09 Ocak 2025 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Erdal SARIZEYBEK TUSAM İç Güvenlik ve Terör Danışmanı esarizeybek@tusam.net ürkiye’de terörle mücadele olgusu hala bilinmezliğini korumaktadır. Mücadelenin bir stratejisi yoktur; dağda teröristle çatışma şeklinde algılanan mücadelede siyaset sorumluluklarını yerine getirmediği için sonuç alınamamaktadır. Mücadelenin bir bilânçosu da yoktur; şehitlerimiz, ulusal kaynaklarımız, heba edilen yıllarımızın kesin bir hesabı hala ortaya çıkarılamamıştır. Mücadelenin ulusal bir boyutu hiç yoktur; her gelen siyasi iktidar siyasi çıkarlarını ön planda tutarak kara düzen misali kendine göre önlem alma yoluna gitmektedir. Askeri boyutu hariç, olmayan bir terörle mücadele stratejisinde adli soruşturmalar dahi bir usul ve esasa bağlanmamıştır. Otuz yıldır süren terör eylemlerinde yüzlerce karakol, bölük, tabur hatta tugay çapında askeri birlikler saldırıya uğramıştır; binlerce vatan evladı nöbet yerinde şehit olmuştur. Terör cinayetlerinin nerdeyse tamamı faili meçhuldür ama bu cinayetleri aydınlatmak için ortaya konulan bir plan ve program, bir strateji de yoktur. Bu önemli eksiklik; zaten sonucu olmayan adli soruşturmaları, tıpkı terörle mücadelemiz gibi, bir trajediye dönüştürmektedir. C S TRATEJİ Cumhuriyet Strateji 1 Eylül 2008 / 218 Kolluk güçlerinin daha fazla desteklenmesi, savcıların da çalışmalarını kolaylaştırır dınlatılacaktır. Belirlenen faillerin yakalanmasıyla da örgüt hakkında henüz bilinmeyenlerin ortaya çıkarılması sağlanacak ve yeni operasyonlara kapı aralanacaktır. Peki, bu mücadele ve soruşturma stratejisi bilindiği halde faili meçhul cinayetler neden çözülememektedir? T ‘Faili meçhul’ çıkmazı NEDEN ÇÖZÜLEMİYOR? FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER Türkiye’de terörist eylemlerin doruğa ulaştığı yıllar 1992 ve sonrasıdır. Bu dönemde binlerce faili meçhul cinayet işlenmiş olmasına karşın bugüne kadar bu olayların üzerine gidilmemiş, ne faillerin kimliği belirlenmiş ne de belli olan yakalanmıştır. Bu trajedinin en çarpıcı örneği terörist Osman Öcalan’ın durumudur. 74 askerimizin katili olan ve Barzani himayesinde Irak’ta fırıncılık yaptığı medyaya yansıyan bu hainin yakalanması ve yargılanması için yetkililer nedense harekete geçmemektedir. Faili meçhul cinayet demek; bir suçun kim tarafından işlediğinin belli olmaması demektir. Sadece 1992 yılında 496, 93 yılında 538, 1994 yılında ise tam 867 faili belli olmayan cinayet Güneydoğuda işlenmiş olup katillerin kimliği hala belli değildir. Peki, bir faili meçhul cinayet nasıl çözülür, hiç düşündünüz mü? Anlatalım: 1978’den günümüze işlenen terör cinayetleri birbirinin benzeridir; günün bir vaktinde kimliği bilinmeyen kişi ya da kişiler tarafından bir köye, bir askeri birliğe ya da araca, bir polis noktasına ya da binasına ya da masum halka yönelik olarak yapılan bir silahlı saldırı sonrasında pek çok insan hayatını kaybetmiştir. Suç yerindeki deliller de birbirinin benzeridir; olay yerinde kalan boş kovanlar, silahlar ve saldırı esnasında öldürülenlere Güngören’deki terör saldırısı... ve saldırganlara ait kimliği meçhul cesetler ve cesetlerin üzerlerinden çıkan dokükimlikleri belirlenen failleri yakalamak için harekete geçmanlar, işte hepsi budur. mektir. Bu delillerden yola çıkılarak elde edilmesi zorunlu Uluslararası bir boyut kazanmış olan örgütün para kaolan veriler ise şunlardır; silahların balistik analizleri, boş yıtlarından fail ya da faillerin belirlenmesine yönelik birkovanların hangi silahtan atıldığını gösterir teknik analizçok veri ortaya çıkacaktır; suçta kullanılan silahları sipaler, saldırganların kimlik tespitine yarayacak adli tıp anariş eden, alan ve satanlar, örgütün lojistik desteğini sağlalizleri, görgü tanıklarının ifadeleri ve doküman incelemeyan ve buna kaynak yaratanlar, örgütün iç ve dış finans lerinden çıkan sonuçlar. Bu durumda eylem faillerinin kaynaklarını sağlayan yapılar gibi. tespit ve yakalanması için atılacak üç adım vardır. BirinPKK terör örgütüne ait arşiv kayıtları ile de; eylemlecisi; örgütün bilinen para trafiğini ortaya çıkarmak, diğeri planlayanlar, yapılması için emir verenler, eylemi yari örgütün arşiv kayıtlarına ulaşmak ve sonuncusu da panlar ve eyleme dolaylı destek verenlerin kimlikleri ay Bugüne kadar gerçekleştirilen terör eylemlerinin önemli bir çoğunluğunda saldırıya uğrayan kişi asker, saldırı yapılan yer karakol, nöbetçi ve devriye olduğu halde soruşturmayı yapan hep sivil savcılık olmuştur. Sivil savcılar arazinin zorluğu nedeniyle olay yerine gelemediği için suç yerinin tespiti ve delillerin toplanması işlemleri yine asker kişiler tarafından yapılmakta ama hazırlanan dosyalar sivil savcılıklara gönderilmektedir. Faili meçhul cinayetlerin suç yerinde toplanan deliller, merkezi bir istihbarat ve analiz merkezi bulunmadığı için tek elde toplanamamaktadır; Genelkurmay’ın ayrı, polisin ayrı, jandarmanın ayrı ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın ayrı istihbarat değerlendirme merkezleri vardır ve her kuruluş kendi yetki alanında delil ve bilgi toplamaktadır. Toplanan deliller ve işlenmemiş haberlerden çıkarılan bilgilerin depolandığı teknik veri tabanları da birbirinden bağımsız olarak çalıştırıldığı için polis jandarmanın, jandarma polisin veri tabanlarına giriş yapamamakta, dolayısıyla bu verilere ihtiyaç duyan makamlar kısa zamanda bilgiye ulaşım sağlayamamaktadır. Örneğin; polisin kriminal laboratuarlarındaki veriler ile yine polisin trafik kayıtları verilerine jandarmanın doğrudan giriş yaparak ulaşma imkânı yoktur. Bu durumda, suç araştırması ve kimlik tespiti konusunda çalışma yapan kolluk kuvvetlerinin "delilden yola çıkarak faile ulaşmak" şansı en aza indirgenmektedir. Bu; emniyet ve asayişten sorumlu makamların teşkilatlanma sorunudur, istenirse kısa vadede çözümler bulunabilir. Ancak, bu sorunun da ötesinde, faili meçhul cinayetlerin çözümü için en önemli delil durumundaki örgütün para trafiği ve arşivlerine hala ulaşılmamış olması, terör olaylarının çözümünde karşılaşılan en büyük engeldir. Oysaki örgütün bir bilinmeyeni yoktur; kara para aklama yeri İsviçre’dir, örgütün para kasası buradaki banka hesaplarındadır. AB ve ABD, PKK’yı terör örgütü ilan etmiştir ve üstelik BM’nin bu tür terör örgütlerinin para kaynaklarının dondurulmasına ilişkin kararı vardır. Dolayısıyla, gerek iç hukuk gerekse uluslar arası hukuk açısından mevcut durum Türkiye’nin lehinedir ve bu durum; örgütün faaliyetlerini önlemek ve faili meçhul olayları çözebilmek için Türkiye’ye büyük bir avantaj sağlamaktadır. Hal böyle iken, polis ve jandarma doğrudan bu para trafiğine ulaşamamaktadır, çünkü yetkisi yoktur. Kolluğun bu suç delillerine ulaşması için kapıyı açması gereken siyasettir, siyasi iktidardır. Ülkeyi yöneten iradenin Türkiye’nin sahip olduğu dış politik güçleri kullanmak suretiyle yani diplomasiyle bu delillere ulaşması faili meçhul cinayetlerin çözülmesi için de şarttır. Terör eylemlerinde kimliği meçhul cinayetleri aydınlatacak olan bir diğer delil ise, örgütün arşiv kayıtlarında yer almaktadır. 1999 yılı itibariyle bu arşivin Suriye’de yaşayan Delil kod ismindeki terörist tarafından saklandığı bizzat örgüt elebaşısı tarafından açıklanmıştır. Aradan geçen 9 dokuz yıllık süreçte önemli delil kaynağı durumundaki bu kayıtlar hala elde edilememiştir. Polis ve jandarmanın, kendi yasal yetkileri çerçevesinde, örgüt arşivine doğrudan ulaşması mümkün değildir, çünkü tıpkı para trafiğinin ele geçirilmesinde açıklandığı gibi, bu sorumluluk da siyasi iradeye düşmektedir; yönetici siyaset diplomatik yolları kullanacak, gerektiğinde özel operasyon kararları alarak kolluk kuvvetlerinin suç delillerine ulaşmasını sağlayacaktır. Kimliği belirlenen faillere gelince, polis ve jandarmanın istihbarat gayretleriyle faili meçhul cinayetlerle bağlantılı olan suçluların birçoğunun yeri tespit edilmiştir; büyük bir kısmı AB ülkelerinde siyasi mülteci olarak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle