06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Ladin ile Bush ailesinin arasındaki ‘karanlık’ ilişkilerin odağında yer alan The Carlyle Group, Ortadoğu’ya yöneldi C ekonomi İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER imi borsa yupileri, daha doğrusu Başbakan Erdoğan aşkından vazgeçemeyen eski solcu, şimdiki liberaller, erken seçimin olamayacağı fetvasını verdikten sonra, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın çıkmasının yolunu açmak üzere kafa patlatıyorlar. Kimileri Erdoğan’ın genel kabul görecek bir başka isim bulmasını, kimileri de tartışmayı birkaç ay daha erteleyerek bu arada güven tazelemeye yönelik adımlar atmasını öneriyorlar. AKP’ye oy vermişlerin de önemli bir oranda Erdoğan’ı Köşk’te görmek istemediklerini ortaya koyan kamuoyu yoklamaları karşısında canları sıkkın, Erdoğan’dan güven tazeleyici adımlar bekliyorlar. Huylunun huyundan vazgeçmesi, aslını inkâr etmesi mümkünmüş gibi. Köşk’e yönelik, karısının türbanını çıkarıp çıkaramayacağı sorusuna refleks yanıtı ‘‘Allah göstermesin’’. Bu bakış açısı, bu duygularla mı laiklik için güvence olacak? Papa ile ikili görüşmelerinden yansıttığı,‘‘Türkiye’nin AB üyeliğine destek verdiği sözüne’’ Papalık’tan yalanlama geldi. Yetmedi, Başbakanımızın basın sözcüsü ilk söylemdeki anlamı yuvarlayan bir açıklama yapmaya kalktı. Papalık basın sözcüsü bunu da yalanlayan ikinci bir açaklama yaptı. Daha net bir üslupla Papa’nın Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemesinin söz konusu olmadığını bildirdi. Şu günlerde AB’nin merkez ülkelerinin, AlmanyaFransa öncülüğünde Türkiye’ye yönelik üyeliği çıkmaza sokma girişimleri, operasyonlarının sorumlusu kim? AB’deki Türkiye’yi görmemek üzere bahane aradıkları, kendi yükümlülüklerini yerine getirmedikleri gerçekleri tamam da, ellerine kozu kim verdi? Güney Kıbrıs’ı tanıma anlamına gelen, limanları açma sözü, imzası, masaya oturabilmek üzere AKP’nin vermiş olduğu ödün değil mi? Bir yıldır, yeri her geldiğinde, her demecinde Başbakan Erdoğan, limanların açılması için, AB’nin Kuzey Kıbrıs’a izolasyonları kaldırmasının yeterli olacağını söylemiyor mu? AB cephesi siyasileri, ödün koparmada öylesine hodbinler ki.. AKP iktidarı, Erdoğan Hükümeti’ni eninde sonunda dize getirmede öylesine kendilerine güvenliler ki, seçime giderken, tek yanlı Kıbrıs ödünü için sıkıştırıp durmakta hiçbir sakınca görmüyorlar. Başbakan Erdoğan, görüşmeleri askıya alan Komisyon kararına bildik refleksleri ile şiddetli tepki vermeye kalkıştı, hemen vazgeçti. NATO 8 ARALIK 2006 CUMA Savaş ganimetine hücum! Necdet ÇALIŞKAN Bush ailesi ile Ladin arasındaki çıkar ilişkilerinin odağında yer almış olan The Carlyle Group, Türkiye’deki faaliyetlerini artırma kararı aldı. Ortakları arasında Usame bin Ladin başta olmak üzere eski ABD Başkanı George Bush, Colin Powell gibi isimlerin yer aldığı The Carlyle Group; İstanbul, Kahire, Dubai ofislerinin desteğiyle Ortadoğu’da yatırım operasyonuna başlıyor. Dünyada 44.3 milyar dolar büyüklükte yatırım fonu yöneten özel sermayeli global şirket The Carlyle Group, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde (MENA) bir ekip kurarak başına daha önce ABD ve Ortadoğu’nun dev finans kuruluşlarında üst düzey görevlerde bulunan Velid Müssellem (Walid Musallam)’ı genoloji, taşımacılık gibi sektörlerde kullanılacağını kaydetti. The Carlyle Group’un Türkiye’deki faaliyetlerinin geçmişi ise 2000 ve 2001’deki kriz yıllarına dayanıyor. Baba Bush, The Carlyle Group’un üst düzey yetkilileri ile birlikte 4 Nisan 2001’de İstanbul’a gelmişti. Grup, Koç Holding ile 2001’de elektronik satın alma ve elektronik ihale uygulamaları alanında Promena adlı şirketi kurdu. İki grup geçen yıl da Türk Telekom’un özelleştirme ihalesine birlikte girdiler. TÜSİAD International Başkanı Aldo Koslowski de The Carlyle Group’un çalışma prensibi hakkında şu bilgileri vermişti: “Carlyle aslında Türkiye ile ilgileniyor. Büyük bir kriz içinde olduğumuzu görüyorlar. Carlyle’nin çalışma biçimi, birtakım şirketleri kelepir fiyatına satın almak, bunların fiyatını yükselterek bir süre sonra satmaktır. Bu Huy Çıkar mı?.. zirvesinde Türkiye’nin ona verdikleri yetmezmiş gibi, Türkiye’ye dönüşte, kararın lehimize olduğu yolunda bir açıklama ile yetindi. ??? Ne oldu? Komisyon kararının Türkiye lehine hafifletileceği yorumları yapılırken, Almanya ve Fransa ağırlaştırıcı koşullar için bastırıyor. Bizim borsa yupilerinin yorumlarını şaşkınlıkla dinliyorum; piyasalar ucu açık görüşmeleri, uzatmaları satın almışmış. Yeter ki Komisyon kararı gibi esnek bir sonuç karar çıksınmış. Piyasalar kurtulurmuş. Kimseler zaten AB üyeliğine yönelik olumlu adımlar beklentisi içinde değilmiş... Tabii ki AB cephesi de seçime giderken AKP ve Erdoğan’ın Kıbrıs’a yönelik ödün vermesini beklemiyorlarmış... Neymiş efendim, AB üyelik görüşmelerinin sürmesi uğruna Kıbrıs’ta verilecek ödünün seçim ertesine bırakılması, Başbakan Erdoğan adına seçmen önünde güven tazeleme olacakmış. Başbakan Erdoğan, karakterinin sonucu olan arada bir sert çıkışlarını Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar kontrol edebilirse, kendi seçmeninin güvenini kazanması olasılığı yüksekmiş... Sahi birileri her ne pahasına olursa olsun ‘‘ılımlı İslam’’ iktidarı projesinde neden bu kadar ısrarcılar? Daha dürüst soralım; ünlü fonlarla desteklenen sivil toplum örgütleri, hepsi değil ama çoğunluk 2. Cumhuriyet kadroları, bunca sabıkasına rağmen AKP iktidarı, Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı için neden seferberler? Çok net bir yanıt, aslında Papa’nın Türkiye gezisinin bütününde vardı; Papalık ve Patrikhane’nin ortak deklarasyonunda çok açık bir dille laiklikten duyulan rahatsızlık, laikliğe karşı savaşımdan söz ediliyordu. Bu noktada, şeriat yorumundan yana, dinler ittifakı söz konusu. Evrensel insan hakları ölçüleri, demokrasi kriterleri, AB’nin laiklik uygulamalarından, şeriattan yana ödün isteniyor... Tabii ki radikal İslamcıların şeriat yorumlarının katılığı Hıristiyan dünyası için akıldan geçirilmiyor. PapalıkPatrikhane ittifakında, bizim ılımlı İslamcılarla işbirliği içinde, ılımlı şeriat yorumlaması var. Günümüz emperyalizminin ideolojik dayatmasında, dinlerin siyaset içinde etkin var olabilmesinde, en hayırlı görülen yol, strateji bu.. İnsan aklı, bilimin rehberliğinde, insan hakları, çıkarlarından yana ideolojik gelişmeden korkanlar, vahşi emperyal sömürü düzeninin geçerliliği için besbelli başka çıkış yolu görmüyorlar... K BELGESELİ BİLE ENGELLENDİ “Benim Cici Silahım”la Oscar kazanan ABD’li yönetmen Michael Moore, ABD Başkanı George Bush ve Kaide lideri Usame bin Ladin arasında olduğu iddia edilen çıkar ilişkilerini konu alan “Fahrenheit 9/11” belgesel filminde Baba Bush, Carlyle Group adlı yatırım şirketi ve Ladin ailesi arasındaki iş ilişkilerine ışık tutmuştu. 