29 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

21 NİSAN 2006 CUMA haberler SÖZ ÇİZGİNİN TURHAN SELÇUK DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 Devletin Başı’ndan Yürütmenin Başına... umhurbaşkanı sıfatıyla, devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma, büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine ant içerim.’’ Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, görevine başlarken, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 103. maddesi gereği bu yemini etmiştir. Bir hukukçu olan ve Çankaya’ya Anayasa Mahkemesi Başkanlığı makamından gelmiş olan Sayın Sezer’in donanımı, yeminin anlamını herhangi bir siyasiden daha iyi anlamasını sağlayacak yapıdadır ve Sayın Cumhurbaşkanı, ettiği bu yemine bugüne değin, en ufak bir sapma olmaksızın bağlı kalmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı, önceki gün Harp Akademileri’nde verdiği konferansta yaptığı konuşmada, bu yemine bağlı kalarak, uyarı görevini yapmıştır. Konuşmayı çok sert bulanlar, yukarıya aldığım TC Anayasası’nın 103. maddesinin metnini bir kez daha okumalıdırlar. ??? Sayın Sezer’in sözlerinin muhatabının kim olduğunu uzun uzun düşünmeye gerek yok. Türkiye’deki son gelişmeleri izleyen herkes, sözlerin kimi uyarmaya yönelik olduğunu kolaylıkla anlayabilecek durumdadır. Devlet Başkanı’nın uyarıları, yürütmenin başına yöneltilmiştir. Çünkü harekete geçmesi gereken makam orasıdır. Cumhurbaşkanlığı makamının siyasal yetkisi olmamasına bakarak, uyarının önemini küçümsemek fevkalade büyük bir yanlış olacaktır. Cumhurbaşkanı’nın yemininde belirtilen anayasal görevini yerine getirerek yaptığı uyarı, ‘‘değişebilecek koşullar’’da çok büyük bir önem taşıyabilir. ‘‘Değişebilecek koşullar’’ deyimine, ara döneme girilmesi anlamını vermeyin. Böyle bir kastım kesinlikle yok. Darbeler sorunları çözmüş olsalardı, Türkiye bugün bulunduğu yerde olmazdı. Türkiye’de kamuoyunun askeri darbelere karşı çok duyarlı olmasını, geçmişte yaşadığımız olaylara bağlamak yerinde olur. Ayrıca, kimi çevreler, şu anda var olmayan, gerçekleşmesi olanaksız bu olasılığı ileri sürerek, dikkatleri o noktaya odaklandırmak istiyorlar. ??? Rejimin rayından çıkması konusuna gelince, onun koşulları çoktan gerçekleşmiş bulunmaktadır. Laikliğe karşı sürekli saldırılar en üst noktaya varmıştır. Devlet içinde irticai kadrolaşma alıp başını yürümüştür. Yargı bağımsızlığı rafa kalkmış, yargının siyasallaşması yolunda büyük mesafe alınmıştır. Türkiye’nin bütünlüğü ciddi bir biçimde tehdit edilirken, yürütme buna hâlâ seyirci durumdadır. Terör ile mücadele konusunda yasa hâlâ hazırlanmış değildir ve hazırlık aşamasında bile, kimi AKP’lileri, hatta hükümet üyelerini bile tatmin etmeyen düzenlemeler olduğu söylentileri kulislerde dolaşmaktadır. AKP’nin başındaki Erdoğan’ın bölücü terör karşısında ne yapacağını bilemez bir durumda şaşkın olduğunu söylemek, gözlemlerin en hafifidir. Kimileri de Erdoğan’ın yurtiçindeki konuşmalarıyla veya yetkilendirdiği özel danışmanlarının yurtdışındaki açıklamalarıyla bölücü terörü yüreklendirdiğini ileri sürmektedirler ve bunları ileri sürenlerin savlarına bakınca pek haksız olmadıklarını söylemek çok da insafsız olarak nitelendirilmemelidir. Bizzat Erdoğan’ın AKP’nin Güneydoğu milletvekillerini ayrı bir toplantıya çağırmış olması bile partisi içinde büyük hoşnutsuzluğa neden olmuştur. Bu gidişin Türkiye Cumhuriyeti’ni büyük bir çıkmaza doğru hızla sürüklemekte olduğu görülmektedir. Devletin başı, yürütmenin başını uyararak, tarihe kayıt düşmüştür. Günü gelir, bunun ne anlama geldiği daha kolay anlaşılır. Gerçeğin İzdüşümü... ‘‘C C YENİ KUŞAK KÖY ENSTİTÜLERİ DERNEĞİ BAŞYAZARIMIZI ÖDÜLE LAYIK GÖRDÜ Selçuk’a Aydınlanma Onur Ödülü İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği’nin (YKKED) ‘‘2006 Aydınlanma Onur Ödülü’’nü alan Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Yayın Kurulu Başkanı İlhan Selçuk, laik Cumhuriyetin korunabilmesi ve Kemalist devrimin topluma yerleşebilmesi için ulusal bütünleşmeye gereksinim olduğunu söyledi. Selçuk, ‘‘Bugün var oluş kavgası içindeyiz. Geçmişte yaşananları, alttaki siyasi kavgaları bir yana bırakmalıyız’’ dedi. YKKED’nin 2003’te Vedat Günyol, 2004’te Dr. Engin Tonguç, geçen yıl da Server Tanilli’yi değer gördüğü onur ödülü bu yıl İlhan Selçuk’a verildi. Dr. Selahattin Akçiçek Merkezi’nde gerçekleştirilen törende, Selçuk ödülünü Dr. Engin Tonguç’un ve Köy Enstitülerinin kurucusu Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’in torunu Güzel Yücel’in elinden aldı. İlhan Selçuk törende yaptığı konuşmada 1950’lerden başlayarak karşı devrim süreci yaşandığını anımsattı ve Köy Enstitüleri’nin Kemalist devrimin bir uzantısı olduğunu vurguladı. Selçuk, şunları söyledi: ‘‘Bir tarafta imam okulları var, bir yanda Köy Enstitüleri... Bugün dinci öğretimle laik öğretim arasında çatışma yaşanıyor. Aklın yerine inancı yerleştirmek istiyorlar. Oysa inanç yürekte olur. Ancak Köy Enstitüleri’nin toplumsal yapıyı değiştirmesine izin vermediler ve kapattılar.” AVRUPA ADD Sezer’e başarı ödülü İstanbul Haber Servisi Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu (AvrupaADD) Başkanlar Kurulu’nun Cumhuriyet Tarihinin En Başarılı 3. Cumhurbaşkanı, Örnek ve Önder Atatürkçü Devlet Adamı ödülü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e layık görüldü. Cumhuriyetin temel değerlerini savunması ve bu yönde çalışmaları nedeniyle de Cumhuriyet gazetesi, İlhan Selçuk, Turgut Özakman, Yekta Güngör Özden, Dr. Mustafa Kemal Palaoğlu, CHP milletvekili Onur Öymen, Prof. Dr. Şerafettin Turan’a da Atatürkçü Düşünce İletişim Ödülü değer görüldü. ilan umhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in yaptığı tarihsel konuşma ayakta alkışlanacağı yerde toplumun kimi uymaz aydınları, dinciler, bölücüler, hükümet neden tepki gösteriyor? Sezer, gericiliğe, yobazlığa karşı çıkıyor, dini inançlara değil... Türkiye’de dindar insan olmak başka, Türkiye’yi dincileştirmek, gericiliğe ve yobazlığa itmek başka... Acaba Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘‘Biz mürekkep yaladık, bunu bize anlatmasınlar’’ derken ne demek istiyor? Tarikatların kuşatması altında olan Türkiye’de yaşananlar ortada... Gericiler ve yobazlar iyice azıtmış durumda... Bölücü terör son olarak Bakırköy’de boy gösterdi... Cumhurbaşkanı Sezer’in Harp Akademileri’nde yaptığı konuşma, işte bu nedenle çok önemlidir... Ama AKP hükümeti, Cumhurbaşkanı Sezer’in tarihi konuşmasından sadeci biriki bölümü ele alıp ‘‘dindar insanları siyasetten alıkoymak’’ gibi bir değerlendirmeyle dindardinsiz ayrımı yapıp çok tehlikeli bir süreci başlatıyor... Türkiye’de yoksulluk ve yolsuzluk giderek artıyor, AKP Hatay Milletvekili Fuat Geçen bir basın toplantısı yaparak 2 milyon 118 YTL’lik üç ihalenin AKP İl Başkanı Mahmut Narin’in yakınlarına verildiğini açıklıyor... Gelelim fındıkta olup bitenlere... Dünya Gazetesi İzmir Temsilcisi Ali Ekber Yıldırım, ‘‘Fındıkta Başbakan kullanılıyor mu?’’ başlıklı yazısında ilginç iddialar ortaya atıyor... ??? FİSKOBİRLİK seçimlerini AKP kaybedince olan fındık üreticisine oldu... Cüneyd Zapsu, ‘‘Ben fındıkla ilgilenmiyorum’’ dese de işin içinde olduğu bir gerçek... Sezon başında fındık alım fiyatları üreticiler için çok iyi, tüccar ve ihracatçı için ise çok yüksekti... Öyle müdahaleler oldu ki fiyatlar bir anda düşüşe başladı fındıkta... Ali Ekber Yıldırım diyor ki: ‘‘Bu düşüşte Cüneyd Zapsu’nun açıklamaları ve perde arkasında yaptıkları etkili oldu. Türkiye’de hiçbir banka FİSKOBİRLİK’e kredi vermiyor. Bu yüzden fındık fiyatları düşüyor, üretici zarar görüyor. AKP, ocak ayında yapılan FİSKOBİRLİK seçimlerini yitirdi. Üreticiler AKP listesini seçmeyince, parasız kalan FİSKOBİRLİK alım yapamadı.’’ Türkiye’nin durumu bu!.. Dincilik kalkanı var ortada... Tarım konularına hiç girilmiyor... Üretici perişan Karadeniz’de, Ege’de, Çukurova’da, Karacabey’de... Gediz ve Söke Ovası’nda pamuk tarlalarına ayçiçeği ekiliyor, Trakya’da olduğu gibi... Gediz Ovası’nı anımsayınca Manisa VestelFenerbahçe maçından sonraki olaylara değinmek istiyorum... Polis, 100’e yakın Fenerbahçe taraftarını tribüne girerek copladı... Olacak iş değil bu!.. Aslında güzel şeyler yazmak istiyorum. Yaşama, sevgiye ve aşka ilişkin. Özgürlüğün ve gerçeğin maviliğinde yankılanan insan seslerini anlatmak hoşuma gidiyor. Bazen yüreğimde çılgın rüzgârlar esiyor... Bazen de bir suskun gökyüzü oluyor yüreğim... ??? Bakırköy’ün en işlek caddesidir Ebuzziya. Patlayan bir bomba. Kaçışan insanlar, yaralanan çocuklar. Canımı acıtıyor, yüreğimi yakıyor yaşadıklarım. Hiçbirisini hak etmiyor toplum!.. Huzur ve güven ortamı... Ahmet Necdet Sezer’in tarihi konuşmasını baştan sona okurken bunlar geliyor aklıma... Cumhurbaşkanı bir gerçeğin altını çiziyor, öyle darbe çığırtkanlığı yapmıyor. Hepimiz biliyoruz ki askeri darbe çözüm değildir. Asker de öyle darbe heveslisi filan değil 2006 Türkiye’sinde. Her yurtsever böyle günlerde daha sağlam durmalı. İrticaya, bölücülüğe ve demokrasi karşıtlarına... Kimse korkmamalı giderek ivme kazanan yurtseverlikten. Üniversiteleri basan ‘‘milliyetçi esnafına’’ karşı da tepkisini koymalı, din bezirgânlarına da, PKK terörüne de... Belki o zaman umutları çoğaltıp sevgi bağını öreceğiz yaşadığımız coğrafyada. Ben de her gün insan seslerinin güzelliğini ve uyumunu yansıtacağım okurlara... hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69 Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle