28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 FRANSA’YA YAYILAN VE YAKLAŞIK HAFTA SÜREN OLAYLARIN ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇTİ C haberler BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ KASIM CUMA Varoşların öfkesi dinmedi UĞUR HÜKÜM PARİS Fransa’da Kuzey Afrika kökenli 2 gencin polisten kaçarken saklandıkları bir trafoda yüksek gerilime çarpılarak ölmesi, Urfalı Muhittin Altun’un da ağır yaralanmasının ardından tüm Fransa’ya yamıştı. Bu kişilerin yüzde 87’sinin Fransız vatandaşı olduğunun da sık sık altı çizildi. Aradan geçen bir yılda hükümet ve söz konusu banliyö belediye yönetimleri bir dizi önlem ve acil reform kararı aldı. Ancak, olayların yıldönümünde gerginlik hâlâ sürüyor. nuşan Başbakan Dominique de Villepin de, hükümetin izlediği politikayı savunurken, “Sağda solda banliyöler için hiçbir şey yapılmadığının, hiçbir şeyin değişmediğinin söylendiğini duyuyorum. Bu kabul edebileceğim bir şey değil” dedi. Ancak hem yaşanan gelişmeler hem de basın ve yerel derneklerden gelen tepkilere bakılacak olursa, atılan bütün reform adımlarına karşın sorunlar sürüyor. Hafta başında ortaya çıkan ulusal istihbarat raporuna göre banliyöler yine kaynamakta. 2007’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin aday adaylarından, Paris banliyö kentlerinden Val de Marne milletvekili Dominique StraussKahn, bir söyleşisinde “Banliyölerdeki kaynamanın hiçbir zaman durmadığını, bir veya altı ay sonra da yeni patlamaların yaşanabileceğini” ileri sürerek “Sağ, ‘şiddet etkeni’ni dolayısıyla ‘güvenlik’ konusunu bir siyasi baskı ve yatırım aracı olarak sürekli gündemde tutmayı yeğliyor. 2002’den beri iktidar olan sağ hükümetler gerçekten köklü reformlara hiç yanaşmadı” diyordu OTOBÜSLER ATEŞE VERİLDİ Güvenlik güçlerinin göçmenlerin yoğun yaşadığı güney banliyölerinden Grigny’nin GrandeBorne Mahallesi’nde bir kahveye baskın yapması üzerine yörenin gençleri tepki göstermişti. Aynı akşam semtlerinden geçen bir otobüsü durduran 10 kadar genç, birkaç yolcuyu indirip otobüsü ve yoldaki birkaç arabayı ateşe verdiler. Bazı özel arabalar taşlandı. Bir başka büyük banliyö kenti Nanterre’de bir belediye otobüsünü durduran yüzleri maskeli 78 kişilik bir grup, otobüsü ateşe verdi. Aynı gece Bagnolet’te bir genç şoförün başına silah dayarken, diğerleri otobüsü ateşe verdi. Banliyölerde hiç dinmeyen bir gerilim var. Bu hafta meydana gelen 23 izole olayın bazı Türk gazetelerinde “Paris, yeniden yanmaya başladı” başlıklarıyla yayımlanması aslında birtakım niyetleri dışa vurması açısından düşündürücü. Banliyölerin sorunları ne 27 Ekim 2005’te başlamıştı, ne de 27 Ekim 2006’da sona erecek. TÜYAP Yılında yıl sonra da, bir şaire veya saygın bir yazara ya da bir düşünüre, “onur yazarı” payesi verdi. Bugün de sürdürüyor bu geleneği. 