02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Strateji 1 Eylül 2008 / 218 döneminin tersine AngloSakson dünyayla ilişkilerin geliştirilmesini sağlamıştır. Amerika'da tatil yapan İlk Fransız devlet başkanı olan ve ilişkilerin geliştirilmesini sağlamak hevesinde olan Sarkozy’nin en somut göstergesi ise 11 Kasım 2007 tarihinde Amerika’ya gerçekleştirdiği ziyareti olmuştur. Sarkozy, Amerika’ya gerçekleştirdiği ziyaret çerçevesinde Amerikan Kongresi’nde yaptığı konuşmasında Amerikalıların kalbini yeniden fethetmeye geldiğini söyleyerek İkinci Dünya Savaşında Amerika’nın Fransa’ya verdiği desteği unutmadıklarını ifade etmiştir. Ülkesinin Afganistan’da terörle savaş ve İran’ın nükleer programı konularında Washington’un yanında yer alacağını dile getirmiş, Amerika’nın Fransa’ya güvenebileceğini belirtmiştir. Fransa Cumhurbaşkanı, İki ülkenin demokrasi ve özgürlüğü savunmak ve yaymak için birlikte mücadele vermeleri gerektiğini de vurgulamıştır. Sarkozy’nin bu konudaki son somut hareketi ise ABD’nin Demokrat Partili başkan adayı Barack Obama’nın 28 Temmuz’da Fransa’ya yaptığı ziyareti esnasında gerçekleşmiştir. Sarkozy, Obama’nın ziyareti esnasında gerçekleştirilen ortak basın toplantısında yukarıdaki görüşlerine yakın açıklamalarda bulunarak "Fransa’nın sevdiği Amerika, büyük tasarılara, büyük hırslara, güçlü kişiliklere sahip olan Amerika’dır" diyerek "dostuz, bağımsız dostlarız, bu nedenle bilmelisiniz ki Avrupa’da ve burada Fransa’da, yaptıklarınıza büyük ilgiliyle bakıyoruz" açıklamasında bulunmuştur. Sarkozy’nin Amerika’ya ilişkin bu tutumunu ise Fransa’nın özellikle Akdeniz’e yönelik planlarında aramak gerekmektedir. Gerek AB içerisinde Almanya’yı dengelemek gerekse de uluslararası arenada itibarını yeniden kazanmak peşinde koşan Fransa bu konuda ilk adımı Akdeniz bölgesinde atmak istemiştir. Bu çerçevede de, eğer Fransa Akdeniz’de bir güç olacaksa, bu onun aynı zamanda Ortadoğu’da da güçlü bir durumda olmasını gerektirmektedir. Ve eğer Fransa Ortadoğu’da etkin bir aktör olarak yer alacaksa, hiç şüphesiz ki, bu onun Amerika ile olan ilişkilerini de yeniden gözden geçirmesini zorunlu kılmaktadır. Aslında Sarkozy bugün bu planı yürürlüğe koymak peşindedir. Sarkozy, İsrail’e yakın duruş, Afganistan, Pakistan, Lübnan Suriye meselesi ve İran konularında Amerikan yanlısı politikalar takip ederek Amerika’ya sistemli olarak yaklaşma amacındadır. Özellikle İran konusunda nükleer silaha sahip bir İran’ın Fransa için kabul edilemez olduğunu dile getiren Sarkozy, Fransız şirketlerine ciddi zarar verecek olmasına rağmen İran’a ekonomik yaptırım uygulanmasında Avrupa’da başı çeken ülkeler arasında yer almaktadır. Fransız siyasetçileri arasındaki en Amerikan yanlısı olan isimlerden Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner de gerekirse İran ile savaşılabileceğinden bile bahsetmiştir. Yukarıda dile getirilenler bağlamında Fransa dış politikasında ‘bölgesel güç' iddiasını ön planda tutan Sarkozy’nin en somut yansımasını da Akdeniz Birliği önerisinde görmekteyiz. ‘Bölgesel güç' iddiasıyla yola çıkan ve Akdeniz Birliği önerisiyle bunu somutlaştırma hevesinde olan Sarkozy’nin asıl hedeflerinden biri de, Akdeniz Birliği üzerinden Ortadoğu’da etkisini arttırmaya çalışmaktır. Bu bağlamda Fransa Cumhurbaşkanı, Lübnan’ın yeni Devlet Başkanı Mişel Süleyman’la temasa geçmiş, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la da yakınlaşmaya çabası içerisine girmiştir. Bu çabalarının sonucunda da 1940’lardan bu yana diplomatik ilişki içerisinde olmayan iki ülkeyi "Akdeniz için Birlik'' zirvesine bir gün kala diplomatik ilişki kurmaya ve karşılıklı olarak büyükelçilik açmalarını sağlamıştır. Sarkozy’nin Akdeniz Birliği üzerinden Ortadoğu’da etkisini arttırmaya çalıştığı bir diğer noktada İsrail ve Arap ülkeleri arasında bir tür arabuluculuğa soyunması olmuştur. Bunda da oldukça istekli olan Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin en önemli adımlarından biri Suriye Devlet Başkanı Esad ve İsrail Devlet Başkanı Ehud Olmert’i aynı masaya oturtması olmuştur. Sarkozy bu hedefine de yine "Akdeniz için Birlik'' zirvesine bir gün kala Suriye ve İsrail liderleriyle biraraya gelerek iki ülke arasında uzun yıllardır devam eden gerilimi aşacak önemli kararların alınmasını sağlayarak ulaşmıştır. ABD yönetimi ise Fransa’nın bu arabuluculuklarının ardından, Suriye ve Lübnan'ın diplomatik ilişki kurma kararından memnuniyet duyduğunu bildirmiş ve ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Rob McInturff, yaptığı açıklamada, "Lübnan ile Suriye arasında karşılıklı saygı temelinde iyi ilişkiler kurulmasını destekliyoruz" açıklamasında bulunmuştur. Suriye'nin bölgedeki istikrarı bozma taktiğine son vermek için somut girişimlerde bulunması gerektiğini her fırsatta yineleyen Amerika için bu önemli gelişme, Amerika açısından Suriye’nin uluslararası toplulukla işbirliği yapmak isteğinin bir adımı olarak algılanmıştır. Bugün Fransa ile ABD arasında uyumlu olan alanlar kadar anlaşmazlık konuları da bulunuyor. Küresel ısınma ile mücadelede ABD’nin isteksizliği karşısında Sarkozy bu noktada dünyaya liderlik yapması gereken ülkenin ABD olduğunu söylüyor. Fransa, Türkiye’nin AB üyeliğine kesin bir tavırla karşı çıkmasına rağmen ABD’nin buna destek vermesi bir başka uyuşmazlık konusu. ABD basınında yer alan bazı yorumlarda Sarkozy gibi bir Amerikan yanlısının Fransa’nın başında bulunmasından memnuniyet duyulduğu, ancak Türkiye’nin AB dışında bırakılmasıyla İran, Rusya ve Çin gibi ülkelerle yakınlaşmaya gideceğini ve buna Sarkozy’nin sebep olacağı ileri sürülüyor. Fransa’nın son aylardaki arabuluculuklarının yanında geçtiğimiz son iki yıl içerisinde Sarkozy’nin Kuzey Afrika ve Ortadoğu’ya yaptığı ziyaretlerde onun Akdeniz genelindeki amaçlarını anlamayı kolaylaştırıyor. Öncelikle Mısır, Libya, Cezayir, Fas ve Tunus daha sonra da Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ziyaretleri Sarkozy’nin ve Fransa’nın bölgedeki etkisini önemli ölçüde artıran gelişmeler oldu. Bu ziyaretlerin Fransa’ya en net getirisi ise 40 milyar Avro’yu aşan bir ticari kazançtır. Ticari kazançların yanı sıra Sarkozy, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ile Fransa’da üniversite eğitimi ve siyasi diyalog gibi konular da anlaşmalar yaptı. Bu gelişmeler de göstermektedir ki Fransa’nın Akdeniz bölgesinde ve bu bölgede oluşturulacak politikalarda ön plana çıkmak istemektedir. Bütün bu gelişmeler ışığında, Sarkozy Fransa’sı açısından söylenmesi geren en somut ifadeler, Fransa’nın Almanya takıntısından hafif hafif sıyrılmak ve Amerika korkusunu sonlandırmak isteğidir. Böylece Fransa, Almanya’dan koparak Akdeniz’de bir güç olmanın yollarını aramaktadır. Ve tabii ki bunun için de Fransa’nın Amerika ile son zamanların moda değimiyle "uzlaşma" içerisinde olması gerekmektedir. Netice itibarıyla, Sarkozy'nin projesi, Fransa'yı yeniden etkin bir ülke haline getirmektir. Sarkozy, bunun yolunun da Amerika ile ittifak yapmaktan geçtiğine inanıyor. Bu açıdan da Chirac'ın tersine Sarkozy, "ABD ile ne kadar yakınlaşırsam, AB içinde ve bölgede o kadar etkin olurum" varsayımından hareket ediyor. İngiltere ile ABD arasındaki tarihî ve derin ittifakı, kıta Avrupa'sında Fransa ile ABD arasında kurmak istiyor. Sarkozy bu ittifak sayesinde de Amerika’yla Bush diplomasi C S TRATEJİ 23 Fransa, Almanya’dan koparak Akdeniz’de bir güç olmanın yollarını aramaktadır. Bunun için de Fransa’nın Amerika ile son zamanların moda değimiyle "uzlaşma" içerisinde olması gerekmektedir. Sarkozy'nin projesi, Fransa'yı yeniden etkin bir ülke haline getirmektir. Sarkozy, bunun yolunun da Amerika ile ittifak yapmaktan geçtiğine inanıyor. Bu açıdan da Chirac'ın tersine Sarkozy, "ABD ile ne kadar yakınlaşırsam, AB içinde ve bölgede o kadar etkin olurum" varsayımından hareket ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle