Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 MAYIS 2006 CUMA spor NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN F.BAHÇE VE G.SARAY ŞAMPİYONLUK İÇİN SON 90 DAKİKAYA GİRDİLER C 19 Şampiyon belli oluyor Spor Servisi Turkcell Süper Ligi’nde şampiyonluk için artık son 90 dakikaya girildi. Direksiyon Fenerbahçe’de, kazanırsa müzesini 17. kez taçlandıracak. Galatasaray’ın ise kendi maçını kazanıp rakibinin ‘yoldan’ çıkmasını beklemekten başka çaresi yok. Her iki ekipte de stres şimdiden diz boyunu aşmış durumda. Futbolcular da, yöneticiler de taraftarlar da hafta sonunu iple çekiyor. Bu tür şampiyonluk heyecanını defalarca yaşayan futbolcular ise biraz daha rahatlar. Cumhuriyet’in ‘son hafta stresi’ ile ilgili sorularını yanıtlayan yeşil sahaların emekçileri, ‘‘Strese giren kaybeder’’ görüşünde birleştiler. Son haftaya averaj puanı ile giren Fenerbahçe’nin avantajına dikkat çeken 4 büyüklerin ‘emekli’ yıldızları, düşme potasındaki Denizlispor’un ise zirve hesaplarını alt üst edebileceğini belirttiler. Eski futbolcular, son haftada hiç kimsenin bir diğerini düşnecek lükse sahip olmadığına da dikkat çekerlerken, ‘‘Herkesin kendisine oynayacağı bir hafta yaşayacağız’’ dediler. Futbolcuların hata yapma lüksüne sahip olmadığına da dikkat çeken deneyimli isimler, ‘‘Futbolcular için belki de en zor 90 dakikadır. Hata yapan çok şey kaybedecek. Akıllar kendi oynadığı maçta, kulaklar ise rakibinin puan kaybında. Ancak futbolcu çıkıp işini yapmalıdır’’ demeyi de ihmal etmediler. Bu Gemi Batarsa... Ö 198788 SEZONUNDA BEŞİKTAŞ’LA BERABERE KALIP GALATASARAY’IN YOLUNU AÇTILAR Tarih ‘Denizlispor’dan ibaret! VEYSEL BALKAYA Yıl 1987... Mayısın son günü. Şampiyonluk yarışı aynı şu sıralarda olduğu gibi nefesleri kesiyor. Zirvenin adı o zaman Beşiktaş, hemen takibinde ise Galatasaray var. Son iki haftaya giriliyor. Beşiktaş İstanbul’da ve rakibi Denizlispor. Galatasaray ise güneyde Antalyaspor ile karşı karşıya... Kulakları da tabii ki İstanbul’da. Beklenen haber geliyor. SarıKırmızılıların teknik direktörü Jupp Derwall, bir hafta önceki Çaykur Rizespor deplasmanında maçın ardından söyledikleri gerçek olmak üzere: ‘‘Biz puan farkı ile ligi şampiyon kapatacağız’’... LİDER DÖNDÜLER Derwall’in dediği oluyor... Galatasaray, Antalyaspor karşısına ikinci sırada çıkıyor, maçın ardından ise İstanbul uçağına lider olarak biniyordu. Denizlispor’un, Beşiktaş karşısındaki beraberliği SiyahBeyazlıların şam Puan durumu Takımlar Fenerbahçe Galatasaray Trabzonspor Kayserispor Beşiktaş G.Birliği Konyaspor K. Erciyes Sıvasspor Ankaragücü V. Manisa Ç. Rizespor Gaziantep Ankaraspor Denizlispor Malatyaspor Samsunspor Diyarbakır O 33 33 33 33 33 33 33 33 33 33 33 33 33 33 33 33 33 33 G 25 25 15 15 14 14 12 9 9 10 11 9 9 8 9 9 8 8 B 5 5 7 6 9 9 9 13 13 9 6 11 10 12 9 9 9 5 M 3 3 11 12 10 10 12 11 11 14 16 13 14 13 15 15 16 20 A 89 79 50 59 50 46 39 36 31 42 52 32 33 43 40 34 44 31 Y 33 34 40 39 38 36 43 46 43 45 61 43 50 51 49 49 62 68 P 80 80 52 51 51 51 45 40 40 39 39 38 37 36 36 36 33 29 Avj +56 +45 +10 +20 +12 +10 4 10 12 3 9 11 17 8 9 15 18 37 yle bir gün ki hangi maçı izleyeceksin, bir yanda F.Bahçe K.Erciyes, diğer yanda dev bir derbi. Kazanan yoluna devam edecek, kaybedenler... Maçın ilk yarısını iki kanaldan tek TV’den izledim. İkinci yarıları daha da ilginç olmalıydı, iki TV’li bir yere koştum. Çok kalabalık bir yerdi ve her kafadan bir ses çıkıyordu. İki maçı da izlerken ilginç konuşmalara da tanık oluyordum. Tespitim şu oldu; maçlar devam ederken hemen hemen herkes şike olduğundan yüzde yüz emin konuşuyordu. Dakikalar ilerledikçe de bu düşünceleri değişmeyeceğe benziyordu. Üzüldüm, Türk futbolunun değil, Türk futbol seyircisinin ne hale geldiğine üzüldüm. Tam 20 yıl muhabirliğini yaptığım Beşiktaş’ta Baba Hakkı’dan Süleyman Ağabey’e dek Siyah Beyazlı camianın içinde yaşadım. Çırağan Sarayı’nın yangın yerinden Akaretler’e, Fulya’ya taşındığı yılları anımsadım, o günkü futbolu, futbolcuları ve de futbol seyircisini düşündüm. İşte sahada iki büyük takımın futbolcuları ve ortaya koydukları müthiş bir mücadele vardı, şike olabilir miydi bu maçta, bırakın parayı pulu, hatır, gönül şikesi bile olamazdı. Şanlı tarihlerine yakışır bir maçtı ortadaki. Ama bugünün futbol seyircisi içindeki kini, içindeki nefreti bir başka şekilde hem de çirkin bir şekilde ortaya koyuyordı. Gerçi haftalardır kimi medyamız da karşılıklı demeçleri abartarak verince böyle bir ortamın da hazırlayıcısı olmadı değil, ama futboldan anlayan da anlamayan da bana göre artık bitmiş. O konuşmaları dinlerken futbol adına, futbolcular adına utandım. Onlar ekmek parası için ellerinden geldiğince çaba harcarken koltuklarında oturan o insanların kin kusan konuşmalarını, hakemin ya da futbolcuların en ufak hatalarını galiz küfürlerle eleştirenlerin futbolsever olduklarına inanamadım. Hele maçın son 17 saniyesinde talihsiz bir golle yenilen Beşiktaş’ın, hırsından ağzı köpürenlerin acımasız eleştirilerine isyan etmek istedim. Orada pek sesimi çıkarmadım ama gazeteye geldiğimde arayan kimi Beşiktaşlı, kimi Galatasaraylı dostlarımdan bile ‘‘Gördün mü Cordoba nasıl yatırdı bizi. Zaten Kolombiyalı değil mi, Mondrogan arayı yapmıştır’’ demelerine isyan ettim. Biz neden bu hallere düştük, maçı kazanan takımın yandaşları da küfrediyor, terör estiriyor, kaybeden de... Takımı kazananlar acaba oturdukları koltukları kırarak, yakarak mı coşkularını kutluyor, takımı yenilen de bıçak çekerek mi? Yazıklar olsun... Ama bu terörü cahil dediğimiz insan da yapıyor, okumuş dediğimiz de... Sosyologların da psikologların da araştırmaları gereken bir olay. Ama bana hiç kimse çıkıp da sadece ekonomik sıkıntıyı örnek göstermesin. Eskiden de işsiz vardı, ama ahlak bu kadar düşmemişti. Futbolun içindeki bu görüntüler aslında giderek yozlaşan ve ahlak erozyonuna uğrayan toplumun sadece bir kesitidir. Ve bu görüntüler gelecekte çok daha vahim olaylara dönüşecektir. Medya olayları günlük ve basit olaylar olarak görmemeli, futbolun içindeki A’dan Z’ye herkes şapkasını önüne koyup düşünmelidir. Bu gemi batarsa medya bile bana bir şey olmaz diyemeyecektir. piyonluğunu elinden alıyordu. Son hafta ise Galatasaray zorlansa da Eskişehir’i yeniyor, Beşiktaş’ın Bursaspor’dan aldığı 20’lık galibiyet yetmiyordu. Beşiktaş’ı şampiyonluktan eden golün sahibi Denizlisporlu Erol Tolga, SiyahBeyazlı takımın taraftarı olduğu için golü attıktan sonra çok üzüldüğünü kaydetti. Erol Tolga, bu dönemde ki iyi performanslarının ve yönetimin bu kritik maç için ekstra bir prim verecek olmasının kendilerini motive ettiğini vurguladı. Tolga, ‘‘Ben Beşiktaşlı olarak büyüdüm. Açıkcası bu golü attıktan sonra üzüldüm. Keşke başka bir maça denk gelseydi. Bu haftasonunda Fenerbahçe’nin işi hiç de kolay olmayacaktır’’ dedi. Beşiktaş cephesi ise şoktaydı. Feyyaz Uçar yaratılan atmosferden etkilendiklerini ve şampiyonluğu bu yüzden kaybettiklerini vurguladı. Uçar şunları söyledi: ‘‘Bu dönemde teşvik primleri Türk futbolunda yerini yeni yeni almaya başlıyordu. Bu söylentiler maçın stresini arttırdı. Biz de son dakikalarda kontrolü kaybettik. Fenerbahçe çok zor bir maça çıkacak.’’ ABD’Lİ YILDIZ OYNCU HER MAÇTA 20 SAYI ATTI Fatura Cordoba’ya kesildi G.SARAY MAÇINDA PENALTI YAPTIRIP DEGAJI DA RAKİBE KAPTIRAN KALECIYE AĞIR CEZA CİHAN ÖZCAN Beşiktaş’ta ezeli rakip G.Saray’la oynanan ve tam anlamıyla bir onur mücadelesi haline dönen karşılaşmanın son saniyede yenilen golle 21 kaybedilmesi üzerine fatura kaleci Oscar Cordoba’ya kesildi. Sezon sonunda takımdan gönderilecek oyuncuya 50 bin dolar para cezası verilecek. Karşılaşma boyunca yaptığı acemi davranışlar ve Sarı Kırmızılıların attığı son golde topu rakip sahaya vurmak yerine rakibe nişanlaması yönetimin sabrını taşırdı. Siyah Beyazlıların yaptığı yönetim kurulu toplantısının da önemli gündem maddelerinden biri Kolombiyalı kalecinin durumu oldu. Kolombiyalının kendilerine pek çok maç kazandırdığını, ancak önemli maçlarda yaptığı hatalarla kritik puanlar kaybettirdiği görüşü üzerinde birleşen yöneticiler, ‘‘Akıllarda ister istemez soru işareti bırakıyor. Sezon sonu yollayalım’’ dediler. Özellikle Bülent Deriş’in ‘‘Bu yapılan harekete ceza verilmezse ben istifamı veririm’’ şeklindeki açıklamasının ardından, kendisine ‘‘Böyle bir şeye gerek yok. Zaten sezon sonunda göndereceğiz’’ şeklinde yanıt verilmesi işin rengini ortaya çıkardı. Cordoba’ya ayrıca 50 bin dolar para cezası da kesildi. Bu gelişme üzerine yeni kaleci arayışlarına başlayacak olan Beşiktaş’ta öncelikli tercih S.Donestk’in kalesini koruyan Hırvat file bekçisi Pletikosa. Siyah Beyazlıların Ukrayna ekibini çalıştıran Lucescu ile temasa geçecekleri ve transferi sonlandırmaya çalışacakları kaydedildi. Bir başka aday ise Hertha Berlin’in file bekçisi Christian Fiedler. Öte yandan Beşiktaş’ın Trabzonspor’la yapacağı karşılaşma BordoMavililerin cezası nedeniyle İzmir Atatürk Stadı’nda oynanacak. TÜMER’E MÜJDE Bu arada spordan sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Milli Savunma Bakanlığı ile birlikte sporcuların askerlikle ilgili yaş sınırının 35’e çıkarılması için yasa teklifi hazırlıklarına başlanacağını söyledi. Böylece askerlik sorunu olan Tümer’in de önü açılacak. G Saray’ın sihirbazı: Dixon takımını tanımıyordum. Koç telefonla beni aradı. Ben de geldim. G.Saray büyük bir kulüp. Burada olmaktan çok mutluyum. Bence G. Saray Türkiye’nin en iyi takımı. Takım oyunu oynadığımızda çok başarılı oluyoruz. Play off’a yükseldiniz. Bunu başaramayız diye bir endişeniz oldu mu? Play off’a yükseleceğimizden emindik. F.Bahçe maçına çok iyi motive olmuştuk. Farklı kazandığımız için de mutluyuz. Biraz daha dikkatli olsaydık bu kadar strese girmezdik. Şimdi takım olarak üzerimizdeki stresi attık. Bundan sonra daha rahat oynarız. Türkiye’ye hakkında ne düşünüyorsunuz? Buraya alışabildiniz mi? Daha önce 2 yıl İtalya’da, 1 yıl Fransa’da, 1 yıl da İsrail’de oynadım. Türkiye Müslüman bir ülke. Çok farklı bir kültür. Fakat diğer ülkelere göre daha kısa sürede uyum sağladım. Çünkü Türkiye’deki arkadaşlık ortamı daha iyi. Takımda çok güzel bir hava var. Arkadaşlar bana her konuda yardımcı oluyorlar. Eylül ayında geldim. Çok fazla gezme şansı bulamadım. Ama en sevdiğim yemek kebap. Takım bazen çok iyi oynuyor, bazen de çok kötü bir performans sergiliyor. Bunun sebebi nedir? Her takımın inişli çıkışlı dönemleri olur. Basketbol inişleri çıkışları olan bir oyun. Takımdaki oyunculara tek tek baktığınızda herkes çok iyi bir oyuncu. Fakat bazen yaşlı oyuncularla genç oyuncular arasında iletişim kopukluğu olabiliyor. Herkes görevini yaptığında çok iyi bir takım oluyoruz. Tuborg ve Darüşşafaka arka arkaya 3’lükler buldular. Sonrasında ise hem defansta hem de hücumda iyi organize oldular. Biz de oyun disiplinini biraz kaybedince mağlup olduk. Çok rahat kazanabileceğimiz maçlardı. İşi kendimiz zora soktuk. Mali kriz sizi etkiledi mi? Paramızı zamanında alıyoruz. Benim bu açıdan bir sorunum yok. Bu sorun takım üzerinde de olumsuz bir etki yapmadı. İ talya , İspanya ve Rusya’dan transfer teklifi aldım. G.Saray’ı seviyorum. İlk seçenek olarak Galatasaray’ı düşünüyorum. G. Saray iyi bir anlaşma sunarsa burada kalırım. Ancak şimdi bu konuda konuşmak için çok erken. Karar vermek için sezon sonunu bekleyeceğim. HÜSEYİN KILINÇ B aşkanlar arasındaki kavga bir türlü bitmiyor. Garipsiyoruz doğrusu. Bizim kuşak böylesine kavgalara tanık olmamıştı. Bence, asıl yazılması ve eleştirilmesi gereken konu bu olmalı. Tabii karnınızda alaca yoksa ve cesaretiniz varsa. 442, 443, 352 gibi sözüm ona taktikleri dinleye dinleye herkes bıktı artık. Bu gibi basit bilgilerle yorum yapan ve yaptıkları yorumla da övünen futbol cahilleri de var. Bozuk bir saatin yelkovanı gibi bir noktaya takılıp kalmak doğru değil. Bunu biliyoruz, ama yine de böyle olaylar karşısında ister istemez eskiyi anımsıyoruz. Fenerbahçe’de oynamaya başladığım yıllarda; başkanımız Ali Muhittin Hacı Bekir’di. Bugün bile onun adını duymayan var mı? Bilemiyorum. Şeker kralı. Evrensel şöhret yapmış. İsmi Türkiye ile adeta özdeşleşmiş. Türkiye deyince yabancılar ‘‘Hacı Bekir Lokumu’’nu anımsıyorlar. Giyinişi, kuşanışı ve davranışıyla örnek bir insandı. Tam bir İstanbul beyefendisiydi. Çok şık giyinirdi. Fakir babasıydı. O yıllar ülkemizin üç dört zengininden biriydi, ama bugünkü zenginlerden çok farklıydı. Fenerbahçe’nin başkanlığını yaptığı yıllarda bir deplasman GÖRÜŞ HALİT DERİNGÖR maçı için Ankara’ya gitmiştik. Oynadık ve galip geldik. Ankara Palas’ta kalıyorduk. Yine o yıllarda Başbakan olan Şükrü Saracoğlu ile sık sık görüşen Hacı Bekir, galibiyet sonrası Şükrü Saracoğlu’nu Karpiç Lokantası’nda yemeğe davet etmişti. Yemekten saatler önce bizi toplayıp, ‘‘Çocuklar, hepiniz koyu renk elbise giymeli ve kravat takmalısınız’’ demişti. Bu konuşmayı yaparken birden kravat takmayı sevmeyen ve çoğunlukla da takmayan bir arkadaşımız gözüne ilişti. Her zamanki nazik ve babacan üslubuyla ‘‘Çocuklar hep beraber çarşıya gidip biraz dolaşalım. Hepinize aynı tip kravat alıp hediye edeceğim’’ dedi ve de kravat takmayan bu arkadaşımız, yemeğe giderken kravatını takmak zorunda kaldı. Bu kadar ince düşünceli olan bir Nereden, Nereye? idarecinin rakip takım başkanlarıyla kavga etmesi mümkün olabilir mi? Hiç sanmıyorum. Değil rakip takım başkanlarına, kendi takımı içindekilere bile şimdikiler gibi davranmazdı. Bir de bugüne bakalım. Ligin ilk devresi ve Fenerbahçe’de yine saha kapatma cezası var. Diyarbakırspor ile oynuyorlar. İlk golü de yiyip zorlanıyorlar. Maçın sonlarına doğru, Daum bir değişiklik yaparak Kemal’i oyuna alıyor. Kemal heyecanlı ve oynadığı yeri yadırgıyor. Bu sırada gür bir ses, seyircisiz oynanan stadyumda yankılanıyor. ‘‘Koşsana ulan... Oynatmıyorlar diye orada burada konuşuyorsun. Hadi bakalım oyna’’... Dönüp arkamıza bakıyoruz. Bu gür sesin sahibi bir Fenerbahçe yöneticisi. Spor yazarlarının çoğu bana bakıyor. Tabii bir Fenerbahçeli oldu ğum için. Şimdiye kadar görmediğim ve yaşamadığım bir olay bu. Utanıyorum adeta, ama bağıran yönetici mutlu. Büyük bir iş yaptığını sanıyor. Büyük Fenerbahçeli olduğunu düşünüyor. Ne kadar ilginç değil mi?.. Eski yılların başkanının, oyuncusunun onurunu kırmamak için, gösterdiği centilmenliğe bir bakın, bir de bu yöneticinin davranışına. Nereden nereye gelmişiz de haberimiz yok. Bu tür davranışlar yüzünden futbol camiasında herkes herkesle kavga edebilir hale geldi. Kader maçı olan FenerbahçeKayseri Erciyesspor ve BeşiktaşGalatasaray maçlarını TV’den izledim. Maç öncesi, spor kamuoyunda K. Erciyesspor’un Fenerbahçe’ye, Beşiktaş’ın da Galatasaray’a kıyak yapacağı yazılıp çizildi. Böyle bir şey oldu mu? Tersine, takımlar sahada canlarını dişlerine taktılar. Ne kadar da kolay insanların ahlakı ve şerefiyle oynayabiliyoruz. Bütün bu olaylar toplum olarak ne kadar septik bir toplum olduğumuzu açıkça gösteriyor. Ahlaksızlık senaryoları yazan kimseler, sahada oynanan bu maçları gördükten sonra biraz olsun utandılar mı?.. Şampiyonluk son maça kaldı. Kim bilir yine ne senaryolar yazılacak... G .Saray Basketbol Takımı geçen yıl ligde kalmak adına zor anlar yaşarken bu sezon Malik Dixon’ın gelişiyle adeta yeniden doğdu. Oynadığı her maçta ortalama 20 sayı kaydeden ABD’li yıldız, bu performansıyla hem Türkiye’de hem de Avrupa’da birçok takımın dikkatini çekti. Yurtiçi ve yurtdışından tranfer teklifleri alan Dixon, Sarı Kırmızılı takımın kendisine iyi bir teklif sunması halinde İstanbul’da kalmak istiyor. Amerikalı oyuncu gösterdiği performansın yanı sıra sempatik kişiliğiyle de adeta takım arkadaşlarının moral kaynağı. Daha önce NBA’da, İtalya, Fransa ve İsrail’de de oynadınız. Türkiye’ye gelmenizde ne etkili oldu? Türkiye Basketbol Ligi hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye Ligi Avrupa’nın en iyi 5 ligi arasında. Türkiye’de rekabet çok iyi. G.Saray futbol takımının başarılarını duymuştum. Fakat basketbol