25. yılını kutlarken, onur yazarımız Doğan Hızlan. Ama nasıl anlatmalı Doğan Hızlan’ı? Başa, edebiyatımızın saygın bir eleştirmeni olduğunu koymalı. Denemeleri, dergiciliği (Gösteri, A Dergisi). Televizyonlarda “karalama” programları... İlk yazısının çıktığı 1954’ten beri, “içi ve dışı” edebiyat olan nadir kalemlerden biridir o. Gelip durduğu noktada, farları, sanata, müziğe, tiyatroya, mutfağa kadar bütün kültür alanlarına doğru genişlemiştir; tanıyor ve okurlara taşıdıklarıyla onların ufuklarını zenginleştiriyor. Hızlan’a bakıp “İyi ki varsın!” diyoruz. Bir başka hatırlamamız da var: TÜYAP’ta kültürel değerlendirmeler hassas bir terazide yapılmıştır. Onu yapanlardan Deniz Kavukçuoğlu, büyük bir edebiyatçıdır da. Onun kalemiyle yaptığını nasıl ödüllendireceğiz? Önerimiz, gelecek yıl Kavukçuoğlu’nu da “onur yazarı” olarak görmek aramızda... ? Pazar günü Cumhuriyet Bayramı. Laik ve demokratik Cumhuriyet’in nasıl bir tehlikenin içinden geçtiğini anlatmaya gerek yok. Ülke de elden gitti gidecek... Pazar günü, gözlerimiz Ankara’ya çevrilecek... Sorunları haykıracak genç hançerelere bakıp şimdiden hatırlatmalarımız şunlar olacak: Cumhuriyet’i kuran Atatürk, onu gençlere emanet etmiştir. Ve gençler Cumhuriyet’indir. Gençler, o gün, “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” kuşaklar olarak haykıracaksınız. Bağımsızlığı, yurtseverliği, laik ve demokratik Cumhuriyet’i haykıracaksınız orada. Var gücünüzle haykırın, duyacaklar!.. T ükümet ve yerel yönetimler, Kuzey Afrika kökenli 2 gencin ölümü ve Altun’un da ağır yaralanmasının tetiklediği olayların ardından bir dizi önlem aldı. Ancak banliyö olaylarının yıldönümü öncesinde yaşananlar bu bölgelerin kaynadığını gösteriyor. yılan ve yaklaşık 3 hafta süren banliyö olaylarının üzerinden bir yıl geçti. 27 Ekim’i izleyen günlerde 10 bin 300 araba yanmış, 5 bin 643 kişi gözaltına alınmış, çoğunun yaşları 18 ile 25 arası olan toplam 422 genç çeşitli hapis cezalarına çarptırıl H Banliyölerde patlak veren olayların ardından alınan önlemlerin başında, 30 milyar Avroluk bütçeli, 400 hassas mahalleyi kapsayan ve 2013 yılına kadar izlenecek “Kent Yenilenme” projesi geliyor. Hükümet ve yerel yönetimler işsiz gençlere yeni iş olanakları yaratmak için kolları sıvadı. Bazı okullara yönelik projeler geliştirildi. Olayların yaşandığı mahallelere 100 milyon Avro’luk ek bir bütçe tahsis edildi. SAĞ İKTİDARLAR SUÇLANIYOR Olayların yıldönümünün arifesinde ko Brüksel’in ordu ısrarı ELÇİN POYRAZLAR BRÜKSEL AB Komisyonu’nun 8 Kasım’da yayımlayacağı İlerleme Raporu’nda Türkiye’ye sert eleştiriler yöneltildi. Belgede dikkat çeken ayrıntılar şöyle: ? “Asker Konuşmasın”: Ordunun daha sert bir dille eleştirildiği raporda yüksek rütbeli komutanların Kıbrıs, laiklik, Kürt sorunu gibi dış ve Şemdinli olayları gibi iç meselelerde görüş bildirmesinden duyulan rahatsızlık dile getiriliyor. Ordunun hükümet yetkisi altında sadece askeri, savunma ve güvenlik konularında açıklama yapması gerektiği görüşünün yanı sıra Genelkurmay’la İçişleri Bakanlığı arasında 1997’de imzalanan ve EMASYA adı verilen protokol sayesinde ordunun hükümet izni olmaksızın hareket edebileceği ifade ediliyor. ? “İfade Özgürlüğünde Avrupa Standardı”: Türk Ceza Yasası’nın 301. maddesine yönelik sorunlara dikkat çekilerek ifade özgürlüğüne yönelik yasal çerçevenin Avrupa standartlarına getirilmesi isteniyor. Raporda Terörle Mücadele Yasası’nın ifade ve basın özgürlüğüne kıstlamalar getireceği ifade ediliyor. ? “Azınlıkların Tanımı”: “Türkiye’de Lozan Antlaşması dışında kalan farklı kimlik ve kültürdeki bazı toplulukların azınlık tanımı içine girebileceği” ifadeleriyle Kürtler ima ediliyor. Kürtçe yayınlara yönelik teknik zorlukların yaşandığının belirtildiği raporda anadili Türkçe olmayan çocukların kendi dillerini Türk devlet okullarında öğrenmesine olanak sağlanmadığı ve bu tür bir eğitimin sadece özel kurslarla gerçekleşebileceği ifade ediliyor. İLK KEZ ÇİNGENELER VAR Türkiye’de iki milyon kadar Çingenenin yaşadığının belirtildiği belgede, bu toplumun konut, sağlık, eğitim ve iş konularında ayrımcılığa maruz kaldığı ifade ediliyor. ? “Dini Özgürlükler Sorunlu”: Gayrimüslimlerin din adamlarına yönelik saldırılarına dikkat çekiliyor. Süryanilerin de saldırılara maruz kaldığı öne sürülüyor. Büyükada Rum Yetimhanesi konusunda gelişme olmaması, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmamış olması ve Alevilerin dini özgürlüklerine yönelik ilerleme sağlanmamış olması eleştiriliyor. ? “Güneydoğu Normale Dönsün”: Durumun PKK’nin silahlı çatışmalara girmesinden bu yana daha kötüleştiğine dikkat çekilen belgede Güneydoğu’da “normale dönmenin” yerel yetkililerle diyalog yoluyla sağlanacağı belirtiliyor. Güvenlik güçlerinin “cankurtaranlara bile saldırarak” aşırı güç kullandığı ifade ediliyor. ? “Namus Cinayetleri Cezaları”: Kadın hakları konusunda çok az ilerlemenin görüldüğünün iletildiği raporda, ev içi şiddet gibi sorunlara işaret ediliyor. Namus cinayetlerine yönelik cezaların ülke genelinde farklılık gösterdiğine dikkat çekilerek uygulamada sorunlar yaşandığı belirtiliyor. ? “İşsizlik”: Türkiye’de ekonomik büyümeye karşın işsizlik oranının yüzde 8 ile 10 arasında olduğu belirtiliyor. ÜYAP, 25. yılında , İstanbul Kitap Fuarı’na başladı. Büyük bir okur kitlesi, yazarlar, kitapevleri, farklı bir günün heyecanı içinde şu sıralar. Rastlantının güzelliği: Fuarın açılışının ertesi Cumhuriyet Bayramı, hepimiz, Cumhuriyet Devrimi’ni 83. yılında olarak kutlayadık. Belleklerden silinmeyecek bir haftaya giriyoruz. ? Önce, TÜYAP üstüne şu kimi hatırlatmalar: TÜYAP, Türkiye’de kitap fuarları örgütlemek amacıyla, 1981’de İstanbul’da kuruldu ve etkinliklerine başladı. Bu yıl, toplumumuz için de pek önemlidir: Bir yıl önce, 12 Eylül 1980’de, özgürlüklere, bu arada kitaplara düşman bir rejim, düpedüz faşizm, ülkenin üstüne çökmüştü. Böylece TÜYAP, kitapların dostu olarak, giderek Türkiye’de insanca bir rejimin kurulması uğruna gelişecek bir mücadelenin bir parçası olarak hayata atılmış oluyordu. Nitekim öyle oldu ve hızla gelişti... TÜYAP’lar, sıradan kitap sergileri değildi: Okurlar yazarlarla yüz yüze geliyor; ayrıca, bütün okurlara seslenen paneller, açık oturumlar, söyleşiler ve konferanslar düzenleniyordu. Yanına edebiyatı ve sanatı da alarak, bir kültür hareketi olup çıktı TÜYAP’lar. Önce İstanbul’dan yola koyulan çığır, Ankara’ya, İzmir’e, Bursa’ya, Konya’ya kadar uzandı. Ve İstanbul’da olduğu gibi, gittiği kentlerde de 9 günlük bir etkinlik, kültür yaşamına damgasını vurdu. TÜYAP, kültürümüzde “onsuz olmaz” bir olay, bir kurumdur. TÜYAP, bu yıl 25. yılını kutluyor; bu zaferde, Sayın Bülent Ünal’la, Sayın Deniz Kavukçuoğlu’nun paylarını öncelikle söylemeli. TÜYAP, 25 yılılk bir birikime bakıp haklı olarak övünecek ve o birikime de yaslanarak, Türkiye’nin geleceğine doğru yürüyecektir: Bağrına bastığı on binlerce okur ve yüzlerce yazar ve sanatçılarıyla... ? TÜYAP, kuruluşundan birkaç HZ MUHAMMED RESMEDİLMİŞTİ Karikatürler ‘suçsuz’ bulundu KOPENHAG (AA) Danimarka mahkemesi, 7 Müslüman teşkilatının, İslam dünyasını rahatsız eden karikatürler nedeniyle karikatürleri geçen yıl ilk olarak yayımlayan JyllandsPosten gazetesine karşı açtığı hakaret davasını reddetti. Aarhus Şehir Mahkemesi, Danimarka gazetesinin yayımladığı 12 karikatürün bazı Müslümanları gücendirdiği, ancak karikatürleri, ‘‘Müslümanları küçük düşürücü’’ farz edecek neden bulunmadığına hükmetti. Pakistan’daki İslam cemaati, Danimarka mahkemesinin, davayı reddetme kararını kınadı. Karikatürlerin yayımlanmasından sonra Pakistan’da geçen yıl düzenlenen protesto gösterilerine önayak olan İslam cemaatinin sözcüsü Amir ül Azim, ‘‘Mahkemenin hükmünün beklenen bir karar olduğunu, çünkü Batı’nın kültür ve değerlerinin Müslüman ülkelerinkinden farklı olduğunu’’ belirtti. Batılı mahkemelerin Müslüman âlimlerinin fikirlerine kulak asması gerektiğini söyleyen sözcü, ‘‘Eğer onlar (âlimler) karikatürlerin dine ve peygambere hakaret olduğunu düşünüyorsa, mahkemeler bu görüşlere saygı duymalı. Müslümanların güçlü duyguları olup olmayacağına mahkemeler karar veremez’’ dedi. Müslüman teşkilatları, geçen yıl 30 Eylül’de karikatürleri yayımlayan gazeteye karşı mart ayında dava açmış, davanın ilk duruşması 9 Ekim’de görülmüştü. Karikatürler, geçen ocak ve şubat aylarında Avrupa gazetelerinde de yayımlanmış ve İslam dünyasında protestolara yol açmıştı. lternatif bir medya yaratabilmek mümkün mü? Tekellerin medya alanına girmesi ve iletişimin tüm dünyada yaygınlaşmasıyla eski bir tartışma yeniden alevlendi. Tekellerin egemenliği dışında bir iletişim yaratılamaz mı? Bağımsız bir gazete çıkarılamaz mı? Bağımsız bir televizyon kanalı kurulamaz mı? İstanbul’da bu sorunları tartışmak amacıyla bir forum düzenleniyor. Dünyanın önde gelen bağımsız medya kuruluşlarının temsilcilerinin konuşmacı olarak katıldığı forumun adı “Başka Bir İletişim Mümkün”. “Medya Özgürlüğü ve Bağımsız Gazetecilik İzleme ve Haber Ağı” BİA Projesi çerçevesindeki forumu, IPS İletişim Vakfı ve uluslararası haber ajansı Inter Press Service birlikte düzenliyor. ??? 45 Kasım’da İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusu’nda toplanacak olan foruma dünyaca tanınmış gazeteciler katılıyor. Forum, dünyanın birçok yerinden “her biri başlı başına bir serüven olan” bağımsız medya deneyimlerinin buluşmasını sağlayacak. Katılımcılar arasında El Cezire, Il Manifesto, Dünya Topluluk Radyosu Yayıncıları Birliği (AMARC), Tageszeitung, Deepdish TV, TeleSur, OurMedia, Inter Press Service gibi dünyaca tanınmış bağımsız medya kuruluşlarının temsil A SIFIR NOKTASI ORAL ÇALIŞLAR Başka Bir İletişim Mümkün mü? menler koalisyonuna karşı yurttaşların gücünü bir araya getirecek olan beşinci bir güç yaratmamız gerek. Bu beşinci güç neoliberal küreselleşmenin suç ortağı olan ve onun yayılmasını sağlayan medya holdinglerinin hiper iktidarını hedef almalı.” ??? İki gün boyunca dünyanın dört bir yanından gazeteciler, yayıncılar, bağımsız bir medya yaratmanın olabilirliğini, var olanlar kendi yaşama mücadelelerini anlatıp birlikte neler yapılabileceğini tartışacaklar. Herkese açık olan Uluslararası Bağımsız Medya Forumu, özetle şunları amaçlıyor: * Bütün dünyada “bir başka medya” için çaba gösteren eylemci, uzman, emekçi ve yorumcuları bir araya getirmek. * Bağımsız medya oluşturma yolunda girişilmiş önemli deneyleri yurttaş gazeteciliği açısından, işleyen örnekler olarak değerlendirmek. cileri bulunuyor. Türkiye’den de toplantıya katılacaklar arasında Bianet, Birgün gazetesi, Evrensel gazetesi, Express, Ülkede Özgür Gündem gazetesi, Özgür Radyo ve KAOS GL’den sözcüler bulunacak. Forumu düzenleyenlerden Ertuğrul Kürkçü, böyle bir girişime neden gerek duyduklarını şu sözlerle özetledi: “İnsanlık ne şanslı ki, haberleşmek için tek seçeneğe mahkum değil. Küçük çaba ve imkânları bir araya getirerek, insanların kendi deneyimlerini anlamlandırmalarına kapı ve pencereler açan bağımsız medya, başka türlüsünün nasıl mümkün olabildiğini gösterecek.” Forumun ilginç deneyimlerinden birisi Le Monde Diplomatique olacak. İtalya’nın ünlü muhalefet sesi Il Manifesto gazetesi de forumda tartışılacak. Le Monde Diplomatique’in yayın yönetmeni İgnacio Ramonet, bağımsız medya yaratma çabalarını şu sözlerle özetliyordu: “Yeni bir güç, bu yeni ege * Daha açık, demokratik, saydam ve ulaşılabilir medya ortamlarının yaratılmasına yardımcı olmak. * Küresel, bölgesel ve yerel alternatif ağların işbirliğini sağlamak ve katkıda bulunmak. * Birey ve kurumları bağımsız medya girişimlerini desteklemeleri için teşvik etmek. * Türkiye’deki bağımsız medya uygulamalarının nitelikçe gelişmesi ve nicelikçe artışına katkıda bulunmak. Ertuğrul Kürkçü ve IPS İletişim Vakfı Başkanı Nadire Mater, forum için ortak davet metninde şöyle diyorlar: “Forum hayalini ‘Başka bir iletişim mümkün’ü gün yüzüne çıkarmak için kurmaya başlamıştık. İşte sorular, yanıtlar, tartışmalar, paylaşmalarla sahiden keyifli bir hafta sonu. Bekliyoruz; gelin, birlikte öfkelenip, umutlanalım... Enerjimiz ve inadımız da bize hep aynı şeyi söyletiyor ve gerçekleştiği ve gerçekleşebileceği inancıyla baştaki hayale döndürüyor: Başka bir iletişim mümkün. O halde, 45 Kasım günleri Uluslararası Bağımsız Medya Forumu için Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusu’nda buluşuyoruz.” Kıbrıs’ın iki yakası, Yunanistan, Yugoslavya, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan, Filistin ve İsrail’den gazeteciler barış gazeteciliği imkânlarını deneyimleriyle aktarıp tartışacaklar. CIA Almanya’ya sus payı vermiş Dış Haberler Servisi İngiliz The Guardian gazetesi, Amerikan Merkezi Haberalma Örgütü’nün (CIA) Almanya’ya ‘‘sus payı’’ önererek, bu ülke üzerinden AB’yi işkence uçakları konusunda susturmaya çalıştığı iddiasına yer verdi. CIA’nın Almanya’ya, Fas’ta bir hücrede tutulan Alman yurttaşı El Kaide zanlısını görme izni verilmesi karşılığında, AB’den insan hakları konusunda gelen baskıların yumuşatılmasına yardımcı olunmasını istediği öne sürüldü. Guardian, 2002’de tutuklanan bu kişinin 11 Eylül saldırılarını düzenleyenlerden biri olduğunun öne sürüldüğünü bildirdi. Gazete, bu kişinin Alman yetkilileriyle Fas’ta bir kez görüştürüldüğünü, daha sonra bir ‘‘işkence uçağıyla’’ Suriye’ye götürüldüğünü yazdı. Guardian, CIA’nın Almanya’ya anlaşma önermesinin ardından AB ülkelerinin terör zanlılarının tutuldukları ülkelerle ilgili eleştirilerinin dozunu azalttığını da ileri sürdü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle