Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 KASIM 2006 CUMA bilim/vaziyet Termodinamik’in II.Yasası veya "Obezogenik çevre" Rita URGAN bezliğin neden giderek yaygınlaştığı sorulduğunda, hemen herkes bunu aşırı beslenmeye ve kalorilerin yeterince yakılamamasına bağlayacaktır. Termodinamiğin birinci yasasının kaçışı olmadığına göre, bu yanıtın doğru olduğu da su götürmez bir gerçek. Ancak, "obezogenik bir çevrede" yaşadığımız da bir gerçek. Yüksek kalorili besinlerin alabildiğine bol ve ucuz olduğu, yaşambiçemlerimizin bizi giderek uyuşukluğa sürüklediği bir dönemde yaşıyoruz. Son derece akla yatkın gelen bu açıklama, obezlik salgının köklerine inme ve söz konusu eğilimi tersine çevirme sürecinde de ağırlıklı bir yer tutuyor. Gelgelelim, obezlik konusunda uzman araştırmacılar bu açıklamanın yetersiz olduğuna inanıyorlar. Bu araştırmacılar "iki büyük düşman" olarak bilinen hareketsizlik ve oburluğun rolünü yadsımasalar da, obezliğin çarpıcı bir yükselişe geçmesinin ardında başka önemli etmenlerin de olduğunu öne sürüyorlar. Bu yılın başlarında obezlik konusunda uzman olan 20 araştırmacı tarafından yapılan bir araştırma sonucunda obezliğin hızla tüm dünyaya yayılmasında etkili olduğu düşünülen en önemli 10 unsur belirlendi. Yağmur Ekim C Şerefe ben, hiç görmediğim büyükbabamın anılarını da katarak anlatan ve Atatürk’ün sofrasında içki içme onuruna erişmiş babamdan öğrendim. Onun için bugün saat 14.00’te “memleket”im Üsküdar’a gideceğim; Salacak kıyısında, Kız Kulesi’nin tam karşısında “Sahilde içki içmek yasaktır” yazan tabelanın önünde “İstanbul manzarası”nın keyfini çıkartarak eşimle birlikte yarım bardak şarap içeceğim. Bana ceza kesmek isteyecek belediye zabıtasına veya İslamcı belediye ile işbirliği yaparak beni gözaltına almak isteyecek polise de gereken yanıtı Atatürk’ün Bursa Söylevi’nden bir bölüm okuyarak vereceğim. Bu noktada bir açıklama yapmak gerek: Gündüz ya da 17 Gürtuna’nın 1 milyar doları varmış. Doğrudur, kimin yardımcısıydı? O MİLLİ Eğitim Şurası’nı gördünüz; İslamcı iktidarın derdi eğitimi dinselleştirmek ve bir süre sonra valileri, polis müdürleri, diplomatlarıyla bir imamlar devleti yaratmak! Hiç görmediğim büyükbabam Üsküdarlı Kamil Bey yüzbaşı rütbesinde alay imamıydı. Yemen’de bir Arap’ın sırtından hançerlemesi üzerine yaralı halde İngilizlere esir düşmüştü. Babam Ali Haydar, Üsküdar’da “Hafız Haydar” diye tanınırdı. 1920 yılında 18 yaşındayken Üsküdar’dan Şile’ye tekne ile cephane kaçırırken İngilizlere esir düşmüş ve gördüğü işkencenin izini ölünceye dek dilinin ortasında derin bir bıçak kesiği olarak taşımıştı. Bir din devleti olan Osmanlı’nın rezilliğini, emperyalistlerin ve yerli işbirlikçilerin adiliğini, Kurtuluş Savaşı’nın yüceliğini, Mustafa Kemal Paşa’nın büyüklüğünü, Türkiye Cumhuriyeti’nin değerini gece, parkların kuytu köşelerinde içki içen ve daha sonra çevreyi rahatsız eden kişileri kimse savunamaz. Kaldı ki bu kişilere yönelik olarak yasalarda, bir dizi yaptırım öngörülmüştür. Çağdaş bir yaşam düzeni de zaten bunu gerektirir. Fakat kıyıdan olta atıp çocuklarıyla balık tutarken bir bira içen kişiyi cezalandırmak ortaçağ karanlığından başka bir şey değildir. Şunu herkes kafasına soksun: Türkiye Cumhuriyeti’nde içki içmek ve başkalarını rahatsız etmedikçe sarhoş olmak suç değildir. İslamcı partinin yönetimindeki Üsküdar Belediyesi bu konuda zurnanın son deliğidir! Bugün Salacak sahilinde, İstanbul manzarasının keyfini çıkardıktan sonra boş şarap şişesi ile plastik bardakları bir torbaya koyup çöp kutusuna atacağım. Üsküdar Belediyesi de çöpümü temizleyecek! İşte bu kadar! O bezliğin artmasından sorumlu 10 neden saptandı... Kötü beslenme ve uyuşuk bir yaşam biçimi şişmanlığa yol açsa da, obezliğin giderek tırmanmasının nedenleri yalnızca bunlar olmayabilir. Bilim de şişkoluğun salgınlaşmasından şaşkın. Obezlik sadece termodinamiğin İkinci Yasası4nın sonucu değil. İçinde yaşadığımız çevre koşulları obezlikten sorumlu. Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Avrupa BirliğiTürkiye hattı: Yüksek gerilim hattı! Babacan Akif Kökçe: “Danimarka polisi Ali Babacan’ın üzerini aramaya kalkmış. Vatandaşın serbest dolaşım hakkını vazgeçtik, baş müzakereci bir bakanın resmi görüşmeye gitme hakkı bile yok!” Celadet BAŞLIKTAKİ sözcüğün anlamı yiğitlik, kahramanlık. “Celadet”in muhatabı da Adalet Bakanı Cemil Çiçek. Adalet ile celadet arasındaki ilişkiyi merak ediyorsanız, söz, Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aydın Aybay’da: “Devletin yüksek katlarında mekân tutmuşların riya kokan davranışlarını gözledikçe çileden çıkmamak elde değil. Şu YİMPAŞ konusundaki davranış ve sözlerine bir bakın hele: Ahiretini sağlama bağlamak amacıyla ibadetlerini aksatmayan temiz ve saf Müslümanları yad ellerde cami kapısında ‘faizsiz kazanç’ vaadiyle ‘söğüşleyen’ açıkgözler için parmaklarını oynatmıyorlar. Söğüşledikleri dolarları, marklara ‘dercep’ edip, uyduruk şirketleri kuran açıkgözlerin bu numaralarını da ‘yakında Ticaret Yasası kanunlaşınca, bu şirketleri yasadaki kurallara dayanarak şeffaflaştıracağız’ diyerek geçiştiriyorlar. İşte size bir riyakârlık daha! Bir kere Ticaret Yasası tasarısıyla ilgili o kadar çok bilimsel eleştiri var ki, bunları bilimsel yöntemlerle ve bilim adamları ile diğer ilgililerin katılımlarıyla tartışıp çözmeden, tasarının ‘ham’ haliyle yasama organına sevki büyük bir hata, Obeziteyi hızlandıran nedenler 1 YETERSİZ UYKU Genelde uykunun bedene değil, beyne yarar sağladığına inanılır. Peki, uykusuzluk kilo almamızda da etkili olabilir mi? Salgın hastalıklarla ilgili geniş kapsamlı çok sayıda araştırma uyku ile kilolarımız arasında bir bağlantı olabileceğini ortaya koyuyor. A.B.D Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması tarafından elde edilen veriler günde 7 saatten az uyuyanların bedenkütle indeksinin (BMI), daha uzun süre uyuyanlara kıyasla, daha yüksek olduğunu gözler önüne seriyor. Biri Kanada, öteki Almanya’da yapılan iki başka araştırma da uyku süresiyle kilolar arasındaki bağlantının çocuklar için de geçerli olduğunu ortaya koyuyor. Obezliğin uyku bozukluklarına yol açtığı çoktandır bilindiğine göre, insanlar öncelikle kilo alıyor ve buna bağlı olarak uykusuzluk çekiyor olabilirler. Ne var ki, ABD’de 68.000 hemşirenin uyku düzenlerinin 16 yıl boyunca izlendiği bir araştırma bu ilişkinin ters yönde de işleyebileceğini, uykusuzluğun şişmanlığı körükleyebileceğini ortaya koyuyor. Bedende açlığı körükleyen ghrelin hormonunun düzeyleri arttıkça, doyma duygusunu devinime geçiren leptin hormonu azalır. Nitekim, fareler üzerinde yapılan bir araştırma da uykudan yoksun kalan farelerin yeterli uyku alanlara kıyasla iki kat daha fazla yediklerini gösteriyor. Aynı durum insanlar için de geçerli. Bu konuda yapılan çok kapsamlı bir araştırma uyku eksikliğinin leptin ve ghrelin hormonlarının işlevini etkilediğini ve bu nedenle bedenin kalori gereksinimiyle ilgili sinyallerin verilemediğini ortaya koyuyor. ABD’de yapılan bir araştırma 1960 yılında insanların ortalama 8.5 saat uyurlarken, 2002 yılında bu ortalamanın 7 saatin altına düştüğünü gösteriyor. Brüksel Özgür Üniversite uzmanlarından Karine Spiegel’e göre, uykuda geçen saatlerdeki bu azalma insanlara obezlik biçiminde yansıyor. istatistik uzmanlarından David Allison tarafından yapılan bir araştırma yüksek sıcaklıkların insanların daha az yemelerine yol açtığı yönünde somut kanıtlar sunuyor. bağlantı olduğunu da ortaya koydu. 7İLAÇLAR 1970’lerde ruhsal rahatsızlıkların sağaltımı amacıyla nöroleptikler adı altında toplanan yeni bir dizi ilaç piyasaya sürüldü. Onca olumlu etkilerine karşın, bu ilaçların bir de sakıncası var. Bu tür ilaçları kullananlar ilk 10 haftada 4, onu izleyen yılda da 45 kilo daha alıyorlar. Sara hastalığının sağaltımında kullanılan antikonvülsanlar, yüksek tansiyonu önleyen ilaçlar, HIV ve şeker hastalığında kullanılan ilaçların kilo alma konusunda etkili oldukları görülüyor. Bunların yanı sıra, beta bloker türü ilaçların ortalama 1.2 kiloluk, doğum kontrol haplarının iki yıl boyunca sürekli kullanılması durumunda 5 kiloluk bir artışa yol açtıkları, dahası her yerde satılan antihistaminiklerin de kilo aldırdığı belirtiliyor. 3 SİGARA ALIŞKANLIĞI Ne yazık ki, sigara içenler içmeyenlere kıyasla daha zayıf oluyorlar ve sigarayı bırakmak, nedeni tam olarak bilinmese de, kilo almaya yol açıyor. Bu durum, bir olasılıkla, nikotinin iştahı tıkaması ve metabolizmayı hızlandırmasından kaynaklanıyor. ABD Ulusal Sağlık İstatistikleri Merkezi’nden Katherine Flegal ve arkadaşları ülkedeki obezlik artışında, az da olsa, sigarayı bırakanların bir payı olduğunu ortaya koydular. Elde edilen bulgular sigarayı bırakan erkeklerin hemen hemen yarısının aşırı kilolu olduğunu, buna karşılık hiç sigara içmeyenlerde aşırı kilolu oranının %37, sigara içenlerde ise %28 olduğunu gösteriyor. Flegal ABD’de obezliğin 1978 yılından 1980’e dek %5’lik bir artış gösterdiğine, bu artışın yaklaşık beşte birinin sigarayı bırakanlardan kaynaklanabileceğine dikkat çekiyor. Sigara öylesine büyük bir tehlike ki, kişinin ancak 45 kilo fazlası olması durumunda bu alışkanlığını sürdürmesi haklı bir gerekçe sayılabilir. 8 HAVA KİRLİLİĞİ Gündelik yaşamda insanlar onbinlerce kimyasalla karşı karşıya kalıyor. Bu kimyasallar arasında böcek ilaçları, boyalar, tatlandırıcılar, parfümler, plastikler, reçine ve çözücüler başı çekiyor. Kimi kanıtlar bu kimyasalların düşük düzeylerde kilo fazlasına yol açabileceğini ortaya koyuyor. Söz gelimi, az miktarlarda dieldrin adlı böcek ilacından verilen farelerde yağ oranının iki katından fazlaya çıktığı belirtiliyor. Bir başka böcek ilacı olan heksaklorobenzinin de, denetim farelerine kıyasla, çok daha fazla kilo aldıklarına dikkat çekiliyor. Kuzey Amerika’nın Büyük Göller yöresinde yedikleri balıktan PCB alan insanlar üzerinde yapılan bir araştırma da benzer bir bağlantıyı ortaya koyuyor. Bu kimyasalların bir bölümü östrojen benzeri hormonların işlevini engelliyor. 4 DOĞUM ÖNCESİ ETMENLER Şişman ya da zayıf olacağınız, en azından kısmen, dünyaya gelmeden önce belirlenmiş olabilir. Obez annelerin, özellikle de gebelikte şeker hastalığına yakalanan annelerin dünyaya getirdikleri çocukların da yaşamlarının sonraki evrelerinde obez olmaları olasılığı bir hayli yüksek. Bu durum büyük ölçüde genlerden kaynaklansa da, elde edilen kanıtlar ana rahminde bir tür programlamanın da söz konusu olduğu yönünde. Araştırmalar yağ oranı yüksek besinlerle beslenen farelerin doğurduğu yavruların şişman olma olasılığının, normal düzeyde beslenen farelerin yavrularına kıyasla, çok daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Öte yandan, Hollanda’da II. Dünya Savaşı sırasındaki kıtlık döneminde dünyaya gelen denekler üzerinde yapılan araştırmalardan ana rahmindeki enerji kısıtlamasının yaşamın sonraki evrelerinde obezliğe neden olabileceğini biliyoruz. Bu olasılık özellikle yaşamın ilk iki yılında bu açığın hızla kapatılmaya çalıştırılması durumunda daha da yükseliyor. ŞİŞMANLIK EŞİTTİR DOĞURGANLIK Kiloluların çok daha fazla çocuk doğurdukları görülüyor. Minot Eyalet Üniversitesi’nden Lee Ellis tarafından yapılan bir araştırma BMI ile doğurganlık oranları arasında "küçük çaplı, ancak kayda değer önemde" bağlantılar olduğunu ortaya koyuyor. Kiloları normal ya da normalin altında olan kadınlarda ortalama çocuk sayısının 3.2 iken, aşırı kilolu ya da obez kadınlarda 3,5 olduğu görülüyor. Acaba kadınlar çocuk sayısı arttıkça mı kilo alıyorlar, yoksa kilolu oldukları için mi çok doğuruyorlar? Çok çocuklu olmak, en azından uyku yetersizliğine bağlı olarak, kilo alma riskini artırabilir. Ne var ki, Ellis kadınların doğum yapmadan önceki BMI’leriyle zamanla yaptıkları çocuk sayısı arasında bir hatta skandal olur. Bu çaptaki düzenlemelerin olgunlaşması, Batı’da, yıllar süren çalışmalar yapılarak gerçekleşir. Öte yandan şirket faaliyetlerinin saydamlaşması için onların ‘içine girilmesi’ gerekiyorsa, bu konuda, içinde bin bir çeşit kurum ve ilişkiyi düzene bağlayan binlerce maddelik Ticaret Kanunu tasarısının yasalaşmasını beklemeye gerek de yoktur. İçinden pis kokular gelen şirketlerin yönetimine Sermaye Piyasası Kurulu veya başkaca resmi bir kurumca el konulmasını, örneğin kayyım atanmak suretiyle şeffaflaşıp denetlenmesi iki satırlık bir yasa ile sağlanabilir. Aynı müdahale kolayca örneğin dernekler için yapılagelmektedir. Öyle ki saygın bir derneğin yönetimini bertaraf etmek için, parlamentonun gündeminde 360. sırada bulunan bir teklif, birkaç saatte en başa alınıp yasalaştırılmış ve derneğin yönetiminin kayyımlara teslimi yolu açılmıştır. Eğer amaç bu yoldan şeffaflıksa YİMPAŞ gibilerin yönetimine, aynı usulle el konulmasını sağlayacak ‘iki maddelik bir yasa’ çıkarılması yeterlidir. Şimdiki hükümette sözleri ve davranışları ile hukuku siyasetin üstünde bir değer olarak kabul etmiş olduğu gözlemlenen Adalet Bakanı’ndan acaba böyle bir ‘celadet’ bekleyebilir miyiz?” Şemsiye Gülhan Elmas: “Başbakan’ı laik sloganlardan korumak için yanındakiler ‘şemsiye’ açıyor. Laikliğe karşı savaş açanlardan sonra, laikliğe karşı şemsiye açanlar!” Çankaya Dirse Erdem: “Eskiden ‘Türkiye laiktir, laik kalacak’ diye bağırıyorduk. AKP’nin dört yıllık iktidarından sonra ‘Çankaya laiktir, laik kalacak’ diye bağırıyoruz. Demek ki elimizde sadece Çankaya kalmış.” Mehmet Ali Kılınç: “AB, ilgisizlikten kapanan özel Kürtçe kursları için Türkiye’yi suçlamış. Bir sonraki suçlama, devlet eliyle ‘Kuzey Kürdistan’ kurulmaması olabilir! Bahane Sarmaş AKP’nin genel kurulunda partinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen Prof. Dr. Edibe Sözen’in aynı zamanda Anadolu Ajansı’nın yönetim kurulu üyesi olduğunu ve iktidar partisi yönetimi ile devlet ajansı yönetiminin sarmaş dolaş olduğunu biliyor musunuz? 9 OLGUN ANNELER Anne olma yaşı tüm dünyada bir yükselme gösteriyor. Britanya’da ilk kez anne olma yaşı 1970’de 23.7 iken, şimdilerde bunun 27.3 olduğu belirtiliyor. ABD’de de benzer bir yükselme görülüyor. Daha ileri yaşlarda çocuk sahibi olmanın obezlikle doğrudan bağlantılı olabileceği gibi bir durum söz konusu olmasaydı, kimin ne zaman çocuk yaptığı da kimseyi ilgilendirmezdi. ABD Ulusal Kalp, Akciğer ve Kan Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırma annenin doğum yapmayı ertelediği her 5 yıla karşılık, doğan çocuğun obez olma riskinin de %14 oranında arttığını ortaya koyuyor. aarif Vekaleti tarafından şehrimize davet edilen İtalyan heykeltıraşı sinyor Pietro Kanonika dün refakatinde (beraberinde) mimar sinyor Monçeri olduğu halde Beyoğlu Belediye Dairesi’nde ictima eden (toplanan) heykel komisyonuna gitmişlerdir. İctima saat 12’de olmuş ve ictimaya İstanbul mebusu Hakkı Şinasi Paşa’nın riyasetinde (başkanlığında) olarak İstanbul mebuslarından Edip Servet, Muhtar beylerle, şehremini Muhiddin, Beyoğlu Belediye Dairesi müdürü Hamid, Bozok mebusu Salih, Beyoğlu mıntıkası Cumhuriyet Halk Fırkası mutemedi Ziyaeddin, İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası reisi Hüseyin, Osmanlı Bankası direktörlerinden mösyö Keresteciyan, Union Sigorta kumpanyası müdürü mösyö Kayserliyan, Deutsche Orient Bank müdürü mösyö Post, Bomonti Bira Fabrikası müdürü mösyö Paul, Beyoğlu Cumhuriyet Halk Fırkası kaza mutemedi Kâmil, muteber tacirlerimizden Namlızade Mithat ve Sanayii Nefise Encümeni reisi Taksim abidesi 2İKLİM DENETİMİ İnsanlar da, öteki tüm sıcak kanlı canlılar gibi, çevresel değişimler ne olursa olsun belirli bir beden sıcaklığını koruyabiliyor. İnsan bedeni bu işlevi metabolizma hızını değiştirmek, terlemek ya da titremek suretiyle yerine getiriyor. Çıplak beden için yaklaşık 27ºC olarak belirlenen "termonötral kuşakta" olmadığımız sürece, kendimizi sıcak ya da serin tutmak belli bir enerjiyi gerektiriyor. Son birkaç onyılda çevremizdeki sıcaklıkların değişime uğradığı bir gerçek. 1970 ile 2000 yılları arasında Britanya’da ortalama ev sıcaklıklarının 13 dereceden 18 dereceye yükseldiği görülüyor. ABD’de klimalı evlerin oranı %23’ten %47’e yükselirken, ev sıcaklıklarının ters yönde bir değişim gösterdiğine tanık olunuyor. Obezlik eğiliminin daha yüksek olduğu güney bölgelerinde 1978’de %37 olan klimalı ev oranının %70’lere ulaştığı görülüyor. Evlerin klimayla yazları serinletilip, kışın ısıtılması gerçekten de kilolarımızı etkileyebilir mi? Ne yazık ki, araştırmalardan elde edilen kimi bulgular böyle bir gerçeği gözler önüne seriyor. Yeterince sıcak ortamlarda daha az enerji tüketiyoruz. Gelgelelim, terleme kalorilerin yakılmasına yol açıyor. Alabama Üniversitesi biyo M 6 10 EŞLER DENGİ DENGİNE İnsanların eş bulmalarında kilolar da en az görüntü denli etkili oluyor. Genelde zayıflar zayıflarla, kilolular kilolularla evleniyor. 1999 yılında Toronto York Üniversitesi’nden Peter Katzmarzyk tarafından yapılan bir araştırma eşlerin BMI ve deri sarkma ölçüleri arasında ufak ancak önemli bir bağlantı olduğunu ortaya koyuyor. Tek başına ele alındığında dengi dengine evlilik obezliğin artmasında etkili olmayabilir. Ancak obezliğin genetik olduğu ve kiloların daha çok çocuk yaptıkları göz önünde tutulduğunda, bu gerçek de obezlik açısından belli bir anlam taşıyor. Kaynak: New Scientist, 4 Kasım 07 Pietro Kanonika. İsmail Namık beyler iştirak etmişlerdir. İctima saat 14.30’a kadar devam etmiştir. Bu müddet zarfında Taksim’de dikilecek heykelin abideye tahvili (dönüştürülmesi) mevzubahis olmuş ve kabul edilmiştir. Şehremini Muhiddin Bey’in arzusuna binaen heykeltıraşın Cumhuriyet bayramında Ankara’da bulunarak Gazi Paşa hazretlerinin birçok vaziyetlerinin görülmesinin, yapılacak abidenin hazırlanmasına mukaddime (başlangıç) olacağı fikri ileri sürülmüş ve bu fikir umumiyet itibariyle kabul edilmiştir. Sinyor Pietro bu fikre iştirak ettiğinden Perşembe günü Ankara’ya hareketi temin edilmiştir. Heykeltıraş, komisyona Gazi’nin abidesinin ne şekil ve cesamette (büyüklükte) yapılması istenildiğini ve bunun için ne miktar bir meblağ verilebileceğini sormuş ve her kısım için ayrı ayrı teferruat zikretmiştir. Komisyon azası bu abidenin 150 bin Türk lirasına inşa ettirileceğini sanatkâra söylemişlerdir. Sanatkârın bugünkü ilham ve düşüncesine göre abide kıymetli bir maddeden yapılacak ve Gazi, resmi üniformasıyla at üzerinde tasvir olunacaktır. Abidenin dikileceği ve temelinin atılacağı mahal de Emanet (Belediye) tarafından verilen kroki üzerine heykeltıraş tarafından dün tesbit edilmiştir. m 26 Ekim 1926 Salı