23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

21 NİSAN 2006 CUMA EVRİMDE İKİ BÜYÜK BULUŞ bilim/teknik/çizgilik/bulmaca C 17 Evrimin kayıp halkası bulundu yıl önce balıkların sudan çıkıp kara yaşamına uyum sağlamaya yöneldiklerini öngörüyordu. Balık ile karaya uyumlu tetrapodlar arasında köprü oluşturanbir hayvanın varolduğundan kuşkulanıyorlar, fakat bu hayvanın varlığına ilişkin somut verilere ulaşamıyorlardı. Chicago Üniversitesi’nden biyolog Neil Shubin "Tiktaalik balık ile kara hayvanları arasındaki sınırı, anatomisi ve yaşam şekli ile ortadan kaldırıyor" diyor. Shubin, Tiktaalik’in bulunmasıyla sonuçlanan keşif gezisinin lideriydi. Neredeyse hiç bozulmamış durumda olan fosil, Kuzey Kutbu’na 1000 kilometre mesafedeki Ellesmere Adası’nda bulundu. Bu ada Kanada’ya ait. Bu keşifte Philadelphia’daki Doğa Bilimleri Akademisi, Chicago Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi’nden bilim adamları hazır bulundu. Daha önce bilim adamları bu fosili aramak için buzul çöllerinin elverişsiz koşullarında arayışlarını sürdürmüşlerdi. Bu hayvan, sudan karaya geçiş sınırındaki bir hayvanın ilk eksiksiz kanıtı. "Bu keşif bir düşün gerçeğe dönüşmesinden başka bir şey değil" diye konuşan Amerikan Doğa Bilimleri Akademisi’nden Ted Daeschler, "Ellesmere Adası’ndaki kayaların sudan karaya geçiş için en ideal konumu ve ortamı oluşturduğunun farkındaydık" diyor. Tiktaalik yaşarken Kanada’nın Kuzey Kutbu bölgesi, Ekvator’un üzerine oturan kara kütlesinin bir parçasıydı. Bugünkü Amazon Havzası gibi astropikal iklime ve bu iklime uygun hayvanlara sahipti. İskelet de zaten hayvanın, vücudunu yerçekimi kuvveti altında desteklediğini gösteriyor. Harvard Üniversitesi’nden Farish Jenkins, "Bu, aralarında insanların da olduğu, bacakları olan hayvanların evriminde çok kritik erken bir evreyi temsil ediyor. Tiktaalik ayrıca biyologlara yüzgeçlerin bacaklara nasıl dönüştüğü konusunda da bilgi veriyor. Tiktaalik’in yüzgeç kemikleri, karada yaşayan hayvanların kollarının üst kısmını, dirsek ile bilek arasındaki kısmını ve ilkel bir eli içeriyor. "Yüzgecin belli başlı eklemleri bu balıkta son derece işlevsel" diye konuşan Profesör Shubin, "Omuzlar, dirsek, hatta bileğin bazı kısımları, ilk kara hayvanlarınınkine benziyor" diyor. Fosili inceleyen Dr. Clack, "Denizden karaya ilk evrimsel geçiş havayı solumayı öğrenmekle başlamış olabilir. Bu bağlamda Tiktaalik balıklarda bulunan bazı kemikleri kaybetmiş. Bu kemikler, solungaçları örtüyordu ve solungaçlarla soluk alıp verme mekanizmasını destekliyordu. Havayı solurken kafa ile omuz kemerleri arasındaki bazı kemiklerin yok olması hayvanın boynu olduğunu gösteriyor. Böylece hayvan havayı içine çekmek için kafasını daha kolay kaldırabilmiş. Esnek ve güçlü kolların ortaya çıkışı da soluk almak için kafayı sudan dışarı çıkarma sırasında evrilmiş olabilir" diyor. Reyhan Oksay Kaynak: www.guardian.co.uk BBC News/Science /Nature Telif ve tercüme işleri L ağvolunan Telif ve Tercüme Helerin bizzat yazdıkları eserlere gelince, yeti’nin vazifeleri, Maarif Vekâleesasen fakültelerin kendi hakları vardır, ti tarafından Darülfünun’a verilbu eserler tetkikten sonra ve bu çerçemiş ve Darülfünun Emaneti’ne (Rekvede neşredilebilir. törlüğü) de bu yolda tebligatta bulunulEserler doğrudan doğruya vekâlete vemuştur. rilecek, vekâlet de ait olduğu fakülteye Bir muharririmiz, bu vazifenin Darülgönderecektir.” fünun tarafından ne tarzda yerine geDarülfünun Edebiyat Fakültesi Reisi tirileceği, dışardan verilecek eserlerin Köprülüzade Fuad Bey de bu hususta nasıl tetkik edileceği (inceleneceği) ve muharririmize şu malumatı vermiştir: bizzat müderrisler tarafından yazıla“Esasen biz eskiden beri telif ve tercücak kitapların ne suretle tetkike tabi me vazifeleriyle Darülfünun’un meşgul tutulacağı hakkında Darülfünun emini olması düşüncesindeydik. Şimdi bu işler Nureddin, Edebiyat Fakültesi reisi Darülfünun’a verilmekle 45 kişilik bir heKöprülüzade Fuad ve Tıp Fakültesi yet yerine 150 kişilik bir heyet geçirilmiş Reisi Neşet Ömer beylerle görüşmüşoluyor. tür. Müderrislerin bizzat yazacakları eserNureddin Ali Bey. Nureddin Bey bu hususta muharririler, ait olduğu zümrede alakadar müdermize şu izahatı vermiştir: risler tarafından tetkik olunacaktır. Mü“Darülfünun’da telif ve tercüme işleri ile işgal etderris tabii kendi eserini tetkik eden heyete dahil olmek üzere ayrıca bir heyet teşkil edilecek değildir. mayacaktır.” Bu vazife ile Darülfünun’un bütün müderrisleri meşTıp Fakültesi Reisi Müderris Neşet Ömer Bey de gul olacaklardır. Tetkik edilecek olan eserler ait olmuharririmize demiştir ki: dukları fakülte tarafından alakadar zümreye verile“Maarif Vekâleti çeşitli şahıslar tarafından yazılacektir. Zümre de bu eseri, kitabın bahsettiği konuda rak kendisine verilmiş olan eserleri Darülfünun’da yetkili olan müderrise verecektir. Eseri o müderris tetalakadar fakültelere göndermektedir. kik edecek ve raporunu yazacaktır. Bu vazifenin Darülfünun’a devrinden sonra EdeZümre heyeti bu raporu okuyacaklar ve ayrıca tetbiyat Fakültesi’ne 10 kadar kitap gelmiştir. Tıp Fakiklerde bulunacaklardır. Neticede kararlarını fakülkültesi’ne de tetkik olunmak üzere bir tane eser gelteye bildireceklerdir. Fakülte riyaseti (yönetimi) de di.” tetkik olunan eser hakkındaki değerlendirmesini doğrudan doğruya vekâlete bildirecektir. Müderris14 Nisan 1926 Fosilleri bulunan Tiktaalik’in canlandırılmış hali p aleontologlar, Tiktaalik roseae adını verdikleri timsaha benzer hayvan buluntusu ile ilgili bulguları Nature isimli bilim dergisinin son sayısında yayımladılar. Bu fosilin, sürüngenler ile kuşlar arasında köprü oluşturan ünlü Archaeopterix fosili gibi evrimi temsil eden bir ikon olması bekleniyor. Fosil kayıtlarındaki boşlukların daha yüksek bir gücün varlığını gösterdiğini iddia eden akıllı tasarım yanlıları için bu keşif bir darbe niteliği taşıyor. Ünlü evrim biyoloğu Richard Dawkins, "Canlıların karada boy göstermesi evrim tarihindeki en önemli geçişlerden biridir. Bu nedenle Tiktaalik bu öykünün en önemli bağlantısını oluşturuyor" diyor. SIĞ SUDA YAŞAYAN BALIK Son günlerde evrim olgusuna somut kanıt oluşturabilecek iki önemli bilimsel gelişme yaşandı. Bunlardan biri kol ve ayağa benzer yüzgeçleri olan bir balık fosilinin bulunmasıdır. Bu keşif türler arası geçiş süreci konusuna netlik kazandırırken, yeni moleküler biyoloji teknikleri bir hücrenin içindeki süreçlerin milyonlarca yıl boyunca nasıl evrildiğini gösteriyor. İnuit dilinde büyük, sığ su balığı anlamına gelen Tiktaalik, suda yaşayan hayvanların karaya geçişinin kademeli olduğunu gösteriyor. Bu da balıkların karaya çıkmadan önce sığ sularda bir dönem geçirdiği anlamına geliyor. 417 milyon ile 354 milyon yıl önce Devonian Dönem’de yaşadığı tahmin edilen hayvanın, tetrapod denilen 4 bacaklı ilk hayvanlara benzer kafatası, boyun ve kaburgalarının olduğu görülüyor. Bunun yanı sıra hayvanın balıklarda olduğu gibi pulları, yüzgeçleri ve ilkel bir çenesi var. Tiktaalik’i bulan bilim adamları, hayvanın keskin dişlere, timsah gibi bir kafaya ve 2.75 metre uzunluğunda bir gövdeye sahip olduğunu bildiriyor. Nature’daki makalenin yazarlarından ve Cambridge Üniversitesi Paleontoloji Bölümü’nden Jennifer Clack, bu buluntunun önemini şöyle açıklıyor: "Bu fosilin önemi birden fazla nedene dayanıyor. En önemlisi bugüne dek çok iyi korunmuş ve tamam olması." Bilim adamları, önceleri milyonlarca Evrime, moleküler temelde doğrulama Kol Bilekli yüzgeç 360 milyon yıl önce Yüzgeç Boyun Bilek Yassı kafa Geniş Kaburga Kara hayvanı gibi Yuvarlak yüzgeçli balık gibi yüzgeçler, Pullar İlkel çeneler 380 milyon yıl önce TİKTAALİK s Biyoloji Profesörü Joseph W.Thornton oyları uzun süredir tükenmiş olan hayvan genlerinin yeniden oluşturan bilim adamları, varolan parçaları değiştirerek, ilk kez evrimin aşama aşama yeni bir moleküler yapıyı nasıl yaratmış olabileceğini ortaya çıkarttılar. Science isimli saygın bilim dergisinin son sayısında yayımlanan makaleye göre bu bulgular, küçük değişikliklerin canlı hücrelerin içindeki karmaşık mekanizmayı nasıl yarattığını anlamakta zorluk çeken evrim karşıtlarına bir yanıt niteliği taşıyor. "Karmaşık sistemlerin evrimi, evrim biyolojisinin en çok sorgulanan konularından biridir" diye konuşan Oregon Üniversitesi’nden biyoloji profesörü Joseph W.Thornton, "Bizler, yani evrim biyologları, bu sistemin moleküler düzeyde nasıl evrildiğini öğrenmek istedik. Charles Darwin "Türlerin Kökeni" isimli kitabında bu konuda şöyle diyordu: "Benim kuramım, herhangi bir kompleks organın çok sayıda ve birbiri ardına meydana gelen küçük değişikliklerle oluştuğu varsayımına dayanır." Dr. Thornton’un deneyleri iki hormon reseptörü üzerine odaklandı. Bunlardan biri stres tepki sisteminin bir parçası, diğeri, şekli aynı olmakla birlikte, farklı bir biyolojik süreç içinde yer alır. Bunların arasında gelişmiş hayvan lardaki böbrek fonksiyonları da dahildir. Hormonlar ve hormon reseptörleri, kilit ve anahtar çifti gibi çalışan protein molekülleridir. Hormonlar spesifik reseptörlere bağlanır ve bu bağlantı hücre fonksiyonlarının açılıp kapanması için sinyal gönderir. Hormon ve reseptörlerin uyumu, yeni hormonvereseptör çiftinin nasıl evrimleştiğini sorgulamamıza yol açar. Çünkü bunlardan biri olmadığı zaman diğeri hiçbir işe yaramaz.. Bilim adamları, yılan balığı şeklinde yuvarlak ağızlı bir su hayvanı (Petromyzon) ile yine yılan balığına benzeyen ve başka balıkların vücuduna başını sokarak yaşayan ufak deniz balığı (hagfish) gibi zamanımıza kadar gelmeyi başaran iki çenesiz ilkel türdeki stres hormonu reseptörünün modern versiyonunu buldular. Ekip ayrıca, köpekbalığı sülalesinden gelen bir başka balıkta (Raja batis), bu reseptörün iki adet modern versiyonunu daha buldu. Bunları üreten genleri bulan ve bu genleri birbiriyle karşılaştıran bilim adamları bunların 450 milyon yıl önce varolan tek bir ortak genden geldikleri sonucuna vardılar. O dönemde hayvanlar daha sudan karaya çıkmamış ve kemik daha evrimleşmemişti. Ekip bu eski reseptörü laboratuvar ortamında yeniden yarattı ve bunun böbrekleri düzenleyen aldosteron’a ve stres hormonu kortizol’e bağlandığını keşfetti. Böylece aldesteron reseptörünün aldesterondan önce varolduğu anlaşıldı. Aldestron yanızca kara hayvanlarında bulunur ve bunlar onlarca milyon yıl sonra ortaya çıkmıştır. Dr. Thornton, "Bunun fonksiyonu çok farklıydı ve hormon sahneye çıkınca yepyeni karmaşık bir sistem içinde yerini aldı. Bu deneyler evrimin fonksiyonları zaman içinde nasıl yenileştirdiğini gösteriyor. Bunun kompleks moleküler sistemlerin evriminde temel bir mekanizma olduğunu düşünüyorum. Bu bulgular, Leigh Üniversitesi’nden biyokimya profesörü Michael J.Behe’nin ‘sadeleştirilemez karmaşa’ kavramını yalanlıyor" diyor. Akıllı tasarım fikrinin en şiddetli savunucularından olan Dr. Behe, yaşamın çok karmaşık olduğunu söyleyerek bu yapının ancak akıllı bir varlığın yaratıcı gücü ile açıklanabileceğini savunuyor. Dr.Thornton hormon ve reseptörlerin anahtarvekilit mekanizmasının, sadeleştirilemez karmaşa olarak tanımlanan sisteme çok açık bir örnek oluşturduğunu ileri sürüyor. Kaynak. www.nytimes.com www.sciencemag.org ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle