva lerin katıldığı yarışma bölümünün yafilmleri yarışanı sıra Sinema Dünyaları bölümünde cak. Bu daldaki her iki ülkeden filmler gösterilecek ve yarışmaya Almansöyleşiler yapılacak. Festivalin açılışı, ya’dan ise Iain Diltbirçok ödül kazanan genç yönetmen hey’in Gefangene, ThoAndrea Staka’nın İsviçreAlmanya yamas Wenrich’in Maria am Waspımı filmi Das Fraulein! ile 8 Mart’ta ser, Dito Tsintsadze’nin Der Mann Nürnberg Tafelhalle’de. Ödül töreni von der Botschaft, Florian Mischa Böise 17 Mart’ta. der, Peter Bösenberg, Erica von Moeller, Gerrit Lucas ve Alexander TavaESTİVALİN koli’nin ortak yönettikleri Die ÖsterYARIŞMACILARI reichische Methode ve Birgit Grosskopf’un Prinzessin adlı filmleri katılıUzun Film dalında; Türkiye’den Reyor. ha Erdem’in Beş Vakit, Mustafa AltıKısa Film dalında, Mustafa Dok’un oklar’ın Beyza’nın Kadınları, Zeki ÖkBilly&Willy, Deniz Gamze Ergüven’in ten’in Çinliler Geliyor, Ömer Uğur’un Bir Damla Su, Döndü Kılıç’ın A FatEve Dönüş, Nuri Bilge Ceylan’ın İkher’s Prayer, Hakan Savaş Mican’ın Fremd, Cemil Ağacıkoğlu’nun İp, Sebastian Fritzsch’in Murat Bleibt!, Baoying Liu’nin No Fish, Belma Baş’ın Poyraz, Lars Henning’in Security, Michael Comtesse’nin Salsa Biggicita, Müjde Arslan’ın Son Oyun, Burkay Doğan’ın Uğurkaymazlar Hakkında, Barış Bayraktar’ın Usanmaz filmleri yarışacaklar. Belgesel Film dalının 9 yarışmacısı ise Petra Holzer ile Ethem Özgüven’in Aletha/Hakikat, Reka Kincses’in Balkan Champion, Kemal Görgülü’nün Dertli Köyüm, Berrin Balaya Tuncer ile Önder Özdem’in Kadına Ağıt, Lars Barthel’in Mein Tod ist nicht dein Tod, Marcus Vetter ile Ariane Riecker’in Mein Vater der Türke, Ümit Kıvan’ın Naze, Ayla Gottschlich’in Pizza Punjabi ve Didem Yılmaz’ın Waiting for Arif adlı filmleri. İki ülkenin sanat ve kültür değerlerini ön planda tutup kültürler arası bir sanat köprüsü oluşturmayı amaçlayan festival RobertBosh Vakfı’nca da destekleniyor. ilan renkli F
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle