Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 ŞENER, İSLAMİ HOLDİNGLERLE İLGİLİ YASANIN BAŞBAKANLIK’A SUNULACAĞINI AÇIKLADI C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ 21 NİSAN 2006 CUMA ‘Dini duyguları kullandılar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM İslami Holdingleri Araştırma Komisyonu’nun raporu TBMM Genel Kurulu’nda görüşüldü. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, ‘‘saadet zinciri’’ sistemiyle para toplayan bu holdinglerle ilgili yasanın Başbakanlık’a sunulduğunu bildirdi. CHP’liler, bu holdinglerin ‘‘Dini duyguları kullanarak para topladığını’’ vurguladı. Avrupa ülkelerinde yaşayan gurbetçilerden kayıtdışı olarak yaklaşık 5 milyar Avro para topladıkları saptanan İslami holdinglerle ilgili kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’nun raporu dün genel kurulda ele alındı. CHP’li Algan Hacaloğlu, Allah’ın adını kullanarak camilerde para toplandığını, sahte, geçersiz belgelerle toplanan paraların ciddi bir mağduriyet yarattığını söyledi. ‘‘Artık buna ‘dur’ demek, çözümler oluşturmak zorundayız’’ diyen Hacaloğlu, ‘‘Bu holdinglerin sahipleri var, aracılar var, üçüncü kişiler var. Tüm bunlar suçludur. Bunun hesabını vermelidirler’’ dedi. Hacaloğlu, halkı mağdur edenlerin milli görüş yapısı içindeki anlayışın temel felsefesini oluşturan ‘‘faiz haramdır’’ anlayışından güç aldığını vurguladı. Hükümet adına söz alan Şener ise SPK’nin 78 şirketi denetlediğini, yasalara aykırılığı saptanan 141 fiil hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu söyledi. Bu davalardan üçte birinin ‘Rahşan Ecevit affı’’yla ertelendiğini bildiren Şener, ‘‘Bu durum, SPK’nin yaptırım gücünü önemli ölçüde azaltmıştır’’ dedi. SPK’nin denetim ve bilgilendirme çalışmalarına karşın söz konusu şirketlerin para toplamaya devam ettiğine dikkat çeken Şener, ‘‘Ne kadar para toplandığı, bu paraların ne kadarının şirkete aktarıldığı tespit edilememektedir’’ diye konuştu. Şener, çok ortaklı şirketlerce toplanan paralar ile hak sahiplerinin tespiti için SPK tarafından yasa taslağı hazırlanarak Başbakanlık’a sunulduğunu bildirdi. Bu taslak ile rapordaki konuların birlikte gözden geçirilerek taslağın olgunlaştırılacağını belirten Şener, ‘‘Hükümet olarak önerilerin takibine alışılacaktır’’ dedi. TBMM Araştırma Komisyonu Başkanı ve AKP Ankara Milletvekili Talat Karapınar ise halka arz için SPK’ye kayıtlı olunması gerekirken söz konusu şirketlerin, izinsiz ve kayıtsız halka arz yoluna gittiklerini bildirdi. Komisyon Başkanı Karapınar, ‘‘Şirketlerin yüzde 70’inin tabelası bile yok. Sadece dini, milli değil, tüm kutsal değerler istismar edilmiş’’ diye konuştu. Gelenler ve Gidenler me hakkı böyle bir haktır. Sömürüye karşı çıkmak, insanca yaşayabilmek için grev yapabilmek, böyle bir haktır. ??? AB’ye uyum yasalarının yüzü suyu hürmetine hukuksal anlamda genişlediği varsayılan özgürlükler alanının, gerçek hayatta bir karşılığının olmadığını, bu alanın her geçen gün şoven milliyetçilik ve şiddetle doldurulduğunu görmek için âlim olmak mı gerekiyor? Yoksa olanı biteni anlayabilmek için sınıflar coğrafyasının her şeyi ayan beyan gösteren pertavsızına mı ihtiyaç var? Türkiye’de gittikçe yükselen her şeyi din esaslarına bağlama çabasının, çok uzak olmayan bir gelecekte, günlük yaşama egemen bir düzen haline geleceğini söyleyenlere gülüp geçen ‘‘solcu’’ kardeşlerimiz, şimdiden 99’luk tespihlerini hazırlayabilirler. Sorun, bu gelişmenin demokrasi olarak adlandırılması ve kapitalizme muhalif bir cephenin marifeti sanılmasıdır. Din esaslarına uydurulmuş gündelik yaşamın, esasta kapitalizme aykırı bir yönü yoktur. Eğer işçilerin ‘‘eh artık beş vakit namaz için izin isteriz, cumaları da kaçırmayalım, ramazanda mesai geç başlasın, iftarda bitsin’’ yönlü talepleri, ‘‘hac izni’’ nasılsa gündeme gelecektir. O zaman Cumhurbaşkanı Sezer’in ‘‘Bireyin inanç ve ibadet yaşamına, kamu düzenini(...) korumak amacıyla sınırlamalar konulabilir’’ sözlerini, değerli iş çevrelerimiz, maharetli köşe yazarlarımız pek güzel ve pek çabuk hatırlayacaklar, şeriata ve piyasaya uygun bir formül bulacaklardır efendim. Demokrasiyi mücadeleye değil de, AB’ye bağlayan ‘‘solcu’’ kardeşlerimizse her şeyi sık sık sıfırlamanın kederini yaşıyor olacaklardır. guray.oz?cumhuriyet.com ARAŞTIRMA KOMİSYONU 5 MİLYAR AVRO’LUK DOLANDIRICILIK RAPORUNU GÖRÜŞTÜ Camide ‘yeşil soygun’... AYŞE SAYIN ANKARA TBMM Genel Kurulu’nda ‘‘yeşil sermaye vurgunu’’ ele alındı.. TBMM Araştırma Komisyonu’nun raporunda, 1990’lı yılların başında kurulan ve REFAHYOL hükümeti döneminde güçlenen İslami holdinglerin büyük ölçüde ‘‘din istismarı’’ yaparak usulsüz olarak yaklaşık 5 milyar Avro topladıkları değerlendirmesine yer veriliyor. TBMM Genel Kurulu’nda ele alınan Meclis Araştırma Komisyonu raporunda, özellikle Avrupa ülkelerinde yaşayan gurbetçilerde ‘‘yüksek kâr payı dağıtma’’ vaadiyle kayıt dışı para toplayan ve eski yöneticileri arasında şu anda AKP milletvekillerinin de bulunduğu İslami holding vurgunu gözler önüne seriliyor. Raporda 1990’lı yıllardan günümüze kadar 78 holding ve buna bağlı yüzlerce şirket aracılığıyla ‘‘kesin rakam saptanamamakla birlikte’’ vatandaşlardan 5 milyar Avro toplandığına dikkat çekildi. Komisyona bilgi veren mağdur yurttaşlar ise ‘‘Camide soyulduk’’ diyerek para toplayan şirketlerin ‘‘faizsiz yüksek kazanç’’ getirisi vaadiyle kendilerinden para topladığını açıklamışlardı. Komisyon raporunda ‘‘yeşil sermaye vurgunu’’ şöyle özetleniyor: HEDEF GURBETÇİLER: İzinsiz halka arz faaliyetinin önemli bir kısmı Türkiye dışında gerçekleşmiştir. Vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadıkları Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, İsviçre vb. ülkelerde holdingler tarafından gerek sözlü olarak toplantılar düzenlenmesi, broşür dağıtılması, televizyon programları tanıtım ve reklamları, ev ve işyeri ziyaretleri gibi yollarla verilen makbuz vb. belgeler karşılığında para toplanmıştır. Dolayısıyla, söz konusu izinsiz halka arz suçunun önemli bir kısmı Türkiye dışında işlenmiştir. Bu nedenle, hukuken suçun önemli bir kısmının yurtdışında işlendiği ve konunun bu aşamada SPK’den ziyade ilgili ülkelerin sermaye piyasalarından sorumlu otoritelerin görev alanına girdiği düşünülebilir. FAALİYET TESPİTİ ZOR: Holdingler tarafından toplanan paralar bankacılık sistemi kullanılmadan doğrudan yurda getirilmiştir. Bundan sonra ise ülkeye getirilen paralar, bu sefer holdingler tarafından oluşturulan sistemde özellikle yüksek ve belirli bir getirinin ödeneceği ve istendiğinde ortaklık için ödenen paraların iade edileceğine yönelik taahhütler başta olmak üzere, paralar toplanırken kullanılan temsilcilere ortakların holdinge verdiği sermayeden ödenen komisyonların holding kayıtlarına alınmaması gibi sebeplerle ve SPK denetimine girmek iste Rahşan affıyla cezasız kaldılar Komisyonun belirlemelerine göre, mimarı olduğu için Rahşan Ecevit’in adıyla özdeşleşen af düzenlemesi, yeşil sermaye vurguncularının işine yaradı. 21.12.2000 tarihli ‘‘23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun’’ uyarınca, SPK tarafından yapılan 131 suç duyurusundan 42’si, yani yaklaşık üçte biri af kapsamına girdi. Ertelemeye uğrayan suç duyurularının dağılımına bakıldığında, bunların 1999 öncesinde özellikle ilk ve en çok para toplayan holdinglerle ilgili suç duyuruları olduğu gözleniyor. Komisyonun belirlemelerine göre, KOMBASSAN grubuna ait 10, YİMPAŞ grubuna ait 8, Sayha Holding’e ait 6, Endüstri Holding’e ait 3, İttifak Holding’e ait 2 ve diğer holdinglere ait 13 suç duyurusu erteleme kapsamına girdi. Komisyon raporunda, ‘‘Bilindiği üzere, suç duyurularının ertelemeye uğraması, bu suçların işlenmediği veya faillerinin beraat ettiği anlamına gelmemekte, yalnızca bu suçların failler tarafından tekrar işlenmesi halinde, işleme konulmak üzere ertelenmesi anlamına gelmektedir. Bu şekilde, SPK tarafından suç duyuruları ertelemeye uğrayan holdinglerin yalnızca küçük bir kısmı için izinsiz halka arz suçunun 1999 sonrasında tekrar işlenmesi ve/veya sürdürülmesi nedeniyle tekrar suç duyurusunda bulunulabilmiştir’’ değerlendirmesine yer verildi. ktidar partisine övgü düzmekte yarışan ‘‘solcu’’ kardeşlerimizin en ‘‘sağlam’’ tezleri, Türkiye’de demokrasinin gelişmekte olduğudur. Kuşkusuz bu ‘‘tez’’ beraberinde vazgeçilmez bir Avrupa Birliği övgüsünü de getirir. Doğruya doğru; on yıllardır demokrasi için mücadele edenlerin çabalarını görmezden gelebiliyor, demokratik haklardaki gelişmeyi AKP’ye ve AB’ nin bir ‘‘uygarlık projesi’’ olduğu iddiasına bağlayabiliyorsanız mesele yoktur. Diyelim ki, AB ile AKP elbirliği, gönül birliği ettiler ve Türkiye’ye demokrasi getirdiler. Peki ya gidenler. ??? AKP övgüsünde sınır tanımayanların geldiğini vehmettikleri demokrasi, gidenleri gözden geçirirseniz pek içi boş bir şey oluveriyor. Çalışanların sosyal hakları gitti. Emeklilerin gelirlerinde azalma kapıda. Sağlık sigortası, ‘‘parası olana’’ sistemine dönüşme aşamasında. Okumak çoktan özelleşti. Sendikal haklardan uzun bir zamandır söz edilemiyor. Grevin adını sendikacılar bile unuttular. Kamu işletmeleri, kamu malları haraç mezat. Bütün bunlar gittiyse, o geldiği söylenen demokrasiyi ne yapacaksınız ki? Hangi derdinize deva olsun diye istemiştiniz siz bu demokrasiyi? Demokrasi, soyut bir şey olarak kavranıp sunulduğunda pek janjanlı, pek cilalı, pek gönül çelen bir şey olabilir. Gerçekteyse demokrasi, sınıflı toplumlar için daha gerçekçisini söyleyelim, demokratik haklar, insanların somut isteklerini karşılamak içindir. Düşünce ve örgütlenme özgürlüğü böyle bir demokratik haktır. Aç kalmamak için diren İ ALMANYA Yeşil sermaye mağdurları yürüdü Haber Merkezi Almanya’da, paralarını İslami şirketlere yatıran ancak daha sonra hiçbir ödeme alamayan yeşil sermaye mağdurları, seslerini duyurmak için Köln’de yürüyüş düzenledi. Mağdurlar, dini duygularının sömürüldüğünü ve seslerini Türkiye’de duyuramamaktan şikâyetçi olduklarını dile getirdiler. YİMPAŞ, KOMBASSAN gibi holdinglerin ortaklık karşılığı paralarını aldığı ve sonra da zarar ettikleri gerekçesiyle hiçbir ödeme yapmadığı kişilerin sayısının 800 bin olduğu tahmin ediliyor. Kaybedilen para miktarının ise 30 ile 50 milyar Avro arasında değiştiği sanılıyor. İnancına göre faizin haram olduğunu dile getiren bir yeşil sermaye mağduru para kaptırma hikâyesini şu sözlerle dile getirdi: ‘‘Birkaç kuruş paramız vardı. Sağda solda duruyordu. Baktık ki gazete yayınlarında devlet başkanları, cumhurbaşkanları gidip holdinglerin kurdelelerini kesiyor, biz de güvendik ve paramızı yatırdık.’’ Bugüne kadar Almanya’nın pek çok kentindeki savcılıklara yapılan suç duyuruları, açılan davalar, Almanya’da yaşayan Türklerin lehine sonuçlanmasına karşın tazminat ödeyecek muhatabın bulunamadığı belirtildi. Yeşil sermayezedeler Başbakan’ın ‘‘Bana mı sordunuz da verdiniz’’ açıklamasına ise tepki gösterdiklerini belirttiler. Yeşil sermaye mağdurları, 20 kişilik bir grupla, yarın TBMM’yi ziyaret ederek hem iktidar hem de muhalefet milletvekillerine dertlerini anlatacak. memeleri nedeniyle toplanan ve binlerce ortağa ait paraları kurucu 56 ortak üzerinde göstermişlerdir. İzinsiz halka arz yapılırken ilan, reklam, toplantıların yurtdışında gerçekleştirilmesi, ortakların parasının bankacılık sistemi üzerinde herhangi bir iz bırakmadan getirilmesi ve yasal defterler üzerinde gerçek ortakların gösterilmemesi sonucunda yaratılan kayıt dışı sistemin denetimi ve tespiti de oldukça zorlaşmıştır. Bunun yanı sıra komisyon çalışmalarında gündeme gelen olayın siyasal ve dinsel istismar boyutu ve izinsiz halka arz suçunun işlenmesi sırasında bu unsurun da bir istismar aracı olarak kullanılması, yapılan denetimlerde SPK tarafından yatırımcılardan istenen bilgilerin bu nedenle verilmemesi de olayın tespiti ve denetimini olumsuz yönde etkilemiştir. YURTTAŞ İSYANDA... REFAHYOL hükümeti döneminde gördükleri destekle özellikle Avrupa’da çalışan yurttaşlardan büyük paralar toplayan holdingler, yöneticilerini zengin ettikten sonra ortadan kayboldu. Yılların birikimini dini duygularını sömüren holding yöneticilerine kaptıran yurttaşlar ise yaptıkları protestolarla seslerini duyurmaya çalıştı. DİN İSTİSMARI YAPILDI: Komisyon çalışmaları sırasında, bazı holding yetkilileri ve vatandaşlar tarafından konunun siyasi ve dinsel istismara yönelik bir boyutunun bulunduğu müteaddit defalar gündeme getirilmiştir. Yine yurtdışındaki vatandaşlarımızca holdingler tarafından siyasi ve dinsel istismarın yanı sıra milli duyguların da bir istismar aracı olarak kullanıldığı ifade edilmiştir. Buna ek olarak, yine komisyona verilen bilgiler çerçevesinde, medyada ‘‘28 Şubat süreci’’ olarak adlandırılan sürecin de holdingler tarafından yine bir istismar aracı olarak kullanıldığı ve para toplama faaliyetlerinin de bu dönemde bir ivme kazandığı anlaşılmıştır. SPK’NİN GÜCÜ YETERSİZ: TAM VAKFI DİREKTÖRÜ ŞEN: Avrupa’da İslam karşıtlığı artıyor İstanbul Haber Servisi Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Vakfı Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen Avrupa’da son 5 yıl içinde İslam karşıtlığının önemli ölçüde arttığını söyledi. Şen, düzenlediği basın toplantısında, TAM Vakfı’nın Avrupa’da İslam ve İslamafobinin gelişimi konusunda, Almanya’da son dönemde halkın ve politikacıların İslama ve Müslümanlara nasıl baktığını ortaya çıkaran araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Avrupa’da İslam karşıtlığının yükselişte olduğunu vurgulayan Şen, Türkler arasında ankete katılanların yüzde 83’ünün kendisini dindar olarak tanımladığını, bu oranın 2000 yılında yüzde 73 seviyesinde olduğunu, Müslümanların yüzde 23’ünün cami derneklerine üye olduklarını, yüzde 22’sinin de ailelerinden en az bir kişinin cami derneği üyesi olduğunun ortaya çıktığını belirtti. Araştırmaya göre, eğitim seviyesi yükseldikçe dine olan bakışın daha liberalleştiğini anlatan Şen, ‘‘Alman kamuoyunda iddia edildiği gibi Türkler arasında gelişen dindarlık, Türk gençleri arasında köktendinciliğin giderek yayıldığı gerçeğini yansıtmaktadır’’ dedi. M eclis Araştırma Komisyonu’nun belirlemelerine göre şirketlerin büyük bölümü 1999’dan sonra faaliyetlerine son verdi. Ağırlıklı olarak Konya merkezli kurulan holdinglerden halen ‘‘faal’’ görünenlerin isimleri şöyle: 21. Yüzyıl Büyük Anadolu, Aksaray, APİTAŞ, Başak, Büyük Grup, Endüstri, İkram, İttifak, JETPA, Kaldera, Kamer, Katra, KİMPAŞ, KOMBASSAN, Konya Sanayi AŞ, Kübra, Noya, Sayha, Umpaş, YİMPAŞ. Faaliyetini sürdüremeyen /adresinde bulunamayan holdingler ise şunlar: Adya, Alda, Alpek, Anser, Ortadan yok olan holdingler Asri, Avantaj, Ayvina, Belemir, Büyük Avrasya, Büyük Selçuklu, Dadaş, Demirkıran, Esra, GEMA, Gürteks, Hadeka, Halil İbrahim Demirkaya, Hamatek, Hasandağı, İlarslan, İMET, İntergenç, İşlem, Kamsa, Kaşıkçı, Katılım, Keten, Konadya, Organize, Osmanlı, Palkim, Ray, Sebil, Sefa, Sur, Şafak, Tuğra. İzinsiz şekilde yurtiçinden ve yurtdışından para toplayan, fakat unvanında holding ibaresi bulunmayan şirketler ise şöyle: Anadolu Plastik İnşaat Turizm, Birsa, Emirdağ, Kaizen, Kedaş, KOMBASSAN İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri, Konya Nakipoğlu, Köseoğlu Sağlık, Kübraş Gıda, Mega, Ser Grup, Ser Pazarlama, Ser PVC, SÖZPA, Şule Besicilik, Tilmo, Tümelsan Otomotiv, YİMPAŞ Gıda, YİMPAŞ Yozgat İhtiyaç Malzemeleri, YİMPAŞ Yozgatspor. Ülkemizdeki yargısal sürecin genel olarak yargıda yaşanan yoğunluk nedeniyle uzun sürmesi, Sermaye Piyasası Kanunu’nda yer alan izinsiz halka arz suçunun da caydırıcılığını ve dolayısıyla SPK’nin yaptırım gücünü önemli ölçüde azaltmıştır. SPK’ye göre sermaye piyasası suçlarının mahkemeler tarafından acele işlerden sayılmasına rağmen uzun sürmesi ile önceki bölümde belirtilen 4616 sayılı Erteleme Kanunu’nun etkilerinin birleşmesi sonucunda SPK’nin suç duyuruları neticesinde cezalandırılan fail sayısının azlığı, SPK’nin yaptırım gücünü ciddi ölçüde azaltmıştır.