2004’te Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’yi alan film Bush’un 11 Eylül saldırıları öncesi ve sonrasındaki politikaları eleştiriyordu. Walt Disney şirketi, Moore’un belgeselinin dağıtımını ABD Başkanı Bush’u sert bir dille eleştirdiği gerekçesiyle engellemişti. tirdi. Musallam başkanlığındaki ekibin; İstanbul, Kahire, Dubai ofislerini de arkasına alarak büyüyen şirketlere yatırım yapacağı bildirildi. 1987 yılından beri, 528 işlemde toplam 94.6 milyar dolarlık alım fiyatı için 22.4 milyar dolarlık öz sermaye yatırımı yapan Carlyle’in portföyündeki şirketler yılda 68 milyar dolardan fazla gelir sağlıyor. Grubun kurucularının başında ise eski ABD Başkanı Jimmy Carter’ın yardımcılığını da yapmış olan David M.Rubenstein bulunuyor. İSTANBULKAHİREDUBAİ ÜÇGENI Müsellem’ın yeni göreviyle ilgili açıklama yapan Carlyle kurucu üyesi ve üst düzey yöneticisi David M.Rubenstein: “Walid Musallam’ın bölge hakkındaki bilgisi ve yatırım tecrübesi dünyanın bu önemli ve gelişen bölgesinde Carlyle’e ciddi ve güvenilir bir varlık sağlayacaktır” dedi. nun en iyi zamanı nedir? En dipte bulunulan yerdir. Türkiye, dibe vurdu mu vurmadı mı, bunu araştırıyorlar.” ABD Başkanı Bush da Teksas Valisi iken Kraliyet ailesini korumakla görevli Suudi Arabistan Muhafızları’na da eğitim veren The Carlyle Group’ta çalıştı. Başkan olunca da şirketin aldığı milyon dolarlık savunma ihalelerinin altına imza attı. Baba Bush da emekli olur olmaz, The Carlyle Group’un Asya’dan sorumlu danışmanı oldu. Yatırım yaptığı alanların başında savunma gelen The Carlyle Group’un ismi, 11 Eylül 2001’de ikiz kulelere yapılan saldırıların ardından daha sık duyulmaya başlandı. BUSHLADİN ORTAKIĞI KRİZLERİ FIRSAT BİLDİ Müsellem ise İstanbul, Kahire ve Dubai’deki ofislerden yararlanarak Carlyle’nin uzmanlık ve bilgi birikiminin, enerji, finans, sağlık, endüstri, altyapı, tek Sebebi ise şirketin Usame bin Ladin ve ailesiyle ilişkili olması. 11 Eylül’ün ardından grup ile ilişkilerinin kalmadığı açıklansa da Ladin ailesi, uzun süre şirketin en büyük yatırımcılarından biri oldu. Wall Street Journal’da yayımlanan bir haber Ladin ailesinin Carlyle’deki yatırımlarını gruptan çekmesine yol açtı. Gazeteye göre ABD, Usame bin Ladin’i terörist olarak ararken baba Bush, Bin Ladin ailesiyle görüşerek Carlyle için yatırım yapmalarını talep etti. The Economist dergisinde 26 Haziran 2003’te yer alan habere göre de 11 Eylül saldırılarının olduğu gün Şefik bin Ladin (Usame bin Ladin’in yeğeni) ve baba Bush, The Carlyle Group’un Washington DC’de düzenlediği yatırımcılar konferansında da bir araya geldiler. soner?cumhuriyet.com.tr Fındıkta karar üssü Türkiye GİRESUN (AA) Giresun Ziraat Odası (GZO) Başkanı Özer Akbaşlı, fındık piyasasında üreticilerin söz sahibi olmalarının sağlanması amacıyla, Dünya Fındık Üreticileri Birliği’nin kurulması için çalışmalara başladıklarını söyledi. Akbaşlı, dünya fındık fiyatlarını ihracatçı ve tüccarlardan oluşan Uluslararası Sert Kabuklu Meyveler Konseyi’nin (INC) her sezon öncesi yaptığı toplantı ile belirlediğini, fiyat konusunda söz hakkı olmayan üreticinin mağdur duruma düştüğünü savundu. Akbaşlı, şunları söyledi: “Türkiye’nin açıkladığı 2006 ürünü fındık fiyatına tepki gösteren İspanyol fındık üreticileri bir dizi eylem yaparak Brüksel’e yürüme kararı aldı. Geçen yıl ürünün kilogramını 5 Avro’dan satan İspanyol fındık üreticileri ürünü bu yıl 1 Avro’dan satmak zorunda kaldı. Bütün fındık üreticileri düşük fiyattan dolayı mağdur durumdadır. Fındık üreticilerinin mağduriyetinin önlenmesi amacıyla güç birliği oluşturma kararı aldık.’’ Nakliyede RoRo atağı Olcay BÜYÜKTAŞ Bir yandan uluslararası nakliyede yaşanan kota sorunları, bir yandan nakliye sektöründe yaşanan kavgalar ihracatçı ve nakliyecileri harekete geçirdi. 13 yıldır tek bir hatta yapılan RoRo seferlerine 3 Aralık’ta KepezGüney İtalya, gelecek yıl da Marsilya ve Slovenya hatları eklenecek. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı, TİM olarak, roro işine girmediklerini, RoRo işine giren üyelerine destek olduklarını dile getirirken, UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, sektörde ticaret kaygısı olmaksızın yükü hafifletmek amacıyla bu yola girildiğini dile getirdi. Güney İtalya’ya karadan direkt ulaşım olmadığı için uzun süredir Türkİtalyan İş Konseyi’nin gündeminde olan ve Yunanistan üzerinden 34 saatlik kara ulaşımını kısaltacak bir çözüm olarak geliştirilen proje 3 Aralık’ta uygulamaya konuluyor. Yüzde 50’sine İtalyan ihracatçı ve nakliyecilerin, yüzde 50’sine de Türk ihracatçılarının sahip olduğu TİM RoRo üç gemiyle taşıma yapacak. Her bir geminin 80 TIR taşıyacağı şirket, her bir seferde 3 bin kilometre tasarruf etmiş olacak. İtalya’nın Brindisi Limanı’na gidecek TIR’lar, oradan İspanya ve Fransa’ya denizden girme olanağı bulacak. Karayolunun mümkün olduğunca az kullanılacağı bu güzergâhta, Türkiye’de de asıl olarak denizler tercih edilecek. İstanbul Harem ya da Ambarlı’dan denizle Bandırma’ya gidecek TIR’lar, iki saatlik bir karayoluyla Kepez Limanı’na ulaşacak. İtalyanlar geçişler limandan limana olduğu için farklı bir geçiş belgesi vereceğinden kota sorunu da yaşanmayacak. Her TIR’ın 1550 Avro’dan taşınacağı proje için Satıcı, ihracatın artmasına ne katkıda bulunuyorsa ona destek vereceklerini dile getirerek “Türkiye’de RoRo taşamacılığının yeni hatlarla gelişmesini arzu ediyoruz. Türkiye’nin rekabetine büyük bir katkı sağlıyor. Onlar olmasaydı bugün bu büyüklükte ihracat nasıl yapılacaktı? Bu işin geliştirilmesi gerekiyor. Yeni hatlara, yeni oyunculara gereksinim var. Biz de bu nedenle bu rekabeti destekliyor, mevcut RoRo şirketlerine destek veriyoruz” dedi. Genişlemeden sorumlu komisyon üyesi Olli Rehn öneriyor; “Sekiz madde askıya alınsın ama görüşmeler sürecek, biraz yavaşlasa bile..” diyor ve nedense yer yerinden oynuyor sanki... Televizyonlar, gazeteler panik içinde; acaba tren kazası mı oldu? Borsa ne olacak? “Sıcak para soğuklaşır mı?” Bir uzman, yanıt (ve öğüt) veriyor: “Hükümet yumuşak yaklaşmalı...” Sanki çiğ köfte yoğuruyorlar... Bir başka ünlü uzman ahkâm kesiyor: “Askeri darbe olmadığı sürece askıya alamazlar.” Aman ne iyi diyerek rahatlıyoruz... Ama en güzeli “altın gol” hikâyesi. Rehn, “Ankara bir altın gol atmalı” diyor. Yani? Yani limanların Rumlara açılarak jest yapılmasını istiyor. Kısacası, “Kendi kendinize bir altın gol atın” diyor adam. Bunlar şike için düpedüz anlaşmışlar bile. Hükümet ile Brüksel sanal bir oyun oynuyor. Adam ya çok saf ya da biraz dangalak. Açık açık, herkesin önünde şike yapın denir mi? Ankara ile Brüksel çoktan anlaşmışlar. “Kısmi askı” ile elense çekiyorlar: Erdoğan ve Gül biraz sert çıkmış görünecek; borsacılar, piyasacılar, sıcak paracılar, “Aman yapmayın, Kıbrıs için değer mi” yaygarasını basacak ve kamuoyunun beyni yıkanacak. Kimse haklılıkhaksızlık tartışma BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Şike Maçın Altın Golleri üyeliğe değil, özel statüye adım adım sürüklüyor. 1995’te, 17 Aralık 2004’te, 3 Ekim 2005’te imzalanan üç belgenin içine zaten yazılmış. Fiili gelişmeler ve Türkiye’nin uğramakta olduğu iktisadi, siyasi ve kültürel kayıplar bunu kanıtlıyor. Ayrıca Sayın Merkel gibi sapına kadar erkek (!) Almanlar; Ermeniler yüzünden de olsa yüzündeki maskeyi indirmek zorunda kalan Fransızlar sadece 2006’nın örnekleri... Tony Blair gibi düzenbaz Avrupalılar dışındaki Papa gibi açık sözlüler yıllardır konuşuyor. Papa’nın Ankara’daki AB desteğine Türk halkını inandırabilmesi için, Tayyip Bey gibi, “Ben de değiştim” diyerek İncil üzerine yemin etmesi gerekir. Sinan Aygün, Süleyman Orakçıoğlu, Halit Narin ve daha birçok işadamı, “AB yüzünden Türk ekonomisi çöküyor” diye haykırıyorlar, duyan yok: Tarımda geçen yıl 50 bin köylü Mani sına girmiyor bile. “Onun istediğini vermezsen borsa düşer, sıcak para gider” oyununu oynamaya başlıyorlar. Batı’nın şirketleri, Batı’nın beyni, Batı’nın gözlüğü ile TürkiyeAB ilişkilerine bakıyorlar. Türkiye’nin gözlüğü yok, hükümetin, Meclis’in politikası yok. Kendine yabancılaşan bir topluluk; kendine başkasının gözü ile bakan bir ülke haline getirilmek isteniyor Türkiye. TürkiyeAB ilişkilerinde “Şu soruların sorulup yanıtlarının aranması” gerekir: 1) Görüşme sürecinin askıya alınmasının Türk işçisine; Türk köylüsüne, memuruna, esnafına, sanayicisine olumsuz etkisi var mı? Aksine görüşmelerle giderek tek yanlı bağlanan Türkiye, bütün kesimleriyle olumsuz etkileniyor; içimizdeki oligarşi dışında herkes zarar görüyor. 2) Görüşmelerin askıya alınması Türkiye’nin tam üyeliğini mi engelliyor? Kesinlikle hayır; görüşmeler bizi tam sa’da meydanı doldurdu; bu yıl 85 bin fındık üreticisi yabancı tekellerin işgaline karşı direndi: Demir çelikten deriye, ilaçtan mobilyaya bütün sektörler bunun zararını yaşıyor. Halkın yüzde 70’i AB’nin gerçek yüzünü anlamış; Ama TürkiyeAB ilişkilerinde bu kesimlerin AB yüzünden uğradıkları zararlar konuşulmuyor. Ne tesadüf; tam da Papa, Fener Patrikhanesi’ne giderek “esas misyonunu” yerine getirecekken Brüksel, gündemi değiştirdi ve filistinaskısı ile birlikte altın golü kullanarak gerçekten bir gol attı. Rehn, “Papa’nın Fener ziyaretini perdelemek için” Ankara ile yaptıkları şikeyi bile basına açıkladı. Abdullah Gül ile işi çoktan bitirmişlerdi aslında. Şimdi karşılıklı birkaç elense çekilecek, Papa’nın esas ziyaret nedenini oluşturan “Ortodoks din devletiyeni Roma” organizasyonu AB askısı ile karartılmış olacak ve oligarşi hükmünü yürütecek! Ama sandıkları gibi olmayacak, karartma, perdeleme işe yaramayacak... Halk artık uyandı... Sağlam kalmış sivil toplum örgütleri, sağlam kalmış siyasal partiler, herkes işbaşına, aydınlık ve oligarşinin tekelinden kurtulmuş Türkiye için... Omuz omuza... El ele... www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle