Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 MART 2007 CUMA dizi Kapatılması yönündeki girişimlere karşı DİSK’in cevabı ‘üretimden gelen gücü’ hayata geçirmek oldu C 11 1516 Haziran, ilk dönemeç taşı ‘Çeşitli olumsuzluklara rağmen o günkü koşullarda Türkİş sendikalarının 1 günlük ücrete aldıkları zammı DİSK sendikaları 23 saat için elde etmeye başlayınca, işçilerin DİSK’e yönelişi hızlandı.’ Şükran SONER aruk Pekin ile söyleşimizde 1516 Haziran 1970, DİSK için dönemeç günlerinde kaldık ya.. Araya girmezsem çatlayabilirim. Çemberlitaş’ta bir apartman katına sıkışmış, İstanbulİzmit hattında, özel sektörde örgütlenebilmiş DİSK, sadece Türkİş’in sırtını kamuya dayamış sendikacılarını değil, siyasetçileri, sermaye örgülerini çok fazla ürkütmüş olmalı ki, bir gece yarısı sonrası, kamuoyundan kaçırılmış Meclis’ten geçirilen bir yasa ile DİSK’in kapatılması hedeflendi. Toplu pazarlık yetkisine baraj getirme ile sınırlı gibi görünen masum (!) yasa metni, sonradan iptal edildiği Anayasa Mahkemesi kararında da vurgulanacağı üzere, işçilerin sendika seçme hak ve özgürlüklerini fiilen ortadan kaldırıyordu. DİSK, kendisini tarihe gömmeyi amaçlayan bu yasaya karşı direnme kararı aldı. 14 Haziran günü işyeri temsilcileriyle DİSK’in tüm yönetim ve karar organlarının ortaklaşa katılımı ile gerçekleştirilen, o tarihte Lastikİş’e ait Merter toplantı salonunda belirlenen eylem proğramında, “üretimden gelen güç” kullanılacaktı. İşçiler iş bırakacak, fabrikaları gözleri gibi koruyacak önlemleri aldıktan sonra, yollara çıkacaklar, merkezlerde buluşacaklardı... Toplantıya katılmış tek gazeteci olarak, gazetedeki yönetici arkadaşlarımı eylemin büyüklüğüne yeterince inandıramadığım için, haber birinci sayfada görüldü ama büyük olarak verilemedi. Toplantıda oybirliği ile alınan kararları özetlerken sanırım DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler bile, en geniş boyutu ile kendi üyelerinin örgütlü olduğu, kararı alan işyerlerinin işçilerinin kuşatmasında günlerle makinelerinin başında çalışmayan Demirdöküm işçilerinin görüntüleri belleğimde. Ancak karakola çekilen temsilcilerinin serbest bırakılması karşılığı, günler sonra yeniden çalışmaya başladılar. Ardından işverenlerin örgütlü kara liste uygulamaları gündeme geldi. İşyerlerinden, fotoğraflarla saptanan öncü işçiler tazminatsız işten atılmakla kalmadılar, haklarında düzenlenen kara listelerle, yıllar sonrasına dönük işsiz kaldılar. F 1970’te hükümetin işçilerin sendika seçme özgürlüğünü ortadan kaldırmasına sert tepki veren DİSK, anayasanın kendilerine tanıdığı direnme hakkını kullanacaklarını ilan ederek 1516 Haziran’da meydanlara çıktı. CUMHURİYET’E İLAN BOYKOTU DİSK’in tüm bu işçilere sahip çıkacak ne parasal kaynağı ne de örgütlülük gücü vardı. Sermayenin bu acımasız savunma refleksinden Cumhuriyet gazetesi de payını aldı. İşçi sayfasında yayımlanan kara listeler, gelişmelerin haber olması, TÜSİAD’ın Cumhuriyet’e yönelik ilan boykotunda etkin rol oynadı. Hemen arkasından da 12 Mart devreye girdi. DİSK için, Türkİş için sindirilme, sol için baskı altına alınma, yargılanma yılları oldu. Cumhuriyet gazetesinin içinde de darbe ile Nadir Nadi yönetiminin, yazarlarının tasviyesi bir yılı aşacak kopuş, yönetim değişikliği, okurların boykotu süreci yaşandı. 1963’te toplu pazarlık düzeni ile başlayan, DİSK’in ivme kazandırması ile tırmanan ücretler, çalışma koşulları, sendikal hakların bütünündeki iyileşmeler, 12 Mart sürecinde grafiklerde de çok açık görüleceği üzere bir geriye gidiş sürecine girdi. İki yıl sonrasından yeniden toparlanma gündeme geldi.. İşçiler ocaklara el koydu Miyase İLKNUR 1 968’de Singer Fabrikaları’nda durmuş gibi görünen gerginlik bir yıl sonra yeniden patlak verdi. DİSK’e bağlı T. Madenİş’e üye Singer işçileri sendika seçme özgürlüğünü savunmak, işten çıkarmaları protesto etmek ve haftalık çalışma süresinin 48 saate indirilmesi için 11 Ocak 1969’da işyerini işgal etti. İşçiler işyerine girmek isteyen polisle çatıştı. Çatışma sonrasında işçiler marşlar söyleyerek işyerini terk etti. Çorum, Alpagut Linyit İşletmesi’nde çalışan maden işçileri ücretlerini alamadıkları için 13 Haziran 1969’da direnişe geçti ve ocakların işletmesine el koydu. İşçiler, üretimi yüzde 50 oranında artırarak birikmiş ücretlerini aldılar. Jandarmanın yaptığı müdahale ile direniş sona erdi. ASKER FABRİKAYI SARDI Singer gibi işverenle işçi arasında sürekli sorun yaşanan işyerlerinden biri de T. Demir Döküm’dü. Bu işyerinde çalışan 2 bin 300 T. Maden İş üyesi, toplu iş sözleşme görüşmelerinin uzaması sonucunda 1 Ağustos’ta fabrikayı işgal etti. Polis beş gün sonra direnişi kırmak için fabrikaya girmeye çalışırken işçilerle polis arasında çatışma çıktı. Askeri birlikler fabrikayı sardı ve işçiler fabrikayı terk etti. Ancak 13 Ağustos’ta direniş yeniden başladı ve 19 Ağustos’ta işverenle sendika arasında sözleşme imzalandı. Gamak Elektrik Fabrikası’ndaki işçilerin ücretlerinin zamanında ödenmemesi ve işten çıkarılan işçilerin geri alınması istemiyle başlattıkları direnişe polis müdahale etti. Polislerin açtığı ateş sonucunda işçi Şerif Aygün yaşamını yitirdi. Sungurlar işçilerinin DİSK’e geçmek istemesini engellemek isteyen işvereni, sendika aidatını Çelikİş’e yatırması üzerine 9 Nisan 1970’te fabrika işgal edildi. Mayıs ayı boyunca aralıklı olarak işgal olayları sürerken 13 Mayıs’ta işçiler işvereni fabrikaya sokmadılar. Askeri birliklerin gelmesiyle fabrika boşaltıldı, ancak fabrika önünde bekleyiş sürdü. 23 Mayıs’ta işveren, işçilerin talebini kabul etmek zorunda kaldı. Emek sömürüsüne karşı direniş DİSK’İ DİSK YAPAN EYLEM Şimdi biz yine Faruk Pekin’in DİSK için dönemeç taşı niteliğindeki kimi saptamalarına dönelim: “DİSK’in başlangıçta ortaya koyduğu görüşler Batı Avrupa’da sosyal demokrat partilerle iç içe çalışan sendikal merkezlerin yaklaşımlarını andırmakla birlikte, ‘sınıf’ sözcüğünü vurgulaması, işçi sınıfına politikada ‘karar’ yetkisi tanıması ile onlardan ayrılıyordu. Türkiye’de bir sendikal kuruluş anatüzüğünde ilk kez sendikal mücadelenin yetmezliği ve siyasi mücadelenin gerekliliği açıkça vurgulanıyordu. DİSK, kuruluş yıllarını kendisine yönelik ‘komünist’ suçlamasına karşı yoğun bir savunma ile geçirdi. Öte yandan DİSK aynı yıllarda Çemberlitaş’taki bir kata hapsolmuştu. Gerekli örgütlenmeyi ve eğitimi gerçekleştiremiyor, TİP çevresindeki ilerici, sosyalist nitelikli işçileri sendikal mücadeleye kanalize edemiyordu. Sendikal örgütlenme esas olarak İstanbulİzmit hattını ve genelde özel sektörü içeriyordu. Henüz Türkiye çapında yaygınlık kazanılmamıştı. Grev hakkı olmayan memur sendikaları ile gerekli bağlar kurulamamıştı. Çeşitli olumsuzluklara rağmen o günkü koşullarda Türkİş sendikalarının 1 günlük ücrete aldıkları zammı DİSK sendikaları 23 saat için elde etmeye başlayınca, işçilerin DİSK’e yönelişi hızlandı. 1516 Haziran, DİSK için bir dönemeç oldu. 31 Aralık 1961’deki miting bir yana bırakılırsa, DİSK üyeleri, Türkiye işçi sınıf tarihinde ilk kez etkin, kitlesel bir eylem gerçekleştirdiler. Bu, DİSK’i, DİSK yapan büyük eylemlerin ilki idi. F 1960’ların sonlarına doğru işçi eylemleri ülke geneline yayıldı. abrika işgalleri ve direnişler genellikle DİSK’in örgütlü olduğu işyerlerinde meydana geliyor ve işçiler direnişleri sonucunda işverene isteklerini kabul ettiriyordu. İşçiler özel sektördeki emek sömürüsüne karşı eylemsel tepki veren DİSK’e sahip çıkarak geçmiş yılların hıncını çıkarıyordu adeta. DİSK’in örgütlendiği işyerlerinin hızla artması üzerine işverenler, iktidar ve Türkİş paniğe kapıldı. Hükümet, 274 ve 275 sayılı yasaları değiştirerek işçilerin sendika seçme özgürlüğünü ortadan kaldırdı. Bu yasal değişikliğe sert tepki veren DİSK, anayasanın kendilerine tanıdığı direnme hakkını kullanacaklarını ilan etti. DİSK’in direniş çağrısı kısa sürede yankısını buldu ve 1516 Haziran 1970’te işçiler İstanbul sokaklarında yürüyüşe geçti. SIKIYÖNETİM İLAN EDİLDİ 1908’de İstanbul’daki grevlerden sonra ilk kez işçiler toplu olarak eyleme geçiyordu. 15 ve 16 Haziran’da İstanbul ve çevre illerdeki tüm fabrikalarda üretimi durduran işçiler, akın akın kent meydanlarına yürüyordu. Haliç köprüleri açıldı, Boğaz’da vapur ve motor seferleri durdu. 16 Haziran’da Kadıköy Meydanı’nda toplanan on binlerce işçinin üzerine polis ateş açtı. Polisin ateş açması sonucunda Mutlu Akü Fabrikası’nda çalışan Yaşar Yıldırım, Vinylex Fabrikası’ndan Mustafa Bayram ve Cevizli Tekel Fabrikası’ndan Mehmet Gıdak adlı işçilerin yanında bir polis ve bir esnaf yaşamını yitirdi. Yüzlerce işçi yaralandı. Hükümet sıkıyönetim ilan etmek zorunda kaldı. Sıkıyönetim ilanına ve işverenlerin işbaşı çağrılarına karşın Arçelik, Türk Demirdöküm, Otosan, Vita, Sungurlar, Derby, Elektrometal, Rabak, Auer ve Çelik Endüstrisi gibi bazı büyük işyerlerinde işçiler direnişi sürdürdü. çoğunluğunu kapsayacağını düşünmüştü. Hiç kimse DİSK üyelerinin yanında, onlardan daha büyük kalabalıklar olarak Türkİş üyesi sendikaların örgütlü oldukları işyerlerinin işçilerinin bu direnişe katılacaklarını aklının ucundan geçirmemişti. ‘İŞÇİ SINIFI GAZABA GELDİ’ Sonradan çok farklı görüş ve değerlendirmeler yapılsa da, eylemlere katılan, kara listelere giren öncü işçiler ağırlıklı gözlemlerim, DİSK’in özel sektör örgütlenmesi ile paralel gelişen sendika seçme özgürlüğü, işyerlerinde ücretten, iş güvencesine uzanan hak kazanımları, işçinin ilk kez kendini kimlik sahibi algılaması.. yasayı, yolunun kesilmesi bu haklarının elinden alınması anlamında değerlendirmesiydi. Kelimenin tam anlamı ile kendini, haklarını koruma güdüsüyle ‘işçi sınıfı gazaba gelmişti’. Bu patlama düzen ittifak güçlerini fazlası ile korkuttu. DİSK yöneticileri tutuklandılar. Sıkıyönetim ilan edildi. Jandarma, panzerler TİP kapatılınca DİSK, CHP’ye döndü ürkİş’in icraatlarının işçi sınıfının çıkarlarına ters düştüğü görüşünde olan dört sendika, Türkİş Genel Kurulu öncesinde, 14 Ocak 1971’de yönetimi eleştiren “Dörtler Raporu”nu yayımladı. İşçi ve öğrenci hareketlerinin hız kesmeden sürdüğü 1971 yılında 12 Mart muhtırası verildi. Süleyman Demirel hükümeti istifa etti ve Nihat Erim başbakanlığında ara rejim hükümeti kuruldu. Hükümetin ilan ettiği sıkıyönetim, bütün grev, direniş ve toplantıları yasakladı ve izne bağladı. DİSK, TİP’in kapatılması ile CHP’yle yakınlaştı. 1973 seçimlerinde DİSK, Bülent Ecevit liderliğindeki CHP’yi destekleme ka T rarı aldı. 12 Mart’ın olağanüstü koşullarında bir süre sessiz kalan konfederasyon, CHP’nin Meclis’te çoğunluğu elde etmesi ve MSP ile koalisyon kurmasından sonra yeniden eski etkinliğine kavuştu. İşçi eylemleri yine tırmanışa geçti. Ülker, İskenderun DemirÇelik, Beko, Northern Electric ve Sungurlar direnişi DİSK üyesi işçilerin lehine sonuçlandı. 1975’te ilk Milliyetçi Cephe hükümetinin kurulmasıyla faşist saldırılar da tırmandı. DİSK 6 Eylül 1975’te İzmir, 20 Eylül 1975’te de İstanbul’da “Demokratik Hak ve Özgürlükler için Mücadele Mitingleri”ni yaptı. MC hükümeti döneminde direnişe geçen işyerlerinde işçilerin üzerine faşist militanlar saldırtıldı ve birçok DİSK üyesi katledildi. Adana ÇÜMİTAŞ, Seydişehir Alüminyum, TARİŞ, Sancak Tül işyerlerindeki faşistlerin saldırılar can kaybına ve yaralanmalara yol açtı. KANLI 1 MAYIS 1967’de kurulan DİSK, 10 yıl içinde inanılmaz bir büyüme göstererek üye sayısını 500 binlere çıkarmıştı. İşçilerin ekonomik kazanımlarının yanında siyasal duruşuyla da Türkiye soluna önderlik yapan DİSK, en büyük kitlesel eylemini 1977 1 Mayıs’ında İstanbul Taksim Meydanı’nda gerçekleştirdi. Yüz binlerce kişinin katıldığı 1 Mayıs kutlamalarının bitimin de kimliği bilinmeyen kişilerin açtığı ateş sonucunda Taksim Meydanı kana bulandı. Tarihe “1 Mayıs Katliamı” olarak geçen ve hâlâ aydınlanmayan olayda 36 kişi yaşamını yitirdi. Kontrgerillanın eylemi olduğu öne sürülen 1 Mayıs katliamının üzerinden 30 yıl geçmesine karşın olayın failleri hâlâ yakalanmadı. O gün meydanda görevli polisler, kalabalığın üzerine ateş açanları açıkça görmelerine karşın müdahalede bulunmadı. Saldırganların bindiği beyaz Renault marka otomobilin jandarmaya ait olduğu belirlendi. Ancak o aracın o gün Taksim’de niçin bulunduğu ve saldırganların bu otomobile binerek kaçmalarının sırrı öğrenilemedi. BİTTİ